6 Mayıs 2020 Çarşamba

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ VE TÜRKİYE, AK PARTİNİN PERSPEKTİFİ BÖLÜM 1

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ VE TÜRKİYE, AK PARTİNİN PERSPEKTİFİ BÖLÜM 1



Hüseyin BAĞCI * 
Bayram SİNKAYA **
* Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi. 
** Bayram Sinkaya ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü ve Atatürk Üniversitesi İBBF Araştırma Görevlisi. 

Yazarlar, katkıları ve yorumları için Şaban Kardaş a Teşekkür eder. 
Akademik ORTA DOĞU, Cilt 1, Sayı 1, 2006, s. 21-37. 


Özet 

Bu makale Türkiye’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP) bakışını analiz etmektedir. Bu çerçevede özellikle BOP gündeme geldiğinde Türkiye’de 
iktidarda olan AK Parti’nin perspektifi üzerinde odaklanmıştır. Türkiye’nin BOP karşısında konumunun belirlenmesinde Türkiye’nin kimliği, Ortadoğu 
politikaları ve Batı ile ilişkilerinin yanı sıra AK Parti’nin kurumsal kimliği ve politikaları da etkili olmuştur. Makalede, AK Parti hükümetinin BOP’un ilan 
edilen hedefleri ile kendi politikalarının uyumlu olduğunu düşündüğü için ve kendi iktidarı döneminde kötüleşen Türk-Amerikan ilişkilerini düzeltmek 
amacıyla BOP’u desteklediği iddia edilmektedir. 

“Bugünün dünyası ile bütünleşemeyen; demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti gibi kavramları geliştirmede ve içselleştirmede başarısız olan; cinsiyet eşitliğini tesis edemeyen ülkeler izolasyona sürüklenmektedir. Bu ülkelere doğru yolu bulmaları için yardım etmeliyiz; bunu hep birlikte yapmak için hazır olmalıyız.” 1 

“Şu hususu vurgulamak istiyorum; evimizi düzene koymak öncelikle bizim görevimizdir;hiç kimse bunu bizden daha iyi yapamaz. Eğer bunu kendi başımıza yapamaz isek, başkaları bizim için yapacaktır. Evimizi düzene koymanın yolu sağlıklı bir değişim sürecine girmektir, yani gerçekçi bir reform programını icraya koymaktır.”2 

Giriş; 

   11 Eylül Saldırıları ABD.nin Ortadoğu.ya yönelik politikalarında çok önemli değişikliklere yol açtı. Saldırıları gerçekleştiren eylemcilerin kimlikleri 
ABD.nin dikkatini bu bölgeye çekti. Bu bölgedeki statükonun, sosyal ve iktisadi koşulların yol açtığı aşırılığın ABD.ye de zarar verebilen uluslararası 
tehditlerin kaynağı olduğunu düşünen Bush yönetimi, uluslararası terörizmi desteklediğine inanılan ülkelerdeki rejimleri değiştirme niyetini 
ortaya koydu. 

   Bugüne kadar Afganistan ve Irak.ta bunu yaptı da. George W. Bush idaresindeki Amerikan yönetimi sadece askeri gücünü kullanmıyordu; aynı 
zamanda Amerika.nın “yumuşak güç”üne başvuruyordu. Bu yöndeki esas aracı da ABD.nin “Ortadoğu.da demokrasinin ve insan haklarının gelişimini, 
iktisadi kalkınmayı vb. destekleme” iddiasıyla oluşturduğu “Ortadoğu Ortaklık İnisiyatifi ”dir. 3 

    ABD bu yöndeki politikasını 2003 yılının sonlarında ortaya atılan “Büyük Ortadoğu Projesi” (BOP)4 üzerine yoğunlaşarak sürdürdü. 

Böylece Ortadoğuda genellikle statükocu olan Amerikan politikaları yerini liberal demokrasinin, serbest pazar ekonomisinin yerleşmesinin ve eğitim sisteminin reforme edilmesinin güçlü şekilde desteklenmesini – zira bu alanlardaki zayıflıkların uluslararası terörizme yol açtığı düşünülüyor -- öngören politikalara bırakmaya başladı. 

    ABD nin tek yönlü gayretlerine karşın, bu projenin başarılı olabilmesi için bölge ülkelerinin işbirliği şarttır. Bu makale, mevcut şartlar altında; 
jeo-stratejik konumu, uzun yıllardan beri Batının bir müttefiki olması, bölgede derin demokrasi tecrübesine sahip ender ülkelerden birisi olması ve nihayet İslam ve Batılı değerleri başarılı bir şekilde birleştiren bir ülke olarak ortaya çıkması nedeniyle Türkiyenin bu projeye desteğinin çok önemli olduğunu ileri sürmektedir. 

    Özellikle iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi.nin (AK Parti) kökenleri itibariyle İslamcı bir gelenekten gelmesine rağmen Modernizm, 
Liberal Demokrasi ve geleneği ( İslami ) birleştirme iddiası dikkate alındığında bu husus daha da öne çıkmaktadır. 
    Bu makalede Türkiye nin Büyük Ortadoğu Projesi karşısındaki tutumu, özellikle AK Parti nin rolüne vurgu yapılarak incelenmektedir. 


BOP ve Türkiye., 

ABD nin “Ortadoğu Ortaklık İnisiyatifi”ne paralel olarak Irak ın işgalinin ardından ABD.nin Ortadoğu politikalarına uluslararası desteği artırmak ve sorumlulukları uluslararası sistemde önde gelen devletlerle paylaşma politikası çerçevesinde Amerikalı yetkililer Ortadoğuda demokrasinin, iyi yönetimin, bilgi toplumunun, iktisadi ve toplumsal kalkınmanın desteklenmesi iddiasıyla “Büyük Ortadoğu Projesi”ni dile getirmeye başladılar. Amerikan yönetimine göre bu proje uluslararası topluluğun önde gelen devletleri ve bölgede diğer devletler tarafından desteklenmeliydi. Bundan dolayı bu proje G-8 ve NATO zirvelerinin gündemlerine alındı. 2004 yılı Haziran ayında Sea Island da toplanan G-8 
zirvesinden sonra “Büyük Ortadoğu Projesi” “ Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika  Projesi”  (GOKA) adını aldı.5 

   Proje nin kapsamı tam olarak belirtilmemesine rağmen yirmi iki Arap ülkesi ile birlikte Türkiye, İran, Pakistan ve Afganistan ı kapsadığı düşünülmektedir. Proje, geniş Ortadoğu da “aşırlığın, terörizmin, uluslararası suçların ve kaçak göçün” önlenmesi amacıyla bölgede iktisadi, sosyal ve siyasi durumun iyileştirilmesi iddiası üzerine kurulmuştur. Proje, serbest piyasa, serbest seçimler, basın özgürlüğü ve insan hakları örgütlerinin desteklenmesi gibi konuları da içerme iddiasındadır. 

Projeye ilişkin en somut belge, 8-10 Haziran tarihlerinde ABD nin Georgia eyaletinde Sea Island.da bir araya gelen Gelişmiş 8 Ülke Grubu (G-8) 
zirvesinden sonra yayınlanan ve “ Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Ortak bir Gelecek ve İlerleme için Ortaklık ” şeklinde adlandırılan 
belgedir. 6 

Bu belge G-8 üyelerinin, G-8 Devletleri ile bölge hükümetlerinin, bölgedeki iş dünyasının ve sivil toplum hareketlerinin gönüllü işbirliğine dayalı 
projeye verdikleri desteği göstermektedir. 

   Belgeye göre proje Üç alan üzerinde yoğunlaşmıştır: 
   İlk olarak siyasi meseleler üzerinde odaklanmıştır. Bu bağlamda, Geniş Ortadoğu bölgesinde hukukun üstünlüğü ve demokratik yapıların tesisi, 
insan haklarının, temel hak ve özgürlüklerin, farklılığın ve çoğulculuğun garantisi yönünde ilk adım olarak değerlendirilmiştir. 

   İkinci mesele sosyal-kültürel alanla ilgilidir; belgede herkes için eğitim, ifade hürriyeti, kadın-erkek eşitliği vb. hususlar vurgulanmaktadır. 

Belge son olarak ekonomik meseleler üzerinde durmaktadır. Yeni iş alanlarının yaratılması, ekonomik reformların desteklenmesi, bölge içi ticaretin teşviki gibi hususlar vurgulanmaktadır. 

Türkiye nin İslam dünyasında laik bir demokratik devlet ve ABD.nin uzun yıllardan beri müttefiki olduğu dikkate alındığında BOP kapsamında ideal 
bir ortak olarak ortaya çıkmaktadır. Hatta R. Tayip Erdoğan liderliğindeki hükümetin nitelikleri dikkate alındığında Türk hükümetinin BOP karşısında 
pozisyonunun çok önemli olduğu görülmektedir. Bir kere, dönüştürülmek istenen bölge nüfusunun çok büyük bir çoğunluğu Müslümandır. Terörizm ile mücadele de sadece askeri araçlara veya bölgedeki gayri-demokratik rejimlerle işbirliğine dayanmak bu toplumların doğal dönüşümünü ve bölgede reformist hareketlerin ortaya çıkışını engelleyebilir. Amerikan yönetimine göre terörizm ve aşırılığa prim vermeyen ılımlı Müslümanların desteklenmesi “ Terörizme karşı savaş ”ı kazanmada çok önemlidir. 
Eski Amerikan Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz.in 2002 yılı Temmuz ayında TESEV.de yaptığı bir konuşmadan yapılan şu alıntı 
Amerikan yönetiminin düşüncesini göstermektedir: 

Terörizme karşı savaşı kazanmak için, … daha barışçıl bir dünya 
yaratmak için İslam dünyasındaki yüz milyonlarca ılımlı ve hoşgörülü 
insana ulaşmalıyız. Özgürlüğün ve serbest girişimin nimetlerinden 
faydalanmak isteyen insanlara hitap etmeliyiz. Türkiye, bu değerlerin, 
modern demokratik kurumların inşası için dini inançların feda edilmesi 
gerekmeyen modern toplum ile uyumlu olduğunu gösteren iyi bir örnek 
sunmaktadır.7 

   Bu görüş Batılı çevrelerde, özellikle Amerikan yetkilileri arasında yaygın olarak paylaşılmaktadır. Bu bağlamda Türkiye İslam dünyası için İslam ile liberal demokrasiyi birleştiren bir örnek olabilir.8 

   Dahası, iktidardaki AK Parti nin İslamcı bir parti olduğu şeklindeki imaj Türkiye ve Arap ülkelerinde karşılıklı algılamaların bir ölçüde değişmesine yol açmıştır. İktidardaki partinin nitelikleri ve bölge ile tarihi ve kültürel bağları sayesinde Türkiye bu projenin gerçekleştirilmesine yardımcı olacak en uygun ülke konumundadır. Ayrıca, ABD nin kendi programını tek taraflı olarak dayattığı intibası uyandırmamak için yerel hükümetlerin işbirliğine ihtiyacı vardı. 

Nitekim Türk hükümeti, ortaya çıkışından beri bu projeye oldukça sıcak yaklaştı. Türkiye Sea Island.daki G-8 toplantısına “ Demokratik Ortak ” olarak katıldı ve Yemen ve İtalya ile birlikte “Demokrasi Yardım Diyalogu”  Eş-Başkanlığını üstlendi. Proje çerçevesindeki bütün önerileri iyi karşılayan Türkiye, uygulamaya ilişkin olarak üç talepte bulunmuştur. Sea Island daki toplantıda Başbakan Erdoğan dönüşümün dışarıdan dayatılmaması; her ülkenin farklılıklarının dikkate alınması; ve hükümetlerin yanı sıra sivil toplum örgütlerinin ve iş dünyasının da uygulamaya katılmasının gerekliliği üzerinde durmuştur. Erdoğan ayrıca bu projenin başarılı olabilmesi için İsrail-Filistin sorununa adil bir çözüm bulunması 
gerektiğini belirtmiştir. 9 

   Demokrasi Yardım Diyalogu çerçevesinde her ülkeden belirlenen bir sivil toplum örgütü Demokrasi Yardım Diyalogunun hedefleri doğrultusunda 
stratejilerin geliştirilmesi ve uygulanması ile görevlendirilmiştir. 

Üç sivil toplum örgütü, Türkiye den TESEV, İtalya dan “No Peace without Justice” ve Yemen den “Human Rights Information and Training Center” 
“Ortak Gelecek için Ortaklık” çerçevesinde Demokrasi Yardım Diyalogu başlığı altında belirtilen hususlar doğrultusunda projeler geliştirecek ve  uygulayacaklar dı.  Bu örgütlerin bölgeye yönelik olarak uluslararası konferanslar ve toplantılar düzenlemeleri ve bu toplantılarda üzerinde anlaşmaya varılan sonuçların uygulamaya geçirilmesinde yardımcı olmaları düşünülmüştü. 

Türkiye den TESEV Şimdiye kadar Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesinde kadının kamusal hayata katılımının güçlendirilmesi, Cinsiyet eşitliği ve siyasi katılım; demokratik dönüşüm ve sivil toplum örgütleri vb. konularda uluslararası konferanslar tertip etmiştir.10 
   Türk hükümeti ayrıca Büyükelçi Ömür Orhun u Dışişleri Bakanlığı Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi Koordinatörü olarak atamıştır. 
Bu bağlamda Türkiye Dışişleri Bakanlığı sivil toplum örgütleri tarafından, özellikle TESEV tarafından Demokrasi Yardım Diyalogu çerçevesinde organize edilen uluslararası konferansları desteklemektedir.11 
Başbakan ve Dışişleri Bakanı dahil Türk yetkililer BOP karşısındaki tutumları sorulduğunda projeye desteklerini yinelemekte ve Ortadoğu ülkelerinin 
demokratikleştirilmesi için BOP çerçevesinde ABD ile işbirliği yaptıklarını belirtmektedir.12 

AK Parti’nin Tutumunu Belirleyen Faktörler., 

AK Parti nin BOP a bakışını incelemeden önce Türkiye nin Ortadoğu daki geleneksel çıkarlarını gözden geçirmek faydalı olacaktır. 

Türkler bin yıldan fazla bir süredir bu bölgede yaşamaktadırlar ve Türkiye ile bölge halkları arasında kuvvetli dini, kültürel ve tarihi bağlar vardır.13 
Türkiye Ortadoğu ülkelerinin üçü ile sınır komşusudur; bu yüzden bölgede istikrar Türkiye için hem güvenlik çıkarları açısından hem de ekonomik 
açıdan oldukça önemlidir.14 

Türkiyenin Ortadoğudaki geleneksel çıkarlarına paralel olarak AK Parti.nin dış politika yaklaşımını da incelemek gerekir. AK Partili yetkililer partinin dış politika anlayışının çok-taraflılık, çok-boyutluluk, komşularla iyi ilişkiler ve aktif dış politika ilkelerine dayandığını ileri sürmektedir. 

  AK Parti.nin dış politikaya bakışı, Türkiye.nin farklı bölgeler arasında bir köprü oluğu yaklaşımını veya bir çevre ülkesi olduğu yaklaşımını reddederek Türkiyenin “ Merkez Ülkesi ” olduğunu savunur. 

Dış Politika meseleleri üzerinde Başbakan.a danışmanlık yapan Ahmet Davutoğlu AK Parti tarafından geliştirilen dış politika anlayışının beş temel ilkesi olduğunu ileri sürmektedir. 

Ona göre Türkiye güvenlik ile özgürlük ve demokrasiyi dengelemeyi başarabilirse diğer ülkeler tarafından örnek alınan bir merkez ülkesi olabilir. 
Bundan dolayı Davutoğlu.na göre dış politikanın birinci özelliği “güvenlik ve istikrarı tehlikeye atmadan demokratikleşme”nin sağlanmasıdır. 

İkinci olarak, -
- Davutoğlu nun “ Komşularla Sıfır Problem ” dediği -- Türkiye komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmalıdır. Dış politikanın diğer bir temel özelliği ise aktif ve çok-boyutlu olmasıdır. Davutoğlu.na göre, jeopolitik konumu Türkiye.ye muazzam fırsatlar sunmaktadır ve bu fırsatları değerlendirebilmek için aktif bir dış politika izlemek gerekir. Davutoğlu diğer taraftan Türkiyenin sadece bir bölgeye – Batı ya – yoğunlaşarak diğer yakın bölgelere arkasını dönmemesi gerektiğini savunur. Davutoğlu ayrıca dış politikanın ekonomik, kültürel ve demografik vb. faktörleri de içermesi gerektiğini savunur. 

Bunlara ilaveten Davutoğlu, Türkiye.nin büyük bir medeniyetin mirasçısı olmasına ve Avrupalı, Ortadoğulu ve Asyalı kimlikleri taşımasına dayanarak kendine güvene dayalı yeni bir diplomatik tarz geliştirilmesi gerektiğini ileri sürer. Davutoğlu son olarak “Türkiye.nin küresel bir güce dönüştürülebilmesi için” statik diplomasinin yerini ritmik diplomasiye bırakması gerektiğini söyler.15 

   Yukarıda izah edildiği kadarıyla BOP ve AK Parti.nin dış politika anlayışı uyumlu olmaktan öte birbirlerini tamamlamaktadır.16 

İşte bu yüzden AK Parti liderleri BOP u desteklemektedir. 

Bu bağlamda Erdoğan şöyle demiştir: 

'' Türkiye daha demokratik, daha özgür, daha barışçıl bir Ortadoğu görmek istemektedir; böyle bir bölge iyi yönetilecek ve etkin bir şekilde işleyen ekonomiye sahip olacaktır. Bu yanlışlıkla idealizm olarak görülmemelidir. Türkiye’nin kendi çıkarları istikrarlı ve barış içinde; birbirleriyle her düzeyde karşılıklı ilişki kurabilen komşulara sahip olmayı gerektirmektedir. Bu yüzden, Türkiye’nin bölgeye yönelik beklentileri BOP’un olumlu hedefleri ile uyumludur.17 

BOP, AK Parti.nin yaklaşımıyla ahenk içinde Ortadoğu nun demokratikleşmesini ve bölge içi ticaretin gelişmesini desteklemenin yanı sıra AK Parti nin Türkiye yi küresel bir güce dönüştürme arzusu çerçevesinde aktif bir dış politika izlemesi için de partiye fırsat sağlıyordu. 
    Gerçekten de Sea Island zirvesine demokratik ortak olarak katılması Türkiye nin Avrupa Birliği ve G-8 karşısında uluslararası konumunu güçlendirmiştir.18 

Ayrıca, Türkiye nin ABD ile ikili ilişkileri AK Parti nin BOP a bakışını şekillendiren en önemli etkenlerden birisiydi. Her şeyden önce ABD nin ve Türkiye nin Ortadoğu.daki temel çıkarları; makul fiyatlardan petrol akışının sağlanması, bölgesel istikrarın sağlanması ve demokrasinin ve bölgesel kalkınmanın teşviki gibi alanlarda uyuşuyordu.19 

   Dahası, BOP çerçevesinde ABD ile birlikte hareket etmek, TBMM.nin 1 Mart 2003.te Amerikan askerlerinin Türk toprakları üzerinden Irak ın kuzeyine geçişine izin veren tezkereyi reddetmesiyle Türkiye ve ABD arasında ciddi şekilde bozulan ikili ilişkilerin. 20 düzeltilmesine yardımcı olabilirdi. Tezkerenin reddedilmesinden dolayı ABD liderliğindeki koalisyon güçleri Irak güçlerine karşı kuzeyden cephe açamamışlardı ve bunun ABD askeri güçlerine pahalıya mal olduğu iddia ediliyordu. ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld dahil Amerikan yönetiminde bir çok kişi, o zamandan beri, bu olaydan ötürü Türkiye yi eleştirmeye devam ediyordu. 
   Ayrıca, Türkiye nin Ortadoğu politikası ve ABD nin bölgedeki faaliyetleri nedeniyle; Özellikle Türkiye nin Suriye ve İran ile yakın ilişkiler kurması; 
Amerikan askeri güçlerinin Irak.ın kuzeyinde üslenen PKK militanlarına karşı harekete geçmemesi; Irak taki gelişmeler vs. dolayısıyla iki ülke arasında bazı sorunlar vardı. BOP ikili ilişkilerden bağımsız bir alanda işlediğinden Türkiye ve ABD, ikili ilişkilerindeki problemlerden bağımsız olarak BOP altında rahatlıkla işbirliği yapabilirdi. AK Parti, BOP çerçevesinde ABD ye destek vererek hem Türkiye ve ABD arasındaki geleneksel “ Stratejik İttifakı ” düzeltebilir hem de Türkiye de AK Parti hükümeti için ABD nin desteğini sağlayabilirdi. 

BOP içinde yer alması Türkiye.nin Avrupa.ya “uzun” yürüyüşü ile de uyumludur. Özellikle 1995.te “ Barselona Süreci ”nin başlatılmasından beri Ortadoğu da demokrasinin, ekonomik ve sosyal kalkınmanın teşviki AB ajandasında yer almaktadır. BOP çerçevesinde ortaya konulan temel önermeler de AB nin iyi komşuluk politikasıyla uyumludur. Belki daha önemlisi, 2003 te  Irak ın işgali bağlamında Trans-Atlantik ayrışmasından sonra ABD ve AB, BOP çerçevesinde Ortadoğu.ya ilişkin olarak trans-Atlantik işbirliğini yeniden tesis etmeyi başardı.21 
Bu husustaki Trans-Atlantik işbirliği Türkiye nin BOP a destek vermesini kolaylaştırdı. 

Nihayet AK Parti nin “kimliği” onun BOP a bakışının şekillenmesinde etkili olmuştur. AK Partinin kimliği hala tartışmalı olsa da parti üzerine çalışma yapan uzmanlar arasında AK Parti.nin İslamcı geçmişi hakkında bir uzlaşma vardır. 22 

  Bununla birlikte AK Parti kendisini “geleneği reddetmeyen bir modernite anlayışını ve yereli tanıyan bir evrenselcilik anlayışını” bünyesinde bulundurduğunu iddia ettiği “muhafazakâr demokrat” kimlikle tanımlar.23 

Böylece AK Parti, geleneğin ve yerelin yanı sıra modernitenin ve evrenselciliğin bayraktarlığını üstlenme iddiasındadır. 

“Büyük bir medeniyetin mirasçısı olmasına ve Avrupalı, Ortadoğulu ve Asyalı kimlikleri taşımasına dayanarak yeni bir diplomatik tarz” ilkesiyle uyumlu olarak AK Parti liderleri “Batılı” değerleri -- AK Parti liderleri bu değerleri, onların oluşumuna bütün büyük medeniyetlerin ve dinlerin katkıda bulunduğu evrensel değerler ve insanlığın ortak malı olduğunu iddia ederek savunur. 24
 -- Ortadoğu ya taşırken, Ortadoğu nun bir yerlisi olarak onu da Batı ya karşı savunur. 25 

    AK Parti nin geçmişi, Necmettin Erbakan liderliğindeki siyasal İslamcı Milli Görüş Hareketine dayandığı için Türkiyeli seçkinler AK Parti ile partinin 
söylemleri ve politikaları hakkında hep kuşkulu oldu. Bu bağlamda AK Parti liderleri İslamcı bir kimliği reddederken insan hakları ve demokrasi söylemini 
benimsedi ve Türkiyenin  ABye üyelik sürecini hızlandırmak için uyum yasalarını hızla Meclis ten geçirdi. 26 
“Geleneksel İslamcı” görüşün aksine AK Parti liderleri demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve kamuoyu önünde sorumluluk gibi değerleri 
insanlığın ortak değerleri olarak görme eğilimindedir. Bu değerlerin Batılı kaynaklarının görmezden gelinerek “ Evrenselleştirilmesi ” AK Parti liderleri için onların içselleştirilebilmesini kolaylaştırmaktadır. 27 
BOP un amaçlarının AK Parti.nin insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi vb. değerler karşısındaki duruşuyla benzer olması nedeniyle Türkiye BOP a destek vermiştir. Yani, Türkiye içinde demokrasiyi, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü vs. teşvik eden AK Parti, bu değerlerin Ortadoğu ya yerleşmesini de desteklemektedir. 

AK Parti nin Ortadoğulu ve İslami kimliği onun BOP a bakışını yakından etkilemektedir. Türkiye yi küresel bir güce dönüştürme arzusundaki 
parti Türkiye nin uluslararası itibarını, özellikle Ortadoğu ve İslam dünyasında artırmak için gayret etmiştir. AK Parti nin çalışmaları sonucunda ilk defa bir 
Türk, Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu 2004 yılında İslam Konferansı Örgütünün genel sekreterliğine seçilmiştir. 

Ortadoğulu ve İslami bir siyasi aktör olarak AK Parti liderleri Ortadoğu da reforma ihtiyaç olduğunu kabul etmektedir. 
Onlara göre İslam ülkeleri içinde bulundukları nahoş durumdan kurtulabilmek için çok köklü reformlar yapmalıydı. 
Örneğin, bu konuda Erdoğan şöyle demiştir; 
“ Müslüman toplumlar problemlerini yabancı güçleri suçlayarak çözemezler; her şeyden önce hepimiz kendi sorumluluklarımızı kabul etmeliyiz ve bu sorumluluğu üzerimize almalıyız.” 28 

2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder