12 Mayıs 2020 Salı

Yapay Zekâ ve Sosyal Bilimler

Yapay Zekâ ve Sosyal Bilimler 





Prof. Dr. Alaeddin YALÇINKAYA, 
Marmara Üniversitesi 
Siyasal Bilimler ve Yapay Zeka 
Prof. Dr. Alaeddin YALÇINKAYA 
alakaya@yahoo.com 
29 Mayıs 2019, 


Yapay Zekâ ve Sosyal Bilimler., 

Prof. Dr. Alaeddin YALÇINKAYA 
Marmara Üniversitesi 


Sanayi devrimi ile başlayan teknolojik gelişmenin günümüzdeki aşaması 
durumundaki “ Yapay Zeka ” çağı, daha çok teknik bilimlerin konusu olarak 
görülmektedir. Tıptan mühendisliğe, doğa bilimlerinden robot teknolojilerine 
kartopu hızıyla büyüyen bu alana sosyal bilimlerin, gereken ilgiyi gösterdiği 
söylenemez. Özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından geçerli olan bu gerçek, 
gelişmiş ülkelerle veya bu alana yatırım yapanlarla aradaki makasın gittikçe 
açılacağını göstermektedir. Bu anlamda başta Siyaset Bilimi, Hukuk Bilimleri, 
Sosyoloji, Psikoloji, Eğitim ve Dil bilimleri olmak üzere bütün sosyal bilimlerin 
yapay zeka kapsamındaki sorunlarla ilgisi, yerine göre kuşatılmışlığı söz konusudur. 

Her bir bilim dalındaki eğitim, araştırma ve değerlendirme süreçlerinin yapay zeka teknolojileri ile geliştirilmesi, desteklenmesi, yeni yöntemlerin oluşturulması gibi hususlar bu tebliğin konusu dışındadır. Fakat bu tebliğde yapay zeka sorunları, politikaları, uygulamaları konusunda sosyal bilimleri bekleyen, özellikle az gelişmiş ülkeler açısından ihmal edilmemesi gereken yeni alanlara, yeni tehlikelere işaret edilmektedir. 

Az gelişmiş / gelişmekte olan ülkelerde sözkonusu olan hazırı tüketme, gelişmeleri geriden takip etme sorunu, yapay zeka konusunda da önemli ölçüde geçerlidir. Bu kapsamda ihmali olanlar, örneğin bilgisayar oyunları ve programları konusunda daha çok tüketici olarak sadece ekonomik olarak kaybetmemektedir ler . Bunun yanında söz konusu ürünlerin olumsuz / yönlendirici / belirleyici etkilerine maruz kalan kitleler bir aşama sonra düşünme, geliştirme, üretme ile birlikte sorgulama ve sorun çözme yeteneklerini kaybetmekte, programlanmış bir oyunun figüranı haline gelmektedir. 

Başta yazılım programları olmak üzere yapay zeka kapsamında ülkemizde önemli araştırma, üretim, hatta ihracat kapasitesine sahip birimler ve kuruluşlar bulunduğu halde bu konunun sosyal bilimlerin öncelikleri arasında yer aldığını, hatta gündem maddeleri arasında kendisine yer bulabildiğini söylemek mümkün değildir. Bu tebliğde, yapay zeka konusunun eğitimin her aşamasında ve her alanında gerekli ilgiyi görmesi, her seviyede programların oluşturulması, sosyal 
bilimler alanında da bu kapsamda mevcut ve muhtemel sorunlar dikkate alınarak tezler hazırlanması, teoriler geliştirilmesi üzerinde durulmaktadır. 

   Bu kongre  kapsamında öncelikle yapay zekanın siyaset, uluslararası ilişkiler ve hukuk bilimleri açısından önemi ele alınmakta, bu bağlamda öneriler sunulmaktadır. 

Giriş.

      Yapay zeka, buharlı motorlardan günümüze sanayi devriminin son istasyonu dur. Bilgisayar-bilişim alanındaki kazanımların bileşkesi durumunda ki bu aşamanın kapsamı, etkisi her alan için farklıdır. Yapay zeka ürünlerinin ilk bakışta ilgisiz sektörler arasındaki etkileşimi, işbirliği dahi bambaşka ufuklara yol açabilmektedir. Bu alanda kıran kırana rekabet sözkonusudur. ABD-Çin savaşının temelinde de bu alandaki yarışlar bulunmaktadır. Soğuk Savaş dönemi uluslararası politikalarının temelinde nükleer füze başlıkları, menzilleri, rampaları, yakıtları gibi her gün yeni bir buluşun sözkonusu olduğu teknolojiler bulunmaktaydı. O dönem Uluslararası İlişkiler araştırmalarının da temelinde bu gelişmeler bulunmaktaydı. Bununla beraber her ülkenin kapasitesi, buluşları, hedefleri, diğer ülkelerin de dış politikasından ekonomisine, hukuk sisteminden güvenlik sorunlarına genel politikalarını etkilemekte, yönlendirmekteydi. 

      Siyasal bilimler, bu gerçeği dikkate alarak durum tespiti, felaket senaryoları na karşı çözüm önerileri, işbirliği planları gibi alanlarda araştırmalar yapmış, yöneticileri yönlendirmiştir. Siyasal bilimlerle (diğer sosyal bilimlerle birlikte) siyaset arasındaki ilişki ayrı bir konudur. 

Siyasetten bağımsız, fakat siyasetin bîgâne kalmadığı sosyal bilimlerin gelişmişlik derecesi ile ülkenin huzur, refah ve güvenliği arasında doğrusal ilişki vardır. Sovyetler Birliği’nde müspet bilimler açısından yetersizlik sözkonusu değildi. Bilakis bazı alanlarda Rus bilginler bir adım öndeydiler. Onlarda olmayan, daha doğrusu ideolojinin esiri olan alan, sosyal bilimlerdi. Sovyetlerin dağılma sebeplerinden biri de bu alandaki eksikliktir. Genel olarak azgelişmiş ülkelerde birçok nedenden dolayı batıya bağımlılık söz konusudur. Özellikle sosyal bilimlerde Oryantalist baskı her alanda varlığını sürdürmektedir. Dış tehditler ve olağanüstü şartlar altındaki siyasetin etkisindeki sosyal bilimler, iç politikada olduğu gibi dış politikada da yetersiz kalmıştır. Bu yetersizlik, nice kumpasların, aldatılmaların menbaını oluşturmuştur. 2019 şartlarında ABD-İsrail’in Ortadoğu’yu yeniden kurma, hatta Türkiye’yi parçalama stratejileri ortada iken akademik alanda bu ülkeler kaynaklı bulgu ve teorilerin bilim 
olarak kabul edilmesinin çelişkilerini her fırsatta görmekteyiz. İstila ve sömürü girişimlerini, Washington, Londra, Paris penceresinden güvenlik sorunu olarak görmek, bütün saldırganlıkları terörle mücadele kapsamında analiz etmek sömürge aydını boyunduruğundan kurtulamamak demektir. 

Olayları Türkiye veya bölge halklarının güvenliği, hakları, çıkarları açısından ele alan, dolayısıyla yeni sömürgecilerin hoşlanmayacağı analizlerin çok indeksli dergilerde yayınlanma şansı azdır. Batılı üniversitelere gönderdiğimiz üstün beyinlerin dahi ancak onların izin verdiği alanlarda tezlerini yazabildiğini her fırsatta görüyoruz. Belirlenmiş sınırlılıkları aşabilen araştırmacı veya kurumlaşmaları da takdir ediyoruz. 

Türkiye’de yapay zeka teknikleri, mühendisliği, sağlık ve teknik alanlarda uygulanması konusunda önemli başarılar söz konusudur. 

   Aselsan, Havelsan gibi kuruluşlarımızı özellikle belirtelim. 

Zaen sanayi devrimin her aşamasında önemli buluşların temelini savaş sanayii 
oluşturmuştur. Nice başarılara imza atmış, ödüllendirilmesi gereken akademisyen veya kuruluşlar ise sanki yok sayılmakta, bir türlü gündemde yer bulamamaktadırlar. Bunların ürünlerinin önemli bir kısmı ancak dış ülkelere pazarlana bilmektedir. Nükleer fizik, Soğuk Savaş dönemi politikalarının temelini oluştururken günümüzde bunun yerini yapay zeka teknolojileri almıştır. Esasen bu teknolojilerle nükleer kazanımlar çok daha etkin hale gelmiştir. Batı veya yükselen güçler akademiyası, teknolojik gelişmeler yanında yapay zekanın siyasal anlamı konusunda kafa yormakta, öncelikle durum tespiti yaparak geleceği tahmin etmekte, senaryolar ve planlar hazırlamaktadır. 

    Bu bağlamda “siyasal”ın desteğini alamayan teknoloji ancak başkalarına hizmet ettiği gerçeği görülmektedir. 

12 Nisan 2019’da Şanghay’da düzenlenen “Yapay Zeka ve Uluslararası İlişkiler” konferansının panel ve tebliğ başlıkları fikir verebilir: 

<Yapay Zeka, Toplum ve Politikalar: Yapay Zeka Felsefesi; Yapay Zekanın Feminizasyonu ve Aletleri; Politik Ekonomi ve Robotlar; Yapay Zeka ve Geleceğin Güç Dengesi. Yapay Zeka ve Teori: Yapay Zeka ve Ellul’un Teknik Teorisi Eleştirisi; Centaur'ların (Sentorların?) Yükselişi: İstihbaratın Artırılması ve Nesnelerin İnterneti; Yapay Zeka ve Uluslararası Güvenlik; Yapay Zeka Üzerine İslam ve Konfüçyüs Perspektifi.>

Yapay Zeka ve Çin: Değişen Yönüyle Çin ve Otomasyon; Yapay Zeka, Sosyalizm ve Çin; Çin ve Hindistan’ın Yeni Bir Sosyal Düzen Kurma Fırsatı Olarak Yapay Zeka.  Yapay Zeka ve Toplum: Yapay Zeka ve Kamu Eğitimi; Yapay Zeka Geleceğinde İnsan Olmanın Anlamı; 

Ulusal Yapay Zeka Stratejik Politikaları ve Önceliklerinin Karşılaştırılması; Yapay Zeka, Dış Politika ve Veri İşlemenin Zorlukları; Yapay Zeka ve İslam. Kaşılaştıralı Siyaset ve Yapay Zeka: Sürdürülebilir Kalkınmanın İtici Güçleri Açısından Afrika’da Yapay Zeka ve Uluslararası Politika; Yapay Zeka ve Nükleer Silahlar; Latin Amerika’da Yabancı Yapay Zeka ile Uluslararası Şirketler İlişkilerinin 
Yeni Gelişme Kalıpları; Yapay Zeka ve Avrupa Politikaları Çerçevesinde Yasal ve Kurumsal Sorunlar. Yapay Zeka ve Şehir: 

Kamu Güvenliği Açısından Yapay Zeka Etiği Üzerine Sosyolojik Bir Yaklaşım; Bilgi ve İletişim Teknolojileri Işığında “Akıllı Şehir”, Şanghay ve Meksiko’ da Mekansal Yönetişimin Yeniden Yapılandırılması; “İki Ateş Arasında”, Demokratikleşmiş Yapay Zeka Tehdidi; Yapay Zeka ile Yumuşak Gücün Yeniden Kazanımı. Bu başlıklara ülkemiz şartlarında çok daha farklı temalar eklenebilir. Üstün teknolojik silahlarla donatılmış terör örgütleriyle mücadele eden Türkiye’ nin  başta İHA veya SİHA’lar olmak üzere önemli başarıları söz konusudur. Bununla beraber konunun sosyal ve siyasal bilimler ayağı topal kalmıştır. 

   Söz konusu eksikliği eleştirmek yerine çözüm bulma sorumluluğumuzun gereği olarak bu fotoğrafı sunuyorum. 

Ancak bunları sadece yazmak yetmez, kurumsallaşma, konuyla alakalı genç beyinlere fırsat sunma, imkan hazırlama, çağını doldurmuş engelleri aşma konusunda görev bilincimizi güçlendirmemiz gerekmektedir.

Önce Vatan Gazetesi

https://www.oncevatan.com.tr/siyasal-bilimler-ve-yapay-zeka-makale,45224.html



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder