14 Mayıs 2020 Perşembe

YUMUŞAK GÜÇ SAVAŞLARI BÖLÜM 2

YUMUŞAK GÜÇ SAVAŞLARI BÖLÜM 2





Direnişler toplumda hassasiyet yaratan politika ve uygulamalara karşı da uygulanabilir.

Bu sayede farklı özelliklere sahip geniş halk kitlelerinin katılımı ile direnişler
yaygınlaştırılabilir. Belirlenen strateji kapsamında iş yavaşlatma ve durdurma eylemleri bazen gizlice uygulanabilir. Bazen açık isyan, itaatsizlik ve grevler şeklinde de görünür bir hal alabilir. Şiddet içermeyen direnişlerde ülke yönetiminin meşruiyetini kabul etmeme ve itaatsizlik propagandası önem arz etmektedir.

Eğer yönetimler ekonomik baskılara açıksa veya kendisine yönelik toplumsal şikayetler çoğunlukla ekonomik nitelikteyse, o zaman boykot ve grev gibi ekonomik eylemler uygun direniş yöntemleri olabilir. Yönetimlerin ekonomik sistemi sömürmeye yönelik olarak gösterilen çabaları genel grev, iş yavaşlatma ve yardım esirgeme yöntemleriyle istismar edilebilir. Çeşitli grev türlerinin seçici şekilde kullanılması yöntemi imalat, taşımacılık, ham maddelerin tedariki ve ürünlerin dağıtımı gibi kritik noktalarda uygulanabilir.18

  Şiddet içermeyen bazı mücadele yöntemleri broşür dağıtma, gizlice basın faaliyetleri yürütme, açlık grevine gitme ve sokaklarda oturma eylemi yapma gibi insanların normal hayatlarıyla bağlantılı olmayan eylemlere başvurulmasını gerektirebilir. Örneğin insanlar greve gitmek yerine işlerine giderler fakat alışılmıştan daha yavaş ya da verimsiz şekilde çalışırlar. Hatalar bilerek daha sık yapılmış olabilir. Şiddet içermeyen mücadelenin başarısı etkili bir strateji ile ayrıntılı planlamaya bağlıdır. Ancak başarının temel anahtarı disiplindir.

   Bir Devletin yumuşak gücü ve liderinin cazibesi, bölgedeki ülkelerin liderlerini ve halklarını etkileyebilecek bir duruma gelmesi durumunda, bu ülkelerdeki liderlere ve halklara yönelik de yumuşak güç savaşları yürütülebilir. Yumuşak gücü gelişen ülkenin etkinliğini sınırlamak amacıyla bölgedeki gelişmeler yeniden şekillendirilebilir. Eğer ülkenin yumuşak gücünün kaynağı bir ideoloji veya inanç sistemiyse, bu değerleri aşındırmaya ve toplumun bu değerlere yönelik bağlılığını azaltmaya yönelik propaganda ve eylemlere ağırlık verilebilir.


YUMUŞAK GÜÇ SAVAŞLARININ ÖZELLİKLERİ

Tarım ve sanayi devrimlerinden sonra 20. yüzyılın sonunda başlayan ve halen devam eden iletişim ve bilgi devrimi siyasi, güvenlik, ekonomi, kültür ve kimlik alanlarında önemli değişimlere neden olmaktadır. İletişim ve bilgi devrimi kapsamında yaşanan küreselleşme bölgesel ve yerel kültürleri evrensel bir tek kültüre doğru yönlendirirken, aynı zamanda homojenleşmeye tepki olarak yerel kültürlerin, etnik ve dinsel öğelerin ön plana çıkmasını da sağlamaktadır. Özgürlük, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, serbest piyasa
ekonomisi ve refah gibi değerler küresel kültürleri etkilemektedir. Buna paralel olarak gelişen Metnik ve dinsel kimliklerin özgürce yaşama beklentisi, bu kimliklerin siyasal taleplerini de artırmaktadır.

Günümüzde farklı düşünce ve çıkar gurupları kendi düşüncelerini yaymak ve çıkarlarını elde etmek için örgütlenmektedir. Sivil toplum kuruluşları kamuoyu oluşturmak suretiyle bireylerin taleplerinin dile getirilmesine ve dikkate alınmasına yardımcı olmaktadır. Sivil toplum kuruluşları devlet iktidarını kontrol altında tutma, halkın yönetime katılım düzeyini yükseltme, demokratik anlayışı geliştirme, bilgiyi toplumun geniş kesimlerine yayma, yeni fikirlerin geliştirilerek yayılmasını sağlama, siyasal sistemin halka karşı sorumluluğunu artırma, siyasal kültürü geliştirme gibi özelliklere sahiptir.

Devlete bağlı olmadan gönüllülük esasına dayalı olarak, ortak bir amaç doğrultusunda kurulan sivil toplum kuruluşları halkın katılımının en üst seviyede sağlandığı kuruluşlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda halk yalnızca seçimlerde oy verme işlevini yerine getiren seçmen kimliğinden uzaklaşarak, sivil toplumun bir üyesi olması dolayısıyla aktif bir vatandaş kimliği kazanmaktadır. Yani vatandaşlar sivil toplum faaliyetlerine katılarak siyasal
mekanizmayı yönlendirme işlevi sayesinde yönetimde bir şekilde rol almış olmaktadır. Sivil toplum örgütleri yaşanan iletişim ve bilgi devrimi sayesinde sadece ülke içinde değil uluslararası düzeyde de örgütlenmekte ve etkilerini hem arttırmakta, hem de genişletmektedir.

Etnik ve dinsel kimlikler ile sivil toplum örgütleri hükümetlerin dışında siyasal güçler olarak devlet yönetiminde alınan kararları, politikaları ve uygulamaları etkilemektedirler. 

   Bu durum devlet otoritesini zayıflatmakta ve ülke içinde parçalanmış yapılar oluşturmaktadır.

Yumuşak güç savaşlarında iktidar ve muhalefet arasındaki farklılıklar istismar edilebileceği gibi, sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu parçalanmış yapılar da istismar edilebilir.
Parçalanmış yapılar arasında kutuplaşmalar ve düşmanlıklar oluşturularak çatışma zeminleri oluşturulabilir.

    Siyasi iktidarların halkın belirli kesimlerinin taleplerini yeterince dikkate almaması, o kesimleri ötekileştirmesi, hor görmesi ve tepkileri sadece güç kullanarak engellemeye çalışması yumuşak güç savaşları için bulunmaz fırsatlar yaratmaktadır. Güç kullanımı özgürlüklere vurulmuş bir darbe olarak gösterilir, kutuplaşma, düşmanlık ve çatışma ortamı derinleştirilerek yaygınlaştırılmaya çalışılır. Hedef hükümetin yönetebilme kabiliyetinin aşındırılması, istikrar ve güvenlik ortamının ortadan kaldırılması ve devletin yumuşak gücünün zayıflatılmasıdır.

Siyasi liderin karakteri detaylı olarak incelenerek istismar edilebilecek özellikleri tespit edilir. Halk içinde belirli kesimlerin inanç, görüş ve çıkar odağı olma noktasına gelen liderler eğer bu kesimlerin dışındaki kesimlerle iletişimi keser, beklentilerini dikkate almazsa ve otoriter yaklaşımı benimserse diktatör olarak gösterilir. Diktatör algısı yerleştirilerek mücadelenin meşruiyeti sağlanır. Devlet kurumları ve yöneticilerin siyasi liderin emirlerini dinlenmemesi yönünde çağrılarda bulunulur. Bu girişimlerle devlet hiyerarşisinde itaatsizlik algısı oluşturularak yönetim felç edilmeye çalışılır.

Oluşturulan siyasi ortamda farklılıklar ötekileşmeye, ötekileştirmeler kutuplaşmalara ve kutuplaşmalar düşmanlıklara dönüştürülür. Uzlaşma ve işbirliği arayışları dikkate alınmaz.

Devletin ve halkın ortak menfaatleri siyasal çatışmalara, kargaşaya ve kaosa feda edilir.

Herkesin kaybettiği böyle bir ortamda devletin yumuşak gücü zayıflar ve etkinliği azalır.

Sonuçta devlet, muhalefet, toplum ve kişiler kaybeder. Rakipler kazanır ve çıkarlarını elde etmeye devam eder.

YUMUŞAK GÜÇ SAVAŞLARINDA BAŞARI PRENSİPLERİ

Yumuşak güç savaşlarında başarılı olmak için uygulaması gereken bazı prensipler vardır.

İlk olarak yumuşak güç olduğundan büyük gösterilmemeli, gücün gelişimi sürecinde bölge ile ilgilenen diğer güçleri rahatsız edecek açıklamalardan kaçınılmalıdır. Gücün olduğundan büyük gösterilmesi rekabet içinde bulunulan diğer güçler tarafından hedef haline getirilmesine neden olabilir. Bu güçler kendi çıkarları aleyhine gelişen yumuşak gücün etkilerini azaltmak için yumuşak güç savaşlarına başvurabilir. Henüz gelişme sürecinde böyle bir savaşa giren
devletin yumuşak gücü ülke içindeki hassasiyetler istismar edilerek zayıflatılır.

Küresel ve bölgesel güçlerle iyi ilişkiler geliştirilmeli, hayati bir konu olmadıkça çatışma yaratacak gerilimlerden uzak durulmalıdır. Güç geliştirme stratejilerinin tamamında barış ve istikrar ortamının gerekliliği çarpıcı şekilde vurgulan maktadır. Bu nedenle yumuşak gücün gelişim aşamasında işbirliği süreçlerine önem verilmeli, çatışma ve gerilimlerden kaçınılmalı, ortaya çıkan sorunlar diyalog ve müzakerelerle çözülmeye çalışılmalıdır.

Ülke içindeki hassasiyetlerin istismarını engellemek için çoğulcu demokrasi ve yönetişim prensiplerine uyulmalıdır. Demokrasinin gelişim sürecinde, devlet yönetiminde çoğunluğun kararlarının mutlak olması, azınlık haklarını kısıtlayabileceği kaygısı çoğulcu demokrasiyi ortaya çıkarmıştır. Çoğulcu demokrasi anlayışında çoğunluğun yönetme hakkı bulunmasına rağmen çoğunluğun sınırsız yetkilere sahip olduğu söylenemez. Temel insan haklarına saygı, insan onurunun korunması, azınlıkta veya muhalefette olanların beklentilerinin karşılanmaya çalışılması, farklı düşüncelerin serbestçe hiçbir baskıyla karşılaşmadan söylenebilmesi çoğulcu demokrasi için şarttır.

   Çoğulcu demokrasilerde özgürlük herkesin yönetime serbestçe katılımını sağlarken, eşitlik de insanların her türlü farklılığına rağmen, insan onurunun korunması gereğinden dolayı, eşit bir şekilde bu yönetime katılabilmesi anlamına gelmektedir.19 

   Çoğulcu demokrasilerde bireysel, kültürel ve sosyal haklar korunur ve genişletilir; farklı kültürel kimlikler arası ilişkilerde ötekileşme yerine eleştirel anlama ve diyalog temelli tartışma ortamı oluşturulur; 20 toplumsal sorunların çözümü ve taleplere karşı şiddet ve baskı yerine demokratik müzakere yöntemi etkin olarak kullanılır.

Yönetişim kavramı ise hükümet otoritesine ve gücüne dayalı yönetim anlayışından, hiyerarşik yapıdaki bir yönetim olgusundan farklı yeni bir süreci ve toplumun yönetimine ilişkin yeni bir modeli anlatmaktadır. Böyle bir model içinde aktörlerin ve birimlerin tek taraflı yönlendirmeleri ve etkileri değil, bir etkileşim süreci içinde gerçekleşen interaktif ilişkiler söz konusudur. Sadece hükümet birimlerinin ve görevlilerinin değil, aynı zamanda hükümet dışı örgütlerin, sivil toplum örgütlerinin, bilim adamlarının, uzmanların ve
vatandaşların katılımı söz konusudur.21

Yönetişim yaklaşımından hareketle yapılan analizlerde; özellikle hükümet-toplum
etkileşimi üzerinde durulmakta; devlet ile devlet-dışı alan arasında işbirliğinin, kamu ile sivil toplum örgütleri arasında ilişkilerin geliştirilmesinin, çok kutuplu karar alma mekanizmalarının yaygınlaştırılmasının önemi belirtilmektedir. Devlet, doğrudan doğruya yönetme pozisyonundaki egemen aktör niteliğine sahip olmaksızın, karşılıklı bağımlılık konumunda bulunan aktörler arası etkileşimlerin çoğalması yoluyla, gerek hükümet çerçevesinden, gerekse toplumsal tabandan gelen örgütler arası ilişki ağlarının bir koleksiyonu
ya da toplamı olmaya başlamaktadır. Bu olguyu dile getirmek üzere de; birlikte düzenleme, birlikte üretme ve birlikte yönetim gibi deyimler kullanılmaktadır.22

Çoğulculuk ve yönetişimin temel ilkeleri olan hukukun üstünlüğü, katılımcılık, şeffaflık, eşitlik, etkinlik, hesap verebilirlik sayesinde önemli güç merkezleri arasında uzlaşma toplumsal gerilimlerin çıkması önlenebilir. Çıkan gerilimler kutuplaşmaya ve karşılıklı düşmanlıklara varmadan yatıştırılabilir. Toplumda barış, istikrar ve güven ortamı hakim olacağından yumuşak güç savaşlarında parçalanmış yapıların hassasiyetinin istismar edilmesi engellenebilir.

Yumuşak güç savaşlarında klasik güvenlik uygulamaları olayları daha da büyütebilir. Bir parkın veya meydanın işgal edilmesine ve trafiğin engellenmesine yönelik eylemler aslında güvenlik güçlerini sert müdahaleye zorlamak için yapılan girişimler olabilir. Güvenlik güçlerinin sert müdahalesi, müdahale sırasında meydana gelecek yaralanma ve ölümler sosyal medyada abartılı bir şekilde işlenir. Toplumdaki hassasiyetler istismar edilerek ve olaylarda kahramanlar yaratılarak eylemlere desteğin artırılması ve geniş kitlelerin eylemlere katılması sağlanabilir.

Açıklanan nedenlerle sosyal medya kullanılarak hızlı bir şekilde organize olan ve sayıları bir anda on binlere, yüz binlere ulaşan eylemcilere, bu duruma gelmeden önce her aşamada tedbirler alınmalıdır. Öncelikle sosyal medya yakından takip edilerek eylemlerin başlangıcını oluşturan ajitasyon ve abartılı haberlere yine sosyal medya kullanılarak açık, şeffaf doğru ve katılımcı girişimlerle karşılık verilmelidir. Eylemcilerin amaçları ve beklentileri dikkate alınarak, eğitimli ve tecrübeli uzman personel tarafından, eyleme katılan gruplara yönelik olarak ikna çalışmaları yürütülmelidir.

   Yumuşak güç savaşlarında alınacak güvenlik tedbirlerindeki hassasiyetler dikkate alındığında, güvenlik güçlerinin teşkilatlarının ve eğitimlerinin büyük önem arz ettiği görülmektedir. Güvenlik güçleri bu tip eylemleri yapan grupların özellikleri, kuvvetli ve zayıf tarafları, güvenlik tedbirlerinde uygulanacak yöntemlerin sertlik derecelerinin karşı tepkilere etkisi ve eylemcileri ikna yöntemleri konusunda etkili bir eğitimden geçirilmelidir. Güvenlik güçleri arasında eylemcilere hitap edebilecek, onlarla etkili olarak etkileşim kurabilecek ve onlara güven vererek eylemlerden vazgeçirebilecek özel uzmanlar bulunmalıdır. 

    Bu uzmanların yetiştirilmesi ve deneyim kazanması güvenlik tedbirlerinin etkinliği için gereklidir.

Ayrıca güvenlik güçlerinin aşırı yorulmasının duygusal tepkileri ön plana çıkarabileceği ve sertliği arttırabileceği dikkate alınmalıdır. Operasyonlara katılan güvenlik güçlerinin psikolojilerinin dengeli ve mutedil durumda olmasının sürekliliğini sağlayabilmek için toplu terapi uygulanmalıdır. Güvenlik personelinin psikolojik yapıları devamlı izlenmeli özel olarak ilgilenilmesi gereken personel operasyonlara götürülmemeli ve bu personelin terapisi yakından takip edilmelidir. Soğukkanlı, sağduyulu ve akılcı davranış gösteremeyen personel
bu tip görevlerde kullanılmamalıdır.

SONUÇ

Güç belirli hedeflerin elde edilmesini sağlamak için diğerlerinin davranışlarını etkileme yeteneğine denmektedir. Diğerlerinin davranışlarını etkilemenin birçok yöntemi vardır.

Niccolo Machiavelli’nin belirttiği gibi onları korkutabilir ve zorlayabilirsin. Para veya belirli çıkarlar elde etmesini sağlayarak kandırabilirsin. Daha farklı bir yöntem seçerek onların sana olan hayranlığını kullanarak istediğini istemeni sağlayabilirsin. Yani İstediklerini elde etmek için askeri ve ekonomik kapasitenin oluşturduğu sert gücü veya yumuşak gücü seçebilirsin.

Nükleer yetenekler ve konvansiyonel silahların tahrip güçlerinin aşırı derecede artması, iletişim ve bilgi teknolojilerindeki gelişmeler ve demokrasilerdeki sosyal değişimler askeri güç kullanımını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle uluslararası ilişkilerde yumuşak güç kullanımı ön plana çıkmaktadır.

Belirlenen hedeflerin elde edilmesi için yumuşak güçlerin kullanımının her geçen gün arttığı bir ortamda, çıkar çatışmaları olan aktörler arasında farklı bir ilişki biçimi oluşmaktadır. Sert gücün ön plana çıktığı savaş uygulamalarından yumuşak güç savaş yöntemlerinin ve asimetrik yapıların kullanıldığı post-modern savaşlara bir evrilme söz konusudur. Yumuşak güç savaşları barış dönemlerinde de uygulanabilir ve maliyeti sert gücün kullanıldığı savaşlara göre çok daha düşüktür.

Çıkarları çelişen aktörlerin birbirlerinin yumuşak güçlerini yok etmek veya zayıflatmak için kendi yumuşak güçlerini kullandıkları mücadelelere yumuşak güç savaşları denmektedir.

Özellikle bir aktörün yumuşak gücü diğer aktörlerin aleyhine hızlı bir şekilde gelişme gösterirse ve o aktörün söylemleri diğer aktörlerin çıkarlarını hedef almaya başlarsa yumuşak güç savaşlarının çıkması kaçınılmaz olur. Hatta çıkarları zarar gören aktörler bir ittifak oluşturarak veya ittifak oluşturmadan ortak hedefler doğrultusunda hareket edebilirler.

Yumuşak güç savaşlarında karşı tarafın siyasi liderleri, örgütleri, değerleri, ideolojileri, kültürel yapısı, insan kapasitesi, ekonomik ve finansal sistemleri, yaratıcı düşünce yeteneği ve o ülkeyi cazibe merkezi haline getiren diğer yetenek ve kabiliyetleri hedef olarak alınabilir.

Ayrıca aktörün yumuşak gücünün gelişmesine katkı sağlayan konjonktürel koşullara ve gelişmelere de müdahale edilebilir. Gerektiğinde belirli sınırlamalar ile sert gücün yumuşak güce olumlu etkisinden de faydalanılabilir.

Sonuç olarak Soğuk Savaş sonrasında yaşanan devrimleri, halk ayaklanmalarını, darbeleri ve eylemleri tanımlayabilmek, anlamlandırabilmek, açıklayabilmek ve muhtemel gelişmeleri öngörerek gerekli güvenlik önlemlerini alabilmek için yumuşak güç savaşlarını, hedeflerini ve yöntemlerini araştırmamız gerekmekte dir. Bu kapsamda Türkiye’de yaşanmakta olan gezi olayları sürecinin, Mısır’daki darbenin, Tunus’ta yaşanmakta olan gelişmelerin ve Suriye’deki iç savaşın bu kadar uzun sürmesinin nedenlerinin incelenmesi ve değerlendirilmesi faydalı
olacaktır.

KAYNAKÇA

Kitaplar

Arquilla, John & Ronfeldt, David, The Emergence of Noopolitik. Toward an AmericanInformation Society, Santa Monica CA: Rand Corporation: 1999.

Carr, Edward H.. Twenty Years’ Crisis, 1919-1939: An Introduction to the Study ofInternational Relations, New York: Perennial, 1981

Creveld, Martin Van. The Rise and Decline of the State, Cambridge: Cambridge Press, 1999

Hans Morgenthau, Politics Among Nations. The Struggle for Power and Peace, New York: Alfred A. Knoff. Inc., 1985

Hatem Ete & Coşkun Taşkın, Kurgu ile Gerçeklik Arasında: Gezi Eylemleri, İstanbul:SETAV, 2013.

Keohane, Robert & Nye, Joseph, Power and Interdependence, New York: Longman, 2001.

Keohane, Robert (Der.), Neorealism and Its Critics, New York, Colombia University Press, 1986.

Nye, Joseph S.. Dünya Siyasetinde Başarının Yolu Yumuşak Güç. çev. Rayhan İnan Aydın Ankara: Elips Kitap, 2005

Nye, Joseph. Amerikan Gücünün Paradoksu, İstanbul: Literatür Yayıncılık,2003.

Sartre, Jean Paul. Çağımızın Gerçekleri, İstanbul: Çan Yayınları, 1973.

Sharp, Gene. Diktatörlükten Demokrasiye, Boston: The Albert Einstein Institution, 2010

Toffler, Avin. War and Anti-war: Survival at the dawn of the 21st Century, (Boston: Little Brown and Company, 1993 )

Waltz, Kenneth. Theory of International Relations, New York, Waveland Press, Inc.: 1979.


Dergiler ve Raporlar

Argüilla, J. & Rondfelt, D., Swarning and the Future of Conflict, Rand Cooperation, (2000)
Buzan, Barry. “New Patterns of Global Security in the Twenty First Century,” International
Affairs 67, 3 (1991), 439-51
Çavuş, Tuba. “Dış Politika’da Yumuşak Güç Kavramı ve Türkiye’nin Yumuşak Güç
Kullanımı.” Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi,
Sayı:2 (2012), 28-29.
Dahl, Robert. “The Concept of Poweri.” Behavioral Sciences, Vol. 2, (1957), 201-03
Holsti, Kalevi. J.. “The Concept of Power in the Study of International Relations.”
Background, Vol.7, No.4, (1964), 179.
Gaudin, Jean Pierre. “Modern Governance, Yesterday and Today: Some Clarifications to be
Gained from French Governance Policies” International Social Sicience Journal, No. 155,
(1998), 48.
Kardaş, Tuncay & Erdağ, Ramazan. “Bir Dış Politika Aracı Olarak TİKA.” Akademik
İncelemeler Dergisi, Cilt: 7, Sayı:1 (2012), 184.
Nye, Joseph & Armitage, Richard, “A smarter, moresecure America.” CSIS Commission on
smart power, CSIS, 2007, 14.
Nye, Joseph & Armitage, Richard. “A smarter, moresecure America.” CSIS Commission on
smart power, CSIS, 2007, 14.
Nye, Joseph, “The Changing Nature of World Power.” Political Science Quarterly , 105/2, 1990
Nye, Joseph. “Soft Power.” Foreign Policy, no. 80, (1990), 153-71.
Sandıklı, Atilla. “Yumuşak Güç Savaşları ve Gezi Parkı Olayları.” Dernekler, Sayı: 25,
(2013/4), 35-36
Waltz, Kenneth. “Realist Thoughtand Neorealist Theory.” Journal of International Affairs, 44/1,(1990) 21-37.
William S. Lind, Keith Nightengale, John F. Schmitt, Joseph W. Sutton, and Gary I. Wilson,
“The Changing Face of War: Into the Fourth Generation”, Marine Corps Gazette, (1989): 22-
26
Yavuz, Bülent. “Çoğulcu Demokrasi Anlayışı ve İnsan Hakları.” Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: XIII, Sayı. 1-2 (2009), 299

İnternet Siteleri

Atilla Sandıklı, “Yumuşak Güç Savaşları” başlıklı takdim, Kocaeli Üniversitesi Uluslararası
Güvenlik Kongresi, Kocaeli, 8-9 Ekim 2013 (Son Erişim: 18 Şubat 2014),
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=2474:2013-10-
10-11-02-27&catid=133:sunular-sunular&Itemid=225
Fazlı Mert ve diğerleri, “Provokatörlere suçüstü.”, (Son Erişim: 18 Şubat 2014),
http://www.zaman.com.tr/gundem_provokatorlere-sucustu_2097555.html
Gökhan Türk, “Davos Krizi ve Ortadoğu’ya Yansımaları”, BİLGESAM Analiz, 20 Şubat
2009, (Son Erişim: 18 Şubat 2014),
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=284:davoskrizi-
ve-ortadoguya-yansimalari&catid=77:ortadogu-analizler&Itemid=150
İbrahim Kalın, “Türk dış politikası ve kamu diplomasisi”, Kamu Diplomasisi
Koordinatörlüğü, (Son Erişim 18 Şubat 2014), http://www.kdk.gov.tr/sag/turk-dis-politikasive-
kamu-diplomasisi/20
Sandıklı, Atilla & Kaya, Erdem, “Gezi Parkı Olayları: Çıkarılması Gereken Dersler”, Bilge
Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM) Analiz, 24 Haziran 2013, (Son Erişim: 18 Şubat 2014),
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=2442:gezipark-
olaylar-ckarlmas-gereken-dersler&catid=122:analizler-guvenlik&Itemid=147
Yüksel, Mehmet. Yönetişim (Govenance) Kavramı Üzerine,
http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2000-3/5.pdf


DİPNOTLAR;

1 William S. Lind, Keith Nightengale, John F. Schmitt, Joseph W. Sutton, and Gary I. Wilson, “The Changing
   Face of War: Into the Fourth Generation”, Marine Corps Gazette, (1989): 22-26.; Martin Van Creveld, The
   Rise and Decline of the State, (Cambridge: Cambridge Press, 1999).; D. J. Hanle, “On terrorism: An Analysis of
   Terrorism as a Form of Warfare”, (Master Thesis, Naval Postgraduate School, 1987).; Avin Toffler, War and
   Anti-war: Survival at the dawn of the 21st Century, (Boston: Little Brown and Company, 1993.; J. Argüilla & D.
   Rondfelt, Swarning and the Future of Conflict, Rand Cooperation, (2000).
2 Barry Buzan, “New Patterns of Global Security in the Twenty First Century”, International Affairs 67, 3 
   (1991), 439-51. 
3 Joseph Nye, “The Changing Nature of World Power,” Political Science Quarterly , 105/2, (1990), 177; Dünya
   Siyasetinde Başarının Yolu Yumuşak Güç, çev. Rayhan İnan Aydın, (Ankara: Elips Kitap, 2005): 11.
4 Hans Morgenthau, Politics Among Nations. The Struggle for Power and Peace, (New York: Alfred A. Knoff,
   INC., 1985), 127-64.
5 Kalevi. J. Holsti, “The Concept of Power in the Study of International Relations,” Background, Vol. 7, No.4,
   (1964), 179.
6 Robert Dahl, “The Concept of Power,” Behavioral Sciences, Vol. 2, (1957), 201-203
7 Edward H. Carr, Twenty Years’ Crisis, 1919-1939: An Introduction to the Study of International Relations,
   (New York: Perennial, 1981), 109.
8 Kenneth Waltz, Theory of International Relations, (New York, Waveland Press Inc., 1979) 195.; Kenneth
   Waltz, “Realist Thoughtand Neorealist Theory,” Journal of International Affairs, 44/1, (1990) 21-37
9 Robert Keohane & Joseph Nye, Power and Interdependence, (New York: Longman, 2001), 196.
10 Joseph Nye & Richard Armitage, “A smarter, more secure America”, CSIS Commission on smart power, CSIS, (2007), 14.
11 Joseph Nye, “Soft Power,” Foreign Policy, no. 80. (1990), 153-71.
12 Joseph Nye, Amerikan Gücünün Paradoksu, (İstanbul: Literatür Yayıncılık, 2003), 10-11
13 Robert W. Cox, “Social Forces, States and World Orders: Beyond International Relations Theory”, içinde
    Neorealism and Its Critics, Der. Robert Keohane, (New York: Colombia University Press, 1986), 219.
14 İbrahim Kalın, “Türk dış politikası ve kamu diplomasisi”, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü, (Son Erişim: 13 Eylül 2013). 
    http://www.kdk.gov.tr/sag/turk-dis-politikasi-ve-kamu-diplomasisi/20
15 John Arquilla & David Ronfeldt, The Emergence of Noopolitik. Toward an American Information Society,
    (Santa Monica CA: Rand Corporation: 1999), 30-31.
16 Gene Sharp, Diktatörlükten Demokrasiye, (Boston: The Albert Einstein Institution, 2010), 38-39.
17 Gene Sharp, A.g.e., 39.
18 Gene Sharp, A.g.e.,39.
19 Bülent Yavuz, “Çoğulcu Demokrasi Anlayışı ve İnsan Hakları,” Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,
    Cilt: XIII, Sayı. 1-2 (2009), 299
    http://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/13_12.pdf
20 Fuat Keyman, “Küreselleşen Dünyada Türkiye ve Demokratikleşme,” içinde Türkiye’nin Vizyonu Temel
    Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Der. Atilla Sandıklı, (İstanbul: BİLGESAM Yayınları, 2008) 128.
21 Mehmet Yüksel, Yönetişim (Govenance) Kavramı Üzerine,
    http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2000-3/5.pdf, 145.
22 Mehmet Yüksel, A.g.e., 146.; Jean Pierre Gaudin, “Modern Governance, Yesterday and Today: Some
    Clarifications to be Gained from French Governance Policies” International Social Sicience Journal, No. 155, (1998), 48.


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder