14 Mayıs 2020 Perşembe

BALKANLARDA BARIŞ VE GÜVENLİĞİN TESİSİNDE AB’NİN ROLÜ, BÖLÜM 2

BALKANLARDA BARIŞ VE GÜVENLİĞİN TESİSİNDE AB’NİN ROLÜ, BÖLÜM 2





3. AB’nin Balkanlarda Siyasal İstikrara Katkısı 

Kuşkusuz Balkan coğrafyasında siyasal istikrar ve barışa katkı yapan tek aktör AB değildir;

ABD, BM, Türkiye gibi aktörlerin de bu süreçte kayda değer oranda önemli rolleri
bulunmaktadır. Bununla birlikte bölgenin çatışma ortamından çıkarılıp siyasal istikrara ve güvenliğe yönlendirilmesinde ilk planda gözükmeyen ancak ağırlığı hissedilen temel aktör, Avrupa Birliği olmuştur. Tüm Balkan devletleri için tehdit oluşturan fanatik, hegemonyacı karakter taşıyan Sırp milliyetçiliğinin dizginlenmesi, Kosova ihtilafının barışçı bir şekilde sonuçlandırılması, Bosna Hersek’te siyasal istikrarın ve güvenliğin sağlanması, başka şeylere ilave olarak, bölge devletlerine AB perspektifi verilmesi sayesinde gerçekleşmiştir.

   Makedonya, Karadağ ve Sırbistan için adaylık statüsü ve ardından Makedonya harici ülkelerle müzakerelerin başlaması bölgenin kaderini değiştirecek en önemli adımdır. Bu yöndeki gelişmelerin uzak olmayan bir gelecekte Kosova, Bosna Hersek ve Arnavutluk için de söz konusu olması beklenmektedir.

AB günümüzde her ne kadar, Ortak Dış Güvenlik ve Savunma Politikası alanında mesafe kat etmekte zorlanmakta ise de komşuluk politikası, adaylık/tam üyelik perspekifi ile mücavir bölgeleri derin biçimde etkilemekte ve dönüştürmektedir. 2005’den günümüze kendi içerisinde derin sorunlar yaşamış olmasına rağmen bütünleşme hareketinin tam üyelik perspektifi Balkanları kelimenin tam anlamıyla derin biçimde etkilemiş ve bölgenin siyasal istikrar kazanması ve barışa ulaşmasını sağlamıştır.

AB resmi raporlarında ve üye ülkelerde son yıllarda dikkat çeken eğilim şudur: Balkanlar yerine gittikçe artan ölçüde Güneydoğu Avrupa ismi tercih edilmektedir. 

Bu eğilimin gerisinde yatan düşünce Balkan kavramının yarattığı olumsuz izlenimden kaçınma yanında Balkanların Avrupa kıtası içinde yer aldığını vurgulama çabasıdır. Coğrafi bakımdan Avrupa kıtasında yer alan Balkanların bu özelliği ile AB üyeliği arasında irtibat kurulmaktadır.

Balkan ülkelerinden Yunanistan, 1981 yılında o zamanki adıyla AET’ye tam üye olarak katılmıştı. Slovenya, Mayıs 2004’de, Bulgaristan ve Romanya 2007’de, Hırvatistan ise 2013 Temmuz ayında AB’ye tam üye olmuştur.

Avrupa Birliği’nin Balkanlar yönelik temel stratejisi şudur: Bölge ülkelerinin tam üyeliğe özendirilmesini ve koşulları sağlamaları halinde üye olmalarını öngörmektedir.42  1990’lı yıllarda AB’nin Balkanlara ilgisi temelde kriz yönetimi ve Yugoslavya’nın dağılması sonrasında bölge ülkelerinin yeniden yapılanması üzerinde yoğunlaşmakta idi. 1999 yılında AB’nin Balkanlara bakışı daha da netleşti. 1999 yılında AB tarafından İstikrar ve İşbirliği Süreci başlatıldı. Kısa bir süre sonra da bu işbirliğinin örgütsel yapısını oluşturacak olan İstikrar Paktı kuruldu. 2000 yılında Fiera’da toplanan Avrupa Birliği Devlet ve Hükümet
Başkanları zirvesinde Güneydoğu Avrupa İstikrar Paktı’na üye olan Balkan devletleri AB’ye aday ilan edildi. 43  

   2003 yılında toplanan Selanik Zirvesinde ise bu karar teyit edilmiştir.
Yugoslavya’nın dağılması sonrasında Balkan coğrafyasını derinden etkileyen siyasal eğilim hegemonyacı ve mikro milliyetçilik akımları olmuştur. Bölgede çatışmalara son veren antlaşma, 1995 yılı sonunda Dayton’da imzalanmış, uluslararası toplum bölgede güvenlik tesisi için BM tarafından oluşturulan barış gücüne (UNPROFOR) destek vermiştir. AB’nin Batı Balkanlara yönelik politikası 1999 yılında İstikrar ve İşbirliği Süreci ile ortaya çıkmaya başlamıştır. 

  Bu projenin amacı Batı Balkan ülkelerinin Avrupa Birliği ile tedrici olarak
yakınlaşmasını sağlamak ve tam üyeliğe giden yolu aralamaktır. 

Bu politika çerçevesinde ikili düzeyde ortaklık anlaşması karakteri taşıyan anlaşmaların  yanında mali yardım, siyasal diyalog, ticari ilişkiler ve bölgesel işbirliği amaçlanmıştır.
İstikrar ve İşbirliği süreci çerçevesinde imzalanan anlaşmalar, 1990’lı yıllarda eski Varşova Paktı üyesi devletlerle imzalanan Avrupa Anlaşmalarına benzemektedir. Bu antlaşma ile devletlerden ortak demokratik değerlere, insan hakları ve hukuk devletine uyum sağlamaları öngörülmektedir. AB ile aday ülke arasında işleyen sürecin karar organı İstikrar ve İşbirliği Konseyi adını almakta ve bu organ sürecin uygulamalarını denetlemektedir. İstikrar ve İşbirliği Konseyi’ne aynı ismi taşıyan komiteler destek vermektedir. İstikrar ve İşbirliği
Parlamenterler Komitesi bu işbirliği çerçevesinde ulusal parlamentolarla Avrupa
Parlamentosu arasında irtibat sağlamaktadır. 44

Halen AB ile İstikrar ve İşbirliği Anlaşması antlaşması imzalayan devletler Makedonya, Arnavutluk, Karadağ ve Sırbistan’dır. İstikrar ve İşbirliği üyesi olan Hırvatistan, 2013 Temmuz ayında AB’ye katılmıştır. Bosna Hersek ile imzalanan antlaşma ise henüz yürürlüğe girmemiştir. Sürece Kosova Cumhuriyetini de dahil etme çalışmaları devam etmektedir. Ne var ki, değişik sebeplerle 5 AB üyesi devletin (Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, Romanya, Slovakya ve İspanya) Kosova’yı tanımamış olmaları bu konuda ilerleme sağlamasını zorlaştırmaktadır.

İstikrar ve İşbirliği süreci, bölge devletlerini potansiyel aday kabul etmektedir. Bu çerçevede gelecekte tam üye olacak ülkelerin yerine getirmeleri gereken asgari yükümlülükleri belirlemektedir.45 

Balkan ülkelerinin tam üyelik hedefine yönelmeleri ancak Kopenhag Kriterlerine uyum sağlamaları  halinde mümkün olabilecektir. 

Aday ülkelerden tedricen Topluluk müktesebatını iç hukukuna aktarmaları talep edilmektedir. 

AB’den ortaklık statüsü alan aday devletlerin bu alanda kaydettiği gelişmeler ise İlerleme Raporları  ile sıkı biçimde takip edilmektedir. AB ayrıca aday ve potansiyel aday ülkelerin mali yardım kapısını aralamıştır. 2007 yılından itibaren Balkan ülkelerine mali yardımlar Katılım Öncesi Yardım (IPA) fonundan sağlanmaktadır. Bu çerçevede sağlanan kaynaklar kurumsal gelişme, hukuki
reform, insan hakları, idari ve ekonomik yaptırımlar ve bölgesel düzeyde işbirliği projelerinin finansmanı için tahsis edilmektedir. Batı Balkan ülkeleri ayrıca Erasmus gibi AB programlarına da dahil edilmiştir.

İstikrar ve İşbirliği Paktının bir diğer amacı da bölge ülkelerini ticaret, taşımacılık, enerji, çevre gibi konularda işbirliğine yönlendirmektir. Ayrıca hassasiyet gerektiren savaş suçları, sınır sorunları, mülteciler ve organize suçlarla mücadele de desteklenmektedir.

2008 yılında İstikrar Paktı mekanizması revize edilmiş ve Bölgesel İşbirliği Konseyi adını almıştır. Genel Sekreterliği Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’dadır. Sürecin adı ise Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci olarak değiştirilmiştir. Batı Balkan ülkelerine tanınan vize serbestisi de AB ile ilişkilerin canlanmasına kapı aralamaktadır. 2009 Aralık ayında vize serbestisi Makedonya, Karadağ ve Sırbistan’a, 2010 Kasım ayında ise Arnavutluk ve Bosna Hersek’e tanınmıştır. Haziran 2012’de Kosova Cumhuriyeti ile bu kapsamda diyalog
başlatılmış ve bu ülkeden yasal düzenlemeler yapması istenmiştir. Vize serbestisi uygulamalarında yasal olmayan mülteci başvuruları gibi bazı ihlallerin ortaya çıkması üzerine Komisyon tarafından Batı Balkan ülkeleri için izleme mekanizması kurulmuştur.

   Batı Balkan ülkelerinin AB ile ikili ilişkilerinin fiili durumu ana hatlarıyla şu şekildedir:

Arnavutluk ile AB arasında İstikrar ve İşbirliği Anlaşması Nisan 2009’da yürürlüğe girmiştir.

Bu gelişmeden birkaç gün sonra Arnavutluk tam üyelik başvurusu yapmıştır. 

   Komisyon tarafından yapılan bir açıklamada bu ülkenin öncelik taşıyan 12 alanda yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde tam üyelik müzakerelerinin başlayacağı bildirilmiştir. 

Komisyonun 2012 tarihli ilerleme raporunda bu ülkeye aday statüsü verilmesi önerilmiştir.
Potansiyel aday ülkelerden biri olan Bosna Hersek Cumhuriyeti henüz tam üyelik başvurusu yapmamıştır. Bosna Hersek ile AB arasında İstikrar ve İşbirliği anlaşması 2008 yılında imzalanmıştır. Ancak anlaşma Bosna Hersek devletinin iç idari yapısından kaynaklanan sebeplerle yürürlüğe girmemiştir. Bununla birlikte anlaşmanın ticarete ilişkin hükümleri ayrı bir düzenleme yapılmak suretiyle uygulamaya konulmuştur. 2012 Temmuz ayında taraflar arasında yüksek düzey temaslarda tam üyelik başvurusu hazırlıkları konuşulmuştur. 

AB, Bosna Hersek Cumhuriyeti bakımından çok önemli olan Dayton antlaşmasını
desteklemektedir. 2011 yılından beri Avrupa Birliğinin Bosna Hersek özel temsilcisi aynı zamanda bu ülkenin Özel Temsilcisi statüsündedir.

2004 yılında AB’ye tam üyelik başvurusunda bulunan Makedonya’ya bir yıl sonra aday ülke statüsü tanınmıştır. Ne var ki, bu ülkenin ismi nedeniyle Yunanistan’ın itirazları ikili ilişkilerde mesafe alınmasını engellemiştir. 2009 yılında Komisyon tam üyelik müzakerelerinin açılmasını tavsiye etmiş ve bu görüş Komisyon’un ilerleme raporlarında da tekrarlanmış ve Parlamento tarafından desteklenmiştir. Ne var ki, Bakanlar Konseyi’nde kararların oybirliği ile alınması nedeniyle Makedonya ile müzakerelere başlanamamıştır.

Yunanistan, ülkenin ismi nedeniyle karar alınmasını engellemektedir.

Kosova, AB’nin potansiyel aday ülkelerinden birisidir. 2008 yılında bağımsızlık ilan etmesinden ardından bu ülkeye tam üyelik perspektifi verilmiştir. Günümüzde AB’nin 28 ülkesinden 23’ü Kosova’yı tanımaktadır. AB tarafından bağımsızlık kararından sonra Kosova’ya Özel Temsilci atanmış ve EULEX (Rule of Law Mission) faaliyete başlamıştır.

   Haziran 2012’de Vize Serbestisi Yol Haritasının açıklanmasından bir yıl sonra bu ülke ile İstikrar ve İşbirliği anlaşması görüşmeleri başlamıştır. Bu ülkenin tam üye olarak AB’ye katılması esasında AB-Sırbistan ilişkileri ile doğrudan ilintilidir.

2006 yılında Sırbistan’dan ayrılmasından iki sene sonra Aralık 2008’de tam üyelik başvurusunda bulunan Karadağ Cumhuriyeti’ne adaylık statüsü 2010 yılında verilmiştir.

Haziran 2012’de bu ülke ile tam üyelik müzakereleri açılmıştır. Karadağ ile imzalanan İstikrar ve İşbirliği Paktı ise Mayıs 2010’da yürürlüğe girmiştir.

Sırbistan ise Aralık 2009’da tam üyelik başvurusunda bulunmuş ve 2012 Mart ayında bu ülkeye adaylık statüsü verilmiştir. Bu kararın ardında Belgrad ve Priştina’nın uzlaşmaya varması yatmaktadır. Sırbistan’ın Kosova ile ilişkilerinin normalleşmesi üzerine Avrupa Konseyi tarafından Haziran 2013’de tam üyelik müzakerelerinin açılması kararı alınmış ve müzakerelere 2014 yılı Ocak ayında başlanmıştır. Sırbistan ile AB arasında İstikrar ve İşbirliği Antlaşması 2008 yılında imzalanmıştır. Ancak Haziran 2010’da onay süreci AB tarafından dondurulmuştur. Bunun temel sebebi Sırbistan yönetimimin o dönemde
Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi ile işbirliği yapmamış olmasıdır. 

Bu krizin aşılmasının ardından ikili ilişkiler normalleşmiş ve Sırbistan’ın tam üyelik yolu açılmıştır.

Sonuç

Soğuk Savaşın sona ermesinden sonra önce Varşova Paktı’nın lağvedilmesi, ardından SSCB’nin dağılması tüm dünyada kimlik siyaseti ve mikro milliyetçiliğin güçlendiği yeni bir dönemin kapısını aralamıştır. Balkanlar bu gelişmeden derinden etkilenen bölgelerin başında gelmektedir. Özellikle Yugoslavya ve Arnavutluk gibi SSCB ile doğrudan bağlantısı olmayan komünist kökenli ülkelerde yaşanan değişim, etnisite, dil, din ve mezhep bakımından
dünyanın en karmaşık bölgesi olan Balkanlarda milliyetçilik çağının geri dönmesini sağlamıştır. 1992 başında Sırp Hırvat çatışması ile başlayan savaş, Bosna Hersek iç savaşı ve Kosova’daki çatışmalarla alanını daha da genişletmiş ve Balkan halklarının etnisite ve kimlik temelli ideolojilere eğilimini güçlendirmiştir.

Balkan coğrafyasında ki milliyetçiliklerin hegemonya, ayrılıkçılık ve irredentizm olarak  adlandırılabilecek ütopyaları siyasal çatışmaların temelini teşkil etmektedir. 

Bölgede normalleşme ve siyasalistikrarın tesisi temelde uluslararası toplumun desteğiile imzalanan  Brioni ve Dayton Antlaşmaları ve Martty Ahtisaari Planı belgelere dayanmaktadır. 

Bölge ülkelerinde BM , NATO ve AB şemsiyesi altında barış gücü görevlerinin yürütülmesi de  önemlidir. Ancak Balkanlarda kalıcı barış ve istikrarı görünmez el olarak AB yumuşak gücü  sağlamıştır. Bölgede en büyük istikrarsızlık unsuru olan Sırp milliyetçiliğinin güç  kaybetmesinde AB perspektifi, tam üyelik hedefinin bölge ülkelerini cezbedecek biçimde  ortaya konulmuş olması önemlidir. AB’nin temel hedefi etnik çatışmaları önlemek, siyasal istikrarsızlık  tan kaynaklanan göçü azaltmak ve Batı Balkan ülkelerini siyasal, hukuki ve  ekonomik değişim yoluyla AB bünyesine dahil etmektir. Balkanlarda kalıcı barış ve istikrara  en büyük katkı da AB’nin bu kapsamda yürüttüğü İstikrar ve İşbirliği Pakt olmuştur. 


BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

29 Ian Bache ve Stephan George, Politics in the European Union, Oxford University Press, London, 2006, pp. 93.-105 
30 Joseph Nye, “Soft Power and European American Affairs”, HardPower,Soft Powerand the Future of Transatlantic Relations,Thomos L. Ilgen (ed), Asghata, London, 2006, p. 25-35 
31 Kroening, Matthew, M. McAdam ve S. Weber (2010), “Taking Soft Power Seriously”, Comparative Strategy, 29:5, s.412-431 
32 Metin için bakınız: 
    http://voicesofdemocracy.umd.edu/fdr-the-four-freedoms-speech-text/ 
33 Özgürlük radyosunun yayınları bazı ülkelerde devam etmektedir..     http://www.rferl.org/ 
34 Joseph Nye, op.cit. s 29-30. 
35 Desmond Dinan, Ever Closer Union-An Introduction to European Integration, Palgrave, London, 2003. S. 508-526 
36 Robert Dover, “The EU’s Foreign, Security and Defence Policies”,The European Union Politics, Michelle Cini (ed), Oxford University Press, New York 2007, s.237-251. 
37 Misha Glenny, Balkans-Nationalism, Warand the Great Powers, Granta Books, London, 1999, s. 545-580 
38 Makedonya ile Yunanistan arasındaki ihtilaf için bakınız. Axes Sotirin Walden, “Greece and New Macedonian State” 
http://dev.ulb.ac.be/cevipol/dossiers_fichiers/waldden-complet.pdf/ 
39 Marie Severosky, “Agenda 2000: A Blueprint for Successful EU Enlargement?, 
    http://aei.pitt.edu/777/1/scop98_1_4.pdf/ 
40 Bu konuda kapsamlı analiz için bakınız. “Heater Grabbe, A Partnership for Accession? The Implications of EU Conditionality for the Central and East European Applicants” 
http://www.esiweb.org/enlargement/wp-content/uploads/2010/01/grabbe_conditionality_99.pdf/ 
41 İrfan Kaya Ülger, Yugoslavya’nınParçalanması, Seçkin Yayınları, Ankara, 2003, s. 140-166. 
42 Corina Stratulat, “EU Enlargement to the Balkans-Shaken not Stirred” 
     http://www.epc.eu/documents/uploads/pub_3892_eu_enlargement_to_the_balkans_-_shaken,_not_stirred.pdf/ 
43 https://www.consilium.europa.eu/uedocs/cms_data/docs/pressdata/en/ec/00200-r1.en0.htm/ 
44 İstikrar Paktı için bakınız. 
    http://www.esteri.it/MAE/EN/Politica_Estera/Aree_Geografiche/Europa/OOII/Patto_di_stabilit_dei_Balcani.htm 
45 Daniel Trenchov, “The Future of the Western Balkans Integration within the EU”, 
    http://www.analyticalmk.com/files/2012/01/04.pdf/ 



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder