10 Ocak 2019 Perşembe

1946-1950 YILLARI ARASINDA AYDIN’DA SİYASAL YAŞAM BÖLÜM 4

1946-1950 YILLARI ARASINDA AYDIN’DA SİYASAL YAŞAM BÖLÜM 4



1.2.2. Türkiye’de Çok Partili Yasama Geçisin İç Nedenleri 


Türkiye Cumhuriyeti, kaynakları talan edilmis Osmanlı mirası üzerine 
kurulmustur. Sehirleri yakılıp yıkılmıs bir ülkede kalkınmayı saglamak güç olmustur. Aynı zamanda Kurtulus Savası bittiginde Türkiye’nin devraldıgı insan kaynagının çok nitelikli oldugu söylenemez. Anadolu kalkınması’nın motor gücü olacak aydın insanlar savaslarda yitirilmistir. Bütün bunlardan dolayı Türkiye, I. Dünya Savası ve Anadolu’nun isgalinin getirdigi yıkımların etkisini ortadan kaldırmak için mücadele ederken dıs dünyada ansızın ortaya çıkan gelismelerden derhal etkilenmistir. Örnegin Kurtulus Savası’ndan sadece 7 yıl sonra ortaya çıkan 1929 yılı dünya ekonomik buhranı Türkiye’yi her yönüyle sarsmıstır. Yine 1939 yılında baslayan II. Dünya Savası, Türkiye’nin bu savasa katılmamasına ragmen ülkenin ekonomik, siyasal ve sosyal bütün iç dinamiklerini derinden etkilemistir. 

Sevket Süreyya Aydemir’e göre; Türkiye, kinci Dünya Savası’na hazırlıksız 
yakalanmıstır. Ülkemizde, tarımda teskilatlanma eksigi, ilkellik, verimsizlik ulastırma konusundaki birçok yetersizlikler kendisini savas yıllarında ciddi bir biçimde hissettirmistir. Yollar ve ulastırma vasıtalarının çok az oldugu ve ilkelligi savas yıllarında apaçık ortaya çıkmıstır. Ülkenin sıkıntılarını hafifletecek milli stokların ve stoklama yapılabilecek depolama tesislerinin olmadıgı görülmüs tür.56 Bu yüzden savas yıllarında ülkemizde açlık, kıtlık ve sefalet çok kısa bir sürede yaygın ve etkili sekilde kendisini hissettirmistir. Ülkenin zor durumunu açıklayacak somut örneklerden bir tanesi de ekmegin karneyle dagıtılmasıdır. 1942 yılında ekmek üretimi 7 yasından büyükler için kisi basına günlük 175 grama kadar düsmüstür. Evlerde ekmek kavgaları baslamıstır.57 

Ekmek ununun içine çavdar, mısır, bakla unları da karıstırıldıgı günler 
olmustur. Çok nadirde olsa kimi yerlerde ekmegin içene küspe karıstırıldıgı da 
görülmüstür. Kimi isçi ve memur aileleri ekmek ve diger temel ihtiyaçlarını 
karsılayabilmek için evlerindeki esyaları satmıslardır. Ekmek dagıtım islerinde kimi zaman usulsüzlük yapılmıstır.58 Karne ile ekmek dagıtımından en az etkilenen subay aileleri, üst düzey bürokratlar ile zenginler olmustur. Bu yüzden kamu vicdanı yaralanmıs ve genis kitlelerin adalete inançları ve iktidara olan güvenleri zedelenmistir. 

Tek parti yönetim kadrolarının ve ülkenin savasın olusturacagı ekonomik 
zorluklara hazır olmadıgı savas sırasında ortaya konan uygulamalarla anlasılmıstır. II. Dünya Savası’nın baslamasıyla gençler askere alınmıstır. Bu nedenle ülkede tahıl üretiminde %50’lilere varan düsüsler yasanmıstır.59 Büyük bir ordunun beslenmesi ciddi sorun olarak Türkiye’nin önüne çıkmıstır. ktidar, savunma giderleri arttıkça daha fazla paraya ihtiyaç hissetmistir. Devlet alternatif gelir kaynakları yaratamadıgı için halkın sırtına onun tasıyamayacagı vergi yükleri bindirmistir. Ülkede, vergisini ödeyemedigi için agır cezalar çarptırılanların, insan onuruna yakısmayan muamele görenlerin sayıları her geçen gün artmıstır. Toplumun farklı kesimleri arasındaki uçurumun her geçen gün daha da derinlestigi görülmüstür.60 Ne kadar artırılmıs olsa da II. Dünya Savası sırasında devlet, giderlerini vergi gelirleriyle saglayamamıstır. Bunun 
üzerine Merkez Bankası sürekli para sürümüne basvurmustur. Bu durum toplumda enflasyonist baskı olusturmustur. 1939–1945 yılları arasında Türkiye’de en yaygın olarak kullanılan ve isitilen sözler karaborsa, vurgunculuk, karne, istifçilik olmustur.61 Savas yıllarında devletin takip ettigi mali politikaların bir sonucu olarak halkın temel ihtiyaç maddelerinden ekmek, seker gibi ürünlerdeki fiyat artısları ortalama %400- 500’lere ulasmıstır.62 Ekmegin kilosu 1938’de 0,05 kurus iken 1943 senesine gelindiginde 38,67 kurusa; 1938’de 28 kurusa satılan sekerin kilosu 1943’e gelindiginde 338 kurusa çıkmıstır.63 Hayat pahallılıgı çok ciddi bir sorun olmustur. Süreç sonunda mevcut ekonomik sorunları çözmek için 7 Eylül 1946 tarihinde Türk lirası, liberal ekonomiye geçis adına Cumhuriyet tarihinde ilk defa devalüe edilmistir.64 

Dolar kurunun 1,30 liradan 2,80 liraya çıkarılması sonucu Türk lirası % 115,4 oranında deger kaybetmistir. Ancak bu karar ekonomik sorunların çözülmesinde yetersiz kalmıstır. 

Tek parti iktidarı II. Dünya Savası’nın sıkıntılarını yok etmek için Milli 
Korunma Kanunu, Varlık Vergisi, sıkı yönetim uygulaması gibi tedbirlere 
basvurmustur. Ancak bu uygulamalar vatandasta bir yılgınlık olusturmus ve vatandasın iktidara karsı olan güvenini önce azaltmıs zamanla ortadan kaldırmıstır.65 Milli Korunma Kanunu’yla, isçilerin is yerlerini mazeretsiz terk etmeleri yasaklanıp isçilere zorunlu çalısma yükümlülügü getirilmistir. Hafta sonu tatilleri kaldırılmıstır. Bu kanuna dayandırılarak hazırlanan kararnamede idare mekanizmasına darphane, damga matbaası, iplik fabrikalarındaki isçilere 3 saate kadar fazla mesai yaptırtma izni çıkmıstır.66 Çiftçilerin, devlet çiftliklerinde; ocaklara yakın köylerin maden ocaklarında ihtiyaç duyuldugunda ücretli çalısma zorunlulugu getirilmistir. Çalısmak istemeyenlere, çalısırken kaçanlara agır cezai yaptırımlar uygulanmıstır.67 Devletin bu yıllarda öküze ihtiyacı olmustur. Ancak üretime zarar vermemek adına büyük çiftliklerin öküzlerine el konmamıstır Bunun yerine 40 dönümden az arazisi olan köylü, öküzlerini devlete verme mecburiyetine tabi tutulmustur. Bunun sonucu olarak sanayilesmemis toplumda, köylünün elinden üretim vasıtası alınmıs ve küçük çiftçi üretimden uzaklasarak yoksullasmıstır.68 

Ülke ekonomik sıkıntıların yanında ciddi saglık sorunlarıyla da ugrasmak 
zorunda kalmıstır. Bu dönemde salgın hastalıkların önüne geçilememistir. Halk, bir kutu ilaç için el ayak öper hale gelmistir.69 Sıtma ve verem memleketin üzerine karabasan gibi çökmüstür. Yaklasık 18 milyon nüfusa sahip Türkiye’de II. Dünya Savası sırasında ve bunu takip eden yıllarda senede ortalama 40 bin kisi veremden hayatını kaybetmistir. Savas bitiminde stanbul’da veremle savas kongresi toplanmıs ve kongrede verem sorunun bir ülke meselesi olarak ele alınmasına karar verilmistir. Ülkede 46 tane veremle savas dernegi açılmıstır. Ancak sorun çok büyük oldugundan bu dava büyük hizmetler beklemistir.70 Bu yüzden savas sonrası alınan önlemler sorunların hızla ortadan kalkmasını saglayamamıstır. 

Türkiye’de 1938 yılının altıncı ayında çıkartılan Matbuat Kanunu’yla gazete 
çıkartmak valilerin iznine bırakılmıs ve iyice zorlastırılmıstır. Aynı zamanda devlete büyük miktarda teminat parası yatıramayanlar gazete çıkartamamıslardır.71 Memlekette savasın getirdigi her türlü sıkıntı hüküm sürerken, sıkıntıların tercümanlıgını yapan basın üzerinde olusturulan sansür, muhalif sesleri kısmıstır.72 Bakanların sözüyle gazetelerin nesriyatına son verilebilmistir. Basın, ülkede savastan kaynaklanan gazete kâgıdı sıkıntısıyla ayrıca mücadele etmek zorunda kalmıstır. O dönemde büyük gazetelerin sahibi aynı zamanda CHP milletvekilidir. Çünkü söz konusu dönemde muhalif bir gazetenin yasaması mümkün olmamıstır. Ülke sıkıyönetimle idare edilmistir.73 II. Dünya Savası bittikten sonra da sıkıyönetimin kaldırılması konusunda 
hükümet isteksiz davranmıstır. Savas yıllarında CHP bütün muhalefeti susturmus ve siyasi, sosyal ve iktisadi alanda bütün memleketi tam bir kontrol altına almıstır. 

II. Dünya Savası sırasında karaborsa faaliyetleri nedeniyle zenginlesen belli bir 
kesim, kendilerine karsı iktidarın bir müdahalesinden çekinmistir. Köylüler ise 
jandarma baskısından sikâyetçi olmus, sabit gelirli memurlar ise harp yıllarında artan enflasyon nedeniyle zor duruma düsmüstür. Azınlıklar, savas sırasında kendilerine karsı konulan Varlık Vergisi’ni unutmamıslardır. Hemen hemen toplumun her kesiminde çok partili yasama geçis konusunda bir beklentisi olusmustur. En önemlisi II. Dünya Savası nedeniyle genis halk kitlelerinde yaygın bir bıkkınlık meydana gelmistir. Yine bu çerçevede CHP’nin, kendisinin uzun yıllar iktidarda kalmıs olmasının vermis oldugu bir yıpranmıslıgından da söz etmek gerekir. 

1.3. PARTİLERİN KURULUŞU ve ÇOK PARTİLİ YASAMA GEÇİŞ 

1.3.1. Çok Partili Yasama Geçisin Hukuki Alt Yapısı 

Cemiyet kurma hürriyeti 1924 Anayasası’nda kabul edilmistir(madde 70). 
Ancak bu anayasada siyasi partiler konusunda bir belirsizlik vardır. Yürürlükte tek parti iktidarı olmasına ragmen bu anayasada birden daha fazla parti kurulamaz seklinde bir hüküm de yoktu.74 “Siyasi partilerin tabi oldukları hukuki durum, Cemiyetler Kanunu olmustur. Bu kanun içinde de siyasi partilerin yapısı, amaç ve faaliyetleri için ayrı düzenleme yoktur. Cemiyet Kanunu’nun yasak olan hükümleri dısında Türkiye her türlü dernek faaliyetlerini bu anayasa ile serbest bırakmıstır. Çok partili yasama geçis de bu hukuki çerçevede içinde ortaya çıkmıstır.”75 

1924 Anayasası’nda yer alan belirsizliklere ragmen çok partili yasama geçiste 
ciddi engellemeler ortaya çıkarılmamıstır. Bu anayasa ile Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Cumhuriyet Fırkası ortaya çıkabilmistir. Yine 1946 yılında ortaya çıkan çok partili yasama geçis süreci bu anayasa ile mümkün olabilmistir.76 Çok partili yasama geçme kararı alındıktan sonra, bu kararın gerektirdigi hukuki düzenleme 5 Haziran 1946 tarihli 4119 sayılı yasayla yapılmıstır.77 

1.3.2. II. Dünya Savası Sonrası İlk Muhalefet Hareketi Milli Kalkınma Partisi’nin Kurulması 

Milli Kalkınma Partisi, 18 Temmuz 1945’te Nuri Demirag önderliginde 
kurulmustur.78 Diger önemli kurucuları ise Cevat Rıfat Atılhan ve Hüseyin Avni 
Ulas’tır.79 Bu parti baslangıçta “Devletçilik” ilkesini ekonomik uygulamalarda 
reddetmemis, bunun yanında, partinin sosyal menfaatleri tehdit etmeme sartıyla özel tesebbüse yer verecegini duyurmustur.80 Ancak 1946 yılında yapılan belediye seçimlerinde Milli Kalkınma Partisi propaganda çalısmalarında devletçilige karsı çıktıgını belirtmistir.81 Parti, Türkiye ile Rusya’nın iliskilerinin bozuldugu ve Türkiye’nin Batı yanında yer almak istedigi bir dönemde CHP’yi dıs politikada Rusya yanlısı olmakla suçlamıstır. Buna benzer pek çok çeliskili düsünceyi yada tutumu Milli Kalkınma Partisi’nin bünyesinde görmek mümkün olmustur. Bu partiyi kuranlar, dıs politikada ‘Sark Federasyonu ve slam Birligi’ tezini savunmustur.82 Milli Kalkınma Partisi, Nuri Demirag önderliginde iktisattan egitime, oradan dıs politikaya kadar her alanda önemli görüsler ileri sürmüstür. Ancak bu düsüncelerini düzenlenen kuzu ziyafetleriyle ve basın kanalıyla yaymak istemesinden bu parti kamuoyunda pek samimi 
bulunmamıstır.83 Bu parti meclis dısından birileri tarafından kurulmus84 ve yukarıda anlatılan diger nedenlerden dolayı kendine sosyal bir taban bulamamıstır. 

Cumhuriyet Halk Partisi, meclis içinden kendisine yönelen muhalefeti daha çok 
dikkate almıs ve Milli Kalkınma Partisi’nin halkın teveccühünden uzak bir teskilat 
oldugunu bildigi için bu partiye ciddi bir tepki göstermemistir. Bu durum, bu partinin halk nezdindeki itibarına olumlu katkı saglamamıstır. Milli Kalkınma Partisi’nin kısa zamanda iktidar adayı bir muhalefet partisi olamayacagı anlasılmıstır.85 

Milli Kalkınma Partisi’nin kurulmasıyla Türkiye’de CHP dısında bir parti de 
kurulabilir düsüncesi ortaya çıkmıs ve bu düsünce zamanla toplumda yerlesmistir.86 Bu açıdan Milli Kalkınma Partisi’nin kurulması, Demokrat Parti’nin kurulmasının önünü açmıstır diyebiliriz. Milli Kalkınma Partisi’nin CHP karsısında kurulan ilk muhalefet partisi olması dısında bir önemi ve etkisi olmamıstır.87 

Bu partinin Aydın teskilatı ya da Aydın’daki faaliyetleriyle ilgili yaptıgım çalısmalarda herhangi bir kayda rastlayamadım. 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

55 Eroglul C. age., s.2. 
56 Aydemir, Sevket S. (1968) II. Adam/1938–1950, c.2, s. 23. 
57 Gologlu, M.(1974), Milli Sef Dönemi(1939-1945), s.401-402. 
58 Düstur, Tertip 3, c.XXIII, s.150. Resmi Gazete s. 5010(19.01.1942), k.s.247, kn.2/17141,(13.01.1942). 
59 Boratav, K. (1982), Türkiye’de Devletçilik, s.217. 
60 Karpat, K. age., s. 82–83. 
61 Boratav, K. age., s. 320. 
62 Akandere, O. (1998) Milli Sef Dönemi Çok Partili Hayata geçiste Rol Oynayan İç ve Dıs Tesirler (1938-1945), s.153. 
63 Koçak C. age. s.363. 
64 Avcıoglu, D. (1987) Türkiye’nin Düzeni, I. Kitap, s. 568. 
65 Karpat K. age., s.95. 
66 Yetkin, Ç. (1983) Türkiye’de Tek Parti Yönetimi(1930–1945), s.250. 
67 Avcıoglu, D. age., s.471. 
68 TBMM, ZC, D.6, C.8, I.1(18.01.1940). 
69 Aksam, 6 Şubat 1946. 
70 Anadolu, 5 Ocak 1948. 
71 TBMM ZC, D.5, C.26, I.3(28.06.1938). 
72 Toker, M. (1998) Demokrasimizin smet Pasa’lı Yılları Tek Partiden Çok Partiye 1944-1950, s.21 
73 Koçak, C. age. s.511. 
74 Kili, S. (1982) Türk Anayasaları, s.58. 
75 Tunaya, Tarık Z. age. s.541-550. 
76 Bayazıt, M. T. (1992) zmir Basınında Demokrasi Mücadelesi(1923-1950), s. 9-10. 
77 Teziç E. age., s.28-30. 
78 Haytoglu, E. (1992), Milli Kalkınma Partisi Kurucusu Nuri Demirag’ın Hayatı ve Projeleri, s.257-264. 
79 Vatan , 25 Temmuz 1945. 
80 Sencer M. (1971) Türkiye’de Partilerin Sosyal Temelleri s.200. 
81 Haytoglu, E.(1990) Milli Kalkınma Partisi ve Siyasi Hayatı, s. 155. 
82 Teziç, E. (1976) Yüz Soruda Siyasi Partiler, s.253.


5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder