23 Şubat 2015 Pazartesi

OY VERİRKEN GEÇMİŞTEKİ HATALARI TEKRARLAMAMAK İÇİN..HATIRLATMA..



OY  VERİRKEN GEÇMİŞTEKİ HATALARI TEKRARLAMAMAK  İÇİN..HATIRLATMA..





GÖKÇE FIRAT  ( BAŞYAZI )
08.03.2004/Sayı:51

Yerel ve Genel Seçimler için Türk planı.,

Her  Seçim bu cümleyi kurraız.!! '' Kader Seçimi ''

Yerel seçimlere çok az bir zaman kala milli saflarda “ne yapacağız?” sorusu daha sık sorulmaya başlandı. Özellikle 3 Kasım 2003 genel seçimlerinin hemen ardından gelen bu yerel seçimin Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderi üzerinde belirleyici olacağı iyice ortaya çıkmış durumda. Dolayısıyla bir belediye seçimine değil, kader seçimine yaklaşıyoruz.

Kader anlarında hata yapma lüksü yoktur. O nedenle bu seçimlerde hem bir Türk olarak kendi milletimizin, hem de bir yurttaş olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderini oylayacağımız bilinciyle yaklaşmalıyız.

Seçimleri bu kadar belirleyici kılan iki temel etmen var.

Bunlardan en çok görüleni AKP’nin %50’yi aşma ihtimali. Bilindiği üzere geçen genel seçimlerde AKP’nin %38’i bulan bir oyu vardı ancak seçime katılımın çok düşük olması nedeniyle toplan seçmen sayısının ancak %25’ini temsil edebiliyordu. Ancak bu temsile karşılık parlamentonun %75’ini işgal etti.

Bu seçim, AKP’nin bu handikapını üzerinden atması için bir fırsat. Dolayısıyla AKP %50 oy alarak, meşruiyetinin üzerindeki gölgeyi kaldırmak isteyecek. Temel bazı taleplerinde, imam hatipler, türban vs atmadığı adımları atmak için yeterli bir güce kavuşmuş olacak. Özellikle Kıbrıs’ta istediğini yapma gücü bulacak. Ve esas olarak da Ordu’nun çekincelerine %50 ve halk isteği ile karşı durabilecek.

O halde bu seçimlerde AKP’nin % 50’ye ulaşmasını ne yapıp edip engellemek gerekmektedir. Bu hedefi aklımızın bir köşesinde tutarak seçimleri belirleyici kılan ikinci etmene geçelim.

Diyarbakır Belediyesi kaderini tayin için Birleşmiş Milletler’e başvuracak!

Bu seçimler, Türkiye’nin federasyona zorlanması yoluyla bölünmesinin başlangıcı olacaktır. Seçimlere PKK’nın yasal partisi DEHAP katılıyor. Üstelik DEHAP Türkiye solunun bazı unsurlarını da kuyruğuna takmış durumda.

DEHAP’ın özellikle Güneydoğu’da büyük oy potansiyeli olduğu biliniyor. Tüm il, ilçe ve belde belediye başkanlıklarını alabilecek bir potansiyeli var.

Geçtiğimiz dönemde DEHAP’ın elinde olan Güneydoğu belediyelerinde bölücü çalışmalarını takip edebildik. Tüm illerde bir AB bürosu kurulmuş durumda. Yine AB’den bu belediyelere para aktarılıyor. Bu belediyeler kendilerini Türkiye Cumhuriyeti’nin değil “bölge”nin milli temsilcileri olarak görüyorlar.

Dolayısıyla ortada bir devletin yerel yönetimleri değil, o devletin merkezi inisiyatifine karşı yerel bir başkaldırının temsilcileri gibi davranıyorlar. Bu seçimlerden sonra bunun ötesine geçeceklerini söylemek için müneccim olmaya gerek yok.

Çünkü bir taraftan Irak’ın kuzeyinde kurulan kukla Kürt devletinin verdiği güven, diğer taraftan kamu yönetimi yasası ile belediyelere sağlanacak özerklik silahına kavuşacaklar.

Ne olacağını çok net söyleyebiliriz: Seçimlerin hemen iki ya da üç yıl sonrasında Güneydoğu belediye başkanları toplanıp Diyarbakır Belediye Başkanı’nın liderliğinde Birleşmiş Milletler’e kendi kaderini tayin hakkı için başvuracaklar. Bugün Kıbrıs’ta kurulacak sandığın bir benzerinin Kürt halkının kendi kaderini tayini için Güneydoğu’da kurulmasını talep edecekler.

Böyle bir talebe Türkiye’nin karşı çıkması iki nedenden zor olacak bir tarafta güneydeki kukla Kürt devletinin yarattığı ABD-Türk savaşı tehdidi, diğer taraftan AB’ye uyum sürecinde demokratikleşme yönündeki baskılar. Ve hele hele %50’yi geçmiş bir AKP ile bu Kürt bölücülüğü birleştiğinde büyük bir tehlike doğacak.

Mersin’e Türk barikatı kuralım

Fakat Kürt bölücülüğü bu seçimlerde sadece Güneydoğu için değil diğer bölgeler için de planlama yapıyor. Burada en riskli il Mersin.

Mersin bilindiği üzere kukla Kürt devletinin Akdeniz’e açılma kapısı. O nedenle son 20 yıldır Kürt bölücülüğü Mersin’e büyük bir iç göç gerçekleştiriyor. Mersin, Antalya ve Adana büyük ölçüde bu planlı politika ile “Kürtleştirilmiş” durumda.

Büyük bir ihtimalle Mersin’de de kazanacaklar. Sonuçta Mersin’den çekilecek bir hatla birlikte Türkiye’de bir Kürt devleti kurulmuş olacak.

Tabi burada özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir’in belli bazı ilçelerinde de güç kazanarak tüm Türkiye üzerinde de hak talep deceklerini bilelim.

Peki böylesi bir kader anında seçimlerde nasıl oy kullanmak gerek?

Nasıl oy vereceğiz?

Bunu maddeler halinde sıralayalım:

1- Mersin’de DEHAP adayına karşı (SHP çatısı altında seçime giriyorlar) en güçlü aday kimse ona oy verelim. Tek bir oyu bile boşa atmayalım. Daha güçsüz adaya verilecek her oy, bağımsız Kürt devletinin sandığına atılmış olacak.

2- Adana ve Antalya’da en güçlü Türk adaya oy verelim. Böylece bu bölgelerdeki Kürtleştirmeye karşı bir Türk barikatı kuralım.

3- Güneydoğu’nun tüm il ve ilçelerinde DEHAP adayına karşı en güçlü adaya oy verelim. Hatta bu bölgede AKP adayı ile DEHAP adayı arasında bir yarış olacaksa DEHAP’a karşı AKP’ye oy verelim. Bu bölgenin oy potansiyeli az olduğu için AKP’nin %50 hedefine pek katkısı olmayacağı güvencesiyle davranalım.

4- İstanbul, Ankara ve İzmir’de DEHAP’ın güçlü olduğu yerlerde ona karşı en güçlü Türk adayı destekleyelim.

5- AKP’nin %50 oy almasına engel olmak için tüm seçim bölgelerinde en güçlü adayı destekleyelim. Oyların AKP dışındaki tek partide birleşmesi için çalışalım.

6- Şansı olmayan, ufak, marjinal partilere oy vererek oyların heba olmasına engel olalım. Mümkünse adayların tek bir aday lehinde seçime katılması için baskı uygulayalım.

7- Milli bir seçenek yaratmak için millici geçinen partilere kanmayalım. Bu seçimler iki şeyi ortaya çıkaracak AKP %50’yi geçecek mi, Kürt bölücülüğü kazanacak mı? Burada gerçek milliyetçilik bu iki plana engel olmak için gereken her tür fedakârlığın yapılmasıdır. Particilik değil Türk vatanı ön planda tutulmalıdır.

8- Başında Ermenilerin bulunduğu ve milliyetçi geçinen iki partiye oy vermeyelim.

9- Oy verirken adayın milliyetine bakalım. Türk adaya oy verelim.

Çünkü bu seçimlerde her tür bölücülük planlı bir milli strateji izliyor: Kürtler, Çerkesler, Gürcüler, Ermeniler kendi adaylarını destekleyerek Osmanlı modeli bir ülkeye dönüşü zorlayacaklar. Böyle bir ortamda Türk olan Türke oy verir.

10- Her bölgede, her ilde, her ilçede Türk solcuları, bölgenin gerçekliğine uygun yerel bir strateji izlesin. Bu seçim için hedefler bellidir. O genel hedef doğrultusunda tüm yerel güçler Türk inisiyatifi koymakta özgürdür.

Tanrı Türk’ü ve Türkiye Cumhuriyeti’ni korusun!

http://www.turksolu.com.tr/51/basyazi51.htm

NOT;  BU YAZI 2004  TARİHİNDEKİ PARTİLER ADI VERİLEREK YAYINLANMIŞTIR  BUGÜN   SEÇİME GİRECEK PARTİLER E  UYARLAYINIZ..
..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder