22 Şubat 2015 Pazar

70 bin Şehidin Bekçisiyiz,



 70 bin Şehidin Bekçisiyiz,







Rauf Denktaş:


TÜRKSOLU: Kıbrıs’ta muhalif olarak adlandırılanların işbirliği yaptığı odakların KKTC’ye karşı gerçek stratejisi nedir?
RAUF DENKTAŞ: Bizim aramıza nifak tohumu atanlar, Türk düşmanlığı konusunda ve Ada’yı Helenleştirmek konusunda birleşmiş durumdalar. Bakın çok önemli bir örnek. Şu anda iktidarda olan Rum Komünist Partisi’nin lideri Hristofyas AB üyeliği için ne diyor: “Biz komünistiz. Biz ideolojik olarak AB’ye karşıyız. AB kapitalist bir birliktir. Ancak milli dava için fedakarlık yapıyoruz ve AB üyeliğini kabul ediyoruz.” İşte bu kadar açık.
Rum artık değişmiştir, bize birşey yapmaz diyenler Rum’un niyetini saklamadığını görmelidir. Yine Vasiliu ve Klerides gibi Rum liderler Annan Planı’nı savunurken neler demektedir? “Biz adada bugüne kadar Türk askeri kalmasın demedik mi? İşte Annan Planı bunu sağlamaktadır. Biz bütün göçmenlerin geri gitmesini istemedik mi? Annan Planı bunu da yapıyor.” Gözümüzü açmak zorundayız. Eğer biz gözümüzü açmazsak, Kıbrıs tabiatıyla Girit olur ve Ada’da Türklük kısa sürede yok edilir.
TÜRKSOLU: 15 Kasım kutlamalarıyla KKTC’de herşey daha çok netleşti. Daha önce Türk devletinin Kıbrıs politikasında çatlak var diyen çevrelerin aksine devlet bir bütün olarak milli davaya sahip çıktığını yeniden gösterdi.
RAUF DENKTAŞ: Herşey ortaya çıktı. Çok memnunuz, çok mesuduz. Milli dava tam milli birlik çerçevesi içerisinde yürütülmektedir. Bu bizi ve Kıbrıs Türk halkını çok memnun etmektedir. Sayın Başbakan’ın Kıbrıs’a ziyareti ve 15 Kasım kutlamaları her iki taraf için de çok faydalı olmuştur. Söyledikleriyle Türkiye’nin her halükarda yanımızda olduğunu yeniden teyit etmiştir. Kıbrıs meselesi gerçekler üzerine halledilmelidir demiştir. O gerçekleri de iki halk, iki devlet, iki demokrasi ve Türkiye’nin fiili ve etkin garantisi olarak tarif etmiştir. Bunlar da zaten bizim yıllardır savunduğumuz gerçeklerdir.
Türkiye bu kararlılıkla devam ettiği sürece yapılması gereken bizim Kıbrıs’ta sağlam durmamız ve eğer AB büyük yanlışı yaparak Rumları alır ve bizi dışlarsa, onları bizim ayağımıza yeniden gelip pazarlık etmek mecburiyetinde bırakmamızdır. Burada sağlam durarsak bize taviz vermek zorunda kalacaklardır. Bundan hem biz hem Türkiye kazanacaktır. Tabii tüm bunlar eğer Türkiye’yi AB’ye almak istiyorlarsa gerçekleşir. Ama eğer Türkiye’yi almamak istiyorlarsa, bir takım başka planları varsa, Türkiye’nin önüne Kıbrıs meselesini koyuyorlarsa, Türkiye bu en haklı, en güçlü davasında “al git aman beni üye yap” derse arkasından başka tavizler isteyecekler. Türkiye’nin böyle bir oyuna gelmeyeceğini biliyoruz.
TÜRKSOLU: ABD ve AB hâlâ Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk halkının tavrını anlayamamış gözüküyor. Sizce 14 Aralık seçimleri sadece ver kurtulculara değil bir takım emperyalist kutuplara da gerçekleri gösterecek bir cevap olacak mıdır?
RAUF DENKTAŞ: ABD anlamıyor değil, anlamak istemiyor. Çünkü kendi işine öyle geliyor.
Artık Kıbrıs çok daha önemlidir. Bakü’den gelecek boru hatlarıyla İskendurun çok büyük bir stratejik önem kazanacaktır. Kıbrıs’ın açıklarında petrol kaynakları keşfedilmektedir. Böyle bir dönemde tabiatıyla bütün dikkat ve bütün çaba Kıbrıs’ı Türkiye’nin nüfusunun dışına çıkarmaya, Yunanistan’a mal etmeye odaklanmıştır. Ortadoğu’ya yapacakları müdahaleler için Kıbrıs’ı tamamen bir Anglo-Amerikan üssüne çevirmek, bu amaçla adayı Rumlara teslim etmek istiyorlar.
Yabancılar dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir şekilde seçimlere müdahale etmektedir. Amerikan sefiri köy köy, semt semt dolaşarak Annan Planı’nın meziyetlerini anlatmaktadır. İngilizler halkımıza eğer yanlış oy kullanırsanız çekeceğiniz çok var demektedir. Ve Amerikalılar Denktaş’la bu iş olmaz demektedirler. Fakat son gelişmeler halkımızın gerçeği gittikçe daha açık görmesi, Türkiye’nin ve anavatan halkının milli davayı tavizsiz savunmaya devam etmesi muhalefeti telaşa düşürmüştür. Kaybedeceklerini bilmektedirler. Kopardıkları yaygara bundandır.
TÜRKSOLU: Kıbrıs davasında Türk düşmanları için de Türk milleti için de en önemli isimsiniz. Milliyetçi ve başıdik tavrınız bizler için örnek.
RAUF DENKTAŞ: Ben küçüklüğümde dedemin dizi dibinde büyüdüm. Kendisi 1878’de Türk askeri ve sancağının adadan gidişini ve İngiliz sömürge idaresinin Ada’ya el koyuşunu gözü yaşlı anlatırdı bize hep. Ama her seferinde de aynı şeyi söylerdi. “Bir gün mutlaka geri dönecekler.” Bu benim aklımdan hiçbir zaman çıkmadı.
1960 anlaşmalarından sonra Ada’ya yıllar sonra ilk Türk alayı ve sancağı geleceği gün komutanın huzurunda bir tören düzenledik. 1878’de Ada’dan çıkışımızı görmüş, dedemin yaşında ne kadar büyüğümüz varsa törene çağırdık ve sancağı onların huzurunda açtık. Gözyaşları içinde yere çöktüler. Sancağı ağlayarak öptüler. O gün gelmişti. Türk askeri geri dönmüştü. Daha sonra 1974. Acı kayıplar verdik ama, Ada’ya kolordumuz geldi. Türk sancağı ve askerini artık kimse Ada’dan atamazdı. Bugünleri de gördük. Devletimiz ve Türklüğün Ada’da asla yok edilemez bayrağı var.
Şimdi bana diyorlar ki Denktaş uzlaşmaz, AB üyeliğini engelliyor, barışa ve çözüme karşı, Annan Planı’nı bir tek o istemiyor. Tamam Denktaş diyelim ki bunların hepsi. Peki bu Annan Planı denen Rum’un, İngiliz’in, Amerikan’ın hazırladığı planı imzalarsa bu Denktaş, ne olacak? Türk askeri yeniden Ada’dan çıkacak. İşte o zaman zannediyorum ki benim torunlarım bile Türk sancağı ve askerinin Ada’ya geri dönüşünü göremez.
Ada’da 400 yıldır 70 bin şehit verdik. Şehitler topraklarımızda yatıyor. Kapı gibi anıtların ve şehitliklerin bekçisiyiz. Bunları Yunan’a nasıl bırakırız? Türk milletinin bağrından kopup gelen Mehmetçiğe, şehit Anadolu evlatlarına ihanet değil midir bu?
Benim dedelerimden devraldığım dava bu değildir. Kusura bakmasınlar ama Denktaş bu Annan Planı’nı imzalamaz. Denktaş’ta bu planı imzalayacak ne el vardır, ne kalem vardır, ne de yürek.




..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder