19 Şubat 2015 Perşembe

Ortadoğu’da Sınırlar Değişirken Casuslar




  Ortadoğu’da Sınırlar Değişirken Casuslar 



21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü       
Orta Doğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi
17 Şubat 2015 Salı
Ortadoğu’da Sınırlar Değişirken Casuslar
Ümit Özdağ tarafından yazıldı.



Ortadoğu’da 1918’den aşağı yukarı 100 sene sonra tekrar sınırların değiştirilmeye başladığı bir dönemden geçiyoruz. Ortadoğu’nun her yerinde 
casuslar ve özel harekatçılar bundan 100 sene önce olduğu gibi cirit atıyorlar. Bundan 100 sene önce de kimlerin cirit attığını ve neler yaptığını ancak seneler 
sonra öğrendiğimiz gibi muhtemelen bugünlerde Ortadoğu’da ve ülkemizde cirit atan ajanlarında kimler olduğunu önümüzdeki yıllarda öğreneceğiz. 1914-1918 
arasında ülkemize en fazla zarar veren ajanın adı Lawrence’dır. Arabistanlı Lawrence diye de anılan Lawrence aslında bir arkeologdur. Yine arkeolog ve ajan olan hocası Hogart aracılığı ile İngiliz istihbarat servisine Birinci Dünya Savaşı öncesinde girmiştir. İngiliz istihbarat servisi, arkeoloji çalışmaları 
görünümlü istihbarat operasyonlarından bilgi toplamakta faydalandığı için bu çalışmaları finanse etmiştir. 1910’da Berlin-Bağdat demir yolu hattı çevresinde 
arkeolojik çalışmalar yaparken, çalışmalar ile ilgili istihbarat toplamaya başlamıştır. Bu sırada demir yolu inşaatında çalışan Arap işçiler ile konuşarak 
Arapçasını geliştirmiştir. Bu çalışmalar sırasında kendisi gibi İngiliz istihbaratına çalışan ve Irak’ın Osmanlı devletinden koparılmasına katkısı olan Gertrude Bell ile tanışmıştır. Lawrence 1914 başında Sina yarımadasındaki su kaynaklarının yerlerini tespit ettikten sonra Haziran 1914’de İngiltere’ye dönmüştür.

Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine Lawrence haritacı asteğmen olarak İngiliz Ordusuna katılmıştır. 1914 sonunda Kahire’deki istihbarat bürosuna 
atanmıştır. Lawrence, istihbarat çalışmalarına yakalanan Türk casus ve esirleri sorgulayarak başlamıştır. Bu sorgulamalar sırasında Suriye’ye kadar uzanan bir 
istihbarat ağı kurmayı başarmıştır. 1915’de Libya’ya giden Lawrence burada İngiliz Ordusuna karşı savaşan Sunisilerin Türk ve Alman subayların yönetiminde gerçekleştirdiği gerilla savaşını incelemiştir. 1915’de Karkemiş’te tanıştığı Ermeniler aracılığı ile Doğu cephesinde görevli Ermeni kökenli Osmanlı 
subaylarının isimlerini tespit etmiştir. Bu isimleri İngiliz istihbaratına bildirmiştir. İngiliz istihbaratı da bu isimleri Rus istihbaratına iletmiştir. 

Rus Ordusu da bu subayları satın almıştır. Ekim 1915’de Ruslar ihanet eden Ermeni Osmanlı subaylarının katkısı ile Erzurum’a saldırılarını başlatmış, Ocak 
1916’da saldırı güçlenmiş ve Şubat 1916’da şehir düşmüştür. Lawrence bu sonuçtan kendisi için büyük bir istihbarat başarısı çıkarmıştır. Londra’nın gözünde de Lawrence’ın önemi artmıştır.

Lawrence Mart 1916’da Türk Ordusu’nun Irak’ta Kut ül Amare’de İngiliz Ordusunu yenmesi üzerine Mezapotamya’ya yollanmıştır. Lawrence’ın buraya geldiğini tespit eden Türk istihbaratı Lawrence satın almayı denemiştir. Enver paşa’nın amcası Halil Paşa, Lawrence önemli miktarda para önermiştir. Lawrence teklifi reddetmiştir. Lawrence’ın bu geziden sonra Arap kabilelerini Türk Ordusuna karşı ayaklandırma fikrini daha güçlü bir şekilde savunmaya başladığı görülüyor. Ve Londra, Lawrence bu projesine gittikçe daha sıcak bakıyor.

Londra, 1916’da Arap Bürosu adlı bir büro kuruyor. Bu büro, Kahire’deki istihbarat servisinden bağımsız bir teşkilat olarak örgütleniyor. Arap 
Bürosu’nun ilk faaliyeti Hicaz Ayaklanmasını örgütlemek oluyor. Ancak Türk Ordusu ayaklanmayı bastırıyor. Bunun üzerine Arap Bürosu Lawrence’ı Hicaz’a 
yollama kararı alıyor. Lawrence, Hicaz’da Faysal’ı keşfediyor. Lawrence-Faysal ikilisi 1917’de Türk Ordusunun iç hatlarına yaptıkları bugünkü adı ile komando 
saldırıları sayesinde ağır zararlar veriyorlar. Artık karşımızda casus Lawrence değil, onu tarihe geçiren özel harpçi Lawrence vardır. Türk Ordusunun 
Lawrence’ın hesabı ile Arap yarımadasını kontrol altına alması için 600 bin askere ihtiyacı vardır. Oysa, Anadolu’nun bu sayıda askeri çıkarması mümkün 
değildir.  Hikayenin gerisini biliyorsunuz.    

Bugünde modern Lawrence’ların Ortadoğu’nun Türkiye dahil her yerinde dolaştığı ve operasyonlarını gerçekleştirdiği görülüyor. Kendinize “Türkiye Ortadoğu’da mı diye sorarsanız?” Ortadoğu’nun Gaziantep’te bittiğini hatırlamamız yeter. Modern Lawrencelar sadece yabancılardan çıkmıyor. Türkler arasında da çok sayıda modern Lawrence var. Lawrence, Türk Ordusu’nun iç hatlarına saldırılar düzenliyordu. Bugün Lawrencelar Türk subayı üniforması ile komutanlarına tuzak kurdurup hapse attırıyor. Modern Lawrencelar, televizyonlarda Türk Milletini “Müzakere ve barış adı altında” görünürde PKK karşısında ancak aslında Ortadoğu’da sınırları yeniden çizmek isteyen Batı karşısında mağlubiyete hazırlıyorlar. Ancak sadece bununla sınırlı değil Lawrence operasyonları. Değişik Batılı ülkelerden özel harpçiler, özel şirket mensubu istihbaratçı ve emekli özel harekatçılar, istihbarat örgütleri mensupları Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesi için çalışıyorlar. Modern Lawrencelar çok daha güçlü ve hazırlıklı.

Öte yandan 1918’den buyana geçen 100 yıl içinde çizilen sınırlar oldukça sağlamlaştığı için şimdi sınırların çizilmesine Ortadoğu dinamikleri büyük 
direnç gösteriyor. Örnek Suriye. Aslında Suriye’de sınırların değişmeye başlaması, Irak’ta başlayan parçalanma sürecini, Türkiye, Ürdün, Lübnan, İran ve Suudi Arabistan’a yayacak. İran ve Hizbullah’ın Rusya’nın desteği ile direnmesi, ABD’nin karada savaşmayacak kadar yorgun olması Suriye’nin parçalanmasını şimdilik engelledi. Peki, Türkiye neden Suriye’de Esad’ın devrilmesi ve böylece parçalanmanın başlaması için çalışıyor? Durumu görmediği için mi yoksa çok tehlikeli bir oyunun peşinde olduğundan dolayı mı? 

Ümit Özdağ
uozdag61@gmail.com

Uzmanın Diğer Yazıları

  Gerilla ve Kontrgerilla Savaşı 
  Türk Deniz Kuvvetlerine Yapılan Saldırının Sonucu Ne Olmuştur? 
  Kudüs’te Son Türk Askeri 
  Türk Milleti Türkiye’nin Bölündüğünü Görmüyor mu? 
  Hayalin Böylesi: Güneydoğu Anadolu’yu PKK’ya Bırakan Ortadoğu’yu       Şekillendirme Peşinde 
  Seçimler Yaklaşırken Güneydoğu Anadolu ve Siyasi Partiler 
  PKK Müzakereleri, Ayn El Arap ve Bölgesel Değerlendirmeler 
  Amerika Fransa’ya Nükleer Saldırı Yapmayı mı Planladı? 
  Devrimci Selefilik Antiemperyalist mi? 
  Paris’te Olanlar 
  Erdoğan Yönetimi ve Avrupa Ne Diyor? 
  Son Terörist Eylemler Ne Anlama Geliyor? 
  2015’de Batı-Erdoğan İlişkilerinde İki Muhtemel Yol 
  Çocuk Katilleri İçin İdam Cezası Adil Bir Cezadır 
  AKP Hükümetinden Peşmergeye IŞİD'e Karşı Silah Yardımı 
  Cizre’de Gerçekten Ne Oldu? 
  İç Güvenlik Yasa Tasarısı 
  PKK ile Müzakere Süreci Konusunda Bir Eleştiri 
  Kürt Devletini Kim Kuruyor? 
  Hadi Beşar Esad’ı Devirdik… 
  Jandarma Genel Komutanlığı Türkiye'ye Lazım 
  Tunceli’de Ne ve Neden Oldu? 
  Politikleşmiş İstihbarat ve Milli Güvenliğe Etkisi 
  Mustafa Kemal Atatürk ve Aleykümselam- Rahmetle Anıyoruz... 
  Türkiye’nin Önünde Başka Seçenek Yok mu? 
  Türkiye’nin Önündeki Seçenekler: PKK’nın Ezilmesi, İç Savaş, Bölünme,   Askeri Müdahale 
  PKK Konusunda Meselenin Özünü Konuşmak 
  PKK Neden Sivil Kıyafetli Askerlerimizi Şehit Ediyor? 
  AKP, PKK İle Değil Jandarma İle Mücadele Ediyor 
  ABD-PKK Askeri İşbirliği Ne Anlama Geliyor? 
  PKK Terörü-Türk Öfkesi veya Ahmet Hakan’a Mektup 
  Müttefikler Suriye’de Ne Yapmak İstiyorlar?  
  Suriye-Irak Alanında Neler Yapılmalı? 
  Tezkere Suriye’nin Kuzeyinde PKK Devleti Kurmak İçin Mi? 
  Polis Özel Harekat Yeteneksiz Midir? 
  IŞİD Gerçekten Nedir? 
  Terör Örgütlerinin Esir Aldığı Ülke Türkiye 
  IŞİD Karşında Başarılı Olmanın Ön Şartı 


21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Dergisi İrtibat;
Ahlatlıbel Mah. 1825 Sokak No: 60 İncek/Çankaya/Ankara 
Tel: +90 312 489 18 01 
Belgegeçer: +90 312 489 18 02  
Elektronik Posta: bilgi@21yyte.org 

..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder