26 Şubat 2015 Perşembe

BASINDA 27 MAYIS İDAMLARI


BASINDA 27 MAYIS İDAMLARI



         Bilindiği üzere Yüksek Adalet Divanı ismiyle yargılama yapan olağanüstü mahkeme 15 Eylül 1961 tarihinde kararını açıklamış, 15 sanığın idamına hükmetmiştir. Hükmün açıklandığı Cuma günkü celseye Başbakan Adnan Menderes getirilememiştir. Basında Menderes’in sıhhî durumunda anî bir rahatsızlığın vuku bulduğu yazılmaktadır. Gazeteler mümkün mertebe Menderes’in “intihar teşebbüsü”nde bulunduğunu yazmamıştır.

         Kararın açıklanacağı günün gazetelerinde genellikle bir gün önce Çankaya köşkünde Cemal Gürsel’in parti liderleriyle ve MBK üyelerinin kendi aralarında yaptığı toplantı haberleri yer almaktadır.

         Hürriyet gazetesinin 15 Eylül 1961 tarihli nüshasında İstanbul Örfi İdare Kurmay Başkanı Albay Emin Aytekin’in bir beyanatı haberleştirilmiş. 

Bu beyanata göre İstanbul’da ve ülkede örfi idare hüküm sürmekte, kararların açıklanmasıyla İstanbul’un asayişini muhtel edecek bir hareket de  görülmemektedir. Bu nedenle ilave tedbirlere gerek duyulmamıştır. “Şehirde sokağa çıkma yasağının konacağı, sıkı emniyet tedbirleri alınacağı şeklinde kulaktan kulağa dolaşan laflar, ortalığı bulandırmak için fırsat kollayan komünistlerin suni olarak yaratmak istedikleri kargaşalığa matuf maksatlı hareketlerdir. Ancak askerî garnizonlar, her zamanki gibi beklenmedik durumlara karşı anında müdahale edebilmek için tetikte beklemektedir. Asayişi muhtel kılacak hareketlere ve ihtilâlin hedeflerine ulaşmasını engelleyici hareketlere de mani olunacaktır. 

Bazı saf vatandaşlar maksatlı çıkarılan dedikodulara inanmak ve bunları nakletmekle bilmeyerek menfî propagandaya alet olmaktadır. 

Ancak tahminlerin hilafına yabancı tesirlerle şuursuz hareketlere teşebbüs edenler olursa, elbette ihtilâlin ağır şamarını yiyeceklerdir”. 

Bu beyanattan da anlaşılacağı üzere çıkması kesin idam kararlarına karşı protesto kabilinden dahi olsa memnuniyetsizlik ifade edenler alenen ve 
net bir ifade ile ikaz ve tehdit edilmektedir.

         16 Eylül tarihli gazetelerin hepsinin manşeti idam kararlarına ayrılmıştır. Hürriyet’in 16 Eylül tarihli nüshasında “Üç Kişi İdam Ediliyor” manşeti yer almakta. Sürmanşet “Adnan Menderes ağır hasta olduğu için duruşma salonuna getirilemedi” şeklindedir. Diğer haberlerde idam kararlarının 4’ünün oybirliği, 11’inin de ekseriyetle alındığı belirtilmekte, idama mahkûm olanların resimleriyle isimleri yer almaktadır. 

Gazetenin dörtte birini de meşhur bir resim kaplamaktadır. Bu resimde kendinde olmayan ve oksijene bağlı Menderes ile yanında bir subay görülüyor. Menderes, fotoğrafın çekildiğinden habersiz. Fotoğrafın altına şu bilgi derc edilmiş: “Ondört Eylülü onbeş Eylüle bağlayan gece, Menderes sabahın dördüne kadar hiç yatmamış, mütemadiyen sigara içmiştir. Daha sonra birdenbire fenalaşan eski Başbakanın ya fazla nikotinden zehirlendiği, ya da gizlice biriktirdiği uyku hapları ile intihara teşebbüs ettiği bildirilmektedir”. 
Gazetenin arka kapak olan 6. sayfasında da yine feci bir fotoğraf yer almakta. Menderes hasta yatağında kendinden geçmiş bir şekilde ve başında 
da yerli yabancı gazeteciler… 
Resmin altında Sıhhî durumu bozuk olan Menderes gazetecilere gösteril di haberinin devamında şu detay var: 

“Yassıada duruşmaları dünkü oturumla sonuna ermiş bulunmaktadır. Dünkü oturuma hastalığı dolayısiyle müşahede altında bulunan Adnan Menderes getirilememiştir. Sebep olarak üç ihtimal ileri sürülmektedir: 

1-Menderes’in bir gece önce saat 4 e kadar durmadan sigara içtiği ve bu 
yüzden nikotin zehirlenmesine uğradığı, 

2- Şimdiye kadar biriktirdiği uyku haplarını fazla miktarda kullanması, 

3- Muhtemelen korku ve heyecandan. Fotoğrafta celseye çıkarılamayan Adnan Menderes, yerli ve yabancı basın mensuplarının sıhhî durumu hakkında bilgi edinmeleri için gösterilirken görülüyor”. Gazete adına Yassıada’ya giden gazeteci Kemal Kınacı da “Menderes’i Yatağında Gördüm” başlıklı yazısında aynı bilgileri 
yazıyor.

         Akşam gazetesinin 16 Eylül Cumartesi günkü nüshasında manşet gazetenin 1/3’ünü kaplamış: “Komite 15 İdamın 12 sini ‘Müebbet’ Hapis 
Yaptı- Affedilmeyenler: A.Menderes, Zorlu, H. Polatkan. Bayar’ın Yaşı Dolayısı İle İdamı Hapse Çevrildi. Adnan Menderes Komada”. Manşetin altında Menderes’in hasta yatağında ve başında bir subayın olduğu fotoğraf var. Akşam, Hürriyet kadar bile olamamış. 

Resmin altındaki yazı şöyle:

   “Sabık Başbakan Adnan Menderes, âni hastalığı sebebiyle duruşmaya getirilememiş, Ada Hastanesinde gazetecilere gösterilmiştir. 

Fotoğrafta Menderes, başında nöbetçi doktor olduğu halde görülüyor. Doktorlar, Menderes’in komaya girişi için konsültasyon yapmışlardır”. 

Akşam gazetesinde de Ada Kumandanı Tarık Güryay’ın beyanatı mufassal olarak haberleştirilmiş. “Halen Yassıada 2 No.lu yasak bölgede, denize bakan tek pencereli odasında oksijen çadırı altında yatmakta olan Adnan Menderes, doktorların zamanında müdahalesi ile kurtarılmıştır.” 
Doktorlar “ konsültasyonu neticesinde, Menderes’in komaya giriş sebeplerini iki ihtimale bağlamaktadırlar. Bu incelemeye göre Menderes ya çok miktarda uyku hapı almıştır; veyahut korku ve heyecan sonunda nadir rastlanan koma uykusuna girmiştir. Bu konuda açıklama yapan Yassıada Kumandanı Albay Tarık Güryay evvelki gün adada arama-tarama yapıldığını ve uyku hapı bulunmasına imkân olmadığını söylemiştir. Burnundan lastik boru ile oksijen verilen Menderes dün gazetecilere gösterilmiştir. Hayati tehlikededir. Karardan haberi yoktur”.   Gazetenin diğer haberleri kararlara ayrılmış: Burada da diğer gazetelerde olduğu gibi MBK’nin 15 Eylül 1961 gün ve 75 numaralı kararı ile Bayar, Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idamlarının tasdik edildiği, ancak Bayar’ın 65 yaşını geçtiği için ve 11 idam mahkûmunun da- kararların oybirliğiyle çıkmaması sebebiyle cezalarının müebbede çevrildiği yazılmaktadır.

         Cumhuriyet gazetesinin 16 Eylül tarihli nüshasında benzer manşet ve haberler var. “Evvelki gece sabaha karşı uykuya dalan Menderes dün 
uyanmadı” başlıklı haberin altında Menderes’in diğer gazetelerde de yer alan fotoğrafı ve fotoğrafın altında Tarık Güryay mahreçli şu bilgi var: 

“ Sanık Adnan Menderese doktorlarca henüz kat’î bir teşhis konmadığını ifade eden Yassıada Garnizon Kumandanı, doktorların bunun korkudan veya fazla uyku hapı almaktan ileri gelmesi ihtimali üzerinde durduklarını, bununla beraber hastanın midesinin yıkandığını, tahlil neticesinin bilâhare alınacağını, hastaya helikopterle ilâçlar geldiğini ifade etmiştir”.  Haberin devamı şöyle yazılı: “ Yassıada Kumandanlığı tarafından Adnan Menderesi odasında görmeye davet edilmiş olan arkadaşımız Mücahit Beşer müşahedelerini şöyle anlatıyor: Odaya girdiğimiz zaman Menderes koma halindeydi. Nefes aldığı, ancak çok dikkat edildiği takdirde fark edilebiliyordu. Yatağına cansız gibi gömülmüş, dışarıda sadece başının bir kısmı kalmıştı. Birkaç gündür tıraş olmadığı anlaşılıyordu. Gözleri yarı açık, görmeden sabit bir noktaya bakıyordu. Başucunda duran 
bir tüpten burnuna oksijen veriliyordu. Burası, Menderesin Yassıadaya getirildiğinden bu yana kaldığı odaydı. Üç metre boyunda, iki metre eninde 
olan odanın yegâne penceresi, parmaklıklarla kapatılmıştı. Bu pencereden Marmaranın ufuklarından başka bir şey görünmüyordu. Yasak bölgeye 
bir subayın refakatinde, tek sıra halinde alındık. İskelenin yanındaki subay gazinosu ile Bizans devrinden kalma tarihî burcun biraz ilerisinde bulunan binaya bu şekilde niçin getirildiğimizi bilmiyorduk. Bizi, bu tek katlı binanın içinde toplandığımızdan birkaç dakika sonra Garnizon Komutanı Albay Tarık Güryay aydınlatacaktı: Çıkması muhtemel şayiaları önlemek için böyle bir hal çaresi bulunmuştu”.

         Cumhuriyet gazetesinin bu nüshasında göze çarpan en ilginç haber “Haklarındaki kararı duyunca ne yaptılar?” başlıklı olanıdır. Seviyesiz bir 
üslupla, kararı duyan birçok DP’linin bayıldığı yazılıyor. Merhum Tevfik İleri ile ilgili şunlar yazılmış: “Kendisine sıra gelinceye kadar ölüm cezaları tevali etmişti. Ayağını yere vuruyor, bu suretle heyecanını belli ediyordu. Nihayet sırası gelip de ölümden kurtulduğunu duyunca gülmeye başladı”. 

Bu nüshada kenarda almış bir haber ise daha da ilginç. “Tebliğe riayet etmeyen bir gazete süresiz kapatıldı” başlıklı haberin detayında şunlar var: 

“Yassıada kararları ile ilgili olarak M.B.K. İrtibat Bürosunun verdiği tebliğe uymayan Türkiye Birlik gazetesi sorumluları hakkında koğuşturma açılmıştır. Bu konu ile ilgili olarak gazetenin mesul müdürlerinden Kemal Ilıcaklı ile Turgut Kalyoncu Emniyet Müdürlüğü I. Şubede ifadeleri alındıktan sonra Örfi İdareye gönderilmişlerdir. Örfi İdare, gazeteyi süresiz kapatmıştır”.

         Son Havadis gazetesinin sahip, müdür ve yazarları bir şekilde DP ile ilgili olmalarına rağmen kararlar aleyhine bir şey yazamamışlar; manşet ve haberler diğer gazetelerle aynı olmakla birlikte üslupta da az da olsa bir farklılık ortaya koyamamışlardır. Gazetenin 16 Eylül tarihli nüshasındaki manşetin altında yer alan haberde “Sâbık vekiller hey’eti mensuplarından çoğu müebbet hapse çarptırıldılar. Sanıklar hükümleri soğukkanlılıkla dinlediler” ifadesi belki de o dönemin şartları içindeki en müspet ifadeydi. Gazete adına celseyi takip eden Burhan Tekınliğ

 “Menderes basına nasıl gönderildi?” başlıklı haberde diğer gazetelerde pek rastlanmayan bir şekilde bilgi veriyor: “ Odaya girmeden evvel Ada kumandanı Albay Tarık Güryay gazetecilere şu izahatı verdi… ‘hastanın midesi yıkandığı gibi kanı da tahlile gönderildi. Tahlilin neticesi henüz gelmedi. Bu gibi haller daha ziyade korkudan ve heyecandan olurmuş’. Bu sırada gazeteciler Ada Komutanına Menderes’in uyku hapı içip içmediğini sordular. Kumandan: ‘Bu hal uyku hapı içilince de olurmuş amma uyku hapını nerden bulacak? Ama insan oğlu bir yerinde saklayabilir’ cevabını verdi”. Tarık Güryay’ın bilahare yazılan hatıratlardan  ne ölçüde terbiyesi ve ağzı bozuk biri olduğu anlaşıldığından böyle bir ifadeyi kullanması mümkün görünüyor.

         Son Havadis’in 17 Eylül tarihli nüshası iki bakanın cinayetini tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor. “H. Polatkan ve Zorlu değin sabaha karşı 
idam edildi” manşetinin solunda yer alan büyük kare fotoğrafta Zorlu’nun darağacında idam edilmeden önceki son hali ve manşetin sağındaki fotoğraflarda da Polatkan ve Zorlu’nun katledilmelerinden sonraki darağacında cansız bedenleri yer alıyor. Manşetin altında “A. Menderes’in sıhhî durumu düzeliyor” başlıklı haber şöyle devam ediyor: “İstanbul, 16 (A.A.) M.B. Komitesi İrtibat Bürosunun (59) numaralı tebliği şudur: 

1- Sâkıt Dış İşleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile sâkıt Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın M.B. Komitesi tarafından tasdik edilen idam hükmü 16 Eylül 1961 Cumartesi günü sabaha karşı infaz edilmiştir. 

2- Hakkındaki idam hükmü tasdik edilen diğer suçlu sâkıt Başbakan Adnan Menderes’in mezkûr vakitte hastalığı devam ettiğinden hüküm infaz  edilememiştir. Tebliğ olunur”.

         Gazetenin önemli bir haberinin başlığı şöyledir: “Parti liderleri dün tekrar C. Gürsel ile görüştüler-Sâkıt Başvekilin eşi kocasının affı için Bölükbaşı, Gümüşpala ve İnönü’den tavassut istedi”. 

         Hürriyet’in 17 Eylül Pazar günkü nüshasının manşeti “Zorlu ve Polatkan İdam Edildi” şeklinde. Manşetin hemen altında büyük puntoyla “Adnan Menderes’in hastalığı geçmediği için hakkındaki ölüm cezası dün infaz olunamadı” yazılmış. İlk sayfada manşetin altındaki fotoğraflardan birinde Başsavcı Altay Ömer Egesel ve yanındaki şahsın sevinçli halleri dikkati çekiyor. İlk sayfanın önemli haberlerinden biri de “Adalet Partisi Ege teşkilâtında Çözülmeler var” başlıklı olanı. Haberin devamında yazılmasa da AP’nin Zorlu ve Polatkan’ın idamlarına karşı gereken ilgiyi göstermemesi tepkiye ve istifalara yol açmış. İzmir’de on gün önce kitleler halinde AP’ye geçen ve eski Demokrat partililerin “direksiyon” diye tesmiye ettikleri Eşrefpaşalılar grubu AP’yi “muvazaa partisi” olarak itham etmişler. İlk sayfanın diğer önemli bir haberinin başlığı da şöyledir: 

“Menderes’in eşi, dün sabah parti liderlerine telefon etti”.    
    
         18 Eylül 1961 günlü Hürriyet gazetesinde “Menderes de idam edildi” manşeti var. Manşetin hemen altında iri puntoyla “ Altı doktor, sıhhatinin iyi olduğuna dair rapor verildi-Zorlu ve Polatkan’dan sonra son infaz da İmralı’da yapıldı” yazılmaktadır. Manşetin detayı ise şöyledir: 

“Böylece, Menderes hakkında verilen idam kararı Millî Birlik Komitesi tarafından tasdik edildikten tam 36 saat sonra infaz edilmiş bulunmaktadır. Bilindiği gibi bu gecikme sabık Başbakanın bir ara koma halini alan âni rahatsızlığı dolayısıyla olmuştur. Fakat, tanınmış sivil ve askerî doktorlar, kendisinin bir an evvel tam sıhhate kavuşması için bütün  gayretleriyle çalışmışlardır. Nihayet cumartesi günü, Menderes biraz kendine gelmiş ve bir sigara istemiştir. Resmî makamlar o andan itibaren de sağlık durumunun iyiye doğru gittiğini açıklamışlardır. 

Tarihî Rapor: 

Dün sabah İstanbul’dan götürülen sivil doktorlar ve Yassıada Garnizon Hastanesi hekimleri, Menderes’i esaslı bir muayeneden geçirmişler ve durumunun ‘iyi olduğu’na dair bir rapor vermişlerdir. Altı imzalı, bu rapor üzerine sabık Başbakan, bir avcıbotla Yassıada’dan 30 mil uzaktaki İmralı Adasına götürülmüştür. İnfaz savcısı, son dinî vazifeyi yaptıran imam ve cellât daha evvel bu adaya getirilmişlerdi. İnfaz: Kanunî formaliteler kısa zamanda tamamlandıktan sonra, Adnan Menderes hakkındaki idam kararı da kabşnesinde Maliye Bakanlığı yapan Hasan Polatkan, Dışişleri Bakanlığı yapan Fatin Rüştü Zorlu gibi asılmak suretiyle infaz edilmiştir”.
         Tek sütunda yer alan bu detay haberin altında Resmî tebliğ yer almaktadır. 17 Eylül saat 19.00’da MBK İrtibat Bürosu tarafından yapılan iki 
maddelik tebliğ şöyledir: “

1- Ord. Prof. Dr. Sedat Tavat, Amiral Bristol Hastanesi Dahiliye Şefi Dr. Nevzat Yeğinsu ve Yassıada Tabiplerinden Dr. Galip Bozalioğlu, Dr. Ahmet Karahaliloğlu, Dr. Zeki Kebapçıoğlu ve Dr. Sedat Yürütgen’den müteşekkil hey’et tarafından düşük Başvekil Adnan Menderes’in sıhhî muayenesi yapılmış ve sıhhî durumunun tamamen normale döndüğü raporla tesbit edilmiştir. 

2-Yüksek Adalet Divanınca verilen ve Millî Birlik Komitesi’nce tasdik edilen idam cezası hükmü, infaz edilmiştir. Tebliğ olunur”. 

Gazete tebliğin devamına şu yorumu düşmüştür: “Böylece Türk siyasî tarihinde bir devir kapanmış bulunmakta, şimdiye kadar ilk defa cumhuriyet tarihinin 17 Eylül 1961 tarihli yaprağına bir başbakanın işlediği suçlardan dolayı asılmak suretiyle cezalandırıldığı kaydedilmektedir”. Gazetenin 5. sayfasında “Kimdi?” başlığıyla Menderes’in özgeçmişi yazılmakta, “ilk defa yedinci B.M. Meclisine girdikten sonra, 1936 senesine kadar ‘Ertekin’ soyadını taşımıştır. 1936 senesinde Türk Spor Kurumu Reisi olduktan sonra, soyadını Menderes olarak değiştirmiştir” bilgisi yer almaktadır.

         Gazetenin manşet altı sol yarısı olduğu gibi iki resme ayrılmış. Sol üstte Menderes iki muhafızın arasında idam sehpasına doğru götürülüyor.

Resimler arkadan çekilmiş.  

Sol alt resimde Ord. Prof. Dr. Sedat Tavat Menderes’i muayene ediyor. Menderes’in belden yukarısı çıplak ve dilini çıkarmış vaziyette. Manşet altı 
sağ tarafta da iki resim var. Biri Menderes’e hüküm tebliğ edildikten sonra çekilmiş, yakasında hüküm yaftası bulunmakta. Altta ise ayrı karelerde 
MBK üyelerinden Sıtkı Ulay ve AP Genel Başkanı Ragıp Gümüşpala’nın resimleri var. Bu resimlere ait haber başlığı şöyle: “Gümüşpala MBK Üyeleri İle Görüştü”. Haberin devamında “‘Hususi bir meseleyi konuştu’ diyen AP lideri açıklama yapmadı” ifadesi yer alıyor. Haberin detayı şöyledir: 

“ Başşehir, bugün de Yassıada kararlarının açıklanmasından sonra, gene önemli temaslara sahne olmuş bu defa AP Genel Başkanı Ragıp Gümüşpala, Genel Sekreteri Şinasi Osma ile, biri Başbakanlıkta olmak üzere Devlet Bakanı Sıtkı Ulay ve MBK üyeleriyle iki görüşme yapmıştır. 
Her iki görüşmeden sonra Gümüşpala ‘Bir Hususi meselenin konuşulduğunu’ söylemiştir. Ragıp Gümüşpala önce, Devlet Başkanı Cemal Gürsel’den 
randevu istemiştir, fakat bugün Gürsel, hafif bir rahatsızlık geçirdiğinden yerine Sıtkı Ulay’ı vazifelendirmiş, bunun üzerine Gümüşpala ve Osma, saat 14 de Ulay’ı, Evkaf Apartmanındaki evinde ziyaret etmişlerdir. İlk görüşme bir saat devam etmiştir. Ulay, bunu takiben, Milli Birlik Komitesini toplantıya çağırmış, saat 17 de de yanında Suphi Karaman ve Refet Aksoylu(Aksoyoğlu İ.K.) olduğu halde, Başbakanlığa gelip Gümüşpala’yı Başbakanlığa çağırmıştır. Bu ikinci görüşme, 1 saat 35 dakika devam etmiştir. Gümüşpala, görüşmeden sonra, gazetecilere görünmemek için, Başbakanlığın arka kapısından çıkarak, doğruca Parti Genel Merkezine gitmişlerdir. Öte yandan, AP Ege Bölgesi İl Başkanları, dün gece yıldırım telgrafla şehrimize çağrılmışlar ve bugün (dün) öğleden sonra İzmir, Manisa, Aydın, Muğla ve Balıkesir İl Başkanlarının iştirakiyle bir toplantı 
yapılmıştır. Bildirildiğine göre, AP nin bütün il başkanları gelecek hafta içinde, bu şekilde davet edilecekler ve bunlarla Genel Merkezde toplantılar yapılacaktır”.    

         Hürriyet’in ilk sayfanın orta sütunun en altında “Hürriyet’in Dünkü Nüshası 339.890 Adet Basılmıştır” bilgisi yer almaktadır.

         Son Havadis’in 18 Eylül Pazartesi günlü nüshasındaki “Menderes de idam edildi” şeklindedir. 

İlk sayfada beş kare fotoğraf var. 

Sayfanın sağındaki ilk iki karede Menderes’in darbeden önceki ve idam edilmeden önce Ada Kumandanı Tarık Güryay’ın odasında yakasında hüküm yaftalı fotoğrafı var. Bu iki resmin hemen altında Sedat Tavat’ın Menderes’i muayene ederken çekilmiş resim ve onun altında da Ragıp Gümüşpala’nın fotoğrafı var. Sayfanın solundaki büyük karede idam gömleiğini giymiş Menderes’in iki muhafız arasında katledilmeye götürülürken çekilmiş fotoğrafı var.
         Gazetedeki bir haberin başlığı “Berrin Menderes haberi radyodan duyunca bayıldı”, başka bir haberin başlığı da “Hürses gazetesi sahibi tevkif edildi” şeklindedir. Son haberde tevkif sebebinin bilinmediği yazılmaktaysa da kuvvetle muhtemel bir vicdan sahibi idamlara karşı sesini yükseltmiş olmalıdır.
         İdamlar sürecindeki gazete manşet ve haberleri darbenin akabindekiler gibi hiçbir sınır tanımayan aşağılıkta değildir. Ancak gazeteler infazlara kadar vazifelerini layık-ı veçhile ifa ettikleri için herhalde traj kaygısıyla fazla bayağılaşmak istememişlerdir. Yine de bazı gazeteler bir türlü küllenmeyen kinlerini ustalıklı şekilde kusmaktan geri de durmamışlardır.

         Gazetelerde göze çarpan üç husus bulunmaktadır. Birincisi Menderes’in infazının geç yapılmasının sebebinin sıhhî rahatsızlık olduğu yazılmakta ancak sıhhî rahatsızlığın sebebinin “intihar teşebbüsü” olduğu yazılmamaktadır. Gazeteler Menderes’im intihar teşebbüsünü ya yazmak istememişler ya da yazamamışlardır. Fakat yine de Ada Kumandanı Tarık Güryay’ın güya doktorlara dayanarak Menderes’in sıhhî durumu ile ilgili verdiği “korkudan komaya girdiği” şeklindeki bilgiyi öne çıkarmaktan kaçınmamışlardır. İkincisi MBK İstanbul İrtibat Bürosu infazdan sonra dahi bir takım subaylarda kin ve nefretin geçmediğini ihsas eder tarzda bir tebliğ yayınlamakta “düşük” tahkirini kullanmaktadır. 

Üçüncüsü AP Genel Başkanı Gümüşpala ve kendisi gibi asker olan Genel Sekreteri Şinasi Osma’nın Menderes’in idamı öncesi vasıf ve mahiyeti sonradan anlaşılan gayrisamimî bir teşebbüste bulundukları.

         Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idamlarında basın, darbeyle kendilerini yarı tanrı gibi gören subaylar ve verilen emri aynen tatbik eden yargı mensupları kadar suçludur. 

05.06.2011

İsmail Küçükkılınç     

http://ismailkucukkilinc.com/articles.php?article_id=55


..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder