15 Şubat 2015 Pazar

Çözüm Sürecinde Kelime Oyunları Ve Türkiye Cumhuriyeti'ne Kurulan Tuzak!






Çözüm Sürecinde Kelime Oyunları Ve Türkiye Cumhuriyeti'ne Kurulan Tuzak! 







Milli Güvenlik ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi
13 Şubat 2015 Cuma

Cahit Armağan DİLEK 

Çözüm Sürecinde Kelime Oyunları Ve Türkiye Cumhuriyeti'ne Kurulan Tuzak!  
İç ve dış politikada sıkışan AKP iktidarı kendisini en çok zorlayan projesinden 
biri olan çözüm sürecinde 7 Haziran seçimleri öncesinde elini rahatlatacak yeni 
bir hamle başlatmış gibi gözüküyor. Ama görünen o ki bu hamle aslında AKP 
iktidarının önünü açmayacak PKK devletçiğinin önünü açacaktır.

Aslında toplumun büyük tepkisini çeken PKK ile müzakere sürecinde tepkilerin 
azaltılması için zaten gizli yürütülen müzakereler hakkında tam bir sessizlik 
politikasına geçilmişti. Yaklaşık bir aydır çözüm süreciyle ilgili hiçbir açıklama yapılmamış konu adeta gündemden düşürülmüştü. Kandil'den bile her zaman yaptıkları ters/tehdit dolu açıklamalar gelmedi.

Ancak 04 Şubat 2015'te HDP heyetinin İmralı ziyareti sonrasında yeni bir algı 
operasyonun sahneye konduğunu görüyoruz.  HDP'lilerin son günlerde yaptığı 
açıklamalar sanki önemli bir gelişme yaşanacakmış havası veriyordu. AKP ve 
Öcalan'ın anlaştığı ama Kandil ayak direttiği ve ikan edilmeye çalışıldığı 
haberleri sızdırıldı. Bu sabah HDP heyetinin Kandil'e gittiği, iyi haberlerle 
dönmelerinin beklendiğine yönelik umut sömürüsü içeren haberlerle birlikte 
hükümetin görüşlerini yansıtmasıyla tanınan gazeteci Abdülkadir Selvi bugün (13 Şubat 2015) PKK'nın silah bırakması "AN MESELESİ" ana başlığıyla bir haber yapıyor. Haberin devamındaki alt başlıkta  "Çözüm sürecinde tarihi an çok yakın. İmralı’da Öcalan, “PKK tüm unsurlarıyla silah bıraksın. Artık silahlı mücadele bitmiş, siyasi mücadele başlamıştır” deniyor.

Ancak haberin detayında   <<Öcalan’ın Kandil'e ulaştırılmasını istediği 
mesajında, “TÜRKİYE TOPRAKLARINDA SİLAHLI MÜCADELE SONLANDIRILMIŞTIR. 2013 yılı Nevruz ayında yayınlanan mesajımda da olduğu gibi artık silahlı mücadele bitirilmiş, siyasi mücadele dönemi başlamıştır. Silahlı mücadelenin bitirildiği yönündeki çağrımın uygulanması için PKK bileşenlerinin acilen kongreyi toplayıp, silahsızlanma kararının alınmasını gerekmektedir” dediği, mesajın Kandil’e ulaştırıldığı, ancak Kandil’in bunun kamuoyuna açıklanmasını engellediği,  mutabakat sağlanırsa silahlara son verecek çağrı, hükümet ve HDP tarafından ortak bir açıklamayla duyurulacak>>   deniyordu. 

İşte kelime oyunları burada başlıyor. Haberin ana ve alt başlığında verilen 
mesajla detayındakiler birbirinden çok farklı. Aslında PKK'nın silah bıraktığı 
falan yok, çözüm sürecinin başlangıcında ilan edilen eylemsizlik yani onlara 
göre ateşkesin başka kelimelerle ifadesi. Çünkü teorik yada sanal olarak terör 
örgütü şuanda sözde silahlı mücadeleye ara vermiş durumda. Neymiş Türkiye'de silahlı mücadele yapmayacakmış! Ama silahı ellerinde bulundurmaya, hükümete ve TBMM'ye karşı baskı ve tehdit unsuru olarak kullanmaya devam edecekler, taleplerinin yazılı olarak anayasa ve yasalara geçmesini bekleyecekler.

Haberde vurgulanan diğer bir konuda HDP ve AKP hükümetinin "ortak" bir 
açıklamayla bunu duyuracak olmasıdır. "PKK silah bırakıyor" ana başlığıyla 
yapılacak ortak bir açıklamayla artık "resmen" müzakerelere geçildiği de 
duyurulmuş olacaktır. Aslında yazılı bir kağıda gizli olarak atılmış bir imzadan 
daha etkili bir yöntem. Bu ortak açıklama PKK'nın elindeki en büyük kozlardan 
biri olacaktır.

Bu yapıldıktan sonra hükümetin de eli rahatlamış olacaktır. Ne de olsa 
Türkiye'nin 30 yıllık baş belası PKK terör örgütüne silah bırakma kararı (!) 
aldırılmıştır. Artık  Kandil ve İmralı'daki teröristbaşının taleplerinin 
(Öcalan'ın 2015 Nevruz'unda görüntülü olarak Diyarbakır'da halka hitap etmesinin sağlanması, müzakere heyetlerinin oluşturulması, Öcalan'ın sekreteryasının adaya yerleşmesi, Öcalan'ın başmüzakereci olarak iletişim imkanlarının artırılması, muhtemelen adada bir eve çıkarılması, müzakereyi gözleyecek üçüncü göz  ekibinin oluşturulması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi bazı yasal düzenlemelerin yapılması vs vs ) yerine getirilmesinde hiçbir engel kalmayacaktır. Bunu yapacak AKP hükümetinin elinde bütün eleştirileri ve suçlamaları savuşturacak kocaman bir yalan vardır: PKK silah bırakacağını açıkladı!

Peki bu durum sahada ve günlük hayatta taraflara ne sağlayacak? AKP iktidarı 
seçimlere kadar elini rahatlatmış olacaktır, çünkü bu ortak açıklama ve 
İmralı'daki şartların rahatlatılması karşılığında PKK'dan seçimlere kadar  hükümeti rahatsız edecek türde terör eylemleri yapılmayacağı gibi bir söz 
(aslında bölgede şuan yaşanan durumdan farklı bir şey olmayacak) almış 
olacaktır. Anayasal değişiklik gerektiren talepler için de mecburen seçimler 
beklenecektir. PKK da bunu anlayışa(!) karşılayacaktır.

PKK/KCK/Öcalan cephesi ise çözüm süreci kurgusunda yeni başarıları kendi 
hanesine yazdırmış olacaktır. Artık PKK terör örgütü Türkiye Cumhuriyeti ile 
resmen müzakere yapan bir pozisyon kazanmıştır.  Seçimlerde AKP kazanmasa bile yeni gelecek hükümetin karşına resmi bir muhatap olarak çıkacaktır. Doğu ve güneydoğuda 2013 başından buyana sürdürdüğü devlet uygulamalarına devam edecek ve daha pekiştirecektir. Çünkü bölgede hükümetin ve devletin şimdiki tutumu (polis/jandarma karargah ve kışlada hapis, operasyon yok, sokağa çıkmak yok, sokak PKK'ya emanet) devam edecektir. 7 Haziran seçimleri tamamlandığında ise tek eksik bölgede fiilen oluşan özerk/federal bölgenin anayasaya geçirilmesidir.

Tabi bunun nasıl gerçekleşeceği seçim sonuçlarına göre olacaktır. (1) Eğer HDP 
barajı geçer AKP de birinci parti olursa TBMM'de anayasa değişikliği yapmak 
kolaylaşacaktır. (2) Eğer HDP barajı geçemezse ve AKP yine tek parti olarak 
anayasayı değiştirecek sayıyla iktidara gelirse, elindeki silaha ve henüz 
bilemediğimiz ama AKP'ye karşı şantaj olarak kullanabileceği bilgi ve belgelere 
sahip PKK'nın talepleri yine AKP tarafından anayasaya yansıtılacaktır. AKP'nin 
bunu topluma anlatmak için kullanacağı argüman da şu olabilecektir: Geçen 2-3 
senede çözüm sürecinde kandırılmışız, bölgede fiili bir durum oluşmuş, PKK kamu düzenini ele geçirmiş, bölgede özerk bir yapı fiili bir işgal var, bunu geri 
döndürmek savaş demek yine analar ağlasın demektir, biz anaların ağlamasını 
istemiyoruz, dolayısıyla fiili durum neyse onun anayasal ve yasal gereğini 
yapacağız.  (3) HDP barajı geçemez, AKP de iktidar olacak çoğunluğu alamazsa 
yeni gelecek hükümetin karşısında resmi müzakerenin muhatabı olan eli silahlı, 
doğu ve güneydoğuda devlet hakimiyetini ele geçirmiş bir terör örgütü 
bulacaktır. Maalesef o hükümetin seçeneği de çok fazla olmayacaktır.

Çünkü haberlere ve devletin raporlarına yansıdığı şekilde PKK büyük bir 
ayaklanma için Türkiye topraklarında silah, patlayıcı, eleman konuşlandırmaktadır.  Dolayısıyla yukarıda saydığımız olasılıkların yanında PKK 
gerek kendi içindeki (İmralı-Kandil ayrılığı) sorunlardan kaynaklanan ya da 
bölgesel konjonktürün yaratacağı bir tehdit/fırsat ortamında, AKP hükümetinin 
taleplerini karşılamadığı gerekçesini öne sürerek arkasına aldığı dış destekle 
de 7 Haziran seçimlerini beklemeden de bir ayaklanma başlatabilir. Bundan 
PKK'nın bir askeri zaferle çıkabilmesi mümkün olmasa da sonuçta kaybeden ve 
zarar gören Türkiye olacaktır.

Görüldüğü üzere AKP hükümeti ve HDP'nin ortak açıklamasıyla duyurulacak "PKK silah bırakıyor" beyanı basit bir açıklama olamayacaktır. Böyle bir açıklama aslında Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasına yönelik bir tehdittir ve 2013 yılı başında başlatılan çözüm süreciyle kuruluna tuzağın sağlamlaştırılması ve 
tamamen kilit altına alınmasıdır.Çözüm sürecinin başından bu yana kamuoyuna 
yansıyan haberler, devletin kurumlarının raporları ve bizzat hükümet tarafından 
yapılan PKK terör örgütünün çözüm sürecinde verdiği hiçbir sözü yerine getirmedi açıklamalarına rağmen hükümet halen süreci devam ettiriyorsa yukarıda söylediklerimizin gerçekleşmesi sonrasında söyleyeceği "kandırılmışız, safmışız, iyi niyetimizi istismar ettiler vs" açıklamaları da inandırıcı olmayacak, 
yanlışlarını/hatalarını/suçlarını ortadan kaldırmayacaktır. 

Bu girişimin bugünlerde alevlenmesinin ve de hızlandırılmasının ayrı bir önemi 
var. Eğer bu ortak açıklama yapılacaksa bunun Öcalan'ın yakalandığı 15 Şubat'a 
denk getirilmesi de hem AKP hükümeti hem de PKK açısından simgesel anlamı 
olacaktır. Öcalan'ın 15 Şubat 1999 yakalandığını 16 Şubat'ta Başbakan Ecevit 
açıklamış, Nisan'da yapılan seçimlerde de birinci parti olmuştu. AKP de 
şimdilerde benzer bir hesabı yapıyor olabilir. Aynı şekilde şimdi 15 veya 16 
Şubat 2015'te yapılacak açıklamayla Öcalan'ın halen içeride olduğu süreçte 
PKK'nın silah bırakacağının duyurulması AKP hükümeti için avantaj yaratacağı 
düşünülmüş olabilir. PKK açısında da yakalanmış liderlerinin hapishanede 
geçirdiği 16 yıl sonrasında (gerçekte silah bırakmadan) başmüzakereci olarak 
Türkiye Cumhuriyeti devletiyle müzakere masasına oturmuş ve taleplerini kabul 
ettirmiş olarak sunulacaktır. Yani PKK ve AKP açısından kazan-kazan durumu söz konusu olabilecektir.

Bakalım zaman neler gösterecek...

http://www.21yyte.org/tr/arastirma/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi/2015/02/13/8056/cozum-surecinde-kelime-oyunlari-ve-turkiye-cumhuriyetine-kurulan-tuzak

************

Cahit Armağan DİLEK
Politik-Sosyal-Kültürel Araştırmalar Merkezi

Uzmanın Diğer Yazıları

  Çözüm Sürecinde Kelime Oyunları Ve Türkiye Cumhuriyeti'ne Kurulan Tuzak! 
  2015'de Türkiye ve Dünyada Beklenen Kriz ve Çatışmaların Olasılıkları, 
  Etkileri ve Öncelikleri  
  Hükümetin Kamu Düzeni Sağlansından Kastı  
  ABD'nin IŞİD konulu "Harp Oyunu"; IŞİD'le mücadelede neler olacak?  
  ABD Düğmeye Bastı: Batı Kürdistan Kuruluyor, Öcalan Özgür Kalıyor 
  IŞİD tehdidinin "Kazananları" ve "Kaybedenleri" 
  IŞİD Eliyle Irak'ın Yeniden Dizaynı: Kerkük'ten Sonra Musul Barzani'ye Peşkeş 
  Mi Çekiliyor? 
  Türkiye'nin Cumhurbaşkanını Seçmek; Kim Seçilirse Ne Yapar, Hangi Kararları 
  Alır? 
  Başbakan'ın "Terörün Nedeni" Tanımlaması ve Türkiye'yi Bekleyen Tehlikeler 
  PKK'nın zaferini, Öcalan'ın Özgürlüğünü, Kürdistan'ın kuruluşunu, Türkiye'nin 
  bölünüşünü ilan eden kanun 
  TSK Neden Hedef Alındı ve Nasıl Bertaraf Edildi? 
  Üç Kollu Gemi Halatı ve Yeni MİT Yasası 
  AKP (Erdoğan) - PKK (Öcalan) Barış Anlaşması Son Virajda 
  Türk-Amerikan ilişkilerinde ABD'nin manivelaları; NATO, İncirlik, PKK ve 
  Cemaat 
  İki Buçuk Savaş Tehdidinden "İki Buçuk Devlet & İki Buçuk Hükümet Tehdidi"ne 
  Dönüşen Türkiye'nin Beka Sorunu 
  Amerikan İstihbaratının 2014 Yılı Küresel Tehdit Değerlendirmesi ve 
  Türkiye'nin Durumu 
  ABD-Romanya Stratejik Ortaklığı; ABD Artık Sürekli Karadeniz'de  
  ABD Enerji Alanında da Süper Güç Oluyor 
  Tokyo 2020; Küresel Güç Dengeleri ve Asya-Pasifik'in Yükselişi 
  Esad'ı Cezalandırmak ve Askeri Operasyonun Sürpriz Etkisi 
  Amerikan Ordusu Suriye’de Askeri Harekâta Hazır mı ve Sürdürebilir mi? 
  ABD Suriye'yi Neden Vurmalı, Neden Vurmamalı?  
  PKK Terör Örgütüyle Mücadelenin Mitleri 
  Çapulcudan Özgürlük Savaşçısına, Terörden Direnişe, Direnişten Bağımsızlığa: 
  PKK Terör Örgütünün Dönüştürülmesi 


21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü.
Sitemizde bulunan yazıların sorumlulukları yazarlarına aittir. 
Kurumumuz tarafından çıkarılan dergi, özel rapor ve kitapların içeriklerinde bulunan yazılarda aynı kapsam dahilinde yazarına aittir.

  
Yazılım & Tasarım: Mahmut ÖZDEMİR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder