26 Şubat 2015 Perşembe

FABRİKATÖR & PROVAKATÖR, ( TÜRKİYENİN POL POT'U ) Doğu Perinçek



 FABRİKA TÖR & PROVAKA  TÖR,


Analiz 17 - Fabrikatör

1/8/1991 - 11:17 - Atin 
      


















 ( TÜRKİYENİN POL POT'U ) Doğu Perinçek


Aralık 1977'de Savaşman'a suçüstü yapılmasından hemen sonra Savaşman'a suçüstü yapanlara, karşı taarruz hazırlıkları başladı.

Hiram Bey'e göre “Covert Action Operation” için kullanılan Fabrikatör, başında Doğu Perinçek'in bulunduğu bir siyasi partinin yayın organı gazetesiydi.

1968 yılında bir siyasi örgütün Federasyonu Başkanlığına gelen Doğu Perinçek 1969 yılında Milli Demokratik Devrim konusunda Mihri Belli ile arasında görüş ayrılığı çıkması üzerine, bir sol grubun liderliğini üstlenmişti.

1978 yılında Perinçek Siyasi bir parti kurdu ve genel başkanlığını üstlendi. Parti taktikleri arasında, fırsat kollamak, uzun süreli bir çalışma ve mücadele yürütmek, düşmanı daraltmak, birleşebilinecek bütün güçlerle birleşmek gibi yöntemler vardı. Hedef legal olanakları sonuna kadar kullanarak güçlenmekti.

Silahlı eylemler ilerideki aşamada düşünülmeliydi.

12 Eylülden sonra Perinçek, partisine, yasalara dikkat edilmesini, yönetim aleyhine herhangi bir tavır alınmamasını, aleyhte söz söylenmemesine özen gösterilmesini tembih etmişti. Yönetim diğerleri gibi bu partiyi de kapattı.

Perinçek, 1988'de CP'yi kurdu. Parti, Milli Demokratik Devrim stratejisini benimsemekte ve sosyalist bir devlet biçimini amaçlamaktaydı. Parti aynı zamanda bir zamanlar en büyük düşmanı olan PKK'nın ve Abdullah Öcalan'ın da propagandasını yapıyordu. İşte, Hiram Bey'in Fabrikatör'ün başı olarak nitelendirdiği Doğu Perinçek, çizgileri sık sık değişen bu adamdı...

Fabrikatör, yani gazete yayımına 1978 Mart ayının ortalarında başladı. “Ne Amerika, Ne Sovyetler Birliği” sloganları ve sokak afişleri ile ortaya çıkan parti, proleter devrimci çizgide, ABD ve Sovyet aleyhtarı tutumda, Maoist düşüncede bir görüntü sergiliyordu.

Ara sıra usulen Batı devletlerine de çatmakça bitlikte esas hedefi Emperyalist Sovyetler ve sahte TKP idi. Hiram Bey, Fabrikatör'ün arkasındaki gücün, Savaşman'ın bilgi sattığı ülkelerden biri, yani ABD, İngiltere veya bu ülkelerle menfaat bağı bulunan ve Osmanlı devrinden beri Türkiye'nin iç işlerine karışmayı adet edinen Fransa gibi sömürgeci bir devlet olduğu kanaatindeydi. Zaten bu ülkeler ve diğer birkaç Avrupa ülkesi Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan beri bazen hissettirerek, bazen hissettirmeden Türkiye'nin kader çizgilerini ellerinde tutuyorlardı.

Türkiye Cumhuriyetinin tarihe mal olmuş Başbakanı İsmet İnönü 1963 yılında Bakanlar kurulunda Kıbrıs bunalımı rahatsızlığını açık bir şekilde dile getirmişti. Ordular yönetmiş, savaşlar kazanmış, Cumhuriyetin kurulmasında rol almış olan İsmet Paşa bu konuda çaresiz kaldığını belirtiyor. “Daha bağımsız ve şahsiyetli dış politika izlenmesini istiyorsunuz. Herkes aynı şeyden bahsediyor. Nasıl yapacağım ben bunu? Karar vereceğim ve işi teknisyenlerime havale edeceğim. Onlar etraflı çalışma yapacaklar, teklifler hazırlayacaklar, yapabilirler mi bunu? Hepsinin etrafında uzman denilen yabancılar dolu, iğfal etmeye çalışıyorlar, muvaffak olamazlarsa işi sürüncemede bıraktırmaya çalışıyorlar. O da olmazsa karşı tedbir alıyorlar. Bir görev veriyorum. Neticesi bana gelmeden Washington'un haberi oluyor. Sonucu memurumdan önce sefirimden öğreniyorum. Böyle mi teslim ettik biz devleti? Bana şimdiye kadar bunlar tarafından hazırlanmış, derdimize deva bir rapor göstermediler Hepsi yasak savma kabilinden şeyler. Ne yapıyorsak yine biz kendi elemanlarımız ile yapıyoruz. Peki bu binlerce adam,”avara kasnak” gibi dolaşmıyor. Elbette kendileri için önemli marifetleri var. İstiklal Harbinden sonra sulh anlaşmasında esas mücadele bu uzmanlar konusunda oldu. Yoksa hudutlar meselesi fiili bir durum idi. Tazminat işini iki devlet biz aramızda hallederdik. Bütün mücadele, idaremize tasallut yüzünden çıktı. Bir tek uzman vermek için büyük tavizler vermeye hazırdılar. Dayattık, biz onların niçin ısrar ettiklerini biliyorduk. Onlar , bizim niçin inatla reddettiğimizi biliyorlardı. Böyledir bu işler,. Peygamber edası ile size dünyaları vaat ederler, imzayı attınız mı ertesi gün gelmişlerdir Personeli gelmiştir. Üsleri gelmiştir. Ondan sonra sökebilirsen sök, gitmezler. Ancak bu meselenin üzerine vakit geçirmeden eğilmek lazım. Yoksa bağımsız dış politika güdemeyiz. Fakat zannetmeyiniz ki kolay bir iştir. Savuşturulan iki üç badire bunun yanında çok kolay kalır. Teşebbüs ettiğimiz zaman başımıza neler geleceğini kestiremem. “diyordu.

Dünya liderliği ve bütün dünyada yürüttüğü faaliyetler dolayısıyla haklı olarak en çok Amerika'nın ve CIA'nın adı çıkmıştı. Aşağı yukarı herkes birçok gizli faaliyetin arkasında onları arıyordu. Yurdumuzda sessiz sedasız önemli faaliyetler yürüten diğer batılı ülkelerden, birçok kimsenin fazla bilgisi olduğunu zannetmiyorum.

Fabrikatör gazetenin ilk günlerinde “Haber ve Makalelerden Sorumlu Müdürü” Aydoğan Büyüközden, eski bir örgüt üyesiydi. İstanbul'da Robert Kolejde görevli bir İngiliz'e ait lojmanda telsizlerle ve başında perukla yakalanmıştı. İngiliz'e ait bu ev, örgüt mensuplarının saklandığı bir barınak haline gelmişti.

Olayda İngiliz'in rolü pek irdelenmemişti. Kontrespiyonajla diğer ünitelerin arasındaki çalışma ve düşünce farkı bir kez daha ortaya çıkmıştı. Bir İngiliz'e ait lojmanda telsizlerle ve başında perukla yakalanan bu kişinin Fabrikatörün ilk yayınlarında sorumlu bir mevkide olması ilginçti... .

Hiram Bey'e göre Doğu Perinçek ve Fabrikatör'ün Türkiye'deki misyonu şöyleydi:

Türkiye'de hızla gelişen ve Batı dünyası için tehlikeli hale gelen Sovyet yanlısı aşırı solu, yeni bir doktrinle bölmek, birbirine düşürmek, parçalamak, etkisiz hale getirmek.

Devlet içinde, Orduda MİT'te, Poliste, Özel Harp'te kendi çizgilerinde olmayan, düşünce ve faaliyetleri ile organizatörü zor duruma düşürecek unsurları çeşitli yöntemlerle tasfiye etmek, bu kilit müesseselerde etkinliği arttırmak.

3. Türkiye'de politik ve ekonomik istikrarsızlığı pompalayan faaliyetleri devam ettirerek, ülkenin güçlenip organizatörün emelleri dışında tamamen bağımsız ve milli bir politika izlemesini engellemek. Fabrikatör 1980 yılına kadar misyonunu başarılı bir şekilde yerine getirdi.

1980'den sonra devamı olan dergiler göreve devam ettiler. Fabrikatör, 7 Ağustos 1978 günü “Kontrgerilla Şeflerini Açıklıyoruz” diye yayına başladı. İlk hedef İstanbul Bölge Daire Başkanlığı eski yardımcısıydı. Aynı gün, Fabrikatör'de Doğu Perinçek’in beyanatı da yer aldı.

Perinçek “Kıbrıs'taki Bayraktarlık Türk iyedeki tertip ve kışkırtmaların ocağıdır” diyor, “Bayraktarlığın Özel Harp Dairesinin Kıbrıs’taki Özel Şubesi olduğunu” söylüyordu. Demek ki Kıbrıs'taki Türk faaliyeti birilerini rahatsız etmiş, Özel Harp Dairesinin milli menfaatler doğrultusunda kullanılması bu birilerini kızdırmıştı. Aynı açıklamada Perinçek’e göre “Hiram Abas, 12 Marttan bu yana gerçekleştirilen bütün provokasyonlardan doğrudan doğruya sorumluydu. ,, 8 Ağustos 1978 tarihli gazetenin birinci sayfasında manşetten verilen haberi şöyleydi:"CIA'nın okullarında 4 yıl eğitilen Kontrgerilla şefi İstanbul'daki bütün provokasyon ve tertiplerin ardındaki beyin: .

M.HİRAM ABAS

* M. Hiram Abas, İstanbul'daki bütün provokasyon, tertip ve operasyonları planlayan Kontrgerilla şefiydi. CIA ve MİT adına Faik Türüne danışmanlık yapıyor. İstanbul Kontrgerilla Karargahı ile CIA ve MİT'in irtibatını sağlıyordu. * Gemi batırma olayları, Elrom olayı, Fırtına Tatbikatları gibi tertip ve saldırılar Hiram Abas'ın başı altından çıktı. * Hiram Abas, işkence ve operasyon hastası. Görevli olmadığı halde 12 Marttaki bütün baskınlara, operasyonlara en önde katıldı. Provokasyonları yönetti. Yeni işkence yöntemleri geliştirdi ve bu yöntemlerin uygulanmasına bizzat katıldı. ,, Fabrikatör, baş köşeye Hiram Bey'in 18x12 cm. ebadında bir fotoğrafını koymuştu. Fotoğrafın altında şunlar yazıyordu.

"Künyesi

Adı: Mustafa Hiram Abas

Doğum Y ılı ve Yeri: 1932- İstanbul

Ana Adı: Fatma

Baba Adı: Hilmi

Bitirdiği Okullar: 1952'de Saint Joseph Fransız Lisesi,

1957'de Siyasal Bilgiler Fakültesi.


12 Martta Görevi: CIA ve MİT adına Faik Türün'e danışmanlık Kontrgerillanın giriştiği bütün provokasyon, tertip ve saldırı harekatlarını planlamak, İstanbul Kontrgerilla Karargahı ile CIA ve MİT'in irtibatını sağlamak.

İstanbul'daki Adresi: Cemil Topuzlu Caddesi 32/2 Çiftehavuzlar Tlf.: 554170”
Bu adres Hiram Bey'in şehit edildiği tarihe kadar oturduğu evin adresi idi. Fabrikatör, Batılılara casusluk yapan bir kişinin yakalanmasında önemli rol üstlenen Hiram Abas'ı, CIA'nın adamı gibi göstererek, her şeyin arkasında CIA'yı arayan karşı güçlerin hedefi haline getirmişti. 12 yıl önce fotoğrafı, adresi, otomobilinin markası verilerek hedef gösterilen, CIA'nın değişik yerlerdeki okullarında 4 yıl eğitim gördüğü, provokasyon, sabotaj ve işkence yöntemleri öğrendiği, Mason olduğu, Marmara yolcu gemisi ile Eminönü araba vapurunun batırılması, İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom'un öldürülmesi gibi provokasyon eylemler düzenlediği, insan öldürmeye düşkün olduğu, yeni işkence yöntemleri geliştirdiği ve sorgulananlara”cop soktuğu' iddia edilen Hiram Abas'ın bu kadar yaşaması bile mucizeydi.

Fabrikatör'ün esas gayesini bilmeyen ve oyun içinde ne gibi oyunlar olduğunu tahmin edemeyen normal bir yurttaş bile eline fırsat geçse Hiram Bey'i boğup öldürmek, böyle bir insan kasabını ortadan kaldırmak isterdi. Hiram Bey, bu yayınlardan 10 yıl kadar sonra, Müsteşar Yardımcısı olduğu zaman, ilk kez resmi temaslar için bir haftalığına Amerika'ya gitmişti. ABD'de 4 yıl sabotaj provokasyon ve işkence eğitimi gördüğü tamamen yalan ve maksatlıydı. Peki, Hiram Bey'in fotoğrafı ve biyografisi ile onun “Batum'a, Atina'ya ve 30.9.1968 ila 1.12.1970 arası Beyrut'a gönderildiği” gibi normal bir basın kuruluşunun ulaşması mümkün olmayan doğru ve gizli bilgiler Fabrikatör'ün eline nasıl geçmişti. Demek ki organizatör personelin biyografisine ve çeşitli gizli operasyonel bilgilere ulaşabilecek kadar Teşkilat'a sızabilmişti. Fabrikatör ertesi gün, yani 9 Ağustos 1978 günü yine Hiram Bey'i manşet etmişti. Hiram Bey'in evinin ve otomobilinin resimleri bulunan bu yayında şöyle deniliyordu. “Hükümet neden susuyor?

Halen Devlet Görevlisi olarak İşbaşında

M. Hiram Abas, Ankara MİT Merkezindeki MAH Başkanlığında görevli casusluk iddiası ile yakalanan MİT İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Sabahattin Savaşmanı Hiram Abas ihbar etti. Hiram Abas Sabahattin Sava,ı-man olayında önemli rol oynadı.

Bilindiği gibi bu yılın başlarında MİT İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Sabahattin Savaşman Kıbrıs konusundaki bazı gizli karar ve haritaları CIA ve İngiliz entelijans ajanlarına verirken yakalandı ve tutuklandı. Yakalanma olayı, MİT'in Gaziosmanpaşa semtindeki “Misafir evi-Guesthouse'nde" meydana geldi. Savaşman burada, belgeleri CIA ajanı William Philips'e verirken üç MİT ajanı tarafından yakalandı. Aslında Savaşman MİT ajanlarının sürekli yaptığı işlerden birini yapıyordu. MİT ajanları gerektiği zamanlar, gelişmelerden CIA'yı haberdar eder, CIA'nın yardım ve tavsiyelerini alırlar: Ama bu seferki olayın bilinmeyen ilginç bir yönü de vardı. Savaşman'ı ihbar eden, CIA'nın okullarından yetişen ve 12 Mart sırasında bütün gelişmelerden CIA'yı haberdar eden Hiram Abas'tı. Hiram Abas, Savaşman'ı yalnızca ihbar etmekle kalmadı. Misafir Evine bizzat giderek onu yakaladı. CIA'nın adamı Hiram Abas, neden Savaşman'ı CIA ajanı diye ihbar ederek birdenbire “Vatansever” pozuna girmişti? İşin aslı şuydu: 12 Marttan sonra Hiram Abas'ın ve MİT içindeki bir kesimin itibarı sarsılmış ve bunlar tasfiye edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardı. Bir olay yaratarak tekrar itibar kazanmaları gerekiyordu. Bunun için Savaşman feda” edildi. Bu görevi de provokasyon ve baskın ustası Hiram Abas yerine getirdi. Hiram Abas, Savaşmanı yakalayarak MİT içindeki bu günkü itibarlı ve etkili yerine ulaştı. ve yerini sağlamlaştırdı. ,, Fabrikatör, Savaşman'ı müdafaa eden yazıları ile hata yapmış esas amacını belli etmişti. Fabrikatör bununla da kalmadı. 30 Temmuz 1979 tarihinde “Teşkilat, CIA'nın Orta Doğu Zinciri, Üçüncü Adamın Not Defteri” başlığı ile cezaevindeki Savaşman'ın kendi ağzından onun casusluk hikayesini yayınladı. Savaşman nedense bu ilginç hikayesini o kadar büyük ve tarafsız gazete varken belli okuyucusu olan sözde solcu, sıradan bir gazeteye vermişti... 7 gün süren casusluk hikayesi buram buram kokuyordu. CIA ve İngiliz Gizli Servisinin Ajanı Savaşman masum, tertibe, işkenceye maruz kalmış bir zavallı gibi gösteriliyordu. Esas hedef Hiram Bey ve bizlerdik. Yavuz hırsız ev sahibini bastırıyordu. Savaşman'ın İstihbarat Başkanı NY'den sonra Fabrikatör'ün 24 Ağustos 1978 tarihli yayınında manşet bendim.

Benden sonra 26 Ağustosta YS Albay'la ekip tamamlanmıştı. Var olmayan bir “Kontrgerilla Örgütü ,, . içinde gösterdikleri diğer kişileri topluca teşhir ederken bizlere özel bir yer ayırmışlardı:”Erenköy İşkence Merkezindeki "Binbaşı “ MEHMET EYMÜR” Yayında benim fotoğrafım diye, oturduğum evin önünde Renault bir arabaya binen dazlak başlı bir şahsın resmini basmışlardı. Resmin altında “Mehmet Eymür (Cengiz Abaoğlu),.” başlığı altında hakkımda bilgiler vermişlerdi. Fabrikatör, Hiram Bey'le ilgili yayında hata yapmış, açıklar vermiş, kaynaklarını zor duruma sokmuştu. Bu sefer basit yanlışlıklar yaparak kaynakları kurtarmaya çalışıyordu. o tarihte, Bebek'te oturduğum evin adresine ulaşan, zemin katta oturduğuma kadar bilgi edinen Fabrikatör nedense yan apartmanın en üst katında oturan bir komşunun fotoğrafını çekmek yanlışlığını yapmıştı. Ayrıca benim takma ad olarak kullandığımı söylediği “Cengiz Abaoğlu ismi de teşkilatta çalışan bir arkadaşıma aitti. Fabrikatör benimle ilgili yayında şunları ilave etmişti. “Erenköy’deki işkence merkezinde "Binbaşı “ olarak çağrılırdı.

Buradaki bütün işkenceleri M Eymür yönetti ve uyguladı. Babası eski MİTçilerden Mazhar Eymür. Babasının himmetiyle M1T içinde hızla yükseldi. Halen MİT'te önemli bir mevkide bulunuyor: Eymür 35 yaşlarında, uzun boylu, kumral, soluk benizli ve dazlak. Beşiktaş'ta Resim ve Heykel Müzesinin yanındaki MİT merkezinde çalışıyor: Küçük Bebek'te oturuyor. Muhabirlerimiz, Eymür'ün yukarıdaki fotoğrafını evinden çıkarak turuncu renkli Renault arabasına binerken çektiler.

İstanbul Kontrgerilla Karargahındaki "Beşli Çete”

İstanbul Kontrgerillasında İşkence, Provokasyon ve İstihbaratı Yöneten “Beşli Çete”den Mehmet Eymür “Cengiz Abaoğlu” takma İsmini de Kullanıyor. Eymür, Eyüp Özalkuş’un Yardımcısı olarak Erenköy İşkence Merkezindeki Bütün İşkenceleri Yönetti ve Uyguladı. Eymür1şkence Merkezinde “Binbaşı ,, Diye Çağrılırdı.

Eymür MİT içindeki MC yanlısı Cuntadan. “

Fabrikatör’ün bizlerle ilgili Deception'ını çözmek bizim için zor değildi. Ancak bizim çözmemiz bir şey değiştirmedi. Fabrikatör görevini en iyi şekilde yerine getirmiş ve zamanın Başbakanı Bülent Ecevit bile etkilenerek “Kontrgerilla, işkence” edebiyatına katılmıştı. MİT, Polis pasifize edildi. MİT sorgulardan çekildi. Özel Harp Dairesi sıkı bir denetim altına alındı. Neticede 1979'da artan iç çatışma ve istikrarsızlık 12 Eylül 1980 ihtilalini getirdi. Türkiye yine ayağa kaldırılmamış, ölmemiş ama sürünen bir ülke statüsünü muhafaza etmesi sağlanmıştı. Savaşman olayından sonra CIA ve İngiliz MI6’in başkanları, Müsteşar Hamza Gürgüç'e bu tip olayların tekerrür etmeyeceğine dair teminat vermişti. Ancak bu söz tutulmadı. Fabrikatöre, el altından bilgi veren ve yazılar hazırlayan Emekli Hava Kurmay Albay Turan Çağlar 16 Mart 1983 tarihinde İstanbul'da CIA mensubu ile gizli bir buluşma sırasında suçüstü yakalandı. MİT İstanbul Bölgesi başarılı bir çalışma yapmış, olayı iyi bir şekilde delillendirilmiş ve ayrıca tenha bir yerde gerçekleşen gizli buluşma görüntülenmişti. Amerikalı John, 34 CA 200 plakalı aracı kullanıyordu.

İhtilal faaliyeti ile ilgili "Balon Operasyonu'nda" da ismi geçen Ordu'da, Teşkilat’da üst düzeyde ilişkileri bulunan Turan Çağlar sorgusunda bu güne kadar kamuoyuna yansımayan ilginç şeyler anlatmıştı. Turan Çağlar casusluk faaliyetini on yılı aşkın bir süredir devam ettiriyordu. İngiliz Haber alma Servisi SIS'den John, Amerikan Merkezi Haber alma Servisinden Nick, Billy, John ve ismini hatırlayamadığı, “sarhoş” adını taktığı kişiler ile ilişki kurmuştu. .”Devletin emniyeti ve dahili veya beynelmilel siyasi menfaatleri icabından olarak gizli kalması gereken bilgileri” bu kişilere yazılı olarak veriyordu. Suç sabitti. Ayrıca evinde yapılan aramada da yeni birçok delil elde edilmişti. Görüleceği üzere bu olayda da CIA ve İngiliz Gizli Servisi MI6 yan yanaydı. Turan Çağlar tevkif edildi, mahkemesi kamu güvenliği sebebiyle kapalı olarak yapıldı ve yayın yasağı konuldu! Belki bir gün bu yasak kalkar ve Turan Çağlar'ın anlattığı ilginç olaylar kamuoyuna yansır. Turan Çağlar tutuklu bulunduğu cezaevinden İstanbul Bölge Daire Başkanlığına bir mektup yazdı ve sorgusu sırasında kendisine gösterilen yumuşak ve nazik muameleye teşekkür etti. Bir müddet sonra gazeteler Turan Çağlar'ın cezaevinde kalp krizinden öldüğünü yazdılar. Em. Hava Kur. Alb. Turan Çağlar gazetelerde çıkan birkaç ufak haberle kaldı ve unutulup hafızalardan silindi. İlginç olan basın kuruluşlarının hiç birinin ulaşamadığı bilgilere her nasılsa ulaşabilen Fabrikatör'ün, bu sefer bu konuda suskun kalmasıydı. Hem de Turan Çağlar eski bir kaynakları ve yazarları olduğu halde...Fabrikatör tarafından bu kadar hırpalanan Hiram Bey, Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya veya batılı diğer ülkelere düşman mıydı? Hayır. Bu büyük ülkelere ve onların dünya çapında operasyonlar yürüten kuvvetli istihbarat teşkilatlarına sempati ile baktığını ve onların Türkiye ile yakın işbirliğine inandığını rahatlıkla söyleyebilirim. Suçu, yapması gerekeni yapmak, kendi devletinin menfaatlerini ön planda tutup, bu büyük ülkelerin Türkiye'deki haksız menfaatlerini engellemekti. Bu yüzden hiç affedilmedi. Fabrikatör ölümüne kadar ve hatta ölümünden sonra bile onunla uğraşmaya devam etti. Onu ölümünden sonra “Mafyanın adamı ,, “Silah Kaçakçısı ,, , , "Uyuşturucu Kaçakçısı “ olarak göstermeye gayret etti. Tanımayan, bilmeyen kişilere "layığını bulmuş " dedirtecek cinsten yayınlar yaptı. Adeta azmettirenin kendileri olduğunu belirtir ve devletin adaletine meydan okurcasına “Biz zaten gidici olduğunu çok önceden bildirmiştik” diye başlık attı. Burada, Fabrikatör’ün bütün faaliyetlerine yer verip Hiram Bey gibi vatanına bağlı, başarılı bir istihbaratçının yükselme ihtimali olduğu tüm devrelerde neler yaptığını anlatmak mümkün değil. Bunun için birçok belge ortaya koyarak ayrı bir kitap yazmak gerekir. üzücü olan ciddi haber vermesi ile tanınan birçok gazetenin Fabrikatör'ün yayınlarını kendilerine kaynak olarak kullanmasıdır. Ölümünden sonra yayınlanan ve Hiram Bey' in Amerika'da 4 yıl istihbarat eğitimi gördüğü " gibi.

Şimdi sözü Hiram Bey'e bırakalım:

“1978'de Fabrikatör gazetesinin yayınları mevcuttur. Bu gazetede benim evimin fotoğrafını çıkardılar: Benim talebelik fotoğrafımı çıkardılar. Ben işkenceci olarak gözüktüm. Ben ruhi bozuklukla köpeklerimi kurşuna dizen bir adam olarak gözüktüm, vs. Bu hemen Sabahattin Savaşmanın yakalanmasından sonradır Sabahattin Savaşman olayı güzel bir operasyondu ve ondan sonra bu yayın hemen başladı.

SORU.
Solcu Doğu Perinçek’in Amerika Hesabına Casusluk yapan bir adamı yakalayan kişiye Hasmane bir tutum alması Çelişki değil mi?


Evet.. Yalnız Perinçek’in çok iyi Etüt Edilmesi Lazımdır.

Başbakanla yaptığım Suriye seyahatinden sonra bu sefer MİT içerisinde bir sivilleşme hikayesi ortaya atıldı ve aday olarak gösterildim. Yine bir odak noktası haline geldiğim anda da, tekrar dergide, yayınlar başladı. Suriye seyahatinden sonra aleyhimde yapılan yayınlarda, bütün hikayeleri tekrarladılar. başka bir şey yok. Ve sonuçta da bu sivilleşme hikayesi herhalde kendilerini fevkalade rahatsız etti, tekrar üzerimize geldiler:Bunlar 1978ae MİT hakkındaki yayınlarla MİT'i pasif duruma sokabildiler:

SORU. Başardılar mı?

Evet.. Sadece kısa süre için başardılar: Bunu kabul edebilirsiniz, başardılar .. Şimdi 1978-88'deki benim aktivitemin, yönelmek istediğim yerler, kurduğum daire, çalışmalar, Güney Doğuda biraz terörün azalması. ve PKK faaliyetine bakarsanız, PKK faaliyeti Güney Doğuda bir eylemdir. Ama esas büyük faaliyet Avrupa'da Ermeniler gibi beynelmilel sahada muvaffak olacaklar. Para bütünüyle Avrupa’dan gelmektedir. Bu çapta bir faaliyetin tek başına bir Güney Doğu olarak düşünülmesi hatalıdır ve ben bunun için çok geniş çapta bir çalışma gerektiği kanısındayım. PKK sadece bir terör faaliyeti değildir. PKK Türkiye'yi bölme faaliyetidir. PKK Avrupa’daki Kürtleri, Kürt asıllı Türkleri bölme faaliyetidir. Bunun bir bütün halinde görülmesi lazım ve ona göre mücadeleyi Dışişleri Bakanlığı yapar ama, bize düşüyor yani eski bize. Ben bunu koruyorum. Yani neticede herhalde yine sıkıntılar başlamıştır malum yerlerde ve bunun neticesinde Doğu Perinçek yine üzerime üzerime geldi. Doğu Perinçek iyi bir kafa, kabul etmek lazım ve bunun yanında bazı başka şeyler de yapıyor Mesela benim hakkımda yazdıracağı, yazacağı bazı yazılar olursa, öğrendiklerime göre, dış ülkelerde yayınlattırıyor: Oradan iktibas ediyor, suça da girmiyor. Şimdiye kadar ben Doğu Perinçek’in yazdıkları üstüne hiç gitmedim. Benim hakkımda yaptığı en büyük suçlama, ağırıma çok giden bir suçlama benim CIA ajanı olduğum, CIA tarafından yetiştirildiğim, bunun yanında MOSSAD'la çok yakın ilişkiler içerisinde olduğum vs. Bu bir iddiaydı, üzerinde durmadım. Çünkü ben mesleğimde devletime karşı sorumluyum. Kendimi, müdafaa etmek için daha fazla afişe edemem. Aldırmadım da. ,,


Bu kitabın yazıldığı, 1990'ın son, 1991'in ilk aylarında, Fabrikatör'ün yeni tertip ve kışkırtmalar içine girdiğini, bazı düzmece telefon ihbarlarına dayanarak yayınlar yaptığını bir dönemde yayınlamış oldukları bir takım sansasyonel yalan haberleri aynı resim ve aşağı yukarı benzer laflar kullanarak yinelediklerini, ben de dahil olmak üzere bir takım insanların ağzından çıkmış gibi yorumlar vererek tüm dünyanın ve Türkiye'nin kritik günler yaşadığı şu günlerde, ülke zararına çabaya ve bitmeyen hastalıklı kampanyaya devam ettiklerini ilgi ile izliyorum. Başkalarına ajan yakıştırmasında bulunarak kendi durumlarını örtbas etme yöntemlerine de her zamanki gibi devam ediyorlar. Kanaatimce Fabrikatör basit bir yıkıcı yayın olarak düşünülmemeli, ilgililerce konu bir espiyonaj faaliyeti olarak ele alınıp, arkasındaki güçler her kimse, deşifre edilmeli, faaliyet tamamen bir casusluk faaliyeti olarak dikkate alınmalıdır. Ayrıca adli makamların da, Fabrikatör'ün sorumluları hakkında, Hiram Bey ve birçoğunun cinayeti ile ilgili olarak, cinayete azmettirmekten soruşturma açması gerekir düşüncesindeyim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder