6 Nisan 2020 Pazartesi

Tayyip’e Uluslararası Ceza Mahkemesi YOLU GÖRÜNDÜ.,

Tayyip’e Uluslararası Ceza Mahkemesi YOLU GÖRÜNDÜ.,



GÜNDEM

ozgurerdem@turksolu.com.tr

  <  Bir yıla yakın süredir Tayyip hakkındaki uluslararası terör örgütlerini destekleme suçuyla ilgili bu kadar olayın ortaya çıkması bir tesadüf sayılmamalı.

Tayyip’in UCM dosyası kabarırken, uluslararası kamuoyu (ve tabii Türkiye de) sanki bu dosyayla ilgili adım adım bilgilendirilip ikna ediliyor. >

Tayyip’ten New York Times’a: “ Adisiniz ” Geçtiğimiz günlerde New York Times gazetesinde Türkiye’den IŞİD’e Militan aktığı konulu bir haber yapıldı.

Haberde Ankara’daki Hacıbayram Mahallesi’nin IŞİD’in en önemli militan kaynaklarından biri olduğu yazılıyordu. 1.000’i aşkın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının IŞİD’e katıldığını anlatan haberde Hacıbayram mahallesindeki caminin IŞİD’in militan devşirme merkezlerinden biri haline geldiği Şeriatçı örgütün militanlarının tanıklığıyla ortaya konuluyordu.

  Tabii bu habere Tayyip’ten büyük bir tepki geldi. Haberi “Bu en hafif tabiri ile edepsizliktir, alçaklıktır, adiliktir.” gibi tam da kendi üslubuna yakışır bir şekilde yalanlayan Tayyip Erdoğan’ı en çok kızdıran şey ise haberde İsmi geçen camiden çıkarken çekilmiş bir resminin konmasıydı. Obama’dan Tayyip’e IŞİD ile ilgili suçlamalar Geçtiğimiz hafta Tayyip’in Obama ile görüşmeden bir Türk diplomatının tanıklığıyla “hoşaf gibi çıktığını” yazmıştık hatırlarsanız.

Türk tarafının “buz kesilmesine” neden olan ise Obama’nın Tayyip’i IŞİD’i desteklemekle suçlamasıydı.
Pek çok Avrupa ülkesi ve ABD vatandaşı binlerce kişi IŞİD’e katılmak için Türkiye üzerinden Suriye ve Irak’a geçiş yapmış. İşte Obama, bu geçişler sırasında Türkiye’nin yeterli güvenlik önlemlerini almadığını düşünüyor.

Zaten NATO zirvesinin sonuç bildirgelerine Türkiye-Irak ve Türkiye-Suriye sınırlarının güvenliğinin artırılması gerektiği açıkça ifade edilmişti.

Tabii Tayyip’e suçlamalar sınırların güvenliğini tam anlamıyla sağlamayıp IŞİD’e militan akışını kolaylaştırmak gibi “dolaylı” destekle sınırlı değil. Daha “somut” suçlamalar da var. New York Times’ın haberinde de ifade edildiği gibi, IŞİD’in örgütlenmesine büyük ölçüde “göz yumuluyor.”

Tayyip IŞİD Petrolünden komisyon da alıyor mu?

Tayyip’in IŞİD’e desteğinin farklı bir boyutu da var. Yine New York Times’ta yayınlanan bir başka haberde, IŞİD’in elindeki petrolü piyasaya Türkiye üzerinden sürdüğü yazılıyordu. Değeri “milyonlarca dolar” olarak ifade edilen bu karaborsa petrol satışının belge ve görüntüleri, habere göre, CIA’nın elinde mevcut.

Tayyip Erdoğan’ın “ticaret” geçmişini biliyoruz. Ve kurduğu “komisyon” ilişkileri tapeler sağolsun herkesin malumu. Bu açıdan, IŞİD’in Türkiye üzerinden dünya piyasasına sunduğu milyonlarca dolarlık petrolden Tayyip’in de komisyon almadığını düşünmek saflık olur.

Nitekim New York Times da buna işaret ediyor. Bir Amerikan yetkilisi şöyle yorumlamış: “ Türkler görmezden geliyor, çünkü ucuz fiyat işlerine geliyor. Hiç kuşkum yok ki bu işten para kazanan Türklerin sayısı da az değil. Hatta bunlar hükümet yetkilileri de dahil olabilir.” Haberde Batılı bir diplomatın şu iddiası da yer alıyor:

“Bu şebekelerin bazıları güçlü Türk seçkinlerine de rant sağlıyor.”

Tayyip’ten IŞİD’e Silah..,

Tayyip’in IŞİD’e yaptığı bir başka önemli destek ise “ Silah yardımı ”.

Bu sene Ocak başında, Hatay’da silah yüklü TIR’lara yapılan operasyonu unutmamalı. TIR’lara operasyon yapılınca ilk açıklama Suriye’ye “insani yardım” götüren İHH’ya ait olduğuydu. Ancak TIR’ların MİT’e ait ve taşınanların “silah” olduğu ortaya çıkınca

“Türkmen kardeşlerimize yardım götürüyoruz” denmişti. Olayın hemen ardından bir açıklama yapan Iraklı Türkmenler ise kendilerine herhangi bir silah yardımı ulaştırılmadığını söylemişti.

IŞİD’in son aylarda Suriye ve Irak’ın kuzey bölgelerinde bir anda güçlenmesi MİT’in silahları kimlere götürdüğünü aslında açıkça ortaya koyuyor. Nitekim, yine Ocak ayında bu sefer İHH’nın Van şubesine yapılan bir baskında El Kaide’nin Türkiye şubesi çökertilmişti. Van’da elde edilen delillerle operasyon genişletilmiş; Kilis, Adana, Antep ve Kayseri şubelerinde yürütülen aramalarda da İHH vasıtasıyla Irak ve Suriye’deki El Kaide örgütlenmelerine (ve tabii ki bir dönem El Kaide’nin bileşeni olan IŞİD’e) insan, para, lojistik ve silah yardımı yapıldığı ortaya çıkmıştı.

Tabii bu operasyon kısa sürede durduruldu, hatta gerçekleştiren emniyet mensupları bugün “casusluk”la yargılanıyor.
Aynen 17-25 Yolsuzluk Operasyonunu ve 1 Ocak 2014’teki MİT TIR’larındaki aramayı gerçekleştirenler gibi...


Somali ve Nijerya’da da

IŞİD’e yardım Tayyip’in IŞİD’e verdiği silah desteğiyle ilgili şüpheler sadece Irak ve Suriye’yle sınırlı değil. IŞİD’in Nijerya kolu olarak bilinen Boko Haram’a THY uçaklarıyla silah taşındığı iddiaları Mart 2014’te internete sızan telefon tapeleriyle ortaya çıkmıştı. Tapelere göre THY yetkilisu Mehmet Karakaş, Tayyip’in bir danışmanına şöyle yakınıyordu: “Onlarca malzeme
taşıyorum, Nijerya’ya gidiyor şu anda. Müslümanları mı öldürecek,

Hıristiyanları mı? Vebal altındayız, haberin olsun.” IŞİD’in Somali kolu olarak bilinen Eş Şebap örgütü de Batı basınına göre Tayyip tarafından destekleniyor. Eş Şebap, Mısır’daki İhvan’dan Filistin’deki Hamas’a, Suriye’deki IŞİD’den Nijerya’daki Beko Haram’a Tayyip’in kurmaya çalıştığı “Türkiye önderliğindeki
Sünni cephe”nin önemli kollarından biri. Ortadoğu’yla Müslüman Kuzey Afrika’yı birbirine bağlayan ülkelerden biri olan Somali’nin güney kısmını fiilen kontrolünde tutuyor.



Tabii AKP Eş Şebap’ı desteklediğini şiddetle reddediyor hatta bu örgütün Somali’deki büyükelçiliğimize düzenlediği intihar saldırısını örnek olarak gösteriyor. Ancak, bu maalesef çok inandırıcı değil, malum, IŞİD de Musul Başkonosolumuz başta olmak üzere 49 vatandaşımızı hâlâ rehin tutuyor.

Ziraat Bankası’na “Kara Para” soruşturması Tüm bu süreçte çok önemli bir gelişme ise New York’ta yaşandı, ama maalesef Türk kamuoyunun gözünden kaçtı. ABD Merkez Bankası (FED), Ziraat Bankası’nın New York şubesinde 2012 yılının
ikinci yarısında gerçekleştirilen dolar takas işlemlerini şüpheli aktivite olarak tanımladı ve bunları incelemeye başladı.

Ziraat Bankası yetkilileri FED’in yürüttüğü denetimin “rutin” olduğunu iddia etse de, suçlamalar ağır. Türkiye’nin bir kamu bankası resmen “kara para aklamak”la suçlanıyor. Peki aklanan bu “kara para”nın kimlere ait olduğu düşünülüyor? İşte bu daha önemli: Hedefte tabii ki IŞİD gibi uluslararası terör örgütleri var. Nitekim Amerikalı bir finans uzmanı şu yorumu yapmış: “Bu sürecin nasıl sonuçlanacağı Türkiye’nin Amerikalılarla hangi seviyede işbirliği sergileyeceğine bağlı. Örneğin terörist bağlantı şüphesiyle, geçmişte yapılmış bir para transferinin detayları istenirse, Ziraat Bankası’nın bu para transferini gerçekleştiren hesapla ilgili ne kadar detaylı ve geriye dönük bilgi vereceği önemli.”

Anlayacağınız, Ziraat Bankası sadece “kara para aklamakla” değil, terörist örgütlenmelerin para trafiğine karışmakla suçlanıyor.

İşte asıl ağır olan bu suçlama. Zira, Ziraat Bankası’nın örneğin IŞİD’in para transferine karıştığı ortaya çıkarsa sadece o şubenin yöneticileri değil, bir devlet bankası olduğu için ilgili hükümet yetkilisi de sorumlu olacak. Malum, Ziraat doğrudan Başbakana bağlı.

Kısacası, Ziraat Bankası’nda yürütülen soruşturma aslında bizzat Tayyip’i hedef alıyor. (Burada bir parantez açalım ve 17-25 Aralık ile birlikte İran’ın Reza Zarrab üzerinden Türkiye’yle yaptığı yasadışı altın ticaretinin ortaya çıktığını da hatırlatalım.) IŞİD’e bir de tıbbi yardım IŞİD’e verilen desteğin bir de “tıbbi yardım” boyutu var.

Çatışmalarda yaralanan IŞİD’liler tedavi için Türkiye’ye geliyor.

Yaralı IŞİD’lilerin özellikle Suriye üzerinden Hatay’a geldiği ve bu şehrimizdeki devlet hastanelerinde tedavi gördüğü uzun süredir biliniyor.

Sağlık Bakanı Müezzinoğlu ise suçlamalara çok “ilkeli” bir yanıt verdi: “ Hekimlik yemininde din, dil, ırk ayrımı olmaksızın diye sayar.
Biz tedavi etmek zorundayız, kimlik araştırması yapmak gibi hekimliğin önünde bir engel asla kabul etmiyorum. Ben tedavi yaparım. Bu IŞİD’miş, değilmiş bilgisini ilgili yerlere veririm.”
Buraya kadar her şey normal gözüküyor, ancak Hatay Emniyet Müdürlüğü’nün açıklamasına göre IŞİD militanı olduğu tespit edilmiş herhangi bir yaralı kaydı yok.

Yani, olaylar Müezzinoğlu’nun iddia ettiği gibi gelişmiyor.

IŞİD’liler bakanın da itiraf ettiği gibi Türkiye’de tedavi ediliyor, fakat IŞİD’li oldukları hiçbir yetkili kuruma bildirilmiyor. Bu, en açık ifadeyle, “IŞİD’e yardım ve yataklık” değil de nedir?


Tayyip’in Dosyası kabarıyor

Tayyip-Davutoğlu-Fidan Troykası’nın “emperyal ülke oluyoruz” hevesleriyle Türkiye’yi sürükledikleri bataklık ortada.

Tayyip bu bataklıkta çırpınırken IŞİD başta olmak üzere şu an Batı’nın bir numaralı hedefi haline gelmiş uluslararası Şeriatçı terör örgütleriyle iç içe geçti.
Bu örgütlere verilen desteğin Türkiye’ye hiçbir yararı olmadığı gibi Irak’taki son durum örnek alınırsa, aslında ülkemize büyük zarar verdi.

Tayyip Türkiye’ye verdiği bu büyük zararların bedelini elbette Yüce Divan’da “vatana ihanet” suçlamasıyla verecek. Buna şüphemiz yok.

Fakat Tayyip’i bekleyen esas tehlike Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde Miloseviç ya da o çok sevdiği Sudan Devlet Başkanı El Beşir gibi yargılanmak. Tayyip belki iktidardan düşerse yurtdışına kaçarak “Yüce Divan”dan kurtulabileceğini  sanıyor, ancak bir Uluslararası Ceza Mahkemesi sanığı olursa hayatını normal bir şekilde “sürgünde” devam ettirme şansı yok.

Bir yıla yakın süredir Tayyip hakkındaki uluslararası terör örgütlerini destekleme suçuyla ilgili bu kadar olayın ortaya çıkması bir tesadüf sayılmamalı.

Tayyip’in UCM dosyası kabarırken, uluslararası kamuoyu da sanki bu dosyayla ilgili adım adım bilgilendirilip ikna ediliyor.

Bu dosyanın Obama tarafından Tayyip’i daha iyi kontrol altında tutabilmek için tehdit amaçlı mı yoksa ihtiyaçları kalmadığı anda tasfiye etmek için mi kullanılacağını tabii bilemiyoruz. Ancak gerçek ortada.

Başyazarımız Gökçe Fırat’ında ifadesiyle “ Eyy Tayyip!  Kaçamazsın! 

Türkiye’de Yüce Divan’da, yurt dışında Lahey’de, ahirette Mahkeme-i Kübra’da yargılanacaksın.”


21/09/2014
TÜRK SOLU DERGİSİ .
SAYI 464..,

***




'Erdoğan er veya geç uluslararası ceza mahkemesinde yargılanacak'
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek, "Er veya geç burada yargı yolu kapalı olsa bile uluslararası ceza mahkemesinde yargılanacak" dedi.

cumhuriyet.com.tr

10 Nisan 2014 Perşembe, 14:41

CHP'li Sezgin Tanrıkulu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, 
MİT Teklifine ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
MİT Teklifini sert sözlerle eleştiren Tanrıkulu, "Yasa dışı, hukuk dışı bilmediğimiz ilişkiler gündeme geldiği zaman bu yasa ortaya çıktı" dedi.

MİT'in hukuk devletinde olmayacak yetkilerle donatıldığını iddia eden Tanrıkulu, şöyle dedi:

"Bütün bu yetkiler Türkiye'yi bir istihbarat devletine dönüştürmekte. 

Bu düzenleme ile MİT'in bugüne kadar yaptığı hukuk dışı yasa dışı soruşturmalar meşru hale getirilmeye çalışılacaktır. Hiçbir soruşturma açılmayacaktır, yeni bir soruşturma açılamayacaktır bu yasadan önceki eylemleri noktasında. Bu da neye işaret etmektedir, işte çok tartışılan Suriye'deki müdahaleler, Suriye'ye askeri yardımlar, silah yardımları. Adana'da yakalanan silahlar bütün bunlar bir daha soruşturulmayacaktır. Birçok yasa dışı iş hem bundan öncekiler meşru hale getirilecektir bundan sonrakiler ise soruşturulmayacaktır. Böyle bir koruma kalkanı hiçbir hukuk devletinde olmaz."


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı da eleştiren Tanrıkulu, "Türkiye'de yargıdan kaçabilirsiniz. Yasa değiştirebilirsiniz ama uluslararası ceza mahkemesinin yargısından kaçamayacaksınız. Bunu özellikle Recep Tayyip Erdoğan için söylüyorum. Er veya geç burada yargı yolu kapalı olsa bile bu soruşturmalardan dolayı uluslararası ceza mahkemesinde yargılanacak" diye konuştu.


http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/erdogan-er-veya-gec-uluslararasi-ceza-mahkemesinde-yargilanacak-59317


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder