11 Aralık 2018 Salı

Yekta Güngör Özden 80 Yaşında

Yekta Güngör Özden 80 Yaşında





Atatürk'ün yolunda 80. yıl
Gültekin Asarkaya,



Tokat'tan doğan Güneş

Tokat, uygarlıkların beşiği Anadolu'da, zengin doğal kaynakları, jeostratejik konumu nedeni ile beyliklerin, devletlerin ve imparatorlukların yaşam ve fetih alanı olmuştur. 14 devletin 5 beyliğin hüküm sürdüğü, Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde insani karakterinden etkilendiğini yazdığı, Sezar'ın "geldim, gördüm, yendim" dediği, birçok bilim ve devlet adamının yetiştiği bir yerdir.



Yekta Güngör Özden, 5 Haziran 1932'de babası öğretmen, annesi ev hanımı olan bir ailenin çocuğu olarak Tokat'ta dünyaya gelmiştir. İlk ve ortaokulu Niksar'da liseyi ise Samsun, Tokat ve Kayseri'de tamamladıktan sonra 1956 yılında Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitirmiştir. 4 Kasım 1953'te Atatürk'ün naaş'ının Etnografya Müzesi'nden Anıtkabir'e naklinde hazır bulunanlar arasında hayatta olan tek kişidir. Ankara Barosu'nda da değişik görevlerde bulunmuştur. Bunun yanı sıra 13 yıl da ortaokul öğretmenliği yapmıştır. 1979 yılında Anayasa Mahkemesi asil üyeliğine seçilinceye kadar bağımsız avukatlık yapmıştır. 1988 yılında Anayasa Mahkemesi Başkan Vekilliğine seçilmiştir. 1991 ve 1995 yılları arasında Anayasa Mahkemesi Başkanlığı görevinde bulunmuştur. Görevde bulunduğu süre içerisinde verdiği kararlar ile çok konuşulmuştur. Özelleştirmeye ve gericiliğe karşı duruşu dost düşman herkesin takdirini kazanmıştır.



En üstte Yekta Güngör Özden’in Ulusal Parti’yi ziyareti. Üstte Ankara Kitap 
Fuarın'nda Yekta Güngör Özden Gökçe Fırat Çulhaoğlu ile birlikte imza gününde. 


Yekta Güngör Özden, 1998 ve 2000 yılları arasında Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanlığı yapmış ve daha sonra 2 yıl da Türk Hukuk Kurumu'nun Başkanlığı görevinde bulunmuştur. 2002 yılında 362 Atatürkçü Düşünce Derneği temsilcisi, Yekta Güngör Özden'den parti kurmasını istemiştir. Bunlar, aralarından 7-8 kişi dışında olmak üzere, parti daha kuruluş aşamasına bile gelmeden vazgeçmişlerdir. Özden, tüm bu olumsuzluklara rağmen ona inananları yarı yolda bırakmayarak Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi (CDP) Kurucu Genel Başkanlığını yapmıştır. Daha sonra Mümtaz Soysal'ın Bağımsız Cumhuriyet Partisi (BCP) ile birleşmek istemiş fakat engellenmiştir.

Bu olay üzerine 2004 yılında Genel Başkanlıktan ve üyelikten istifa etmiştir. Uzun yıllar Ankara Ufuk Üniversitesi'nde ücretsiz ders vermiştir. Bugüne kadar 100'ün üzerinde aldığı ödül 50'nin üzerinde yayımlanmış yapıtı vardır. 10 şarkı, 2 marş, 1 senfoninin sözleri ile Gençlik Andı, Avukatlık Andı ve KKTC Bağımsızlık Andı'nın yazarıdır.


Sahte Atatürkçülükten gerçek Atatürkçülüğe

Günümüzde herkesin kendine göre bir Atatürkçülük anlayışı vardır. Bu anlayışlar o kadar çeşitlidir ki, herkes kendi fikri doğrultusunda bir Atatürk yaratmaktadır. Eğer bugün yaşadığımız bu topraklarda bu ülkeyi kuran Atatürk'ün fikirleri hâkim değilse bu; sözde Atatürkçülerin suçudur. Gericisi ve bölücüsü bugün haklı veya haksız davasına sahip çıkmaktadır. Biz Atatürkçüler ise yıllardır davamıza sahip çıkmıyoruz. Oysaki Atatürkçülüğün bir omurgası bir duruşu vardır. Bu duruşu Yekta Güngör Özden'den öğrenelim:


"Herkes Atatürkçü olamaz. Atatürkçülük, bilgi, ahlak, beyin ve yürek işidir. Her omuz, her baş, her yürek bu onuru taşıyamaz, tadamaz. Gerçek ATATÜRKÇÜ, Atatürkçülüğü bir davranış ve yaşam biçimi olarak benimser. Hak ve özgürlükleri güvenceye bağlayarak bireysel ve toplumsal yararı dengeler. Devletin TEK'liğini, ülkenin TÜM'lüğünü, ulusun BİR'liğini ödünsüz korur. Soy ve inanç özelliklerini özgürce söyleme olanağıyla bireylerin yurttaşlık kurumu içinde eşitliğini savunur. İnsan haklarını ve demokrasiyi içtenlikle, özenle ve duyarlılıkla koruyup güçlendirir. Aldatıcı, yanıltıcı, şaşırtıcı değildir. ‘Kişiliksiz kişi'lerden uzak durur. Sahte Atatürkçünün Atatürk düşmanından ayrımı olmadığını, hatta daha tehlikeli ­olduğunu, yalnız ‘Atatürkçüyüm' demekle ADD'ye üye olmakla, resim asmakla, rozet takıp nutuk atmakla Atatürkçü olunamayacağını bilir. İç ve dış, her tür sömürüye karşıdır. Ulusunun üstün değerlerine sahip çıkıp varlığı için her çabaya girişerek dünya uluslar ailesinin onurlu bir üyesi olarak yaşamını sonsuza değin bağımsız biçimde ve en iyi düzeyde sürdürmesini sağlayacak gerçek milliyetçidir.

Büyük ATATÜRK'ün gerçekleştirdiği ‘TÜRK DEVRİMİ'nin temeli, başta Altıok'la simgelenen Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik olmak üzere tüm Atatürk ilkelerinin ve bu yolla yaşama geçen ‘Türkiye Aydınlanması'nın yılmaz savunucusudur. Dengeli, nitelikli, tutarlı, saygılı, özverilidir. Gölgeli değil, güneşlidir. Gerçek Atatürkçüler, tam bağımsız, çağdaş Atatürk Türkiye'sinin gerçek güvencesidir." (Yekta Güngör Özden'in Atatürk ve Atatürkçülük adlı eserinden)

Onurlu duruşun simgesi


Yekta Güngör Özden’in İleri Yayınları tarafından yayınlanan son kitabı


Hayatı boyunca her zaman bir şeylerin onurlu mücadelesini verdi. Tek ölçütü vardı. O ölçü ise Atatürk'tü. Bütün kıstaslarını buna göre koydu ve bu yoldan hiç şaşmadı. Atatürk'ün yolunda her zaman rehber oldu, yol gösteren oldu. Emekli olduktan sonra köşeme çekileyim demedi. Artık Türkiye Atatürk Türkiye'si değildi. Devir mücadele devriydi. Türkiye'nin dört bir yanında konferanslar ve paneller verdi. Sağlığı elverdiği ölçüde tüm davetlere katılmaya çalıştı. Atatürk'le ilgili bir tartışma programı olduğunda aranılan isim oldu. Yekta Güngör Özden'i bir cümle ile özetlemek gerekirse "Onurlu duruşun simgesi" demek yeterli olacaktır. Bu onurlu duruşu yine Özden'in kendi kaleminden öğrenelim:


"Demokrasiyi ulusal yaşamda somutlaştıran laik Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu büyük Atatürk'ün, her alanda tam bağımsızlık ilkesini içtenlikle benimsemiş-özümsemiş bir yurttaş niteliğiyle, herhangi bir bağımlılıktan yana olamam. Görevlerimde ve özel yaşantımda buyruk almayı, inanmadığım oluşumlara katılmayı, uygun bulmadığım görüşlere destek vermeyi hiçbir zaman düşünmedim. Tartışmayı, uygar bir sonuç alma, kanı edinme yöntemi bilerek yeğledim. İnatlaşma ve zıtlaşmayı, yararsız ve yakışıksız buldum. Karşı çıktığım görüş ve düşüncelere kimi tartışmalar sonucu katılmayı, kendi yanlışımda dönmeyi bir erdem saydım. Spor topluluklarının yandaşlığı türünde siyasal yakınlıkları da kınadım. Düşünceyi araştırma-eleştirme süzgecinden geçirilerek edinilmiş gerçekçi sonuçları temel almayan yapay yandaşlıklara hiç ilgi duymadım. İlkelerde, yürek-beyin birlikteliğini savundum. Bu nedenle kişileri, durum ve tutumlarını, olayları değerlendirirken o konuda kendimi yetkili ve yetenekli buluyorsam söz istedim. Yaranmak ya da gösteriş için yan tutmadım. Özellikle hukuksal konularda bilimsel yöntemleri gözardı ederek, gerçekleri yadsıyarak, usu bırakıp duygusallığa düşerek görüş açıklamadım. Düşünmeden konuşup yazmanın, öğrenmeden öğretmeye kalkışmak türü bir ilkellikten ayrılığı yoktur. ‘Adalet benim karakterimdir.' sözüyle özetlediğim bağımsızlık ve yansızlığımı kişiliğimin en onurlu göstergelerinden biri saydım. (İleri Dergisi, sayı: 3, yıl: 2001)


Yekta Bey ve Biz

"Eğilip bükülmeden, ezilip çiğnenmeden, baş dik, alnı açık, yüzü ak yaşamak, gerçek yaşamaktır. Aydınlık savaşımcıları olarak gençleri selamlıyorum. Bu nedenle gençlerle birlikteyim. Gençlerin iyi yetişmesini, iyi yere gelmesini, ülke yönetiminde etkin olmalarını, her şeyi ve her yeri gençleştirmelerini istiyorum." (İleri Dergisi sayı: 1, yıl: 2000)


Bundan on iki yıl önce Atatürkçü gençler olarak, tam bağımsız Türkiye yolunda ilk adımları atarken, İleri Dergisi'yle yayın hayatına başladığımızda Yekta Bey, ilk kapısını çaldığımız isimlerdendi. TÜRKSOLU, bir gazetenin ötesinde 10 yıldır bir fikir akımı olarak fikir üreten bir gazetedir. Fikrimizin rehberi de Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa Kemal Atatürk'ten başkası değildir.

Yekta Bey, bizi biz yapan değerlerin başında gelir. Bizlerin en zor döneminde hep yanımızda olmuştur. Bizlerden maddi manevi desteğini esirgememiştir. Bugüne kadar yayınevimizden çıkan kitaplarından hiç telif hakkı almamıştır. Kitap gelirlerini Atatürkçü gençlerin mücadelesine bırakmıştır.


Eğer bugün Türkiye'de Yekta Bey kararlılığında duruş sergileyecek on kişi olsaydı, bu duruma gelmezdik. TÜRKSOLU ve Ulusal Parti olarak bizim için Yekta Bey'in yeri ayrıdır.

Ömrünü Atatürk yolunda feda etmiş büyük insan doğum günün kutlu olsun.


http://www.turksolu.com.tr/366/asarkaya366.htm



----

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder