Ali İhsan Gürcihan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ali İhsan Gürcihan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Kasım 2018 Cumartesi

Gecikmiş Bir Ders..,

Gecikmiş Bir Ders..,

Ali İhsan Gürcihan
Açık İstihbarat
17 Temmuz 2008 

 Sevgili Oğlum, ERGENEKON İddianamesi ile ilgili daha önce basın tarafından verilen bilgiler, dün bir şekilde resmi olarak açıklandı. Esasta bir değişiklik yok. Kısacası beklemeye devam ediyoruz. 

 Bir kısım basında dava sonuçlanmış gibi İDAM kararları açıklansa da, Devlet’e ve Hukuk’a saygımız nedeni ile ortaya atılan maksatlı yalanlar karşısında bile, sadece susma hakkımızı kullanıyor ve kendimize kahrederek bekliyoruz.

 Biz mağdur olarak susarken, bu işlere sevinenler ve seni hedef alıp demokrasiyi kurtardığını iddia edenler istediklerini söyleme ve saptırma özgürlüğünü pervasızca kullanmaya devam ediyorlar.

 Saldırganlar sahte demokrasi söylemleri ile tüm özgürlükleri katlederken, mağdur olan sen ve bizler ne yazık ki kendi özgürlüğümüze bile sahip çıkamıyoruz. Özellikle basın olmak üzere hiç kimse gerçeği anlamaya ve bu çirkinliği önlemeye gayret göstermiyor.

 Sanki sen ve bizler demokrat değilmişiz gibi, hazır bulanık su bulmuşken cumhuriyetle hesaplaşmaya söz vermiş olanlar demokrasi çığlıkları ile ulusalcı ve milliyetçi yaklaşımları ezmeye devam ediyorlar.

 Neyse, bugün seninle esas paylaşmak istediğim konu bu değil. Dün Ergenekon açıklamasının ardından yani aynı gün akşamı basında “Bugün en çok neler konuşuldu” köşesine baktım da, rüya aleminde ve sessizce de olsa onları sana ileteyim dedim.

 Devletin dört duvarı arasında da olsan, uğruna mücadele ettiğini düşündüğün ülkende insanların en çok ilgilendiği konulardan sen de mahrum kalma istedim;

-Televizyon starları birbirlerine küfretmiş. 

-Ünlü bir şarkıcı Mardin’de onarımı yapılan bir kiliseyi açmış ve adı orada bir sokağa veriliyormuş.

-Abdüllatif ŞENER, beyin takımı oluşturuyormuş, dürüst insanlara kapıları açıkmış.

-Madonna’nın erkek kardeşi ablasının eşcinsel olduğunu iddia etmiş.

-Venezuella 5 nci kez Kainat Güzeli çıkarmış.

-Borsada senetler 2.34 değer kazanmış.

-Artist ve zengin Jolie-Pitt çiftinin ikizleri olmuş, tek kare pozları 11 milyon dolara satılmış.

-Fenerbahçe, Carew’i takıma almak için “Çok gizli bir operasyon” yürütüyormuş.

-Ve maalesef sıradan hale gelen kimsenin de fazla umursamadığı son bir habere göre de, Silopi’de operasyon sırasında iki Askerimiz daha şehit olmuş.

-Benim “çeteci” oğlum, daha doğrusu hukuki olarak yapılan açıklamaya göre “terörist” denilen oğlum, bu çok önemli haberleri okuyunca kendi kendime düşündüm de, biraz kendime biraz da sana kızdım;

- Artist değilsin ki bir sokağa adın verilsin

- Kabiliyetin yok ki şamata ile insanları televizyon başında tutup uyutamazsın.

 - Paran yok ki borsada oyun kuranların arasına katılıp vurgun yapamazsın. 

- İstedikleri gibi bir beyin değilsin ki, parti kadrolarına giremezsin. 

 Anladık bunları yapamazdın da… Ülke sorunlarına çözüm bulacağım diye düşünüp yazmak, mücadele etmek, 2023 yılında Türkiye dünyanın 7 nci ülkesi olmalı diye platform kurmak yerine, bugün bu şartlarda nasıl ve kimlerle köşeyi dönerim diye bir şeyler de mi beceremezdin? Gemiler, yatlar, katlar alacak fırsatlardan birini yakalayamaz mıydın? Birkaç ton kabak da ithal edemez miydin ? Hadi bunları da bırak ama, orman arazilerinden birine önce bir gecekondu daha sonra bir villa da mı konduramazdın?

 Tamam bu ülkeyi ve insanlarını her şeyden önde ve yüce tutmayı sana biz öğrettik de, bizi dinlemen şart mıydı? Gerçeklerin farkına varıp anamın babamın kafası bu işleri anlamaz diye kendi bildiğini okuyamaz mıydın? Ülke adına diye yutturup, aslında kendi çıkarın için bir şeyleri beceremez miydin be oğlum? Tahsilin sonrası AMERİKA’lıların isteğine uyup Büyük Orta Doğu projesi ve Ilımlı İslam adına oralarda kalamaz mıydın ve bir haltlar yapamaz mıydın be oğlum? 

 Neyse oğlum, yine de şükürler olsun ki, ülke adına kendince yaptığın bunca çabadan sonra Devlet’in duvarları arasında üç kişilik bir odaya hem de kira vermeksizin kapağı atmayı becerdin.
 Canın sağ olsun oğlum… Annen de, ben de çok iyi biliyoruz ki hatanın büyük kısmı, belki de tamamı biz de. Hatamızı kabul ediyoruz ve senden özür diliyoruz.

 Evet Oğlum, kanun maddesi gibi tanımlarsak bana göre suçumuz aynen şöyle; 

“ Ülke sorunlarına ve insani değerlere duyarlı bir evlat yetiştirmek ve mücadele de onu yalnız bırakmak.”

Ya Cezası ;“Bir ömür kahır ve vicdan azabı. Kuyruğumuzu dik tutup önemli saymasak dahi ciddi bir iş kaybı ve maddi zarar.”

Ya Sonrası Canım oğlum ;

“ Bin kere dünyaya gelsek doğru olduğuna inandığımız aynı şeyi yapardık. Ama seni hiçbir yerde ve hiçbir konumda yalnız bırakmadan.”

Kaynak: Ali İhsan Gürcihan-Açık İstihbarat 
 17 Temmuz 2008 

http://siyah.co/konu/beh%c4%b0%c3%87-g%c3%9crc%c4%b0handan-mektup-var-bir-me%c3%a7h%c3%bbl%c3%bcn-elinde-tutsa%c4%9f%c4%b1m.270765/

***

9 Nisan 2016 Cumartesi

Saltanat Uğruna Verilen Kayıplar


Saltanat Uğruna Verilen Kayıplar


Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:14/10/2014 
Türü:İç Politika 


İyi de,böyle acı bir sonuca neden olan o ulvi görev ne idi acaba ?

Cumhurbaşkanı’nın Karadeniz mitingleri.

Hem de gelecek yıl ki seçimlere hazırlık kapsamında,sanki bir parti lideri gibi yine ayrıştırıcı yine düşmanlar ilan eden mitingler.

Güvenlik için bu illerin polisleri,çevre illerdeki polisler ve de Cumhurbaşkanı peşinde dolaşan koca koruma ordusu yetmiyor da Malatya’dan Polis getirtiliyor.

Şu işe  ve şu abartıya bak.Malatya nire,Gümüşhane nire.



www.acikistihbarat.com
14.10.2014


Gümüşhane yolunda Polisleri taşıyan bir otobüs devrildi.

Üç Polisimiz Şehit,sekiz’i ağır olmak üzere 33 Polisimiz yaralı.

Allah rahmet eylesin,Ailelerine sabır versin.

Yaralı Polislerimiz de en kısa sürede sağlıklarına kavuşsun.

İyi de,böyle acı bir sonuca neden olan o ulvi görev ne idi acaba ?

Cumhurbaşkanı’nın Karadeniz mitingleri.

Hem de gelecek yıl ki seçimlere hazırlık kapsamında,sanki bir parti lideri gibi yine ayrıştırıcı yine düşmanlar ilan eden mitingler.

Güvenlik için bu illerin polisleri,çevre illerdeki polisler ve de Cumhurbaşkanı peşinde dolaşan koca koruma ordusu yetmiyor da Malatya’dan Polis getirtiliyor.

Şu işe  ve şu abartıya bak.Malatya nire,Gümüşhane nire.

Hem de bu kadar Polisle ne diye ve de nereye.

Sanırsın ya afat bölgesine yardıma,ya da harbe çarpışmaya!...

Eğer müsadeleri olursa,Cumhur olarak Başkanına sormak lazım.

Beylik laflarla seçim yatırımı yapmaya,düşmanlar ilan edip taraftarlarını sıkı tutmaya çalışmak için yaptığın bu mitingin sözde güvenliği için kaybedilen bu canlara değdi mi ?

Değer mi kuru laflar için Malatya’dan,Gümüşhane’ye polis sevkine.

Bu ne israf. Bu ne abartı ve de savurganlık.

Devlet’in parası,malı hadi bir yana,yok yere harcanan emek  ve  Canlar’ın da mı önemi yok !...   

Cumhurbaşkanı için televizyon mu yok, gazete mi yok bu Ülke’de.

Bu kadar çok seviyorsan topla basını köşke, otur konuş, kalk konuş.

Onlarda gece gündüz yayınlasınlar.

Çakma yorumcular da sözlerinden inciler dizip bize yuttursunlar.

Ey o meydanlarda toplanıp destan yazan,alkış tutan beyinler. 

Kaybedilen Canlar adına ne olur sizler de bir düşünün.

Harp değil,afat değil.Sözüm ona bir konuşma.

Korunan kim ve de  kimlere karşı, hem de Gümüşhane’de.

Değdi mi o ölümler,sizlerin birçoğu kuru ve hezeyan dolu bilinçsiz gürültünüzün güvenliğini sağlamaya.

Hiç mi duymadınız yıllardır tekrarlanan o beylik lafları.

Yok mu televizyon ya da radyonuz.

Basın tuşuna,oturun dinleyin,kalkın dinleyin.

Üç Şehidimizin bir hiç uğruna kaybını ve benzeri olayların sebebini daha iyi anlamak için şöyle durup, sözüm ona koruma sağlamak için güvenlik görevlilerini, insan gücünü abartılı bir şekilde ucuza kullanan ve hiçe sayan anlayışı kısaca bir düşünelim.

Öylesine garip ve abartılı  uygulamalara muhatap oluyoruz ki.

Sanki herkes potansiyel bir düşman.

Bir yanda bazı Devlet yetkilileri ve önemli denen kişiler,güvenlik çemberleri altında kundakta bebek gibi kat kat korunur.

Allah’ın kulu Vatandaş’a gelince,

Her gün biri yada birkaçı,

Ya hırsızlarca soyulur,

Ya da serseri bir silah kurşunu veya sapık bir bıçak darbesi ile suçsuz ve günahsız yok yere canından olur.

İzliyoruz ve görüyoruz.

Ankara’nın bir bölümünde yetkililer yaşıyor,

Koca bir koruma ordusu ve yüzlerce özel tip araç ve de helikopter onların peşinde koşuşturuyor.

Hele bir de, Devlet yetkilisi gidince taşra’da bir yere, 

Öyle güvenlik çemberleri  oluşuyor ki çevrede,

Sanırsınız Sultan Abdülhamit döndü geldi geriye…

Güvenlik güçleri ve korumalara  göre ise,

İnsanların hepsi hazır saldırmak için Haşmetliye..

Mümkün değil anlamak ey yetkili sizleri,

Nedendir bu korku,söyleyin şu görünmez riskleri.

Ömür boyu saltanatsa esas mesele,

Ne olur,korkutmayın,ürkütmeyin bizleri,

Kısaca ve dürüstçe saltanat bitmesin deyin,açıklayın gerçeği.

Evet yetkililer ;

Eğer korkuyor ve güvenmiyorsak ne Millete ne de kendimize , 

Bırakın korkmayanlar taht kursun hem tepemize hem de gönlümüze.

Yok sorun gerçekten güvenlik ise,

Can sizde mi sadece,biraz da Cumhur’u düşünsenize.


Açık İstihbarat @ 2014

http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10514


..

RÜŞVET VE YOLSUZLUĞU ÖNLEME SEMPOZYUMU..,


Rüşvet ve Yolsuzluğu Önleme Sempozyumu 


Ali İhsan Gürcihan
Açık İstihbarat
Tarih:02/10/2014
Türü:İç Politika 


 Tayyip Erdoğan ne yaptı etti,% 51.8  gibi bir oy alarak Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu.
Her yerde ve her fırsatta konuşmaya,etrafa sataşmaya alışmış bu kişilik, Başkanlık sevdası ile bu tarzını devam ettirmek istese de mevcut konumu gereği artık istediği kadar konuşamıyor ve de sataşamıyor.

Şimdilik bu ihtiyacını özellikle Sivil Toplum Kuruluşlarının düzenlediği her oturuma katılarak alçak perdeden de olsa gidermeye çalışıyor.

www.acikistihbarat.com
02.10.2014

Tayyip Erdoğan ne yaptı etti,% 51.8  gibi bir oy alarak Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu.
Her yerde ve her fırsatta konuşmaya,etrafa sataşmaya alışmış bu kişilik, Başkanlık sevdası ile bu tarzını devam ettirmek istese de mevcut konumu gereği artık istediği kadar konuşamıyor ve de sataşamıyor.

Şimdilik bu ihtiyacını özellikle Sivil Toplum Kuruluşlarının düzenlediği her oturuma katılarak alçak perdeden de olsa gidermeye çalışıyor.

Üç gün önce YEŞİLAY’IN uyuşturucu kullanımını önleme konusunda düzenlediği oturumda,ya da Türkçe olmayan tanımlama ile sempozyumda da konuşma yaptı.

Uyuşturucu belası konusunda özellikle herkesçe bilinen geleneksel doğru sözlerinin aksini söylemek elbette mümkün değildir. Ancak bu sorunun çözümünü ağırlıklı olarak dindar gençlik açısından izah etmesi ya sorunun bütününü görememesinden ya da her zaman ki gibi din odaklı ve ötekileştirici çağ dışı siyasi anlayışından kaynaklanmaktadır. 

Zaten bilinen ve %50 gibi bir kesim tarafından da destek gören bu bakış açısı bir kenara, eğer hak ediyorsa Cumhurbaşkanı sıfatında birinin bu tür oturumlara katılarak kişisel, toplumsal DEĞER üretmesinde ve samimi ise ANAYASAL DEĞERLERİ pekiştirmesinde elbette yarar bulunmaktadır.

Sağlanacak bu faydadan hareketle ve iyi niyetle diyorum ki ;

Söylemlerimize göre hepimizin hem fikir olduğu DÜRÜST İNSAN,DÜRÜST TOPLUM konusundaki değerlerimizi hatırlamak,yüceltmek  ve tartışmak üzere

” RÜŞVET,YOLSUZLUK ve KAMUSAL YETKİLERİN KÖTÜYE KULLANILMASININ ÖNLENMESİ” 

konulu bir oturum ya da sempozyumun da yapılmasında büyük yarar görülmektedir. 

Elbette Cumhurbaşkanı’nın katılımı ve açılış konuşması ile.

Ülkenin geleceği açısından çok önemli olduğuna inandığım böyle bir oturumun düzenleneceği günü ve Cumhurbaşkanı’nın rüşvet ve yolsuzluğun önlenmesi konusunda bize neler söyleyeceğini,geniş tecrübeleri ile bize ne gibi tavsiyelerde bulunacağını merakla bekliyorum. 

Kalın Sağlıcakla.


Açık İstihbarat @ 2014


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10513

..


Tek Eksiği Yüzen Saraycık



Tek Eksiği Yüzen Saraycık 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:11/09/2014
Türü:İç Politika 


 Tüm bu kötü gelişmelere rağmen bu Başkan ve avanesi ise Milleti aptal yerine koyarak hep birlikte “İleri Demokrasi,Yeni Türkiye” söylemleri ile esas olarak halk için değil, kendilerinin ve ailelerinin  saltanatı ve geleceği için çalışırmış.Tek dertleri kendi canları ve çıkarları imiş.

Halkın güvenliği bu durumda iken kendisi yüzlerce muhafız ile dolaşır,yanına kendi uşakları dışında kimsecikler de yanaştırılmazmış.Arabasının önünde ve arkasında onlarca lüks araç ve kara gözlüklü ” body guard” lar  da sözüm ona koruma yaparmış.

Halkı gırtlağına kadar  borç içerisinde olan bu Başkan , Arap krallarınınkine benzer  banyolu,salonlu yeni bir “Uçan Saray ” alarak ülkeleri  gezer dururmuş.


 
www.acikistihbarat.com
11.09.2014



Yüce Yaratan’ın ömre takdiri bilinmez ama bu Ülke’de belki otuz,belki elli,hadi diyelim yüz yıl sonra, Boğaz’da Çamlıca sırtlarındaki bir Cami ve Türbe’yi seyreden ailenin anne ya da babası çocuklarına şöyle bir masal anlatacak.

Bir varmış,bir yokmuş.

Bu Ülke’de Eski Türkiye’yi yıkıp “Yeni Türkiye” diye sözüm ona 17 nci Türk Devleti’ni kurduğunu sanan bir Başkan  varmış. 

Çıkarcı yandaşları ve de uşaklarının  propagandası sayesinde halka karşı her şey toz pembe,etraf güllük gülistanlık gösterilirmiş ama Ülkesinde büyük bir kısım insan da haksızlıklardan, soygunlardan, saldırılardan cefa çeker, kan ağlar  dururmuş.

Eşinin pompalı tüfeği ve bıçak darbeleri altında ölen kadınlar, 

tanker çarpınca yıkılan köprüler altında kalıp can veren gençler, 

Ülkenin batısında,doğusunda çöken maden ocaklarında ve inşaatlarda bedavaya ölen gariban işçiler, 

İŞİD terör örgütü elinde aylarca rehin kalan görevliler,

Balkonunda otururken serseri kurşunla vurulanlar,

Banka önünde gündüz gözü ile parası gasp edilenler, 

Gelin arabasının önü kesilerek öldürülen  damatlar,

Kafası bozulun caniler tarafından yok yere bıçaklananlar,

Mezhep farkı nedeni ile saldırılan camiler  ve benzeri birçok olay  her gün Ülke’nin dört bir yanında olur dururmuş.

Bu yetmiyormuş gibi bölücü teröristler de Ülkenin batısında çadır kurup bayrak asacak, doğusunda ise terörist heykeli dikecek,törenler yapacak ve yol kapayacak kadar Devlet’i hiçe sayarlarmış. 

Tüm bu kötü gelişmelere rağmen bu Başkan ve avanesi ise Milleti aptal yerine koyarak hep birlikte “İleri Demokrasi,Yeni Türkiye” söylemleri ile esas olarak halk için değil, kendilerinin ve ailelerinin  saltanatı ve geleceği için çalışırmış.Tek dertleri kendi canları ve çıkarları imiş.

Halkın güvenliği bu durumda iken kendisi yüzlerce muhafız ile dolaşır,yanına kendi uşakları dışında kimsecikler de yanaştırılmazmış.Arabasının önünde ve arkasında onlarca lüks araç ve kara gözlüklü ” body guard” lar  da sözüm ona koruma yaparmış.

Halkı gırtlağına kadar  borç içerisinde olan bu Başkan , Arap krallarınınkine benzer  banyolu,salonlu yeni bir “Uçan Saray ” alarak ülkeleri  gezer dururmuş.

Yeni Türkiye yani sözde 17 nci Türk Devleti’nin kurucusu olarak Atalarının kullandığı Köşkü de beğenmeyip Ülkesi’nin paralarını harcayarak çok büyük ve şaşalı yeni bir saray da yaptırmış.

Kendini eski Türk Büyükleri ile bir tuttuğu, hatta daha üstün gördüğü için ölünce gömüleceği yeri bile işaret ederek, türbeye hazırlık olmak üzere Çamlıca Tepesine başlangıçta işte bu Cami’yi bile yaptırmış.

Tüm bu bencilliğe ve saltanata rağmen, hitabet kabiliyeti ve çıkarcı yandaşlarının propagandası sayesinde halkını düşündüğünü ve çok sevdiğini iddia eden ve %50 sinin de desteğini alan bu Başkan’ın, fani dünyada tek bir eksiği kalmış.

O da  deryalarda yüzen bir saraycık.                     

Eh bu sıkıntıya da ,Oğlumun gemicikleri var,bana bir gemi alınırsa yanlış anlaşılır diye seve seve katlanırmış. 

Onlar ermiş muradına,darısı,biz aciz kulların aklı başına.


Açık İstihbarat @ 2014



http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10511


..


Senin Hasmınım; Türkiye'nin Asla


Senin Hasmınım; Türkiye'nin Asla 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:11/08/2014 
Türü:İç Politika 


Müteahhitlere satın aldırtılan havuz medyanın gözdesi Sabah denen gazete senin söylediklerinden  aynen şöyle manşet yapmıştı : 

“ Türkiye’nin Hasımları Ekmel’in yanında.”

Ne dendiğinin farkında mısın ?

Ben dürüst ve demokrat biri olan Ekmeleddin Bey’e oy verdim.

Şimdi ben Türkiye’ye hasım,yani Türkiye aleyhtarı ya da Türkiye düşmanı mıyım ?

Sen kimsin,kendini ne sanıyorsun ?


 
www.acikistihbarat.com
11.08.2014



Bu yazı okunurken belki Cumhurbaşkanısın
.
Yok,yok... Anayasa’ya uymasa da  sen Devlet Başkanı’sın.

İstemesem de seçildiğini kabul edelim ama daha iki gün önce söylediğini hatırlıyor musun ?

Müteahhitlere satın aldırtılan havuz medyanın gözdesi Sabah denen gazete senin söylediklerinden  aynen şöyle manşet yapmıştı : 

“ Türkiye’nin Hasımları Ekmel’in yanında.”

Ne dendiğinin farkında mısın ?

Ben dürüst ve demokrat biri olan Ekmeleddin Bey’e oy verdim.

Şimdi ben Türkiye’ye hasım,yani Türkiye aleyhtarı ya da Türkiye düşmanı mıyım ? 

Sen kimsin,kendini ne sanıyorsun ?

Yaptığın yanlışlar ve usulsüzlükler nedeni ile sana oy vermeyenleri ve özellikle beni bizzat kendine hasım kabul edebilirsin ama Türkiye’ye hasım ilan etmek, bu Ülke’ye yapılabilecek en büyük düşmanlık ve demokrasi hazımsızlığıdır.
  
Her türlü talan ve soygunu yapanlar baş tacı edilirken, bu Ülke sevdalısı, sevdalı olmaktan öte ülkesi için yıllarca senden çok daha fazla hizmet vermiş ve vermeye devam eden bir insanı sen nasıl Türkiye’nin hasmı ilan edersin. 

Üstelik ailece kırk yılı aşan çalışma hayatı sonrası kendim de, ailem de ne bir gemi, ne boğazda bir köşk ne de izah edilemeyecek tek bir kuruşa sahip olmaksızın.

Yazıklar olsun nefret saçan bu söylem karşısındaki duyarsızlığa da,  hukuksuzluğa da .
Ey Erdoğan şunu bil ki ;

Sana oy vermedim diye bir yandan beni düşman ilan edip NEFRET SUÇU işleyeceksin.

Ondan sonra da utanmadan Çankaya’ya çıkıp kardeşlik,birlik beraberlik,ben 76 milyonun Cumhurbaşkanı’yım diye bir de rol yapacaksın.

Yok öyle şey.

Kınıyorum bu densizliği ve tanımıyorum bu densizliği yapanı .

Cumhurbaşkanı da olsa Başkan da olsa...



Açık İstihbarat @ 2014


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10505


..

Yetmedi mi Böldüğün?


Yetmedi mi Böldüğün? 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:08/08/2014
Türü:İç Politika 


 Onları duyup,görüyoruz da; Bülent Arınç ve bu görüşteki siyasi kişilerin daha düşük düzeyde konular üzerinden bile olsa esasta özellikle kadını kısıtlayan benzeri zihniyeti Ülkemizde seslendirmesine kahroluyoruz ve şaşıyoruz .  
                                                  
Bülent Arınç ve benzeri düşüncede olanların AKP ve özellikle Erdoğan’ın  mitinglerini daha  dikkatle izlemelerini ,otobüslerle taşınan bir çoğu İmam Hatip’li genç kızların  ve kadınların aşırı tezahürat,taşkınlık ve hatta çığlıklarına kulak vermelerini tavsiye ediyoruz. 

Eğer coşkularında samimi iseler bu genç kız ve kadınlarımızı  da  özgür davranışlarından dolayı kutluyoruz.

Ancak destekledikleri zihniyet ile kendi davranışları arasındaki çelişkiyi de sorgulamalarını bekliyoruz. 

www.acikistihbarat.com
09.08.2014

Nedir bu çirkin söylemler ,anlamak mümkün değil.

Her mitingde, her konuşmada, hatta iftar sofralarında bile  saldırgan, ayrıştıran kindar söylemler.
Düşünce farklılıklarından dolayı ayrıştırmaya ve ötekileştirmeye çalıştılar...

Yetmedi…

Cumhuriyetle hesaplaşma yolunda kendilerine engel gördüklerini düşman ilan ettiler ve özellikle Silahlı Kuvvetler mensuplarını Ergenekon’cu, darbeci, casus diye özel senaryolarla cezaevlerine attılar...

Yetmedi…

Bu senaryoları uygularken beraber çalıştıkları ile çıkar çatışması ortaya çıkınca onları paralel devlet ve düşman ilan edip,kumpası onların üzerine yıktılar,

Yetmedi…

Miting meydanlarında bizim Allah’ımız var, Allah bizimledir diyerek Yüce Yaratan’ımızı bile kendi siyasetlerine  taraftar ettiler...

Yetmedi…. 

Siyasi rakibine "o Alevi, bu Zaza, ben Sunni’yim bunun saklanacak nesi var" diyerek,aslında  dolaylı ve örtülü mezhepçi,ırkçı söylem ve yaklaşımlarla kendilerini iktidarda tutacak kemik bir % 50 yaratmaya çalıştılar... 

Yetmedi…

Ülkenin rejimini kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmek için Eski Türkiye,Yeni Türkiye söylemleri ile Cumhuriyetle son kozlarını oynamaya kalktılar,

Yetmedi….

Seçim propagandası kapsamında iftar sofralarını bile kendi çirkin amaçları için kullanarak,Ramazan Ayı’nın kutsallığını lekelediler...

O da Yetmedi… 

Kahkaha ve benzeri davranışlar üzerinden insanları, özellikle kadınları ahlak açısından sınıflandırmaya  bile kalkıştılar.                   

Yazıklar olsun bu söylemlere siyaset, bunu söyleyenlere de siyasetçi hatta Cumhurbaşkanı adayı diyenlere.

Hem de çevremizde böyle  mezhep ve etnik çatışmalarının yaşandığı hassas bir dönemde.

Bu düşünce tarzının Mısır’da,Irak’da,Suriye’de ve Arap dünyasında kimlere ait olduğunu ve ülkelerini ne duruma soktuklarını çok iyi biliyoruz.

Bir türlü terör örgütü diyemedikleri İŞİD’in işgal ettiği yerlerde koyduğu kuralları ve uygulamalarını da görüyoruz.

Onları duyup,görüyoruz da; Bülent Arınç ve bu görüşteki siyasi kişilerin daha düşük düzeyde konular üzerinden bile olsa esasta özellikle kadını kısıtlayan benzeri zihniyeti Ülkemizde seslendirmesine kahroluyoruz ve şaşıyoruz .  
                                                   
Bülent Arınç ve benzeri düşüncede olanların AKP ve özellikle Erdoğan’ın  mitinglerini daha  dikkatle izlemelerini ,otobüslerle taşınan bir çoğu İmam Hatip’li genç kızların  ve kadınların aşırı tezahürat,taşkınlık ve hatta çığlıklarına kulak vermelerini tavsiye ediyoruz. 

Eğer coşkularında samimi iseler bu genç kız ve kadınlarımızı  da  özgür davranışlarından dolayı kutluyoruz.

Ancak destekledikleri zihniyet ile kendi davranışları arasındaki çelişkiyi de sorgulamalarını bekliyoruz.

Arınç ve benzerleri,eğer bu görüşümüze katılmıyorsa o zaman Arınç’ın seviyesine inmekten utanarak ve kadınlardan özür dileyerek kendisine sormak istiyorum... 

AKP mitinglerinde taşkınlık yapan,çığlıklar atan o genç kız ve kadınları ahlaki tasnifte nereye koyuyorsunuz ?

Bu ayrımcı söylemlerin  ve saldırıların ,oy uğruna % 50’yi arkalarında tutmak isteyenlerce bilinçli olarak uygulandığını ve de  işe  yaradığını  biliyoruz ama,biz vatandaşlar bu çirkinlikten bıktık. 

YETTİ  ARTIK  BU AYRIŞTIRMA ….

Kalın Sağlıcakla….

Açık İstihbarat @ 2014

http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10502

..

" Yeni Türkiye " Nereden Çıktı?



" Yeni Türkiye " Nereden Çıktı? 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:13/07/2014
Türü:İç Politika 


“ Eski Türkiye artık eskide kalmıştır. ”

Toplumu eşya gibi gördüğünüz için yaptığınız hakaret sayılacak bu yakıştırmanızı bilmeyene,anlamayana yutturursunuz.

Bazı sözde aydın ve sanatçılar da dahil olmak üzere dalkavukluk edenlere de bir güzel alkışlatırsınız .
Alkışlatırsanız ama düşünen ve geçmişine vefalı insanlar   açısından doğru ve gerçek çok farklıdır.

Toplum gibi yaşayan varlıkların ayakkabı,elbise gibi eskisi,yenisi yoktur. Toplumların,Milletlerin zaman içerisinde sürekli bir şekilde DEĞİŞİM’i ve GELİŞİM’i söz konusudur.


www.acikistihbarat.com
13.07.2014


Eski Türkiye,Yeni Türkiye diye tutturmuşlar gidiyor. 

Eşya mı bu. 

İşleri,güçleri saptırma,abartma ve Millet’i lafla kandırma.

 “Yeni Türkiye” diye sosyoloji ve toplum bilimi ile tam olarak açıklanması mümkün olmayan bir tanımlamayı kullanıp duruyorlar.

Ne diyorlar !...

“Eski Türkiye artık eskide kalmıştır.”

Toplumu eşya gibi gördüğünüz için yaptığınız hakaret sayılacak bu yakıştırmanızı bilmeyene,anlamayana yutturursunuz.

Bazı sözde aydın ve sanatçılar da dahil olmak üzere dalkavukluk edenlere de bir güzel alkışlatırsınız .
Alkışlatırsanız ama düşünen ve geçmişine vefalı insanlar   açısından doğru ve gerçek çok farklıdır. 

Toplum gibi yaşayan varlıkların ayakkabı,elbise gibi eskisi,yenisi yoktur. Toplumların,Milletlerin zaman içerisinde sürekli bir şekilde DEĞİŞİM’i ve GELİŞİM’i söz konusudur.

Ülke olarak geldiğimiz bugünkü  seviye de,vefasız birilerinin eski dediği işte bu tarihi süreç içerisindeki tüm değişim ve gelişimin sonucudur.

Bu tanımlama cahillik ve de vefasızlık örneğidir.

Bugün İslam Dünyası içerisindeki seçkin ve çağdaş seviyeyi "Eski" diye kınadığınız Türkiye’ye borçlu olduğunuzu görmüyor musunuz?

Çok üzücüdür ki,Orhan Gencebay gibi sözde sanatçılar da mı hangi Türkiye’de yaşayıp bu seviyeye geldiklerini unuttular?

"Yeni Türkiye" diyenlerin esas olarak, kendi iktidarlarında içeride toplumu nasıl ötekileştirdiklerine, Irak ve Suriye başta olmak üzere Orta Doğu’da uyguladıkları politikalara bakarak Türkiye’nin gelişim sürecine ne kadar zarar verdiklerini görmelerinde yarar vardır.

Bu süreç içerisinde bugün var olanlar eğer geçmişi inkar ediyor ve yargılıyorsa, unutmasınlar ki  kısa bir süre sonra bugünü inkar edenler ve yargılayanlar da olacaktır.

Hem de büyük kısmı o dalkavuk alkışlayacıların  torunları arasından. 

Kısacası ;

Kendi Saltanatları uğruna ”Yeni Türkiye” diyerek,geçmişini inkar eden ve ona alkış tutan cahil ve vefasızların  bu Ülke’nin geleceğine zarardan ve zaman kaybından başka hiçbir katkıları olmayacaktır.

Kalın Sağlıcakla…


Açık İstihbarat @ 2014

http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10497



..


AKP Çankaya'ya Taşınıyor


AKP Çankaya'ya Taşınıyor 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:06/07/2014 
Türü:İç Politika 


Söylemlerinin özünde, bırakın Cumhurbaşkanı adayı bir Başbakan olgunluğunu, her zaman olduğu gibi seviyesizce Parti Genel Başkanı saldırganlığı hakimdi.

Ne geçmişe vefa ne de edep vardı.

Bu Ülkenin kurtuluş ve kuruluşunda büyük emeği geçen tarihe mal olmuş birçok insanı kötüledikten sonra,mağdur ve kahraman edası ile ” Biz yola çıkarken kefeni giydik” diye bağırıyordu.

Nereden çıktı bu kefen giyme modası. 


 
www.acikistihbarat.com
06.07.2014


AKP Genel Başkanı, Başbakan, bir ara da savcıyım diyen, Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan ilk toplu gösterisini Samsun’da yaptı.

Söylemlerinin özünde, bırakın Cumhurbaşkanı adayı bir Başbakan olgunluğunu, her zaman olduğu gibi seviyesizce Parti Genel Başkanı saldırganlığı hakimdi.

Ne geçmişe vefa ne de edep vardı.

Bu Ülkenin kurtuluş ve kuruluşunda büyük emeği geçen tarihe mal olmuş birçok insanı kötüledikten sonra,mağdur ve kahraman edası ile ” Biz yola çıkarken kefeni giydik” diye bağırıyordu.

Nereden çıktı bu kefen giyme modası.

Kefen giyecek bir durum mu var bu Ülke’de?  

Başbakan  herhalde dinimiz İslam’da birilerine karşı kefen giymenin ne anlama geldiğini ve de ne zaman giyileceğini bilmiyor. Irak’ta, Suriye’de ve Mısır’da kefen giyenler yüzünden sözüm ona Allah adına yapılan katliamları da bir türlü göremiyor ya da görmek istemiyor. 

Ya da kefen söylemi üzerinden taraftarlarını kinlendirerek daha farklı hesaplar peşinde .

Rahmetli İsmet İnönü’nün o günkü şartlarda Cumhurbaşkanı oluş şeklini bile, olayları saptırarak anlatıp her zaman olduğu gibi insanları şartlandırmaya çalışıyor.

Daha da kötüsü insanları tabanda da halen kutuplaştırıyor.

1938’den bu yana sözde Millet düşmanlığından bahsederek,genel anlamda kendisine oy vermeyen anlayış sahiplerini hedef gösteriyor.

“ Biz Milletçiyiz,Onlar Devletçi ” diyerek insanları bölüyor,parçalıyor.

“Cumhurbaşkanı seçmek artık,elinde silah olanların, seçkinlerin,para babalarının uhdesinde değil,bizzat Milletin uhdesindedir.”
diye insanları resmen ayrıştırıyor.

Akıl alacak gibi değil,tüm bunları haykırdıktan ve benzeri birçok söylemden sonra da, kardeşlik diyor,ayrımcılık yapmadım ve yapmayacağım sözleri ile 76 milyonu kucaklamaktan bahsediyor.

Hadi canım sende.
Sen kimleri kandırmaya çalışıyorsun.
Seni dinleyen onca insanı anlamaz,mantıksız,cahil durumuna sokmaktan hiç mi sıkılmıyorsun. 
Kısaca ve açıkçası ;
Kendi taraftarlarına,” Yol arkadaşlığımız aynen devam edecek ” diye söz vererek AKP zihniyetinin Çankaya’ya hakim olacağını resmen açıklayan, söylemleri ile suçlama ve ötekileştirmeye halen devam eden bir adayın 76 Milyonun Cumhurbaşkanı olmasını düşünmek hayalden de öte bir aldatmacadır. 

Çankaya’ya taşınacak olan da Cumhur’un tamamı değil sadece ve sadece onun AKP’li olanlarıdır.

Sorumlu Yurttaşların demokrasi dışı bu gerçeği göreceği inancı ile.

Kalın Sağlıcakla..


Açık İstihbarat @ 2014


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10495


..

Şimdi Hesaplaşma Zamanı


Şimdi Hesaplaşma Zamanı 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:20/06/2014 
Türü:İç Politika 


Kullanılan araç ya da maşalar kim olursa olsun,bu oyun birkaç kişinin ya da paralel diye birilerinin üzerine yıkılacak küçük çapta bir mesele ya da kumpas değildir. Cumhuriyetle hesaplaşmaya yemin edenlerin  güç odağı haline gelmeleri ve kendilerine güven duymaları ile birlikte kurgulanan ve 2007’den itibaren başlatılan, kendilerinin yanı sıra küresel güç odaklarına da hizmet eden geniş çaplı çok ciddi bir tiyatro ve hesaplaşmadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri üzerine Ergenekon,Balyoz ve Casusluk gibi davalarla odaklanan bu hesaplaşmanın ya da şimdiki adı ile kumpasın elbette kullanılan polisleri,savcıları,hakimleri vardır. Vardır ama kullanılan bu zavallılardan başka esas olarak ;

 
www.acikistihbarat.com
20.06.2014


Anayasa Mahkemesi kararını verdi. 

Adil yargılama hakkı ihlal edildiği için Balyoz Davası yeniden görülecek.

Bu karar sonucu yıllardır mağdur olan emekli ve muvazzaf 236 Asker kişi de tahliye edildi.

Elbette sevindim ve vicdanen de rahatladım.

Sevindim, Hak ve Adalet kısmen yerine geldiği için. 

Sevindim, Hukuka güven ve adil yargılama umudu yeniden ortaya çıktığı için.

Sevindim,büyük kısmı Komutanımız ve Arkadaşımız olan onurlu insanlar özgürlüklerine kavuştuğu için.

Sevindim,bu kişilerin ailelerinin çektiği ve bizim de bizzat yaşadığımız üzüntü ve sıkıntı kısmen de olsa sona erdiği için.

Peki iş bitti mi ? 

Elbette bitmedi.

Hukuken yargılama yeniden başlayacak ama öte yanda oynanan bu büyük oyunun ve yaratılan mağduriyetlerin hesabını kim verecek ?

Bu yanlışı ve ayıbı ,iki üç polis,savcı ve hakimin yarattığı cemaat işi bir durum diye kabullenecek miyiz ? 

Paralel yapının kumpası diye atlatılmasına göz yumacak mıyız? 

Şu bilinmelidir ki ;

Kullanılan araç ya da maşalar kim olursa olsun,bu oyun birkaç kişinin ya da paralel diye birilerinin üzerine yıkılacak küçük çapta bir mesele ya da kumpas değildir. Cumhuriyetle hesaplaşmaya yemin edenlerin  güç odağı haline gelmeleri ve kendilerine güven duymaları ile birlikte kurgulanan ve 2007’den itibaren başlatılan, kendilerinin yanı sıra küresel güç odaklarına da hizmet eden geniş çaplı çok ciddi bir tiyatro ve hesaplaşmadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri üzerine Ergenekon,Balyoz ve Casusluk gibi davalarla odaklanan bu hesaplaşmanın ya da şimdiki adı ile kumpasın elbette kullanılan polisleri,savcıları,hakimleri vardır. Vardır ama kullanılan bu zavallılardan başka esas olarak ;

Bu davaların,Başbakan gibi,Hüseyin Çelik,Bekir Bozdağ ve benzeri gibi birçok siyasi savcıları ve sahipleri de vardır.

Bu davaların, Reşat Petek, Gültekin Avcı ve benzerleri gibi etrafa akıl veren,oyunu genişletmeye çalışan sözde uzman geçinen vicdansız eski savcıları da vardır.

Bu davalarla ilgili kamuoyu oluşturmak üzere görevlendirilen, görsel ve yazılı basındaki iftira ve yalanları karşılığı bir kısmı Milletvekilliği ile ödüllendirilen Mehmet Metiner ve Şamil Tayyar,Nagehan Alçı,Mehmet Ocaktan ve benzeri  gibi birçok tetikçi sözde gazetecileri de vardır. 

Ne yazık ki,sivil ve asker duruşunu kaybeden suskunları ve daha da ötesi destekçileri de vardır.

Kısacası ve açıkçası ;

Kendi pislikleri ortaya çıkınca ve mızrak çuvala sığmayınca kumpas denmeye başlanan  ve suçu işbirlikçilerin  üzerine yıkılmaya çalışılan bu davalar ve bu yüz kızartıcı süreç aslında, CUMHURİYETE  KARŞI YÜRÜTÜLEN YEMİNLİ  BİR HESAPLAŞMA’dan başka bir şey değildir.

Tarih,demokrasi açısından bu utanç verici süreci tüm gerçeği ile yüzümüze vuracak ve hesabını da soracaktır.

Anlayabilecekler için,sadece bu davalarda değil, Soma’da şehit olan şşçilerimizle, Güneydoğu Anadolu’da,Suriye’de ve Irak’da başımıza gelen üzücü olaylarla tüm gerçekler  yüzümüze vurmaya başlamıştır bile. 


Açık İstihbarat @ 2014


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10491

..


8 Nisan 2016 Cuma

Son Kullanma Tarihi...



Son Kullanma Tarihi... 



Ali İhsan Gürcihan
Açık İstihbarat
Tarih:27/11/2013 
Türü:İç Politika 


 Demokrasi ayıbı,utanç verici bir tartışma ama gerçekleri de tüm çıplaklığı ile anlama fırsatı veren tartışmalardan birini yaşıyoruz.

Neden mi aldatmaca ya da saptırma ;

Eğitim meselesini dershaneler üzerinden tartışmak bu Ülke’de sıkça yaşadığımız toplumu hafife alan alaycı yaklaşımlardan  sadece bir tanesidir.

Aslında iktidarın gerçek amacı, bugüne kadar kullandığı ancak artık daha fazla ihtiyacı kalmadığı diğer bir deyişle kendi açısından “Son Kullanma Tarihi” dolan Cemaat odaklı gücün bundan böyle kayıtsız ve şartsız AKP otoritesine biat etmesini sağlamaktır

Görünürde dershaneler üzerinden bir tartışma sürüp gidiyor.

Cumhurbaşkanı’ndan tutun, Başbakan’a, bakanlara, bakanlık bürokratlarına kadar herkes çıkıyor birbirinden tutarsız ve anlamsız bir şeyler söyleyerek insanların kafasını karıştırıyor.

Onlar yetmiyormuş gibi televizyon dizisi haline dönüşen tartışma proğramlarına kimi Cemaatçi,kimi Başbakan’cı “ Dizi artisti aynı model akademisyen ve yorumcular” çıkıyor meselenin aslına dokunmaksızın konuyu kendi çıkarları doğrultusunda saptırarak ve abartarak ya Cemaat ya da AKP çığırtkanlığı yapıp duruyor.  

Demokrasi ayıbı,utanç verici bir tartışma ama gerçekleri de tüm çıplaklığı ile anlama fırsatı veren tartışmalardan birini yaşıyoruz.

Neden mi aldatmaca ya da saptırma?

Eğitim meselesini dershaneler üzerinden tartışmak bu Ülke’de sıkça yaşadığımız toplumu hafife alan alaycı yaklaşımlardan  sadece bir tanesidir.

Aslında iktidarın gerçek amacı, bugüne kadar kullandığı ancak artık daha fazla ihtiyacı kalmadığı diğer bir deyişle kendi açısından “Son kullanma tarihi” dolan Cemaat odaklı gücün bundan böyle kayıtsız ve şartsız AKP otoritesine biat etmesini sağlamaktır.

Eğer mesele gerçekten dershaneler olsa idi,tartışmada eğitim sistemimizin bir bütün halinde ele alınması gerekirdi.

Okullardaki eğitim ve öğretim ile sınav sistemleri arasındaki uyumsuzluğun nasıl aşılması gerektiği, okullar ve bölgeler arasında eğitim seviye ve kalitesindeki dengesizliğin nasıl giderileceği,öğretmen yetiştirme ve seçimindeki kalitenin  nasıl arttırılacağı, Cumhuriyet Türkiye’si açısından büyük önemi olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun (Öğretim Birliği Yasası) özüne nasıl sahip çıkılması gerektiği tartışılırdı.

İşte bu nedenle dershane tartışması saklı ve örtülü amacı olan,toplumu ve gerçek eğitimcileri alaya alan  büyük bir  aldatmacadır.

İşin esas vahim ve üzücü tarafı da ; 

Cumhuriyet Türkiye’sinde milli olarak ele alınması gereken eğitim ya da eğitime ait bir konu, ne kadar utandırıcıdır ki,artık günümüzde Cemaat odaklı olarak tartışılır ve şekillenir bir hale getirilmiştir.

Daha da ötesi,bu tartışma ve sürtüşme ortaya çıkıncaya kadar da İktidar ve Cemaat arasında uyumlu bir çalışma ve işbirliği yapıldığı, Cemaatin her istediğinin de yerine getirildiği bizzat Başbakan’ın sözlerinden anlaşılmıştır.

Kısacası  geçmiş ” Vesayet İddialarımızı” doğrulayan bu tartışma ;

AKP ve Cemaat’in, Cumhuriyetle Hesaplaşma gibi ortak bir amaç uğruna yakın zamana kadar, karşılıklı olarak birbirlerini nasıl kullandıklarını ve bu nedenle de iktidarın cemaat vesayetini kabullendiğini açıkça ortaya koymuş bulunmaktadır.

Asker vesayetini kaldırdığını iddia ederek demokrasi kahramanı geçinenlerin, Cumhuriyetle hesaplaşmak için hangi güç odakları ile işbirliği yaptığı,bizleri nasıl aldattığı ve de yönettiği ortadadır. 

Ancak gelinen aşamada,bu güçlerin oyununu kimlerin neden bozmak istediğini , 2014’e girerken Cemaatin mi yoksa AKP’nin mi ”Son kullanma tarihi” nin  yaklaştığını ve başlayacak yeni dönemi de çok iyi sorgulamamız gerekir.

Dengeler bir kere bozulmaya görsün.

Ortaya neler  döküleceğini, kimlerin ayağının kayacağını ve de kimlerin yön değiştireceğini kestirmek mümkün değildir artık..


27.11.2011

http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10436

.

Ata'mızı Anarken


Ata'mızı Anarken 


Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:10/11/2013
Türü:İç Politika 
www.acikistihbarat.com
09.11.2013


 Evet,bu anlamlı ve vefalı söylem tarzı günümüze kadar şekil bakımından hiç değişmemiştir.

            Anma törenleri de aynı ciddiyetle,hatta teknolojinin sağladığ imkanlarla her geçen gün daha da renkli bir şekilde yerine getirilmiştir.

            Ancak, Atatürk ve Arkadaşları’nın yarattığı Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine ve  değerlerine,bu törenlerde ifade edilen söylemlerin özüne uyan aynı samimi yaklaşım ve sadakatle sahip çıkılmış mıdır?

            Yarın 10 Kasım ;

            ATAMIZ’ın,kendi deyişi ile “Bir Fani’nin”  aramızdan bedenen ayrılışının 75 nci yılını anıyoruz. 
           
             60 yıla yaklaşan bir süredir katıldığım bu anma törenlerinin değişmeyen en önemli söylemi ve asıl teması nedir diye özetleyecek olursam ;
            
            “ Her insan gibi Atatürk’de ölmüştür.Ancak O Büyük İnsan,
              düşünceleri ve devrimleri ile sonsuza dek aramızda yaşatılacaktır.
              Kurduğu Cumhuriyet  ve onun kuruluş felsefesine sadakat göstermek de  Türk Vatandaşı olarak hepimin en önemli görevidir.”    

            Evet,bu anlamlı ve vefalı söylem tarzı günümüze kadar şekil bakımından hiç değişmemiştir.

            Anma törenleri de aynı ciddiyetle,hatta teknolojinin sağladığ imkanlarla her geçen gün daha da renkli bir şekilde yerine getirilmiştir.

            Ancak, Atatürk ve Arkadaşları’nın yarattığı Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine ve  değerlerine,bu törenlerde ifade edilen söylemlerin özüne uyan aynı samimi yaklaşım ve sadakatle sahip çıkılmış mıdır? 
           
            Ne yazık ki,geldiğimiz bu noktada ve ortamda,böyle bir soruya olumlu cevap verebilmek üzücü de olsa çok zordur.
        
            Bir yanda 10 Kasım’lar da Atatürk’ü anmaya devam ederken,diğer yanda; Alternatif tarih yazarak Atatürk’ü yıpratmayı hedef alan sözde aydınların ve siyasilerin baş tacı edildiği, 

            Atatürk’le özdeşleşen “ Ne Mutlu Türküm “ söyleminden rahatsızlık duyulduğu, siluetinin” Devlet Nişanı”ndan dahi dışlandığı,  

            Tarikat ve Cemaat ürünü olarak GÜÇ ODAĞI haline gelen sermayenin, siyasetin ve basının Cumhuriyet’le hesaplaşmaya ve onun kurumlarına da saldırmaya devam ettiği,

            Cumhuriyet’in Kuruluş Felsefesi ve Cumhuriyet kazanımlarının ,hiç çekinmeden bir yerinden delinip ihlal edildiği bir ortamda ;

            Saat dokuzu beş geçe saygı duruşunda iken Atatürk’ün bize emanet ettiği değerlerle ilgili samimiyet ve sadakat duygularımızı da sorgulamamız gerekmektedir.





..