8 Nisan 2016 Cuma

Gezi'de Polis Şiddeti Cemaatin İşiydi


Gezi'de Polis Şiddeti Cemaatin İşiydi 



Eren Erdem 
Tarih:02/12/2013 
Türü:İç Politika 



 Mesajda; " Polisin Şiddetinin ardında cemaat var " yazılıydı.

Hükümet ile cemaat arasındaki gerilim yeni değil. Meraklısına ipucu vereyim;

 "Gezi parkı eylemleri sürecinde, yurtdışından gelen uçakların yolcularını inceleyin. Büyük çoğunluğun cemaat mensubu olduğunu göreceksiniz. Ve yine aynı süreçte cemaat içinde "Tayyipçiler ve hocaefendiciler" gibi iki ayrı grubun ortaya çıktığı, Tayyipçilerin tasfiye edildiği bir diğer mesele. 

  
www.acikistihbarat.com 

03.12.2013


Gezi parkı eylemlerinin ilk gecesi Taksim'deydim. Yanımda, İslamcı geçmişten gelen, Türkiye İslamcılığının önemli isimlerinin birinin kardeşi vardı. Kendisine bir mesaj gelmişti. 

 Mesajda; " Polisin şiddetinin ardında cemaat var " yazılıydı.

Hükümet ile cemaat arasındaki gerilim yeni değil. Meraklısına ipucu vereyim; 

 "Gezi parkı eylemleri sürecinde, yurtdışından gelen uçakların yolcularını inceleyin. Büyük çoğunluğun cemaat mensubu olduğunu göreceksiniz. Ve yine aynı süreçte cemaat içinde "Tayyipçiler ve hocaefendiciler" gibi iki ayrı grubun ortaya çıktığı, Tayyipçilerin tasfiye edildiği bir diğer mesele.

 Başbakan'ın yurtdışı ziyareti, kuvvetle muhtemel tasarımdı. Başbakan ülkede olsaydı "farklı bir durum olacak mıydı?" Hayır. Ama işin başka bir yönü var...

 ***

 Durum çok açık

Gezi'ye müdahaleye giden polis otobüslerindeki sivil kıyafetli "abiler" ne iş yapıyordu? 

 Bu abiler, polisleri neye hazırlıyordu? Polisin olağanüstü şiddeti ile yükselen direniş yoluyla " Cemaat " ne gibi bir amaç güdüyordu? Bu direnişin cemaate ne yararı vardı?

Evet başlıklar çoğaltılabilir...

 Ama durum çok açık. Gezi'nin ulaştığı politik ivme, cemaati de tedirgin etti. Ve hükümet ile cemaat var gücüyle eylemi sönümlendirmeye çalıştı. Çünkü, hedeflenen amacı aşan bir sinerji ortaya çıkmıştı.

Lakin şunu ifade etmek gerekiyor. 

 Polis şiddetinin arkasında "cemaatin olması" hükümete karşı uzun süredir gelişen tepkiyle doğrudan ilintilidir. Hele ki, bir süredir aleni biçimde süren çatışmanın, bugüne ait olmadığını, dersaneyle hiç alakasının olmadığını görmek mümkün. Devletin içi ile dışı birbirine giriyor. 12 Eylül'ü aratmayan bir hesaplaşma söz konusu.

 Gezi parkındaki 22 kişiyi, 10 milyon insana dönüştüren kasıtlı şiddetin kökeni iyi incelenmeli. Polisin bu şiddetinin arkasında kimlerin olduğu hesap edilmeli. 1 Mayıs 1977'ye benzer bir provokasyon ile, halkın haklı olarak isyan etmesi, öfke patlamasının yaşanması durumu göz ardı edilmemeli. 

 Lakin şu da unutulmamalı. Birikmiş öfkenin patlaması, farklı biçimlerde de olabilirdi. Ama ciddi bir toplumsal mühendislik olarak, birikmiş öfkenin hesaplandığı, öfkenin kontrol edilmeye çalışıldığı lakin başarısız olunduğundan "sönümlendirildiği" bir süreç yaşadık.

Yani "polis şiddeti ile tırmandırılan kitlesel öfke kontrol edilemedi." 

 Cemaat ve hükümetin her ikisini birden tehdit eden bir güce evrildi. Ve kıvılcımı çakanlar "geri adım atmak zorunda kaldı..."

 ***

Senaryo açık

Cemaatin abileri arasındaki " Tayyipçiler-hoca efendiciler " kavgasının aslı nedir?

 Ciddi mevkilere gelen " Abiler " neden tasfiye edildi?

 Evet. 

 Esasen cemaatin yeni senaryosu çok açık. 

Yerel seçimlerde AKP'ye güç kaybettirip, yeni bir partiyi meşrulaştırmaya çalışacaklar. Tam bu noktada cemaatin Sarıgül'e yatırım yaptığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Eğer AKP hezimet yaşarsa, yeni parti meşrulaşır. Abdullah Gül, "kurduğu partiyi" yerel seçimden sonra ilan etmeye işte tam bu yüzden karar verdi. Aldığı taahhüt, bu yöndedir.

 Senaryo şöyledir; 

"cemaat Sarıgül'ü destekler, AKP kan kaybeder. Böylece yeni parti meşrulaşır. Seçim sonrası ilan edilir. AKP ortadan ikiye yarılır. Ve Sarıgül bu zafer sayesinde CHP'nin başına geçer. Yeni dönem ABD'nin istediği gibi, salt siyasal islamcı bir süreçten ziyade; yeni parti ile Sarıgül CHP'sinin ittifakına dayanır."

 Benim anladığım kadarıyla işin matematiği bu. 

 Bu matematiğin ne tür bir gerçekliği olduğunu birlikte göreceğiz. Lakin şunu söylemek lazım ki, "halk kendi seçeneklerini ortaya koyabilmeli, seçimlere kendi seçenekleriyle girmenin yollarını aramalıdır. En azından, böyle bir tartışma başlamalıdır..."


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10439


...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder