3 Kasım 2018 Cumartesi

Ergenekon Davalarını Engelleme Girişimleri., BÖLÜM 4

Ergenekon Davalarını Engelleme Girişimleri., BÖLÜM 4



 26.05.2010: Savcıya açılan tazminat talebine ret:

Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi, hakkında herhangi bir dinleme kararı bulunmayan Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri İlhan Taşçı'nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmesinin Ergenekon iddianamesinin ek klasörlerinde yer alması nedeniyle açılan tazminat davasını reddetti. Mahkemenin ret kararında, "dinlemenin mahkeme kararıyla yapıldığını ve savcıların hukuka aykırı bir işlem ve eyleminin bulunmadığı" savunuldu.

 26.05.2010: Yerel mahkemeden Yargıtay'a direniş:

Erzincan Ergenekon davası dosyasını 28 Mayıs’taki duruşmaya kadar ‘ivedilikle ve kuryeyle’ gönderilmesini isteyen Yargıtay 11. Ceza Dairesi'ni şok eden gelişme. Dosyayı 11 gün elinde tutan Erzurum’daki Özel Yetkili 2. Ağır Ceza Mahkemesi, ‘şikayetçinin’ birleştirmeye itirazı üzerine dün dosyayı üst mahkeme olan Diyarbakır’a gönderdi. Kısa süre önce internete düşen ses kayıtlarında, Yargıtay'ın Erzincan ve yöresindeki Ergenekon örgütlenmesine yönelik Erzurum'da açılan dava ile Islak İmza iddianamesiyle İstanbul'da açılan dava dosyalarını kendi bünyesinde birleştirerek yargılamayı kendisinin yapacağına ve sanıkları tahliye edeceğine dair yargıtay üyeleri kendi aralarında konuşuyordu. Ses kayıtlarındaki bu sinsi plan üzerine Yargıtay Başkanı inceleme başlatıldığını bildirmişti, ancak ulaşan son bilgiler, günlerdir sürdüğü sanılan incelemenin hiç başlatılmadığını, skandalın zamanla unutulması için oyalama yapıldığını gösteriyor. Skandal ses kaydında Yargıtay üyesi Hamdi Yaver Aktan, Ergenekon davalarını Yargıtay'a alarak sonuçsuz bırakma sürecinde izlenecek yolu şöyle özetliyordu: "Burada süreci biraz uzatmamız gerekiyor, dosyayı birleştirdikten sonra önce tüm sanıklar tahliye edilecek. Sonra biraz uzatıp dosya kapatılacak."

 27.05.2010: Hakim Şengün'den şok adım:

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, Dursun Çiçek'le ilgili Ergenekon dava dosyasını bugün kurye ile Yargıtay'a gönderiyor. Yargıtay'da yarın İlhan Cihaner'in duruşması olduğunu hatırlatan Şengün, kendilerindeki dosyayı bu duruşmaya yetiştirmek için incelemelerini sürdürdüklerini ve bugün göndereceklerini ifade etti. Yargıtay'ın dosyayı istediğine dair yazı bulunduğunu söyleyen Şengün, 'Neden göndermeyeyim?' dedi. Yargıtay'da görülen İlhan Cihaner'in 'görev suçu' davasıyla ilgisi bulunmayan 'terör suçu' dava dosyasının Yargıtay'a gönderilmesi hukukçuları şok etti. Ortaya çıkan ses kayıtlarına rağmen yaşanan bu son gelişmenin mimarı Köksal Şengün'ün ismi geçtiğimiz günlerde internete düşen ve Yargıtay 8. Ceza Dairesi üyesi Hamdi Yaver Aktan'a ait olduğu ileri sürülen ses kaydında geçmişti. Aktan, ses kaydında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün'den, Emin Gürses'i tahliye etmesini istiyordu.

 28.05.2010: Adım adım 2. Şemdinli:

Cihaner Türk mahkemelerinden kurtarılıyor. Sanki düşman mahkemelerde yargılanıyormuş(!) düşman cezaevlerinde esir tutuluyormuş(!) gibi gösterilmeye çalışılan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, savaş uçaklarının işe yaramaması üzerine devreye giren Yargıtay'daki kontrgerillacılar tarafından bu esaretten kurtarılmaya çalışılıyor. Cihaner'e atfedilen suçlar terör suçları. Masum insanları suçlu göstermek amacıyla sahte operasyonlar tertiplemek, yani kontrgerilla yöntemleri kullanmak. Bunlar bir başsavcının doğal görevi olarak görülüyor bazılarınca. 'Delil yoksa üretir..' Dolayısıyla Başsavcı Cihaner, görev alanına girmese de Yargıdaki kontrgerillacılar tarafından girdirilen suçlamalardan dolayı Yargıtay'da yargılanmak ve tabi Sincan Hakimi Osman Kaçmaz gibi beraat ettirilmeye çalışılıyor adım adım. Cihaner'in 'görevi kötüye kullanmak ve resmi belgede sahtecilik' suçlarından yargılandığı davanın üçüncü duruşması bugün Ankara'da Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nde yapılacak. Duruşma, 8. Ceza Dairesi Üyesi Hamdi Yaver Aktan olduğu iddia edilen kişinin Cihaner davasının Yargıtay'a alınıp kapatılmasını deşifre eden internetteki ses kaydının gölgesinde gerçekleşecek. Erzurum'daki davada Cihaner'e yönelik suçlamanın 'terör örgütü üyeliği' olduğunun altını çizen hukukçular, dosyayı isteyen Yargıtay'ın kanunlara aykırı olarak birleştirme kararı vermesi halinde hukuk skandalına imza atacağını vurguluyor. Bir önceki duruşmada İlhan Cihaner ve avukatı Turgut Kazan'ın ağzından çıkan inanılmaz ifadeler ve Yargıtay'ın onların isteği doğrultusunda yerel mahkemelere baskısı, bu çevrelerin Erzurum ve bağlantılı olarak İstanbul, Diyarbakır gibi Cihaner'in yargılanmasına dolaylı ya da doğrudan katılan mahkemeleri ve o illerdeki cezaevlerini adeta düşman ülke mahkemeleri ve cezaevleri gibi gördüklerini gösteriyor. Yargıtay'daki ikinci duruşmada söz alan ve Erzurum’daki dava dosyasının Yargıtay 11. Ceza Dairesi’ne gönderilmemesini anlayamadığını ifade eden Kazan, 'O dosya, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, HSYK ve Türkiye’nin hukuk düzeni değiştirildikten sonra Yargıtay’a getirilmek isteniyor. Cihaner için tutuklu diyemiyorum, 'esaret' yaşıyor' demişti. Kazan, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava dosyasının 'derhal' Yargıtay’a getirilmesini isteyerek, İstanbul ve Erzurum’a kurye gönderilerek dosyanın kurye vasıtası ile getirilmesini, bir sonraki duruşmanın en geç gelecek hafta cuma gününe (21.05.2010) bırakılmasını ve Cihaner’in duruşma gününe kadar Ankara’da bir ceza evinde tutulmasını talep etmişti.

 28.05.2010: Cihaner mahkemeyi terörle suçladı, yargıtay görmedi:

Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in Yargıtay 11. Ceza Dairesi'ndeki yargılanmasına devam edildi. Bugünkü 3'ncü duruşmada savunmasına devam eden Cihaner, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ni kendisine terör uygulamakla suçladı. Duruşmada internete düşen, Yargıtay üyelerinin kendi aralarında yaptıkları Başsavcı Cihaner'i Yargıtay'da yargılayarak kurtarma konulu ses kayıtlarını haber yapan beş gazete ve 1 televizyon kanalı hakkında suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştıran Yargıtay hakimlerinin, Erzurum mahkemesini terör uygulamakla suçlayıp hakaret eden Başsavcı Cihaner hakkında suç duyurusunda bulunmaması ise dikkat çekti. Suç duyurusu yapılan gazeteler Zaman, Yeni Şafak, Vakit, Star ve Bugün.

 08.06.2010: SANIKLAR MAHKEME HEYETİNE SALDIRDI!:

İşçi Partililer birinci Ergenekon davasının görüldüğü duruşma salonunu dün birbirine kattı. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in avukatı Mehmet Cengiz'in tutuklanmasını protesto eden partililer, slogan atarak davaya bakan mahkeme heyeti ve savcıların üzerine yürüdü. Güvenlik güçlerinden, protestoculara müdahale etmelerini isteyen Hakim Köksal Şengün, göstericilerin dışarı atılması talimatı verdi. Tutuklu sanıklar İP Genel Başkanı Perinçek ve eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin ise mahkeme heyetine 'Aklınızı başınıza alın' diye tehditler savuran Avukat Hasan Basri Özbey ile göstericilere alkışlarıyla destek verdi. Bunun üzerine savcılardan Mehmet Ali Pekgüzel, can güvenliklerinin sağlanamadığı gerekçesiyle cübbesini çıkartıp salonu terk etti. Arbedenin sürmesi üzerine Şengün, duruşmaya ara vermek zorunda kaldı. 

09.06.2010: Yargıda iğrenç bağlantılar: Hakimler böyle tehdit edilmiş:

Ergenekon'da yargıyı etkilemekle suçlanan ve gözaltına alındıktan sonra tutuklanan avukatlardan biri de Kudbettin Avcı'ydı. Mahkeme kararıyla yapılan dinlemelerde, Avcı'nın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak'ı açıktan tehdit ettiği görülüyor. Avcı, hakime, istediği tahliye kararının verilmemesi halinde 'iftira' atacağını anlatıyor. Diğer bir telefon görüşmesinde de Dev-Yol davasında, sanıklara verilen ağırlaştırılmış hapis cezalarının eski Adalet bakanı Seyfi Oktay'ın müdahalesiyle Yargıtay tarafından bozulduğunu düşündüren diyaloglar yer alıyor. 9.07.2009'da alınan bozma kararından bir ay önce sanıklardan Nuri Özdemir ile Seyfi Oktay arasında gerçekleşen telefon konuşmasında Özdemir, 'Seyfi amca' şeklinde hitap ettiği Oktay'a davaya bakacak yargıçların isimlerini veriyor ve hangisinin yanına gidebileceğini soruyor. İkili, yüksek yargının tepesindeki isimler hakkında görüş alışverişinde bulunuyor. Oktay, yargılamayı yapan 11. Ceza Dairesi üyeleri ve başkanlarıyla çok iyi ilişkileri bulunduğunu belirterek 'Görüşeceğim' sözü veriyor. Son Ergenekon operasyonunda tutuklanan avukat Ali Hadi Emre'nin, Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci ile yaptığı telefon görüşmesinde, belediye başkanının oğlu Ali Rıza Değirmenci'nin karıştığı adam öldürmeye teşebbüs davasının görüldüğü mahkemeyi etkilemeye çalıştığı ortaya çıktı. Görüşmede, 'adam öldürmeye teşebbüs'ten 10 yıla kadar hapis cezası alan sanıkların dosyasının nasıl temyize götürüleceği ve dosyaya kimin yardımı ile etki edileceği konusu yer alıyor. Emre konuşmada şu çarpıcı sözleri sarfediyor: "Ankara (Yargıtay) 1. Ceza Dairesi'ne gider bu dosya. Oranın başkanı bizim Seyfi Oktay'ın köylüsü. Yargıtay bozar bu dosyayı. Onu düşünmeyin."

 10.06.2010: Mahkeme Savcı için yargılama istedi, İP harekete geçti:

 Ankara 4. İdare Mahkemesi, Adalet Bakanlığının, 'Ergenekon' soruşturmasını yürüten özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkındaki 'işlem yapılmaması' kararını kaldırdı. Karardan hemen önce İşçi partililer, Perinçek'in avukatı Mehmet Cengiz hakkında soruşturma yürüten Savcı Öz'ü HSYK'ya şikayet ederek meslekten çıkarılmasını istedi.

 10.06.2010: İşte Kontrgerilla Yargısı: Skandal faks örtbas edildi!:

 Yargıtay, Ergenekon sanığı Başsavcı Cihaner’in dinlendiğine dair Yargıtay Başsavcılığı’ndan gönderilen faks hakkında işlem yapmama kararı aldı. Yargıtay bu kararını Başsavcı Yalçınkaya olmak üzere ilgili şahısların faks çekmediklerini beyan etmeleri üzerine aldı. Oysa çekilen faks Başsavcı Cihaner'in bürosunda yapılan aramalarda ele geçirilmiş, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Cihaner hakkında yürütülen soruşturmada delil olarak dosyaya konulmuştu.

 11.06.2010: Yargıtay'dan tartışmalı Cihaner kararı:

Yargıtay 11. Ceza dairesinde görülen Cihaner davasında tartışılacak bir karar alındı. Adeta 2. Şemdinli olayının yaşandığı bu süreçte 11. Ceza Dairesi, halen görmekte olduğu Cihaner'in görev suçuyla ilgili davayla birleştirmek için Erzurum'dan 'Erzincan Ergenekonu' dava dosyasını istemişti. Ancak Erzurum mahkemesi söz konusu davanın Cihaner'in, başsavcılık görevi ile ilgili olmadığı gerekçesiyle Yargıtay'a göndermemişti. Yargıtay'da bunun üzerine 'Erzincan Ergenekonu' ile ilgili karar vermek için dosyayı beklememe kararı aldı. Yargıtay'dan alınan bilgiye göre, CD'lerdeki bilgiler incelenecek ve 'Erzincan Ergenekonu' ile ilgili karar verilecek. Tahminlere göre de birleştirme kararı verilerek, Başsavcı İlhan Cihaner, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Islak İmza sahibi Kurmay Albay Dursun Çiçek davaları Yargıtay'da birleştirilerek sanıkları ilk duruşmada tahliye edilecek, ilerleyen süreçte de beraat ettirilecek.

 12.06.2010: Yargıda açıkça iç savaş yaşanıyor:

ŞOK talep: Güvenlik güçleri yardımıyla dosya Erzurum'dan alınsın! Hukuk kalmadı. Yargıda, adım adım iç savaşa gidiliyor. Askeri araçların yürütülmesi ve savaş uçaklarının mahkeme üzerinde alçak uçuş yapması savcı ve hakimleri korkutamayınca bu kez güvenlik güçleri yardımıyla dava dosyasının Erzurum mahkemesinden zorla alınması talep edildi. Evet bugünlerde inanılmaz olaylar oluyor. Yargı içindeki savaş giderek büyüyor. Tam olarak fiili bir yarı askeri/yargısal darbe yaşanıyor. Düşman mahkeme olarak görülen Erzurum 2. Ağır Ceza'dan Cihaner ile 3. Ordu komutanı Org. Saldıray Berk'in dava dosyası tıpkı Şemdinli davası gibi zorla çekerek koparılarak alınmaya ve sanıklar Yargıtay'da yargılanarak tahliye edilmeye, ardından da hiç şüphesiz beraat ettirilmeye çalışılıyor. Tıpkı Sincan hakimi Osman Kaçmaz ve Yarsav eski Başkanı Ömerfaruk Eminağaoğlu gibi. Cihaner'in kurtarılması olayı Şemdinli'den daha çarpıcı. Çünkü Şemdinli davasında savcı ve hakimlerin HSYK tarafından davadan alınmasına göz yuman hükümet bu kez direndi. Ayrıca baskılara yargı içinden de giderek güçlenen bir direniş gözleniyor. Yargıtay'ın Erzurum mahkemesinden dosya istemesine tepki gösteren Yargıtay üyesi Nihat Ömeroğlu, bunun yetki gaspı olduğunu belirterek yerel mahkemeyi dosya göndermemeye çağırmıştı. Anayasa Mahkemesinin yetki aşımı yaparak anayasa değişiklik paketini esastan görüşmeye ve bazı maddelerini iptal etmeye kalkması üzerine raportör Can da bunun yok hükmünde olacağını belirterek hükümeti anayasa mahkemesinin hukukdışı müdahalesini tanımamaya çağırmıştı. Can ayrıca, hükümeti herşeye rağmen referanduma, halka gitmesi tavsiyesinde bulunmuş, bunun hukuken yanlış olmayacağını belirtmişti. İşte bu gibi direnişler sebebiyle kontrgerillacılar zorlanıyor. Ama görünüyor ki kararlılar. Karanlık planlarının ses kayıtlarıyla da ortaya çıkmasına rağmen var güçleriyle direniyorlar. Kontrgerilla en sert direnişi yargıda gösteriyor. Diğer taraftan anayasa mahkemesi 367 olayında olduğu gibi bir kez daha meclisin kararını hiçe saymak üzere. 'Hakimiyet kayıtsız şartsız bizim, kayıtlı şartlı milletindir' diyen kontrgerillacılar TBMM tarafından referandumla ilgili yapılan yasal değişiklikleri inanılmaz şekilde esasa girerek iptal etmek ve halka sorulmasını engellemek üzereler. Referandumdan korkuyorlar. İş oraya gelmeden Temmuz ayında süreci durdurmaya kararlılar, engellemek için herşeyi göze almış durumdalar. Başarılı olmaları ihtimali var. Eğer öyle olursa yani referandum sürecini engellemeyi başarırlarsa peşpeşe bir çok gelişmeler yaşanacak. İlk olarak, tıpkı ses kayıtlarıyla da ortaya çıktığı gibi bir kapatma davası dava açılacak, AK Parti kapatılacak. Ardından yöneticilerine peşpeşe davalar açılacak. ABD ve İsrail'le arası bozulmuş olan AK Partinin kapatılmasına bu taraftan da alkış ve destek gelecek.

 15.06.2010: Cihaner dosyası Yargıtay'a değil İstanbul'a gitti:

Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Erzincan Ergenekonu dava dosyasını, ısrarla isteyen Yargıtay'a değil 'Islak İmzalı Kontrgerilla Belgesi' davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Ancak İstanbul mahkemesi Başkanı Köksal Şengün'ün de dosyayı hemen Yargıtay'a göndermesi bekleniyor. Böylece Erzurum mahkemesinin yetki gaspına direnmesine karşılık, adı son zamanlarda sık sık medyaya yansıyan İstanbul 13. Ağır Ceza Bakanı Köksal Şengün'ün şaşırtan şekilde dosyayı hemen yargıtaya göndermesiyle, görev suçlarına bakan Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin, bu iki yerel mahkemedeki farklı terör davalarına zorla el koyarak birleştirme kararı vermesi ve sanıkları ilk duruşmada tahliye etmesi bekleniyor. Bu gerçekleşirse, 2005 yılında Van yerel mahkemelerinde görülen ve ağır cezalarla tamamlanan Şemdinli davasının Yargıtay ve HSYK eliyle askeri mahkemeye adeta zorla aldırılarak sanıkların ilk duruşmada tahliye edilmesinin benzeri yaşanmış olacak. Yargıtay üyelerinin Cihaner davasını Yargıtay'a aldırma planı ses kayıtlarıyla da doğrulanmış ve hukuk çevrelerinde büyük tepki doğurmuştu.

 16.06.2010: SAVCI VE HAKİMLERE TAZMİNAT BASKISI:

 Ergenekon davasında savcılara karşı sürdürülen yıldırma taktiği şimdi de hakimlere sıçradı. Savcılara dava yolunun açılması için gösterilen olağanüstü çabanın HSYK'nın atadığı hakimlerin kararlarıyla başarıya ulaşmasının ardından, Ergenekon zanlılarına tutuklayan hakimler de Ergenekon davalarında verdikleri kararlar yüzünden Yargıtay'da açılan tazminat davalarıyla yıldırılmaya çalışılıyor. Yargıtay, Ergenekon davasından tutuklu bulunan Prof. Dr. Haberal'ın, 'sorgusunda sorulan 180 sorunun hiç birinin terör örgütü kurmak ve yönetmekle ilgili olmadığı, buna rağmen tahliyesine karar verilmediği' gerekçesiyle açtığı davada, 9 hakimi 1500'er lira tazminat ödemeye mahkum etti. Hakimler kararı temyiz edebilecek. 3 yıl önce başlayan Ergenekon soruşturması boyunca savcı ve hakimlere inanılmaz ölçülerde açık ve gizli baskılar yapılıyor, HSYK eliyle görevlerinden alınmaya, mahkemelerde açılan tazminat davalarıyla yıldırılmaya çalışılıyor. Soruşturmada savcılarca ortaya çıkarılan delillerle da açığa çıktığı gibi Ergenekon'un özellikle üst yargıda çok sayıda bağlantısı olduğu tespit edildi. Ancak bunlara karşı hiçbir yaptırım uygulanamıyor. Örneğin Erzincan davasını yargıtaya alıp sanıkları kurtarma planını işleyen ses kayıtlarının çıkmasına karşılık Yargıtay başkanı olayın soruşturulduğunu açıklamakla yetindi. Bugüne kadar da hiçbir sonuç çıkmadı. Erzincan dosyasını almak için kurye görevlendirecek kadar hızlı çalışabilen yargıtay hakimleri, kendi üyelerinin soruşturulmasında ise farklı davranıyor.

 16.06.2010: HAKİM ŞENGÜN'E ŞOK BASKI!:

Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın, mahkeme kararıyla dinlenen telefon konuşmaları, Ergenekon davasına bakan Hakim Köksal Şengün'e kurulan tuzağı deşifre etti. Mahkeme Başkanı'nı şantaj ve tehditle baskı altına alan Ergenekon şüphelisi avukat Tülay Bekar, Şengün'den ısrarla davadan çekilmesini istiyor. Bekar'ı yönlendiren Oktay, mevcut durumu şöyle anlatıyor: 'Onu bağladık, bir bakıma bağlandı. Yetmiyor adamın gücü, yetmiyor.' Bir süre önce gündeme gelen baskı iddiaları Hakim Köksal Şengün tarafından yalanlamış, Tülay Bekar'la görüştüğünü, ancak bunların normal olduğunu iddia etmişti. Oysa ses dökümleri hakime açıkça baskı yapıldığını ortaya koyuyor. Bu noktada dikkati çeken bir ayrıntı var. Ergenekon davası iki yıldır sürüyor. Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkeme Başkanı Köksal Şengün davanın başladığı ilk günlerden beri sanık ve çevrelerinin sürekli eleştirisine muhatap olmuş, kendisi hakkında bir çok kez reddi hakim talebi yapılmıştı. Şengün, duruşmalarda sanıklarla tartışmaya girmekten dahi çekinmemişti. Ancak son aylarda Şengün'de belirgin değişiklik gözleniyor, adı sık sık gündeme geliyor. Hakim Şengün'ün ne kadar etkilendiği bilinmez ancak kendisine baskı yapıldığı açık. İlerleyen süreçte konuyla ilgili soruşturma tamamlanarak Seyfi Oktay davası açıldı ve Ergenekon davasını engelleme girişimleri delilleriyle birlikte iddianameye yansıdı. İddianamede, "Örgütün amaç ve hedefi, bir şekilde soruşturmaya muhatap örgüt yöneticisi ve üyesi şüphelilerin usulsüz olarak soruşturmadan kurtararak tahliyesini sağlamak, yargılaması devam eden davayı etkisizleştirmek, davanın görülmekte olduğu mahkemeyi çalışamaz hale getirmek olduğu tespit edilmiştir" deniliyor.

 18.06.2010: İŞTE KONTRGERİLLA YARGISI: CİHANER KURTARILDI!:

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde, 'Ergenekon terör örgütüne üye olmak' suçlamasıyla yargılandığı dava ile 'Görevi kötüye kullanmak', 'Evrakta sahtecilik' ve 'İmar kirliliğine neden olmak' iddialarıyla Yargıtay'da yargılandığı davanın birleştirilmesine ve tutuklu 9 sanığın tahliyesine 'oybirliğiyle' karar verdi. Böylece artık 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk'in ifade vermesi ve mahkemeye çıkması gerekmeyecek. Bu skandal kararla birlikte 2'nci Şemdinli olayı gerçekleşmiş oldu. 2005 yılında da Şemdinli'de asker ve sivil sanıkların katıldığı ve iki vatandaşın öldürüldüğü olaya bakan Van sivil mahkemeleri sanıkları ağır hapis cezalarıyla cezalandırmalarına karşın devreye giren HSYK ve Yargıtay dava dosyasını zorla mahkemeden alarak askeri mahkemeye göndermiş, ilk duruşmada da sanıklar 2 vatandaşı öldürmelerine karşı tahliye edilmişlerdi. Şemdinli ve Cihaner davalarının yerel mahkemelerden alınarak sanıkların tahliye edilmesi, Kontrgerilla'nın varlığını kanıtlayan en büyük delillerden biri olarak yerini aldı. Özel Harp Dairesi'ne (ÖHD) bağlı psikolojik harp birimlerinden birinde çalışan Kurmay Albay Dursun Çiçek'in emir komuta zinciriyle hazırladığı 'Islak İmzalı' Kontrgerilla planı Erzincan ve yöresinde uygulanmaya, masum insanlar klasik kontrgerilla mantığına uygun olarak 'silahlı ve tehlikeli teröristler' olarak gösterilmeye çalışıldı. Fakat Şemdinli'deki gibi sivil savcılar tarafından deşifre edildiler, aralarındaki bağlantılar ve cephaneleri ortaya çıkarıldı. Ancak özellikle yüksek yargıda örgütlendiği çok net ortaya çıkan bağlantıları eliyle, yerel mahkemelerin elinden kurtarıldı. Kısa zaman sonra tekrar aramızda dolaşmaya ve yeni kışkırtma planlarını yürütmeye çalışacaklarına şüphe duyulmuyor. Şemdinli'de serbest bırakılan sanıklardan biri birkaç yıl sonra Isparta'da bir müteahhidi hunharca öldürüp altınlarını gaspetti. Suçu sabit görülerek mahkemece cezalandırıldı. Erzincan sanıklarının da serbest kaldıktan sonra darbe girişimleri içerisinde yer alacaklarından, kendileri aleyhindeki delilleri yok edeceklerinden kaygı duyuluyor. Nitekim, 17.04.2012 tarihinde Düzce jandarmada görevli 8 asker gözaltına alınıp tutuklandı. Kendilerine yöneltilen suçlama; 1993 yılında intihar ettiği öne sürülerek dosyası kapatılan ancak Ergenekon soruşturmasında ele geçen belgeler üzerine 2010 yılında dosyası tekrar açılan Tunceli Jandarma Komutanı Albay Kazım Çillioğlu soruşturmasında oğul Çillioğlu'nun telefonlarını yasadışı şekilde gizlice dinlemeye almak, bu yolla soruşturma bilgilerini ve gizli tanıklarını ortaya çıkarmaya çalışmak oldu. Operasyonda gözaltına alınıp tutuklananlar 8 askerden birinin 2008-2010 tarihleri arasında Erzincan 3. Ordu Komutanlığı'nda istihbarat astsubayı olduğu bilgisine ulaşıldı. Tuğrul Z.'nin Erzincan'da görev yaptığı süre zarfında dönemin Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in de yargılandığı Ergenekon davası ekibiyle irtibatlı olduğu öne sürülüyor. Yargıtay'ın serbest bıraktığı ve üzerlerine gitmediği sanıkların boş durmadığı yasadışı eylemlerine devam ettiği söylenebilir.

 19.06.2010: 28 Şubat süreci 1000 yıl sürecek mi?:

Ankara 4. İdare Mahkemesi'nin Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'e yargılanma yolunu açması. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin, Ergenekon davalarında tutuklama kararları veren ceza mahkemelerinin 9 hakimine tazminat kararı vermesi. Yargıtay 11. Dairesi'nin, Cihaner'in Erzurum'daki terör suçu davasını, askeri araçların yürütülmesi ve adliye üzerinde savaş uçaklarının 'alçak uçuş' desteğinde inanılmaz şekilde bünyesine alarak sanıkları tahliye etmesi. İstanbul 9. Ağır Ceza'ya HSYK korsan kararnamesiyle atanmış olan Yılmaz Alp'in balyoz tutuklularına ikinci toplu tahliye kararını vermesi. Sırada, ses kayıtlarıyla da ortaya çıktığı gibi Temmuz ayı içinde verileceğine kesin gözle bakılan meclisin anayasa değişiklik paketindeki Anaya Mahkemesi ve HSYK üye sayısının artırılması maddelerinin anayasa mahkemesince iptal kararı. Peşpeşe gelen bu 5 gelişme, yargıdaki kontrgerillacıların organize şekilde atağa geçtiklerini gösteriyor. Özellikle anayasa mahkemesinin vereceği karar çok kritik ve 28 Şubat sürecinin 1000 yıl sürüp sürmeyeceğini gösterecek.

 20.06.2010: Kritik gün 28 Haziran: Yargıtay'ın kararı yok sayılabilir:

 Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin Erzurum 2. Ağır Ceza tarafından İstanbul 13. Ağır Ceza'ya birleştirme talebiyle gönderdiği dosyaya, aslı olmadan kopya CD nüshası üzerinden el koyarak birleştirme ve sanıklara tahliye kararı vermesi hukukçuları ayağa kaldırdı. 28 Haziran'da birleştirme kararı konusunda kritik bir karar verecek olan İstanbul'daki Ergenekon davasına bakan mahkemenin önünde birkaç yol var: Birincisi; 'Millete Komplo' belgesi davası sanığı Dursun Çiçek'in yargılandığı davayla hukuki ve fiili irtibatı var' diyerek her iki davayı birleştirebilir. Dava Ergenekon davasıyla birleştirilirse dosyanın aslı üzerinden yargılama yapılması gündemde. İkincisi; Mahkeme, Çiçek'in yargılandığı davayla 'hukuki irtibat yok' derse dosyanın Erzurum'a iadesi gerekiyor. Bu halde Erzurum yeni bir karar verecek. Üçüncüsü; Ergenekon davasına bakan mahkeme dosyayı Yargıtay'a gönderirse, özel yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği uyuşmazlık talebinde bulunabilir. Uyuşmazlık yaşanması halinde son kararı Yargıtay 5. Ceza Dairesi ya da Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun vermesi bekleniyor. Dosya Silivri'deki mahkemede birleşirse Ergenekon terör örgütü üyeliğinden yargılanan Orgeneral Saldıray Berk, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ve diğer sanıkların tutukluluk haline yeniden karar verilebilecek. Bu durumda fotokopi belgelerle CD yargılaması yapan 11. Ceza Dairesi'nin kararı ortada kalacak. 

 21.06.2010: Eski Savcı: Ergenekon Yargıtay'a da sıçradı mı?:

Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in Erzurum'daki terör davası ile Yargıtay'daki davayı birleştirmesi ve Cihaner ile 9 sanığı tahliye etmesine hukukçulardan gelen tepkiler giderek setleşiyor. Kenan Evren hakkında iddianame hazırladıktan sonra meslekten ihraç edilen eski Savcı Sacit Kayasu, kararı 'vahim' olarak niteledi: 'Bir ses kaydı olmasaydı, hadi derdiniz 'hukuki hata.' Ama o ses kaydından sonra 'acaba bu işin arkasında başka şeyler var mı; Ergenekon terör örgütü Yargıtay'a da sıçradı mı?' gibi insanın aklına ister istemez bu sorular geliyor.'

 22.06.2010: Ergenekon mahkemesinden Yargıtay'a darbe:

Yargıtay'ın dosya aslını görmeden CD üzerinden vererek oldu bitti saydığı skandal karara rağmen, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dosya aslını göndermedi ve Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Cihaner ve Islak İmza dava dosyalarının birleştirilmesi talebini incelemeye aldı. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, beklendiği gibi hareket ederek dosya aslının hemen Yargıtay'a gönderilmesini istedi. Ancak heyetteki diğer iki üye hakimin aksi yönde görüş bildirmesi üzerine Erzurum mahkemesinin Cihaner dosyası ve talebi incelemeye alındı. Kararın Islak imza davasının başlayacağı 28 Haziran Pazartesi gününe kadar verileceği ve sürpriz bir karar çıkabileceği bildiriliyor.

 25.06.2010: Hakim Şengün'ü bağladılar ama gücü yetmedi!:

Medyaya sızan ses kayıtlarından, Ergenekon avukatı Tülay Bekaroğlu ile (Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı) Şengün'ün telefon görüşmelerini kısmen biliyoruz. Tülay Bekaroğlu, Şengün'e 'Herkes aleyhinde konuşuyor. Gün gelecek adını söylemeye utanacaksın. Ergenekon davasından uzaklaş' diye baskı yapıyordu. En ilgi çekici cümleler, avukat Bekaroğlu'yla da irtibatlı olan Seyfi Oktay'ın bir başka avukata, Ali Hadi Emre'ye söyledikleri: 'Onu bağladık. Bir bakıma bağlandı. Ama yetmiyor adamın gücü...' (Eylül 2009) Evet. yetmedi Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün gücü. Diğer iki üyenin gayretiyle, Cihaner ve Çiçek dosyaları şimdilik 13. Ağır Ceza'da kaldı. Dosyaların birleştirilip birleştirilmeyeceğine önümüzdeki günlerde karar verilecek.

5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder