4 Kasım 2018 Pazar

ABD Stratejik İletişiminin Çöküşü PKK/PYD Üzerinden Yalanlar

ABD Stratejik İletişiminin Çöküşü PKK/PYD Üzerinden Yalanlar 


Erol Başaran Bural 
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü                           
Milli Güvenlik ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi
19 Ocak 2018 Cuma

ABD Stratejik İletişiminin Çöküşü: PKK/PYD Üzerinden Yalanlar  

ABD’nin yoğunlukla son bir yıldır sahada kendisine destek veren “ Kara gücü ” 
PKK/PYD terör örgütü ile ilişkileri ve bu ilişkilerin uluslararası alana 
yansıması kapsamında yürüttüğü “Stratejik İletişim” politikaları, bu kapsamda 
kamuoyu ile paylaşılan mesajlar, konuyla ilgilenen kamuoyuyla birlikte aktör 
devletlerde de zihin karmaşıklığı yaratıyor.

ABD’nin Suriye ve özelinde PKK/PYD üzerinden yürüttüğü stratejik iletişimin 
yarattığı kriz niteliğindeki kargaşa son dönemlerde de artış gösteriyor. Bu 
yöndeki ilk arızanın geçtiğimiz yılın Mayıs ayında başladığını söylemek mümkün. 
Hatırlanacağı üzere o tarihlerde PKK/PYD’nin silahlandırılması ve bölgede 
dengeleri değiştirebilecek bir güç haline gelebileceği yönünde özellikle Türkiye 
tarafından yapılan eleştirilere cevaben ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve 
Avrasya İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Jonathan Cohen,  ABD’nin PYD ile olan ilişkisinin “ Geçici ” ve “ Taktiksel ” olduğunu söylemişti.[i] 

Rakka’nın IŞİD terör örgütünden temizlenmesi için devam eden operasyonlar döneminde yapılan bu açıklamanın, yani PKK/PYD terör örgütü ile ABD ilişkilerinin, IŞİD tehdidine yönelik, geçici ve taktiksel olduğu söylemi son dönemde yapılan açıklamalar ile örtüşmüyor.

Aralık 2017 sonunda, bir basın toplantısı düzenleyen ABD’nin IŞİD terör örgütüyle mücadele özel temsilcisi Brett McGurk, “PKK/PYD ile çalışmaya devam edeceklerini tekrarlayarak”[ii], 

  Aslında ABD ile PKK/PYD’nin geçici bir ilişki içinde olmadığını ima ettiği anlaşılıyor. Yakın bir tarihte ise, ABD’nin yakındoğu politikalarından sorumlu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Satterfield, Senato Dış İlişkiler Komitesinde yaptığı konuşmasında, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığını; bölgedeki İran etkisine karşı koymak ve Suriye kuzeyindeki müttefikleri yani PKK/PYD’yi korumak amacıyla süresiz olarak sürdüreceğini belirterek[iii], 

PKK/PYD ile “taktiksel” ortaklığı, geçici olmaktan çıkarıp “stratejik” boyuta taşıdıklarını anlatmaya çalışıyor.

ABD söylemlerinin tutarsızlığı ve ABD’nin stratejik iletişiminin bir çöküşe 
doğru gittiği, ABD Başkanı Donald J. Trump’ın, PKK/PYD terör örgütüne 
verilen/verilecek silah yardımları konusunda yaptığı resmi açıklamalarda da en 
bariz biçimde kendisini gösteriyor. Hatırlanacağı üzere 2017 yılı Kasım ayının 
sonunda, Cumhurbaşkanımız ile ABD Başkanı Trump’ın resmi telefon görüşmesinin ardından bir açıklama yapan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu; ABD’nin YPG’ye vermiş olduğu silahlarla ilgili olarak; “Sayın Cumhurbaşkanımız, bu rahatsızlığını bir kez daha Sayın Trump’a iletmiştir. Sayın Trump da net bir şekilde talimat verdiğini, bundan sonra YPG’ye silah verilmeyeceğini, esasen bu saçmalığa daha önceden son verilmesi gerektiğini net bir şekilde söylemiştir.”  ifadelerini kullanmıştı.[iv]

Yapılan bu açıklamanın ardından, ulusal kamuoyunda ABD’nin PKK/PYD terör 
örgütünün silahlı kanadı YPG’ye silah vermeyeceği yönünde oluşan algı, çok kısa 
bir süre içerisinde Beyaz Saray ve ABD Savunma Bakanlığınca yapılan müteakip 
açıklamalar neticesinde değişmişti. Beyaz Saray, telefon görüşmesinden sonra yayımladığı açıklamada[v];

“Geçmişteki politikalarımızla tutarlı bir şekilde Başkan Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı; Suriye’de sahadaki ortaklarımıza sağlanan 
askeri yardım konusunda yapılacak düzenlemeler ve Rakka’da biten savaşın 
ardından IŞİD’in bir daha geri dönmemesi için istikrar safhasına geçiş 
konularında da bilgilendirdi.” denilmişti. Söz konusu açıklamada yer alan askeri 
yardım konusunda yapılacak “düzenlemeler” ifadesi, PKK/PYD terör örgütüne silah yardımının kesilip kesilmeyeceğine ilişkin zihinlerde büyük karışıklık yaratmıştı.

27 Kasım 2017’de, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon Ortadoğu Masası sözcüsü Eric Pahon; “Kürt ortaklarımıza sağladığımız askeri yardımı, IŞİD’in yenilmesi için askeri gereklilikler ve IŞİD’in geri dönmemesi için gerçekleştirilecek istikrar 
gayretleri çerçevesinde gözden geçiriyoruz”[vi] İfadesini kullanarak, PKK/PYD’ye silah yardımı konusunun Başkan Trump’ın dediği gibi bir telefon görüşmesiyle sonlandırılamayacağını bir anlamda belirtmiş olmuştu.

ABD ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en yetkili iki ismi arasında geçen bu 
resmi telefon görüşmesinde, ABD Başkanı tarafından PKK/PYD terör örgütüne silah yardımlarının “saçmalık” olarak nitelendirilmesi, bu yardımların bir an önce 
bitirilmesi için derhal talimat verdiğini açıklamasına rağmen ABD ne PKK/PYD’ye 
silah yardımını sona erdirmiş ne de terör örgütüne eğitim vermekten vazgeçmiştir.

Son örnek ise Türkiye’nin Afrin’de bulunan PKK terör örgütü varlığına yönelik 
düzenleyeceği muhtemel harekâtın yeniden gündeme geldiği ve bu yönde 
hazırlıkların son aşamaya yaklaştığı günlere denk geldi. 14 Ocak 2018 tarihinde 
Reuters haber ajansına düşen bir haberde[vii]; 

Koalisyon Güçleri Halkla  İlişkiler Ofisinin Reuters’a gönderdiği elektronik postayla ABD’nin PKK/PYD terör örgütü mensuplarından 30.000 kişilik “sınır güvenlik gücü” (Border Security Force) kuracağı belirtildi. ABD’nin PKK/PYD’ye verdiği silah ve eğitim desteği bilinmesine rağmen, terör örgütünden bir sınır gücü yaratılması ve bu gücün Türkiye- Suriye sınırında konuşlandırılacak olması kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu. Türkiye, Rusya ve Suriye’den gelen tepkilerin hemen ardından ABD Dışişleri Bakanı Tillerson; “Türkiye’ye bir açıklama borcumuz var. 

Bu, tamamen yanlış resmedilmiş ve yanlış tanımlanmış bir durum ve bazı kişiler 
yanlış konuşmuş. Herhangi bir sınır güvenlik gücü kurmuyoruz”[viii]  
Şeklinde bir açıklama yapmak zorunda kaldı. 

PKK/PYD terör örgütünden teşkil edilecek bir sözde sınır birliğinin isimlendirmesi ne yönelik yüksek perdeden tepkilere karşı olarak da, tıpkı PKK/PYD’nin isminin Suriye Demokratik Güçleri olarak değiştirilmesi gibi, sınır güvenlik gücünün isminin de “istikrar sağlama gücüne” veya “alan kontrol gücüne” dönüştürüldüğü[ix] 

Pentagon sözcüsü tarafından yapılan bir açıklama ile duyuruldu.

Stratejik İletişim ve Prensipler

ABD’nin Suriye’de PKK/PYD temelinde yürüttüğü stratejik iletişim uygulamalarına değinmeden önce stratejik iletişim kavramına değinmekte fayda var. Geleneksel anlamda strateji; önceden belirlenmiş hedeflere en uygun yöntem ve vasıtalarla, en etkin ve en çabuk şekilde ulaşma sanatı olarak tanımlanırken, iletişim ise; bir kaynaktan bilgi içeren bir mesajın bir kanal vasıtası ile alıcıya aktarılması süreci olarak tanımlanıyor. Her iki kelimenin birleşimi olan stratejik iletişim; uzun vadeli stratejik hedeflere ulaşmayı kolaylaştırmak maksadıyla belirlenmiş mesajların en uygun yer ve zamanda, en uygun vasıta ile en güçlü etkiyi yaratacak ve en senkronize şekilde sürekli bir şekilde ilgili (veya hedeflenen) kamuoyu ile paylaşılması ve ilgili kamuoyunun etkilenmesi şeklinde ifade ediliyor.[x]

Birden fazla tanımı bulunan stratejik iletişimin; “Politikaların, çıkarların ve 
uzun vadeli hedeflerin desteklenmesi maksadıyla, kamusal eylemlerin ve 
mesajların oluşturulması, uygulanması, değerlendirilmesi ve tekemmül 
ettirilmesini içeren; askeri, ekonomik, siyasi ve kültürel gayretlerin hepsini 
koordine eden bir süreç” olduğu belirtiliyor.[xi]

Stratejik iletişimle ilgili akademik çalışmalar incelendiğinde, stratejik 
iletişimin; devletlerin kamuoyu ile iletişime geçmek maksadıyla kullandıkları 
halkla ilişkiler, kamu diplomasisi gibi disiplinlerin ve bu disiplinleri 
kullanan devlet kurumlarının, ortak bir vizyon çerçevesinde uyumlu-tutarlı 
olarak çalışmasını sağlayan, düzenleyici bir koordinasyon mekanizması olduğu 
sonucuna ulaşılıyor.[xii]

ABD’nin zihinleri karıştıran stratejik iletişim uygulamalarına geçmeden, çok 
kısaca stratejik iletişimin uygulamaya dönük prensiplerine de kısaca göz atmakta fayda var. Etkin bir stratejik iletişim için; hedef kitlenin tespiti ve 
anlaşılması, koordinasyon, eylem-söylem uyumu, esneklik ve önleyici iletişim 
gibi bazı prensiplerin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekiyor.

Hedef kitlenin tespiti ve anlaşılması prensibi; stratejik iletişim planı 
çerçevesinde kimlere hitap edileceğini, hitap edilen kamuoyunun özelliklerini ve 
beklentilerini anlamayı; hedef kitlelerin kültürünün, sembollere / simgelere 
verdikleri önemin, hassasiyet gösterdikleri olguların ve inanç değerlerinin 
araştırılarak ortaya konulmasını ifade ediyor.

Stratejik iletişim prensipleri içerisinde belki de en önemlisi olarak sayılabilecek koordinasyon, devlet kurumlarının kendi aralarında iletişim planı çerçevesinde; kimin, hangi mesajı, hangi iletişim aracı ile vereceği, mesajlarda kullanılacak ana temaları ve terminolojiyi koordinesini gerektiriyor. Koordinasyon prensibiyle; farklı birimlerden çıkan farklı mesajların birbiriyle ve ana politikalarla uyumu sağlanıyor.[xiii]

Stratejik iletişim kapsamında, eylem-söylem uyumu prensibi; söylediğini yapmak, yaptığını söylemek anlamına geliyor. Esneklik ve önleyici iletişim prensibi ise; acil durumlara kısa sürede müdahale edilebilmesini, ana temalardan ve iletişim planından sapmayacak şekilde değişebilecek koşullara süratle uyum sağlayabilmeyi, önleyici iletişim ile gelecekte meydana gelebileceği düşünülen olaylara ilişkin önceden bilgilendirme yaparak olumlu bir algı yaratmayı gerektiriyor.

ABD’nin Stratejik İletişim Politikaları Çöküyor mu?

Belirtmeye çalışılan tanımlar ve prensipler çerçevesinde ABD’nin Suriye’ye 
yönelik politikaları kapsamında, PKK/PYD terör örgütüne ilişkin stratejik 
iletişiminin çökmek üzere olduğunu söylemek mümkün. Yazının ilk kısımlarında 
verilen örnekler üzerinden bir değerlendirme yapalım.  

IŞİD terör örgütünün Suriye’de varlığı hemen hemen minimum seviyeye getirildiği halde, ABD’nin hem bölgedeki güç dengesini korumak hem de İran’ın coğrafyadaki etkinliğini kırabilmek adına Suriye’de uzun yıllar varlık göstermeye, bu varlığını da PKK/PYD üzerinden sürdürmeye devam edeceği tüm kamuoyu tarafından açıkça görülüyor. Suriye kuzeyi ve doğusunda IŞİD’le mücadeleyi PKK/PYD terör örgütü ile yürüten ABD’nin, belirtilen hedeflerine ulaşması için PKK/PYD’yi “geçici ortak” konumundan “kalıcı ortak” pozisyonuna soktuğu anlaşılabiliyor. Tüm gelişmeler ve söylemler bir arada değerlendirildiğinde, geçen yıl ABD tarafından yapılan “geçici” ve “taktiksel” söyleminin gerçeği yansıtmadığı, aksine ABD PKK/PYD ilişkisinin “kalıcı” ve “stratejik” olduğu anlaşılıyor. 

Denilebilir ki, Suriye’deki gelişmeler ve çatışmaların seyrine göre ABD stratejik iletişim planını revize ederek, söylemlerini de değiştiriyor. Bu söylem, stratejik iletişim uygulamalarının esnekliğine uyumlu olmakla birlikte, 11.000 km öteden gelen bir devletin bu bölgede değişik amaçlarla iş tuttuğu ve kendisine göre “en güvenilir ortağı” ile kurduğu ilişki düzeyini çok kısa zaman dilimlerinde değiştirmesi ve sürekli olarak yeniden isimlendirmesi, stratejik seviyede uygulanan iletişimin ruhuna aykırı düşüyor.

İkinci örnekte de belirtilen şekilde; ABD ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en 
yetkili iki ismi arasında geçen resmi telefon görüşmesinde ABD Başkanı 
tarafından PKK/PYD terör örgütüne silah yardımlarının “saçmalık” olarak 
nitelendirilmesi, bu yardımların bir an önce bitirilmesi için derhal talimat 
verdiğini açıklamasına rağmen ABD’nin ne PKK/PYD’ye silah yardımını sona 
erdirdiğini, ne de terör örgütüne eğitim vermekten vazgeçtiğini görüyoruz. 
Üstüne üstlük ABD, PKK/PYD’ye 2017 yılında 430 milyon dolarlık yardım miktarını 2018 yılında 500 milyon dolara çıkartarak[xiv], bırakın sona erdirmeyi “yardım saçmalığını” artırarak PKK/PYD konusundaki iletişim facialarına bir yenisini eklemiş oluyor. ABD Başkanının resmi görüşmede yaptığı bir açıklamanın gerçeği yansıtmadığının kendisine bağlı bakanlık sözcülerince yalanlanması da cabası. Yine prensiplerin de belirtmeye çalışıldığı şekilde, bu söylem ve uygulamalar stratejik iletişimin “eylem-söylem” uyumu prensibine de aykırı düşüyor. Yani ABD Başkanı PKK/PYD’ye silah yardımının bitmesi gerektiğini, yanında bulunan yetkililere derhal emir vereceği ve bu işi bitireceği söylemini kullanmasına rağmen, silah yardımı bitmiyor, aksine artarak devam ediyor, söylemler eyleme yansımıyor.

Son örnek ise ABD tarafından PKK/PYD terör örgütüne verilen silah, teçhizat ve 
eğitim yardımının sonucunda kurulacağı açıklanan “sınır güvenlik gücü” ile 
ilgili. Halkla İlişkiler Ofisi tarafından açıklanan sınır güvenlik gücü, aradan 
daha 24 saat geçmeden ABD Dışişleri Bakanı Tillerson tarafından yalanlanıyor. 
İşin ilginç tarafı Tillerson açıklamasında “tamamen yanlış resmedilmiş ve yanlış 
tanımlanmış bir durum ve bazı kişiler yanlış konuşmuş” diyerek ABD stratejik 
iletişimin çöktüğünü kamuoyuna da ilan ediyor. ABD Dışişleri Bakanının 
konuşmasından; ABD bakanlıklarının politikalarıyla uyumsuz bir şekilde, 
bakanlıklarla koordine edilmeden yapılan bir açıklama olduğunu anlıyoruz ki, bu 
tam bir iletişim faciası. Sözde sınır güvenlik gücünün isminin “istikrar sağlama 
gücüne” veya “alan kontrol gücüne” değiştirileceğini açıklamak da ABD için başka bir iletişim manevrası ancak Türkiye kamuoyunun algısını değiştirmeye yetecek bir açıklama değil.


Sonuç

Sonuç olarak Trump yönetiminin iş başına gelmesiyle birlikte ABD’nin hem kendi kamuoyu hem de uluslararası kamuoyu nezdinde büyük iletişim kazaları yaşadığını söylemek, Suriye ve özelinde PKK/PYD terör örgütü kapsamında oluşturdukları stratejik iletişim planının ise çöktüğünü söylemek mümkün. Stratejik iletişimin diğer iletişim modellerine göre daha şeffaf, daha proaktif bir iletişim modeli olması gerekirken, ABD tarafından kullanılan stratejik iletişim yönteminin;

-           Kitlelerin mevcut algılarını ABD’ye göre olumsuz yönde değiştiren, 

-           Şeffaf olması gerekirken, kamu oylarını gizli ajandalarının 
bulunduğuna daha fazla inandıran, 

-           Proaktiflikten çok, başta Türkiye olmak üzere bölgedeki aktör 
devletlerden aldığı tepkilere göre anlık değişen, 

-           Uzun vadeli programlar uygulamak yerine kısa vadede değişkenlik 
gösteren ve inandırıcılıktan uzak, 

-           Stratejik iletişimden uzak propagandaya yakın bir yöntem olduğu 
sonucuna varılabiliyor.   

ABD’nin politikaları Türkiye’yi nasıl etkiler diye soracak olursak hemen cevabını verelim: “Bundan sonra hiç etkilemez”.

Türkiye için önemli olan nedir?

Türkiye için önemli olan; ABD’nin PKK/PYD terör örgütü ile geçici ya da kalıcı, 
taktiksel ya da stratejik bir ilişki içerisinde olması değil, kendisini 
Türkiye’nin müttefiki olarak tanımlayan ABD’nin tüm uyarılara rağmen Türkiye’ye büyük zararlar veren bir terör örgütü ile ortaklık kurmasıdır.

Türkiye için önemli olan; ABD’nin PKK/PYD’ye silah vermesi, verdiği silahları 
IŞİD’le mücadele sona erince geri toplayacağını açıklaması değil, ABD’nin bir 
gün Türkiye’ye döneceğini bilerek bu silahları PKK/PYD terör örgütüne vermiş 
olmasıdır.

Türkiye için önemli olan; ABD’nin PKK/PYD terör örgütü mensuplarından oluşan bir “sınır güvenlik gücü” ya da “istikrar sağlama gücü” veya “alan kontrol gücü” 
kurması değil, Türkiye’de 40.000’den fazla insanımızın hayatını kaybetmesine 
neden olan bir terör örgütüne ABD’nin silah vermesi ve onun hamiliğini yapması, devlet başkanı seviyesinde yalanlar söyleyerek Türkiye’yi oyalamaya 
çalışmasıdır.

Söylemleri değişse de Türkiye; ABD’nin PKK/PYD politikalarının değişmediğinin, 
bundan sonra da değişmeyeceğinin, ABD’nin nihai hedefinin bölgede bir PKK 
devletçiği kurarak bu gücü İran ve Türkiye’ye karşı kullanmak olduğunun 
farkındadır.

KAYNAKÇALAR;

[i]https://www.ntv.com.tr/dunya/abdden-pyd-aciklamasi-iliskimiz-gecici-vetaktiksel,Rthnu7Ww7ESBfoYDUe_LNg

[ii]https://www.sabah.com.tr/gundem/2017/12/22/abd-teror-orgutuyle-calismaya-devam-edecek

[iii]http://medyascope.tv/2018/01/12/abd-disisleri-bakan-yardimcisi-sdgyi-korumak-ve-iranin-etkisini-kirmak-icin-suriyede-suresiz-olarak-kalacagiz/

[iv]http://aa.com.tr/tr/turkiye/disisleri-bakani-cavusoglu-trump-ypgye-silah-verilmeyecegini-soyledi/977789

[v]https://tr.usembassy.gov/readout-president-donald-j-trump-call-president-recep-tayyip-erdogan-241117e
(Son Erişim Tarihi: 25 Kasım 2017)

[vi]https://www.reuters.com/article/us-usa-trump-turkey-pentagon/pentagon-says-reviewing-adjustments-to-arms-for-syrian-kurds-idUSKBN1DR2ECy
(Son Erişim Tarihi: 01 Aralık 2017)

[vii]https://www.reuters.com/article/us-mideast-crisis-syria-sdf/u-s-led-coalition-helps-to-build-new-syrian-force-angering-turkey-idUSKBN1F30OA

[viii]https://tr.sputniknews.com/turkiye/201801181031858395-abd-turkiye-suriye-sinir-gucu/

[ix]http://aa.com.tr/tr/dunya/pentagon-suriyede-egittigi-guce-istikrar-gucu-diyecek/1034995

[x]Metin Gürcan, (2012), “Stratejik İletişim Modeli ve Güvenlik Alanına 
Uygulanabilirliği”, Güvenlik Stratejileri Dergisi, Sayı:15, Sf.100

[xi]Office of the Under Secretary of Defense for ,Acquisition, Technology and 
Logistics,Defense Scince Board, (2008), “Task Force on Strategic Communication”, 
Washington: Sf.1-6

[xii]Rıza Güler, (2017), “Güç ve İkna Sanatı: Stratejik İletişim”, Ankara: 
İhtimal Dergisi Yayınevi, s.257

[xiii]Rıza Güler, a.g.e., sf.270

[xiv]http://www.21yyte.org/tr/arastirma/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi/2017/12/04/8761/pkkpydye-silah-yardimi-sacmaligi



Uzman Hakkında
Erol Başaran Bural
Milli Güvenlik ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi
erolbural@gmail.com

Uzmanın Diğer Yazıları

  İdlib’de Silahsızlandırılmış Bölge ve Silahsızlan(dır)ma-Tasfiye-Entegrasyon 
  İdlib'te Yaklaşan Felaket 
  İdlib Senaryoları 
  PKK Terörünün Kuluçka Makinası: Kandil 
  Taliban’dan IŞİD’e: Afganistan ve Terör Sorunu 
  ABD’nin Nükleer Anlaşmadan Çekilme Kararı ve Sonrası 
  Suriye’ye Atılan “Savaş Baltaları” ve Propaganda 
  Suriye İç Savaşında Pandoranın Kutusu: İdlib 
  Afrin’e Uzanan Zeytin Dalı 
  ABD Stratejik İletişiminin Çöküşü: PKK/PYD Üzerinden Yalanlar 
  İdlib Açmazı 
  İran Krizi PKK’nın İştahını Kabartıyor 
  Türkiye’nin 2017 Yılında Terörle Mücadele Stratejisi: Önleyici Kolluk ve 
  Kesintisiz Mücadele 
  PKK/PYD’ye Silah Yardımı Saçmalığı  
  Türkiye’ye Yönelik Terör Tehdidi: IŞİD’in Emni’leri  
  Neden Şemdinli? 
  IŞİD’in Yeni Modus Operandisi 
  İdlib’de Riskler ve Tehditler: Malhama ve İngimasi 
  Terörizmle Mücadelede Kamuoyu ile İletişim Yönetimi Nasıl Olmalı? 
  Uluslararası Toplum IŞİD’e Odaklanırken, Boko Haram Vahşeti Artıyor 
  IŞİD'den En Çok Türkiye Zarar Görüyor 
  IKBY’nin Bağımsızlık Referandumu, PKK Terör Örgütü ve Gerçekler 
  IŞİD Yalnız Kurtlarını Uyandırmaya mı Çalışıyor? 
  Terörizmle Mücadelede Terör Örgütü Lider Kadrolarına Yönelik Operasyonlar 
  PKK Terör Örgütünün Kitle İkna Silahları ve Propaganda Yöntemleri 
  Avrupa Birliği Terörizm Durumu ve Eğilimi Raporunda PKK Terör Örgütü 
  PKK/PYD’nin Yabancı Teröristleri 
  Terörizmi Küresel Alana Yaymak: Filipinler’de DAEŞ Varlığı 
  Brüksel'deki NATO Zirvesi ve Uluslararası Terörizmle Mücadele 
  Manchester’da Terör Saldırısı: DAEŞ’in Yalnız Kurtları ya da Uyuyan Hücrelerimi? 
  PYD ve PKK İlişkisini Anla(ta)mamak 
  Terör Örgütleri ve Propaganda: DAEŞ Terör Örgütü Örnek Olay İncelemesi 


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder