17 Aralık 2014 Çarşamba

TURGUT ÖZALLI YILLAR 1



TURGUT ÖZALLI YILLAR .. 1


SÜREYYA ORAL

Tutuklanacağım diye gitti kabine üyesi olarak çıktı

12 Eylül darbesinin ardından Genelkurmay Karargâhı’na götürülen Özal komutanların ekonomik konulardaki sorularına maruz kaldı. Özal kısa süre sonra Ulusu hükümetinin kabinesinde Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı’ydı



Tutuklanacağım diye gitti kabine üyesi olarak çıktı


SÜREYYA ORAL / ÖZALLI YILLAR - 1
1980 yılının Ocak ayı. Türkiye genelinde sokak huzursuzdu. Terör olayları nedeniyle günde ortalama 20 kişi hayatını kaybediyordu. Ekonomi bozuktu. Silah ve sigara başta olmak üzere her türlü kaçakçılık artmıştı. Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile kuvvet komutanlarının uyarı mektubu, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e verilmişti. Siyasetin içine girdiği kaos ortamında, 12 Eylül 1980 askeri darbesi ufuk çizgisinde belirmeye başlamıştı. Turgut Özal, Türkiye’nin bu kaos günlerinde Genelkurmay Karargahı’na adımını attığında, kaderinde onu Cumhurbaşkanlığı’na taşıyacak bir değişimin başladığı aklına bile gelmezdi.
Turgut Özal, Süleyman Demirel Hükümeti’nde hem Başbakanlık hem de Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı idi. Demirel Hükümeti, tarihe 24 Ocak kararları diye geçen, ekonomide dengeleri değiştirecek çok önemli kararları almanın arifesindeydi. Ancak askerlerin de buna ikna edilmesi gerekiyordu. Turgut Özal, Başbakan Süleyman Demirel’den izin alarak Genelkurmay Başkanı Evren’i ziyaret etti. Bu ziyarette yanında Hasan Celal Güzel, Hüsnü Doğan ve Yıldırım Aktürk vardı. Toplantıda dönemin kuvvet komutanları da bulundu. Özal, alınacak kararların zorunluluğunu ve faydalarını askerlere anlattı.

Korutürk gece yarısı imzaladı


24 Ocak kararları, sabah beklenmeden Cumhurbaşkanlığı’na imzaya gönderildi. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Haluk Bayülken devreye sokularak kararlar istirahate çekilmiş olan Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e gece yarısı imzalatıldı ve Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Özal, ekonomik kararların alınmasından sonra Genelkurmay’ı bir kez daha ziyaret ederek geniş kapsamlı bir brifing daha verdi. Bu brifingde ilk ekibe ilave olarak Mahir Barutçu da yer aldı.
Özal, ikinci görüşme sırasında soruları ekonomiye hakimiyetini gösterecek biçimde yanıtlıyor ve komutanlardan olumlu not almaya çalışıyordu. Özal bu görüşmeden çıktığında oldukça memnundu. Askerler ikna olmuştu.
12 Eylül askeri darbesinin sabahı bütün siyasi liderler gözaltına alınırken, Turgut Özal da sabaha karşı evine gelen askerlerce Genelkurmay Karargahı’na götürüldü. Özal’ın tutuklanacağı sanılıyordu ancak komutanlar onu ekonomik konularda alacakları kararları danışmak için karargaha getirmişlerdi.
Hüsnü Doğan, o günleri anlatırken çok endişelendiklerini belirterek, öğleye doğru gelen haberle rahatladıklarını söyledi. Hüsnü Doğan, darbe sabahını şöyle anlattı:

‘Çok telaşlandık’


“12 Eylül sabahı saat 06.00’da Özal’ı evden alıp götürdüler. Bizler çok telaşlandık. İlerleyen saatlerde bürokrasiye hakim olması nedeniyle ve kendisinden bilgi almak için alındığını öğrendik. Konsey üyeleri Özal ile yaptıkları bu görüşmede bir konuya açıklık getirmişler. Konsey üyeleri Özal’a ‘27 Mayıs harekatı sırasında bankaların mevduat sahiplerine en fazla 5 bin liralık bir limitte ödeme yapılması kararlaştırılmıştı. Biz ne kadar limit koyalım‘ diye sormuşlar. Özal,bu soruya ‘gerek yok, eğer koyarsak aksi olur ve vatandaş mevduat çekmek için bankalara hücum eder. Ekonomi zorar girer’ yanıtını vermiş.”
Darbe, siyasi partileri ve kadroları tasfiye ederken, Özal’a kabine üyeliğinin yolunu açmıştı.
Özal, Konsey yani darbe yönetimi tarafından emekli oramiral Bülend Ulusu’ya kurdurulan hükümette ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. Özal ekonomiyi uyum içinde götürebilmek düşüncesiyle Kaya Erdem’in de Maliye Bakanı olmasını sağladı.

Kastelli skandalıyla sarsıldı


Özal ve Erdem ikilisinin Ulusu kabinesindeki görevleri bankerler olayının patlak vermesi ve Banker Kastelli’nin yurdışına kaçmasına kadar sürdü. Kastelli olayı çıkmadan önce de Maliye Bakanı Kaya Erdem, “Bu bankerlere para yatıranlar bize sordu da mı yatırdı. Kumar oynadılar ve kumarda kaybettiler“ açıklamasında bulundu. Bu demeç, vatandaşın bankerlere hücumunu hızlandırdı. Arkasından Kastelli olayı da çıkınca Konsey Kaya Erdem’in istifasını istedi. Ve Kaya Erdem görevini bıraktı. Özal Kastelli’nin batışını değerlendirirken, batış nedeninin sertifika toplaması olmadığını, bu sistemin Amerika’da da uygulandığını, asıl batış nedeninin topladığı paralarla geri dönüşü zamana bağlı inşaat yatırımlarına girmesi olduğunu söyledi.

Ulusu’ya istifasını verdi


Maliye Bakanlığı’na Özal’ın uyumlu çalışacağı bir kişinin atanması isteğine rağmen bu göreve Adnan Başer Kafaoğlu getirildi. Bu atamanın açıklanmasının öncesinde Özal, istifasını Başbakan Ulusu’ya vererek ayrıldı. Ve direkt Side’ye yazlığına gitti.
Giderken de bir tedbir olarak arabasının plakasını değiştirdi.
Yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren o günleri anlatırken “Özal biraz disiplinsizdi. Hep kendi dediğinin yapılmasını isterdi. Başbakan Yardımcılığı döneminde başarılı oldu ama zaman zaman eteği çekiliyordu. Ekonomi Yüksek Kurulu’nda ben ve Başbakan Ulusu bazı şeylere mani oluyorduk. Bu nedenle de birkaç kez istifasını verdi ama kabul etmedim” diyecekti.



Turgut ve Semra Özal, Süreyya Oral’la birlikte bir etkinlikte.


EFSANE ANAP MUHABİRLERİNDEN ORAL

1950 yılında Ankara’da doğdu. Gazeteciliğe 1969 yılında Rüzgarlı Sokak’ta Ankara Ekspres Gazetesi’nde başladı. Daha sonra sırasıyla Medeniyet, Yeni Halkçı ve Milliyet gazetelerinde çalıştı. Yeni Halkçı gazetesinde çalışırken, dışarıdan Milliyet Gazetesi’nin polis muhabirliğini yürüttü. 1983’ten sonra sayılı ANAP muhabirlerinden biri oldu. 1994 yılında emekliye ayrıldıktan sonra da Ankara Büyükşehir Belediyesinde Basın Danışmanlığı görevinde bulundu. 1990 yılında Ankara Gazeteciler Cemiyeti tarafından son on yılın en iyi muhabirlerinden biri olarak ödüllendirildi. Sürekli Basın Kartı sahibi. Türk Ceza Kanunu’ndan 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldırılacağına ilişkin ilk haberi verdi. Devlet Güvenlik Mahkemesi, bu haberi kaynak göstererek Kutlu-Sargın davasında sanıkları tahliye etti. Ayrıca 2 saat olan kış saati uygulamasına karşı başlattığı kampanyadan sonra da kış saati uygulaması 2 saatten bir saate indirildi. Milli Savunma Bakanı Hüsnü Doğan’ın bir demecini yazdıktan sonra Doğan, Özal’ın diretmesiyle bakanlıktan azledildi.



Özal, Mesut Yılmaz’ın Semra Özal ile kapışmasının ardından ‘Mesut’u görmek istemiyorum’ diyerek safını belirledi.

Özal’ın kurmayı ve dönemin Bakanı Keçeciler yaşadıklarını anlatıyor:
Sivil Anayasa için zorlamalıydık

MEHMET KEÇECİLER (ANAP’ta parti yöneticiliği ve dönemin hükümetlerinde devlet bakanı olarak görev yaptı)

Koç ve Sabancı istedi

Ulusu hükümeti döneminde Özal kendisini ziyaret etmek isteyen Vehbi Koç ile Sakıp Sabancı’ya randevu verir. Ancak Bakanlar Kurulunun uzaması üzerine Koç ve Sabancı, benim yanımda uzun süre oturmak zorunda kaldılar. Tanışma faslından sonra Koç, bana hangi konularda danışmanlık yaptığımı sordu. Siyasi konularda danışmanlık yaptığımı söyleyince Özal’ın ‘siyasete girip girmeyeceklerini’ sordular. Ben “24 Ocak kararlarının uygulanabilirliğinin sürdürülmesi için siyasete girmesinin şart olduğu” yanıtını verdim. Sohbet devam ederken Bakanlar Kurulu toplantısı bitti. Koç ve Sabancı uzun bekleyişten sonra Özal ile bir araya geldiler. Koç ve Sabancı, Özal’ın siyasete girme niyetinde olmasından duydukları memnuniyeti paylaşırlar. Koç ve Sabancı, Başbakanlık’tan ayrıldıktan sonra Özal beni yanına çağırarak görüşmeyi aktardı. Siyasete kesinlikle girmeyi düşünmediğini belirtti ve “Ben siyasete girmem, siyaset adam yeme makinesidir. Uzun yıllar siyaset yapan, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan asıldı. Uzun yıllar CHP’nin başında olan ve tek adam olarak bilinen İsmet İnönü öldüğünde partisizdi. Ben daha önce bir kere denedim olmadı. Siyaset hem ekşidir, hem tadı bozuktur” dedi. Bu sözler üzerine ben, “Devlet tecrübeniz var. Bilgi birikiminiz var. Bunları değerlendirmezseniz size mahşerde, ‘bilginizi kullanmadan niye geldin’ diye hesap sorarlar” dedim.

Yılmaz ile kavgalıydı


Özal’ın Cumhurbaşkanı olduğu dönemde Semra Özal’ın İstanbul il başkanlığına seçilmesi hataydı. Bu Cumhurbaşkanı’nın anayasal tarafsızlığı konusunda büyük bir darbe oldu. Kongrede Semra Özal’ın, Mesut Yılmaz’ı desteklemesine Turgut Bey sessiz kalarak destek verdi. Ancak Yılmaz’ın genel başkan olmasından sonra Semra Özal ile aralarında çıkan kavga, Turgut Özal- Mesut Yılmaz kavgasına dönüştü.
Cumhurbaşkanı olduğu dönemdi. Bir gün, Mehmet Perçin, Tunca Toskay, Talat Zengin beni arayarak, Özal’ın görüşmek istediğini söylediler. Özal, görüşmede benden olağanüstü kongre için imza vermemi istedi. Benim biraz beklenmesi gerektiğini söylemem üzerine Özal, “O zaman ben istifa ederim ve çalışmaya başlarım. Mesut’u görmek istemiyorum” yanıtını verdi. “Özal’ın kesin kararlı gözükmesi üzerine üç isimle görüşmesini ve ondan sonra karar vermesini istedim. O isimler Aydın Menderes, Hasan Celal Güzel ve Muhsin Yazıcıoğlu idi. Özal, üçüyle de görüştü. Köşk çıkışında Menderes ile Güzel, görüşmeyi ifşa ettiler. ‘Kolay birleştirebileceğim insanları ikna edemiyorum. Sen haklıymışsın’ dedi. Türk Cumhuriyetleri’ne ziyareti öncesinde de 2.5 saat kendisiyle konuştum. ‘Köşk sonrası sizin yeriniz yine ANAP’tır. Tekrar partinin başına gelirsiniz. O zaman her şey farklı olur. Beklenmesinde yarar var’ diyerek ikna ettim ve istifadan vazgeçirdim. Ama biz 16 arkadaşımızla birlikte partiden ayrıldık.

Transfer yolunu açmadı


En büyük eksiğimiz bir sivil anayasa yapmak girişimini zorlamamamızdır. Bunun için Meclis’te 8 eksiğimiz vardı. Turgut Özal transfer yolunu açmadı.




Özal Başbakan seçilip Köşk’e çıktığında Evren’i kendisine çekerek öpmüştü.


Parti Side’de doğdu

Özal, eşi Semra Özal ile gittiği Side’de uzun bir tatil yaptı. Bu tatilinde yanında Kaya Erdem ve eşi de vardı. Ancak gözü kulağı Ankara’da olan Özal, yeni Maliye Bakanı Adnan Başer Kafaoğlu ve kendinden boşalan Başbakan yardımcılığı görevine getirilen Sermet Refik Pasinli’nin ekonomi politikalarını takip ediyor ve uygulamalardan memnuniyetsizliğini çevresindekilere anlatıyordu. Hatta bir seferinde Yabancı Sermaye Daire Başkanlığı’nın başında bulunan dayıoğlu Hüsnü Doğan’ı arayarak, Bülent Ulusu ile görüşmesini ve yeni uygulamaların ekonomiye getireceği zararları anlatarak engel olmasını istedi. Ancak Doğan, Özal’a kararın siyasi idarenin elinde olduğunu ve bir şey yapamayacaklarını iletti.
Zaman zaman Mehmet Keçeciler, Hüsnü Doğan, Ekrem Pakdemirli, Yıldırım Aktürk Side’ye giderek Özal ile görüştü. Bu görüşmelerde özellikle Semra Özal, Mehmet Keçeciler ve Hüsnü Doğan yeni bir parti kurarak seçimlere girilmesini isteyerek, Özal’ı buna ikna etmeye çalıştılar. Bu arada Ulusu’ya kurdurulması düşünülen parti içinde görev alınmasını isteyen Kaya Erdem, Vahit Erdem ve Adnan Kahveci gibi isimler de oldu. Ancak, parti kurulmasından yana olanlar “Siz Ulusu ile çalıştınız, yapamadınız ayrıldınız. Tekrar aynı çatı altında nasıl yapacaksınız” diyerek Özal’ı parti kurma konusunda ikna etti. Özal’ın tek şartı, doktorlar izin verirse parti kurmaktı.

Siyaset için 28 kilo verdi


Siyasete soyunan Özal’ın  geceleri uyurken nefesini tuttuğu ve bunun çok tehlikeli olduğu belirlendi. Tek çaresi, ciddi perhiz ve kilo vermekti. Özal Amerika’ya gitti ve Dr. De Bakey’e ciddi bir muayene olarak, rejime başladı. Doktorlar kontrolünde yapılan uygulama ile Özal 116 kilodan 88 kiloya düştü.


http://www.milliyet.com.tr/tutuklanacagim-diye-gitti-kabine-uyesi-olarak-cikti/gundem/gundemdetay/16.04.2013/1694111/default.htm




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder