30 Mart 2020 Pazartesi

SATIYORUM, SATIYORUMM, SAATTIIM....

SATIYORUM, SATIYORUMM, SAATTIIM.... 



Bayram Ankaralı, 
Çoban Ateşleri,
31.12.2003

Yıllar önce Türkiye'den Libya'ya işçiler para kazanmaya giderken yaygın olarak söylenen bir söz, doğruluğuna inanmasam da yüreğimi yakardı. 

" Çadırcıbaşı Kaddafi halkına şöyle seslenirmiş: " Ey Libya Halkı, eskiden Osmanlı gemileri gelecek, bize yiyecek getirecek diye denize bakar dururdunuz. Bakın işte o Osmanlı'nın torunlarını size köle yaptım..." 

Bu işin trajedi boyutuydu, o zamanlar. Zaman geçti, yıllar içerisinde Libya ve Kaddafi kimin dost kimin düşman olduğunu gördü mü bilinmez, ancak biz hala anlayamadık. 

Anlamamakta da direniyoruz. 

Kadıköy Belediyesinin 2003 yılı başlarında AB Komisyonu ile yaptığı anlaşmayı okuyunca kanım dondu. 

Sanırım bir yıla yakın bir süre anlaşmanın gerçek içeriği gizlenmiş. 

Anlaşmanın başlığı: “İnsan Haklarının Korunması ve Demokrasinin Güçlendirilmesi için Türk Toplumunun Sosyal Aktörlerinin İşbirliği” 

İlk bakışta çok masum bir "İnsan Hakları ve Demokrasi" örtüsü görüyoruz. Ancak biraz dikkatlice bakınca "Türk toplumunun sosyal aktörlerinin İŞBİRLİĞİ" ibaresi karşımıza çıkıyor. 

İŞBİRLİĞİ kelimesinin altını çizelim. Ne için işbirliği yapacakmış, bu toplumun sosyal aktörleri? 

Laf salatalarını ayıklarsak anlaşmanın içinden gerçek hedef ortaya çıkıyor: 

Türk Toplumunu, Türk Milletini bölmek, parçalamak, ahlaksızlığı teşvik etmek, Türkiye'yi AB'ye gammazlamak, yani içeriden bilgi sızdırmak, vb.. 

Bunu nasıl yapacaklar: İnsan Hakları ve Demokrasi eğitimleri adı altında içeriden ve dışarıdan özel olarak seçilmiş "MİSYONERLER" aracılığıyla ülkemizde ne kadar hassas nokta varsa kaşınarak, ayrımcılık körüklenerek... 

Tüm bu ihaneti AB için yapmanın ve yaptırmanın bedelini merak ederseniz, söyleyelim: 

612,752 AVRO. 

Bu bedele karşılık yapılacak çalışmaları da "TEFTİŞ" edecek makam, AB Türkiye 
temsilciliği.. 

Anlaşmanın Maddelerine bakalım: 

1. Projede görevlendirilecek olan uzmanlar ve STÖ'ler Türkiye'nin "İnsan Hakları Sicili" ile ilgili rapor ve değerlendirmelerini AB'ye sunacaklar, 1.6. Projede yaklaşık 500 kişi görev alacak ve bu kişilerin; İnsan Hakları, Demokrasi, 
toplumsal, cinsiyet, din, ayırımı alanlarında uzman olmaları gerekecek. 
Hedef olarak belirlenen 5 "kurban" grubu (Özürlüler, Seks emekçileri, Eğitimsiz Anneler, vb.) öncelikle ele alınacaktır. 
Hedeflenen eğitim ve bilgilendirmelerde özellikle "Fahişelik" ile ilgili destekleyici kanunlar ve politikalar, dikkati çekmektedir. 

1.8.......Konuşmacılar Türk ve Türk gerçeğine odaklanmadan kaçınma ve diğer ülkelerin deneyimlerinden yararlanma amacıyla ve görüş çeşitliliği sağlanması için diğer ulusların öğretmenleri, uzmanları ve profesyonelleri olacaktır. 

......Bu projenin elde etmek istediği esas başarı, katılımcıların davranışlarını değiştirmek ve onları içinde yaşadıkları şartların ve toplumun evriminde daha etkin bir rol almaya teşvik etmek olacaktır. 

Eylem 6 Görev 1:........Projenin uygulanma dönemi içinde yerel bir radyo istasyonu ile işbirliği içinde bir haftalık yayın hazırlanacaktır. 


2.3.......Bu işbirliği , Türk toplumu için zaruri olan ve müktesebatın benimsenmesi için yaşamsal olan çeşitli konular ve sorunları kapsayacak şekilde genişletilebilir. 

5.Gizlilik 

Komisyon ve Lehdar ,Madde 2 de adı geçen raporların ve kendilerine gizli olarak verilen belgelerin,bilgilerin veya diğer malzemenin gizliliğini korumayı taahüt eder. 

Madde 13-Geçerli Kanunlar ve Yetkili Mahkemeler 

13 (1) Bu Sözleşme ,Belçika kanunlarına tabidir. 

13 (2) Komisyon ve Lehdar arasında bu Sözleşme’nin uygulanmasından doğan ve dostça çözülemeyen ihtilaflar Brüksel Mahkemesine götürülecektir. 

29 Aralık 2003 tarihinde sessiz sedasız TBMM'ne sevk edilen "Kamu Yönetimi Reformu Yasa Tasarısı" ile yerel yönetimlere verilen yetkilerle üst üste koyduğumuzda olayın vehameti bir kat daha netleşiyor. 

Bu pilot anlaşma ile yukarıda andığımız yasa tasarısı -ki AB Yerinden Yönetim şartı doğrultusunda hazırlanmıştır, Türkiye'de küçük yönetim birimlerinin bağımsızca ikili anlaşmalar imzalamaları anlamına geliyor. 

En basit anlamda satış sözleşmesine dahi taraflar, "Yönetim Kurulu'nun onayını müteakip geçerlidir" ibaresini koyarken, Kadıköy Belediyesi tüm yetkileri kendisi kullanıyor. Hem de Türkiye'de uygulanacak olan ve %20 finansmanının kendilerince karşılanacağı bir anlaşmada geçerli kanunlar ve yetkili mahkeme Belçika ve Brüksel olarak kabul ediliyor. 

Ülkemiz pare pare elden gidiyor. Bu kez düşman topyekün saldırmıyor. İçeriden ve sessiz sedasız... 

31.12.2003 

***** 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder