24 Mart 2020 Salı

AMERİKAN DIŞ POLİTİKASINDA JEOPOLİTİK TEORİLER VE PRATİKLER BÖLÜM 4

AMERİKAN DIŞ POLİTİKASINDA JEOPOLİTİK TEORİLER VE PRATİKLER  BÖLÜM 4



2.6. Medeniyetler Çatışması ( The Clash of Civilizations ) Tezi ve Samuel P. Huntington 

Yirminci yüzyılın en iyi siyaset bilimcilerinden Harvard Üniversitesi'nin en tanınmış uluslar arası ilişkiler uzmanı Amerikalı Samuel P. Huntington ( 1927- 2008 ) 1993 yılının yaz aylarında Amerikan dış politika çevrelerinin etkili dergisi olan Foreign Affairs'da The Clash of Civilizations? 49 adlı makalesini kaleme aldığında tüm dünyadan tepkileri üzerine çekmiştir. Gelen yoğun tepkiler üzerine Huntington çalışmasını derinleştirmiş ve 1996 yılında The Clash of Civilizations and the Remaking of World Order ( Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması ) 50 adlı bir kitap yayınlamıştır. 

Huntington 1993 yılındaki makalesinin birinci sayfasında Soğuk Savaş sonrası dönemin dünya siyasetini anlamaya yönelik paradigmasını şu şekilde sunuyordu: '' Benim varsayımım şu ki ( Soğuk Savaş sonrası ) dünyada çatışmaların temel sebebi ne ideolojik ne de ekonomik kaynaklı olacak. Dünya toplumları arasındaki büyük bölünmelerin ve çatışmanın başlıca sebebi kültürel kökenli olacak. Ulus devletler, uluslararası siyasette temel aktörler olarak kalmaya devam edecekler, fakat küresel siyasetin başlıca çatışmaları farklı medeniyetlere ait milletler ve gruplar arasında meydana gelecek. Küresel siyasete medeniyetler çatışması hükmedecek. 51 

Huntington 1996 yılında yayınlanan kitabında ise şöyle demektedir; '' Medeniyete dayalı bir dünya düzeni ortaya çıkmaktadır:Kültürel yakınlıkları  
paylaşan toplumlar birbirleri ile işbirliği yapmakta, toplumları bir medeniyetten öbürüne geçirme çabaları başarısız olmakta ve ülkeler kendi 
medeniyetlerinin çekirdek ya da önde yer alan devletleri etrafında kümelenmektedirler. '' 52

Huntington'un tezi,klasikjeopolitikçilerin coğrafyaya dayalı teorilerinden ayrılarak, devletler arası mücadele de kültürel paradigmayı ön plana 
çıkarmaktadır. 

Huntington çalışmalarında dünya yı; Batı, İslam, Konfüçyüs, Japon, Slav-Ortodoks, Latin Amerika, Hintve Afrika medeniyetleri olmak üzere 
toplam sekiz medeniyete ayırmış ve bu medeniyetlerden '' Batı-İslam-Konfüçyüs'' olanları arasında küresel siyasetin cereyan edeceğini sağlık vermiştir.

Huntington'a göre geleceğin tehlikeli çatışmaları, Muhtemelen Batı'nın kibri, İslam'ın hoş görüsüzlüğü ve Çinlilerin aşırı inatçılığı ve iddiacılığı arasındaki etkileşim den kaynaklanacaktır. 

    İslam ve Konfüçyüs medeniyetleri Batı medeniyetine meydan okuyacaklar dır... Etkenler karışımı, 20.yüz yıl sonlarında İslam ve Batı arasındaki çatışmayı artırdı.  

   Birincisi, Müslüman nüfus artışı, İslamcı davalara katılan, komşu toplumlara baskı yapan ve Batı'ya göç eden çok fazla sayıda işsiz ve hoşnutsuz 
genç insan üretti. 

   İkincisi,İslami Diriliş, Müslümanlara, Batınınkiler ile kıyaslandığında, kendi medeniyetlerinin ve değerlerinin ayırıcı nitelikleri ve önemine güven 
tazelemelerini sağladı.

   Üçüncüsü, Batının kendi değerlerini ve kurumlarını evrenselleştirme, Askeri ve Ekonomik üstünlüğünü koruma ve Müslüman dünyasındaki çatışmalara 
müdahale etme doğrultusundaki eş zamanlı çabaları, Müslümanlar arasında güçlü bir öfke doğmasına yol açtı.  

  Dördüncüsü, Komünizmin çöküşü, Batı ve İslam'ın ortak düşmanını ortadan kaldırdı ve herbirinin, diğerini büyük tehlike olarak algılamasına yolaçtı.  

  Beşincisi, Müslümanlar ve Batılılar arasında giderek artan ilişki ve kaynaşma, her ikisinde de kendi kimliklerine ve birbirlerinden nasıl  farklılaştıkları na dair yeni bir hassasiyet uyandırdı.   Hem Müslüman hemde Hıristiyan toplumlar içinde, diğerine gösterilen hoşgörü,1980'ler de ve 1990' lar da keskin bir biçimde azaldı.53

Huntington kitabının son bölümünde, benzeri olmayan (unique ) bir Medeniyet olarak gördüğü  Batı Medeniyeti ülkeleri ve özellikle Batı medeniyetinin
 Lider ülkesi ABD'ye  Batı'nın azalan gücüne rağmen Batı medeniyetinin korunması için şu dış politika tavsiyelerini veriyordu:

• Daha büyük Politik, Ekonomik ve Askeri bütünleşme sağlamak ve diğer Medeniyetlerin Devletlerinin aralarındaki farklılıkları istismar etmelerini  
engelleyecek biçimde politikalarını uyumlu hale getirmek;
• Merkez Avrupa'nın Batılı devletlerini, yani Visegrad ülkeleri, Baltık Cumhuriyetlerini, Slovenya ve Hırvatistan'ı Avrupa Birliği ve NATO'ya dahil etmek;
• Latin Amerika'nın '' Batılılaşmasını'' teşvik etmek ve Latin Amerika ülkelerinin Batı ile mümkün olabildiğince yakın bir noktaya gelmesini desteklemek;
• İslam ve Çin Devletlerinin konvansiyonel ve konvansiyonel olmayan askeri güç gelişimini kısıtlamak;
• Rusya'yı Ortodoksi'nin Çekirdek Devleti ve güney sınırlarının güvenliğinden meşru çıkarı olan büyük bir bölgesel güç olarak kabul etmek; 
• Batı'nın medeniyetler üzerindeki teknolojik ve askeri üstünlüğünü korumak; 
• Diğer medeniyetlerin meselelerine yönelik Batılı müdahalenin muhtemelen, çok-medeniyetli bir dünyada istikrarsızlığın ve potansiyel bir küresel çatışmanın yegane en tehlikeli kaynağı olduğunu kabul etmek.54 

Güvenlik çalışmaları konusunda dünyaca ünlü uzman Barry Buzan'a göre, Güvenlikleştirme ( securitization ), bir şeyin değerli kabul edilen bir 
öznenin varlığına yönelik bir tehdit olarak inşa edilmesi ve buna mukabil alınan istisnai tedbirleri desteklemek için kullanılmasıdır.55 

  Bu bağlamda, Huntington'un ünlü Medeniyetler Çatışması tezi, İslam medeniyeti ve Konfüçyüs medeniyetini Amerikan gücü ve değerlerine 
karşı gösteren açık bir güvenlikleştirme girişimi olarak algılanmalıdır. 
  Ayrıca, 1991 tarihinde Sovyetler Birliği'nin dağılıp tarihe karışması sonrasında düşmansız kalan ABD'ye yeni bir '' jeopolitik düşman '' üretme 
amacı Huntington'da açıkça gözlemlenmektedir. Çünkü rakipsiz/ düşmasız kalan büyük bir güç en sonunda kendisini yok edecektir. 

Soğuk Savaş sonrası dönemin '' Mr. X ''i olarak kabul edilebilecek olan Huntington'un Medeniyetler Çatışması tezi Amerikan dış politika pratiklerinde  
21. yüzyılın başlarında sıklıkla görülmüştür. Oğul Bush döneminde İslam dünyasına yönelik çok sert askeri müdahalelerde, Afganistan ( 2001 ) ve 
Irak ( 2003 ), bulunulmuştur. Yeni - muhafazakarların güdümü altındaki George W. Bush konuşmalarında '' Haçlı Savaşı '' söylemleri ile İslamı 
doğrudan hedef almıştır. Dönemin Amerikan Savunma Bakanı olan Donald Rumsfeld'in konuşmaları içinde İncil'den alıntılar gözlemlenmiştir. 
Obama döneminde ise Huntington'un hedef gösterdiği diğer düşman Konfüçyüs medeniyetinin lider ülkesi Çin'e karşı Asya- Pasifik bölgesinde tıpkı 
1950- 1991 yılları arasında SSCB' ye karşı geliştirilen çevreleme politikası uygulamaya konmuştur.

Avrupa Birliği ve NATO genişleyerek Avrupa kıtası nın Batı medeniyetine ait olduğu varsayılan ülkeleri içine almıştır. 

   Medeniyetler Çatışması tezine karşı getirilebilecek en önemli eleştiri, her ne kadar medeniyetler kendi içinde farklılık ve çatışmalara sebep olsa da, 
dünya siyasetinde farklı medeniyetlere ait iki devlet arasında ciddi ölçüde işbirliğinin olduğu da bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. 

   Şii Müslüman bir devlet olan İran İslam Cumhuriyeti'nin dış politik davranışlarında Şii Müslüman olan Azerbaycan devletine değilde Ortodoks 
Hıristiyan olan Ermenistan devletine yakın durması, dünya siyasetinin Huntington'un var saydığı gibi medeniyet temelinde değil ulusal çıkarlar 
temelinde şekillendiğinin en güçlü kanıtlarından biridir. 

2.6. Büyük Satranç Tahtası ( The Grand Chessboard ) ve Zbigniew Brzezinski 

1977- 1981 yılları arasında Amerikan Başkanı Jimmy Carter'a ulusal güvenlik danışmanlığı görevinde bunulan, günümüzde de Amerikan dış 
politikasının en önemli iki isminden biri olan ( diğeri Henry A. Kissinger'dır ) Polonya asıllı Zbigniew Brzezinski 1997 yılında yayınladığı The Grand 
Chessboard: American Primacy and Its Geostrategic Imperatives ( Büyük Satranç Tahtası: Amerika'nın Önceliği ve Bunun Jeostratejik Gerekleri ) 56 
isimli kitabında ve bundan sonraki diğer çalışmalarında, 1991 yılı sonrası dünyanın tek süper gücü haline gelen ABD'nin elde ettiği süper güç 
konumunu korumak ve sürdürmek için ABD'nin gücünü nasıl kullanması gerektiği konusunda Amerikan dış politika karar vericilerine bir takım öneriler 
sunmaktadır. 

Avrasya yaklaşık olarak beş yüz yıl önce, kıtaların siyasi olarak etkileşimde bulunmaya başlaması ile birlikte, dünya iktidarının merkezi olmuştur. 
Avrasya'da yaşayan insanlar, farklı biçimlerde, farklı zamanlarda - her ne kadar bu çoğunlukla Batı Avrupa bölgesinden de olsa- dünyanın diğer bölgelerine nüfuz etmiş ve egemen olmuş, bu süreçte bu özel konuma erişen Avrasya devletlerin den her biri, dünyanın baş iktidarı olma ayrıcalığının keyfini sürmüştür. 57 

Brzezinski'ye göre Avrasya, küresel üstünlük mücadelesinin oynandığı bir satranç tahtasıdır ve mücadele jeostratejiyi, yani jeopolitik çıkarların stratejik idaresini de içerir. 

Bu bağlamda, Amerika'nın Avrasya ile nasıl baş ettiği O'na göre hayati önem taşımaktadır. Brzezinski Avrasya'nın önemini şu cümlelerle ortaya koymaktadır: 

Avrasya yer kürenin en büyük kıta sı ve jeopolitik olarak bir eksendir. Avrasya'ya hükmeden bir güç, dünyanın en ileri ve ekonomik olarak en verimli üç bölgesinden ikisini kontrol edecektir. Dünya nüfusunun yaklaşık % 75'i Avrasya'da yaşamaktadır ve dünya fiziksel zenginliklerinin çoğu, hem yatırımlar hem de yeraltı zenginlikleri bakımından burada bulunmaktadır. Avrasya, dünya GSMH'sinin % 60'ına ve dünyanın bilinen enerji kaynaklarının dörtte üçüne sahiptir. Avrasya aynı zamanda siyasal olarak dünyanın en iddialı ve dinamik devletlerinin bulunduğu yerdir. ABD'den sonra en büyük altı ekonomi ve en büyük altı silah alıcısı Avrasya'da bulunmaktadır. Dünyanın, biri hariç, resmi olarak bilinen ve bilinmeyen tüm nükleer güçleri Avrasya'da bulunmaktadır. Dünyanın en kalabalık nüfuslu bölgesel hegemonya ve küresel nüfuz talepkarları Avrasyalılar dır. Amerika'nın üstünlüğüne meydan okumak için gerekli siyasi ve/ veya ekonomik potansiyele sahip güçleri Avrasyalılardır. Özetle, Avrasya'nın gücü büyük ölçüde Amerika'nınkini gölgede bırakmaktadır. Avrasya'nın siyasi olarak bütünleşmek için fazla büyük olması Amerika için bir şanstır.58 

Avrasya'ya tarihte ilk defa Avrasyalı olmayan bir güç ABD liderlik etmektedir. Avrasyalı olmayan bir güç olan ABD, Avrasya kıtasının üç çevre bölgesinde doğrudan doğruya konuşlandırdığı güçlerle ve Avrasya iç bölgesindeki devletler üzerindeki güçlü etkisi ile şu anda uluslararası üstünlüğe sahiptir. Amerika küresel gücün belirleyici dört alanında en üstün durumdadır. Askeri olarak eşi olmayan bir küresel erişime sahiptir; ekonomik olarak, her ne kadar, her ikisi de küresel gücün diğer niteliklerinden nefret eden Japonya ve Almanya bazı bakımlardan rakip olsalar da, küresel büyümenin lokomotifi olmaya devam etmektedir; teknolojik olarak yeniliğin tüm ultramodern alanlarında önderliği elinde tutmaktadır ve kültürel olarak, bazı aşırılıklarına karşın, özellikle dünya gençleri arasında rakipsiz bir cazibeye sahiptir. Tüm bunlar Amerika'ya başka hiçbir devletin yakınlarına bile yaklaşamadığı siyasi bir nüfuz sağlamaktadır. Amerika'yı tek kapsamlı süper güç yapan bu dördünün birleşimidir.59 

Brzezinski Avrasya satranç tahtasını dört bölgeye ayırmakta ve bu bölgeler için şu yorumu yapmaktadır; Eğer orta alan ( Amerika'nın üstünlük sağladığı ) batının giderek genişleyen yörüngesine çekilebilir, güney bölgesi tek bir oyuncunun hakimiyetine tabi olmaz ve doğu, Amerika'yı deniz üslerinden çıkartacak şekilde birleşmezse, Amerika'nın egemen olduğu  söylenebilir. 
Fakat,orta alan batıyı reddeder ve iddialı, tek ve bağımsız bir mevcudiyet olursa ve güneyi kontrol eder ya da doğulu esas oyuncularla bir ittifak kurarsa, 
O zaman Amerika'nın Avrasya'daki üstünlüğü bariz biçimde azalır.  
    Aynı durum,iki büyük Doğulu oyuncunun bir şekilde birleşmelerinde de söz konusu olabilir. 

Son olarak, Amerika'nın Batılı ortakları tarafından batı bölgesindeki tüneklerinden çıkarılması (bu,muhtemelen batı ucunun sonunda orta alanda yeniden ortaya çıkan bir oyuncunun egemenliği altına girmesi ile olsun olmasın ), kesinlikle Amerika'nın Avrasya satranç tahtasında ki oyuna katılımının sona erdiği anlamına gelebilir. 60


    Amerikan çıkarları için tehlikeli olabilecek yeni hangi Avrasya koalisyonları mümkündür ve bunlara meydan vermemek için neler yapılması gerekir sorusunu soran Brzezinski, Avrasya'nın jeopolitik haritasın da jeo stratejik Oyuncuları ve jeopolitik eksen rolünü oynayabilecek Devletleri sıralamaktadır. Jeo stratejik oyuncular, Fransa, Almanya, Rusya, Çin ve Hindistan'dır. Jeopolitik eksen rolü oynayacak ülkeler ise Ukrayna, Azerbaycan, Güney Kore,Türkiye ve İran'dır. Türkiye ve İran'ın her ikiside bir ölçüde, daha sınırlı kapasiteleri dahilinde aynı zamanda jeostratejik olarak da etkindirler. 61

     Jeo Stratejik oyuncuları sıraladıktan sonra Brzezinski, Amerika'nın üstünlüğüne meydan okuyabilecek muhtemel senaryoları belirtmektedir.  
     Brzezinski'ye göre potansiyel olarak en tehlikeli senaryo Çin, Rusya ve İran'ın oluşturacağı büyük '' hegemonya-karşıtı koalisyon '' dur.  
    
     Diğer muhtemel senaryo, Amerika'nın Uzak doğu'da ki konumunun çökmesiyle ve Japonya'nın dış dünyaya bakışında devrimsel bir değişimle canlanan Çin-Japonya ekseninde gerçekleşebilir. Brzezinski'ye göre uzak ama tamamen dışlanamayacak diğer bir olasılık ise ister Almanya-Rusya koalisyonu, ister Fransa-Rusya işbirliği olsun, Büyük Avrupa ittifakıdır. 62 

     Almanya ile Fransa'nın Avrupa'da birlikte hareket ederek yanlarına birde Rusya'yı katmaları Anglo-Amerikan jeopolitik kültüründe zaten bir kabus olarak karşımıza çıkmaktadır. Henry A.Kissinger'ın 1989 yılında bir gazetede belirttiği '' Eğer Almanya ile Fransa'nın ittifakını önleyemez ve bunlar Rusya ile ittifaka girerlerse, Büyük felaket olur'' 63  Analizi ve değerlendirmesi ABD'nin Almanya-Fransa-Rusya jeopolitik bileşkesinden duyduğu endişelerinin tabii bir yansımasıydı.  
    Kissinger'a göre böyle bir jeopolitik bileşke Amerika'yı Avrasya'nın kenarında birada haline getirecektir.

Brzezinski açısından Amerika için en büyük jeopolitik ödül Avrasya'dır. 

Bu bağlamda, rakip bir Avrasya iktidarının ortaya çıkışını engelleyip engelleyemeyeceği noktası Amerika'nın küresel üstünlüğünü kullanma kapasitesine bağlı kalmaktadır. Amerika'nın küresel üstünlüğü doğrudan doğruya Avrasya kıtasında ki hakimiyetinin ne kadar süre ve ne kadar etkili sürdürüldüğüne bağlıdır. Amerika açısından Avrasya'ya hükmetmeye muktedir, dolayısıyla Amerika'ya meydan okuyabilecek Avrasya'lı bir rakibin ortaya çıkmaması zorunludur. 

    Soğuk Savaş sonrası dönemde rakip bir gücün ortaya çıkmasını engellemeye yönelik Amerikan dış politika karar alıcılarına ilk tavsiye Brzezinski'den gelmemiştir. 

   1992 yılında  Amerikan Savunma Bakanlığı'nda görevli Paul Wolfowitz'in hazırladığı '' Savunma Planlama Klavuzu '' basına sızdırıldığında Soğuk Savaş sonrası Amerikan dış politika stratejisi de açıklığa kavuşmuş oluyordu. Raporda; '' ABD'nin birinci amacının Sovyet coğrafyasında ya da başka bir yerde ABD'ye rakip olabilecek yeni bir alternatif güç merkezinin ortaya çıkmasını, herhangi bir düşmanca gücün küresel bir güç olmasına yardımcı olabilecek değerde kaynakların bulunduğu bölgeleri kontrol altına almasını engellemeye odaklanmalıdır '' deniyordu. 64 

Brzezinski'nin rakip bir Avrasya gücünün ortaya çıkışı engellenmelidir tavsiyesi 21. yüzyılın ilk çeyreğinde ABD tarafından pratiğe geçirilmiştir. ABD'nin, 11 Eylül günü Amerikan imparatorluğunun askeri gücünü simgeleyen Pentagon'a ve imparatorluğun ekonomik gücünü simgeleyen İkiz Kulelere yapılan terör eylemlerini bahane ederek 2001 Afganistan ve 2003 Irak saldırılarındaki amacı, çıkar alanlarının bulunduğu coğrafyaları kontrol altına alarak Amerika'ya rakip bir alternatif güç merkezinin ortaya çıkışını engellemektir. Bu çıkar 
alanı bugün öncelikli olarak önemli enerji kaynakları ve nakliye yollarının bulunduğu, Kissinger'ın belirttiği Hindistan'dan Akdeniz'e uzanan yeni Ortadoğu coğrafyasıdır.65 ABD, 

Afganistan'a yerleşerek, Hazar Havzası'ndaki kaynakların Rusya üzerinden batıya, Çin üzerinden doğuya, İran üzerinden güneye kendisinin dışlanarak taşınmasını engelleme çabasına girmiştir.66 Irak coğrafyasına yerleşerekte petrol musluğunun başına geçmiştir. 

ABD'nin uluslararası sistem üzerinde kurduğu hegemonyanın67 sürdürülebilir olması açısından alternatif rakip bir gücün ortaya çıkışının engellenmesi zorunludur. Amerikan dış politikasına yön veren elit beyinler, hegemonyanın sürdürülmesi ve alternatif güç merkezlerinin ortaya çıkışını engellemek için enerji kaynaklarının ve enerji nakil hatları üzerinde bulunan coğrafyaların kontrolünün olmazsa olmaz olduğunu gayet iyi bilmektedirler. 

3. Genel Bir Değerlendirme 

İnsanoğlu yaradılışından gelen '' egemen olma, buyruğunu yürütme, etkili olma ve başkalarına hükmetme'' duygularına sahiptir. İnsan topluluklarının siyasi organizasyonu olarak devletin ortaya çıkışı, devletin varlığı ile üzerinde ikamet ettiği coğrafya arasındaki ilişkilerin belirlenmesi ihtiyacını ortaya koymuştur. 

Bu bağlamda çevresine hükmetme duygusuna sahip olan insan ile insan topluluğundan meydana gelen devletin coğrafya ile arasındaki ilişkiyi anlama ihtiyacı sonucunda siyasi coğrafya ve jeopolitik kavramları şekillenmiştir. 

En genel tanımı itibari ile coğrafyanın yönlendirdiği dış politika olarak nitelendirilen jeopolitik bilimi, tarihsel süreç içerisinde farklı anlamlarda kullanılarak bazen bir ülkenin genişleme/ yayılma politikasının mantıksal bazen de hegemon olma iddiasındaki bir ideolojinin ahlaksal temelini oluşturmuştur. Eleştirel jeopolitikçiler ve marksist düşünürler açısından klasik jeopolitik teoriler Amerikan emperyalizmi için inşa edilmiş bir rasyonelleştirme aracı olarak değerlendirilmektedirler. 

Amerikan dış politikasına tarihsel bir süreç içerisinde bakıldığında, jeopolitik teoriler ekseninde şekillenen dış politika stratejileri ile örülü bir görüntü karşımıza çıkmaktadır. 

ABD'nin günümüzde uygulamaya geçirdiği dış politika stratejileri bu tarihsel jeopolitik perspektif göz önünde bulundurulmaksızın analiz edilemez ve Amerikan Grand Stratejisi açıklanamaz. 

ABD, Monroe Doktrini ile birlikte tüm Amerika kıtasını jeopolitik etki alanı olarak belirlemiş ve Amerika kıtasında yayılma siyaseti izleyerek topraklarını geliştirmiş ve gücüne güç katmıştır. Amiral Mahan'ın Deniz Hakimiyeti Teorisindeki tavsiyelerine uyarak dünyanın en büyük askeri ve ticari filosunu oluşturmuştur. Alexander De Seversky'nin Hava Hakimiyeti Teorisinin etkisi ile muazzam büyüklükteki hava gücünü kurmuştur. Everett C. Dolman'ın Uzay Hakimiyeti ile ilgili görüşleri doğrultusunda uzay araştırmalarını derinleştirmiş ve uzayı kendisi için bir '' Lebensraum '' ( Yaşam Alanı ) olarak ilan etmiştir. 20. yüzyılın sonu ve 21. yüzyılın ilk çeyreğinde başlattığı '' demokrasi cihadı ''nı Fukuyama'nın Tarihin Sonu Teorisinden esinlenerek uygulamaya koymuştur. 2001 Afganistan işgali ve 2003 Irak Savaşı'nda ve Obama ile Asya- Pasifik bölgesinde yükselen 
güç Çin'i dengeleme girişimlerinde Huntington'un Medeniyetler Çatışması Tezinin etkilerini inkar etmek mümkün değildir. Nicholas J. Spykman'ın Kenar Kuşak Teorisini demir perdeyi yıkmak amacıyla Çevreleme Politikası adı altında hayata geçirmiş ve bu stratejisinde başarılı olarak SSCB'nin 1991 yılında tarihe karışmasını sağlamıştır. 

    Çevreleme Politikası ve güç dengesi siyaseti günümüz Amerikan dış politikası açısından da geçerliliğini korumaktadır. Son olarak Avrasya kıtasının hakimiyetinin dünya hakimiyeti için olmazsa olmaz olduğunu belirten ve Avrasya'da ABD'ye rakip bir gücün ortaya çıkışının engellenmesi gerektiğini söyleyen Brzezinski'nin Büyük Satranç Tahtası Teorisi uygulamaya geçirilmeye çalışılmıştır. Mackinder'ın Heartland'ı ve Spykman'ın Rimlandı' nın kesiştiği yerde bulunan ve enerji nakil hatları açısından önemli bir yer olan Afganistan 
ve dünyanın en önemli zengin enerji kaynaklarına sahip Irak coğrafyalarını başka güçlere kaptırmak Brzezinski'nin Büyük Satranç Tahtası Teorisi'ne ve 1992 Pentagon Savunma Planlama Klavuzuna aykırı olmaz mı ? 

KAYNAKÇA 

Bayat, Mert, Milli Güç ve Devlet, İstanbul, Belge Yayınları, 1986. 

Bilge, Suat, Milletlerarası Politika, Ankara, A. Ü. S. B. F. Yayınları, 1966. 

Brzezinski, Zbigniew, Büyük Satranç Tahtası: Amerika'nın Küresel Üstünlüğü ve Bunun Jeostratejik Gereklilikleri, çev. Yelda Türedi, İstanbul, İnkılap Kitabevi, 2005. 

Buzan, Barry, '' Askeri Güvenliğin Değişen Gündemi '', Uluslararası İlişkiler, Cilt: 5, Sayı: 18 ( Yaz 2008 ). 

Clinton, Hillary, '' America's Pacific Century '', Foreign Policy, October 11 2011. 

Cömert, Servet, Jeopolitik ve Türkiye'nin Yer Aldığı Yeni Jeopolitik Ortam, Harp Akademileri Komutanlığı Yayınları, 2001. 

Davutoğlu, Ahmet, Stratejik Derinlik: Türkiye'nin Uluslararası Konumu, İstanbul, Küre Yayınları, 2001. 

---------, Küresel Bunalım, İstanbul, Küre Yayınları, 2011. 

Defay, Alexandre, Jeopolitik, çev. İsmail Yerguz, Ankara, Dost Kitabevi, 2005. 

Dolman, Everett C., '' Uzay Çağında Jeostrateji: Astropolitik Bir Çözümleme '', Jeopolitik, Strateji ve Coğrafya. 

Excerpts from Pentagon's Plan: Prevent the Emergence New Rival, New York Times, March 8 1992. 

Dugin, Alexandre, Rus Jeopolitiği- Avrasyacı Yaklaşım, çev. Vügar İmanov, İstanbul, Küre Yayınları, 2003. 

Fukuyama, Francis, Tarihin Sonu ve Son İnsan, çev. Zülfü Dicleli, İstanbul, Gün Yayıncılık, 1999. 

Gürses, Emin, '' Mackinder ve Mackinderci Jeopolitik '', haz. Kadir Yılmaz, Tarihin Coğrafi Kalbi, İstanbul, Doğu Kütüphanesi, 2013. 

Huntington, Samuel P., '' The Clash of Civilizations? '', Foreign Affairs, Volume: 72, Number: 3, Summer 1993. 

---------, Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması, çev. Mehmet Turhan, Cem Soydemir, İstanbul, Okyanus Yayınları, 10. Baskı 2012. 

İlhan, Suat, Jeopolitik Duyarlılık, Ankara, T. T. K. Basımevi, 1989. 

İnce, Fuat, Kanaslan, Melih, '' Uzay Tabanlı Güvenlik Çalışmaları '', Havacılık ve Uzay Teknolojileri Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 3, 2008. 

İşcan, İsmail Hakkı, '' Uluslararası İlişkilerde Klasik Jeopolitik Teoriler ve Çağdaş Yansımaları '', Uluslararası İlişkiler, Cilt: 1, Sayı: 2, Bahar 2004. 

Karabulut, Bilal, Strateji, Jeostrateji Jeopolitik, Ankara, Barış Kitabevi, 2013. 

Lanning, Micheal L., En Büyük 100 Asker: Tarihin Gelmiş Geçmiş En Etkili Askeri Liderleri, çev. Belkıs Çorakçı Dişbudak, İstanbul, Show Kitap Tarih Dizisi, 1998. 

Mackinder, Halford John, '' The Geographical Pivot of Hisyory '', Geographical Journal, Volume: 23, Number: 4, April 1904. 

 '' National Space Policy of The United States of America '', June 2010. 

Owens, Mackubin Thomas, '' In Defense of Classical Geopolitics '', Nawal War College Review, Volume: 52, Number: 4, Autumn 1999. 

Özdağ, Muzaffer, Türkiye ve Türk Dünyası Jeopolitiği Üzerine, Ankara, ASAM Yayınları, 2001. 

Özey, Ramazan, Merkezi Türk Hakimiyeti Teorisi, İstanbul, 21. Asır Yayınevi, 2010. 

 '' Rebuilding America's Defenses: Strategy, Forces and Resources for a New Century '', The Project for the New American Century, September 2000. 
    http://www.informationclearinghouse.info/pdf/RebuildingAmericasDefenses.pdf 

Spykman, Nicholas J., The Geography of the Peace, New York, Harcourt Brace and Company, 1944. 

Tarakçı, Nejat, Küresel Sistemde Dış Politika Stratejileri: Klasik Diplomasiden Jeopolitik Diplomasiye, İstanbul TASAM Yayınları, 2012. 
--------, Devlet Adamlığı Bilimi, İstanbul, TASAM Yayınları, 2013. 
--------, Türkiye Merkezli Jeopolitik Analizler, İstanbul, TASAM Yayınları, 2014. 
Taşdemirci, Ersoy, '' Jeopolitik ve Türkiye'nin Jeopolitik Durumu '', Silahlı Kuvvetler Dergisi, Sayı: 323, Eylül 1989. 

Tezkan, Yılmaz, Taşar, M. Murat, Dünden Bugüne Jeopolitik, İstanbul, Ülke Yayınları, 2012. 

Ulaş, Bülent, Jeopolitik: Türkiye'nin Milli Güvenliği ve Avrupa Birliği Üyelik Süreci, İstanbul, Başlık Yayın Grubu, 2011. 

X, '' The Sources of Soviet Conduct, Foreign Affairs, Volume: 25, Number: 4, July 1947. 

Yılmaz, Veli, '' Uzay Egemenliğinin Anahtarı Afrika '', Cumhuriyet Gazetesi Strateji Eki, 31 Ocak 2015. 


DİPNOTLAR;

49 Samuel P. Huntington, '' The Clash of Civilizations '', Foreign Affairs, Volume: 72, Number: 3, Summer 1993, pp. 22- 49. 
50 Samuel P. Huntington, The Clash of Civilizations and the Remaking of World Order, New York, Simon& Schuster, 1996. 
51 Samuel P. Huntington, a.g.m., p. 22. 
52 Samuel P.Huntington, Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması, çev. Mehmet Turhan, Cem Soydemir, İstanbul, Okyanus Yayınları, 10. Baskı, 2012,s.23.
53 Samuel P.Huntington,a.g.e.,ss. 267,312.
54 Samuel P. Huntington, a.g.e., s. 469. 
55 Barry Buzan, '' Askeri Güvenliğin Değişen Gündemi '', Uluslararası İlişkiler, Cilt: 5, Sayı: 18 ( Yaz 2008 ), ss. 107- 123. 
54 Samuel P. Huntington, a.g.e., s. 469. 
55 Barry Buzan, '' Askeri Güvenliğin Değişen Gündemi '', Uluslararası İlişkiler, Cilt: 5, Sayı: 18 ( Yaz 2008 ), ss. 107- 123. 
56 Zbigniew Brzezinski, The Grand Chessboard: American Primacy an Its Geostrategic Imperatives, New York, Basic Books, 1997. 
57 Zbigniew Brzezinski, Büyük Satranç Tahtası: Amerika'nın Küresel Üstünlüğü ve Bunun Jeostratejik Gereklilikleri, çev. Yelda Türedi, İstanbul, İnkılap Kitabevi, 2005, s. 13. 
58 Zbigniew Brzezinski, a.g.e., ss. 52- 53. 
59 Zbigniew Brzezinski, a.g.e., s. 43. 
60 Zbigniew Brzezinski ,a.g.e.,ss. 56-57. 
61 ZbigniewBrzezinski,a.g.e.,s.65.
62 ZbigniewBrzezinski, a.g.e.,ss.83-84.
63 Newsweek,4 December1989.
64 Excerpts from Pentagon's Plan: '' Prevent the Emergence New Rival '', New York Times, March 8 1992. 
65 1995 tarihinde RAND Corporation isimli düşünce merkezinde '' Greater Middle East ( Genişletilmiş Ortadoğu ) diye bir bölüm kurulmuştur. 
Bu coğrafyanın tanımını yaparken Afganistan'dan başladılar, Hazar'ın doğusu, Kafkasya, geleneksel Ortadoğu coğrafyası ve Kuzey Afrikayı'da içine alan bir hat çizdiler. Kissinger, ABD'nin hayati çıkarlarının bulunduğu alanı Hindistan'ın batısından başlayan ve Akdeniz'e uzanan bir bölge olarak tanımlıyor ve NATO'ya Hindistan'ı da içeren bir rol verilmesini tavsiye ediyordu. Bkz. Henry Kissinger, '' Expand NATO Now '', Washington Post, 19 December 1994. 
66 Emin Gürses, a.g.m., s. 22. 
67 Hegemonya, bir devletin uluslararası sistemdeki hakim konumunu korumak için diğer devletleri kendi taleplerine zor yolu ile ya da gönüllü olarak uymalarını sağlamak olarak tanımlanabilir. Hegemonya kavramı Marksist literatürde önemli bir yer tutmaktadır. Bkz. Robert Cox, '' Gramsci, Hegemony and International Relations '', ( ed. ) S. Gill, Gramsci, Historical Materialism and International Relations,  Cambridge University Press, 1993, p. 62. 


 ***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder