3 Ekim 2019 Perşembe

11 EYLÜL SALDIRILARI ve SONRASINDA TERÖRİZM İLE MÜCADELE., BÖLÜM 6

11 EYLÜL SALDIRILARI ve SONRASINDA TERÖRİZM İLE MÜCADELE., BÖLÜM 6



2.2.2. Avrupa Birliği’nin Yaptığı Düzenlemeler 

11 Eylül terörist saldırıları sonrası tüm dünya da olduğu gibi AB de terörle mücadele stratejilerini gözden geçirerek, yeniden yapılandırma ihtiyacı hissetmiştir. Bölük pürçük ve nispeten çok yavaşşekillenme sürecinde olan AB’nin terörle mücadeleye ilişkin önlemlerinin bu saldırılardan sonra ciddi oranda değişime uğradığı gözlemlenmiştir 402. 

11 Eylül saldırıları ile sarsılan dünyada, AB’nin saldırılara ilk cevabı ABD’ye tam siyasi desteği olmuştur. 11 Eylül saldırılarının hemen ardından 12 Eylül’de bir deklarasyon yayınlayan AB, terörist saldırıları kınayarak ABD hükümeti ve halkı ile dayanışma içinde olduklarını ifade etmiştir. Saldırıları tüm insanlığa 
yapılmış olarak kabul eden AB, uluslararası terörizm ile mücadelede ABD ile yakın işbirliği içinde olacağını belirterek, BM ve diğer uluslararası  organizasyon ların terörizmle mücadele ile ilgili (özellikle terörizmin finansal kaynakları açısından) gerekli tüm önlemleri uygulayacağını vurgulamıştır 403. 

Söz konusu trajik saldırıların ardından 21 Eylül 2001 tarihinde Brüksel’de olağanüstü bir Konsey Zirve toplantısı gerçekleştirilmiş ve terörizm ile mücadeleye katkı sağlamak amacıyla bir takım yeni önlemler almayı içeren “eylem planı” kabul edilmiştir. Bu önlemler özellikle dış ilişkiler, polis ve yargı işbirliği, hava ulaşımı, insani yardım ve ekonomik – mali politika alanlarında olmaktadır. Terörizme karşı mücadele amaçlı bu önlemler; Amerikan halkı ve Afganistan sivil halkı ile dayanışma; hava ve diğer ulaşım sektöründe arttırılmış güvenlik ve ABD ve AB üyesi olmayan diğer ülkelerle polis ve adli işbirliğini geliştirmek ve terörizme karşı daha geniş bir koalisyon oluşturmada diplomatik işbirliğinin artırılmasına yönelik kararlılık anlayışı şeklinde gelişeceği vurgulanmıştır. Ayrıca bu zirvede 11 Eylül saldırılarına karşı ABD’nin Afganistan’a gerçekleştirdiği operasyonun yasallığını da tanımıştır 404. 

8 Ekim 2001 tarihinde toplanan AB Adalet ve İçişleri Bakanlar Konseyi, BM’nin aldığı bir karar uyarınca, AB Komisyonu’ndan 11 Eylül saldırılarının yapılması ile bağlantısı olduğu düşünülen 27 örgüt ve kişinin malvarlığının dondurulmasına ilişkin gerekli önlemlerin alınmasını istemiştir405. Ayrıca bu tüp malvarlıklarının dondurulmasına ilişkin AB, Konsey Ortak Pozisyonu kabul etmiştir. 
Ayrıca AB çatısı altında faaliyet gösteren ve ortak polis birliği olarak 
nitelendirilebilecek Europol ve ortak yargı birliği olarak nitelendirilebilecek Eurojust’ın çalışma alanları terör suçlarını da kapsayacak şekilde arttırılmıştır 406. 

Şüphesiz bu süreçte AB’nin yaptığı en önemli düzenleme, 13 Haziran 2002 tarihli “Terörizm ile Mücadele Hakkında Avrupa Konseyi Çerçeve Kararı” olmuştur. 
Bu düzenleme öncelikli olarak terörizmin temel unsurları ve verilecek cezalara ilişkin olup, terörizm suçlarının etkin, orantılı ve caydırıcı bir şekilde 
cezalandırılmasını amaçlamakta dır 407. Bu kararın en büyük özelliği ise kapsamlı bir işlevsel terör tanımı yapmasıdır. Kararın ilk dört maddesinde azmettirme, yardım, yataklık ve teşebbüsü de kapsayacak şekilde, terör tanımlamasına yer verilmiştir. Diğer maddelerde ise yargı yetkisi ve verilecek cezaların etkili olması için gereken unsurlardan bahsedilmiştir 408. Ayrıca bu çerçeve karar sadece AB üyesi ülkeleri kapsamamakta, AB dışındaki ülkelerde işlenen bu tür eylemleri de içermektedir. 
Bu da AB Komisyonu’nun terörizmle mücadeledeki kararlılığının sadece AB düzeyinde değil, aynı zaman da küresel nitelikte olduğunu da göstermektedir 409. 

Genel olarak 11 Eylül saldırıları sonrası dönemde AB politikaları incelendiğinde, terörizme karşı çok yönlü bir yaklaşım sağlama çabasının olduğu görülmektedir. Birlik, uluslararası güvenliğin sağlanması açısından kendisini sorumlu bir küresel aktör olarak görmektedir. Birliğin uluslararası terörizmle mücadele açısından uzun dönemli politikasının temel direkleri olarak, AB içerisinde üye devletlerin ceza hukuklarını harmonize ederek yargı ve polis güçleri arasındaki işbirliğini azami seviyeye çıkarmak, üye ülkeler arasında ortak bir politika belirleyerek genel tutumu koordine etmek, soruna global bir yaklaşım benimseyerek 
BM’in çatısı altında bir çözüm üretilmesini sağlamak, bu yeni terörizmin önemli niteliklerinden biri olan finansal gücünü sona erdirmek ve hava yolu taşımacılığı esas olmak üzere sınırlarda güvenliği arttırmak olarak söylenebilir410. 

2.2.3. Avrupa Konseyi’nin Yaptığı Düzenlemeler 

Avrupa Konseyi, Avrupa’nın demokratik vicdanını oluşturan bir kurumdur. 1949’da kurulan Konsey’in başlıca hedefi, Avrupa ulus ve vatandaşlarının vakarını, temel değer olan demokrasiye, insan haklarına ve yasa düzenine saygıyı sağlamak yolu ile güvence altına almak; bir Avrupa kimliği bilincini teşvik ederek ve farklı kültürlerden gelen insanlar arasında karşılıklı anlayışı geliştirmek olmuştur 411. Bu temel değerleri korumaya ve işlevselleştirmeyi amaçlayan Avrupa Konseyi’ne üye 47 devlet yaklaşık olarak 800 milyon insanı temsil etmektedir. 

Avrupa Konseyi insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü üzerine inşa edilen ‘demokratik güvenliğin’ koruyucusudur. Demokratik güvenlik, askeri 
güvenliğin tamamlanmasında gerekli bir unsur ve Avrupa’nın istikrar ve barışı için ise bir ön koşul olarak kabul edilmiştir. 1997’de Strasbourg’da düzenlenen 
zirvede ise Avrupa Konsey’inin demokrasi ve insan hakları, sosyal uyum, kültürel çeşitlilik, vatandaşların ve kültürel değerlerin güvenliği (korunması) olmak üzere dört alanda bir eylem planı kabul etmiştir 412. 

Avrupa Konseyi insan haklarını, hukukun üstünlüğünü, çoğulcu demokrasiyi savunmak ve bu üç temel değere karşı olan terörle mücadele etmek için 
1970’den beri faaliyetlerini yürütmektedir413. Avrupa Konseyi’nin terörle mücadele alanında uluslararası hukuku ilgilendiren en önemli çalışması 1977 yılında imzalanarak, 1978 yılında yürürlüğe giren “Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi 414” dir 415. 

Avrupa Konseyi’nin terörizmle mücadele stratejisi üç temel sacayağına oturtulmuştur. 
Bunlar şu şekilde sıralanabilir: 

• Teröre karşı yasal işlemlerin kuvvetlendirilmesi, 
• Temel değerlerin teminat altına alınması, 
• Terörizmin sebeplerine yönelmek.416 

Görüldüğü gibi Avrupa Konseyi yıllardan beri terörle mücadelenin nasıl olması gerektiği konusunda ulusal hükümetlere ışık tutmuştur. Fakat özellikle 11 
Eylül saldırıları ve sonrasında yaşanan İstanbul, Madrid, Londra saldırıları gibi artçı saldırılar sonrası ise daha aktif bir rol üstlenmeye gayret etmiştir. 

Bu sebeple Konsey ilk olarak 11 Temmuz 2002 tarihinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından kabul edilen “İnsan Hakları ve Terörle Mücadele 
Hakkında İlkeler” adlı bir hukuk metni yayınlamıştır. Bu metin insan hakları ve terörle mücadele konusunda hazırlanmış ilk uluslararası hukuk metni olarak kabul edilmektedir. Bu metinde 11 Eylül saldırıları ardından terörle mücadelenin en büyük siyasi öncelik haline geldiği belirtildikten sonra yapılan saldırıların temel insan hakları değerlerine, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne indirilen bir darbe olarak algılandığı ortaya konmuştur. Teröre verilecek cevapta yasal cephanelerin ve kuvvetin kullanılmasının bir gereklilik olduğunun teyit edildiği raporda, bu kuvvet kullanımının devletin koruması gereken temel değerleri riske atmayacak bir dozda yapılmasının önemi vurgulanmıştır. İnsan haklarının gözetilmesi ihtiyacının hiçbir şart altında terörle etkili bir şekilde mücadele etmeyi engellemeyeceği üzerinde durulmuştur. Aksi takdirde devletlerin verdiği tepkisel cevapların, terörün demokrasi ve hukukun üstünlüğüne karşı kurduğu tuzağa düşmesi anlamına geleceği belirtilmiştir. Akabinde ise devletlerin yapması gereken ve terörle mücadele için gerekli olan siyasi suçların iadesi, işkence yasağı, keyfi muamele yasağı gibi bazı düzenlemelere değinilmiştir 417. 

İkinci olarak daha da belirginleşen terör tehdidine karşı yeni ve daha kapsamlı bir terör sözleşmesi yapılması gereğini hisseden Avrupa Konseyi, Terörizm 
Uzmanlar Komitesi (CODEXTER – Commitee of Experts on Terrorizm) tarafından 2005 yılında bir sözleşmeyi onaylanmak üzere ülkelere sunmuştur 418. Terörizmin Önlenmesine İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi419 1 Haziran 2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, kışkırtma, adam toplama ve eğitme (cürüm amaçlı) gibi bir takım suçları cürüm olarak belirlemektedir. Ayrıca terörizmin engellenmesi amacıyla iade ve karşılıklı dayanışma konularında mevcut antlaşmaların yeniden düzenlenmesiyle uluslararası işbirliğini güçlendirmeyi amaçlamaktadır 420. Bu sözleşmede de insan hakları ve diğer temel ilkelerin terörle mücadele uğruna feda edilemeyeceği yinelenmiş ve terör suçunun hiçbir şekilde meşrulaştırılamayacağı na değinilmiştir. Tüm devletlerin terör suçunu önleme, önleyemedikleri durumlarda da kovuşturma ve suçun ağırlığı ile uyumlu cezalar verme yükümlülüklerinin olduğu belirtilmiştir. Fakat cezalandırma önlemlerinin, hedeflenen meşru amaçlara ve bunların demokratik bir toplumda gerekliliği ölçüsünde olmasının ve yargısız infazın, ayrımcılığın ve ırkçı davranışların dışlanmasının öneminin altı çizilmiştir 421. 

Avrupa Konseyi’nin altını çizdiği bir diğer önemli nokta ise, özellikle Madrid ve Londra saldırılarına atıfta bulunularak; Avrupa kıtasında yapılan en ciddi 
saldırıların dış kaynaklı düşmanlar tarafından değil Avrupa’da yaşayan, çalışan ve ailelerini geçindiren kişiler tarafından yapıldığının vurgulanmasıdır. Bu sebeple teröristleri ve terörist ağ bağlantılarını takip etmek ve engellemek için yollar aranması ve hükümetlerin bir takım kişi ve grupların köktenciliğe ve terörizme niçin yöneldiğini anlamak için kendi toplumlarını da kapsayacak şekilde araştırma yapılması istenmiştir 422. 


3. 11 EYLÜL SALDIRILARI ÇERÇEVESİNDE YAPILAN DÜZENLEMELERİN ULUSLARARASI TERÖRİZM İLE MÜCADELEYE ETKİLERİ 

11 Eylül saldırıları sonrası dünya yaşadığı şokun etkisinden çıkabilmek için tepkisel bir mücadele sürecine girmiştir. Normalde ulusal düzeyde yapılan terörle mücadele operasyonları ilk defa ulusal sınırları aşmış ve Irak, Afganistan operasyonları yapılmıştır423. Bunun yanı sıra, devletler ulusal anlamda da yeni terörle mücadele stratejilerini yoğun terör riski bağlamında değiştirmiştir. 

Fakat dünya genelinde yapılan değişiklikler güvenlik sebebiyle özgürlüğün reddi şeklinde meydana gelmiştir. Yapılan ulusal düzenlemeler vatandaşların 
özgürlük alanını kısıtlamış, olağan yaşam sürecini sekteye uğratmış, vatandaşlar üzerindeki baskı unsuru artırmıştır. Bu şekilde yapılan düzenlemeler ise insanlara güven hissi vermek yerine, terörün doğasına uygun olarak ne zaman nereden geleceği belli olmayan bir saldırı tehdidine karşı devamlı tetikte olmasının gerektiği bilincini dayatmıştır. Bu da insanların dayanma eşiğini aşarak yabancı düşmanlığını hatta Müslüman karşıtlığını körükleyecek şekilde tepki vermesine neden olmuş ve toplumsal uzlaşmaya derin bir yara açmıştır. 
Bu şekilde devletlerin aslında teröristlerin istediği şekilde kendilerine cevap verdiğini söylemek yanlış olmayacaktır. 

Uluslararası arenada ise ABD’ye yapılan saldırılar sonrası uluslararası toplum hızlı bir şekilde cevap verme telaşı içine girmiştir. Yapılan saldırılar 
karşısında ABD’nin sert tutumuna tüm dünyadan destek geldiği gözden kaçmamıştır. Uluslararası toplumu düzenleyen en etkin kurumlar ABD’ye desteklerini acele bir şekilde açıklamıştır. Uluslararası toplum ve kamuoyunun desteği ile girişilen Afganistan operasyonuna, devletler düzeyinde büyük bir maddi katılım da sağlanmıştır. Fakat ABD’nin daha sonra uluslararası meşruiyeti aramak yerine kendi politik kararlarını uluslararası topluma dayatması, tepkilerin yeniden ABD’ye yönelmesine sebep olmuştur. Uluslararası terörizm ile mücadelenin vazgeçilmez bir unsuru olan uluslararası işbirliğinin kurumsal olarak ilerlemesi yönünde 11 Eylül saldırıları ardından doğan umut; ABD’nin tek taraflı politikaları, sürekli olarak “ya bizimlesiniz, ya onlardan”, “tek başımıza da olsa bu savaşı yapacağız” gibi cümleleri kullanması ve son olarak kendi toplumu dahil kimseyi ikna edemeden giriştiği Irak operasyonu ile son bulmuştur. Uluslararası kurumların yayınlamakta geç kaldığı düzenlemeler, yaptırım gücü olmadığı için BM gibi köklü kurumların dahil meşruiyetinin kalmadığını gündeme getirmiştir. Kısacası 11 Eylül saldırılarının hemen sonrası terörizme karşı ortak duruşa destek ve sempati duyulan ortamdan yaralanarak, terörizme karşı bu ortak duygu ile hareket etmek yerine, tek başına harekete geçmiş ve 11 Eylül saldırı ardından El – Kaide ve Taliban’a karşı askeri bir zafer olarak düşünüle bilecek ne varsa ABD’nin yaşadığı bu ikilem sonrası ters yüz olmuştur 424. Afganistan operasyonu sonucu; Usame Bin Ladin ve El – Kaide terör örgütünün Afganistan içerisinde ve dışarısında artık hiçbir eylem yapamayacağını belirterek, yapabilecekleri tek şeyin kaçmak ve saklanmak olabileceğini ve operasyon yapma kabiliyetinde ve pozisyonunda olmadıklarını 425 belirten ABD, uygulamış olduğu politika ve eylemlerle tekrar bahse konu terör örgütüne yeterli propagandayı yapacak malzeme ve güç vermiştir. Bunun sonucunda ise EL – Kaide İstanbul, Madrid ve Londra’da kanlı eylemler gerçekleştirmiş, Afganistan ’da ise tekrar savaşmak zorunda kalmıştır. 

Görüldüğü gibi 11 Eylül sürecinde görevde olan siyasi iktidarlar terörü yenebilecek ve teröre karşı üstünlüğü sağlayabilecek durumda iken, uyguladığı 
yanlış ve ben merkezli politikalar ile bitme noktasına gelen terörü yeniden canlandırarak, kanlı eylemler yapabilecek pozisyona getirmiştir. Ulusal düzeyde de korku ortamına karşı bir şeyler yapma gereksinimine giren ve toplumsal baskının da rolü ile yapılan düzenlemeler ise Batı genelinde yabancı düşmanlığı nın artması sonucu doğurmuştur. 

Fakat özellikle Irak saldırıları sonrası gelişmekte olan süreç ise yapılan hataların tekrar gözden geçirilmesi üzerine kuruludur demek yanlış olmayacaktır. 
Özellikle 11 Eylül sonrası meydana gelen ilk şoku atlatan Uluslararası Kuruluşlar, Afganistan ve Irak operasyonlarında yapılan yanlış uygulamalar ve ulusal manada yapılan düzenlemelerin yol açtığı haksız fiillere karşı tepki göstermeye başlamıştır. Yaptığı düzenlemeler ile tekrar hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları temelli eylemlerin önemi her geçen gün daha fazla vurgulamaya başlamıştır. Bu şekilde hareket eden uluslararası kuruluşların tavrı, tahrip olan toplumu da harekete geçirmiş ve siyasi iktidarları tekrar hukuki meşruluğu olan düzenlemeler yapmaya itmiştir. Bu değişimde yenilenen siyasi iktidarların anlayışları da etkin olmuştur. 

İspanya’da meydana gelen Madrid saldırıları sonucu, tepkisel bir cevaba girişmek yerine yeni iktidara gelen hükümet temel hukuk ilkeleri temelinde bir 
strateji izlemiştir. Uluslararası arenaya taşıdıkları bu stratejileri kamuoyunun da desteğini alarak dünya genelinde kabul görmüştür. BM çatısı altında oluşturulan 
Medeniyetler İttifakı Projesi uluslararası düzeyde yabancı düşmanlığını ve ötekileştirmeyi en aza indirmeyi amaç edinmiştir. Ulusal düzeyde de İspanya, terörle mücadelede Madrid saldırıları sonrası bile bu bilincini korumuş ve hiçbir yabancıya karşı güvenlik güçleri veya halk tarafından bir baskı yapılmamıştır (Madrid saldırılarını gerçekleştiren grubun çoğu Faslıdır. Bu süreç içerisinde Faslılara karşı bile herhangi bir tepki oluşmamıştır). Terörist ve terörizm ile mücadeleyi çok iyi dengeleyen İspanya örneği, bu yönüyle tüm dünyaya bir ders niteliğindedir. 

ABD’de de iktidara gelen Obama yönetimi, eski yanlışlarının üzerini örtmek ve tekrar uluslararası toplum ile işbirliğine girmek için ulusal ve uluslararası 
politikalarını gözden geçirmiştir. 2009 tarihli Mısır ziyaretinde Obama, Müslümanlarla ABD arasında karşılıklı saygı ve ortak çıkara dayanan yeni bir 
başlangıç için Kahire'ye geldiğini ifade etmiştir. “İlişkilerimiz, farklılıklarımızla tanımlandığı sürece barıştan ziyade nefret tohumları ekenlerin eline güç verilmiş 
olur”; “Olmasını istediğimiz dünya için birlikte hareket etme sorumluluğumuz var”; “Amerikalılar, insanların daha iyi bir yaşama sahip olmaları için, dünya genelinde İslam dünyasındaki kişilerle, hükümetlerle, organizasyonlarla, dini liderlerle ve iş adamlarıyla ortak çalışmaya hazırdır”426 gibi cümleleri ile bundan sonraki dönem için eski politikaları bir kenara bırakarak, her din ve devlet ile ortaklaşa politikalar içerisine gireceğinin sinyallerini vermiştir. 

Obama, yine Kahire konuşmasında terörle mücadele ile ilgili olarak 11 Eylül’ün, ülkeleri için çok büyük bir travma olduğunu ve bu sebeple ateşlenen endişe 
ve öfkenin anlaşılabilir olduğunu, ancak bazı durumlarda ideallerine aykırı hareket ettiklerini kabul ederek 427; bir anlamda yapılan hataları da kabullenmiştir. Ayrıca radikal ögelere karşı sadece askeri güçle kesin bir zafer elde edilemeyeceğini söyleyen Obama, dünya dengesinin üstünlük değil, ortaklık üzerine kurulabileceğini belirtmiştir 428. Obama 11 Eylül saldırılarının 10. yıldönümünde yaptığı konuşmada da ortaklığa vurgu yaparak “El Kaide’ye karşı Müslümanlarla birleştik. Usame Bin Ladin’i saf dışı bıraktık ve El Kaide’yi yenilgi yoluna soktuk. Dostlarımız ve ortaklarımızla bu mücadelede kaybedilenleri anmada birleştik” 429 demiştir. 

Tüm bu gelişmelere rağmen uluslararası toplumun kat edeceği çok yol vardır. En ileri düzeyde demokrasiyi yakalamış ülkelerde bile artan milliyetçilik dolayısıyla ötekileştirme güdüsü, çözümü daha doğrusu çözümsüzlüğü silahlı mücadelede arayan gruplara propaganda malzemesi vermeye devam edecektir. 

Terörün asla insanların tarihinden silinemeyeceği, gelecekte de terörist saldırılarla sarsılacağı mız bilinse de, toplumsal dayanışma bu saldırıların etki gücünü ve teröristlerin güçlenmesini sekteye uğratacaktır. 

II BÖLÜME AİT DİPNOTLARI;

263 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 153 
264 Süleyman Özeren – Hüseyin Cinoğlu, a.g.m. ,s. 159 
265 Enver Bozkurt – Selim Kanat, a.g.e., s. 142 
266 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 153 
267 Richard A. Falk, Dünya Düzeni Nereye? Amerikan Emperyal Jeopolitikası , İstanbul 2005, s. 302 
268 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 153 
269 Enver Bozkurt – Selim Kanat, a.g.e., s. 155 
270 Ahmet Davutoğlu, a.g.e., s. 70 
271 Enver Bozkurt – Selim Kanat, a.g.e., s. 143 
272 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 154 
273 Enver Bozkurt – Selim Kanat, a.g.e., s. 144 
274 Enver Bozkurt – Selim Kanat, a.g.e., s. 144 -147 
275 Bu terim daha çok devletin ya da hükümetin tanınması ile ilgili olarak kullanılmaktadır. Uygulamada bu terim geçici ve sınırlı bir tanıma yöntemi 
      olarak kullanılmaktadır. 
      Buna göre tanıyan devlet yeni devleti, geçici ve belirli hukuki ilişkilerle sınırlı olmak üzere fiili bir kuruluş olarak tanıma yoluna gidebilmektedir. 
      (Der. Faruk Sönmezoğlu, Uluslararası İlişkiler Sözlüğü, İstanbul 2005) 
276 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 154 
277 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 155 
278 Süleyman Özeren -Hüseyin Cinoğlu, “ABD’nin yeni Terörle Mücadele Konsepti: Savaş Yerine Uyumlu İşbirliği mi?”, 
      Dünyadan Örneklerle Terörle Mücadele, Derleyen: İhsan Bal, Süleyman Özeren, Ankara 2010, s. 365 
279 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 157 
280 Alon Ben-Meir, “11 Eylül: Sonuçları ve Yeni Düzen”, (Çev. Serpil Açıkalın), 11 Eylül Sonrası Ortadoğu, Editörler: Sedat Laçiner, 
      Arzu Celalifer Ekinci, Ankara 2011, s. 11 
281 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 166 
282 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 167 
283 Süleyman Özeren -Hüseyin Cinoğlu, ABD’nin Yeni…, s. 365 
284 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 239 
285 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 238 
286 Ülkü Halatçı Ulusoy, “11 Eylül Terörist Saldırıları ve Afganistan Operasyonu’nun Bir Değerlendirmesi” , 11 Eylül Sonrası Ortadoğu, Editörler: 
      Sedat Laçiner, Arzu Celalifer Ekinci, Ankara 2011, s. 337 
287 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 238 
288 Ülkü Halatçı Ulusoy, a.g.m, s.338 
289 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 240 
290 Ülkü Halatçı Ulusoy, a.g.m, s.338 
291 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 251 
292 Tolga Çevik, 11 Eylül Saldırıları Sonrasında ABD’nin Uluslararası Terörizm İle Mücadeleye İlişkin Güvenlik Politikaları,(Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, 
      Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek lisans Tezi), Çanakkale 2008, s. 96 
293 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 243 
294 Fatma Taşdemir, a.g.e., s. 243 
295 Yasir Adil Erdem, Küresel Terörizm ve Irak Savaşı, (Polis Akademisi, Güvenlik Bilimleri Enstitüsü, Suç Araştırmaları Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek 
      Lisans Tezi), Ankara 2007, s. 64 
296 Necati Alkan, “Türkiye’nin Terörle Mücadele Deneyimi”, Uzakdoğu’dan Yeni Kıta’ya Terörle Mücadele, Der. İhsan Bal, Süleyman Özeren, Ankara 2009, 
      s. 131 
297 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 120 
298 Sedat Laçiner, “Terörle Mücadelede Yasal Önlemler: İngiltere Örneği” Terör, Terörizm ve Küresel Terörle Mücadelede Ulusal ve Bölgesel 
      Deneyimler, Derleyen: İhsan Bal, USAK Yayınları, Ankara 2006, s. 321 
299 Sedat Laçiner -Mehmet Özcan - İhsan Bal, a.g.e., s. 229 
300 Necati Alkan, a.g.e. , s. 124 
301 İhsan Bal, a.g.e. , s. 104 
302 İhsan Bal, a.g.m., s. 19 
303 Tolga Çevik, a.g.t., s. 59 
304 Süleyman Özeren -Hüseyin Cinoğlu, “Terörizm ve …, s. 184 
305 Süleyman Özeren -Hüseyin Cinoğlu, Terörizm ve … , s. 185 
306 Tolga Çevik, a.g.t., s. 65 
307 Süleyman Özeren -Hüseyin Cinoğlu, Terörizm ve …, s. 185 
308 Tolga Çevik, a.g.t., s. 65 
309 Süleyman Özeren -Hüseyin Cinoğlu, Terörizm ve… , s. 185 
310 Tolga Çevik, a.g.t., s. 73 
311 Süleyman Özeren -Hüseyin Cinoğlu, Terörizm ve … , s. 189 
312 ( http://www.fincen.gov/statutes_regs/patriot/) ( 17.06.2011) 
313 Joshua D. Zelman, “Uluslararası Hukukta Son Gelişmeler: Anti-Terörizm Mevzuatı – Bölüm II: Etki ve Sonuçları”, Terör ve Düşman Ceza Hukuku, 
       Proje Yöneticisi Kayıhan İçel, Editör Yener Ünver, Ankara 2008, s.295 
314 İbrahim Kaya, a.g.e. , s. 113 
315 Süleyman Özeren -Hüseyin Cinoğlu, Terörizm ve. , s. 186 
316 Enver Bozkurt – Selim Kanat, a.g.e., s. 163 
317 Süleyman Özeren -Hüseyin Cinoğlu, Terörizm ve … , s. 186 
318 Arman Khanat, a.g.t., s. 60 -61 
319 Süleyman Özeren -Hüseyin Cinoğlu, Terörizm ve … , s. 186 -187 
320 Süleyman Özeren -Hüseyin Cinoğlu, Terörizm ve … , s. 186 
321 Enver Bozkurt – Selim Kanat, a.g.e., s. 163 
322 Süleyman Özeren -Hüseyin Cinoğlu, Terörizm ve… , s. 186 
323 Joshua D. Zelman, a.g.m. ,s. 296 -297 
324 Arman Khanat, a.g.t., s. 65 
325 Enver Bozkurt – Selim Kanat, a.g.e., s. 163 
326 Amerikan Anayasası’nın 5. Ve 14. Değişiklik hükümlerinde düzenlenen bu terim, hukuk krallarına sıkı sıkıya bağlı olmayı ifade etmektedir. 
      Temel hak ve özgürlüklere ilişkin birçok korumanın temelini oluşturan bu kavram, zaman içinde gösterdiği gelişmeyle artık sadece usuli 
      korumaları değil, maddi hukuka ilişkin korumaların sağlanmasında da etkili bir araç haline gelmiştir.(Joshua D. Zelman, a.g.m) 
327 Süleyman Özeren -Hüseyin Cinoğlu,Terörizm ve …. , s. 188 
328 Gös. yer 
329 Arman Khanat, a.g.t., s. 64 
330 İbrahim Kaya, a.g.e., s. 113 
331 Tolga Çevik, a.g.t., s. 69 
332 Arman Khanat, a.g.t., s. 64 
333 Joshua D. Zelman, a.g.m. ,s. 294 
334 Yılmaz Şimşek, “İspanya’nın Terörle ,Mücadelesinde ETA Örneği”, Uzakdoğu’dan Yeni Kıta’ya Terörle Mücadele, Derleyen: İhsan Bal, Süleyman Özeren, 
      Ankara 2009, s. 244 
335 Osman Metin Öztürk, “Avrupa ve Orta Doğu Ülkelerinin Terör Karşısındaki Konumları”, Terörizm İncelemeleri, Derleyen: Ümit Özdağ, 
      Osman Metin Öztürk, Asam Yayınları, Ankara 2000, s. 158 
336 Emin Gürses, Ayrılıkçı Terörün Anatomisi: IRA-ETA-PKK, 2. Basım, İstanbul 2001, s. 57 
337 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 122 
338 Hasan Emre Şenocak, a.g.e. , s.109 
339 Emin Gürses, a.g.e. , s. 58 
340 Ömer Yılmaz, a.g.m. , s. 123 
341 Emin Gürses, a.g.e. , s. 59 
342 Emin Gürses, a.g.e. , s. 64 
343 Yılmaz Şimşek, a.g.m., s. 254 
344 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 123 
345 Hasan Emre Şenocak, a.g.e. , s.116 
346 Yılmaz Şimşek, a.g.m., s. 279 
347 Yılmaz Şimşek, a.g.m., s. 267 
348 Osman Metin Öztürk, a.g.m. , s. 160 
349 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 125 
350 Emin Gürses, a.g.e. , s. 69 
351 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 124 
352 Hasan Emre Şenocak, a.g.e. , s.122 
353 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 124 
354 Emin Gürses, a.g.e. , s. 71 
355 Osman Metin Öztürk, a.g.m. , s. 161 
356 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 124 
357 Osman Metin Öztürk, a.g.m. , s. 161 
358 Emin Gürses, a.g.e. , s. 72 
359 Hasan Emre Şenocak, a.g.e. , s.124 
360 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 125 
361 Osman Metin Öztürk, a.g.m. , s. 161 
362 Yılmaz Şimşek, a.g.m., s. 271 
363 Osman Metin Öztürk, a.g.m. , s. 161 
364 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 129 
365 Yılmaz Şimşek, a.g.m., s. 272 
366 Osman Metin Öztürk, a.g.m. , s. 162 
367 Emin Gürses, a.g.e. , s. 72 
368 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 127 
369 Yılmaz Şimşek, a.g.m., s. 268 
370 Hasan Emre Şenocak, a.g.e. , s.126 
371 Emin Gürses, a.g.e. , s. 72 
372 Yılmaz Şimşek, a.g.m., s. 272 
373 Hasan Emre Şenocak, a.g.e. , s.116 
374 Yılmaz Şimşek, a.g.m., s. 274 
375 Hasan Emre Şenocak, a.g.e. , s.130 
376 Yılmaz Şimşek, a.g.m., s. 275 
377 Yılmaz Şimşek, a.g.m., s. 277 
378 Yılmaz Şimşek, a.g.m., s. 267 
379 Hasan Emre Şenocak, a.g.e. , s.133 
380 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 130 
381 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 131 
382 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 132 
383 Gös. yer 
384 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 135 
385 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 138 
386 Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Girişimi (http://www.medeniyetlerittifaki.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=28&Itemi d=2) 
      (24.08.2011) 
387 Türkiye ve Medeniyetler İttifakı (http://www.mfa.gov.tr/medeniyetler-ittifaki.tr.mfa)(24.08.2011) 
388 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 149 
389 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 136 
390 UTSAM Raporlar Serisi: 15, İspanya’nın Terörle Mücadelesi 
      (http://www.utsam.org/images/upload/attachment/%C4%B0spanya'n%C4%B1n%20Ter%C3%B6rle% 20M%C3%BCcadelesi.pdf) (24.08.2011) 
391 Ömer Yılmaz, a.g.m., s. 132 
392 Yılmaz Şimşek, a.g.m., s. 281 
393 İbrahim Kaya, a.g.e., s. 119 
394 İbrahim Kaya, a.g.e., s. 89 
395 Kader Asan, Avrupa Birliği’nin Terörizmle Mücadele Politikası, (Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslar arası İlişkiler Anabilim Dalı, 
      Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2007, s. 73 
396 İbrahim Kaya, a.g.e., s. 90 
397 1368 sayılı Genel Kurul Kararı Metni için Bkz: Enver Bozkurt – Selim Kanat, a.g.e., s. 175 
398 İbrahim Kaya, a.g.e., s. 104 
399 İbrahim Kaya, a.g.e., s. 115–117 
401 Enver Bozkurt – Selim Kanat, a.g.e., s. 165 
402 İbrahim Kaya, a.g.e., s. 125 
403 Mehmet Özcan -Serkan Yardımcı, a.g.m. s. 208 
404 Ertan Beşe, a.g.e., s. 107 
405 Ertan Beşe, a.g.e., s. 108 
406 İbrahim Kaya, a.g.e., s. 127 
407 Ertan Beşe, a.g.e., s. 110 
408 Çerçeve kararın tam metni için Bkz: Terör ve Düşman Ceza Hukuku, Proje Yöneticisi Kayıhan İçel, Editör Yener Ünver, Ankara 2008, s. 451 ) 
409 Ertan Beşe, a.g.e., s. 109 
410 Mehmet Özcan -Serkan Yardımcı, a.g.m. , s. 213 
411 http://www.avrupakonseyi.org.tr/ (25.08.2011) 
412 İbrahim Kaya, a.g.e., s. 70 
413 Terörizmin Yayılmasını Kolaylaştıran Şartlar üzerine Soru ve Cevaplar Mart 2007 
      (http://www.avrupakonseyi.org.tr/haberler/mart-07_b.htm) (25.08.2011) 
414 Sözleşmenin tam metni için Bkz: Terör ve Düşman Ceza Hukuku, Proje Yöneticisi Kayıhan İçel, Editör Yener Ünver, Ankara 2008, s.369 
415 İbrahim Kaya, a.g.e., s. 70 
416 Terörizmin Yayılmasını Kolaylaştıran Şartlar üzerine Soru ve Cevaplar Mart 2007 (http://www.avrupakonseyi.org.tr/haberler/mart-07_b.htm) (25.08.2011) 
417 İnsan Hakları ve Terörle MücadeleHakkında İlkeler, (http://www.jp.coe.int/Upload/90_GuidelinesHumanRights_Terrorism_TUR.pdf) (25.08.2011) 
418 İbrahim Kaya, a.g.e., s. 70 
419 Sözleşmenin tam metni için Bkz: Terör ve Düşman Ceza Hukuku, Proje Yöneticisi Kayıhan İçel, Editör Yener Ünver, Ankara 2008, s.381 
420 Terörizmin Yayılmasını Kolaylaştıran Şartlar üzerine Soru ve Cevaplar Mart 2007 (http://www.avrupakonseyi.org.tr/haberler/mart-07_b.htm) (25.08.2011) 
421 İbrahim Kaya, a.g.e. , s.74 
422 Terörizmin Yayılmasını Kolaylaştıran Şartlar üzerine Soru ve Cevaplar Mart 2007 (http://www.avrupakonseyi.org.tr/haberler/mart-07_b.htm) (25.08.2011) 
423 Emre Öktem, a.g.e., s. 23 
424 Alon Ben-Meir, a.g.m. , s. 10 
425 Sedat Laçiner -Mehmet Özcan - İhsan Bal, a.g.e., s. 229 
426 Obama’dan Mısır’da Tarihi Konuşma (http://www.sabah.com.tr/Dunya/2009/06/04/islam_dunyasina_seslenecek) (03.10.2011) 
427 Obama’dan Mısır’da Tarihi Konuşma (http://www.sabah.com.tr/Dunya/2009/06/04/islam_dunyasina_seslenecek) (03.10.2011) 
428 Obama’nın Mısır Konuşması, (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=184168) (03.10.2011) 
429 Obama Hürriyete Yazdı: Bin Ladin’i Müslümanlarla Birlikte Yendik, 
(http://www.dipnot.tv/11857/Obama-Hurriyete-yazdi-BiN-LADiNi-MuSLuMANLARLA-BERABER-SAFDisi-BiRAKTiK.aspx) (03.10.2011) 


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder