29 Nisan 2015 Çarşamba

Tahrir…Tandoğan, Çağlayan, Gündoğdu




Tahrir…Tandoğan, Çağlayan, Gündoğdu 


 Ali TARTANOĞLU,



caglayan_cumhuriyet
Tahrir…Tandoğan, Çağlayan, Gündoğdu!?!?

“Tahrir”i artık hepimiz öğrendik: Mısır’ın başkenti Kahire’deki “Kurtuluş” Meydanı…
Diğerleri?…

Galiba unuttuyduk. Onlar da bizim Ankara, İstanbul ve İzmir’deki meydanlarımız. Dı…

Tahrir’dekiler kimdi? Halk… Tandoğan-Çağlayan-Gündoğdu’dakiler kimdi? Onlar da “halk”tı.

Ne istemişti Tahrir halkı? Mübarek gitsin, demokrasi gelsin, düzen değişsin… Bizim Tandoğan-Çağlayan-Gündoğdu halkı ne istemişti? AKP gitsin, laik cumhuriyet kalsın…

Tahrir halkının istediği oldu. “Halk ne isterse o olur” dendi. “Yaşasın devrim” dendi. Tahrir’dekilerin yaptığı “kutsal devrim” oldu. Bizim Tandoğan-Çağlayan-Gündoğdu halkı ise “darbeci” oldu. Tandoğan-Çağlayan-Gündoğdu’dan beri Ergenekon cehennemini ateşi sönmüyor.

Tandoğan-Çağlayan-Gündoğdu halkının istediği olursa askerler gelir diye mi korkmuştu bizim demokrasi tarikatı müridleri? E, Tahrir halkının istediği olup Mübarek gidince ne oldu? Askeri konsey yönetime el koydu!…

Tandoğan-Çağlayan-Gündoğdu ahalisi nerede hata yaptı acaba? Bizimkiler yaklaşık birer arayla gerçekleştirilmişti; Tahrir’deki ise 18 gün kesintisiz devam etti. Ondan mıdır ki?

Biz de Tandoğan, Çağlayan ve Gündoğdu’da aynı gün başlayıp AKP gidene kadar devam etseydik, biz de “halk” olur muyduk, yaptığımız da “devrim” olur muydu; cümle alem, yedi düvel de bizi çılgınca alkışlar, “aferim” diye zılgıt çeker miydi acep?

Yahut soruyu başka türlü soralım. Hüsnü Mübarek nerede hata yaptı acaba?

Yok Mübarek’in hatası yok. Gösteriler 18 gün kesintisiz sürdü; birazcık ara vermediler ki adamcağız bir Ergenekon davası başlatsın… Böyle bir ara verilseydi, zaten Recep hemen Mübarek’i arar, Lübnan başbakanına yaptığı gibi gerekli nasihatleri verirdi.

Tahrir’deki halkla, Tandoğan’daki halkın, Mübarek’le Erdoğan’ın farkı ne?

Tahrir’dekilerin siyasal programı, ideolojik alt yapısı, talepleri yokmuş; e Tandoğan’dakilerin pek mi vardı? “Ne şeriat ne darbe”den siyasi program, ideolojik alt yapı mı olur?

Mübarek diktatörmüş… Bizim ki ne peki?!!.. Mübarek 30 yıl içinde giderek demokratlaşmaya bile çalışmış; bizimki tam tersine giderek diktatörleşmiyor mu?..

Sonra Amerika’sı, Avrupa’sı, ne oldu da otuz yıldır kesintisiz destekledikleri Mübarek’i 18 günde satıverdiler?

Daha ilginç bir nokta var. Mübarek’in devrilmesini veya Tahrir devrimini hadi Amerika Avrupa alkışlıyor, hadi onların hınk deyicisi Erdoğan da alkışlıyor; ama İran da alkışlıyor.

Tesadüfün bu kadarı fazla değil mi?, Tahrir ahalisini tam siz de her şeye rağmen kutlayacakken, kendinizden şüphe etmez misiniz? Sormaz mısınız:

“- O zaman Tandoğan ahalisinin günahı ne?..”

Filistin’de Hamas’ı, Lübnan’da Hizbullah’ı desteklemekte birbiriyle yarışan Erdoğan’la Ahmedinejad’ın Tahrir ahalisini alkışlamasını anlamak belki mümkün. Onlar “halk” denince, “milli irade” denince kendi ülkelerinde kendilerini, Filistin’de Hamas’ı, Lübnan’da Hizbullah’ı kast ediyorlar. Mısır’da da Müslüman Kardeşler’i kast etmelerinde şaşılacak yan yok.

Peki Batı? Bir yandan “Müslüman Kardeşler bir de halk oyuyla gelirse?…” diye kabuslar görüyorlar. Bu nedenle Tunus’u Tunus ordusuna, Mısır’ı Mısır ordusuna emanet etmekte hiç pervaları yok? Her iki ülkede de Ordu ile İslamcıları karıştır-barıştır yapmaya dünden razılar.

Öte yandan İran’da Ahmedinejad’a karşılar; oysa o da düpedüz seçimle iktidara geldi. İran’da da seçilmiş parlamento var. Ama İran kötü; Ahmedinejad kötü, antidemokrat, diktatör. Mısır’a İran örnek gösterilmiyor.

Mısır’a Türkiye örnek gösteriliyor. Niye? Türkiye’de iktidar seçimle göreve geliyor, seçilmiş bir parlamento var. Ama Erdoğan çok mu demokrat? Erdoğan niye diktatör sayılmıyor? Türkiye’de demokrasi tahribatındaki, tek adamlaşmadaki, tek adam baskısındaki, muhalefeti sindirmedeki hız, kamusal, sivil, özel bütün kurumların, kuruluşların, örgütlerin ve nihayet bireylerin AKP’lileştirilmesindeki hız niye Batı’nın gözüne hiç çarpmıyor? Niye Tunus’ta, Mısır’da Ordu ile İslamcıları karıştır barıştır yapıyorlar da Türkiye’de Ordu’yu İslamcıların şamar oğlanı haline getirtiyorlar? Daha düne kadar Amerika’nın “bizim oğlanları” olan Ordu, şimdi niye tu kaka?

Sorun, bizdeki medeniyet, laiklik, çağdaşlık, ulusal bilinç, ulus olma bilinci, bağımsızlık bilinci, hatta demokrasi katsayısının Mısır’a, Tunus’a göre hayli yüksek olması mı? Bu ülkeler söz konusu olunca laiklik, modernite, medeniyet, akıl, bilim, demokrasi, kalkınmışlık Batı için yok mesabesinde, hatta hiç de istenmeyen şeyler de bu ülkelerin halkları mı yanlış biliyor? Batı’nın bu ülkeler için tek istediği, Batı’ya itiraz etmeyecek, ülkelerinin, halklarının Batı tarafından sömürülmesine, güdülmesine itiraz etmeyecek, hele halklarının bu bilince erişmesine asla izin vermeyecek yönetimler de, halklar mı yanılıyor?Bunları sağlayan yönetimlerin halklarına karşı diledikleri kadar despot, diledikleri kadar diktatör olmaları Batı’nın hiç umurunda değil mi?

Yoksa bizdeki de, Ordu ile İslamcıları karıştır-barıştır tiyatrosu da, biz mi fark edemiyoruz? Yoksa GOP, BOP dedikleri bundan mı ibaret? Demokrasi, insan hakları zikirleri fasa fisodan mı ibaret?

Yani iki yüzlülük…

Hatta belki “binbir surat”lık!

Yahut yüzsüzlük!!!…

Keşke donanmalarıyla, ordularıyla gelselerdi…

Çanakkale’deki gibi!!!…

Ali TARTANOĞLU - 

15 Şubat 2011

..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder