18 Mart 2021 Perşembe

TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİ NÜFUSUN HUKUKİ STATÜSÜ İLE İLGİLİ BİR ANALİZ. BÖLÜM 3

TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİ NÜFUSUN HUKUKİ STATÜSÜ İLE İLGİLİ BİR ANALİZ. BÖLÜM 3

 
Hukuki Statü, Suriye Savaşı, Göçmenlik, Mülteci, Geçici Koruma, Türkiye, Lübnan,İsmail SARITEKE, Ömer Fuad KAHRAMAN, Abdullah AYDIN,


   Türkiye’de yaşayan Suriyeli nüfus için şartlı mülteci tanımlaması kullanmak doğru olmayacaktır. Zira şartlı mülteci statüsü alabilmek için öncelikle statü belirlemesinin yapılması gerekir. Ancak “Geçici Koruma” başlığında anlatacağımız üzere Suriyeli nüfusun ülkemize gelişi kitlesel akın (mass influx) şeklinde gerçekleşmesi ile statü belirleme işlemini imkansız kılmıştır. Hali hazırda ülkemizde yaşayan Suriyeli nüfusun üçüncü bir ülkeye yerleştirilmek üzere beklediğinden bahsetmek de mümkün değildir. Her iki sebep dahilinde Türkiye’de yaşayan Suriye’li nüfus şartlı mülteci olarak nitelendirilemeyecektir. 

6- İkincil Koruma (Subsidiary Protection) 

YUKK 63. maddesi uyarınca; “Mülteci veya şartlı mülteci olarak nitelendirilemeyen, ancak menşe ülkesine veya ikamet ülkesine geri gönderildiği takdirde; 

a) Ölüm cezasına mahkûm olacak veya ölüm cezası infaz edilecek, 
b) İşkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacak, 
c) Uluslararası veya ülke genelindeki silahlı çatışma durumlarında, ayrım gözetmeyen şiddet hareketleri nedeniyle şahsına yönelik ciddi tehditle karşılaşacak, olması nedeniyle menşe ülkesinin veya ikamet ülkesinin korumasından yararlanamayan veya söz konusu tehdit nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancı ya da vatansız kişiye, statü belirleme işlemleri sonrasında ikincil koruma statüsü verilir.” Gerek şartlı mülteci, gerekse ikincil koruma 
statüsü kişilerin statü belirleme işlemi sonrasında verilir. Ancak “Geçici Koruma” başlığında anlatacağımız üzere Suriyeli nüfusun ülkemize gelişi kitlesel akın (mass influx) şeklinde gerçekleşmesi açısından statü belirleme işlemini imkansız kılmıştır. Bu sebeple Türkiye’de yaşayan Suriye’li nüfusa ikincil koruma statüsünün verilmesi hukuken mümkün olmamıştır. 

7- Geçici Koruma (Temporary Protection) 

Yukarıda değindiğimiz üzere Türkiye’de yaşayan Suriyeli nüfusun göçmen (immigrant), mülteci (refugee), yerinden edilmiş kişi (displaced person), sığınmacı (asylum seeker), şartlı mülteci (conditional refugee) veya ikincil koruma (subsidiary protection) statüsünde sayılması hukuken mümkün değildir. Aslına bakılırsa Türkiye’de yaşayan Suriyeli nüfusun hukuki konumlandırması 
YUKK ve 2014 yılında çıkarılan “Geçici Koruma Yönetmeliği”6 ile açıklığa kavuşturulmuş olup kavram karmaşası sona erdirilmiştir. Sonuç olarak diğer statülere nazaran literatürde daha yeni bir kavram olan geçici koruma (temporary protection) ve geçici korunan (temporary protected) statüleri düzenlenmiştir. 

Geçici koruma kavramı 1990’lı yılların başlarında Yugoslavya’nın dağılma sürecinde ortaya çıkmıştır (Koser, Walsh & Black, 1998:444). Bu süreçte özellikle Bosna’nın bağımsızlık ilanı sonrasında başlayan olaylar sonucunda milyonlarca mülteci Avrupa’ya akın etmiştir. Bu ani akın karşısında Avrupa ülkelerinin bireysel sığınmacı prosedürleri işlevsiz kalmıştır (Kerber, 1998:197). 

Avrupa ülkelerinin sığınmacıların kendi ülkesinde “güvenli bölge” kurulmasına yönelik eylem planı ise bu bölgelerde yapılan katliamlarla acı bir şekilde sonuçlanmıştır.7 Bu dönemde Avrupa ülkelerinin mülteci kaynağı gözüyle baktığı ülkelere vize uygulamaya başlaması (Bosna Hersek) ve bu şekilde mülteci akınının önüne geçmeye çalışması da sonuç vermemiştir. Tüm bu olaylar zinciri sonucunda Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği8 (United Nations High Commissioner for Refugees) tarafından 1994 yılında “Geçici Koruma Hakkında Daha Geniş Kapsamda Not (Note on Temporary Protection in a Broader Context)” yayınlanmıştır. Bu düzenlemede ilk defa geçici koruma rejiminden bahsedilmiştir. BMMYK bu rejime ilişkin şartları belirlerken Yugoslavya krizinde ortaya çıkan problemleri göz önünde bulundurmuştur (Koser, Walsh & Black, 1998:445). 
BMMYK’nin yapmış olduğu tanım uyarınca geçici koruma; insan hakları ihlallerinden ve silahlı çatışmalardan kaçan çok sayıda insana gerekli korumayı sağlamak amacıyla esnek ve pragmatik yöntemlerle sığınmaya ilişkin prosedürlerinin göz ardı edilmesidir (www.refworld.org, 2018). 

Burada sığınma prosedürlerinin askıya alınma sebebi fiziki imkansızlıktır. Zira geçici koruma kavramı bir ani akın zamanında kullanılabilir. Ani akın yahut kitlesel akın (mass influx), tanımlanması yapılmış bir olgu değildir. Ancak ani akınının taşıması gereken şartlar BMMYK tarafından belirlenmiştir.9 Anılan düzenleme uyarınca bir durumun ani akın sayılabilmesi için asağıda yer alan şartların bir kısmını veya tamamını taşıması gerekir; 

(i) Uluslararası sınır üzerinden gelen önemli sayıda insan olması; 
(ii) Gelen insanların varış oranının hızlı olması; 
(iii) Ev sahibi ülkelerin, özellikle de acil durumlarda, tepki kapasitesinin veya absorpsiyon oranının yeterli olmaması; 
(iv) Bireysel sığınma prosedürleri var olan yerlerde, bu kadar çok sayıda başvurunun değerlendirilmesiyle başa çıkılamaması; 

Avrupa Birliği ise 2001 tarihinde geçici koruma ile ilgili düzenleme yapma yoluna 
gitmiştir.10 
Yine aynı şekilde bu düzenlemede de Yugoslavya krizinden bahsedilmiş ve o dönem ortaya çıkmış olan problemler göz önünde bulundurulmuştur. 
Geçici koruma kavramının Türk Hukuku’nda yer alması 2014 yılında olmuştur. 

Bu dönemde geçici koruma ilk olarak YUKK’nin 4. Bölümünde düzenlenmiştir. Geçici koruma başlığı taşıyan 91. madde uyarınca, “Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir.” Ancak geçici korumanın tam anlamıyla işlenmesi 2014 tarihli “Geçici Koruma Yönetmeliği” ile mümkün kılınabilmiştir. Adı geçen Yönetmeliğin 3. maddesi uyarınca geçici koruma “Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen ve uluslararası koruma talebi bireysel olarak değerlendirmeye alınamayan yabancılara sağlanan korumayı” ifade etmektedir. 

Madde metni değerlendirildiğinde görülmektedir ki ilgili düzenleme Türkiye’de yaşayan Suriyeli nüfusun hukuki statüsünü belirleme amacı taşımaktadır. Bireysel olarak değerlendirilemeyen ve statüsü belirlenemediği için şartlı mülteci yahut ikincil koruma statüsünde yer alamayan kişiler bu düzenleme ile geçici koruma kapsamında sayılacaktır. 

Sonuç ve Değerlendirme 

Türkiye tarihsel süreçte incelendiğinde gelenek olarak sürekli göç alan bir ülke ve 
coğrafyadır. Bu realiteye rağmen Suriye’den yaşanan göç neticesinde ortaya çıkan durum Türkiye için bir ilktir. Zira Suriye savaşına kadarki süreçte ülke dışından gelenler için düzenli olarak yerleştirmesi ve kalacakları veya gidecekleri bilinerek değerlendirilip ona göre önlemler alınması gibi çözüm önerileri oluşturabiliyordu. Yani başka bir bakış açısıyla eski göç dalgaları daha tahmin edilebilirlerdi. 

Suriye’den yaşanan göç her ne kadar Türkiye’nin göçmen alma başarıları neticesinde büyük krizlere neden olmadan sonuçlansa da nihayetinde 5 milyona yakın bir nüfus ile uğraşmak kolay değildir. Bu çerçevede bu kadar fazla bir nufüsun gelmesinin her alana olduğu gibi hukuk alanında da bir karşılığı vardır. 
Türkiye’deki Suriyeli nüfus ile ilgili kullanılan göçmen ve mülteci gibi tanımlamalar günlük hayatta kullanıldığı için belki kabul edilebilir bir durumdadır. Ancak bu ve benzeri kavramların aynı zamanda hukuki statüler olduğunu ve bu tanımlamaların hukuki olarak yanlış olduğunu vurgulamak gerekmektedir. Çalışmamız neticesinde yapılmış olan değerlendirmeler göstermektedir ki Türkiye’deki Suriyeli nüfus için kullanılması gereken en temel tanımlama “Geçici Koruma” dır. Bu çerçevede her alanda veya en azından yapılan akademik çalışmalarda Suriyeliler ile ilgili “Geçici 
Koruma Altındaki Suriyeliler” ifadesinin kullanılması gerekmektedir. 

KAYNAKÇA 

Atasoy, E . (2011). Siyasi Coğrafya Işığında Bulgaristan Türklerinin 1989 Yılındaki Zorunlu Göçü. 
Coğrafya Dergisi / Journal of Geography, 0 (21), . Retrieved from 
http://dergipark.gov.tr/iucografya/issue/25049/264435 
Akıncı, B. (2017). Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin 25 Eylül Referandum Kararının Türkiye’nin Ulus Devlet Kimliğine Etkileri, Uluslararası Medeniyet Çalışmaları Dergisi, Volume II/ 
Issue II- Winter 2017, Nevşehir. 
Belli, Aziz, Aydın, Abdullah (2017), Türkiye’deki Suriyeli Nüfusa Karşi Gelişen Nefret Söylemleri Ve Sosyal Medya, Kayes 2017 I. Uluslararasi Kahramanmaraş Yönetim, Ekonomi Ve Siyaset Kongresi 12-13-14 Ekim 2017, S.428-439, Kahramanmaraş Deng, F. United Nations High Commissioner for Refugees. (n.d.). Guiding Principles on Internal Displacement. Erişim Tarihi 3 Ocak, 2018, from 
http://www.unhcr.org/protection/idps/43ce1cff2/guiding-principles-internal-displacement.html 
Ghosh, B. (1998). Huddled masses and uncertain shores: insights into irregular migration. The Hague: Martinus Nijhoff. 
Hathaway, J. C. (2012). The rights of refugees under international law. Cambridge: Cambridge Univ. Press. 
Holborn, L. W. (1956). The International Refugee Organization: a specialized agency of the United Nations. London. 
Jacques, M. (2015). Armed conflict and displacement: the protection of refugees and displaced persons under International humanitarian law. Cambridge: Cambridge University Press. 
Kaynak, M., Yinanç, R., & Şahin, C. (1992). Iraklı sığınmacılar ve Türkiye: 1988-1991. Ankara: Tanmak yayınları. 
Kerber, K. (1998). Die vorübergehende Schutzgewährung in der Europäischen Union: völkerrechtliche Grundlagen, innerstaatliches Recht und Harmonisierung unter besonderer Berücksichtigung der Harmonisierungsperspektiven. Leipzig: Leipziger Universitätsverlag. 
Koser K., Walsh M., Black R. (1998). Temporary Protection and the Assisted Return of Refugees from the European Union International Journal of Refugee Law, Volume 10, Issue 3, , s. 444–461, 
Perruchoud, R., & Redpath, J. (2011). Glossary on migration. Geneva: International Organization for Migration. 
Salyer, L. E. (1995). Laws Harsh as Tigers Chinese immigrants and the Shaping of Modern Immigration Law. Chapel Hill: University of North Carolina Press. 
Yılmaz N. (2007). 5543 Sayılı İskân Kanunu Hükümleri Uyarınca Türk Vatandaşlığının Kazanılması. TBB Dergisi, Sayı 68, s. 241-264 
 
İnternet Kaynakları: 

Büyük Türkçe Sözlük. Erişim Tarihi 05.01.2018 
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts Chinese Exclusion Act (1882). Erişim Tarihi 28.12.2017 
https://www.ourdocuments.gov/doc.php?flash=false&doc=47# 
Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Sözleşme. Erişim Tarihi 21.12.2017. www.multeci.org.tr/wp-content/uploads/2016/12/1951-Cenevre-Sozlesmesi-1.pdf 
United Nations High Commissioner for Refugees (UNHCR). Erişim Tarihi 06.01.2018 
http://data.unhcr.org/syrianrefugees/regional.php 
United Nations High Commissioner for Refugees. Convention Relating to the International Status of 
Refugees. Erişim Tarihi 01.01.2018 http://www.refworld.org/docid/3dd8cf374.html 
Universal Declaration of Human Rights. Erişim Tarihi 03.01.2018 http://www.un.org/en/universal-declaration-human-rights/ 
1951 Sözleşmesine Ek Mültecilerin Hukuki Statüsüne ilişkin Protokol. Erişim Tarihi 03.01.2018. 

 DİPNOTLAR:

1 1790 tarihli Naturalization Act (Yurttaşlığa Kabul Yasası) uyarınca Çinli nüfus “özgür ve beyaz (free and white)” olduğu için Amerikan vatandaşlığına hak kazanabiliyordu. Göç eden Meksikalılar ve zencilerin vatandaşlık kazanabilmesi için 1924 tarihli Immigration Act’ı (İltica Yasası) beklemesi gerekmiştir. 
2 Konvansiyon Milletler Cemiyeti’nde (League of Nations) görüşülmüş; Belçika, Bulgaristan, Çekoslovakya, Fransa, Norveç, Danimarka, İngiltere, İtalya ve İrlanda tarafından imzalanmıştır. 
Görüşmelere katılan Mısır konvansiyonu imzalamaktan imtina etmiştir. 
3 Çalışmanın devamında “İHEB” olarak bahsedilecektir. 
4 Belirtmek gerekir ki geçmişte ve günümüzde bu tarz durumlarda diğer devletlerin veya bazı uluslararası kuruluşların olaylara müdahil olduğu gözlenmiştir. Ancak bizim burada değindiğimiz husus bunların münferit olaylar şeklinde ortaya çıkmış olup bu konu ile ilgili yetkili bir organın mevcut olmamasıdır. 
5 Çalışmanın devamında “YUKK” olarak bahsedilecektir. 
6 Bakanlar Kurulu Kararı: 13/10/2014 No : 2014/6883, Resmi Gazete Yayın Tarihi: 22/10/2014 No : 29153 
7 Bu katliamlara verilecek en acı örnek Birleşmiş Milletler gözetimindeki “güvenli bölge” olan Srebrenitsa’da gerçekleştirilen “Srebrenitsa Katliamıdır”. 11 Temmuz 1995’de gerçekleştirilen bu katliamda yaklaşık 8.373 kişi hayatını kaybetmiştir. 
8 Çalışmanın devamında “BMMYK” olarak bahsedilecektir. 
9 Conclusion on International Cooperation and Burden and Responsibility Sharing in Mass Influx SituationsConclusion on 
International Cooperation and Burden and Responsibility Sharing in Mass Influx Situations No. 100 (LV) - 2004 
10 Council Directive 2001/55/EC Of 20 July 2001 

http://www.goc.gov.tr/files/files/M%C3%9CLTEC%C4%B0LER%C4%B0N%20HUKUK%20STAT%C3%9CS%C3%9CNE%20%C4%B0L%C4%B0%C5%9EK%C4%B0N%201967%20PROTOKOL%C3%9C.pdf 
 
***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder