21 Ocak 2021 Perşembe

KURTULUŞUNDAN SONRAKI İLK GÜNLERDE İZMİR’DE SOSYO-EKONOMİK DURUM. BÖLÜM 1

  KURTULUŞUNDAN SONRAKİ İLK GÜNLERDE İZMİR’DE SOSYO-EKONOMİK DURUM. BÖLÜM 1



BELGEYE DEĞERLENDİRME GİRİŞİ

ÇAĞDAŞ TÜRKİYE TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
CİLT: SAYI: YIL: 1
EDİTÖRDEN
XI 23 2011 / Güz

   Dergimizin 23. Sayısına ulaştık. Bu sayımızda yine akademisyenlerin ve tarihle ilgilenenlerin keyifle okuyacakları değerli akademisyenlerin makaleleri günümüz Türkiye’sine de ışık tutacak nitelik taşıyor.
 Kurtuluş Savaşı süreci kadar sonrasında da İzmir önemli bir yere sahip. Bülent Durgun makalesinde Kurtuluş Savaşı sonrası İzmir’in sosyo-ekonomik durumunu belgelere dayanarak değelendiriyor. Hüsnü Özlü ise II. Dünya Savaşı sırasında İzmir ve Trakya’nın Savunması ile ilgili İngiliz heyetlerinin görüşlerini bizlere aktarıyor. İki büyük savaşın ardından yaşanan soğuk savaşın Türkiye’ye yansımaları ile ilgili de ilginç iki makaleyi bu sayımızda bulacaksınız. Kanlı Noel (21 Aralık1963) kumsal faciası ile ilgili Kıbrıs konusunda uzman bir isim Ulvi Keser makalesinde olayın günümüze etkilerine kadar bir değerlendirme yapıyor. 
Türkiye gündemini son günlerde işgal eden Suriye ile ilgili Mahir Küçükvatan’ın yazısı tarihsel perspektifte ışık tutuyor. Soğuk Savaş sonrası 1957 Türkiye-Suriye 
Bunalımı dış politika severlerin ilgiyle okuyacağı bir makale. 
 Gençlik hareketleri her dönemin siyasal yapısı içerisinde farklı bir şekilde döneme damgasını vuruyor. 68 kuşağı tüm dünyayı etkilerken Türkiye’deki yansımaları ve dönemin gençliğinin Atatürk ve Atatürkçülük algısı ile ilgili Feryat Bulut’un makalesi son derece önemli ve ilginç tesbitler de bulunuyor. 
 Laiklik tartışmaları içinde Sibel Ercan bizi tarihte bir yolculuk yaptırıp 1930 lu yıllarda İzmir örneğinde laiklik uygulamalarını anlatıyor. Önder Deniz’in makalesi de son günlerin hararetli tartışmalarından bayram kutlamaları ile ilgili. Tatil kavramı ve 1935 tarihli Ulusal Bayram ve genel tatiller kanunu ile Cumhuriyetin yurttaş bilinci yaratmadaki ilginç yasalarından birisi olarak makaleyi ilgiyle okuyacağınızı düşünüyorum. 
Bu sayımızdaki Kitabiyat bölümünde Günver Güneş bize Editörlüğünü Engin Berber’in yaptığı Türk Dış Politikası Çalışmaları:Cumhuriyet Dönemi İçin Ulusal Rehber kitabı yine sayımızın dış politika ağırlıklı içeriğine uygun bir inceleme.
Mustafa Kırışman’ın çeviri yazısı Kolera ve Çanakkale sosyal tarih açısından ilgi çekici bir çeviri. Milli Eğitimimizin efsane bakanlarından Hasan Ali Yücel Sempozyumuna katılamayanlar Alev Gözcü’nün sempozyum tanıtım yazısını okuyarak adeta sempozyum atmosferini solumuş hissedeceklerdir. 
 Bu Sayıda bir ilki gerçekleştiriyoruz. Bazen bir resim ciltlerle kitapta anlatamayacağınız çok şey anlatabilir. “Mehmet’in Hikayesi” başlığı ile Kurtuluş Savaşı Kartpostalları albümümüzün büyük ilgi toplayacağını biliyoruz. 
 Dergimizin hazırlanma sürecinde katkı sağlayan hakem kurulu, yazılarıyla katkıda bulunan tüm akademisyenlere ve sekreterya görevini üstlenen arkadaşlarıma teşekkür ediyor. Sizlere keyifli okumalar diliyorum.
Yard. Doç. Dr. Türkan BAŞYİĞİT*
* Yard. Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü,
(turkan.basyigit@deu.edu.tr).

***

 KURTULUŞUNDAN SONRAKI İLK GÜNLERDE İZMİR’DE SOSYO-EKONOMİK DURUM

Türk-Yunan İlişkileri, İzmir, Sosyo-Ekonomik Durum, Emperyalizm,Bülent DURGUN,Kurtuluş Savaşı sonrası, İzmirde Sosyo-Ekonomik durum,


Dr. Bülent DURGUN*
*  (b_durgun@hotmail.com).


Özet

   1821’de Yunan Milliyetçiliğinin uyanması ile başlayan Türk-Yunan çatışmaları, İngiltere’nin “Hasta Adam” Osmanlı İmparatorluğu’nun toprak bütünlüğünü korumaktan vazgeçmesi ile Yunanların lehine bir gelişme göstermiştir. İzmir, Yunanlıların “Megali İdea” olarak adlandırdıkları Büyük Ülkü içinde yer alan Batı Anadolu’nun ilhakının ilk kısmı kapsamında Yunanlar tarafından işgal edilmiştir. İşgalden sonra ilhak çalışmaları kapsamında İzmir’in Türk nüfusu üzerinde sosyal ve ekonomik baskılar artmıştır. 
9 Eylül 1922’de Türk Ordusunun İzmir’e girişi ile Türklere yapılan baskı kalkmış olmakla birlikte, Yunanlar tarafından harabe haline getirilen şehirde gündelik yaşamın normalleşmesi uzunca bir zaman, emek ve kaynağa ihtiyaç göstermiştir. Ayrıca işgal dönemi ve sonrasında meydana gelen olaylar iki toplumun birlikte yaşamasını neredeyse olanaksızlaştırmıştır.

Giriş

Tarih sahnesine çıktığı ilk andan itibaren defalarca yıkılıp tekrar kurulan İzmir şehri, başlıca dört büyük bölümden oluşan tarihinin son bölümü olan Cumhuriyet Dönemine girerken tekrar yıkılmıştır 1.

İzmir’in ve hinterlandının işgali temelinde ekonomik nedenlerin yattığı 2, işgal sonrasında düzenlenen Londra Konferansı sırasında İtalyan Dışişleri Bakanı 
Kont Sforza’nın 12 Mart 1921’de Bekir Sami Bey ile imzaladığı antlaşma gereğince İtalya’nın, İzmir ve Trakya’nın Konferansta Türklerde kalmasını savunmasına 
karşılık Türkiye’den Batı ve Güney Anadolu’nun birçok vilayetlerinde imtiyazlar talep etmesinden de anlaşılabilmektedir 3.

 Ekonomik çıkar kaygıları ile yürütülen Yunan işgali kampanyası için başta İngilizler olmak üzere batılı devletler, kamuoylarını hazırlama çabası içinde 
bulunurken, Yunanlılar da bu çabaları destekleyecek yaygaralar çıkarıyorlardı 4.
 Nihayet 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar İzmir’i işgal ettiler ve büyük bir kıyım faaliyetine başladılar. Kimilerine göre bu, barbarlardan kurtulma çabası 
iken, kimilerine göre de bir öç alma girişimi idi. Her halükarda Türkler bu işten zararlı çıkıyorlardı 5. Birinci Dünya Savaşı yıllarında başlayan milli burjuvazi 
oluşturma çabaları, işgal yıllarında sekteye uğradı. Ticari hayat ve denetimi tekrar azınlıklara ve onların vasıtasıyla tekrar yabancı unsurlara geçmişti 6. 
    Ticari hayatı yönlendirien yabancılar, bu defa işgal kuvvetleri gemilerinin bayraklarının gölgesinde\ eskisinden daha rahat hareket edebiliyorlardı 7. 
Yunan kuvvetleri yerli Rum zenginleri tarafından finanse ediliyorlardı 8. 
 Türk toplumunda, köylü unsurların aksine İttihat ve Terakki döneminde palazlanan milli burjuvazi, milliyetçi bağımsızlık hareketini destekliyordu 9.
 İşgal dönemi içerisinde Anadolu’da kullanılan para birimi Osmanlı Lirası idi. Fakat İzmir’de her çeşit para geçerliliğini sürdürmekteydi. Kambiyo oranları her 
gün harekatın durumuna göre değişik bir seyir izlemekteydi 10.

Yunan işgali döneminde vergi tahsilatı eskisi gibi devam etmiş, ancak harcamalar işgal kuvvetleri tarafından yapılmıştı. İhtiyacından fazla vergi üreten 
Aydın Vilayetinin, fazla gelirlerinin nerede harcandığı ise Lozan Konferansı’nda dahi izah edilememişti 11.

 İzmir’de yaşayan Türkler kurtuluşu büyük bir hararetle bekliyorlardı 12. 
İşgal yıllarında da eski şatafatlı günlerini aratmayan İzmir’in genel yaşantısından 13 kurtuluşunda, geriye ancak bir avuç kül kaldı 14. 

Savaşlar, başta iş gücü olmak üzere, ülkenin her türlü üretim vasıtalarını tüketmişti. Ormanlar, binalar, hayvanlar, üretim araçları, sermaye, yollar yok 
denecek kadar küçük bir seviyeye inmişti 15.

 İşgal günlerinin başlangıcıyla; I. Dünya Savaşı müddetince yeterince karışmış olan hayat iyiden iyiye karmaşık bir hale büründü. Bir taraftan Türkler şehri terk ederken diğer taraftan Yunanlı göçmenler Türklerin boşalttıkları meskenlere yerleşiyorlardı. Yunanlı memurlar asayişi sağlamak için işgal ettikleri İzmir’in her yerini kontrol altına almışlardı. İşgalden sonra ilan edilen sıkıyönetimle şehirden ayrılma yasağı getirildi. Yasakla birlikte halk tarlasına, bağına bahçesine gidebilmek için izin almak zorunda kalıyordu 16. Köylüler ise kasaba ve şehirlerindeki pazarlarına da gidemiyorlardı. İzin sorununun yanında bir de yerli Rumların ve Yunan askerlerinin köylülerin yollarını keserek kıymetli eşyalarını gasp etmeleri gibi de bir ihtimal mevcuttu. 

Bu ihtimali ortadan kaldırmak için ahali topluca yola çıkıyordu ancak bu da sonuca müspet bir etki yapmıyordu 17. Yunanlıların yerli Rum ve Ermenilerle başladıkları bu soygunculuk, yağmacılık, gasp ve tecavüz olayları işgalin son gününe kadar azalmadan, hatta şiddetlenerek devam etti 18. 

Bir başka azınlık olan “Yahudiler ise durumdan maddi bakımdan faydalanmaya çalışıyorlardı” 19. 

Yunanlılar ve Rumlar bu yağmacılık 20 ve asimilasyon faaliyetlerini geceyi bile beklemeden, gün ışığında İtilaf Devletleri temsilcilerinin gözü önünde ve 
en ortalık yerde yapılabiliyordu 21. Sadece Kemeraltı’ndaki değil İzmir’in çeşitli bölgelerindeki Türklere ait ticarethane ve dükkanlar Yerli Rumların mihmandarlığı ndaki Yunan askerleri tarafından tek tek seçilerek talan ediliyor, buralarda kıymete değer ne mevcutsa gasp ediliyordu 22. 
Aynı olaylar devlet dairelerine, Yunan makamlarınca el koyulması esnasında da sahnelendiler23. Kargaşayı çıkaranların ve talanı yapanların Rumlar olduğunu Venizelos dahi kabul etmek zorunda kalmıştı. Venizelos bir taraftan propaganda amaçlı para dağıtırken 24 Aydın ve Nazilli’de zarar görenlerin zararlarını tazmin etmek için 250.000 T.L. göndermişti 25. 
Konsolos Horton’un Yunanlıların işledikleri cinayeti mazur gösteren yorumundan bahsetmeden geçemeyeceğim:

BU BÖLÜM DİPNOTLARI:

17 H. Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu; Falih Rıfkı Atay; Mehmet Asım Us, İzmir’den Bursa’ya, Atlas Kitabevi, İstanbul -1980, s.122.
18 A.g.e. , s.20; Süleyman Vasfi, a.g.m., s.238; “…bilgiyi getiren askeri komutan Filipos az kalsın öldürecekti. “Alçaklar! Gözünüz hep malda, hep malda” diye bağırdı. “Cebiniz doldumu gerisine bakmıyorsunuz.”, Su, Manisa …, s.40, 67; Tevfik Bıyıkoğlu, Türk İstiklal Harbi I (Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı) , Gen. Kur. Basımevi, Ankara, 1962, s.134; Kadir Mısıroğlu, Yunan Mezalimi, İstanbul, 1973, s.168 - 179; Özalp, a.g.e., s.8; Selahattin Tansel, Mondros’dan Mudanya’ya Kadar II, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 1973, s.198; Marjorie Housepian Dobkin, Smyrna (The Destruction of a city), The Kent State University Press, Kent, Ohio and London, 1988, s.65-67; Hayri Mutluçağ, İzmir Ermeni İhtilal Komitesi ve Terör, Belge Yay., İstanbul, 1986, s.15; Rahmi Apak, Reşat Hall, Kadri Coşkuner, Türk İstiklal Harbi II/2.Kısım, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1965, s.142; Hakkı, Güvendik, Türk İstiklal Harbi  II (Batı Cephesi 1’ inci Kısım) (15 Mayıs - 4 Eylül 1919), Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1963, s.57; Müderrisoğlu, Kurtuluş…, s.287.
19 T.İ.H. I, s.134.
20 “…Mektubunda yağmacıların da bulunduğunu itiraf eden Venizelos, bunların yakalandığını ve mahkemeye verildiğini bildirmekte idi.”, Tansel, a.g.e., s.182.
21 Bayram Bayraktar, “Mütareke’de Yunanistan’ın Ayvalık Politikası”, ÇTTAD. I/2, İzmir, 1992, s.88; Mısıroğlu, a.g.e. , s.173.
22 “Hükümet caddesinde mevcut bütün müslüman ticarethane ve dükkanları, ez cümle Parme kıraathanesi, askeri acel ve kıraathane, Uluyazade Hanı Bolulu 
Mehmet Lokantası, Ahmet ve Ragıp kardeşlerin kütüphanesi, muhallebici ve tatlıcı İbrahim Hakkı Usta dükkanı şifa eczanesi, Emekçibaşı Hanından Hukuk Yurdu eşya, evrak ve kitapları, Kunduracı Saadettin Efendi mağazası, Beylerbaşı sokağında Selanikliler Kütüphanesi, Manifaturacı Hacı Hafız Mustafa Efendi 
ve kardeşinin tuhafiye mağazası, Lokantacı İsmail Efendinin Karataş üzerindeki evi ve kıymetli eşyaları, Boşdurakta taşçı Osman efendizade Hafız Fikri efendi ile kunduracı Selanikli Hafız Hüsnü Efendi’nin dükkanları, Alaşehir Pazar, Selanikli Hakkı Usta’nın kunduracı dükkanı, Hisar ve Bölükbaşı camilerinin seccade ve halıları, pasport dairesinin karşısında Yedek Subaylar Yardımlaşma Cemiyeti gazinosu, Odun pazarından saatçi Mehmet Tevfik Efendi Ticarethanesi, Arastada ve eski mahkeme önünde 120’den fazla müslüman dükkanı, keresteciler içinde Cihan Bey’in mağazası, Kılcı Mescid mahallesinde Komiser Mehmet Efendi’nin evi, Karantinada eski mektupçu Ahmet Bey’in evi, Akarcalızade Hacı Bekir Efendi’nin evi ve dükkanı, karantinada bakkal kosti sokağında hapishane müdürü Nuri Bey’in evi, tüccardan ve muharrinlerden Hacızade Hüseyin Rıfat Bey’in Bozyakadaki evi ve eşyası ve hanımına ait mücevherat tamamen silah aramak bahanesiyle Eşref Paşa ve civarındaki evler kamilen soyulmuştur. Ermeni pasajında Dişçi Mehmet Ali ve Operatör Esat, Doktor Nazifi Şerif ve Doktor Fuat Cevat Bey’lerin klinikleri de tamamen yağma edilmiştir.”, a.g.e., s.177; “Çeteler halinde Ege kıyı bölgelerine baskınlar yaptılar ve halkı korku ve panik içinde bıraktılar. Söke’nin Kelih köyünü basarak zahire yağmaladılar, üçyüzün üzerinde Yunanistan askeri üniformalarını 
giymiş grupla Tomatça köyünü bastılar. Ayvalık’ta, Urla’da ve İzmir yöresinde birçok ‘cinayetler’ işlediler.”, Bayraktar, a.g.m. , s.89.
23 Mısıroğlu, a.g.e. , s.176; T. İ. H. II/1, s.57.
24 DH-KMS, Dos.54/2, Bel. no.35.
25 Tansel, a.g.e., s.186; “…Yunan makamları çalınan malların büyük kısmını ödemeye zorlandı, “Vali”nin tutukluluk halinin tazmini için 1000 Osmanlı altını ödemeyi önerdiler. (Valinin kızgınlıkla toplamı reddettiği söylenir)….”, Dobkin, a.g.e. , s.67.



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder