3 Aralık 2020 Perşembe

AKP NİN 15 YILI EKONOMİ., BÖLÜM 4

AKP NİN 15 YILI EKONOMİ.,  BÖLÜM 4




PARA POLİTİKASI VE FİNANSAL UYGULAMALAR 

2008 krizine, GOÜ.ler, temelde, sermaye sınırlamaları, ticari kısıtlamalar, daha sıkı ihtiyati tedbirler, döviz kuru piyasalarına müdahaleler ve faiz düşüşleri yoluyla tepki verdiler. Diğer yandan, GÜ.ler ise, daha çok Fed örneğini takip ederek, doğrudan parasal genişleme yoluna başvurdular. Bu genişleme de kısa ve uzun vadeli tahviller ile birlikte, özel sektör kağıtları ve hatta Japonya örneğinde 
hisse senedi alımını beraberinde getirdi. Ancak, 2008 sonrası, tüm dünyada daha farklı yeni politika araçları da gelişmeye başladı. 

TCMB, 2008 sonrası, biraz daha proaktif hareket ederek, birçok konuda, rakiplerinden görece daha inovatif davrandı. Örnek olarak, Çin merkez bankası PBOC gibi önemli ülkelerin yeni yeni kullanmaya başladığı piyasanın 1 haftalık repo faizini, TCMB, 2010 yılından bu yanadır aktif kullanmaktadır. TCMB, aktif bir piyasa yapıcı aktör olarak varlığını sürekli hissettiriyor. Dolayısıyla, faizler 
artık, daha liberal bir finansal ortamda belirleniyor ve bu faizlerin o seviyelerde tutulması için de ortam oluşturuluyor. Diğer yandan, Merkez bankası bağımsızlığı bizde ilk kez 2001.de uygulamaya geçti ve para politikası stratejisi de onunla birlikte hayata geçirilecekti. 

Belli bir program dahilinde politika uygulama bilinci de bu dönem kazanılmış oldu. 
2008 krizi sonrası, parasal genişleme adımları ile, GOÜ.lere ciddi miktarda para akışı ve likidite kaynağı da sağlandı. Likidite koşullarının iyileşmesi ve faizlerin düşmesi ile kredi imkanları da genişledi. Kredi ve likidite koşullarının iyileşmesi, cari açık gibi finansman açığı koşullarına yardımcı oldu. Daha önce de bahsedildiği gibi, Türkiye.de, finansal sistem büyük ölçüde sadece bankalar üzerinden yürüyor. Büyüme için ihtiyaç duyulan krediler ve finansmanın, sadece bankalar ile sürdürülmesi ise uzun vadede mümkün değildir. 

Finansal derinleşmenin desteklenmesi ve finansal altyapının sağlamlaştırılması için yeni kurulan varlık fonu önemli bir ilk adımdır. Ancak derinleşme sağlanırken; risklerin ve borçlanmanın artması da önemli bir tehlikeyi barındırır. 

Türkiye.de, finansal istikrar için atılan adımlar ve uygulamaya koyulan makro-ihtiyati tedbirler, dikkat çekilmesi gereken önemli bir başka noktadır. Örneğin, kredilere getirilen sınırlamalar ile, Mian ve Sufi.nin de dikkat çektiği hanehalkı 
borçlanmasının riskleri minimize edilmeye calışıldı. Benzer şekilde, kredi taksitlerinin sınırlandırılması, tüketici kredilerinde büyüme hızının düşürülmesi ve kredi-mevduat faiz farkını etkilemek ve dengelemek için atılan adımların hepsi gerekli, yerinde ve faydalı olmuştur. Finansal sistem, bugün, uygulanan makro-ihtiyati tedbirler ve sıkı para politikasının da katkısıyla, iç ve dış şoklara karşı 
dayanıklılığını korumaktadır. Finansal risk profilinde ise geçtiğimiz birkaç yılda hayati önemde bir değişiklik gerçekleşmedi. 

Diğer yandan, dünya da değişiyor ve bu yeni dönem, yeni trendler ve yeni çözüm önerilerini zorunlu kılmaktadır. Özelde Türkiye gibi GOÜ.lerde, genelde de tüm Avrupa.da, artık taşlar yerine oturdu derken; son dönemde meydana gelen olaylar, mevcut ekonomik ve politik sistemin istikrarı ve geleceği ile ilgili tekrar düşünmeyi de zorunlu kılıyor. Arap baharı, Ukrayna krizi, Brexit ve Türkiye.deki darbe girişimi, gelecek ile ilgili daha dikkatli hareket etmeyi zorunlu kılıyor. Türkiye.nin yakın tarihinin en önemli olaylarından, 15 Temmuz darbe girişimi, doğrudan Avrupa.nın en dinamik ekonomisini tekrar bir çıkmaza sürükleme amacı taşıyordu. 

Bununla birlikte, yurtdışında, özellikle de ABD.deki parasal sıkılaştırma adımları faiz paritesi kuralına da uygun olarak,  yurt içindeki faiz indirimi ve faizlerin düşük tutulması eğilimini zora sokabilir. Bu durum, öncelikle, yurt-içine para akışını sıkıntıya sokar. Geçmiş on-yılların önemli sıkıntılarından kur dalgalanmaları tekrar yaşanabilir. Kur seviyesinin artması da ihracata, teoride beklendiği gibi, olumlu yansımayabilir. Nitekim, Türkiye ekonomisinde parametreler çoğunlukla dünyanın tersine işler. 

Diğer yandan, Merkez Bankaları.nın gücünün artışına paralel olarak; politikaları, hedefleri ve uygulamaları ile ilgili tartışmalar da giderek artmaktadır.30 Politika yapıcılar ve para politikası uzmanları, iş çevreleri, yatırımcılar ve hatta Merkez Bankası.nın kendisi dahi yeni dönemde, ne tür yeni hedeflere ve de araçlara ihtiyaç olduğu bağlamında daha fazla kafa yormalıdır. Özellikle de, Stiglitz ve 
Frankel gibi ana akım ekonomistler yeni hedefler ve araçlar konusunda ısrarcıdır lar. Bu doğrultuda da, merkez bankacılığında değişimin devamı önemlidir. Merkez bankaları, hem fiyat istikrarı, hem ekonomik büyüme ve istihdamı odağa alabilirler. TCMB de, fiyat istikrarının birincil amaç olduğu enflasyon hedeflemesi stratejisini terk edip; örneğin, fiyat istikrarı ve istihdama eşit ağırlık veren FED yaklaşımını (dual mandate) benimseyebilir. 

2001 sonrası, özellikle de maliye politikasındaki başarı, para politikası uygulamalarında da başarıyı beraberinde getirmişti. 

TCMB.nin, yukarıda dikkat çekilen eksiklikler göz-önüne alınarak, yeni dönemde hem fiyat istikrarı hem ekonomik büyüme hedefine odaklanması; para ve mali politikaların koordineli çalışmaya adevam etmesi, çok daha fazla fayda sağlayabilir. Hem fiyat istikrarı hem ekonomik büyüme hedeflerinin tutturulması için bu dönüşüm önemlidir. Diğer yandan, faizlerin düşürülmesi için ortam 
hazırlanmalı ve bu sayede maliyetler de aşağı çekilmelidir. Sermaye hareketlerinin döviz kurunu aşırı hareketli hale getirmesine ise izin verilmemelidir. 

Ekonomik aktivitenin çeşitlendirilmesi de krizlerle mücadelede ve özellikle de spesifik şoklara reaksiyon kabiliyetinin artırılması noktasında atılan önemli adımlardan biridir. 

Makroekonomik istikrar korunarak, özelleştirmeler, reel sektör ve özellikle de KOBG.lerin desteklenmesi noktasında atılan adımlar; reel sektörün gücünü artırarak, ekonominin şokları absorbe yeteneğini kuvvetlendirme yönünde atılan adımlara güzel bir örnektir. Bununla birlikte, AR-GE yatırımlarının artırılması, rekabet gücü yüksek ve ihracat odaklı yeni ve daha güçlü bir üretim sektörü oluşturulması amacı da özellikle önemlidir. Yeni dönemde, burada bahsi geçen yenilikler ve değişim dalgasının devamı için daha güçlü bir yürütme, daha istikrarlı bir siyasi irade de önemli bir destek sunabilir. 

ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMLERİN YOL HARİTASI 

Krizlerle mücadelenin en iyi yollarından biri sürekli büyümektir. Büyüdükçe ve ekonomik parametreler düzeldikçe, ülkeye güven artacak, borç/GSYH ve CAD/GSYH oranları da düştükçe ülkenin rating notları yükselecek ve daha rahat yatırım çekilecektir. Bunun için de, ekonomi politikasına yeni bir bakış açısı kazandırılması; yüksek cari açık, yetersiz özel tasarruf ve aşırı tüketim, yetişmiş insan gücü açığı ile eksikliği derinden hissedilen yapısal reformlara daha çok odaklanılması önem arz eder. 

Son dönemde, mevcut siyasi sistemin artık sınırlarının zorlandığı da göz önüne alınarak ve politik istikrarın önemi de kavranarak; yeni radikal adımlar hızlandırıldı. Siyasi krizler ile ekonomik krizlerin birbirini tetiklediği yeni krizleri kaldırmaya bu ülkenin ne zamanı ne de gücü vardır.31 Koalisyon dönemlerinin belirsizlik, iç çekişmeleri ve karışıklığı akıldan çıkarılmamalıdır. 

Siyasi mekanizmaların işlerliği ve karar alma noktalarındaki etki gücünü artıracak yeni adımlar hayata geçirilmeye devam edilmelidir. 

Burada da yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Sermaye de bu ülkenin eksiklikliğini sürekli hissettiği önemli sıkıntılardan biridir. Tasarrufları artıracak yapısal yenilikler devam ettirilmelidir. Bu doğrultuda, tasarrufları teşvik eden BES, konut desteği ve çeyiz hesabı gibi teşviklerin devamı önemlidir. Beşeri sermayenin artırılması noktasında da yüksek öğrenim, mesleki eğitim ve çıraklık eğitiminin kalitesinin yükseltilmesi ile ilgili yeni yol haritaları izlenmelidir. Eğitimin çerçevesini ve kalitesini artıcı yeni politikalar üretilmesi, eğitim politikası ve reformuna devam ve destek olunmasını umut edilmektedir. 

Çeşitlendirilecek ekonomi, farklı sektörel şoklara, bölgesel ve ülke-spesifik krizlere karşı daha dayanıklı bir hal de alacaktır. 

Endüstrilerin çeşitlendirilmesi, bacasız endüstrilerden daha fazla faydalanılması da oldukça önemlidir. Turist sayısında, Türkiye, bugün ilk 10.da. Bu trend kaybedilmemelidir. Ancak, Afrika, Ortadoğu ve diğer Müslüman ülkelere de Türkiye daha iyi tanıtılmalıdır. Ülke ekonomisine yeni bir ivme kazandırılması için, konsensüs ve işbirliği de oldukça önemlidir. 

Yeni dönemin popüler akımlarından islami finans entrümanlarının geliştirilmesi ve etkin kullanımı da oldukça önemlidir. 

Hem 1930.lar, hem 2008.deki borç-faiz sarmalı, hem de devamındaki Avrupa ve Yunanistan krizleri bize, faizsiz bankacılığa ve faizsiz yatırım enstrümanlarına ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu açıkça gösterdi. Nitekim, konvansiyonel yollarla, 2008 borç krizinin etkilerini hala sıfırlayabilmiş değiliz. Emlak ve emtia piyasaları, tüm dünyada, hala aşırı oynak. Sermaye hareketleri, finansal piyasalar gündeminin merkezinde. Katılım ekonomisinin desteklenmesi ve büyük projelerin finansmanın da bizzat vatandaşların ve küçük sermaye sahiplerinin de aktif katılım göstermesi, sahiplenmesi sağlanmalıdır. Gayrimenkul sertifikası, crowdfunding, sukuk ve 
konvansiyonel tahvillerin kullanımı ile ilgili yeni düzenlemeler de orta ve uzun vadede hayata geçirilmelidir. Nye.nin çalışmaları ile önem kazanan yumuşak gücün öneminin farkında olunmalı ve temel unsurlarından etkin yararlanılmalı dır.32 

Turizm, eğitim, kongre ve fuarlar, diziler, taşımacılık ve ulaşımda Türkiye.nin sahip olduğu konum iyi değerlendirilmelidir. 

Sağlık sektörü ve turizmden daha fazla faydalanılması için yeni projeler geliştirilmelidir. Turizm, sadece bir döviz kapısı olarak değil; yumuşak güç unsuru olarak da değerlendirilmelidir. Doğrusu, eğitim ve ticaret de yumuşak güç unsuru olarak kullanılabilir. Sağlık turizmi ve kongre/fuar, kültür turizminin yüksek potansiyelinden faydalanılmalıdır. Sinema endüstrisi ve dizilerin, ülkenin imajı ve 
reklamı için önemi ve etkisi daha etkin kullanılmalıdır. 

Büyüme, son 15 yılın ekonomik gidişatının tüm özeti aslında. AK Parti hükümetleri döneminde, Türkiye, 29 dönem üst-üste büyüyerek; Cumhuriyet tarihinin kalkınma ve değişim rekorlarını kırdı. Kalkınmada ve büyümede, çıta yükseltildi. Bu sürecin devamı da bir o kadar önemlidir. Küresel Finansal Kriz.e denk gelen 2008-2011 dönemindeki ekonomik performans dahi, büyük resimde, ciddi 
bir başarı hikayesidir. Doğrusu, 2002 sonrası, küresel kriz dışında, ülke içinde daralma gözlenmedi. 2010 ve 2011 dönemi, Çin'den sonra en hızlı büyüyen Türkiye ekonomisi idi. Nitekim, sonrasındaki Gezi ve 17-25 Aralık da, doğrudan bu büyüme mucizesini hedef alıyordu. 

2012 sonrası karşılaşılan orta gelir tuzağı ve ciddi yapısal reform ihtiyacı, 2002 sonrası modelin artık yetmediğini gösteriyor. 

Beşeri ve fiziksel sermaye eksiği ile birlikte teknoloji yoğun üretim eksiği; ve bunların üzerine de, kurdaki hareketlilik bizi görece fakirleştiriyor. Yeni dönemin sorunlarının ve yeniliklerinin, son 15 yılın dönüşüm ve büyüme mucizesini örtmesine izin verilmemelidir. 

Yeni nesillere bırakabileceğimiz en güzel hediye, daha güçlü, demokratik ve daha müreffeh bir ülke bırakmak olsa gerek. 

   Son 15 yılda bu yönde atılan adımların devamı da bir o kadar önemlidir. 

SONUÇ VE ÖNERİLER 

Yukarıda da özetlendiği üzere, 2008.deki Küresel Finansal Kriz.in teğet geçmesini 2001 sonrası kazanılan güçlü bir finansal altyapıya borçluyduk. Diğer yandan, Türkiye'nin bugün en büyük zenginliğinin de güven ve istikrar ortamı olduğunun altını da sıklıkla çizdik. Bu anlamda, güçlü bir finansal sistem ve siyasi istikrar, ekonominin kaderini doğrudan etkilen önemli parametrelerdir. 

Doğrudan yabancı yatırım ve benzeri dış finansman opsiyonları için, şeffaflıkla ilgili reformların büyük oranda tamamlandığı açık. 

Bu refom sürecinin devamı, CAD ve yatırımlar için duyulan finansman açığı da bu denli yüksek iken, düşünüldüğünden daha önemlidir. 

Yorgunluk belirtilerinden kaçınarak ve rehavete kapılmadan, büyüme ve dönüşüm süreci kesintisiz devam ettirilmelidir. Yeni dönemde, özellikle de dış koşulların ve ABD Merkez Bankası Fed gibi merkez bankalarının atacağı adımların küresel piyasalar için önemi çok daha fazladır. Finansal piyasaların olumsuz etkilenmemesi için uygun pozisyonların alınması hayati önemdedir. 

   Diğer taraftan, Türkiye ekonomisi de sürekli büyüyor ve güçleniyor. Krizlere reaksiyon yeteneği de gün geçtikçe artmaktadır. 

Türkiye.de şu an ya da yakın gelekte 2001.dekine benzer bir finansal kriz olasılığı yok. Ancak, bugün, Türkiye.de, 2023.e dek planlanan ya da bir şekilde söz verilen ulaşım ve altyapı projelerinin 350 milyar dolar gibi devasa bir rakama ulaştığı söyleniyor. 

Pekii nasıl finanse edilecek bunlar? 

Özellikle de, özel sektörün ve hanehalkının tasarruf oranlarının çok düşük olduğu bir dönemde bu rakamlar daha önemlidir. İşte bu yüzden, dışarıdan finansal destek bulmak şart. Ya da içeride varlık fonu gibi yenilikler getirilecek, islami finans ve katılım ekonomisi canlandırılacak. Geçmişte, büyük oranda Avrupa.dan sağlanan destek fonları için yeni kaynak arayışları, yeni dönemde Türkiye.yi Asya ve Afrika.ya da yakınlaştıracaktır. Elbette, buralardan sağlanacak gerekli kaynağın, sıcak para değil, doğrudan yabancı yatırım şeklinde olması daha çok anlam kazanır. 

Unutmamak gerekir ki, bugünün Dünya sında öngörülebilen ülkeler ve güven veren iktidarlar, umut vadeder ve yatırımcı çekerek daha istikrarlı ve güçlü ekonomiler yaratırlar. Türkiye'nin, bu anlamda, en büyük zenginliği son dönemde yakaladığı güven ve istikrar ortamıdır. CAD.ın finansmanı gibi kısa vadeli çözümler ve uzun vadede daha güçlü bir ekonomi için, istikrarlı bir ekonomik ve politik sistem gereklidir. Türkiye, iktisadi gelişme ve şeffaflaşma alanında önemli reformlar gerçekleştirdi ve bu süreç hala devam ediyor. 

Bu iradenin kesintisiz devamı hayati önemdedir. 

Yeni ve güçlü bir siyasi iktidarın, finansal, reel ve sosyo-psikolojik temellerinin de sağlamlığı noktasında yukarıda altı çizilen noktalara odaklanılmasının önemli olduğu kanısındayım. 

 
DİPNOTLAR;

1 Yrd. Doç. Dr., Bingöl Üniversitesi, GGBF, Iktisat Bölümü, Email: bilalbagis@yahoo.com. 
2 Mehmet Bulut, “Turkey: A Regional Power Moving Forward to Becoming one of the Top 10 Economies in the World”, Daily Sabah, 27 Ocak 2016. 
3 Bilal Bağış, “Başkanlık Sisteminin Ekonomisi”, Proceedings of the 2nd International Congress of Local Development and Finance, (2017). 
4 Hyman P. Minsky, Stabilizing An Unstable Economy, (Yale University Press, 1986). 
5 “AK Parti Parti Programı”, AK Parti, 
    https://www.akparti.org.tr/site/akparti/parti-programi, (Erişim tarihi: 30 Mart 2017). 
6 ABD.nin bu New Deal.ı, 1930 ve 1937 arası Amerikan ekonomisini Büyük Bunalım.dan kurtarmak için hayata gecirilen bir dizi yatırım ve projeleri ifade eder. 
7 “Krizden İstikrara: Türkiye Tecrübesi”, BDDK, http://bddk.org, (Erişim tarihi: 30 Mart 2017). 
8 Erdal T. Karagöl, AK Parti Dönemi Türkiye Ekonomisi, (SETA Rapor, İstanbul: 2013). 
9 Bilal Bağış, “İstikrara Mecburuz…”,Ekonomikus, 
   https://bagisb.wordpress.com/2015/09/18 /istikrara-mecburuz/,  (ErişimTarihi: 20 Mart 2017). 
10 GÜ.ler, „Gelişmiş Ülkeleri ve GOÜ ler de, „Gelişmekte Olan Ülkeleri ifade eder. 
11 Mehmet Şimşek, “The Wisdom of Crisis Prevention”, ProjectSyndicate, 
    https://www.project-syndicate.org/commentary/macro-prudential-measures-for-crisis-prevention-in-emerging-economies-by-mehmet--im-ek?barrier=accessreg,  (Erişim tarihi: 30 Mart 2017). 
12 Sadık Unay, “Ekonomik Kriz Tartışmalarına Karşı Yeni Büyüme Hikayesi”, SETA, 
    https://www.setav.org/ekonomik-kriz-tartismalarina-karsi-yeni-buyume-hikayesi/, (Erişim tarihi: 20 Mart 2017). 
13 Makro-ihtiyati tedbirler; döviz açık pozisyonları, likidite sorunu, sermaye yeterlilik rasyoları, mali açıklar, regülasyonlar, kur riski, borçlanma gibi finansal 
ve reel ekonomiyi düzenlemeyi içeren bir dizi kurallar bütünüdür. 
14 “Türkiye Ekonomisi için Kriz Önlemleri”, TEPAV, (Erişim tarihi: 30 Mart 2017). 
15 Bilal Bağış, “Güçlü Sosyal Sermaye Potansiyeli, Büyümenin Anahtarı”, Proceedings of the 2nd International Congress of Local 
    Development and Finance, (2017). 
16 Bilal Bağış, “Monetary Policy Divergence and Central Banking in the New Era”, Risk Management, Strategic Thinking and Leadership in the Financial 
    Services Industry ed. Ümit Hacıoğlu ve Hasan Dinçer, (Springer International Publishing, 2016), s. 25-41. 
17 Dodd-Frank reformu, 2008 krizi sonrası ABD finansal piyasalarına (Büyük Buhran dönemi sonrası olduğu gibi) regülasyonları tekrar geri getirmek için 
    geçirilen bir yasayı ifade ediyor. 
18“ Bu Kriz de İnşallah Bizi Teğet Geçecek”, CNNTurk, 20 Ekim 2008. 
19 Fahrettin Altun, “ Büyük Bir Stres Testinden Başarı ile Geçtik”, Kriter Dergisi, (Eylül 2016). 
20 Bilal Bağış, “15 Temmuzsonrasi…”, Ekonomikus, 
    https://bagisb.wordpress.com/2017/03/29/ 15-temmuz-sonrasi/, (ErişimTarihi: 30 Mart 2017). 
21 Nebi MiŞ, “Topyekun Mücadele”, SETA, 
http://www.setav.org/topyekun-mucadele/, (Erişimtarihi: 20 Mart 2017). 
22 David Grueber, Debt: The First 5,000 Years, (Melville House Printing, Brooklyn, NY: 2011). 
23 Adem Anbar, “Osmanlı İmparatorluğu.nun Avrupa ile Finansal Entegrasyonu: 1800-1914”, Maliye Finans Yazıları, Cilt: 23, Sayı: 84, (2009), s. 17-37. 
24 Gauti B. Eggertssonve Paul Krugman. "Debt, Deleveraging, and the Liquidity Trap: A Fisher-Minsky-Koo Approach." The Quarterly 
    Journal of Economics 127.3 (2012): 1469-1513. 
25 Irving Fisher, "The Debt-Deflation Theory of Great Depressions." Econometrica: Journal of the Econometric Society (1933): 337-357. 
26 Rajan, Raghuram Ş. "Has Finance Made the World Riskier?." European Financial Management 12.4 (2006): 499-533. 
27 “What Can We Learn from the Depression?”, The Economist, 
     http://www.economist.com/ blogs/freeexchange/2013/11/economic-history-0, (Erişimtarihi: 1 Mart 2017). 
28 Nebi MiŞ, “Avrupa.nın Çok Boyutlu Krizleri”, SETA, 
    https://www.setav.org/avrupanin-cok-boyutlu-krizleri/, (Erişim tarihi: 20 Mart 2017). 
29 Atif Mian ve Amir Sufi, House of Debt: How They (and You) Caused the Great Recession and How We Can Prevent it from Happening Again, 
    (University of Chicago Press, 2014). 
30 Mohamad El-Erian, The Only Game in Town: Central Banks, Instability, and Avoiding the Next Collapse, (Penguin Random House, 2016).
31 Erdal T. Karagöl, “Çift Başlılığın Neden Olduğu Ekonomik Krizler”, SETA, 
    https://www.setav.org/cift-basliligin-neden-oldugu-ekonomik-krizler/, ( Erişim tarihi: 20 Mart 2017).
32 Joseph S. Nye Jr., Bound to Lead: The Changing Nature of American Power, (Basic Books, New York: 1990). 


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder