5 Aralık 2020 Cumartesi

ABD’nin Suriyeli ‘Ilımlı Muhalifleri’ “ Eğit ve Teçhiz Et ” Programı Hakkında Değerlendirme BÖLÜM 5

 ABD’nin Suriyeli ‘Ilımlı Muhalifleri’ “ Eğit ve Teçhiz Et ”  Programı Hakkında  Değerlendirme BÖLÜM 5



ABD, Suriyeli Ilımlı Muhalifleri, Eğit ve Teçhiz Et, Program Hakkında  Değerlendirme,Oktay BİNGÖL,Ali Bilgin VARLIK,


4. Programın Uluslararası ve İç Hukuk Açısından Değerlendirilmesi 

a. Bir devlete karşı silahlı kalkışmaya girişen askeri/yarı-askerî kuvvetleri eğitmek, bu unsurlara silah ve teçhizat sağlamak BM Antlaşmasının 2/3 ve 4'üncü maddesine aykırıdır. Bu durumu uluslararası hukuk bakımından yasallaştıran iki istisna bulunmaktadır. 

 (1) Birinci yasal dayanak; bu tür bir eylemin, BM Antlaşmasının, "Barışın Tehdidi, Bozulması ve Saldırı Eylemi Durumunda Alınacak Önlemler" başlığını taşıyan VII. Bölümü (39-51'inci maddeler) kapsamından uygulanan zorlayıcı önlemler kapsamında icra edilmesidir. 

BM Antlaşmasının doğrudan ve dolaylı kuvvet kullanmayı meşrulaştıran 42. maddesinin uygulanma yetkisi 43 ve 44'üncü maddeleri gereği Güvenlik Konsey (BMGK)'inin kararını gerektirmektedir. 

BMGK'nın böyle bir kararı alabilmesi için öncelikle: 

 39'uncu madde gereği; barışın tehdit edildiği, bozulduğu ya da bir saldırı eylemi olduğunu saptaması, 
 40'ıncı maddesi gereği; tarafları geçici önlemleri uygulamaya davet etmesi, 
 41'inci maddesi gereği; ekonomik ilişkilerin ve demiryolu, deniz, hava, posta, 
telgraf, radyo ve diğer iletişim ve ulaştırma araçlarının tümüyle ya da bir bölümüyle kesintiye uğratılmasını, diplomatik ilişkilerin kesilmesini içeren önlemleri yürürlüğe koyması gerekmektedir. 

BM Antlaşması'nın 2/7'inci Maddesi 

İşbu Antlaşmaının hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletlere herhangi bir devletin kendi iç yetki alanına giren konulara müdahale yetkisi vermediği gibi üyeleri de bu türden konuları işbu Antlaşma uyarınca bir çözüme bağlamaya zorlayamaz; ancak, bu ilke VII. Bölümde öngörülmüş olan zorlayıcı önlemlerin uygulanmasını hiçbir biçimde engellemez. 

BM'nin 42'inci maddesi, devletler arasındaki gayri meşru kuvvet kullanma faaliyetine karşı örgütün üyeleri vasıtasıyla kuvvet kullanmasına ilişkindir. 

Bir devletin egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve güvenliğine yönelik kalkışmalara dair karar ve eylemler, -bu eylemler esnasında insanlığa karşı işlenen suçlar hakkında uluslararası yargı hükümleri saklı kalmak üzere- o devletin iç hukukunun konusudur. 

Nitekim BM Antlaşmasının 2/7'nci maddesi -BMGK'nın zorlayıcı önlemleri dışında- devletlerin iç işlerine karışmama ilkesine dayanmaktadır. 

Suriye'de 2011'de "daha fazla özgürlük" talepli kalkışma ile başlayan, kısa süre 
içerisinde önce düşük yoğunluklu çatışmaya, daha sonra da "uluslararasılaşmış bir iç savaşa" dönüşen çatışmaların hiç bir evresinde, BMGK tarafından Suriye Yönetimine karşı kuvvet kullanılmasını öngören bir karar alınamamıştır. Suriye ile ilgili kararların hiçbirinde uluslararası kuvvet görevlendirilmesini öngören bir husus bulunmamaktadır. Bu kararların tamamında, -söylemde de olsa-Suriye'nin egemenliğini, birliğini, toprak bütünlüğünü ve güvenliğini teyit ifadesine yer verilmektedir. 

 (2) İkinci yasal dayanak; kendi geleceğini belirleme (self-determinasyon) 
hakkının korunması kapsamında, bir halkın; sömürgeci, yabancı veya ırkçı devlete karşı uluslararası hukuk tarafından meşru kabul edilen mücadelesine yardım kapsamında destek sağlanmasıdır. Bu husus 1949 Cenevre Sözleşmeleri'ne ek 1977 Protokolleri'nin ortak 1. maddelerinde düzenlenmiştir.26 

Kendisine karşı kalkışan silahlı gruplarla mücadele etmek maksadıyla bir devletin 
başka bir devletten yardım talep etmesi ise talep edenin öncelikle egemenlik hakları ve -BM Antlaşmasının 51'inci maddesinde düzenlenen- öz savunma hakkının kolektif olarak kullanılması çerçevesinde değerlendirilir. 

b. TBMM'nin 2 Ekim 2014 tarih ve 1071 sayılı kararı ile kabul edilen "Irak ve 
Suriye'deki terörist örgütlerden Türkiye'ye yönelebilecek saldırıların bertaraf edilmesini öngören Başbakanlık Tezkeresi", TSK'nın sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına ilişkin kararını, BMGK'nın 2170 ve 2178 sayılı kararlarına (2014) atfen, BMGK'nın 2001 tarih ve 1373 sayılı, terör örgütlerine karşı gerekli önlemlerin alınmasına ilişkin kararına dayanmaktadır. Bu kararda Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı gösterildiği ifade edilmektedir. 

c. BM Genel Kurulunun, 21 Aralık 1965 tarih, 2131 (XX) sayı ve "Devletlerin İç 
İşlerine Karışmayı Reddeden ve Onların Bağımsızlık ve Egemenliğini Korumaya Dair Bildiri" 27 de (md 2.), "devletlerin başka bir devletteki çatışmaya karışmayacağı veya rejimi yıkmaya yönelik faaliyetlere yardım etmeyeceği, bu tür grupları yaratmayacağı, bunlara mali destek sağlamayacağı ve bunları kışkırtmayacağı karara bağlanmıştır. 

ç. Diğer taraftan BM teşkilatının organlarından Uluslararası Adalet Divanının 
(UAD) da bu kapsamdaki eylemlerin tarafsızlık hukukunun ihlali olduğuna dair kararı mevcuttur. 1986 yılında, ABD ile Nikaragua arasındaki uyuşmazlıkların ele alındığı yargılamasında mahkeme; başka bir devletteki ayaklanmalara dört şekilde/seviyede yardım edilebileceğini saptamıştır.28 

Buna göre: 

 Birinci seviye; silahlı saldırıya denk seviyede doğrudan veya dolaylı olarak 
kalkışmaya karışmaktır. "Bir başka devlette silahlı güç faaliyetleri yürüten silahlı kol, grup, düzensiz birlik veya lejyoner göndermek" bu kapsama girmektedir. 
 İkinci seviye; ayaklanmaya katkıda bulunmak ve yardım etmektir. Ayaklananları silahlandırmak bu kategoride değerlendirilmiştir. İlk iki seviye, UAD tarafından hukuka aykırı kuvvet kullanma olarak tanımlanmıştır. 
 Üçüncü seviye; ayaklananlara para yardımı yapmaktır. UAD tarafından bu seviye hukuka aykırı karışma olarak tanımlanmış ancak kuvvet kullanma kapsamına dâhil edilmemiştir. 
 Dördüncü seviye; kalkışanlara insani yardımdır. Bu seviye UAD tarafından meşru sayılmıştır. 

Bu tasnif ışığında, ABD’nin "Eğit ve Teçhiz Et" programının Suriye Yönetimine karşı olan bölümünün, ABD'ye asgari üçüncü kategoride yer alan hukuki sorumluk 
doğurabileceği, bu programa ülkesinde destek verecek devletlerin ise ilk iki kategoriye karşılık gelen hukuk dışı kuvvet kullanma eylemini gerçekleştirdikleri hükmüne varılabileceği anlaşılmaktadır. 

5. Programın ABD Açısından Değerlendirilmesi 

ABD, “Eğit ve Teçhiz Et” programının kendisi açısından bazı riskler taşıdığının 
farkındadır. Bu nedenle dünyanın dört bir tarafında uyguladığı programlardan aldığı derslerle bu riskleri azaltmaya çalışmaktadır. Bu kapsamda eğitilecek ve silah verilecek rejim karşıtlarının ayrıntılı bir süzgeçten geçirilmesi için sistem kurmaya çalışmaktadır. Bazı hassas silahların kullanımı için ilave tedbirler almıştır Bu kapsamda bazı silahlar için, Küresel Konumlama Sistemi (Global Positioning System-GPS) kilidi geliştirilmiş, silahların belirli harekât alanlarının dışında kullanılmaması amaçlanmıştır.29 

Ancak bu tedbirlere rağmen tam olarak başarı sağlanamamış, onlarca istenmeyen olayla karşı karşıya kalınmıştır. 

Diğer taraftan ABD, program kendi toprakları dışında yürütüleceği için risklerin 
önemli bir kısmından kurtulmaktadır. ABD topraklarının misilleme suretiyle riske maruz kalma olasılığı da doğal olarak azdır. 
Programın ABD'ye sağlayacağı faydaları ise şu başlıklar altında özetlemek 
mümkündür: 
- Program diğer harekât tarzları ile mukayese edildiğinde düşük maliyetlidir. 
- ABD kamuoyunun tepkisini en aza indireceği gibi Obama Yönetiminin ABD 
Ordusunun "eve dönmesi" söylemini desteklemektedir. 
- ABD açısından programın siyasi ve askerî riski de düşüktür. Programdan 
vazgeçtiğinde ödeyeceği bir bedel olmayacağı gibi, başta hava savunma silahları olmak üzere, kritik önemi haiz silahların hasım tarafın eline geçmesi halinde birkaç İHA (insasız hava aracı) dışında fazla bir kayıp vermeyecektir. 
- Iran, Çin ve Rusya'dan gelecek tepkileri programa iştirak edecek devletlere 
dağıtacaktır. 
- Suriye siyasetini Esad Rejiminin yıkılması esası üzerine inşa eden bölge ülkelerinin ABD'den beklentilerini karşıladığı tezini bu program sayesinde kolaylıkla ileri sürebilecektir. 
- Bölgede, sürdürülebilir istikrarsızlık ortamını ve bu ortamda inisiyatifi elinde 
bulundurmayı ve mevcudiyetini devam ettirecektir. 

6. Programın Türkiye Açısından Taşıdığı Riskler 

ABD için sıradan riskler, programa ev sahipliği yaptığında ve iştirak ettiğinde Türkiye için yaşamsal önem taşıyan tehditlere dönüşmektedir. Söz konusu programa Türkiye'nin katılmasının; hukuk, siyasa ve askerî strateji, dış siyaset ve iç politika ile iç güvenlik bakımından önemli sakıncaları olduğu değerlendirilmekte dir. Bu hususların çoğunun birbiri içine geçmiş olması ise çözümsüzlük sarmalı yaratmaktadır. 

DİPNOTLAR:

26 Ayrıntılı bilgi için bkz. Merkez Strateji Enstitüsü, Bilgi Notu-001, "Korunmuş Bölgeler: Tampon/Ara Bölge, Askersizleştirilmiş/Silahsızlandırılmış Bölge, Güvenli Bölge/Sığınak, Uçuşa Yasak Bölge, İnsani Yardım Koridorları Kavramları 29.09.2014. 
http://merkezstrateji.com/wp-content/uploads/2014/09/Tampon-Ara-G%C3%BCvenli-B%C3%B6lge-Kavramlar%C4%B1_s4.pdf 
27 Resolution adopted by the General Assembly, "2131 (XX). Declaration on the Inadmissibility of Intervention in 
the Domestic Affairs of States and the Protection of Their Independence and Sovereignty" 21 December 1965, 
http://www.un-documents.net/a20r2131.htm; 
http://daccess-dds-ny.un.org/doc/RESOLUTION/GEN/NR0/218/94/IMG/NR021894.pdf?OpenElement 
28 Summary of the Summary of the Judgment of 27 June 1986, Case Concerning the Military and Paramilitary 
Activities in and against Nicaragua (Nicaragua v. United States of America) (MERITS). 
http://www.icj-cij.org/docket/index.php?sum=367&p1=3&p2=3&case=70&p3=5 
29 “Could New Technology Cut Risk of Giving Syrian Rebels Anti-Aircraft Missiles?”, PBS NEWSHOUR, 5 
November 2012, 
http://www.pbs.org/newshour/rundown/could-new-technology-deter-risks-of-arming-syrian-rebels/ 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder