14 Aralık 2020 Pazartesi

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNİN KÜRESEL ENERJİ GÜVENLİĞİ STRATEJİSİNDE TÜRKİYENİN ROLÜ., BÖLÜM 2

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNİN KÜRESEL ENERJİ GÜVENLİĞİ STRATEJİSİNDE TÜRKİYENİN ROLÜ., BÖLÜM 2


 Enerji güvenliği, ABD’nin Küresel Enerji Stratejisi, Sina KISACIK, Türkiye’nin Enerji Stratejisi, Petrol Boru Hatları,  Doğalgaz Boru Hatları.

ABD’nin genel olarak Avrasya, özel olarak da Kafkasya siyasetinin önemli bir parçasını oluşturan enerji konusunda petrolden sonraki diğer bir önemli kaynağı da doğalgaz oluşturmaktadır. ABD, Hazar’daki doğalgazın uluslararası pazarlara sunulmasını da Doğu-Batı Enerji Koridoru stratejisinin bir parçası olarak kıymetlendirmektedir. Bu bağlamda, Azerbaycan’ın Şah Deniz doğalgazı ile Türkmenistan doğalgazının aynı koridorda taşınması ABD tarafından öngörülmüştür.[21] Bunun aracı ise Hazar geçişli bir boru hattıyla Azerbaycan ve Türkmenistan doğalgazlarının batıya iletilmesiydi. Bu boru hattının inşasının finansal açıdan gerçekleştirilebilirliğinin ise özellikle Türkiye’nin Türkmenistan doğal gazına meyil etmesine bağlı olduğu vurgulanmıştır. Öte yandan Türkiye’nin Rusya’dan Karadeniz’in altından geçen boru hattıyla doğalgaz getiren Mavi Akım projesini ön plana çıkarması ve bu projenin hayata geçirilmesi, ABD açısından Doğu-Batı enerji koridoru stratejisi için bir engel olarak değerlendirilmiştir. Rusya’dan Türkiye’ye 30 milyar metreküp gaz getirecek olan bu hattın Türkiye’nin talebini karşılayacağı ve Türkmenistan doğalgazına ihtiyacı olmayacağı, Hazar geçişli boru hattı projesi için anlaşma imzalayan Amerikan şirketi PSG tarafından da belirtilmiştir.[22]

Fakat eğer Azerbaycan ile Türkmenistan arasında gelişen ilişkiler sonucunda Azerbaycan doğalgazıyla Türkmenistan doğalgazının ortak taşınması konusunda mutabakata varmaları kesin bir şekilde sağlanmış olunursa ve firmalar da bu doğalgaz boru hattının yapılması konusunda kararlı olurlarsa Hazar geçişli boru hattı projesi gerçekleştirilebilir. Çünkü Türkiye de Hazar geçişli doğalgaz boru hattı projesine destek vermekte ve bu hattan da doğal gaz almak arzusunda olduğunu ifade etmektedir. Buradaki temel sorunları, Türkmenistan ve Azerbaycan arasındaki sahalar konusundaki anlaşmazlık (Serdar/Kepez) ve Hazar’ın durumu ile ilgili tartışmalar oluşturmaktadır. Buna ilaveten Türkmenistan’ın Rusya ile yapmış olduğu uzun süreli gaz satış anlaşmasının da gazın miktarıyla ilgili probleme yol açabileceği vurgulanmaktadır. Bu boru hattıyla ilgili ilk teşebbüs 1998 yılında olmuş ve 2003 yılı başına kadar tamamlanması öngörülmesine rağmen henüz fiiliyata geçirilememiştir.

Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in Rusya’yı özellikle gazda tekel haline getirme stratejisi 2007 yılında hızlanmış ve sonuç olarak Rusya ile Türkmenistan arasında bir doğalgaz antlaşması imza edilmiştir. Türkmenistan gazının Kazakistan aracılığıyla Rusya’ya ulaştırılmasını kapsayan anlaşma ABD’nin savunmakta olduğu Hazar geçişli doğalgaz boru hattı projesini ve NABUCCO’nun hayata geçirilmesini tehlikeye sokmuştur. Rusya ve Türkmenistan’ın anlaşmasından sonra NABUCCO’ya yetecek miktarda gazı bulunup bulunmadığı konusu dillendirilmeye başlanmıştır. ABD’nin Doğu-Batı enerji koridoru politikası, Rusya’nın karşı hamlelerinden menfi yönde etkilenmiştir. Hazar’ın statüsü konusunda bir anlaşmaya varılamamış olması da Hazar geçişli doğalgaz boru hattının inşasının gecikmiş olmasının sebeplerindendir.
Zbigniew Brzezinski’ye göre Birleşik Devletler, enerji ihracatçıları olan Orta Asya ülkeleri ile daha çok ve daha doğrudan ekonomik ilişkiler kurmaya yönelik yoğun çabalarda bulunmak zorundadır. Washington, bu ülkelerin çevrelenmesine izin vermemelidir.[23] Bu çerçevede Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı önemli bir stratejik başarıydı. Washington, Nabucco Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’ni bu erişimin güçlendirilmesi olarak değerlendirmektedir. Brzezinski’ye göre Birleşik Devletler bu konuda ısrarcı olmalıdır. Brent Scowcroft’a göre Washington Hazar Denizi’nin altından geçip Kazakistan’dan Azerbaycan’a giden bir petrol boru hattının inşa edilmesi çaba göstermelidir. Bu durum Rusya’ya zarar vermez, sadece Rusya’nın Avrupa’ya karşı olan tekel olma şansına zarar verir.
Enerji, Türkiye’nin Kafkas ve Hazar bölgesi politikasında ana yürütücü faktörlerden birisidir. Rusya’nın Gürcistan’ı işgali ve 2009 yılının başında Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan gaz anlaşmazlığı Avrupa’nın kendi enerji güvenliğini sağlayıcıları çeşitlendirme yoluyla desteklemesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.[24] Aynı anda Hazar gazını Avrupa Türkiye’den Romanya, Macaristan ve Avusturya’ya taşıyacak olan bir doğal gaz boru hattı olan Nabucco Projesi’nin AB içinde artan bir biçimde ilgi çekmesine katkıda bulunmuştur. Adını, Guiseppe Verdi’nin 19. yüzyılda yazdığı aynı adlı eserden alan bu proje Haziran 2006’da tüm dâhil taraflarca onaylanmıştır. Nabucco, 13 Temmuz 2009 günü Ankara’da imzalanan anlaşma hayat bulmuştur. Projenin ortakları aşağıdaki firmalar olup her birinin % 16.67’lik hissesi bulunmaktadır;

BOTAŞ A.Ş. ,
Bulgarian Energy Holding EAD,
MOL Plc,
OMV Gas & Power GmbH,
RWE AG ve
TRANSGAZ SA

Bu projenin büyük kısmı Türkiye’den geçecek olan 3300 km uzunluğundaki boru hatları ağından oluşmaktadır. Başlangıç noktası Türkiye’nin Erzurum şehri olup Bulgaristan, Romanya ve Macaristan üzerinden geçerek Avusturya’nın Baumgarten-an-der-March şehrine kadar uzanan bir boru hattıdır. Boru hattının, takriben 2000 km’lik kısmı Türkiye, 400 km’si Bulgaristan, 460 km’si Romanya, 390 km’si Macaristan ve 46 km’lik kısmı ise Avusturya topraklarından geçmiş olacaktır.[25] Nabucco boru hattının Erzurum civarında yer alan Tebriz- Erzurum ve Bakü-Tiflis-Erzurum boru hatları şebekesine dâhil olması ve bunun dışında Trans-Hazar Gaz Boru Hattı’nın da bu boru hattı ağına ilave edilmesi öngörülmektedir.
İlk aşamada, boru hattı aracılığıyla 4,5-13 milyar metreküp kapasite doğalgaz transferi hedeflenmektedir. 2020 yılına kadar bu miktarın 16 milyar metreküplük kapasitesinin Baumgarten’e ulaştırılması şartıyla transfer kapasitesinin 31 milyar metreküp düzeyine çıkarılması düşünülmektedir. Boru hattı inşasına 2010 yılında başlanacağı ve 2014 yılında bitirileceği öngörülmektedir. İlk başlarda, boru hattıyla gelen gazın, Avrupa’nın toplam gaz ithalatının % 6-8’ine karşılık gelecektir. Yapılan hesaplamalara göre tahmini harcama miktarının 7,9 milyar avro olacağı açıklanmıştır. Projeye üye ülkeler, projenin AB’nin son dönemdeki enerji konusundaki temel prensip ve politikaları ile de uyumlu olduğunu ifade ederek AB’nin Orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu’ya yeni bir enerji koridoru açmayı amaçladığını vurgulamışlardır. Başlangıçta, 2013’den itibaren boru hattı Azerbaycan’ın Şahdeniz sahasından gelecek olan 8 milyar metreküp gazla doldurularak devreye alınacaktır. Daha sonrasında ise bu kapasitenin Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, İran, Irak, Mısır ve hatta Rusya’dan gelebilecek gazla artırılacağı planlanmaktadır.
Burada esas problem, ilk aşamada hattın bağlanacağı Azerbaycan’ın boruları doldurup dolduramayacağı konusudur. Özellikle Türkmenistan gazında ciddi şüpheler göz önünde bulundurulduğunda Azeri gazının kapasitenin çok altında olacağı belirtilmektedir. AB yetkilileri, Türkmenistan’da şu andaki verilerin çok ötesinde gaz olduğunu tahmin etmekte ve çalışmalarına da buna göre devam etmektedirler. Öte yandan Türkiye projede Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan’ın özel bir yere sahip olmasını arzu etse de sadece bu ülkelere güvenerek yola çıkmak istememekte, boruları dolduracak gaz için Katar, İran, Irak ve diğer Ortadoğu ülkelerini de devreye sokma çalışmalarında bulunmaktadır.[26]
Bazı AB yetkilileri, İran’ın açığın bir bölümünü telafi edebileceğini önermektedirler. Fakat bu seçenek ABD ve AB’nin İran’ın nükleer programı konusundaki ayrılıkları devam ettiği müddetçe umutsuz bir girişimdir. İran’ın nükleer programında değişiklik olmadıkça, ABD yetkilileri, İran’ın Nabucco için bir tedarikçi olması seçeneğine olumlu bakmamaktadırlar.[27] Türkmenistan ise diğer bir potansiyel tedarikçidir. Şu anda Rusya’nın Türkmenistan’dan gelen gaz ihracatı üzerinde büyük bir tekeli mevcuttur. Türkmenistan’ın Rus devlet enerji şirketi Gazprom’la fiyatlandırma konusunda bir sürtüşmesi bulunmakta olup kendi ihracat kanallarını çeşitlendirmek arzusundadır. Türkmenistan’da yeni keşfedilen rezervler şu ihtimali ortaya çıkarmaktadır ki bu on yılın ikinci yarısından itibaren Türkmenistan kendi gazının bir kısmını mevcut açığın azaltılmasına yardımcı olacak şekilde Nabucco boru hattı aracılığıyla nakledebilir.
Buna ilaveten Irak, Nabucco’nun tam kapasiteyle çalışabilmesi için gerekli olan 31 milyar metreküplük gazın neredeyse yarısına tekabül eden 15 milyar metreküplük gaz sağlamayı önermiştir. Türkmenistan da ikinci aşamada gazının bir kısmını Nabucco aracılığıyla göndermeyi teklif etmiştir. Ek olarak meta ve çelik fiyatlarının düşmesi boru hattının tahmin edilen maliyetini düşürmüştür ki bu durum proje için gerekli finansmanın sağlanmasına yönelik umutları artırmıştır.
Türkiye, eğer sonunda Nabucco fiiliyata geçirilirse bundan temel fayda sağlayıcılardan birisi olma konumundadır. Boru hattı, Türkiye’nin önemli bir bölgesel aktör olarak rolünü geliştirecek ve Türkiye’yi Avrupa’nın enerji bağımsızlığının gerçekleştirilmesinde temel bir dişli çark haline getirecektir.[28] Aynı zamanda özellikle İran ve Irak olmak üzere Türkiye’nin bölgesindeki etkisini artırmasını mümkün kılacaktır. Bunun yanı sıra önemli ekonomik getirileri de olacaktır. Boru hattının yarısından fazlasından Türkiye’nin topraklarından geçiyor olması bağlamında ana bir transit ülke olarak Türkiye vergi gelirlerinin yüzde 60’ını alacaktır. Boru hattı ile aynı anda altyapı yatırımlarının çekilmesi ve yeni iş olanaklarının da yaratılması umulmaktadır.
Projeyi hem Brüksel hem de Washington güçlü bir biçimde desteklemektedir. Bu destek, Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın Avrasya Enerji Özel Temsilcisi Richard Morningstar tarafından dile getirilmiştir.[29] Washington’daki düşünce kuruluşlarından Amerikan İlerleme Merkezi’nde bir konuşma yapan Morningstar, güney koridorundaki alternatif projelere de bakmakta olduklarını ifade etmiştir.
“Nabucco’nun daha fazla dile getirilmesindeki gerekçe, bu projenin siyasi anlamda Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine daha fazla yararı olmasından dolayıdır… Avrupa başkentlerine uğradığım zaman, Türkiye-Yunanistan-İtalya boru hattından söz edilmiyor. Çoğunlukla Nabucco’dan söz ediliyor. Güney Koridoru projesinde payı olan şirketlere, siyasi gelişmelere de bakmalarını tavsiye ediyorum. Onlara, Orta ve Doğu Avrupa’da doğal gaz ihtiyacı açısından kırılgan ülkelere daha fazla yararı olacak projelerle gelmelerini öneriyorum. Eğer Türkiye-Yunanistan-İtalya boru hattı, stratejik olarak Nabucco’nun yapabileceklerini yapsa, bu durumda iki hattan hangisinin daha karlı olabileceği düşünülebilir. Belki de bu iki boru hattını savunanlar bir araya gelip, Orta ve Doğu Avrupa’ya daha etkili gaz sevk edilmesi konusunda işbirliğini görüşebilir. Bu konuda yaratıcı olmak gerek. Amerika’nın sadece Nabucco’yla ilgilendiği yaklaşımını kabul etmiyorum. Konu çok daha geniş…” 
Büyükelçi Morningstar, Amerika’nın Nabucco’ya verdiği desteğin, enerji yollarını çeşitlendirme amacı taşıdığını vurgulamıştır: “Biz enerji yollarını çeşitlendirmek istiyoruz. Amacımız Rusya’ya karşı olmak değil. Ama bazı ülkelerin enerji ihtiyaçları açısından güvencede olması gerekiyor. Bunu sağlamanın yolu enerji yollarını çeşitlendirmekten geçiyor. Ondan dolayı Güney Koridoru projesine destek veriyoruz. Rusya’nın Kuzey ve Güney Akım projelerine karşı çıkmak, Amerika’nın üstüne düşmemiş. Ama bu, Güney Koridoruna güçlü destek vermeyeceğiz anlamına da gelmiyor. Nabucco’nun gerçekleşmesini istiyoruz, gerçekleşmesi için de yardım etmek isteriz”.[30]
Bu çerçevedeki önemli bir gelişme ise 7 Haziran 2010 tarihinde iki yıldır süren Azeri gazı müzakereleri atılan imzalarla sona ermiştir. Türkiye, Azeri gazına eskisi gibi düşük tarife ödemeyecek ancak Avrupa’ya Azeri gazını ihraç edebilecektir.[31] Azeri gazının Türkiye’ye maliyetinin yılda 1,1 milyar dolar civarında arttığı öne sürülmektedir. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesini amaçlayan protokollerden dolayı sekteye uğrayan Azeri gazı pazarlığının uzlaşmayla sonuçlanması, Nabucco gibi Türkiye üzerinden Avrupa’ya doğalgaz taşıyacak boru hattı projelerinin de hayata geçmesini kolaylaştıracaktır.
Enerji Bakanları Taner Yıldız ve Natık Aliyev ile Botaş Genel Müdürü Fazıl Şenel ve Socar Başkanı Rövnag Abdullayev’in imzaladığı belgelerle Türkiye’nin Şahdeniz I’den aldığı doğalgazın fiyatı artırılmıştır. 2016-2017’de devreye girmesi beklenen Şahdeniz II’den alınacak gazın yılda 6 milyar metreküp olacağı kesinleşmiş olmaktadır. Ayrıca Şahdeniz II gazının Türkiye’den Avrupa’ya taşınma tarifesi de netleşmiştir. 2008’de Azerbaycan, petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle Türkiye’ye bin metreküpünü 120 dolara sattığı doğalgazın fiyatının yukarı revize edilmesini talep etmişti. Yetkililer, yeni tarifenin ne olduğunu açıklamazken Yıldız, “Gizlilik anlaşması olduğu için fiyatları açıklayamayacağım… Alınacak gazın fiyatı Rusya’dan daha makul olacak” dedi.
 

Kaynak: The Washington Institute for Near East Policy

Uzmanlar, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı gaza bin metreküp başına yaklaşık 330 dolar ödediğini belirtmektedir. Nabucco Uluslararası Doğalgaz Boru Hattı Limited Şirketi Genel Müdürü Reinhard Mitschek, Türkiye ile Azerbaycan arasında Avrupa’ya doğalgaz taşınmasıyla ilgili şartların belirlendiği anlaşmanın imzalanmasını memnuniyetle karşıladıklarını, Nabucco projesinin inşaatının 2011’de başlamasını beklediklerini söyledi. Mitschek yaptığı yazılı açıklamada, “Nabucco, Güney Koridor’un amiral projesidir. Projenin inşasının 2011 yılında başlaması beklenmekte” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız [32], Nabucco Projesi’nin olası faydalarını şu şekilde ifade etmiştir:
Projede yer alan ülkeler ve Avrupa için yeni bir gaz koridoru açmak;
Rota boyunca yer alan katılımcı ülkelerin geçiş profilini yükseltmek;
Tüm katılımcı ülkeler ve de bütün Avrupa için arz güvenliğine katkıda bulunmak;
Tüm Nabucco ortaklarının gaz boru hattı şebekelerinin Avrupa gaz ağıyla bağlantılı olarak rolünün güçlendirmek;
Avrupa Gaz Direktifinde bahsedilen şeffaflığı sağlama ve rekabeti artırma yoluyla iyi işleyen bir tek gaz pazarına katkıda bulunmak.
ABD Dışişleri Bakanlığı bünyesinde diplomatik misyon faaliyetlerini denetleyen Genel Teftiş Bürosu (OIG), ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, İstanbul, Adana ve İzmir temsilcilikleriyle ilgili Temmuz 2010’da yayımladığı raporda bu makalenin konusuyla ilgili olarak şu tespitte bulunulmuştur; “Türkiye, kendisi aracılığıyla Azerbaycan’dan, Hazar bölgesinin diğer yerlerinden boru hatları aracılığıyla Batı Avrupa’ya petrol ve gaz temin edilmesinin çeşitlenmesinde giderek artan bir rol oynamaya da devam edecektir”.[33]
Washington’da bu sene 31’cisi gerçekleştirilen yıllık Türk-Amerikan Konseyi (ATC) kapanış oturumunda bir konuşma yapan Amerika Enerji Bakan Yardımcısı Daniel Poneman önemli açıklamalarda bulunmuştur.[34] Poneman, Türkiye’nin Avrupa’ya giden enerji yollarının yaşamsal kavşak noktasında yer aldığını ifade etti. Enerji güvenliği meselesinin bütün taraflar açısından önemli olduğunu belirten Poneman, Ankara’nın bu tarz enerji güvenliği tesis etme bakımından üstlenmekte olduğu rolün farkında olduklarının altını çizdi. Birleşik Devletlerin uzun zamandan beri güney koridorunu meydana getiren doğal gaz boru hatlarını desteklediğini vurgulayan Poneman, bu koridorun hedefinin Avrupa’nın yeni doğalgaz kaynaklarını Türkiye üzerinden Batı pazarlarına aktarmak olduğunu sözlerine ekledi.
Bu konuyla en son gelişme ise 26 Haziran 2012 tarihinde Azerbaycan ve Türkiye arasında TANAP (Trans Anadolu) adı verilen bir doğalgaz boru hattı projesi ilgili anlaşmanın Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Azerbaycan Sanayi ve Enerji Bakanı Natık Aliyev tarafından imzalanmasıdır.[35] Erdoğan ve Aliyev anlaşmaya şahit olarak imza koydular. Ev sahibi ülke anlaşmasına ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Socar Başkanı Rövnag Abdullayev tarafından imza konuldu. Bu boru hattına ilişkin mutabakat zaptına ise Socar Başkanı Rövnag Abdullayev ile Botaş Genel Müdür Vekili Mehmet Konuk tarafından imzalanmıştır. Azerbaycan devlet petrol şirketi SOCAR’ın, Türkiye’den BOTAŞ ile TPAO’nun ortaklığı ile 26 Aralık 2011 tarihinde ön anlaşması yapılan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi, 7 milyar dolar yatırımla faaliyete geçecektir. Projenin ilk etabı 2018 yılında bitirilecektir. Bu proje için oluşturulan konsorsiyumda SOCAR, BOTAŞ ve TPAO ilk ortaklar arasında bulunmaktadır. Bu proje çerçevesinde Ankara’nın BOTAŞ ve TPAO ile beraber % 20’lik bir hissesi bulunacaktır. Projenin % 80’lik hissesinin sahibi ise SOCAR olacaktır.
Bu boru hattı ile gazın Azerbaycan’dan çıkarılarak, Gürcistan’ı geçip Türkiye üzerinden satılması ve iletilmesi planlanıyor. Şah Deniz 2 Konsorsiyumu’nun 16 milyar metreküplük gazının 6 milyar metreküplük bölümü Türkiye’ye verilecek, 10 milyar metreküplük bölümü de TANAP kanalıyla Bulgaristan ve/veya Yunanistan sınırında teslim edilecektir. TANAP projesi planlanan 4 aşamanın ilki 2018’de ilk gaz akışıyla hayata geçirilecektir. 2020 yılında ise senelik 16 milyar metreküp olacak kapasitenin, 2023’te 23’e, 2026 yılında ise senede 31 milyar metreküp seviyesine ulaşması amaçlanıyor.
Türkiye Ulusal İletim Hattı’nın batı girişini beslemek suretiyle, batı bölgesi arz güvenliğini güçlendirecek proje, gelecekte Türkmen gazının Türkiye ve Avrupa’ya iletimi bakımından alternatif bir hat olma özelliğine de sahiptir.[36] İki başkent açısından çok büyük stratejik öneme haiz bulunan hattın, Türkiye ve Avrupa için makul fiyat ve belirlenmiş doğalgaz kapasitesiyle arz güvenliğine destek verirken, Bakü’nün elinde bulunan doğalgaz kaynaklarının yeni pazarlara iletilmesi gibi önemli kazanımlar da sağlamaktadır. Hazar Bölgesi doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasını hedefleyen Nabucco Projesi’nde karşılaşılmakta olan ‘arz sıkıntısı’, TANAP Projesi’ne olan ilginin yoğunlaşmasına sebep oldu. TANAP’ın gaz arzı, Şahdeniz II sahasından gerçekleştirilecektir. Bundan dolayı, projenin arz hususunda bir sıkıntısı bulunmamaktadır. Bu sebepten ötürü Türkiye ve Azerbaycan tarafından ortaya konulan bu proje için, şu anda İngiliz BP, Fransa Gaz de France, Almanya’nın RWE, Avusturya’nın enerji şirketi OMV ile Norveç, Bulgaristan, Macaristan’ın enerji şirketlerinin ortak olmak için görüşmeler yaptığı ifade edildi.



Kaynak: http://www.stargazete.com/ekonomi/dunya-devleri-tanapta-ortaklik-kuyrugunda/haber-622690

SONUÇ
Bu yazıda, Amerikan küresel enerjisi politikasında Türkiye’nin rolü konusu incelenmiştir. İlk bölümde, ABD’nin küresel enerji stratejisinden bahsedilmiştir. İkinci bölümde, Türkiye’nin enerji stratejisi ortaya konulmuştur. Üçüncü ve son bölümde ise ilk iki bölümde bahsedilen stratejiler temel alınmak suretiyle alternatif petrol ve doğalgaz boru hatları çerçevesinde Türk-Amerikan ilişkileri ele alınmıştır.
Amerika’nın yukarıda bahsedilen küresel enerji güvenliği stratejisinde ve bu çerçevede ortaya koymuş olduğu Hazar politikasında bu bölgede bulunan hidrokarbon kaynaklarının Rusya’yı ve İran’ı bypass ederek Batı pazarlarına iletilmesi, kaynak çeşitliliği ve enerji güvenliği bağlamında öneme haiz bir konudur. Amerika, bu çerçevede birçok yeni ve alternatif petrol ve doğal gaz taşıma hatları projelerini ortaya koymuştur. Birleşik Devletler burada hidrokarbon kaynaklarını sahip olan Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan gibi ülkelerin bağımsızlıklarını güçlendirmek yoluyla onları Rusya’nın etki alanından mümkün olduğunca uzaklaştırmayı hedeflemektedir. Bu çerçevede, Amerikan hükümetleri bu kaynakları beynelmilel pazarlara iletilmesi konusunda transit ülkelerle olan ilişkilerinin geliştirilmesine de özel bir önem vermektedir. Türkiye’nin enerji üreticileriyle tüketicilerinin arasında olmasının sağladığı eşsiz konum Kafkasya ve Hazar bölgesinde zengin hidrokarbon kaynaklarına sahip olan ülkelerin ilgisini çekmiş ve çekmeye de devam etmektedir. Rusya’nın sahip olduğu enerji kaynaklarını dış siyasetinde politik bir baskı aracı olarak kullanması, AB ve Türkiye gibi hidrokarbon kaynaklarına aşırı ölçüde bağımlı bulunanları alternatif hidrokarbon sağlayıcılarına yöneltmektedir.
Petrolün ve doğal gazın problem olmadan uluslararası pazarlara taşınmasına yönelik geliştirilen alternatif boru hatları projelerinde Türkiye önemli bir transit ülkesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye, dünyada ispatlanmış petrol ve doğal gazın % 70’inden fazlasının bulunduğu bir bölgede yer almaktadır. Aynı zamanda, bu kaynakları ellerinde bulunduran ülkelerle yakın tarihi, siyasi, kültürel ve ekonomik ilişkileri bulunmaktadır. Bu kendine özgü durum enerji güvenliğine önem veren Avrupa Birliği ve bu bölgelere yönelik izlemekte olduğu küresel strateji çerçevesinde özel bir ehemmiyet veren Birleşik Devletler’in gözünden kaçmamaktadır.
Avrupa Birliği, Birleşik Devletler ve Türkiye kaynak çeşitliliğini sağlamaya yönelik olan bu projelerde 1990ların ikinci yarısından itibaren artan bir işbirliği içinde bulunmaktadır. Bu çerçevede birtakım mevcut ve proje halinde bulunan petrol ve gaz boru hatlarının varlığından söz etmek mümkündür. Bunlardan en önemlileri Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı ve Nabucco projesidir. Bu iki projeye benzer projeler hem stratejik bakımdan hem de enerji güvenliğini temin edilmesi bağlamında hayati derecede öneme sahiptirler.
Son olarak şunu belirtmek istiyorum; Türkiye ile ABD arasında bu alanda gelişmekte olan bir işbirliği bulunmaktadır. Fakat bu işbirliği tarafların çıkarları örtüştüğü müddetçe devam edecek gibi görünmektedir. Eğer çıkarlar uyuşmazsa, Türkiye tıpkı şu anda izlemekte olduğu dış politikası gibi kendi çıkarları doğrultusunda bir politika izlemeye devam etmelidir.
Sina KISACIK
 
KAYNAKÇA
– Amanov Şatlık, ABD’nin Orta Asya Politikaları, İstanbul: Gökkubbe Yayınları, 2007.
– Arınç İbrahim and Elik Süleyman, “Turkmenistan and Azerbaijan in European Gas Supply Security”, Insight Turkey, Cilt 12,  Sayı 3, 2010, ss 169-190.
– “Azeri gazı 1.1 milyar dolar pahalılaştı, Nabucco’nun önü açıldı.”, 8 Haziran 2010, http://www.euractiv.com.tr/enerji/article/azeri-gaz-pahalilasti-nabucconun-onu-acildi-010582.
– Barysch Katinka, “ Should the Nabucco pipeline project be shelved ?”, 5 Mayıs 2010, http://www.cer.org.uk/pdf/pb_Nabucco_5may10.pdf.
– Brzezinski Zbigniew, The Grand Chessboard: American Primacy and Its Geostrategic Imperatives, New York: Basic Books, 1997.
– Brzezinski, Zbigniew, Scowcroft, Brent, America and the World: Conversations on the Future of American Foreign Policy, Moderated by David Ignatius.New York: Basic Books, 2008.
– Djalili Mohammed Reza & Kellner Thierry, “ Yeni Orta Asya Jeopolitiği. SSCB’nin bitiminden 11 Eylül Sonrasına” (Çev: Dr. Reşat Uzmen), İstanbul: Bilge Kültür Sanat, 2009.
– Laçiner, Sedat, Ekinci, Arzu Celalifer, and Kılıç, Gülay. “AB-Türkiye İlişkileri ve Avrupa’nın Enerji Güvenliği.” içinde Osman Bahadır Dinçer, Habibe Özdal, and Hacali Necefoğlu (der.), Yeni Dönemde Türk Dış Politikası: Uluslararası IV. Türk Dış Politikası Sempozyumu Tebliğleri, Ankara: USAK Yayınları, 2010, 137-155.
– Luft, Gal. “United States: A Shackled Superpower”, içinde Gal Luft and Anne Korin (der.), Energy Securtiy Challenges for the 21st Century: A Reference Handbook, United States of America: Praeger Securtiy International, 2009, ss. 143-160.
– “Dünya devleri TANAP’ta ortaklık kuyruğunda”, STAR, 28 Haziran 2012, http://www.stargazete.com/ekonomi/dunya-devleri-tanapta-ortaklik-kuyrugunda/haber-622690, Erişim Tarihi: 16 Temmuz 2012.
– Esmer, Alparslan. “ABD’den Enerji Güvenliği Konusunda Türkiye’ye Destek,” Amerika’nın Sesi, 13 Haziran 2012,  http://www.amerikaninsesi.com/content/abd-enerji-guvenligi-konusunda-turkiye-destek/1208145.html, Erişim Tarihi: 16 Temmuz 2012.
– Fuller, Graham E. , The New Turkish Republic: Turkey As A Pivotal State In The Muslim World, Washington: United States Institute of Peace Press, 2008.
– Kasım, Kamer, Soğuk Savaş Sonrası Kafkasya, Ankara: USAK Yayınları, 2009.
– Larrabee,  Stephen R. “Troubled Partnership: U.S.-Turkish Relations in an Era of Global Geopolitical Change”, http://www.rand.org/pubs/monographs/2009/RAND_MG899.pdf, Erişim Tarihi: 11 Temmuz 2011.
– Lesser, Ian O. , Beyond Suspicion. Rethinking US-Turkish Relations”, Washington: Woodrow Wilson International Center for Scholars, 2007.
– Morningstar Richard, “Enerji yolları bazı ülkelerin güvenliği için”, http://www.enerjienergy.com/haber.php?haber_id=159, Erişim Tarihi: 10 Temmuz 2011.
– Morningstar, Richard L. “2010 Outlook for Eurasian Energy”, Center for American Progress, http://www.americanprogress.org/events/2010/01/av/morningstar_remarks.pdf, Erişim Tarihi:  30 Mart 2011.
– Muradalioğlu Ağayev Resul, “Hazar Havzası Doğalgaz Kaynaklarının Avrupa’ya Taşınma Güzergahları”, İkibinyirmiüç, Sayı: 110, 15 Haziran 2010, ss 70-78.
– Öğütçü, Mehmet. “Turkey and the Changing Dynamics of World Energy: Towards Cleaner and Smarter Energy”, Insight Turkey, Cilt 12, Sayı 3, 2010, ss. 63-88.
– Özcan Mehmet, Elmas Fatma Yılmaz, Kutlay Mustafa, Mutuş Ceren, “Bundan Sonrası? Senaryo Analizleriyle Türkiye- AB İlişkileri”, Ankara: USAK Yayınları, 2009.
– Uğurlu, Örgen, Çevresel Güvenlik ve Türkiye’de Enerji Politikaları, İstanbul: Örgün Yayınevi, 2009.
– Roberts, John. “ Dossier Energy: The cut-throat energy politics of Russia and Turkey”, Europe’s World, Spring 2007, http://www.europesworld.eu/NewEnglish/Home_old/Article/tabid/191/ArticleType/articleview/ArticleID/20784/Default.aspx, Erişim Tarihi: 17 Temmuz 2012.
– “TANAP projesi anlaşması imzalandı.” Radikal, 26 Haziran 2012, http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1092348&CategoryID=80, Erişim Tarihi: 16 Temmuz 2012.
– Transatlantic Academy, “Getting to Zero: Turkey, Its Neighbors and the”, http://www.transatlanticacademy.org/view/resources/uploaded/GettingtoZeroFINAL.pdf, Erişim Tarihi: 10 Haziran 2011.
– T.C. Dışişleri Bakanlığı, “Türkiye’nin Enerji Stratejisi”, http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/EnerjiPolitikasi/Turkey’s%20Energy%20Strategy%20(Ocak%202009).pdf, Erişim Tarihi: 14 Temmuz 2012.
– United States Department of State and the Broadcasting Board of Governors Office of Inspector General Report of Inspection Embassy Ankara, Turkey Report Number ISP-I-10-55A, July 2010, http://oig.state.gov/documents/organization/146175.pdf, Erişim Tarihi: 09 Haziran 2011.
– Yapıcı, Merve İrem. Rus Dış Politikasını Oluşturan İç Etkenler: Yeltsin ve Putin Dönemleri, USAK Yayınları: Ankara, 2010.
– Yıldız, Taner, “Turkey’s Energy Policy, Regional Role and Future Energy Vision”, Insight Turkey, Cilt 12, Sayı 3, 2010, ss 33-38.

DİPNOTLAR:

[1] Şatlık Amanov, ABD’nin Orta Asya Politikaları, İstanbul: Gökkubbe Yayınları, 2007, s. 149.

[2] Gal Luft, “United States: A Shackled Superpower”, içinde Gal Luft and Anne Korin (eds.), Energy Securtiy Challenges for the 21st Century: A Reference Handbook, United States of America: Praeger Securtiy International, 2009, ss. 149-150.

[3] Mohammed Reza Djalili & Thierry Kellner  “Yeni Orta Asya Jeopolitiği: SSCB’nin bitiminden 11 Eylül Sonrasına”, (Çev: Dr. Reşat Uzmen),  İstanbul: Bilge Kültür Sanat,  2009, s. 180.

[4] Zbigniew Brzezinski, The Grand Chessboard: American Primacy and Its Geostrategic Imperatives, New York: Basic Books, 1997, ss. 46-47.

[5] Amanov, a.g.e, s. 161.

[6] Richard L. Morningstar, “2010 Outlook for Eurasian Energy”, Center for American Progress, http://www.americanprogress.org/events/2010/01/av/morningstar_remarks.pdf, Erişim Tarihi:  30 Mart 2011.

[7] Graham E. Fuller, The New Turkish Republic: Turkey As A Pivotal State In The Muslim World, Washington: United States Institute of Peace Press, 2008, s. 84.

[8]  Fuller, a.g.e. , s. 85-86.

[9] Taner Yıldız, “Turkey’s Energy Policy, Regional Role and Future Energy Vision”, Insight Turkey, Cilt 12, Sayı 3, 2010, ss. 36-37.

[10] Mehmet Öğütçü, “Turkey and the Changing Dynamics of World Energy: Towards Cleaner and Smarter Energy”, Insight Turkey, Cilt 12, Sayı 3, 2010, ss. 69-70.

[11] Ian O. Lesser, Beyond Suspicion: Rethinking US-Turkey Relations, Washington: Woodrow Wilson International Center for Scholars, 2007, s. 71.

[12] Brzezinski, a.g.e. , s. 204.

[13] Kaldırıldı.

[14] Mehmet Özcan, Fatma Y. Elmas, Mustafa Kutlay, Ceren Mutuş “ Bundan Sonrası? Senaryo Analizleriyle Türkiye- AB İlişkileri”, Ankara: USAK Yayınları, 2009, s. 212.

[15] Transatlantic Academy, “Getting to Zero: Turkey, Its Neighbors and the, http://www.transatlanticacademy.org/view/resources/uploaded/GettingtoZeroFINAL.pdf, Erişim Tarihi: 10 Haziran 2011.

[16] Lesser, a.g.e. , s. 73.

[17] Merve İrem Yapıcı, Rus Dış Politikasını Oluşturan İç Etkenler: Yeltsin ve Putin Dönemleri, Ankara: USAK Yayınları, 2010, s. 300.

[18]  Uğurlu, a.g.e, s 330.

[19] T.C. Dışişleri Bakanlığı,  “Türkiye’nin Enerji Stratejisi”, http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/EnerjiPolitikasi/Turkey’s%20Energy%20Strategy%20(Ocak%202009).pdf, Erişim Tarihi: 14 Temmuz 2012.

[20] İbrahim Arınç and Süleyman Elik, “ Turkmenistan and Azerbaijan in European Gas Supply Security”, Insight Turkey, Cilt 12, Sayı 3, 2010, s. 185.

[21] Kamer Kasım, Soğuk Savaş Sonrası Kafkasya, USAK Yayınları, 2009, Ankara, s. 174.

[22] Kasım, a.g.e. , s. 175.

[23] Zbigniew Brzezinski, Brent Scowcroft, America and the World: Conversations on the Future of American Foreign Policy, Moderated by David Ignatius,New York: Basic Books, 2008, ss. 174-191.

[24] Katinka Barysch “Should the Nabucco pipeline project be shelved?”, http://www.cer.org.uk/pdf/pb_Nabucco_5may10.pdf, Erişim Tarihi: 7 Temmuz 2011.

[25] Ağayev Resul Muradalioğlu, “Hazar Havzası Doğalgaz Kaynaklarının Avrupa’ya Taşınma Güzergâhları”, İkibinyirmiüç, Haziran 2010, ss. 74 -75.

[26] Sedat Laçiner, Arzu Celalifer Ekinci ve Gülay Kılıç, “AB-Türkiye İlişkileri ve Avrupa’nın Enerji Güvenliği”, içinde Osman Bahadır Dinçer, Habibe Özdal, Hacali Necefoğlu (der.), Yeni Dönemde Türk Dış Politikası: Uluslararası IV. Türk Dış Politikası Sempozyumu Tebliğleri, Ankara: USAK Yayınları, 2010, s. 148.

[27] Stephen R. Larrabee,  “Troubled Partnership: U.S.-Turkish Relations in an Era of Global Geopolitical Change”, http://www.rand.org/pubs/monographs/2009/RAND_MG899.pdf, Erişim Tarihi: 11 Temmuz 2011.

[28] John Roberts, “ Dossier Energy: The cut-throat energy politics of Russia and Turkey”, Europe’s World, Spring 2007, http://www.europesworld.eu/NewEnglish/Home_old/Article/tabid/191/ArticleType/articleview/ArticleID/20784/Default.aspx, Erişim Tarihi: 17 Temmuz 2012.

[29] Richard Morningstar, “Enerji yolları bazı ülkelerin güvenliği için”, http://www.enerjienergy.com/haber.php?haber_id=159, Erişim Tarihi: 10 Temmuz 2011.

[30] Ibid.

[31] “Azeri gazı 1,1 milyar dolar pahalılaştı, Nabucco’nun önü açıldı.”, Euractiv, 8 Haziran 2010, http://www.euractiv.com.tr/enerji/article/azeri-gaz-pahalilasti-nabucconun-onu-acildi-010582, Erişim Tarihi: 10 Haziran 2012.

[32] Taner Yıldız, “Turkey’s Energy Policy, Regional Role and Future Energy Vision”, Insight Turkey, Summer 2010, s. 37

[33] United States Department of State and the Broadcasting Board of Governors Office of Inspector General Report of Inspection Embassy Ankara, Turkey Report Number ISP-I-10-55A, July 2010, http://oig.state.gov/documents/organization/146175.pdf.

[34] Alparslan Esmer, “ABD’den Enerji Güvenliği Konusunda Türkiye’ye Destek,” Amerika’nın Sesi, 13 Haziran 2012,  http://www.amerikaninsesi.com/content/abd-enerji-guvenligi-konusunda-turkiye-destek/1208145.html, Erişim Tarihi: 16 Temmuz 2012.

[35] “TANAP projesi anlaşması imzalandı.”, Radikal, 26 Haziran 2012, http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1092348&CategoryID=80, Erişim Tarihi: 16 Temmuz 2012.

[36] “Dünya devleri TANAP’ta ortaklık kuyruğunda”, STAR, 28 Haziran 2012, http://www.stargazete.com/ekonomi/dunya-devleri-tanapta-ortaklik-kuyrugunda/haber-622690, Erişim Tarihi: 16 Temmuz 2012.

http://politikaakademisi.org/2012/07/17/amerika-birlesik-devletlerinin-kuresel-enerji-guvenligi-stratejisinde-turkiyenin-rolu/

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder