10 Ocak 2020 Cuma

TÜRK TARİHİ., NASIL YAZILMALIDIR.? BÖLÜM 2

TÜRK TARİHİ.,  NASIL YAZILMALIDIR.?  BÖLÜM 2




       Araplaştırılmaya çalışıldıkça kendi içimizde yabancılaşıyoruz. 

Bu yüzden, Alevileri olduğu kadar Suriye ve Irak.taki Türkmenleri de kendinden görmeyen bir zihniyet ortaya çıktı. Kimlik ya da var olma sorunumuz buradadır 22. Tarih çalışmalarında esas Türk kimliği olmalı, Türk tarihi ile ilgili çalışmalar dini ideoloji kapsamından çıkarılmalıdır. 

    Cumhuriyet döneminde bazı sol görüşlü yazarlar ise „Türk tarihi yoktur. diye işe başlayarak 23, Türklerin 19. yüzyıldan itibaren Marksizm.e olan ilgisizliğinin acısını tarih sahnesi içinde çıkarmaya çalıştılar. Türk tarihini Marksizm.in gelişimi ile ilgili ilişkilendir diler. Bunların arkasında ise kendi milliyetini inkâr eden ve sadece Sovyet kontrolünde bir dünya işçi devleti kurabileceklerini sanan kör Komünizm ideolojisi vardı. 

    1990.lı yıllardan beri ortaya atılan Avrasyacılık düşüncesi Rusların Türklere bakışında yeni bir açılım getirdi. Rusların Avrasyacılık içinde yer verdiği Turan anlayışı, Rus hâkimiyetinde bir Avrasya için Çin.e karşı Türkleri din esası altında kendine alet edinmeyi amaçlamaktadır. Bunu Afganistan.da Amerikalıların Talibanı kendisine karşı kullanmasından aldıkları dersle yapmaktadırlar. Rus coğrafyasında Kafkasya ile Yakutistan arasındaki hat kolayca arka arkaya çökebilir. Köprübaşı Kırım.dır. Bu yüzden Ruslar, Ukrayna.dan ilhak edip, köprübaşı yaptılar. 

Günümüzde yayınlanan bazı gen çalışmaları ile ortaya atılan; „Türk yoktur. ya da „Anadolu.da Türk kalmamış ya da çok azdır. gibi iddialar, içlerinde bazı Türklerin de katıldığı yabancı ülkeler tarafından yaptırılan maksatlı araştırmalara dayanmaktadır. Böylece, Türk kimliği ve tarihine zarar veren üstelik tarihçi kimliği takınmış kişiler de ortaya çıkmıştır. Gen çalışmaları ile Türk tarihine ilişkin yapılmaya çalışılan saptırmaların amaçları şunlardır; 

 - Türk Geni kalmadığı iddiası, 

 - Türk Geni ile oynamak, 

 - Gen Haritası ile Anadoluyu Kürtlere ait gibi gösterme, 

- Yörüklerin Türk olmadığı iddiası. 

 Bu tür çalışmaları yapan Alman ve Amerikalıların arkasında modern haçlı merkezi olan Alman Kiliseler Birliği, Volkswagen gibi özel şirketler vardır. Anadolu.da Kızılbaşlık ve Türklük hedef seçilmiştir. Kürt sorunundan sonra Alevilik, Yörüklük üzerinden oyunlar oynanmaya çalışılmaktadır. 
Bazı çalışmaların arkasında Ermeniler de var. 

Türkoloji de Yazım sorunları.. 

Türkoloji de İki akım vardır; 

(1) Rus Türkolojisi; Volga boyu Kuzey Kafkasları ve Orta Asya.nın kuzeyini inceler. Bunlar, Osmanlı ve Akdeniz Bölgesine ilgi duymazlar. Sovyet Türkolojisi, etimoloji (dil) üzerinden bir köken araştırmasına yönelmiştir. 

(2) Daha çok Avrupalı çalışmalara dayanan kronolojik tarih yazımıdır. Türk tarihini kronolojik yazım metodu ile beş ana döneme24 ayrıldığını ve bunun genel kabul gördüğünü söyleyebiliriz; 

(a) Ön Türkler dönemi. 
(b) İslamiyet öncesi dönem. 
(c) İslamiyet.e geçiş ve ilk İslamiyet dönemi. 
(d) Osmanlı İmparatorluğu dönemi. 
(e) Türkiye Cumhuriyeti dönemi. 

    Yukarıda Türk devletleri bölümünde de açıkladığımız gibi Türkler, birbiri ile aynı dönemde devlet ve devlet benzeri yapı (beylik, hanlık vb.) kurmuşlardır. Türk tarihi bir bütün olsa da bu devletler doğrusal bir sıra izlememektedir. Türk tarihinde devlet ve imparatorluk sayısının çokluğu iktidar değişikliği ile ilgilidir. Bu yüzden, Türk tarihinin yazımında kronoloji kadar coğrafya da esas alınmalıdır. 

    Türk tarihini İslam öncesi ve sonrası diye kategorilendirmek de doğru değildir. Türkler, dün olduğu gibi bugün de, Müslüman olsun-olmasın pek çok coğrafyada aynı dönemde farklı devletler içinde yaşamaya devam etmişlerdir. Onları tanımlayan Müslüman kimliği değil, Türklüktür. Bugün Müslüman olmayan pek çok Türkü göz ardı edemeyiz. 

    Türk tarihi, Türkiye Cumhuriyeti ile de bir son noktaya gelmemiş ve Türk 
dünyası için nihai bir devlet değildir. Günümüzün 270 milyonluk Türk dünyasında pek çok bağımsız devlet yanında çeşitli özerklik seviyeleri içinde yaşayan Türk kardeşlerimiz de vardır. Türk tarihinin çetelesini tutanların sorumluluğu hangi devlette ya da dinde olursa olsun tüm Türk dünyasına karşıdır. 

   Son yıllarda maksatlı olarak sürekli gündemde tutulan Osmanlıcılık ve Osmanlı tarihi ile ilgili de bazı gerçekleri yazmak zorundayız. 

 - Osmanlı kendi tarihini kronikçi veya vaka yazarlığı denilen gelenek içinde ele 
almıştır. Bu resmi tarihçiliğin asıl amacı, merkezin eylemlerinin methiyesini yapmaktan ibarettir 25. 

 - Osmanlı, öncelikle Türkmen beyliklerinin düşmanı, yok edicisi olmuştur ve kendi içinde otantik Türkmen kültürünün tahribatından sorumludur. Osmanlı tarihi, diğer halklardan daha da ağır bir şekilde Türkmenlere karşı saldırı ve sömürgeleştirme tarihi olmuştur 26. 
Nitekim Osmanlı döneminde Anadoludaki Türk milletinin asıl kitlesi, “Osmanlılık” vasfını üzerine almamıştır. Anadolu halkı, her zaman sarayla onun etrafındaki zümreye “Osmanlı” demiş ve kendini onun dışında tutmuştur. 

 - Osmanlı Devleti.nin kurucularından Çandarlı ailesinin Fatih döneminde yok edilmesi ve Oğuz boyları liderlerinin katli, Osmanlının Türk vasfına büyük zarar vermiştir. Osmanlı, Türklüğü sadece geçmişi olarak anmış ama kendini asla Türklükle özdeşleştirmemiş, Türklüğü dışlamış ve küçümsemiştir. Osmanlı için Türkler reayadır (sürüdür), yönetilen, vergiye bağlanan ve savaşa Tımar askeri olarak çağrılandır. Ama yönetim mekanizmasından ve hassa ordusundan ısrarla ve sistematik olarak uzak tutulandır 27. 

  - Bu yüzden, Osmanlı döneminde Türklerin tarihi, Osmanlı tarihinden çok daha fazla Akkoyunlular ın, Karamanoğulları nın, Safevilerin, Saruhanoğulları nın vb. tarihi olabilir çünkü Türk halkını toplumsal temel yapmışlardır. Anadolu Türkmenleri, kendilerini kültürel olarak bu devletlerin doğal bir parçası görüyorlardı 28. Osmanlının beklentisi ise halkı tebaalaştırmak, yönetimin her türden savaş, vergi, iskân gibi keyfiliklerine kayıtsız şartsız boyun eğmesini  sağlamak, onların ruhlarını teslim almaktı. 

   Ancak, 1800 lerden itibaren, bir Osmanlı toplumu yaratmak ideali ile her vilayette pozitif bilimleri öğreten idadilerin (lise) açılması, aydın bir kuşak yetişmesini sağladı. 1834 yılında Harp Okulunun kurulması ile Anadolu Türk gençleri ilk defa askeri okullara alınmaya başlanacak ve zamanla ordunun tamamına hâkim olacaklardır. Böylece Türkçülüğün ve Türk milliyetçiliğinin mimarı olan Süleyman (Uslu) Paşa gibi devlet adamları buradan yetişecektir. Atatürk nesli, bu temelde kurulan yeni askeri mekteplerde yetişti 29. 
Eğer Türkiye, kendi kimliği ve milli kültürünü geliştirerek modern dünyada bağımsız bir milli devlet olarak ortaya çıktıysa, bu başlıca eğitim, gazete ve bu kuşak içinde sivrilen aydın liderlerin çabaları sayesinde olmuştur. 

İlber Ortaylı.nın sözleri ile; “Türklük, bir şuur olarak ortaya çıkmıştır. Yani 
Osmanlılık ve İslamlık değil, ön planda Türklük vardır 30”. 19. yüzyılda Türklük kimlik ve şuurunu yerleştiren yayınlar başlamış olsa da bu şuuru asıl yerleştiren Balkan Savaşları, Çanakkale ve Yemen.dir, Kurtuluş Savaşı.dır. 

Diğer yandan, Osmanlı Devleti monarşi ile yönetilen çok uluslu bir imparatorluktu. Türkiye Cumhuriyeti ise bir ulus-devlettir. Atatürk, Türklüğü kabul eden herkesi kendi vatandaşı gören ama ırk esasına dayanmayan bir ülke kurdu. Ulus-devlette egemenliğin kaynağı, milletin hür ve serbest iradesidir. Bu irade milletin serbestçe seçtiği milletvekillerinin oluşturduğu TBMM.nde kendini gösterir: egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir. Osmanlı Devletinde ise egemenlik, Osmanlı hanedanının tekelindedir, babadan oğula bir mülk gibi algılanır. Osmanlı Devleti.nde bireyler tebaadır, kuldur, Türkiye Cumhuriyeti.nde ise bireyler eşit hakka sahip vatandaştır. Özetle, Osmanlı Devleti ve onun  dayandığı prensipler Türkiye Cumhuriyeti.nin kuruluşu ile birlikte tarihe mal olmuştur 31. 

Devam eden sadece toplumsal kültür ile ilgili sorunlardır. Bugün Türkiye her zamankinden daha ağır bir kültür ve kimlik sorunu yaşamaktadır 32. 

   Sovyet İmparatorluğu nun dağılmasıyla istiklâllerini kazanan Türkistandaki Türk Cumhuriyetleri ve topluluklarına ait topraklarda yapılacak incelemeler Türklerin tarih sahnesine çıkışlarına dair yeni belge ve bulguları, elbette ki, gün yüzüne çıkaracaktır. Ancak, Türk ana yurdunu Orta Asya.da dar bir bölgeye sıkıştırmak hem tarih ve kültür birliğini muhafaza etmek hem de ilmî gerçekler açısından doğru değildir. 

Türk tarihi, coğrafya ve kronoloji esasına göre yazılmalıdır. Türk tarihini zaman 
kronolojisi içinde doğrusal olarak ele almak yerine coğrafyaya göre bölümlendir mek daha doğru olur. Türk tarihi bir bütün olmakla beraber, tarih çalışmaları ve yazımı için Türk coğrafyası aşağıdaki ana bölümlere ayrılabilir; 


 (1) Türkistan (Orta Asya) Türklüğü, 

 (2) Doğu Avrupa Türklüğü (Kafkasya dâhil), 

 (3) Hindistan Türklüğü, 

 (4) Anadolu Türklüğü, 

 (5) Ortadoğu Türk tarihi, şeklinde sıralayabiliriz. 


      Şimdi Alt Bölümlerde neler var, Açıklayalım; 

      (1) Türkistan (Orta Asya) Türklüğü; 

 - Türkistan coğrafyası tarihi (Karadeniz.in doğusundan Mançurya.ya kadar olan 
coğrafyada tüm Türk oluşumları (Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Doğu Türkistan vd.), 

 - Geleneksel olarak Türk tarihine Hunlar ile başlanırdı ancak onlardan önce Chouv ve İskitlerin Türk kavimleri olarak hareketleri kanıtlandı. Dolayısı ile sıralamada, Orta Asya Türklüğü içinde, önce Sovyet Türkolojisinde Ön Türkler diye anılan Çin kaynaklarında ismi yakın zamanda keşfedilen; 

- Chouv Türkleri ile 

- İskit (Saka) Türkleri başta yer alır. Onları; 

- Hunlar ve 

- Göktürkler, daha sonra 

- Uygurlar ve 

- Kırgızlar izler. 

Bu Coğrafyadaki Yakutistan gibi diğer Türk bölgeleri de ilave edilmelidir. 

     (2) Doğu Avrupa Türk tarihi (Kazakistan, Tataristan, Çuvaşistan, Gagavuzlar, Sekel Türkleri, Macarlar, Bulgarlar, Fin-Ogur vd.). 

- Doğu Avrupa Türklüğü içinde ilk bahsetmemiz gereken M.S.350.li yıllarda 
Avrupa.ya uzanan Atilla.nın başında olduğu ve Doğu Avrupa-Kafkasya dahil büyük bir devlet kuran; Batı Hun Devleti.dir. 

- Onu İskandinav ülkeleri ve diğer Avrupa halklar ile karışan Ogur Grupları izler. 
Bunlar içinde yer alan; 

- Bulgarlar iki kola ayrılır; 

 * İdil Volga Bulgarları; 9. yüzyılda İslamiyet.i kabul ettikten sonra Hazarların kontrolüne girdiler. 
 * Tuna Bulgarları ise 10. yüzyılda Hıristiyanlaşma ile birlikte Slavlaşmaya 
başladılar ve 14. yüzyılda Osmanlı hâkimiyetine girdiler. 

 - Avarlar içinden Macar grupları çıkar. Macarları grupları içinde Fin, Ogur ve Sekel Türkleri bulunmaktadır. 

 - Hazar Devleti (6.-11. yüzyıl) kurulmadan önce bölgeye Hunlar gelmeye devam etmektedir. Gök-Türkler.e bağlı olarak yaşıyorlardı. 630 yılında Batı Gök-Türkleri Çin hâkimiyetine girince kendi devletlerini ilan ettiler. Daha sonra gelen Peçenek ve Kıpçaklar da 

Hazar Devleti.ne katılır ve yöneticileri Museviliği kabul eder. Museviliği tercihte o dönemde bir yandan Bizans ülkesinden kovulan Yahudilerin gelmeleri diğer yandan Araplar ile sürekli savaş halinde olmaları etkili olur. Ancak, Hazar ülkesinde Gök Tanrı inancı, İslamiyet ve Hıristiyanlık yanında Musevi oranı yüzde beş.ten fazla olmamıştır. 

 Türklerin Müslüman olmasına kadar olan dönemde: 

 Orta Asya.da Cengiz Han dönemi; Japon Denizi.nden Doğu Avrupa.ya kadar hâkim imparatorluk 30-40 yıl kadar sürdü. Bu imparatorluğun yıkılmasından dört devlet ortaya çıktı; 

 - Altın Orda (1227-1502; Doğu Avrupa), 

 - Çağatay (1227-1370; Özbekistan-Türkmenistan), 

 - İlhanlılar (1256-1336; İran, Anadolu ve Türkmenistan ın bir kısmı), 

 - Kubilay Hanlığı (1280-1368; Türk-Moğol Devleti; Kubilay.ın Moğolistan ağırlıklı ve bir kısmı Çin içinde). 

 - Nogay Hanlığı (1259-1557). 

 - Kasım Hanlığı (1445-1681). 

 Yukarıdaki yapı Orta Asya.da 15. yüzyıla kadar devam eder. Bu dört devlet gücünü kaybedince; 

 - Çağatay Devleti.nin bulunduğu yerde Timur Hanedanı ortaya çıktı. 1390.larda Altın Ordu Devleti.ni yıktı ve onun yerine hanlıklar dönemi başladı; 

 - Kazan Hanlığı (1437-1552); Bugünkü Tataristan ata babaları olup, 1552.de Ruslar ele geçirdi. 

 - Kırım Hanlığı (1441-1783); Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlı hâkimiyeti ne girdikten (1475) sonra 1774.deki Küçük Kaynarca Anlaşması ile bağımsız oldu, 10 sene sonra Ruslar ele geçirdi. 

 - Sibir Hanlığı (-1598); Sibir (Sabirler) coğrafyasında Kazakistan şekillendi. 

 Cengiz Han.ın 1206 daki Moğol İmparatorluğu.ndan önce ilk Müslüman Türk 
devletleri olan şu devletler vardı; 

 - Karahanlı Devleti (10.11. Yüzyıl; kendi içinde yıkıldı), 

 - Harzemşahlar (Aral güneyinde, Moğollar yıktı), 

 - Hindistan Gazneli Devleti (Selçuklu Tuğrul Bey yok etti). 

 Timur İmparatoruğu (1370-1507) ve Harzemşahlar.ın yıkılmasından sonra bazı 
mahalli/şehir devletleri ortaya çıktı; 

 - Özbek Hanlığı (Şibaniler; 1428-1599) 

 - Hive Hanlığı (1512-1873), 

 - Buhara Hanlığı (1599-1868), 

 - Hokand Hanlığı (1710-1876). 

 Kendi aralarında ve içlerinde güç mücadeleleri yaşayan bu hanlıklar 19. yüzyılda Ruslar tarafından işgal ve ilhak edildiler. Ayrıca şu devlet ve hanlıkları da saymalıyız; 

 - Yaka Türkmenleri (Türkmenistan), 

 - Azerbaycan Hanlıkları, 

 - Kazak Hanlığı ve Yüzler (Cüzler), 

 - Kırgızlar, 

 - Doğu Türkistan (Kaşgar Hanlığı), 

 - Safeviler (1502-1732). 

     (3) Güney Asya Türk tarihi (Hindistan.dan doğuya uzanan coğrafya); 

Güney Asya Türklüğü içinde sırası ile şu devletler çıkar; 

 - Akhunlar; Hun Devleti parçalanınca göç edenlerden Afganistan-Hindistan arasında kurulur. 

 - Gazneliler (Müslümanlığı kabul etmiştir.), 

 - Delhi Türk Sultanlığı, 

 - Babür İmparatorluğu; Hindistan.da 1858 yılına kadar yaşayan Türk-Moğol Devleti, bu devletten bugüne gelen ve hala Türkçe konuşan insanlar olduğu bilinmektedir. 

    (4) Anadolu Türk tarihi (Oğuz Ağırlıklı); 

 Anadolu Türklüğü; M.S. 375.de Hun orduları Anadolu.ya gelmeye başlar. Selçuklu döneminde ise Oğuz Akınları başlar. Kurulan devletleri sıra ile şöyle sıralayabiliriz; 

 - Büyük Selçuklu Devleti (Ortadoğu), 

 - Türkiye.de ilk kurulan devletler (Danişmentliler, Saltuklular, Mengücekler, 
Artuklular, Sökmenliler, İnanoğulları, Çubukoğulları, Çaka Bey vd.). 

 - Anadolu Selçuklu Devleti, 

 - Beylikler/Atabeylikler (Karamanoğulları, Germiyanoğulları, Saruhanoğulları, 
Aydınoğulları, Karesioğulları, Hamitoğulları vd.) 

 - Türk Memlüklü Devleti (Mısır), 

 - Osmanlı Devleti, 

 - Türkiye Cumhuriyeti. 

    (5) Ortadoğu Türk tarihi; 

- Suriye ve Irak (Oğuz) Türkleri, 

- Kafkasya.dan gelen Kuman/Kıpçaklar (Eyyubiler ve Memlükler), 

- Afrika Türkleri (Mısır ve Fas arasında dağılmış Koloğlu/Kuloğlu ailesi mensupları). 

 Türk tarihin yazılması ile ilgili esasları özetleyecek olursak; 

 - Türk tarihi coğrafyaya dayalı kronolojik esaslara göre yazılmalıdır. 

- Onomastik, Tamga, Etimoloji ve Dil gibi tarih çalışması yöntemleri kullanılması ve bu alanlarda uzmanlar yetiştirilmelidir. (Örneğin Çor, Tuva, Hakas, Yakut gibi Sibirya Türkleri bir boya bağlanmasa da ortak Türkçe kullanıyorlar.

 - Saha Çalışmaları yapılmalıdır. 

- Milli kapsamda gen çalışmaları yapılmalı, Batı istismarına bırakılmamalı, kendi gen çalışmalarımızı yapmalıyız. 

   Bugüne kadar yapılan nazir alan çalışmaları kısa vadeli olmaktan ve akademik kariyer amaçlı çalışmalardan öteye geçmedi. 

   Önce  Kavim, boy, aşiret, oymak çalışmaları ile işe başlanmalı, onomastik (yer, kişi, millet adları) üzerinde uzmanlaşılmalı, diğer yandan gen çalışmalarına ağırlık verilmelidir. 

Türk tarihini incelemek için evrensel tarihin bütün dallarında, bir dizi kavmin dili ve tarihi üzerinde uzman yetiştirmek ve söz sahibi olmak gerekmektedir33. Türk tarihçiliğine ilişkin Gürcü, Ermeni, Bizans, İran, Rus ve o asırların İtalyan kaynaklarını, özellikle de Papalık arşivlerini bilmiyoruz. Türk tarih yazıcısı Çince, Moğolca, Farsça, Rusça, Macarca, Latince başta olmak üzere Türk tarihin uzandığı her coğrafyadaki eski dilleri bilmelidir. Türk tarihçiliği konusunda Zeki Velidi Togan seviyesinde on tane tarih coğrafyacsı, Rus doğu bilimci Wilhelm Radloff gibi dil bilen yirmi tane bilim insanı lazımdır34. 

 Türk tarihi yazabilmek için Avrupa tarihi, Rus tarihi, Macar tarihi, sömürge tarihi gibi pek çok alanda uzmanlarımız olmalı, bu uzmanlar ilgili tarih çalışmalarından Türk tarihine köprü sağlamalıdır. Tarih alanında bilim insanı olacak kişi diğer bilim alanları kadar çok zeki olmalıdır ve çok disiplinli çalışabilmelidir. 

Türkiye deki tarih bölümleri ise çok düşük puanlar ile öğrenci almakta ve buralarda tarih uzmanı yetişmemekte dir. 

Türk tarihi sadece olan biteni kronolojik olarak anlatacak bir tarih yazımı ile 
kalmamalı, tarihin tüm alanlarında uzmanlar yetiştirilmeli ve eserler verilmelidir. 

Örneğin 

“Batı edebiyatında Türk imajının nasıl kötü bir şekilde algılatıldığı” üzerinde çalışılmalıdır. 
Türk tarihi sadece savaş tarihi değildir; edebiyatımız, müzik tarihimiz gibi kültürel tarih alanlarında da eserler verecek uzmanlar yetiştirilmelidir. Türklerin yaşam tarzı, mimarisi, toplumda kadının yeri gibi toplumsal konular da bu çalışmalara ilave edilmelidir. 

Sonuç.. 

Türkçülüğün en önemli savunucularından olan Mustafa Kemal Atatürk, yeni Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan altı ay sonra Türk Tarih Kurumu.nu teşkil etmiş ve bu kuruluş Türkoloji.nin bir bilim dalı olarak ülkemize yerleşmesinde önemli rol oynamıştır. Türk Tarih Kurumları kuruldu ama Atatürk.ten sonra aktif çalışmadı. Atatürk.ten beri saha çalışması yapılmadı. Atatürk döneminde onun desteği ile Toros.tan Erzurum.a kadar gezerek bazı çalışmalar yapıldı ve “Halk Bilgisi” dergisinde yayınladı. Tarih çalışmalarımızda en önemli sorun devletin milli politikası olmamasıdır. Tarih çalışmaları Türk Tarih Kurumu liderliğinde 
olmalı, kurum aktif hale getirilmelidir. Türk devleti Türkiyat çalışmalarını desteklese, dünya tarihi değişir. 

Diğer yandan Türk tarihi çalışmaları için iki üniversite pilot seçilmeli, politika 
belirleme, saha ve Akademik Çalışmalar için merkez görevi görmelidirler. Söz konusu çalışmalar tarih alanında gerçek bilim adamları olan bir beyin takımı önderliğinde olmalıdır 35. 
Günümüzde Türkistan (Orta Asya) Türklerin ata yurdu; Anadolu, Kafkaslar ve Balkanlar anayurdu oldu. Yüzyıllardır üstü örtülen Türk Dünyası, kendi kültürünün bütün özellikleriyle gün ışığına çıkarken, bu kültürü külleri arasında, baskılar altında uzun süre koruyanlara, yaratıcılarına ve bütün dünyada ezilen Türk kuşaklarına karşı aydınlarımızın borçları, sorumlulukları vardır. 

    Tarih Çalışmaları ile öncelikle onları yeniden bulmalı, kültürel olarak Türk Dünyasına Kazandırmalıyız. 


DİPNOTLAR;

1 Umay Türkeş Günay, Türklerin Tarihi, 2. Baskı, Akçağ Yayınları, (Ankara, 2007), 37-38. 
- Sovyet arkeologlarına göre; Ön Türk kültürü M.Ö. 1700-2000 yılları arasında Altay dağlarının kuzeybatısındaki Andronovo kültürü içinde görülmüştü. Bu kültür ise M.Ö. 2500- 1700 tarihleri arasındaki Afanasyevo kültüründen doğmuştu2. M.Ö. 2000.den öncesine ait olduğu tespit edilen Afanasyevo ve devamını temsil eden Androvo kültürlerinin temsilcilerinin Brekisefal, savaşçı Türk ırkının ön tipi olduğu kabul edilmektedir 3. 
2 Süleyman Seydi, An Outline of 2000 Years of Turkish History, Ministry of Culture and Tourism, (Ankara, 2007), 7. 
3 Salim Koca, Türklerin Soy Kütüğü, Türkler Cilt 1, Yeni Türkiye Yayınevi, (Ankara, 2002), 260-265. 
4 İsmail Arabacı, Türklerin ve Türkiye’nin Toplum Yapısı, B Yayını, (İstanbul, 2009), 14. 
5 Halil İnalcık: İkinci Binde Türkler, Doğu Batı Makaleler I, Doğu Batı Yayınları, 2. Baskı, (Ankara, 2005), 325. 
6 Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan tarihte 16 Türk Devleti.ni sırası ile; büyük Hun İmparatorluğu (M.Ö.220-M.S.48), Batı Hun Devleti (48-216), Avrupa Hun Devleti (375-454), Ak Hun Devleti (450-562), Göktürk Devleti (552-743), Avar İmparatorluğu (565-803), Hazar İmparatorluğu (651-983), Uygur Devleti (744-1209), Karahanlılar Devleti (940-1040), Gazneliler (983-1183), Büyük Selçuklu İmparatorluğu (1040-1157), Harzemşahlar (1157-1231), Altınordu Devleti (1236-1502), Büyük Timur İmparatorluğu (1368-1501), Babür İmparatorluğu (1526-1858), Osmanlı İmparatorluğu (1299-1922), Türkiye Cumhuriyeti (1923-) oluşturmaktadır. 
7 Anıl Çeçen: Türk Devletleri, İnkilap Yayınevi, (İstanbul, 1998), 14. 
8 Suat İlhan, Türk Olmak Zordur, Kimliğimizin Kaynakları, Alfa Yayınları, (İstanbul, 2009),304. 
9 Omeljan Pritsak, Türk-Slav ortak Yaşamı: Güneydoğu Avrupa’nın Türk Göçebeleri, C.II, 512-514. 
10 Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi, Türk Tarih Kurumu, (Ankara, 1987), 23. 
11 Halil İnalcık, Devlet-I Aliyye, Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-I, Klasik Dönem (1302-1606), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, (Mayıs, 2009), 176. 
12 Mahmut Goloğlu, Anadolu’nun Milli Devleti Pontos, Kalite Matbaası, (Ankara, 1973), 71. 
13 Lev Nikolayeviçen Gumilov, Eski Türkler, Rusçadan Çev.: D.Ahsen Batur, Birleşik Yayıncılık, (İstanbul, 1999), 14. 
14 Huri İslamoğlu, Otoman History As World History, The ISIS Press, (İstanbul, 2007), 109. 
15 Yılmaz Öztuna, Türkiye Tarihi, Cilt 1, Hayat Yayınları, (İstanbul, 1963), v. 
16 Gumilov, a.g.e., (1999), 20-21. 
17 Orhon ve Yenisey Yazıtları.nın dilini ilk çözen Danimarkalı dil bilgini V.L.P.Thomsen (1842-1927), bu keşfini Danimarka Bilimler Akademisi.nin 15 Aralık 1893.teki toplantısında açıklamış ve tam metnini yayımlamış, bu konudaki çalışmalarını 1925.e kadar sürdürmüştür. 
18 Halil İnalcık, Hermenötik, Oryantalizm, Türkoloji, Doğu Batı Makaleler I, Doğu Batı Yayınları, 2. Baskı, (Ankara, 2005), 54. 
19 Erol Göka, Türklerin Psikolojisi, Timaş Yayınları, 3. Baskı, (İstanbul, 2008), 43. 
20 Jeremy Black, Savaş ve Dünya, Askeri Güç ve Dünyanın Kaderi 1450-2000, Dost Yayınları, (Ankara, 2009), 14. 
21 Yılmaz Çolak, 1990’lı Yıllar Türkiyesinde Yeni Osmanlıcılık ve Kültürel Çoğulculuk Tartışmaları, Doğu Batı Düşünce Dergisi, Yıl 9, Sayı 38, Ağustos-Eylül-Ekim, (2006), 132. 
22 Halil İnalcık, Bilimler Akademisi. Tarihte ve Türkiye’de, Doğu Batı Makaleler I, Doğu Batı Yayınları, 2. Baskı, (Ankara, 2005), 20. Bozkurt Güvenç, Türk Kimliği, Kültür Tarihinin Kaynakları, (Ankara, 1993). 
23 Örneğin Halil Berktay.a göre “Orta Asya’dan Balkan’lara kadar uzanan bir Türk Milleti yoktur... Türkler ancak 19. yüzyıl sonlarından itibaren Türk adıyla millet haline geldiler.” Berktay.a göre Türk tarihini Orta Asya ya götüren gerici ve ırkçı tarih anlayışıdır. Halil Berktay, Ümit Hassan, Ayla Ödekan, Türkiye Tarihi, Cilt 1, Cem Yayınevi, (İstanbul, 2008), 68-72. 
24 Suat İlhan, Türk Olmak Zordur, Kimliğimizin Kaynakları, Alfa Yayınları, (İstanbul, 2009), 49. 
25 M. Ali Kılıçbay, Düşünen Siyaset, Esin Sanat ve Felsefe, (Eylül 99), 46. 
26 Erdoğan Aydın, Osmanlı Gerçeği, Literatür Yayınları, (İstanbul, 2018), (2018), 18. 
27 Aydın, a.g.e., (2018), 33. 
28 İ. Metin Kunt, Sina Akşin vd., Türkiye Tarihi Osmanlı Devleti, Cem Yayınevi, (İstanbul, 1988), 107. 
29 Halil İnalcık, İkinci Binde Türkler, Doğu Batı Makaleler I, Doğu Batı Yayınları, (Ankara, 2005), 338. 
30 İlber Ortaylı, Türklerin Tarihi, Timaş Yayınları, (İstanbul, 2015), Ortaylı, a.g.e., (2015), 28. 
31 Halil İnalcık, Osmanlı Tarihi Üzerinde Kamuoyunu İlgilendiren Bazı Sorunlar, Doğu Batı Makaleler I, Doğu Batı Yayınları, 2. Baskı, (Ankara, 2005), 208-209. 
32 Halil İnalcık, Türkiye Cumhuriyeti ve Osmanlı, Doğu Batı Makaleler I, Doğu Batı Yayınları, (Ankara, 2005), 389. 
33 Ortaylı, a.g.e., (2015), 16. 
34 Ortaylı, a.g.e., (2015),36-37. 
35 Bu kapsamda; Yusuf Hallaçoğlu, M. Abdülhaluk Çay, Ahmet Yaşar Ocaklı, Yunus Koç (Tarih ve Dil uzmanı),   Mehmet Öz, Bayram Kodaman, Haydar Çakmak, Ahmet Bican Ercilasun (Dil uzmanı) gibi bilim adamlarımızdan öncelikle istifade edilmelidir. 


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder