9 Ocak 2020 Perşembe

O Çeteyi Daha Önce Görmediniz Mi?

O Çeteyi Daha Önce Görmediniz Mi?


Saygı Öztürk.

Helal olsun o “yandaş”, “cemaatçi” medyaya. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin camilerimizi bombalayacağına, kendi uçağımızı düşüreceğine, insanları stadyumlara doldurup, üzerinden jetler geçirileceğine inandırdı. Davaya esas olan belgeler arasından onlarca değil, yüzlerce hata bulunması da sonucu değiştirmedi.

Başbakanın danışmanı Ankara milletvekili Yalçın Akdoğan’ın, cemaati kastederek “Orduya kumpas kurdular” açıklaması, “Balyoz Davası”ndan hüküm giyen 237 asker için umut oldu. Bazılarının vicdanları rahat değil, söylemek istediklerini de tam olarak söylemeye cesaret edemiyorlar. Çünkü, bildiklerini anlatırlarsa yarın kendilerinden hesap sorulacağını da, cezaevinden çıkacak olanların yerinde kendilerinin olacağını da biliyorlar…Bari siz söylemeyin Bırakın mahkemede ifade vermeyi, “Balyoz” ile ilgili yaptığı her açıklamayla olayı biraz daha “gizemli” hale getiren eski Genelkurmay Başkanı   Hilmi Özkök de “haksızlıkların artık bitmesini” istediğini belirtip, “İkinci yargılamanın gerçekleşeceği konusunda sadece dilekte bulunmuyorum, inancımda aynı yönde. Bu konuda üstüme düşeni yaparım” diyor…

   Mutlu yıllar Sayın Özkök, günaydın Sayın Özkök… Askerler sizin de, eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın da tutumundan şikayetçi. Üzerine düşen de gerçekleri söylemekti. Onu da söylemediniz. Eğer, iki emekli komutan üzerlerine düşeni birazcık olsun yerine getirseydi, yeniden ele alınıp alınmayacağı bile belli olmayan davaya umut bağlanmazdı. Bugün cezaevinde olanlar, yeni yıla, yeni güne aileleriyle birlikte girmiş olurdu…

“Balyoz Davası”nda hakim ve savcıların da yaşadıklarını, davanın perde arkasında yaşananları Doğan kitaptan bu ayın ortalarına doğru çıkacak kitabımda yazdım. “Balyoz” kararından sonra cezaevinden, cezaevindekilerin yakınlarından gelen yazılara da de kitabımda yer verdim.

Milletvekili ve danışman Yalçın Akdoğan gazetedeki köşesinde “ Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını çok iyi bilir” diye yazdı. Hükümete yakınlığı ile bilinen Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi de, “yargı ve polis cuntası”ndan söz etti.

Askerlerin mektuplu isyanı.

Bu iki yazıdan sonra Mamak Askeri Cezaevi’nden, generaller, amiraller, albaylar ve yarbaylardan ortak imzalı bir mektup geldi. Sinan Topuz, Murat Özenalp, Bülent Günçal, Nihat Altunbulak, Caner Bener, Bülent Olcay, Ali Demir, Turgut Atman, Erhan Kubat, Güven Ertaş, Selçuk Güneri, Koray Özyurt, Nuri Alacalı, Şafak Yürekli, Yavuz Kılıç, Erdinç Atik, Mustafa Koç, Kerem Eren, Yüksel Gürcan, Ahmet Hacıoğlu, Cemalettin Bozdağ, Alpar Karaahmet, Ergin Kılıç, Utku Arslan, Gürsel Çaypınar, Emre Tok, Yusuf Kelleli, Hakan Köktürk, Erhan Şensoy, Aziz Yılmaz, Mustafa Önsel, Hüseyin Çınar, Hüseyin Topuz, Taner Gül, Hakan Çelikkan, Kahraman Dikmen, Bayram Ali Tavlayan, Yusuf Afat, Ayhan Üstbaş’ın mektubundan bir özet:

“Biz, askeri ceza evinde bulunan Balyoz davası mağdurları, davanın başından itibaren, istisnasız neredeyse tek bir ağızdan ortada bir suç olmadığını, bir çete tarafından oluşturulan komplo ile hapiste tutulduğumuzu haykırdık…
Balyoz davası süresince bir kişi bile ‘evet bu suçu işledik, pişmanım’ demedi. Bir kişi, ‘ben bunları darbe için hazırlık yaparken gördüm’ demedi… Sözde darbe hazırlığı ile ilgili ‘bir görüntü, bir tape’ ortaya çıkmadı. Tek bir somut delil savcılar tarafından mahkemeye sunulmadı. Çünkü olamazdı. Bir çete tarafından oluşturulan, tamamı dijital ve imzasız sözde delillerle mahkum olduk.

   Bugün bahsedilen ve şikayet edilen, hatta darbe yapacaklardı denilen o kadrolar 17 Aralık 2013’te ortaya çıkmadı. Onlar hep adliye ve emniyet koridorlarındaydı. 
Hukuk, vicdan, adalet herkese lazım dedik, dinletemedik. 
Zararın neresinden dönülse kâr dır. Yürütme herkes için geçerli olması gereken adaleti tesis etmek istiyorsa; adaleti münferit bir olay için değil, bir zümre için değil, tüm yurttaşlarımız için istiyorsa bunu göstermelidir. 

  Herkes için Adalet Aranmalıdır.

Bu hükümet döneminde; artık herkes tarafından bilinen çete tarafından iftiralarla, komplolarla özgürlükleri ellerinden alınan insanların özgürlükleri, yine bu hükümet tarafından hemen bugün geri verilmelidir. Başka çaresi olmadığı için adil, açık, vicdanlara, akla, hukuka uygun yeniden yargılanma hakkı sağlanmalıdır. Aksi takdirde kimsenin çeteden bahsetme ve şikayet etme hakkı olamaz.”

Cezaevlerinde haksız, hukuksuz yatanlar için biraz vicdan, biraz insaf ve herkes için adalet arama yılı olsun.


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder