9 Ocak 2020 Perşembe

2013’ten 2014’e Geçerken: Gezi, Yolsuzluk ve Sandık,

2013’ten 2014’e Geçerken: Gezi, Yolsuzluk ve Sandık


Utku Çakırözer


Dün sona eren 2013’ün akıllardan gitmeyecek olayı Gezi Parkı Direnişiydi. On bir yıllık AKP iktidarının baskıcı, müdahaleci politikalarına halk ilk kez kitlesel bir biçimde isyan etti. Sadece Taksim Gezi Parkı’nda da değil, yurdun dört bir yanında günlerce meydanlardan inmedi. Hem de polisin görülmemiş şiddetteki müdahalesine rağmen. 

2014’ün en konuşulanının ne olacağı ise daha ilk günden belli: Sandık! 
Bu yıl, önce yerel seçimler, ardından Cumhurbaşkanlığı seçiminin önemi zaten biliniyordu. Ancak 2013’ün son günlerinde patlayan yolsuzluk soruşturmaları, bu seçimlerin niteliğini değiştirdi. 

Seçimler birçok siyasi aktörün geleceğini, kaderini belirleyecek. 

Bunların başında Başbakan Erdoğan geliyor. Gezi protestoları ve yolsuzluk operasyonları öncesinde hedefi Çankaya Köşkü idi. Aldığı tüm darbelere karşın hedef hâlâ aynı. Yerel seçimde yüksek oy almak ve dört ay sonra yapılacak Çankaya seçiminde halkın oylarıyla seçilecek ilk cumhurbaşkanı olarak tarihe geçmek. Peki, bu hedef için nasıl bir kampanya yürütüyor? 
Yolsuzluk operasyonunu yapan Emniyet birimlerine yönelik tasviye ile yetinmeyip savcıyı halka meydanlarda şikâyet etmeye başladı. Gezi’de olduğu gibi, yolsuzluk soruşturmalarının da arkasında “iç ve dış komplo” olduğuna halkı inandırmaya çalışıyor. Görünen o ki, seçimde alacağı destekle kabinesine, bakanlarına ve hatta aile bireylerine uzandığı ileri sürülen yolsuzluk iddialarını yargıda değil, sandıkta aklamak istiyor. Geçmişte kazandığı oy oranını yakalaması halinde kendini aklanmış da sayacak. 

O nedenle “sandık” öncelikle Erdoğan’ın kaderini belirleyecek 
Kaderleri birbirine bağlı Erdoğan’ın kaderi, AKP’yi birlikte kurduğu yol arkadaşı Cumhubaşkanı Abdullah Gül’ün durumuna da netlik kazanacak. Yerel seçimde alınacak düşük oy Erdoğan’ın Köşk yolunu kapatırken, Gül’ün ikinci kez seçilmesi olasılığını güçlü biçimde gündeme getirebilir. 

Yolsuzluk operasyonuna karşı meydanlarda yüksek sesle işlemeye başladığı “paralel devlet”, “devlet içinde çete” söylemleriyle Başbakan aslında Fethullah Gülen Hareketi’ni de sandıkta oylatacak. Erdoğan’ın oylarındaki düşüş de yükseliş de kaçınılmaz biçimde “Cemaat” ile bağlantılandırılacak. Erdoğan’ın zayıflamasıyla eli güçlenecek olan Cemaati, tersi durum yaşanırsa zor günler bekliyor olacak. 

Kılıçdaroğlu da oylanacak  Kader seçimine giren bir diğer aktör CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu. Sadece soldan isimlerle değil, geniş halk kesimlerine hitap edecek geniş yelpazede adaylarla meydana çıkan CHP de kampanyasını yolsuzluk ve rüşvet operasyonu üzerine kuracak. CHP son seçimlerdeki oyu yüzde 26. Bu oyu kazanması Kılıçdaroğlu’nu rahatlatmaz. İki psikolojik sınır var. Birincisi tüm oyların en az yüzde 30’unu almak. İkincisi ise AKP’nin kalesi İstanbul’u kazanmak. 

İşte bu noktada CHP’nin İstanbul adayı Mustafa Sarıgül, alacağı oylarla sadece kendinin değil, aynı zamanda Kılıçdaroğlu’nun da kaderini çizecek. 

***
Kaderleri birbirine bağlı siyasetçilerin yarışında bakalım kim gülecek, kim ağlayacak...  

Yeni yıl ‘özgürlük’ getirsin En büyük dileğimiz Tuncay Özkan, Hatice Duman, Deniz Yıldırım, Füsun Erdoğan, Hikmet Çiçek, Turhan Özlü ve Erol Zavar’ın da aralarında bulunduğu 64 meslektaşımıza yeni yılın “özgürlük” getirmesi... Dışarıdayken “tutsak” düşen arkadaşımız Bünyamin Aygün’ün bir an önce sağ salim ailesine kavuşması... Ve hepimize özgürlük ve demokrasi dolu bir yıl...

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder