12 Eylül 2019 Perşembe

TÜRKİYE-AB VİZE MUAFİYETİ SÜRECİ VE GERİ KABUL ANLAŞMASI HAKKINDA TEMEL SORULAR VE YANITLARI BÖLÜM 1

TÜRKİYE-AB VİZE MUAFİYETİ SÜRECİ VE GERİ KABUL ANLAŞMASI HAKKINDA TEMEL SORULAR VE YANITLARI. BÖLÜM 1




1. Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması temelde neleri içermektedir? 
2. Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması tüm AB ülkelerini kapsıyor mu?
3. Vize Muafiyeti Yol Haritası nedir?
4. AB’nin tarafımıza ilettiği Yol Haritası’nda yer alan yükümlülükler nelerdir?
5. Meşruhatlı (Açıklamalı) Yol Haritası’na neden ihtiyaç duyulmuştur?
6. Türkiye-AB vize muafiyeti süreci hangi aşamalardan oluşmaktadır?
7. Vize muafiyeti süreci ile Geri Kabul Anlaşması neden ilişkilendirilmektedir?
8. Vize Kolaylığı Anlaşması ile Vize Muafiyeti Anlaşması arasındaki farklar nelerdir?
9. Türk vatandaşlarının ortaklık hukuku ile kazanılmış hakları bulunmaktayken, neden vize muafiyeti sürecine girilmiştir? 
10. Vize muafiyeti süreci ve Geri Kabul Anlaşması ABAD’ın ortaklık hukukuna dayanarak Türk vatandaşları lehine vermiş olduğu kararlara halel getirmekte midir?
11. Türkiye, vize muafiyeti sürecinde, transit vize uygulaması da dahil AB’nin üçüncü ülkelere yönelik vize politikasını uygulamak zorunda mıdır? 
Daha önce başka ülkelerle imzaladığımız vizesiz seyahat anlaşmalarının akıbeti ne olacaktır? 
12. Türk vatandaşları için Schengen ülkelerine vizesiz seyahat ne zaman başlayacaktır?
13. Vize muafiyeti ile Türk vatandaşları hangi ülkelere vizesiz olarak girebilecektir? Schengen Alanı’na dâhil olmayan ülkelerin durumu ne olacaktır?
14. Geri Kabul Anlaşması ne zaman yürürlüğe girecektir?
15. Üçüncü ülke vatandaşlarının Türkiye’ye geri kabulü nasıl uygulanacaktır?
16. AB ülkelerindeki vatandaşlarımızın durumu ne olacaktır? 
17. Türkiye, AB ülkelerinin geri gönderdiği tüm üçüncü ülke vatandaşlarını almak zorunda mı kalacaktır? Türkiye bir “göçmen deposu” mu olacaktır?
18. Türkiye, BM Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu “coğrafi sınırlama”yı kaldırmak zorunda kalacak mıdır?
19. Geri Kabul Anlaşması ülkemizdeki Suriyelilerin durumunu etkileyecek midir? 
20. Geri Kabul Anlaşması’nın ülkemize mali yükü ne kadar olacaktır? AB bu konuda Türkiye’ye mali destek sağlayacak mıdır?
21. Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanması konusunda ülkemizin hukuki ve idari kapasitesi ne durumdadır?


1. Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması temelde neleri içermektedir?

Geri kabul anlaşmaları, genel olarak, bir ülkede veya sınırları belirlenmiş bir grup ülkede yasadışı olarak bulunan kişilerin anlaşma yapılmış kaynak ülkeye veya en son transit geçiş yaptıkları ülkeye geri gönderilmesini düzenler.

Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Geri Kabul Anlaşması mütekabiliyet temelinde, Türkiye’de veya AB’ye üye ülkelerden birinde, ülkeye giriş, ülkede bulunma veya ikamet etme koşullarını sağlamayan veya sağlayamaz duruma düşen kişilerin Anlaşma’da belirlenen şartlar ve kurallar çerçevesinde ilgili ülkeye geri gönderilmesini amaçlamaktadır. 

Bu çerçevede:

• Yasadışı yollarla AB ülkelerine giden veya bu ülkelerde bulundukları sırada yasadışı duruma düşen (örneğin, vize süresini geçiren) Türk vatandaşları ve Türkiye üzerinden Anlaşma’ya taraf diğer ülke veya ülke grubuna geçiş yapmış 
üçüncü ülke vatandaşlarının Anlaşma’da belirlenen şartlar ve kurallar çerçevesinde Türkiye’ye geri alınmasını, 
• Yasadışı yollarla AB ülkeleri üzerinden ülkemize gelen veya Türkiye’de bulundukları sırada yasadışı duruma düşen AB üyesi ülkeler ve üçüncü ülke vatandaşlarının Anlaşma’da belirlenen şartlar ve kurallar çerçevesinde ilgili AB ülkesine iade edilmesini düzenlemektedir. 

Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması’nda, tarafların üçüncü ülke vatandaşlarını Anlaşma’nın yürürlüğe girmesinden itibaren 3 yıllık bir geçiş süresi sonunda kabul etmeye başlamaları öngörülmüştür. Buna göre Türkiye, ülkesi üzerinden AB ülkelerine yasa dışı yollarla giden üçüncü ülke vatandaşlarını Anlaşma yürürlüğe girdikten 3 yıl sonra geri almaya başlayacaktır. 

2. Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması tüm AB ülkelerini kapsıyor mu?

Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması tüm AB ülkelerini kapsamamaktadır. Danimarka ile Birleşik Krallık (İngiltere) ve İrlanda’nın durumu farklılık arzetmektedir.

• Birleşik Krallık (İngiltere) ve İrlanda, AB’nin Özgürlük, Gü-venlik ve Adalet Alanı bakımından farklı kurallara tabi olduklarından, AB’nin vize politikası ve akdettiği Geri Kabul Anlaşmaları bu iki ülkeyi doğrudan/kendiliğinden bağlamamaktadır.
• Danimarka ise, Schengen üyesi olduğu için vize muafiye-ti konusunda yapılacak düzenleme bu ülkeyi bağlamaktadır. 
Ancak, Danimarka’nın Schengen sistemine koymuş olduğu çekince bağlamında Geri Kabul Anlaşması bu ülkeye uygulanmayacaktır. 
Bu nedenle, Geri Kabul Anlaşması’nda Türkiye ve Danimarka arasında ayrıca bir geri kabul anlaşması akdedilmesi öngörülmektedir. 
3. Vize Muafiyeti Yol Haritası nedir?Vize Muafiyeti Yol Haritası, AB’nin vize muafiyeti vermek üzere koşulluluk ilkesi çerçevesinde ilgili ülke ile başlattığı görüşmelere temel teşkil eden belgedir. Yol haritalarında, seyahat belgelerinin güvenliği, göç ve sınır yönetimi, kamu düzeni ve güvenliği ile temel haklar gibi alanlarda AB müktesebatına uyum ve etkili uygulamayı içeren koşullar yer almaktadır. 

Vize Muafiyeti Yol Haritası AB Konseyi’nin bilgisi ve onayı dâhilinde Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanmakta ve ilgili ülkeye sunulmaktadır. 
Vize muafiyeti sürecinde, AB tarafı ilgili ülkenin Yol Haritası’nda yer alan koşulları yerine getirip getirmediğini izlemektedir. 
Bu izleme süreci, vize muafiyetinin tanınması bakımından önemlidir. 

4. AB’nin tarafımıza ilettiği Yol Haritası’nda yer alan yükümlülükler nelerdir?

Esas itibari ile Vize Muafiyeti Yol Haritası, seyahat belgelerinin (pasaport vb.) güvenliği, göç yönetimi, kamu düzeni ve güvenliği ile temel haklar gibi vize muafiyeti ve Geri Kabul Anlaşması’nın düzgün bir şekilde uygulanmasıyla ilgili kurallar ve yükümlülükler içermektedir. Bu bağlamda, Yol Haritası’nda;

• Seyahat belgelerinin güvenliği konusunda, pasaportların AB standartlarına uygun olarak hazırlanması (biyometrik pasaport), pasaport, kimlik kartı ve diğer benzeri belgelerin güvenliğinin temin edilmesi,
• Göç yönetimi konusunda, sınırlarda yeterli kontrol ve gözetimin sağlanması, uluslararası koruma ve yabancılarla ilgili işlemlerde AB müktesebatına uyum ve etkili uygulamanın gerçekleştirilmesi, 
• Kamu düzeni ve güvenliği konusunda, örgütlü suçlar, terör ve yolsuzlukla mücadele edilmesi ve bu suçların önlenmesi, bu kapsamda terörizmin finansmanı, insan ticareti ve siber suçlara ilişkin AB müktesebatına uyum sağlanması, cezai konularda adli işbirliği yapılması, kişisel verilerin korunması, 
• Temel haklar konusunda, vatandaşlar arasında ayırım yapılmaması, herkesin serbest seyahat imkânlarından yararlanması, mülteciler ve vatansızların kimlik belgelerine erişimi gibi bazı yükümlülükler yer almaktadır.

Yol Haritası’nda yer alan yukarıda kayıtlı koşulların büyük bir kısmı, başta 6458 sayılı “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu” olmak üzere, ilgili mevzuatımızda son dönemlerde gerçekleştirilen düzenlemeler ve iyileştirmelerle esasen karşılanmış bulunmaktadır. Ayrıca, başta sınır güvenliği ve göç yönetimi olmak üzere, Yol Haritası’nda yer alan birçok talep ve yükümlülük, ülkemizin iç istikrarı, güvenliği ve huzuru bakımından almamız gereken ve almakta olduğumuz tedbirlerle büyük ölçüde örtüşmektedir.

5. Meşruhatlı (Açıklamalı) Yol Haritası’na neden ihtiyaç duyulmuştur? 

Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan Yol Haritası’nda gerek vize muafiyeti, gerekse Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanmasıyla doğrudan ilişkisi bulunmayan ve ülkemizce kabulünün uygun olmayacağı değerlendirilen bazı hususlar tespit 
edilmiştir. Bunun üzerine, AB ile yürütülen müzakereler neticesinde, ülkemizin çekince ve görüşlerinin yer aldığı Meşruhatlı Yol Haritası oluşturulmuştur. AB tarafı ilk kez, vize muafiyeti diyaloğunun meşruhatlı bir yol haritası üzerinden yürütülmesini kabul etmiştir. Meşruhatlı Yol Haritası’na dercedilen belli başlı hususlar şunlardır:

• Türkiye, Mültecilerin Hukuki Statüsüne ilişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne dercettiği, kısaca ülkesinin doğusundan gelecekleri mülteci olarak kabul etmeyeceğine ilişkin “coğrafi sınırlamayı” kaldırmayı ancak AB’ye tam üye olma 
aşamasında değerlendirilebilecektir.
• Türkiye, bazı üçüncü ülkelere transit vizeyi de içeren AB’nin vize politikasını AB’ye üye olduğunda üstlenecektir.
• Türkiye, Yol Haritası’nda sayılan bazı uluslararası anlaşma, sözleşme ve protokollerden sadece vize muafiyeti ve Geri Kabul Anlaşması’nın düzgün işlemesiyle doğrudan ilgisi bulunanlara taraf olacaktır. 

Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanmasıyla ilgili olarak, bütçemize önemli yük getirecek konularda AB’nin mevcut mali yardım araçlarıyla sağladıklarının dışında ilave yardım vermesi AB tarafınca değerlendirilecektir. 

6. Türkiye-AB vize muafiyeti süreci hangi aşamalardan oluşmaktadır?

Türkiye-AB vize muafiyeti süreci, AB Konseyi’nin 21 Haziran 2012 tarihinde açıkladığı Sonuç Kararları ile Avrupa Komisyonu’na, nihai hedefi Türk vatandaşlarına yönelik Schengen vizesi uygulanmasının kaldırılması olan vize muafiyeti sürecini başlatma izni vermesiyle fiilen başlamıştır. Aynı tarihte, tarafların Geri Kabul Anlaşması metniyle mutabık olduklarını teyit etmek üzere, anılan Anlaşma parafe edilmiştir. 

Bir sonraki aşamada, Avrupa Komisyonu tarafından Vize Muafiyeti Yol Haritası hazırlanmıştır. Ancak, AB tarafından hazırlanan Yol Haritası’na konuyla doğrudan ilgisi bulunmayan bazı hususlarda talep ve şartlar dercedilmiş olduğunun görülmesi üzerine, AB ile yürütülen müzakereler neticesinde Meşruhatlı Yol Haritası hazırlanmış ve vize diyaloğunun Meşruhatlı Yol Haritası temel alınarak yürütülmesi kararlaştırılmıştır. Bu uzlaşı sonunda, 16 Aralık 2013 tarihinde Geri Kabul Anlaşması imzalanmış ve Türkiye ile AB arasında Vize Muafiyeti Diyaloğu res-men başlatılmıştır. 

Bu sürecin başarıyla tamamlanması halinde, Türkiye, ilgili AB Tüzüğü’nde vize serbestisine sahip ülkelerin bulunduğu pozitif listeye alınacak ve böylece Türk vatandaşları için vize muafiyeti gerçekleşmiş olacaktır. 

7. Vize muafiyeti süreci ile Geri Kabul Anlaşması neden ilişkilendirilmektedir?

AB’nin koşulluluk ilkesi çerçevesinde, komşu ülkeler bakımından teşvik edici bir dış politika aracı olarak benimsediği vize muafiyeti stratejisi, AB’nin Doğu’ya doğru genişleyen sınırlarını düzensiz göçe karşı koruyacak şekilde tasarlanmıştır. Bu çerçevede, yakın coğrafyasındaki ülkelerle geri kabul anlaşmaları imzalaması ve uygulaması AB’nin bu ülkelere vize kolaylığı veya vize muafiyeti tanıma sürecinin bir ön koşulu olarak ortaya çıkmaktadır. Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanmasının yanı sıra, yine AB’nin koşulluluk politikasına paralel olarak, sınır denetiminden göç yönetimine, belge güvenliğinden temel haklara kadar geniş bir yelpazede atılacak adımlar neticesinde, o ülke vatandaşlarına önce vize kolaylığı sağlanmakta, sonra da vize muafiyeti verilmektedir. 

8. Vize Kolaylığı Anlaşması ile Vize Muafiyeti Anlaşması arasındaki farklar nelerdir?

AB’nin Batı Balkanlar dâhil üçüncü ülkelerle yürütmüş ve hâlihazırda yürütmekte olduğu vize muafiyeti süreçlerine bakılacak olursa, geri kabul anlaşması koşulu karşılığında önce vize kolaylığı anlaşması yapıldığı görülmektedir. Vize kolaylığı 
anlaşmaları bona fide olarak adlandırılan işadamları, akademisyenler, sporcular vb. gibi belli kategorilerdeki kişilere uzun süreli ve çok girişli vize verilmesini, tüm başvurular için Konsolosluklar tarafından talep edilen belgelerin sayılarının 
azaltılmasını ve standart hale getirilmesini, vize başvuru ücretlerinin düşürülmesini ve vize başvuru sürelerinin kısaltılmasını içermektedir. 

AB, daha sonraki aşamada ilgili ülkeyle vize muafiyeti diyaloğu başlatmakta ve bu ülkelerin yapması gerekenleri içeren vize muafiyeti yol haritaları hazırlamaktadır. 

İlgili ülkenin Vize Muafiyeti Yol Haritası’nda belirtilen kriterleri yerine getirmesi halinde ise, bu ülkeye vize muafiyeti sağlanmaktadır. 
AB’nin vize kolaylığı anlaşmaları imzaladığı ülkelerin hemen hepsine, bu anlaşmaların tümüyle yürürlüğe girmesinden 2-3 yıl sonra vize muafiyeti sağladığı görülmektedir. 

Türkiye açısından konuya bakıldığında, geçmiş tecrübelerimiz ışığında, önce geri kabul ve vize kolaylığı anlaşmalarının imzalanması yerine doğrudan vize muafiyeti görüşmelerine geçilmesi ve Geri Kabul Anlaşması’nın vize muafiyetiyle ilişkilendirilmesi yöntemi tercih edilmiştir. Bir başka ifadeyle, Batı Balkan ülkeleri önce Geri Kabul Anlaşması’nı yürürlüğe koyup vize diyaloğuna girerken, Türkiye Geri Kabul Anlaşması’nı son aşamaya bırakmış olmaktadır. Öte yandan, ülkemiz, vize kolaylığının ülkelerle ikili temelde ele alınmasının daha uygun olacağını değerlendirmiş ve bu konuda çeşitli AB üyesi ülkelerle ikili protokoller imzalamaya başlamıştır. 

9. Türk vatandaşlarının ortaklık hukuku ile ka-zanılmış hakları bulunmaktayken, neden vize muafiyeti sürecine girilmiştir? 

Türk vatandaşlarının Türkiye-AB ortaklık hukuku ile bu hukuk temelinde verilmiş Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) kararları ve üye ülke mahkemeleri tarafından onaylanmış bazı kazanılmış hakları bulunmaktadır. Ancak, ortaklık hukuku sadece iş kurma veya hizmet sunma serbestisinden yararlanmak ve AB ülkelerinde işçi olarak çalışmak isteyen vatandaşlarımızın durumlarını düzenlemektedir. Bu bağlamda yeni kısıtlama getirme yasağı (standstill) çerçevesindeki haklar tüm vatandaşlarımız için değil, sadece belli kategorilerdeki vatandaşlarımız için söz konusu olmaktadır. Ayrıca, ortaklık hukukuna göre standstill kuralı uyarınca tüm AB üyesi ülkeler bakımından farklı kurallar geçerlidir. Bir başka ifadeyle, ilgili AB üyesi ülke Katma Protokolü kabul ettiği tarihte vize uyguluyor idiyse, standstill vize muafiyeti bağlamında anlam ifade etmemektedir. 

Ayrıca, tüm girişimlerimize rağmen ortaklık hukuku çerçevesinde ABAD veya ulusal mahkemeler tarafından vatandaşlarımız lehine verilen kararların, ilgili ülkelerde etkili ve yeknesak bir şekilde uygulamaya geçirilmediği, emsal karar olarak değerlendirilmediği görülmektedir. Buna ilaveten, ABAD’ın Demirkan davasında, AB ülkelerine turizm amaçlı seyahatler de dahil olmak üzere hizmet alma serbestisinin hizmet sunma serbestisi kapsamında değerlendirilemeyeceği hükme bağlanmıştır. ABAD bu kararıyla, ortaklık ilişkisine dayanarak hizmet alma amacıyla AB ülkelerine giden Türk vatandaşlarına vize muafiyetinin sağlanmasının mümkün olamayacağını ortaya koymuştur.

Oysa, AB ile Türkiye arasında yürütülmekte olan vize muafiyeti süreci başarıyla tamamlandığında sadece belli kategorideki Türk vatandaşlarının değil, tüm Türk vatandaşlarının bu aşamada İngiltere ve İrlanda hariç, AB üyesi ülkelere üç aya kadar vizesiz seyahati mümkün olacaktır.

2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder