12 Eylül 2019 Perşembe

TÜRKİYE-AB VİZE MUAFİYETİ SÜRECİ VE GERİ KABUL ANLAŞMASI HAKKINDA TEMEL SORULAR VE YANITLARI BÖLÜM 2

TÜRKİYE-AB VİZE MUAFİYETİ SÜRECİ VE GERİ KABUL ANLAŞMASI HAKKINDA TEMEL SORULAR VE YANITLARI BÖLÜM 2




10. Vize muafiyeti süreci ve Geri Kabul Anlaşması ABAD’ın ortaklık hukukuna dayanarak Türk vatandaşları lehine vermiş olduğu kararlara halel getirmekte midir?

Vize muafiyeti süreci Türk vatandaşlarının ortaklık hukuku çerçevesinde kazanmış olduğu haklardan bağımsızdır ve bu haklara halel getirmemektedir. 
Bir başka ifadeyle, vize muafiyeti süreci, ortaklık hukukundan kaynaklanan haklarımızın hayata geçirilmesine, kullanılmasına herhangi bir engel oluşturmamaktadır. 

Nitekim, ortaklık hukukumuzdan kaynaklanan haklar bakımından herhangi bir kaybımızın olmayacağı Geri Kabul Anlaşması’nda açıkça düzenlenmiştir. Geri Kabul Anlaşması’nın 18/2. maddesinde Anlaşma’nın, taraflardan birinin topraklarında yasal olarak ikamet etmiş/etmekte ya da çalışmış/çalışmakta olanların hakları da dâhil olmak üzere, Ankara Anlaşması’nda, ilgili Ortaklık Konseyi Kararlarında ve ABAD’ın ilgili içtihadında öngörülen hak ve yükümlülüklere tam olarak saygı göstereceği belirtilmiştir.


11. Türkiye, vize muafiyeti sürecinde, transit vize uygulaması da dahil AB’nin üçüncü ülkelere yönelik vize politikasını uygulamak zorunda mıdır? 

Daha önce başka ülkelerle imzaladığımız vizesiz seyahat anlaşmalarının akıbeti ne olacaktır? 
Türkiye, vize diyaloğu sürecinin temel alacağı Meşruhatlı Yol Haritası’na dercettiği üzere, transit vize uygulaması da dâhil, AB’nin vize politikasına AB’ye tam üye olduğunda uyum gösterecektir. Başka bir ifadeyle Türkiye, çeşitli ülkelerle yürürlüğe koyduğu ikili vizesiz seyahat anlaşmalarını AB’ye tam üye olana kadar muhafaza edebilecektir.

12. Türk vatandaşları için Schengen ülkelerine vizesiz seyahat ne zaman başlayacaktır?

Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması’nda, tarafların, bir diğerinde bulunan ve Anlaşma’da belirlenen şartlara uyan düzensiz göçmen durumundaki üçüncü ülke vatandaşlarını Anlaşma’nın yürürlüğe girmesinden itibaren 3 yıllık bir geçiş süresi sonun-da kabul etmeye başlayacakları öngörülmüştür. Bu çerçevede, Türkiye, ülkesi üzerinden AB ülkelerine yasa dışı yollarla giden üçüncü ülke vatandaşlarını Anlaşma yürürlüğe girdikten 3 yıl sonra geri almaya başlayacak tır. Bu durum, AB üzerinden Türkiye’ye gelecek düzensiz göçmenlerin ilgili AB ülkelerine iadesi için de geçerlidir.

Türkiye, vize muafiyeti sürecini başarıyla tamamladığı ve üçüncü ülke vatandaşlarının geri kabulüne ilişkin uygulamayı başlattığı zaman, (AT) 539/2001 sayılı Konsey Tüzüğü’nde bir değişiklik yapılacaktır. Bu değişiklikle Türkiye, söz konusu Tüzüğün ekinde yer alan ve vize uygulanacak ülkelerin yer aldığı negatif listeden vize muafiyetine sahip ülkelerin bulunduğu pozitif listeye alınacak ve Türk vatandaşları için vize muafiyeti gerçekleşmiş olacaktır. 

Konsey, Türkiye’ye vize serbestisi sağlanmasına yönelik kararını nitelikli çoğunlukla vereceğinden, tüzük değişikliği için tüm AB üyesi ülkelerin onayına gerek bulunmamaktadır.

Dolayısıyla Türk vatandaşlarının İngiltere ve İrlanda hariç AB üyesi ülkelere vize almadan gidebilmeleri Geri Kabul Anlaşması’nın yürürlüğe girmesinden en geç 3-3,5 yıl sonra başlayacaktır. Türkiye’nin Meşruhatlı Yol Haritası ile Geri Kabul 
Anlaşması’ndaki koşulları daha hızlı bir şekilde hayata geçirip, üçüncü ülke vatandaşlarının kabulünü daha öne çekebilmesi durumunda, tabiatıyla vize muafiyeti de buna paralel olarak daha erken başlayabilecektir.

13. Vize muafiyeti ile Türk vatandaşları hangi ülkelere vizesiz olarak girebilecektir? Schengen Alanı’na dâhil olmayan ülkelerin durumu ne olacaktır?

Türk vatandaşlarına vize muafiyeti gerçekleştiğinde, Schengen Alanı’na dâhil olan AB üyesi ülkelere vizesiz olarak gidilebilecektir. 
Henüz Schengen Alanı’na dâhil olmayan Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi AB’nin vize politikasını uygulamak zorunda olduklarından, bu ülkelere de vizesiz seyahat mümkün olacaktır. 

İngiltere ve İrlanda ise, Schengen müktesebatı bakımından sahip oldukları özel durumdan dolayı kendi vize politikalarını sürdürmektedirler. Dolayısıyla, karşılıklı olarak ayrıca bir vizesiz seyahat anlaşması imzalanmadığı takdirde, İngiltere 
ve İrlanda’ya vizesiz giriş mümkün olamayacaktır. Bu çerçevede, Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanması ile vizesiz seyahat imkânı arasında oluşturulan ilişki çerçevesinde Türkiye, sadece Türk vatandaşlarına vizeyi kaldıran AB üyesi ülkelerden gelecek iade taleplerini değerlendirecek ve Anlaşma’da belirtilen şartları taşıyanları kabul edecektir. 

Bu husus Meşruhatlı Yol Haritası’na tarafımızdan derecelendilmiştir. 

14. Geri Kabul Anlaşması ne zaman yürürlüğe girecektir?

Geri Kabul Anlaşması, Türkiye ve AB’nin Anlaşma’yı kendi usullerine (Türkiye bakımından TBMM tarafından onaylanması ve Resmi Gazete’de yayımlanması gerekmektedir) uygun olarak onaylamalarını müteakip, akit tarafların birbirlerine onay için gerekli usulleri tamamladıklarını bildirdikleri tarihi takip eden ikinci ayın birinci gününde yürürlüğe girecektir.

Geri Kabul Anlaşması’nın 4. ve 6. maddelerinde ortaya konulan yükümlülükler (üçüncü ülke vatandaşlarının kabul edilmesi) genel anlamıyla Anlaşma’nın yürürlüğe giriş tarihinden 3 yıl sonra uygulanmaya başlayacaktır. Ancak, Türkiye ile ikili geri kabul anlaşması veya benzer düzenlemeleri bulunan üçüncü ülkelerin vatandaşları ve vatansız kişilerin iadeleri için 3 yıllık geçiş süresi beklenmeyecek ve bu kişilerin iadeleri Geri Kabul Anlaşması yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlayacaktır.

Tarafların bir diğerinin ülkesinde düzensiz göçmen durumun-da bulunan vatandaşları bakımından ise Anlaşma, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren geçerli olacaktır. Burada belirtilmesi gereken önemli bir husus, bu durumdaki bir Türk vatandaşı konuyu yargıya taşımışsa, AB’nin bu vatandaşımızı yargı süreci tamamlanmadan iade edemeyeceğine ilişkin bir kaydın vize diyaloğuna temel teşkil edecek Meşruhatlı Yol Haritası’na dercedilmiş olmasıdır.

15. Üçüncü ülke vatandaşlarının Türkiye’ye geri kabulü nasıl uygulanacaktır? 

Geri Kabul Anlaşması’nın üçüncü ülke vatandaşları bakımından yürürlüğe girmesinden sonra, Türkiye üzerinden geçerek AB ülkelerine giden düzensiz göçmenlerin ülkemizden AB üyesi ülkeye geçtiğinin Anlaşma’da belirlenen yöntemlerle belgelenmesi ve bunların Türkiye tarafından değerlendirilip kabul edilmesi durumunda Türkiye’ye iade edilmeleri söz konusu olacaktır. Türkiye’nin AB’nin geri kabul başvurusunu kabul etmemesi durumunda, ilgili kişinin Türkiye’ye iadesi gerçekleşmeyecektir. 

Öte yandan, Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması’nın 7. maddesi uyarınca akit taraflar, Anlaşma kapsamında oluşturulacak Ortak Geri Kabul Komitesi’nin yapacağı düzenleme çerçevesinde geri kabul kapsamında iade edilecek bir kişinin doğrudan menşe ülkesine dönüşünü sağlamak için her türlü çabayı sarf edecektir. Bu hükmün istisnasını sınır bölgesinde yakalananlar oluşturmaktadır. Sınır bölgesinde yakalananlar için “çabuklaştırılmış yöntem” uygulanarak, 3 gün içerisinde yakalayan taraf geri kabul başvurusunda bulunulabilecektir. Çabuklaştırılmış yöntemin uygulanmadığı durumlarda, AB’nin Geri Kabul Anlaşması akdettiği üçüncü ülkelerin vatandaşları Türkiye’ye değil, doğrudan kendi ülkelerine iade edilecektir.

16. AB ülkelerindeki vatandaşlarımızın durumu ne olacaktır? 

Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması, AB ülkelerinde yasal olarak bulunan vatandaşlarımızı hiçbir şekilde etkilemeyecektir. 

Bir başka ifadeyle, Geri Kabul Anlaşması AB ülkelerinde yasal olarak ikamet eden veya çalışan vatandaşlarımızı ilgilendirmemektedir.

Anlaşma, sadece AB ülkelerinde düzensiz göçmen konumundaki vatandaşlarımız bakımından geçerli olacaktır. Esasen, Anayasamızın 23. maddesi vatandaşlarımızın yurda girme hakkından yoksun bırakılamayacağı hükmünü amirdir. Bir başka ifadeyle, Geri Kabul Anlaşması’ndan önce olduğu gibi, Geri Kabul Anlaşması uygulanmaya başladıktan sonra da, AB ülkelerine yasadışı yollarla giriş yapmış veya AB ülkelerinde ikamet ederken herhangi bir sebeple düzensiz göçmen durumuna düşen vatandaşlarımızın Türkiye’ye iadeleri mümkün olacaktır. 

Burada belirtilmesi gereken önemli bir husus, bu durumdaki bir Türk vatandaşı konuyu yargıya taşımışsa, AB’nin bu vatandaşımızı yargı süreci tamamlanmadan önce iade edemeye-ceğine ilişkin bir kaydın vize diyaloğuna temel teşkil edecek 
Meşruhatlı Yol Haritası’na dercedilmiş olmasıdır. 

17. Türkiye, AB ülkelerinin geri gönderdiği tüm üçüncü ülke vatandaşlarını almak zorunda mı kalacaktır? Türkiye bir “göçmen deposu”mu olacaktır?

Türkiye üzerinden geçerek AB ülkelerine giren düzensiz göç-menlerin Türkiye’ye iade edilmeleri ancak bu kişilerin ülkemizden geçerek AB’ye girdiklerinin tarafımızdan kabul edilmesi durumunda söz konusu olabilecektir. Türkiye’nin, AB’den gelen geri kabul başvurusunu Anlaşma’da belirlenen koşullara/kuralara uygun olmadığı gerekçesiyle kabul etmemesi durumunda ilgili kişinin Türkiye’ye iadesi yapılamayacaktır.

Türkiye’nin sınırlarında, ilgili AB ülkeleri ve Frontex’in de (Avrupa Dış Sınırlarda Operasyonel İşbirliği Yönetimi Ajansı) sınırdaşımız AB ülkelerinde aldığı önlemler sayesinde ülkemiz üzerinden geçerek AB’ye giren düzensiz göçmen sayısında 
önemli düşüş kaydedilmiştir. Frontex’in istatistikleri de bu durumu doğrulamakta dır. Nitekim, Frontex istatistiklerine göre 2011 yılında 57.025 olan ülkemiz üzerinden AB’ye geçen düzensiz göçmen sayısı 2012 yılında yaklaşık % 35 düşüşle 37.224 olmuştur. 

Bu sayının, AB’nin mali desteğini de alarak sınırlarımızın korunması ve güvenliği alanında gerçekleştirilecek iyileştirilmelerle her yıl daha da düşeceği, bir başka ifadeyle Türkiye’nin Geri Kabul Anlaşması çerçevesinde kabul etmek durumunda 
kalacağı düzensiz göçmen sayısının makul seviyelerde kalacağı açıktır. Ayrıca, Türkiye’nin, önümüzdeki dönemde üçüncü ülkelerle ikili geri kabul anlaşmaları akdetmesi ve dil laboratuvarları gibi bazı teknik yatırımları hayata geçirmesi sayesinde AB tarafından ülkemize iade edilecek düzensiz göçmenlerin kaynak ülkelere geri gönderilmeleri söz konusu olabilecektir. 


18. Türkiye, BM Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu “coğrafi sınırlama”yı kaldırmak zorunda kalacak mıdır?

Türkiye, mülteci hukuku alanındaki temel sözleşme olan Mül-tecilerin Hukuki Durumuna İlişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne ve bu Sözleşmenin 1967 tarihli Protokolü’ne (New York Proto-kolü) taraftır. Türkiye, 1951 Cenevre Sözleşmesi’nde yer alan seçimlik hakkını kullanarak “coğrafi sınırlama”yı kabul etmiştir. 

Buna göre, Türkiye, ülkesinin doğusundan gelen sığınmacılara mülteci statüsü tanınmamakta, ancak bu kişilerin BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Uluslararası Göç Örgütü ile işbirliği içerisinde üçüncü ülkelere yerleştirilmeleri için gerekli çalışmaları yürütmektedir. 

Türkiye, söz konusu coğrafi sınırlamayı kaldırmayı ancak AB üyeliği ile birlikte değerlendirebileceğini Meşruhatlı Yol Haritası’na dercetmiştir. 

19. Geri Kabul Anlaşması ülkemizdeki Suriyelilerin durumunu etkileyecek midir? 

Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması’nın, ülkemizde geçici koru-madan yararlanan ve ülkemizin 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu coğrafi sınırlama nedeniyle mülteci statüsünde değil, “misafir” olarak kabul ettiği Suriye vatandaşlarına etkisi olmayacaktır. Suriye vatandaşları içerisinden, AB ülkelerine yasadışı yollardan girenlerin Geri Kabul Anlaşması çerçevesinde Türkiye’ye iadesi ise, ancak Anlaşma yürürlüğe girdikten üç yıl sonra söz konusu olabilecektir.

20. Geri Kabul Anlaşması’nın ülkemize mali yükü ne kadar olacaktır? AB bu konuda Türkiye’ye mali destek sağlayacak mıdır?

Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması çerçevesinde iade edilecek düzensiz göçmenlerin iade masrafları gönderen ülke tarafından karşılanacaktır. Türkiye’den AB ülkelerine geçtikleri tespit edilerek ülkemize iade edilen düzensiz göçmenlerin geri gönderme merkezlerinde idari gözetim altında tutuldukları süre boyunca barınma ve ülkelerine geri dönüşlerine ilişkin masraflar ise Türkiye tarafından karşılanacaktır. 

Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması’nın yürürlüğe girmesinden bağımsız olarak, Türkiye’de yakalanan ve ülkelerine gönderilmek üzere geri gönderme merkezlerinde tutulan düzensiz göçmenlerin masrafları esasen hâlihazırda da Türkiye tarafından karşılanmaktadır.

Öte yandan, AB’den Türkiye’ye iade edilecek düzensiz göçmen sayısına paralel olarak ülkemizin üstleneceği mali yük de tabiatıyla değişebilecektir. 
Bu mali yükün bir bölümünün Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) vasıtasıyla gerçekleştirilecek projelerle AB tarafından karşılanması söz konusudur. Bu konudaki görüşme ve hazırlıklar sürdürülmektedir. Nitekim, Geri Kabul 
Anlaşması henüz imzalanmamışken başlayan ve önümüzdeki yıl bitirilmesi planlanan bir IPA projesi çerçevesinde, düzensiz göçmenler için ülkemizde geri gönderme merkezleri inşa edilmektedir. Mevcut programlar ve IPA dışındaki finansal araçlardan yararlanmamız amacıyla AB ile yapılan görüşmeler devam etmekte olup, tarafımızdan Meşruhatlı Yol Haritası’na bu konuda kayıt da düşülmüştür. 

21. Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanması konusunda ülkemizin hukuki ve idari kapa-sitesi ne durumdadır?

Göç ve uluslararası korumaya ilişkin mevzuatımızın AB ve uluslararası standartlarla uyumunu sağlayan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, 11 Nisan 2013 tarihinde çıkarıl-mıştır. Bu kanunla yabancıların ülkemize giriş, ülkemizde kalış ve ülkemizden çıkışlarına ilişkin iş ve işlemlerin (göç politika-larının belirlenmesine ilişkin çalışmalar da dâhil olmak üzere) tek bir elden yürütülmesine imkân verecek şekilde İçişleri Bakanlığı’na bağlı “Göç İdaresi Genel Müdürlüğü”kurulmuştur. Bahsekonu kanunun, ikamet izinleri, düzensiz göçmenlerin idari gözetimi ve sınır dışı edilmeleri ile uluslararası koruma 
sistemine ilişkin maddeleri Nisan 2014’de yürürlüğe girecektir.

İdarenin etkinliğini artıracak bu yapılanmanın yanı sıra, başta sınırlarımızın elektronik ve termal cihazlarla donatılması olmak üzere, sınır güvenliğinin artırılması, göçmen kabul ve geri gönderme merkezlerinin kapasitelerinin yükseltilmesi, sınır güvenliğinden sorumlu birimlerimizin birleştirilmesi ve/veya daha etkin hale getirilmesi çalışmaları da devam etmektedir. 

Öte yandan, ekonomik gücünün ve siyasi istikrarının yükseli-şine paralel olarak düzensiz göçmenler için sadece bir geçiş ülkesi olmaktan çıkıp, aynı zamanda hedef ülke haline gelen Türkiye’de, düzensiz göçle mücadele çerçevesinde alınacak önlemlerin ve başta sınır güvenliği ve göç yönetimi olmak üzere, Yol Haritası’nda yer alan birçok yükümlülüğün, ülkemizin iç istikrarı, güvenliği ve huzuru bakımından esasen alınması gereken ve almakta olduğumuz tedbirlerle örtüştüğü de göz ardı edilmemelidir.

https://www.ab.gov.tr/files/pub/turkiye_ab_vize_muafiyeti_sureci_ve_geri_kabul_anlasmasi_hakkinda_temel_sorular_ve_yanitlari.pdf

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder