Osmanlı’nın İzinde!
Melih Aşık ,
28 OCAK 2011 KÖŞE YAZARLARI YAZILARI.,
“Geçmişte aynı barbarlar tarafından kesildik” deyiverdi.
Başbakan Papandreu da Erzurum’da “İşgalci Türk ordusu Kıbrıs’tan çıksın” diye konuşmuştu. Her iki hakarete iktidardan yanıt gelmedi. Muhalefetten
de güçlü bir protesto sesi çıkmadı.
Bu arada İsrail, Mavi Marmara raporunu açıkladı... 9 kişinin ölümüyle biten baskının hukuka uygun olduğunu bildirdi... ABD rapora onay verdi.
Geçen ay da İsrail ile Güney Kıbrıs arasında “münhasır bölge anlaşması” yapıldı... Türkiye’nin İsrail’e yönelik uyarıları fayda etmedi. El konulan ekonomik
bölgede 90 milyar dolar değerinde petrol ve gaz yatağından söz ediliyor... Rusya Devlet Başkanı Medvedev ile Alman Başbakanı’nın Kıbrıs’a koşması,
Merkel’in Türkiye hakkında atıp tutması, Fransa Devlet Başkanı Sarkozy’nin de Kıbrıs gezisine hazırlanması ekonomik bölgenin gözleri kamaştırmasına
bağlanıyor.
AB’ye tam üyelik macerası çoktan bitti.
AB Rumlardan yana ağırlığını koyarak limanları açmamızı, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımamızı istiyor.
İstemek ne kelime var gücüyle bastırıyor.
Birçok konuda görüş ayrılığına sahip ABD ile AB, Türkiye ile ilgili konularda tam bir uyum içindeler. Birlikte bastırıyorlar.
Her alanda bir gerileme.. Her alanda bir aşağılanma...
Türkiye nereye gidiyor? CHP’li Onur Öymen’in saptaması:
- Osmanlı’nın izinden gidiyoruz diye diye Osmanlı’nın akıbetine uğrayacaklar...
Abdullah Gül, “Hablemitoğlu cinayetinde parmak izine ulaştık” demiş.
İnşallah o parmak da yanlış parmak değildir!
Fahrettin Fidan, Halk TV
CHP’yle gerek sahiplik gerekse hukuksal açıdan hiçbir bağı bulunmayan... Ama kamuoyunda CHP’nin televizyonu olarak bilinen Halk TV uzunca süredir sıkıntılı
günler yaşıyor. Çalışanlarına maaşları ödenmiyor. Hizmet araçlarına haciz kondu. Yayına her an son verebileceği söyleniyor... Halk TV neden bu hale düştü?
Bir çalışan anlatıyor:
“Halk TV iki sebepten bu hale düştü. Bir; yöneticilerin hataları... İki; partinin ilgisizliği... Evet, Halk TV’deki programlar genelde kötüydü...
İzleyicinin ilgisini çekmiyordu... Dolayısıyla izlenirliliği çok düşüktü ama partinin böyle bir kanala ihtiyacı tartışılmazdı. Hele hele seçimlere şurada
birkaç ay kalmışken... Hele de bir başka iletişim kanalımız yokken... Aldığım bilgiye göre Kemal Kılıçdaroğlu nihayet konuyla ilgilenmeye karar vermiş.
Hurşit Güneş’i bu işle görevlendirmiş. Umarım başarırlar.
Mahkeme karar vermiş: “Yumurta atmak demokratik hak.”
Bu karar gösteriyor ki iktidar yargıyı henüz tam olarak kontrol altına alamamış...
Haldun Ertem Duman,
İstanbul Ataşehir Belediyesi’nden gelen mesajda:
“Burası Ataşehir; sağlık burada, gelecek burada....”
İbareleri gözümüze çarpıyor.
Derken ikinci mesaj Prof. Elif Dağlı’dan geliyor. Elif Hanım, Ataşehir Belediyesi’ni protesto ediyor.
Philip Morris çalışanları, Ataşehir Belediyesi tarafından başlatılan, kapak toplama projesi kapsamında topladığı kapaklarla 12 yürüme engelliyi tekerlekli
iskemleye kavuşturmuş.
Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgazi de kendilerine bir teşekkür plaketi vermiş
Görünüşte iyi bir etkinlik.
Ancak yasal değil... Yasalar reklama dönük bu tür ilişkileri yasaklıyor.
Nefret Söylemi!
Hrant Dink Vakfı, “Nefret Suçları ve Nefret Söylemi” başlıklı bir derleme kitap yayımladı.
Kitap, geçen yıl düzenlenen bir konferansın sunumlarından oluşuyor.
Sunumlardan biri gazeteci Kemal Göktaş tarafından yapılmış, “Medyanın Hrant Dink’i hedef haline getirmesi” başlığını taşıyor.
Kitaba alınan sunumda bizim de bir yazımız geçiyor...
Kemal Göktaş 2009 yılında yazdığı “Hrant Dink Cinayeti” adlı kitapta bizim kimi yazılarımızdan hastalıklı yorumlar üretmişti...
Bu yorumlar daha sonra “Hrant” adlı kitaba aktarıldı, şimdi de “Nefret Suçları ve Nefret Söylemi” adlı kitaba...
Eleştiri konusu yazımız 15 Ekim 2005 tarihinde sütunumuzda yayımlanmış.
Aynen şöyle:
“Ermeni asıllı yazar Hrant Dink, 6 ay cezaya çarptırılmasına, ceza tecil edilmesine rağmen üzülmüş. Ülkeyi terk etmekten söz etmiş...
Ceza hukuk dışı güdülerle verildiyse elbet üzülünür, kınanır.
Hrant kardeş... Sen haksız bir mahkeme kararına haklı olarak üzüldün...
Peki 70 milyonluk bir ulusu, herhangi bir yargı kararı olmadan kendisinden önce yaşanmış olaylardan dolayı ‘soykırım suçlusu’ ilan ederken bunda da bir
haksızlık görüyor musun? Görmüyor musun?”
Bu yazıya Kemal Göktaş’ın yaptığı yoruma bakınız:
“Hiç ilgisi olmayan iki konuyu karşılaştıran Aşık’a göre Dink’e verilen ceza, Türkiye’ye yöneltilen soykırım suçlamalarına karşı bir yanıttı.”
Oysa okuma yazması ve iyi niyeti olan herkes yazıdaki şu mesajları görebilir:
“Cezanın hukuk dışı güdülerle verildiği...”
“Mahkeme kararının haksız olduğu..”
“Hrant’ın haklı olarak üzüldüğü...”
İstenen sadece Hrant’ın da Türk halkına yöneltilen soykırım suçlamasındaki haksızlığı görmesiydi.
Nitekim Hrant bu yazımıza hemen yanıt vermiş bu yanıt da sütunumuzda yayımlanmıştı. Kemal Göktaş’ın görmezden geldiği o yanıtı yarın yayımlayacağız..
Hrant bizim satırlarımızda nefret mi görmüştü yoksa dostça ve içten bir çağrı mı?
Cevabı yarın, Hrant’ın mektubunun içinde...
****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder