23 Aralık 2015 Çarşamba

BALYOZ ZULMÜ KARŞISINDA SUSUP SİNENLER UTANSIN




BALYOZ ZULMÜ KARŞISINDA SUSUP SİNENLER UTANSIN


Eğer bir ülkede yargıç ve savcılar, adalet yerine zulüm dağıtıyorsa; o ülkede hak, hukuk, adalet, özgürlük ve demokrasi bitmiştir.

Eğer bir ülkede insanlar bu zulüm karşısında susup siniyor ve demokratik tepkilerini gösteremiyorsa; o insanlar bu zulmü, haksızlığı, hukuksuzluğu ve adaletsizliği kanıksamış demektir.

Maalesef ülkemiz, zalimin zulmü karşısında susan vefasız ve korkaklar ile demokratik tepkilerini susup sinmeden ortaya koyabilen cesurların karışımından oluşmaktadır.

Şimdi, aşağıdaki resme dikkatle bakın:


Bu resim, şike davasına karşı demokratik tepkilerini ortaya koyan binlerce taraftarların resmidir. Ortalığı kırıp dökmeden, yakıp yıkmadan, medenice gösterilen bu demokratik tepki, siyasal iktidar ile futbol kulüplerini ele geçirmek için kirli tezgâhlar kuran cemaati endişelendirmiştir. Siyasal iktidar, acele kanun değişikliği yapmış ve yargıçlarımız da tutukluların tahliyesini sağlamıştır.

Şimdi aşağıdaki resme de dikkatle bakın:



Bu resim, basın meslek örgütlerinin; gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamalara karşı protestolarını göstermektedir. Bu gibi demokratik tepkiler de etkisini göstermeye başlamış ve bir kısım gazeteciler tahliye edilmiştir.

Şimdi de aşağıdaki resme bakın:



Bu resim; eğitim sistemindeki haksızlıklara karşı çıktığı için gözaltına alınan ve tutuklanan öğrencilere karşı yapılan zulmü protesto eden öğrencileri göstermektedir. Az veya çok, bu protestolar da ses getirmiştir.

Şimdi de aşağıdaki resme bakın:




Bu resim de; tutuklu bulunan Cüppeli Ahmet Hocanın yargılandığı mahkeme önünde toplanan ve hocalarını destekleyen binlerce müritlerinin resmidir.

Şimdi de aşağıdaki ibret belgesi resme bakın:



Bu resim; BALYOZ davasında tutuklu bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları hakkındaki kararın verildiği gün, duruşma salonu önünde çekilmiştir.
Bu resim, sahte oldukları yerli ve yabancı 6 adet bilim kuruluşu tarafından ispat edilen CD’lere ve pek çok hukuk ihlaline rağmen, en ağır cezalara çarptırılan askerlerin, canlarını ortaya koyarak terörle mücadele etmiş madalyalı kahramanların yalnızlığının ve onlara reva görülen vefasızlığın
belgesidir. Dikkat edin, tutuklu yakınlarından başka, ortalıkta kimsecikler yoktur.
Zalimlerin elindeki balyoz darbesi değil, işte bu yalnızlık, vefasızlık ve gönül yarası daha çok acıtmıştır.

Şimdi de aşağıdaki resme bakın:



Bu resim; Habur sınır kapısından giren teröristlerin, zafer kazanmış kahramanlar gibi, davul ve zurnayla karşılanışını göstermektedir.
Siyasal iktidar, Türk hukuk sisteminde yeri olmayan bir seyyar mahkemeyi, bu eli kanlı teröristlerin ayağına göndermiştir. Sözde bağımsız savcı ve yargıçlarımız da; “Türk askerine silah çekmekten ve şehit etmekten pişman olmadıklarını” açıkça belirten teröristleri, etkin pişmanlık yasasından yararlandırarak serbest bırakmışlardır.

Şimdi de aşağıdaki resme bakın:



Bu resimler de; 20’şer yıla varan çeşitli cezalara layık görülen, 330 civarındaki Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu muvazzaf ve emekli askeri simgelemektedir. İşte pişman olmayan teröristleri bir tek gün içeriye tıkmayan ve buna karşılık teröristlerle mücadele etmiş madalyalı kahramanları 20 yıl Silivri zindanlarına tıkan hukuk sistemi budur.

Bu zulüm karşısında bakın kimler sevinçten kına yakacak:

1. Türkiye’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü yok etmek isteyen bölücüler,
2. Bölücülerin tetikçiliğini yapan, bebek katili PKK’lılar,
3. Bölücülerin ve PKK’lıların değirmenine su taşıyan numaracı cumhuriyetçiler,
4. Türk Ordusunu “imamın ordusuna” dönüştürmek isteyen ve Hıristiyanlıkla uyumlu bir din yaratmaya çalışan “Ilımlı İslamcılar”,
5. Bunların borazanlığını yapan ve:

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatanı ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne karşı, bugüne kadar ortaya çıkartılmış en ciddi tehdidin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içinden geldiğini gösteriyor… Türkiye'nin birliğini, halkın hukukunu, devletin bekasını koruyabilmek için bu " Kurumsal yapı " ya son vermemiz ve yeni bir ordu kurmamız lâzım… Bizim bir Nizam-ı Cedit ordusuna ihtiyacımız var…” diyenler,

“Benim gibi intikam duyguları ile son 15 yılı geçirenlerin yüreği soğusun. Ben intikam istiyorum. Hem de en şiddetlisini” ve “ Bana sorarsanız ben onlar için 'İdam yerine' eskiden olduğu gibi 'yağlı kazıklara oturtularak' cezalandırılması taraftarıyım” diyenler,

6. Müslüman dünyasına karşı yeni bir haçlı seferi başlattıklarını ilan edenlerin plan ve projelerine ortaklık edenler, sevinçlerinden kına yakacaklardır.
Bunları, köşe yazılarından ve dolap beygiri gibi televizyon ekranlarını dolaşıp, zevkten salyaları akarak verilen cezaları savunmalarından ve yapılan hukuk ihlallerine gözlerini kapamalarından tanıyacaksınız.

Zalimin zulmü karşısında sinip sessiz kalmadan Demokratik tepkisini gösterebilenlere benden selam ve saygılar olsun.

Hikmet YAVAŞ (İZMİR)

hikmetyavas@gmail.com
Not: Ülkemizin sorunlarıyla ilgili bilgi, belge, yorum ve analizlere ulaşmak için 

http://hikmetyavas.wordpress.com/ adresini tıklamaları önerilir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder