26 Şubat 2019 Salı

YÜKSEKOVA VE ŞEMDİNLİDE MEYDANA GELEN OLAYLARLA İLGİLİ OLARAK GÜVENLİKTEN SORUMLU BAZI KAMU GÖREVLİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. BÖLÜM 7

YÜKSEKOVA VE ŞEMDİNLİDE MEYDANA GELEN OLAYLARLA İLGİLİ OLARAK GÜVENLİKTEN SORUMLU BAZI KAMU GÖREVLİLERİNİN 
DEĞERLENDİRİLMESİ. BÖLÜM 7



Belirtilen olayın soruşturma dosyasında olayın failleri hakkında " Kimlikleri tespit 
edilemeyen  PKK(Kongra-Gel)  terör örgütü mensupları" şeklinde bilgi bulunmaktadır. Oysa, Hakkari İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli Jandarma Astsubay Özcan İldeniz'e ait olduğu düşünülen Ajanda'nın 11.10.2005 günlü notta, anılan eylemi gerçekleştiren faillerin isimleri belirtilmektedir. Notta; "11.10.2005 günü saat 10.20 sıralarında Şemdinli- Van J. Tak. A. K.lığı konvoyuna Şemdinli İlçe çıkışın(60-30) da 8 araçlık konvoyda 3. araç (otobüs) geçmesine müteakip kömür çuvalı içerisine cep telefonu 
düzenekli hazırlanan patlayıcının patlaması neticesinde her hangi bir can kaybı yaralanma ve maddi hasar meydana gelmemiştir. Adnan KATA M Emin Oğlu 1982 doğumlu (DUVAR (K) Bejna TC Kimlik No: 18503074008, Hakkari Şemdinli Ortaklar Köyü nüf. kayıtlı Cilt. 15 hane :1 Şemdinli İlçesi yayla mah. ikamet eder.Hakkari Şemdinli İlçe çıkışında askeri konvoy cep telefonu düzenekli patlayıcı maddeyi Adnan KAYA gerçekleştirmiştir. WELAT (K) sorumluluğun da eylem gerçekleştirilmiştir.DİJVAR (K)'un yanında eylem RIZGAR (K) 
vardır." bilgisinin yer aldığı görülmektedir. 

Hakkari İl Jandarma Komutanlığında görevli Özcan İldeniz'e ait olduğu düşünülen Ajanda da; Jandarma bölgesinde incelenen bazı olayların faili olabilecek örgüt üyeleri isimlerine yer verilmesine rağmen, soruşturma dosyalarında bu faillere değinilmemesi, kolluğun suç ve suçluluğu ortaya çıkarmada kendilerinde var olan bazı bilgileri dahi gereğince kullanmada, değerlendirmede belirtilen İl Komisyon Kararlan da göz önüne alındığında yeterli özenin gösterilmediği ortaya çıkmakta, olay faili meçhul olarak kalmakta, bu haliyle dava açılması olanağı bulunmamakta, örgüt üyelerinin anılan eylemlere ilişkin olarak isimlerinin zikredilmemesi bunların olası bir pişmanlık yasasından istifadeyle ilgili mercilere başvurusu halinde ilişik suçlarla irtibatının ortaya konulmasında zorlukla karşılaşılması muhtemel görülmektedir. 
Bu nedenle, anılan konuda gereğinin yapılması ve kolluğun bu konuda daha özenli davranmasını temin için Adalet Bakanlığınca Cumhuriyet Başsavcılıklarına durumun bir tamimle duyurulması sağlanmalıdır. 

e) 27.10.2005 günü saat 16.00 sıralarında Hakkâri-Şemdinli-Alan Köyü-Alan Deresi Bölgesinde yapılan operasyonda bir sığınak içerisinde 11 adet kaleşnikov P.Tf, 3 adet el bombası, 4 adet fünye,l adet roketatar, 1 adet parçalanmış, 5 adet sağlam roketatar mühimmatı, 2 adet roketatar sevk fişeği, 2 takım terörist elbisesi ele geçirildiği soruşturma dosyasında ifade edilirken, Özcan İLDENİZ'e ait olduğu düşünülen Ajanda da aynı olaya ilişkin olarak; "03 Ağustos Salı sayfasında", "Zeydan ERÇELİK Gaziantep Cezaevinde eroinden taşıyıcı olarak tutuklu olan Tacettin YAVUZ bilgisi ile,Şemdinli İlçesi Alan Deresi Mevkiinde (70-25) koordinatlarında 200 m kayalıkta, 11 Kaleşnikof p. tüf.,1 Roketatar, 5 
roketatar mermisi , 2 RPG-7, 3 El bombası, 4 Fünye (El bombası için), 2 Mayın, 2 T. Ö. elbisesi" notunun yer aldığı görülmektedir. 

Hakkari İl Jandarma Komutanlığınca 22.11.2005 günü kendisine takdirname 
verilmesine neden olan 27.10.2005 tarihinde belirtilen operasyonda faaliyette bulunmak üzere Şemdinli ilçesinde görevlendirilen Özcan İLDENİZ'in ajanda notundaki "2 RPG- 7" bilgisinin, olaya ilişkin Jandarma Genel Komutanlığı ve Hakkari ti Jandarma Komutanlığı resmi bilgisinde yer almaması dikkat çekici bulunmuş, konunun soruşturulması için Yüksekova Cumhuriyet SavcılığYna durumun bildirilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. 

M 6.09.2005 günü saat 01.00 sıralarında Hakkâri-Şemdinli-Günyazı-Tanyolu 
Mezrası-Mezar Gediği mevkiinde icra edilen pusu faaliyeti esnasında, pusu bölgesine yaklaşan teröristler ile çıkan çatışmada kimliği tespit edilemeyen 1 terörist, 3 adet 82 mm.lik havan mühimmatı, 1 adet Rus yapımı el bombası ile birlikte ölü olarak ele geçirildiği, Van C. Başsavcılığının 2005/867 sor. sayılı dosyasında mevcut olan Olay yeri tespit tutanağı ve Malzeme tespit ve teslim tutanağında ise; aynca 50 gr Plastik Patlayıcı. 4 adet kaleşnikof şarjörü, 127 adet Kaleşnikof piyade tüfeği mermisi, ucuna kablo bağlı 4 adet büyük pil, 1 
adet ateşleme manyetonun da bazı kişisel eşyalarla birlikte ele geçirildiği belirtilmektedir. Başbakanlık Milli İstihbarat MfistesarbJh'nın Komisyonumuza vazdısı 19.12.2005 gün ve 30350 savdı yazılarında ise; aynı olaya ilişkin olarak, "3 kg C4 plastik patlayıcı" ve el bombası ile bomba düzeneklerinin de ele geçtiği ifade edilmiştir. 

MİT raporunda ele geçtiği belirtildiği halde, Komisyonumuza Jandarma Genel 
Komutanlığınca bildirilen yazıda yer almayan 3 kg C-4 plastik patlayıcı konusunda ilgili Cumhuriyet Başsavcılığınca gereğinin yapılması için belirtilen durumun bildirilmesi sağlanmalıdır. 

g- Hakkari İli genelinde Jandarma bölgesinde meydana gelen terör olaylarında, 
gerek önceki yıllar itibariyle gerekse 2005 yılında meydana gelen Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde meydana gelen olayları ile mukayese edildiğinde dikkat çekici bir artış görülmemektedir. Jandarma bölgesinde 2005 yılında gerçekleşen eylemlerde daha çok yola mayın döşeme, diğer tuzaklama olayları gibi PKK terör örgütünce çatışmadan kaçman, riski az eylemlerin uygulamaya konulduğu ortaya çıkmaktadır. 

3- PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün, bölücü başı Abdullah Öcalan'ın 
yakalanmasından sonra sözde tek taraflı ateşkes ilan ederek silahlı eylemlerine ara verdiği dönemde kamplarda örgüt mensuplarına askeri ve siyasi eğitimlerine devam ettiği, 1999 yılında Halk Savunma Güçleri bünyesinde canlı bomba tarzı eylemler yapmak amacıyla fedai birlikleri adı altında kurduğu birimi tasfiye ederek Özel Kuvvetler Birimi adı altında yeni bir birim kurduğu, bu birime örgüt içerisinde kendini kanıtlamış örgüt mensuplarının alındığı, Özel Kuvvetler Birimine alınan örgüt mensuplarına Kaleşnikof, Biksi, Roketatar ve El Bombası ile Mayın Döşeme, C-3, C-4 ve A-4 türü gibi patlayıcıların kullanılması eğitimleri 
verildiği, 

Eğitim gören örgüt mensuplarının ikişerli üçerli gruplar halinde eylem 
gerçekleştirmek üzere yurt içine sokuldukları, bu birimlerin örgütün kararlarına paralel olarak kendi inisiyatifinde güvenlik kuvvetleri ile kamu kurum ve kuruluşlarına, devlet yanlısı olan vatandaşlara ve vergilendirme adı altında para toplamak amacıyla sansasyonel tarzda bombalı eylemler gerçekleştirdikleri, 
Yine 2004 yılında terör örgütünün Öz Savunma Birlikleri adı altında bir yapılanmaya gittiği, bu birliklere örgütün gençlik kesiminden deşifre olmamış ve halk arasında normal yaşam sürdüren şahıslar seçilerek alındıkları, bu şahıslara bomba eğitimi verildiği, Bu birimde görev yapan şahısların eylemi müteakip tekrar normal yaşamlarına döndükleri ve örgüt tarafından maddi destek verildiği, 

PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün mayınlama türü eylemlerinde başlangıçta gübre kullanırken, mütakiben tüp, daha sonra da infilak etkisi daha yüksek olan C-4 ve A-4 türü patlayıcılar kullanmaya başladığı, bunların kullanımına ilişkin eğitim notlan hazırlandığı ve örgüt mensupları ile işbirlikçilerini patlayıcılarla ilgili eğitime tabi tutulduğu, Son birkaç yıl içerisinde Avrupalı devletlerin PKK/KADEK/KONGRA-G ELörgütüne yönelik ortaya koyduğu kısıtlamalar ve terör örgütleri listesine alınması, örgütün mevcudiyetini ve Avrupa'daki meşruiyetini ortadan kaldırdığı gibi örgütün yaşama alanın daraltıldığı, PKK/KONGRA-GEL gibi terör örgütlerini bir arada tutan en önemli faktörün silahlı eylemler olduğu, Eylem sayesinde örgüt içi disiplin, korku, itaat , sadakat, idealizm, dayanışma, bağlılık, nefret ve adanmışhğm sağlandığı, bugüne kadar daima şiddet ve terör 
uygulayarak politik ve askeri güç elde etmeyi amaçlayan örgütün yaşadığı hizipleşmeler ve kopuşlar nedeni ile eski gücünü kaybettiği, askeri yönden başarısızlığa uğrayan ve liderinin hapiste olmasından dolayı başsız kalmış ve denetleyemeyeceği kadar kitlesel ve geniş bir alanda faaliyet gösteren örgütün bütünlüğünün tehdit altına girdiği örgütün hizipleşmeyi ortadan kaldırmak amacı ile silaha başvurduğu, Bütün bu gelişmelerin sonucunda PKK/KONGRA-GEL terör örgütü 1 Haziran 2004 tarihinde yapmış olduğu açıklamada Abdullah Öcalan' in serbest kalması, operasyonların durdurulması, koruculuğun kaldırılması, Kürt sorununun anayasada kabul edilmesini, KONGRA-GEL' i muhatap olarak alınmasını istediği, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bu girişimleri geciktirmesi nedeni ile de silahlı eylemlerin devam edeceğini belirttiği ve daha sonra da silahlı eylemlerini arttırarak devam ettiği, Hakkâri bölgesinin, PKK/KONGRA-GEL terör örgütü açısından fiziki olduğu kadar, psikolojik önemi de bulunan bir bölge olduğu, Şemdinli'deki İS Ağustos 1984 eylemi ile terör örgütünün ilk olarak burada kendini duyurmasının örgüt açısından bölgenin sürekli elde 
tutulması gereğini ortaya koyduğunu, bu nedenle örgütün, bölgeyi sürekli önemsediğini ve bölgenin terör örgütü tarafından Iran-Irak devletlerine sınır obuası, hemen Irak Sının ötesinde Terör Örgütüne ait 2 adet kampın bulunması, coğrafî ve stratejik konumu itibari ile terörist hareketlere müsait olması nedeni ile mutlaka kazanılması gereken bir bölge olarak nitelendirildiği, aynca geçmişte sözde kurtanlmış bölgeler yaratılması gayretleri içerisinde de Hakkâri'nin yine pilot bölgelerden biri olduğu, Terör örgütünün elinde bulundurduğu plastik patlayıcılan nasıl ve ne şekilde elde ettiğine yönelik yapılan araştırmalarda ise; bu patlayıcılann Portekiz imalatı (A-4) olarak tabir edilen patlayıcılar olduğu, patlayıcılar üzerinde bulunan kafile/stok numaralanndan imal yerinin Portekiz Devletinin olmasının anlaşılması üzerine söz konusu Devletle yapılan görüşmeler de  patlayıcılann Portekiz-Spel isimli kuruluş tarafından 1981-1984 yıllan arasında üretildiği, 1979 ve 1982 tarihli geçici anlaşmalar çerçevesinde söz konusu kuruluş tarafından Irak Savunma Bakanlığı Tedarik ve Donatım Müdürlüğüne teslim edildiği, ABD'nin müdahalesiyle birlikte Irak'ta ortaya çıkan otorite boşluğu nedeniyle yaşanan belirsizlik/karmaşa ortamının terör örgütünün bahse konu patlayıcı maddeleri temin etmesini büyük ölçüde kolaylaştırdığı ve terör örgütünün şu anda elinde ne kadar plastik patlayıcı maddenin olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte yapılan operasyonlarda yakalanan örgüt mensuplarının beyanlarına göre terör örgütünün elinde 
önemli miktarda patlayıcı madde bulunduğu tahmin edildiği, Tüm taktik ve örgütsel denemelere rağmen son yıllarda sağlanan huzur ve güven ortamını yıpratarak, şiddet eylemlerini tırmandırmaktan başka alternatiflerinin 
kalmadığını gören terör örgütünün; ülkemizin AB ile başladığı müzakereler süresince de, şiddet ve kitlesel eylemlerin organize edilmesine, kalabalık kitleleri meydanlara yönlendirmek sureti ile kamuoyunda oluşacak tepki/yılgınlıktan elde edilecek kazanmalarla, önümüzdeki dönemlerde de yaşanacak muhtemel siyasi gelişmelere müdahil olma gayretinin yanı sıra ulusal ve uluslararası kamuoyundan destek bulmak gayretiyle yeni ideolojik yaklaşımlar, örgütlenme modelleri ve eylem taktikleri geliştirmeye çalıştığı, 

Bu doğrultuda; 

- Terör örgütü ve müzahir oluşumlarının organizesinde düzenlenmesi planlanan 
herv türlü örgütsel etkinlik ve sözde anma günlerinde gerek bölgesel gerekse ülke genelinde propagandatif eylemler organize ederek kitlesini bir arada tutmaya yöneldiği, 
- Kırsal alanda kayıp verme riskini asgari seviyeye indirmek amacıyla daha 
ziyade yaya veya motorize birliklerin geçiş güzergahlarına tuzaklama yaparak eylem içerisinde olan terör örgütü şehir merkezlerinde de kitlesel eylem veya mütecaviz hareketlerle güvenlik güçlerimiz ile vatandaşlarımızı karşı karşıya getirmeye çalıştığı, 
- Halk üzerinde "terör yeniden başladı" endişesi yaratmak, amacıyla riski az ancak ses getirici türden özellikle ülke ekonomisine ve turizm gelirlerine zarar verecek (orman yangını, fabrika, depo, petrol boru hatları, elektrik nakil hatlarına demir yolları vb.) sansasyonel eylemler yapma gayreti içerisinde oldukları, 
- Silahlı ve bombalı eylemler, güvenlik güçleri ile karşı karşıya gelinmeden az sayıda örgüt mensubu ile risksiz, kaçışı kolay metotlarla gerçekleştirildiği, 
-Geçmiş dönemlere oranla yurt içi kırsal alanda Güvenlik Güçleriyle karşı karşıya gelmemek, üslenme ve barınma alanları ile mevcut sayılarını deşifre etmemek amacıyla daha ziyade 3-5 kişilik gruplar halinde faaliyet gösterdikleri, 
Terör örgütü kırsal alan ile şehir merkezlerinde sürdürmeye çalıştığı şiddet ve 
propaganda eylem ve faaliyetler ile ; terörist başı Abdullah ÖCALAN'ın ilk etapta başka bir ceza evine nakil ettirilmesini ve sonrasında serbest bırakılmasını, terörist başının muhatap alınmasını, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde güvenlik kuvvetlerimizce sürdürülen operasyonların durdurulmasını, Koruculuk sisteminin kaldırılmasını, Yurt içi kırsal alam ile Irak'ın kuzeyindeki örgüt kamplarında faaliyet gösteren silahlı militanlarının yanı sıra cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü örgüt mensuplarına genel af çıkartılarak 
siyasi alanda faaliyetlerinin önünün açılmasını sağlamayı amaçladıkları, ortaya çıkmaktadır. Hakkari, Yüksekova ve Şemdinli de 2005 yılı haziran ayından itibaren Emniyet Bölgesinde 18, Jandarma Bölgesinde 34 olmak üzere toplam 52 terör olayı meydana gelmiştir. En son 9 Kasım 2005 tarihinde Şemdinli de Umut Kitapevinde meydana gelen patlamadan sonra meydana gelen yasadışı toplumsal gösterilerde; Şemdinli de, Polis Noktasının yakılması, Şemdinli Halk Eğitim Müdürlüp Binası Önündeki Türk Bayrağının çalınması; Şemdinli Lisesindeki Atatürk Büstünün Kaidesinden Sökülmesi, Uzman Çavuşun 
Aracının Yakılması; Uzman Çavuşların Meskenlerine Girilmesi;Tekel Binası yanında Yakılmış Türk Bayrağının Bulunması; Tanm Müdürlüğü Önündeki Türk Bayrağının Çalınması; Derman Eczanesinin Tahrip Edilmesi; Askeri Birliklere Erzak Getiren Aracın Yakılması; Altınsu Köyünde Türk Bayrağının İndirilmesi olaylarının; Yüksekova da ise 15 Kasım 2005 günü 3 vatandaşın öldüğü yasadışı gösteri yürüyüşü, Yüksekova 2 Nolu Sağlık Ocağına zarar verilmesi ve çalışanlann tehdit edilmesi; 17 Kasım 2005 gününde ölen üç kişinin cenazelerinin demi merasiminin terör örgütünün gövde gösterisine dönüştürülmesi, Muhtelif yerlere yasa dışı yazılar yazılması, pankart asılması; Yine Hakkari il merkezinde Şemdinli ilçesinde 09 Kasım 2005 günü meydana gelen olayı bahane ederek basın açıklaması ile başlayan ancak yasadışı toplantı ve gösteri yürüyüşüne dönüşerek güvenlik güçlerine, araçlarına, kamu binalarına, taşlı ve sopalı ve silahlı saldırılar gerçekleştirildiği incelenmiştir. 
Yukarıdaki olaylardaki ortak özelliklere bakıldığında; 

Bölge halkım provoke eden bölücü örgüt milislerinin, yandaşlarının ve 
sempatizanlarının yönlendirdiği bu hedeflerin tesadüfen seçilmediği; özellikle Türk Bayrağına ve Atatürk'e saldırmak suretiyle, gerek ilçede ve gerekse ülke genelinde tansiyonu yükseltmeyi, mümkünse bu kıvılcımla pek çok yerde toplumsal çatışma yaratmayı hedefledikleri, devamında güvenlik birimlerini tahrik etmek suretiyle özellikle son dönemde insan haklan ve kişisel özgürlüklerin geliştirilmeye çalışıldığı ve güvenlik güçlerimizin de bu 
konularda gerekli hassasiyeti göstermek için çaba harcadığı bu güzel ortamı bozdurmak ve Türk Devletini bazı uluslar arası platformlarda sıkıntıya sokmak eğiliminde oldukları, güvenlik birimleri mensuplarının yöre halkıyla iç içe olması sonucunu da doğuran, lojman dışında kalan personelin ailelerini korkutmak suretiyle bölgeden tamamen ayrılmalannı veya kendi lojmanları bölgesinde kalmalarını amaçladıkları ve nihayet güvenlik birimlerine lojistik destek sağlayan özel kişi ve kuruluşları korkutmak suretiyle sözde kendi kurtarılmış bölgelerini oluşturacaklarına inandıkları izlenimi edinilmektedir. 

Genel olarak, Hakkari Üi ve İlçelerinde 2005 yılı son altı ayında Emniyet ve Jandarma Bölgelerinde meydana gelen terör eylemlerinin (Bombalama, yasadışı toplantı ve gösteri yürüyüşü, mayınlama v.b) niteliği, PKK terör örgütünün yukarıda sayılan değişim sürecine ve yeni yapılanmasına uymaktadır. Hakkari ve bölgedeki diğer illerde özellikle Güvenlik Kuvvetleri mensuplarınca PKK Terör örgütüne yönelik olarak gerçekleştirilen operasyonlarda öldürülen terörist cenazelerinin definlerinin Serhildan denilen sivil itaatsizlik eylemlerine 
dönüştürülmesi ve PKK terör örgütünün bu eylemlerde çocukları ve kadınları öne sürmeleri, Güvenlik güçleri mensupları ile Halkı karşı karşıya getirmeye çalışmaları tüm güvenlik birimlerinin bu konularda daha hassas olması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Kolluğa terörle mücadelede yetki veren mevzuatın iyice sindirilmesi, terör örgütlerinin yönlendirdiği yasa dışı toplantı ve gösterilerde ablan kanuna aykın slogan ve taşınan pankart ve dövizlere meydan verilmemesi, bu konuda özellikle Türk Ceza Kanununda yer alan hükümlerin etkin olarak işletilmesi temin olunmalıdır. Aynca tüm bu olaylar sırasında Danimarka'dan yayın yapan Roj Televizyonunun yasadışı toplumsal olaylan yönlendirmedeki rolü göz ardı edilmemelidir. İlgili birimlerce derhal terör örgütünün yeni yapılanması ve strateji değişikliği doğrultusunda geniş 
katılımlı toplantılar düzenlenerek, Ülkemizin Avrupa Birliği ve Demokratik açılımlar konusunda kat ettiği ilerlemelere de zarar vermeyecek, terörle mücadelede Güvenlik Güçlerine yardımcı olacak yeni yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi sağlanmalı, aynca son gelişmeler ışığında Roj T.V'nin kapatılması konusunda Danimarka hükümeti nezdinde etkin girişimlerde 
bulunulmalıdır. Bütün bunlar yanında terörle mücadelede etkin sonuç alabilmek için terörün dış desteğinin kesilmesi gerekir. Bu konudaki çabalar artırılarak sürdürülmelidir. 

Aynca Terörün etkisiz hale getirilebilmesi sadece askeri ve polisiye tedbirlerle 
çözülebilecek bir olay değildir. Bu konuda sivil çözümler üretilmek zorunluluğu vardır. Bütün ilgili birimler arasında sürekli yenilenen ve geliştirilen stratejilerin oluşturulması ve koordinasyonun tam olarak sağlanabilmesi temin olunmalıdır. 

4- 2803 sayılı Kanun'un Ek 5. maddesinde yer alan önleyici dinleme, teknik takip v.b dışında Jandarma'ya açıkça istihbarat toplama görev ve yetkisi verilmemiştir. Jandarma bu yetkisini 2559 sayılı Kanun'un ek 7. maddesi ile Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinden almaktadır. 

Polise, siyasi polislik görevinden dolayı ülke seviyesinde istihbarat faaliyetinde 
bulunma görev ve yetkisi yükleyen 2559 sayılı Kanun'un ek 7. maddesinden istifadeyle bu nevi görevi bulunmayan Jandarma'nın da ülke genelinde istihbarat toplama görev ve yetkisi sonucu çıkanlamaz. Jandarma'nın bu yetkisi, kendi faaliyet alanı ile sınırlıdır. Jandarma, gerekli görüldüğünde suçlann önlenmesi amacıyla, mülki görevi gereği olarak istihbarat toplama faaliyetini, mülki amirin izni ve ilgili güvenlik kuvvetleri ile işbirliği ve koordinasyon sağlanmak şartı ile polis bölgesinde de yapabilmesi mümkün bulunmaktadır. 

Bir an için Jandarmanın da ülke düzeyinde istihbarat yapma görev ve yetkisi kabul edilse bile polis ve jandarmanın birbirlerinin sorumluluk alanlarında diğer emniyet asayiş hizmetlerinin ifasında olduğu gibi sınırlı ve süreli olarak istihbarat görevinin iflasında da mahallin mülki idare amirinden izin alacakları, kolluk amirlerinin böyle bir izni vermeye mezun olmadıktan, İl Jandarma Komutanlarının İstihbarat Şube Müdürlüğü emrinde görevli personeli ancak, İl Jandarma Komutanlığının sorumluluk sahasında istihbarat faaliyetlerinde 
bulunmak maksadıyla görevlendirebileceği, birden fazla İTİ ilgilendiren hallerde iznin, İçişleri Bakam, İllerde Valilerin ve ilçelerde Kaymakamların yetkisi cümlesinden olduğu, istihbarat hizmetlerinin icrasında mülki amirden izni alınmamasına yönelik istisnai bir düzenlemenin de bulunmadığı, bir diğerinin sorumluluk alanında görevlendirilen kolluğun ilgili kolluk ile işbirliği ve koordinasyonu sağlamaktan, zira ülke düzeyinde istihbarat toplama görev ve yetkisi ihtilafsız bulunan polisin, Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri 
Yönetmeliği ' nin 154. maddesi; Jandarmanın sorumluluk alanında, polis tarafından; siyasi emniyetle ilgili ya da emniyet ve asayişle ilgili haber toplama faaliyetlerinde; Jandarma'nın bu görevlilere gerekli yardımı yapacağı, buna karşılık polisin yapacağı çalışmalardan ve edindiği bilgilerden, Jandarmaya bilgi vereceği öngörürken, Jandarmanın, polis bölgesinde yapacağı haber toplama faaliyetinden ise polise bilgi vermeyeceğini ileri sürmek hukuken kabul göremez. 

5397 sayılı Kanun ile Jandarma'ya, Kanun'da belirtilen suçların önlenmesi için, diğer istihbarat hizmetlerinde olduğu gibi yine kendi sorumluluk alanında, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimi tespit edebilme, dinleyebilme, sinyal bilgileri değerlendirebilme, kayda alabilme yetkisi tevdi edilmiştir. Kanun koyucu bu düzenlemede de Jandarma'ya açıkça ülke düzeyinde istihbarat yapma yetkisi vermekten sakınmış, kendi sorumluluk alanında istihbarat toplama yetkisi tanımakla yetinmiştir. Polise bu Kanun çerçevesinde yapacağı istihbarat için 2559 sayılı Kanun'da olduğu gibi yine sorumluluk alam sınırlaması 
getirmemiştir. 

5397 sayılı Kanun'un Jandarma sorumluluk alanında nasıl uygulanacağı açık değildir. İletişimin tespitine v.b konu kişi ve kişilerin ikamet ettiği veya görüşmeyi yaptığı yerin mi yoksa faaliyetinin gerçekleştirildiği yerin mi esas alınacağı, kendi sorumluluk alanında gerçekleşmesi muhtemel suçların önlenmesi amacıyla polis bölgesinde ikamet eden, faaliyette bulunan, mukim olan kişilerin iletişiminin dinlenip dinlenemeyeceği, bu durumlarda, Jandarmaca ifa edilmekte olan iletişimin dinlenmesi faaliyetinin polise devredilmesi zorunluluğu bulunup bulunmadığı konusu aydınlatılmaya muhtaçtır. Belirtilen 
hallerde, Jandarma kendi sorumluluk alanından taşarak istihbarat faaliyetinde bulunabilecek, zorunlu olarak kendi sorumluluk alanı dışından kaynaklanan ancak, kendi bölgesine sirayet edebilecek suçların önlenmesi amacıyla bölgesi dışında da istihbarat yapması gereği ileri sürülebilecektir. Jandarma'ya usulünce verilmiş bir mahkeme karan gereğince önleme dinlemesi kapsamında bulunan kişinin ikametinin ve iletişim kaydının Jandarma bölgesinde bulunduğu farz edildiğinde, bu kişinin jandarma alanından polis sorumluluk alanına pek çok 
kez girip çıkması halinde iletişimin dinlenmesi, teknik takip v.b konularda bu yetkinin nasıl kullanılacağına, Jandarma' nın mahkeme kararma rağmen bu görevini polise devretmek zorunda olup olmadığına cevap bulunmalıdır. 
Bu nedenle, 5397 sayılı Kanun gereğince, Jandarma 'nın belirtilen suçların 
önlenmesi amacıyla kendi sorumluluk alanında iletişimin tespiti v.b konularındaki görev ve yetkisini nasıl kullanacağı yönünde diğer güvenlik güçleri ile ortaya çıkabilecek olası olumsuzlukları önlemek, tesis edilen işlemlerin, elde edilen delillerin hukuka aykırı olmasının önüne geçmek bakımından, 5397 sayılı Kanun'un 2.maddesi ile 103.1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununa eklenen 5.maddede öngörülen iletişimin dinlenmesinin 4.7.1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun ek 7 nci maddesinin onuncu fıkrası hükmüne göre kurulan merkez tarafından yürütülmesi, 5271 sayılı Kanunun 135 inci maddesi kapsamında yapılacak dinlemelerin de bu merkez üzerinden yapılması yani tüm iletişimin dinlenme 
iş ve işlemleri tek merkez tarafından icra edilmesi şeklindeki uygulama yürürlüğe girene kadar bütün bu hususlarda mevzuat düzenlemesi yapılması gereği açık bulunmaktadır. 

5-Komisyonumuzca, Hakkari İl Jandarma Komutanlığından, istihbarat 
personellerinden hangi görevlilerin, hangi görev gereği, nerelere görevlendirildikleri hususunda bilgi istenmiş, ancak anılan Komutanlıkça, görevlendirilen personelin isimlerinin bildirilmesinin Kanunen yasak ve sakıncalı olduğu gerekçesiyle bu bilgiler gönderilmemiş, yapılan görevlendirmelerin mahiyeti hakkında da açık ve kesin bir bilgi ve belge ibraz edilmemiştir. Dolayısıyla Komisyonumuzca, bu görevlendirmelerin içeriğini anlamak imkanı 
bulunamamıştır. Belirtilen nedenlerle, Hakkari İl Jandarma Komutanlığınca Hakkari İl Merkez, Şemdinli ve Yüksekova İlçelerinde görev yapmak üzere Jandarma Astsubayları Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in dava konusu olan 09.11.2005 günü Şemdinli İlçesinde görevlendirilmeleri haricinde 09.06.2005-27.01.2006 tarihleri arasında toplam (185) kez muhtelif istihbarat personeli görevlendirildiği, bu görevlendirmelerin polis sorumluluk alanında da olabileceği hususu göz önüne alındığında, Jandarma sorumluluk alanı dışında mülki amir onayı obuadan, ilgili güvenlik birimi ile işbirliği ve koordinasyon sağlanmadan adli ve mülki görev kapsamında ifa olunan istihbarat toplama iş ve işlemleri ile istihbarat hizmetleri yanında operasyonel faaliyet yürütmelerinin de 
mevzuata aykırılık teşkil edebilecek olması nedeniyle konunun İçişleri Bakanlığınca denetlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. 

6- Hakkari İl Jandarma Komutanlığınca Şemdinli İlçesinde Umut kitap evi sahibi plan ve terör örgütü ile ilişkileri olduğu nedeniyle Seferi YILMAZ isimli şahsın, 22.08.2005 tarihinden itibaren Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinden 5397 sayılı Kanun uyarınca alınan iletişimin dinlenmesi ve teknik takip yapılması karan ile anılan şahsa gelecek olan bir paket bilgisinin Hakkari Valiliği, Hakkari İl Emniyet Müdürlüğü, MİT Bölge Müdürlüğü ile diğer ilçe emniyet birimlerine ulaştırılmadığı belirtilmektedir. 

Seferi YILMAZ, Emniyet Genel Müdürlüğü, Hakkari İl Emniyet Müdürlüğü, MİT 
Bölge Müdürlüğü, Şemdinli ve Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüklerince hakkında istihbarı çalışma yürütülen bir şahıs değildir. Emniyet Genel Müdürlüp İstihbarat Daire Başkam Sabri UZUN'un Komisyonumuza verdiği ifadesinde ve sunduğu imzasız bilgi notunda" Seferi YILMAZ hakkında, 09 Kasım 2005 olayları öncesinde ve sonrasında Başkanlıklarınca Hakkari İstihbarat Şube Müdürlüğünce yürütülen herhangi bir istihbarı çalışma bulunmadığı, Hakkari İli Jandarma birimlerince Seferi YILMAZ'a gelecek bir paket konusunda kendileri ile bu bilginin paylaşılmadığı", Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün 08.02.2006 tarih ve  2006/63 sayılı yazısında; " Anılan kişi hakkında İlçe Emniyet Müdürlükleri arşiv ve istihbarat kayıt bulunmadığı, ancak Seferi YJJLMAZ'ın Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü'nün 03.04.2001 gün ve B.O2.0.PPG.O.12320-12320-5297-5 sayılı genelgesi kapsamında 'Takipli Şahıslar" arasında yer aldığı", Yüksekova Üçe Emniyet Müdürlüğü'nün 16.02.2006 tarih ve 2006/79 sayılı yazısında; "Seferi YILMAZ hakkında İlce Emniyet Müdürlükleri arşiv kaydı bulunmadığı," hususuna işaret edilmektedir. 

Belirtilen Emniyet birimlerinde bu şahsın terör örgütü ile ilişkisi nedeniyle hakkında Jandarma birimlerince iletişimin dinlendiğine, istihbarat toplandığına dair bir bilgi ve kayıt bulunmamaktadır. Hakkari İl Jandarma Komutanlığı'nın bahse konu şahsa bir paket geleceği yolunda Hakkari İl Emniyet Müdürlüğü'ne "Faks Mesaj Formu" ile bilgi vermesi 16.11.2005 tarihine, Seferi YILMAZ'm kullandığı GSM'in dinlenmesinin sona erdirildiği tarihten 15.11.2005 tarihinden bir gün sonrasına, 09.11.2005 günü meydana gelen patlamadan ise 6 gün sonrasına rastlamaktadır. Bu mesaj formunda; " Bir örgüt mensubuna verilmek üzere göndericinin narh market, alıcının da Şemdinli ilçesinde umut kitap evi adresli olan bir paketin gönderildiği ve bu paket içerisinde örgüte ait elektronik cihazların bulunduğu", faks mesaj formunun yorum ve öneriler bölümünde ise " Örgüte telim edilecek olan paketin posta ve kargo şirketlerinden takip edilerek yakalanabileceği değerlendirilmektedir." denildiği görülmektedir. 

8. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder