26 Şubat 2019 Salı

TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDA VALİ - KOLLUK KUVVETLERİ - ASKER İLİŞKİSİ, EMASYA PROTOKOLÜ, BÖLÜM 4

TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDA VALİ - KOLLUK KUVVETLERİ - ASKER İLİŞKİSİ, EMASYA PROTOKOLÜ, BÖLÜM 4




3. Komisyonumuzun Bu Konudaki Tespit ve Değerlendirmeleri 

a) Genel Tespitler 

5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun İl/D maddesi uyarınca, Valilerin askeri 
makamlardan kuvvet istemesine ilişkin İçişleri Bakanlığı ile Genel Kurmay Başkanlığı arasında 07.07.1997 tarihinde "Genelkurmay Başkanlığı İle İçişleri Bakanlığı Arasında 5442 Savıh İl İdaresi Kanunu 1 l/D Maddesi Gereğince Alınması Gereken Müşterek Tedbirlere İlişkin Protokol" adını taşıyan bir metin imzalanmıştır. 

5442 sayılı İl İdaresi Kanunu İl/D maddesinde, Kanun koyucu, Valilere ilde 
çıkabilecek veya çıkan olayların, emrindeki kuvvetlerle önlenmesini mümkün görmedikleri veya önleyemedikleri; aldıkları tedbirlerin bu kuvvetlerle uygulanmasını mümkün görmedikleri veya uygulayamadıkları takdirde, diğer illerin kolluk kuvvetlerinden yardım istemesi konusunda Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafindan bu hususun bir esasa başlanmasını öngörmemiş, ancak birden fazla Uİ içine alan olaylarda ilgili valilerin askeri birliklerden 
yardım istemesi halinde bu hususun Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslara göre yürütülmesini hükme bağlamıştır. 

Kanun'un bu açık hükmüne rağmen belirtilen protokol, birden fazla ili içine 
almayacak sadece bir ili ilgilendirecek olaylar içinde düzenleme getirmiştir. Söz konusu protokolün öngördüğü hususları daha yakından incelemenin, Vali-askeri kuvvet isteme, terörle mücadele ilişkisini aydınlatmaya katkısı olacaktır: 

1- Valilerin askeri makamlardan yardım istemesi 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 101. maddesi ile düzenlenmiştir.Burada yer alan "askeri kuvvet" tabiri, Vali'nin emri altında bulunan kolluk yani "polis ve iç güvenlikten sorumlu Jandarma birlikleri " dışında kalan Türk Silahlı Kuvvetlerinin hava, kara, deniz birliklerini ifade etmektedir. Bu fıkra 18.06.1949 tarihinde yürürlüğü girdikten sonra iki defa değişikliğe uğramıştır. 
Maddenin ilk halinde, valilere il içindeki kolluk kuvvetleriyle basunlamayacak olağanüstü ve ani hadiselerin cereyanı karsısında en yakın askeri kuvvet komutanından yardım istemesi düzenlenmiştir. 

2- Daha sonra 19.12.1980 gün ve 2261 sayılı Kanunla 5442 sayılı Kanunun 1 l/D fıkrası biraz daha ayrıntılı hale getirilmiştir. Bu değişiklik de özü itibariyle ilk düzenleme ile paralellik arz etmektedir. Valilere ilk düzenlemeye ilave olarak, il içinde çıkabilecek toplumsal olayların emrindeki kolluk kuvvetleriyle önlenmesine imkan bulunamayacağı hallerde de en yakın askeri kuvvet komutanından yardım istemesi imkanı sağlanmıştır. 

3- Kanunda 29.08.1996 gün ve 4178 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle bu defa madde kapsamı, hem yardım istemeyi gerektirecek hallerin niteliği, hem de uygulama alam olarak genişletilmiştir. 

Bu düzenleme ile valilere ilde çıkabilecek veva çıkan "olavlar"ın emrindeki 
kuvvetlerle önlenmesini mümkün görmeme halinde yardım isteme yetkisi tanınmıştır. Ancak, olay kavramının kapsamı ne madde gerekçesinde, ne de genel gerekçede açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu değişikliğe ilişkin Başbakanlık yazısı 27.08.1996 tarihli olup, Tasan "Genel Gerekçesinde, 

"Milli Güvenlik Kurulunun 26.10.1995 tarihli toplantısında alınan "Olağanüstü halin daraltılması veya kademeli olarak kaldınlması durumunda ihtiyaç duyulan yasal ve idari tedbirler" konusundaki 386 sayılı Karar uyarınca İl İdaresi Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Kuvvetli Tayın Kanunu, Er Kazanından İaşe Edileceklere İlişkin Kanun, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun ve Kimlik Bildirme Kanununda değişiklik yapılması ihtiyacı gündeme gelmiştir. Tasan bu amaçla hazırlanmıştır." denilmiştir.

Tasarının 28.08.1996 tarihinde İçişleri Komisyonunda görüşülmesi üzerine, İçişleri Komisyonu Raporunda da "Tasan olağanüstü hal durumunun kaldırılmasıyla ortaya çıkabilecek yasal boşluğu doldurmaya çalışmaktadır... şeklinde ibareler yer almıştır. Bu ifadelerden, valilerin yardım istemesine İlişkin olaylardan, öncelikle olağanüstü hal uygulamasının varlık sebebi olan terör olaylarının kastedildiği anlamı çıkmaktadır. Nitekim İçişleri Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı arasında düzenlenen 07.07.1997 tarihli 
Protokolün 4. maddesinde "Olaylar" kelimesi, "Her türlü terör ve toplumsal olaylar" şeklinde tanımlanmıştır. 

Diğer taraftan, birden fazla ili içine alan olaylarda işbirliği ve koordinasyonun 
sağlanması ve aynca olayların faillerini yakalamak amacıyla komşu devletlere sınır ötesi harekat yapma hususu ile de maddenin fiziki uygulama alanı genişletilmiştir. 

4- Belirtildiği gibi, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 1 l/D. maddesinin uygulanmasına yönelik olarak İçişleri Bakanlığı İle Genelkurmay Başkanlığı arasında 07.07.1997 tarihli "Protokol" düzenlenmiştir. 

5- Protokolün 1. maddesinde, bu Protokolün amacına ilişkin olarak, bir veya 
birden fazla ilde çıkan veya çıkabilecek olaylarda ilgili valilerin isteği üzerine askeri birlik tahsis edilmesinden söz edilmiştir. Halbuki, 5442 sayılı Kanunun 4178 sayılı Kanunla değişik halen yürürlükte olan son halinde, "...Birden fazla ili içine alan olaylarda, ilgili valilerin isteği üzerine aynı veya farklı askeri birlik komutanlıklarından kuvvet tahsis edilmesi durumunda iller veya kuvvetler arasında işbirliği, koordinasyon, kuvvet kaydırması, emir komuta ilişkileri ve gerekli görülen diğer hususlar yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde Genelkurmay Başkanlığı İle İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslara 
göre yürütülür...1" hükmü yer almaktadır. Bir İl içerisinde meydana gelen ya da 
gelebilecek olaylarda valilerin yardım istemesi ve askeri kuvvet komutanlıkları nın yardım etmekle yükümlü olduklarına ilişkin hususlar Kanunda açıkça 
düzenlenmiştir. Bu nedenle, Protokol kapsamının genişletilmesi 5442 sayılı Kanuna aykırı bir uygulamadır. 

6- Protokolün 5. maddesiyle, terör ve toplumsal olaylan değerlendirmek, kullanılacak kolluk kuvvetlerini düzenlemek, olaylara müdahale yöntemlerini belirlemek, kesintisiz koordinasyon ve işbirliğini sağlamak maksadıyla, il ve ilçe bazında "İl ve İlçe Güvenlik ve Koordinasyon Komisyonları" ihdas edilmiş, bu Komisyona ayda bir defa olağan, gerekli görülen hallerde olağanüstü toplanarak, ilin güvenlik durumunun değerlendirmesini yapma misyonu yüklenmiştir. 

İl Güvenlik Koordinasyon Komisyonunun vali, garnizon komutanı veya temsilcisi, il emniyet müdürü, il jandarma komutanı. MİT temsilcisi ve gerekli görülen diğer ilgililerden teşekkül etmesi öngörülmüştür. 

İlin emniyet ve asayişinden vali sorumlu olduğuna ve 5442 sayılı Kanunda da 
böyle bir komisyon kurulması öngörülmediğine göre, bu komisyonların halen faaliyette bulunmasının yasallığı tartışmalı bulunmaktadır. 

7- Protokolün 6. maddesinde, yardım isteyecek makam olarak "mülki amirler" tabiri kullanılmıştır. Bilindiği gibi Ü İdaresi Kanunu bu yetkiyi valiye vermiştir. 
Diğer taraftan aynı maddede, yardım isteme talebinin İl ve İlçe Güvenlik 
Koordinasyon Komisyonunda değerlendirilmesi ve yapılan durum değerlendirmesi neticesinde vardım zorunlu görülür ise yardım yapılması düzenlenmiştir. Halbuki, 5442 sayılı Kanunun 11/D maddesi, valinin duruma göre sözlü ya da yazılı olarak yardım talebinde bulunması halinde bu talebin geciktirilmeksizin yerine getirilmesi hükmünü amirdir. Dolayısıyla, valinin talebini yine onun başkanlık ettiği bir komisyonda değerlendirmek ve zorunlu görülürse yerine getirmek gibi bir düzenleme kanunun hem lafzına, hem de ruhuna açıkça aykırılık teşkil etmektedir. 

8- Protokolün 7. maddesinde, mülki amirler tarafından önceden yapılacak planlama ve hazırlıklarda, kolluk kuvvetlerinin kullanılmasına ilişkin esaslar, muhtemel kullanma planlan ve muhabere irtibatlarının, EMASYA Komutanlıkları i le yeterli bir zaman önce koordine edilmesi ve bu planların muhtelif senaryolara göre prova edilmesi düzenlenmiştir. 

Valilerin emrindeki genel kolluk mensuplarının kullanılmasına ilişkin planların 
askeri makamlara verilmesi hususu 5442 sayılı Kanunda yer almamaktadır. Valinin emrindeki kolluk mensupları ile olaylara müdahalesi asıl ve askeri kuvvet kullanılması arızi olduğuna göre, böyle bir düzenleme kanuna aykırıdır. 
Yine benzer şekilde 16. maddede de bu defa EMASYA Planlarının uygulanması 
hususunda seminerler düzenlenmesi öngörülmüştür. Ancak, cümlenin başlangıcında bu işlemlerin mülki makamların koordinatörlüğünde yapılacağı belirtildiği halde, cümlenin sonunda EMASYA Komutanlıklarının koordinatörlüğünde yapılacağına yer verilmiştir. Uygulamada planların uygulanmaları ve seminerler, EMASYA Komutanlıklarının koordinatörlüğünde yapılmaktadır. Kanun yardım isteme konusunda valiyi, yardım etme konusunda da askeri kuvvet komutanlarını yükümlü kıldığına göre, bu seminerin de yine valinin isteği ve planlaması doğrultusunda yapılması uygun olacaktır. 

9- Protokolün 9. maddesinde, toplumsal olayların genişlemesi halinde İl ve İlçe 
Güvenlik Koordinasyon Komisyonlarının ivedilikle toplanması, EMASYA 
Komutanlıklarının olayları takip etmesi, olayların gelişmesini değerlendirmesi ve 
gecikmenin yaratacağı mahsurları ortadan kaldırmak için olaylara doğrudan müdahale etmesini düzenlemiştir. 

Bu madde Kanuna açıkça aykırıdır. Valinin yardım isteme talebi obuadan hiçbir 
makamın kendiliğinden harekete geçmesi mümkün değildir. 

10- Protokolün 19. maddesinde, birden fazla ili içine alan olaylarda, i l l e r arasında kuvvet kaydırması ve kullanılması, emir - komuta ilişkileri ve gerekli görülen diğer hususların uygulanmasını sağlamak üzere ilgili valilerden birisinin İçişleri Bakam tarafından koordinatör vali olarak görevlendirilmesi düzenlenmiş, koordinatör valinin EMASYA Komutanlıklarından yardım istemesi öngörülmüştür. 

Yine benzer şekilde Protokolün 12. maddesinde de koordinatör valinin EMASYA 
Komutanlıklarından yardım istemesi hususuna yer verilmiştir. 

5442 saydı Kanun birden fazla ili içine alan olaylarda geçici olmak kaydıyla 
valilerden birisine koordinasyon görevini üstlenmek görevi vermiştir. Kanunda bu konumda olan valilerin yardım isteyeceğine dair bir husus yer almamaktadır. Böyle bir düzenleme koordinasyonu sağlamakla geçici olarak görevlendirilen bu valileri, daimi görev icra eden OHAL Bölge Valisi konumuna getirir. 

11- Protokolün 20. maddesinde, mülki makamlardan kuvvet talebi geldiği andan itibaren EMASYA Komutanlıkları nezdinde teşkil edilen asayiş harekat merkezlerinde, jandarma komutanlıkları ve emniyet müdürlüklerini temsilen personel görevlendirilmesi düzenlenmiştir. 

Bu şekilde, olaylara müdahalenin talep halinde yardıma gelecek olan askeri 
birliklerin merkezlerinden yönetilmesi öngörülmektedir. Böylece yetki ve inisiyatif validen komutana geçmektedir. Bu düzenlemeyi de 5442 saydı Kanunla bağdaştırmak mümkün değildir.

12- Protokolün 22. maddesiyle de, EMASYA Komutanlıkları nezdinde Emniyet, 
Jandarma ve MİT temsilcilerinin katılmasıyla "Müşterek istihbarat merkezleri"nin tesisi öngörülmüştür. 

Bu protokolün dayanağı olarak 5442 saydı Kanunun 11/D maddesi 
gösterilmiştir. Ancak kanunda böyle bir teşkilatlanmaya imkan tanıyan bir hüküm bulunmamaktadır. Eğer böyle bir ihtiyaç varsa, bu husus da kanuna rağmen değil, yapılacak yasal düzenlemelerle çözümlenmelidir. 
Belirtilen protokol, 5442 sayılı Kanun'un İl/D maddesinde düzenlenen Valiaskeri 
kuvvet istemi ilişkisine aykırı bir yapıyı öngörmektedir, özellikle Protokolün 9. 
maddesinde yer alan EMASYA Komutanlıklarına ve gecikmenin yaratacağı mahsurları ortadan kaldırmak için olaylara doğrudan müdahale etmesine imkan tanıyan düzenlemesi, 5442 sayüı Kanun ile İlde emniyet ve asayişten birinci derecede sorumlu kılman Vali'nin toplumsal olayları bu kapsamda terör olaylarını önleme ve bastırmada asıl görevli ve sorumlu olması üstüne kurgulanan yapıyı, dolayısıyla sivil otoritenin kamu düzeni ve güvenliğini sağlama şeklindeki temel fonksiyonunu berhava eder nitelikte vahim sonuçlar doğurabilecektir. 

5.Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder