26 Şubat 2019 Salı

TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDA VALİ - KOLLUK KUVVETLERİ - ASKER İLİŞKİSİ, EMASYA PROTOKOLÜ, BÖLÜM 3

TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDA VALİ - KOLLUK KUVVETLERİ - ASKER İLİŞKİSİ, EMASYA PROTOKOLÜ, BÖLÜM 3



Mülki birimlerin askeri kuvvetlerden yardım İstemeleriyle ilgili hususların 
protokol ile düzenlenmesi hukukun temel ilkelerine, bu çerçevede yasa ve normlar hiyerarşisine uygun düşmemektedir. Yasalarda yer alan, ancak nasıl yerine getirileceği belli olmayan hususların düzenlenmesi için, kural olarak tüzük ya da yönetmelik çıkarılması gerekmektedir. Öte yandan, hukuk hiyerarşisi içinde bir üst kademede bulunan bir hukuk metninde yer almayan ya da üst kademedeki hukuk metni tarafından öngörülmeyen hususların alt kademedeki hukuk metinleri tarafından düzenlenmesi mümkün değildir. 


Konusu, sınırlan ve şartlan belli özel bir durumla ilgili husustan açıldığa 
kavuşturucu nitelikteki sözleşme hükümlerini ihtiva etmesi gereken "protokol"; 
idarenin eylem ve işlemlerinin düzenlenmesinde genel çerçevede başvurulabilecek hukuki değeri olan bir metin olarak görülmemelidir. 


Bu durumda yalnızca özel bir konu ile ilgili olması gereken protokol biçimindeki bir sözleşme metninin, idarenin genel nitelikteki eylem ve işlemleri için hukuki dayanak oluşturması uygun bir yol olarak gözükmemektedir. 
Bu nedenle, yasada değinilen "birden çok ilde çıkan olaylarla ilgili hususların çözümü ile ilgili esasların İçişleri Bakanlığı ile Genel Kurmay başkanlığı arasında müştereken belirlenmesi" ne ilişkin hüküm; yasanın karanlıkta bıraktığı noktaların açıklığa kavuşturulması için çıkarılacak yönetmelikte yer alacak uygulama esaslarının her iki kuruluş tarafından belirlenmesi anlamındadır. 
Öte yandan, yasada yönetmelik çıkarılmayacağına ilişkin bir açıklama ya da işaret de bulunmamaktadır. 


Anayasa Mahkemesi'nin 5442 sayılı İl İdaresi Kanun'da değişiklik yapan 4178 sayılı kanunun iptali için açılan iptal davasında hukuk devleti ilkesini;" Anayasa'nın 2.maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmektedir. Hukuk Devleti, insan haklarına dayanan ve bu haklan koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uygun davranan devlettir. Hukuk devleti ilkesi, devletin tüm organlarının üstünde hukukun mutlak bir egemenliğe sahip olmasını, yasa koyucunun da kendisini her zaman anayasa ve hukukun 
temel kuralları ile bağlı saymasını gerektirir." şeklinde yorumlayarak bu konuda genel bir çerçeve çizmiş ve yasa koyucunun bile bu sınırların dışına çıkamayacağını belirtmiştir. 


Bu durumda, yukarıdaki izahat ışığında Türk Hukuk sisteminin "Normlar 
Hiyerarşisi** içinde yeri olmayan ve getirdiği düzenlemeler ve ihdas ettiği birimlerle en az "tüzük" mertebesinde hatta belki biraz daha üstünde olan ve fakat Resmi Gazete'de yayınlanamayan (ve yayınlanması da mümkün olmayan), İçişleri Bakanlığı adına "Vali- Müsteşar", Genelkurmay Başkanlığı adına da " Korgeneral- Harekat Başkam  tarafından imza altına alman, adı "protokol" olan bu tasarrufun, başta 5442 saydı 


Kanunun lafzına ve ruhuna, hukukun temel ilkelerine ve "normlar hiyerarşisine" aykırı olduğu değerlendirilmektedir. 


Bu aykırılıktan hareket eden İçişleri Bakanlığı, "Birden Fada İli İçine Alan 
Olaylarda Valilerin Askeri Birliklerden Yardım İstemesine İlişkin Esaslari» düzenleyen taslak bir metin hazırlamış ve konuyla ilgili görüş ve değerlendirmelerinin alınması amacıyla 04.03.2005 gün ve 1348 sayılı yazıyla Genelkurmay Başkanlığına gönderilmiştir. 


Genelkurmay Başkanlığı. 21.11.2005 gün ve 3631178 sayılı cevabi yazısında: "Gerek hazırlanış tekniği gerekse içerdiği ayrıntılar nedeniyle, yürürlükteki protokolün, Kanunun öngördüğü amaca daha fazla hizmet ettiği, buna karşılık yeni taslağın bu açıdan yeterli olmadığı kıymetlendirilmektedir... 


   EMASYA Direktifinde askeri birlikler ile mülki makamlar ve kolluk kuvvetleri arasındaki işbirliği ve koordinasyon hususlarına daha fazla açıklık getirilmiştir. Ayrıca, PKK terör örgütünün, yurt içindeki terörist sayısında ve eylemlerindeki artış ile terör örgütü yandaşlarınca düzenlenen son zamanlardaki kanunsuz 
gösterilerde yaşanan olaylar dikkate alındığında, önümüzdeki günlerde, güvenlik güçlerinin toplumsal olaylar ve terör olayları ile daha sık karşılaşılabileceği kıymetlendirilmektedir. Bu gerekçelerle; etkin olarak uygulanan ve bu güne kadar herhangi bir sıkıntı ile karşılaşılmayan 1997 tarihli Protokolün, bu aşamada değiştirilmesinin gerekli olmadığı, İleride terörün gündemden çıkması durumunda, Protokolün güncellenmesine ihtiyaç duyulması halinde bunun, Genelkurmay Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığınca oluşturulacak bir çalışma grubu tarafından yapılabileceği değerlendirilmektedir." denilmek suretiyle İçişleri Bakanlığının talebi kabul edilmemiştir. Protokolün gözden geçirilmesi konusunda Genelkurmay Başkanlığının yetkililerinin de katılacağı ortak bir çalışmanın yapılması, işbirliği esaslarının "protokol" başlıklı bir metinle değil, Bakanlar Kurulunca çıkartılacak bir Yönetmelikle düzenlenmesinin daha uygun 
olacağı değerlendirilmektedir. 


b) Hakkari'deki jandarma iç güvenlik birliklerinin emir-komuta ilişkisi; 
Jandarma Genel Komutanlığının verdiği bilgilere göre: 


Jandarma; 2803 Sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun 3 ncü 
maddesinde, emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanun ve nizamların verdiği görevleri yerine getiren silahlı, askeri bir güvenlik ve kolluk kuvveti olarak tanımlanmaktadır. 


2803 Sayılı Kanunun 8 nci maddesi ile Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri 
Yönetmeliğinin 139 ncu maddesinde, Jandarma birliklerinin; Genelkurmay Başkanlığınca lüzum görülen haller ile sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hallerinde gerekli olan bölümü ile Kuvvet Komutanlıkları emrine gireceği, kalan bölümü ile Jandarma Genel Komutanlığı emrinde normal görevlerine devam edeceği hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla, Jandarma Genel Komutanlığı birliklerinin görev ve sorumlulukları, olağan döneme ve olağanüstü yönetim dönemlerine göre farklılık arz etmektedir. 


Bilindiği üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki bazı illerde, 1987 yılında 285 sayılı Olağanüstü Hal Bölge Valiliğinin İhdası Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname ve bu KHK'ye ilave hüküm eklenmesine dair 286 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile, terörle mücadele harekatına yönelik bazı düzenlemeler yapılmış ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü birlik ve birimlerinin gerek kendi aralarında gerekse mülki makamlarla olan ilişkilerinde, hangi esaslara bağlı 
olarak faaliyet yürütecekleri belirlenmiştir. 


Ancak, olağanüstü hal uygulamasının niteliği itibariyle geçici obuası sebebiyle, 285 ve 286 sayılı KHK'lerdeki esas ve usullerden olağan döneme geçiş sırasında emir komuta ilişkileri başta olmak üzere, terörle mücadele faaliyetlerinde bir boşluk içerisine düşülmemesi amacıyla 07 Temmuz 1997'de Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında, 5442 Sayılı İl İdaresi Kanununun İl/D maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak toplam (27) maddeden oluşan bir "Müşterek Protokol" imzalanmıştır. İmzalanan protokol, Genelkurmay 
Başkanlığınca Jandarma dahil ilgili TSK bağlılarına ve İçişleri Bakanlığınca da, 81 İl Valiliğine ve ilgili birimlerine yayımlanmıştır... 


Bu düzenlemelerde, valilerin, askeri birlik taleplerini EMASYA Bölge veya Tali 
Bölge Komutanlarına iletmeleri gerektiği öngörülmüştür... 


Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ayrılıkçı ve bölücü terör örgütü ile 
zamanında, süratli ve etkin bir şekilde mücadele edebilmesi için, bu bölgelerde, Genelkurmay Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığınca imzalanan protokol gereğince, Valilerden alınan izin ve onaylarla kolluk kuvvetlerinin genel güvenliği sağlama yetkileri bulunan Kara Kuvvetleri Komutanlığı bağlısı birlikler ve bunların harekât kontrolüne verilen Jandarma iç güvenlik birlikleri kullanılmaktadır. 


Dolayısıyla, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda, Hakkari Ü Jandarma 
Komutanlığı da, terörle mücadele görevinin yürütülmesinde, öncelikle aynı garnizon içinde bulunan Hakkari Dağ Komando Tugay Komutanlığının (EMASYA Tali Bölge Komutanlığı), sonra bir üst komutanlık olan Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığının (EMASYA Bölge Komutanlığının) bir bağlısı durumundadır ve faaliyetlerini bu çerçeve dahilinde yürütmektedir. 


Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı; Genelkurmay Başkanlığının 21 Mayıs 2001 gün ve HRK: 7130-58-01/GHD.P1.Ş. (176) sayılı emri ile 2 nci Ordu/ Malatya'nın Harekat Kontrolünde görev yapmaktadır. 


Sonuç olarak; Hakkari b Jandarma Komutanlığı, belirtilen yasal mevzuat 
doğrultusunda terörle mücadele faaliyetlerini yürütmekte; emir komuta ilişkileri açısından, yasal düzenlemeler ile Protokol esaslarına göre yürütülen uygulamalar arasında hiçbir farklılık veya çelişki bulunmamaktadır. 


Denilmek suretiyle Hakkari'deki emir-komuta ilişkisinin yapısı özetlenmiştir. 
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde bulunan J.Gn.K.lığı birlikleri ile J.Gn.K.hğı arasındaki emir komuta bağlantısının diğer bölgelere göre farklılık gösterdiği, Batman, Diyarbakır, Hakkari, Mardin, Siirt, Şırnak, Şanlıurfa ve Van illerindeki J.Gn.K.bğı birliklerinin İç Güvenlik Harekatının yürütülmesi ile ilgili konularda .. .Kara Kuvvetleri Komutanlığı birliklerinin Harekat Komutası/Kontrolünde olduğu, bu kapsamda; 


• Hakkari İl J.Komutanlığı, Hakkari Dağ ve Komando Tugay IClığına 
(Hakkari EMASYA Tali Bölge K.üğı), 
• Hakkari Dağ ve Komando Tugay Kliği, Van J. Asayiş Kolordu IClığına 
(EMASYA Bölge Komutanlığı), 
• Van J. Asayiş Kolordu ICuğı Malatya 2 nci Ordu IClığına, 
• Malarya 2 nci Ordu IClığı da Kara Kuvvetleri Komutanlığına, 
Bağlı olarak hizmetlerini yürüttüğü anlaşılmaktadır. 


5442 sayılı İl İdaresi Kanununun İl/D maddesindeki düzenleme belli şartların 
gerçekleşmesi ve ilgili Vali yada Valilerin talep etmesi halinde askeri birliklerin iç güvenlik hizmetinde geçici olarak kullanılmalarına ilişkin esasları düzenlemekte  dir. Dolayısıyla 5442 sayılı Kanunun 11/D maddesi gereğince Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında 1997 yılında imzalanan Protokol ve bu protokol gereğince Genelkurmay Başkanlığınca hazırlanan EMASYA Direktifi, (yukarıda izah edilmeye çalışılan eksik yönlerine rağmen) ihtiyaç duyulduğunda başvurulacak bir sistemi öngörmektedir. 


Ancak Batman, Diyarbakır, Hakkari, Mardin, Siirt, Sımak, Şanlıurfa ve Van illerinde J.Gn.K.lığı birliklerinin iç Güvenlik Harekatının yürütülmesi ile ilgili konularda Kara Kuvvetleri Komutanlığı birliklerine bağlı olarak hizmet verdikleri ve bu durumun belli bir zamana has, anzi bir durum olmadığı, süreklilik arzettiği anlaşılmaktadır.

Bölgede OHAL uygulamasının ve OHAL Bölge Valiliğinin kaldırılmış olmasına rağmen belli illerde bölgesel nitelikli bu uygulamanın devam etmesi ve iç güvenlikten Kara Kuvvetleri Komutanlığının sorumlu olması, aynca Van, Hakkari, Şırnak ve Siirt illerinden sorumlu Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığının yarlığını devam ettiriyor olması, polis bölgesi dışındaki alanlarda iç güvenlik hizmetini İçişleri Bakanlığının bağlı kuruluşu olarak sunan Jandarma Genel Komutanlığı ve bağlı birlikleri açısından olduğu kadar emniyet ve asayişten birinci derecede sorumlu olan Valiler açısından da bir handikap oluşturmaktadır. Hakkari İl Jandarma Komutanının iç güvenlik hizmeti sunarken, Hakkari'deki Tugay Komutanına, Van'daki Asayiş Kolordu Komutanına, Malatya'deki 2 nci Ordu Komutanına ve Kara Kuvvetleri Komutanına bir şekilde bağlı 
olarak hizmet vermesinin pratik bir yararı olmadığı düşünülmektedir. İl Valisinin, Jandarma Genel Komutanlığının, İçişleri Bakanlığının pasifize edildiği bu sistemin devamında kamu yararı olmadığına inanılmaktadır. 


İl Jandarma Komutanlıklarının, İl Emniyet Müdürlükleri gibi mülki hizmetler 
açısından doğrudan İl Valisine bağlı olarak hizmet sunması esasına aykırı olan tüm uygulamaların ivedi olarak gözden geçirilmesi ve kaldırılması, Jandarmanın tarihten gelen misyonu çerçevesinde askeri hizmetler hariç başka Kuvvetlerin etkisinden çıkarılarak, Genel Komutanının kendi hiyerarşisi içinden çıkacağı bir yapıya kavuşturulması gerektiğine inanılmaktadır. 


Kırsal kesimde yaşayan vatandaşlarla, kentlerde yaşayan vatandaşların iç 
güvenlik hizmetlerini neredeyse birbiriyle hiçbir benzerliği olmayan farklı iki 
kurumdan (Emniyet-Jandarma) alıyor olmalarının mantıklı bir izahı 
yapılamamaktadır. Kurumsal ve mesleki taassupların bir yana bırakılarak iç güvenlik hizmetlerinin İçişleri Bakanlığına bağlı tarihi geçmişi ve birikimi olan polis, jandarma ve sahil güvenlik birimleri tarafından başka bir müdahaleye gerek kalmaksızın aynı şartlarla yürütülmesinin sağlanması konusunda gerekli yasal altyapı oluşturulmalıdır. 


Bu alandaki konuların açıkça konuşulamıyor, tarüşılamiyor olmasının sorun 
olmadığı manasında yorumlanmaması gerektiği, sivil, askeri ve siyasi otoritelerin bir araya gelerek İç güvenlikle ilgili sorunları ayrıntılı olarak masaya yatırması gerektiği, AB uyum sürecine uygun tedbirlerin gecikmeksizin alınması gerektiği 
değerlendirilmektedir. 


Tüm bunların dışında; olağanüstü ve sıkıyönetim dönemleri hariç, olağan 
dönemlerde, iç güvenlik konusunda ülkenin bir yöresinde veya tamamında sürekli veya geçici olarak Genelkurmay Başkanlığının veya Kara Kuvvetleri Komutanlığının doğrudan görev üstlenmesi gerektiği konusunda bir zorunluluk ve/veya siyasi irade varsa, yasa koyucunun bu yönde hiçbir tereddûte yer bırakmayacak şekilde Kanuni bir düzenleme yapmasının da bu konudaki tartışmaları ve çekişmeleri ortadan kaldırmak açısından yararlı olacağı değerlendirilmektedir." 


2. Van Cumhuriyet Başsavcılığınca Hazırlanan 09.11.2005 Gününde Kitapevinde 
Patlama Olayı ile İlgili iddianamede Konunun Ele Alınışı Van Cumhuriyet BassavauğTnın (CMUnun 250. Maddesi ile Yetkilil 03.03.2006 gün ve soruşturma NO:2005/750. esas no:2006/32. karar no:2006/Tlu. 09.11.2005 günü  düzenlenen İddianamede, bu durum söyle izah edilmektedir: 


"Jandarma; 2803 Sayılı Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununun da emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanun ve nizamların verdiği görevleri yerine getiren silâhlı, askerî bir güvenlik ve kolluk kuvveti olarak tarif edilmektedir. 2803 Sayılı Kanunda ve Jandarma Teşkilâtı Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinde Jandarma birliklerinin; Genelkurmay Başkanlığınca gerekli görülen haller ile sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hallerinde gerekli olan bölümü ile Kuvvet Komutanlıkları emrine gireceği, kalan bölümü ile Jandarma Genel Komutanlığı emrinde rutin görevlerine devam 
edeceği de belirtilmiştir. 


Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki bazı illerimizde, 1987 yılında 285 sayılı Olağanüstü Hal Bölge Valiliğinin İhdası Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname ve bu KHK'ye ilave hüküm eklenmesine dair 286 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile, terörle mücadelede bazı düzenlemeler yapılmış ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü birlik ve birimlerinin gerek kendi aralarında gerekse 
mülkî makamlarla olan ilişkilerinde, hangi esaslara bağlı olarak faaliyet yürütecekleri açıklanmıştır. Olağanüstü hal uygulaması niteliği itibariyle geçici bir uygulamadır. Bu sebeple, 285 ve 286 sayılı KHK'lerdeki esas ve usullerden olağan döneme geçiş sırasında emir komuta ilişkileri başta olmak üzere, terörle mücadele faaliyetlerinde bir boşluk içerisine düşülmemesi amacıyla 07 Temmuz 1997'de Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında, 5442 Sayılı İl İdaresi Kanununun İl/D maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak toplam (27) maddeden oluşan bir "Müşterek Protokol" imzalanmıştır. İmzalanan protokol, 
Genelkurmay Başkanlığınca Jandarma dahil ilgili Türk Silâhlı Kuvvetleri birimlerine ve İçişleri Bakanlığınca da, 81 İlimizin Valiliğine ve ilgili birimlerine gönderilmiştir. Protokolün yayımlanmasından sonra, Genelkurmay Başkanlığınca hazırlanan ve zaman zaman yenilenen EMASYA direktifleri yayımlanarak, anılan Müşterek Protokoldeki hususlar teyit edilmiştir. 


En son olarak da, 06 Temmuz 2005 tarihinde Genelkurmay Başkanlığınca "MD: 117-1 TSK Birliklerinin Emniyet, Asayiş ve Yardımlaşma (EMASYA) Görevlerinde Kullanılmasına İlişkin Planlama Direktifi (EMASYA Direktifi)" hazırlanarak, Jandarma dahil Türk Silâhlı Kuvvetlenenin ilgili birlikleri ile Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Valilikler, İl Emniyet Müdürlükleri başta olmak üzere pek çok sivil makama da gönderilmiştir. 5442 Sayılı İl İdaresi Kanununun 1 l/D maddesine göre, Valiler, ilde çıkabilecek veya çıkan olayları; 


Öncelikle emrindeki kolluk kuvvetleri ile önlemeye çalışacaklar, emrindeki kuvvetlerle önlenmesini mümkün görmedikleri veya önleyemedikleri; aldıkları tedbirlerin bu kuvvetlerle uygulanmasını mümkün görmedikleri veya uygulayamadıkları takdirde, diğer illerin kolluk kuvvetleri ile bu iş için tahsis edilen diğer kuvvetlerden yararlanabileceklerdir. Bunun yanında, askerî birliklerden kuvvet talep edilmesinin usul ve esasları ise,Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında yapılan protokol ve Genelkurmay Başkanlığı 
tarafından hazırlanan ilgi direktif ile belirlenmiştir. Bu düzenlemelerde, valilerin, askerî birlik taleplerini EMASYA Bölge veya Tali Bölge Komutanlarına iletmeleri gerektiği öngörülmüştür... Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ayrılıkçı ve bölücü terör örgütü ile zamanında, süratli ve etkin bir şekilde mücadele edebilmesi için, bu bölgelerde, Genelkurmay Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığınca imzalanan protokol gereğince, Valilerden alman izin ve onaylarla kolluk kuvvetlerinin genel güvenliği sağlama yetkileri bulunan Kara Kuvvetleri 
Komutanlığı birimleri ve bunların harekât kontrolüne verilen Jandarma iç güvenlik birlikleri kullanılmaktadır. Dolayısıyla, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda, Hakkâri İl Jandarma Komutanlığı da, terörle mücadele görevinin yürütülmesinde, öncelikle aynı garnizon içinde bulunan Hakkâri Dağ Komando Tugay Komutanlığının (EMASYA Tali Bölge Komutanlığı), sonra bir üst komutanlık olan Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığının (EMASYA Bölge 
Komutanlığının) bir birimi durumundadır ve faaliyetlerini bu çerçeve de yürütmektedir. Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı; Genelkurmay Başkanlığının 21 Mayıs 2001 gün ve HRK: 7130-58-01/GHD.P1.Ş. (176) sayılı emri ile 2 nci Ordu/ Malatya'nın Harekât Kontrolünde görev yapmaktadır. 


Sonuç olarak; Hakkâri İl Jandarma Komutanlığı, belirtilen yasal mevzuat 
doğrultusunda terörle mücadele faaliyetlerini yürütmekte; emir komuta ilişkileri açısından, yasal düzenlemeler ile Protokol esaslarına göre yürütülen uygulamalar arasında hiçbir farklılık bulunmamaktadır. Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere Doğu, Güneydoğu Anadolu bölgesinde bulunan Jandarma Genel Komutanlığı birlikleri ile Jandarma Genel Komutanlığı arasındaki emir komuta bağlantısı diğer bölgelere göre farklılık göstermektedir. Batman, Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Siirt, Sunak, Şanlıurfa ve Van illerindeki Jandarma Genel Komutanlığı birliklerinin îç Güvenlik Harekâtının yürütülmesi ile ilgili konularda Kara 
Kuvvetleri Komutanlığı birliklerinin Harekât Komutası/Kontrolünde olduğu anlaşılmaktadır." 




***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder