13 Ekim 2016 Perşembe

Son Haçlı Seferi PKK AÇILIMI BÖLÜM 5





Son Haçlı Seferi PKK AÇILIMI  BÖLÜM 5 



Açılımcıları ele veren şifre: Okullarda and yasaklanması Bu topraklarda, kendi çocuklarımıza milletimizin adını öğretemeyeceğiz; onlara doğruluk, çalışkanlık, dürüstlük gibi temel değerlerimizi benimsetmeyeceğiz mi? 

17 DİYANET’TEN AÇILIM: 

Diyanet İşleri Başkanlığı Kürtçe Kur’an-ı Kerim çalışmalarını kısa sürede tamamlayacak. Bölgedeki vekil imam uygulamalarına son verilecek. Bölgeye 
gönüllü ve kadrolu imamlar gönderilecek. 

Okuma yazma bilmeyen, ağırlıkla da köylerde ve mezralarda oturan kişilerin, Kur’an-ı Kerim hangi dilden olursa olsun yararlanmaları mümkün değildir. 
Ayrıca, Kürtçe denilen Kurmanç lehçesine, kelime hazinesi ve ifade gücü bakımından, Kur’an’ı Kerim tercüme edilemez. 
Eğer maksat vatandaşlarımızın kutsal kitabımızı öğrenmeleri ise, bunun en doğru yolunun, nüfusumuzun yüzde 98’inin Türkçe bildiği ülkemizde, Türkçe 
Kur’an-ı Kerim’i okumalarıdır. Zaten fiili durum da böyledir. 
Bu gerçek dikkate alınmadığına göre, maksadın bu olmadığı görülüyor. Bu düzenleme de, herhalde diğer maddelerde olduğu gibi, bir lehçeden bir dil 
yaratma, sonra etnik kimlik oluşturma projesinin gereği olarak ele alınıyor. 
Öte yandan "Bölgeye gönüllü ve kadrolu imam verilmesi" PKK’nın da istediği bir şey. Böylece vekiller kadroya alınacağı gibi, güvenliğin sağlanamadığı 
bölgede sadece PKK yanlısı imamlar gönüllü olabilecektir. Böylece, devleti temsil eden, devletin camilerinde, devletin maaşlı imamlarıyla bölücülüğe resmi 
hizmet imkanı verilecek. 

Kısaca camilerimiz de PKK mevzileri haline dönüştürülebilecektir.

18 GAP TAMAMLANACAK: 

GAP Projesi 2012 yılına kadar tamamlanacak. 2 milyon kişiye istihdam yaratılacak. Bölgedeki işsizliğin giderilmesi için özel teşvikler getirilecek. 
GAP’ın tamamlanması, 26 maddenin tek doğrusu diyebiliriz. Ancak, bu iktidar ülkeyi 8 yıldır tek başına yönetmektedir. Sürekli GAP’ın tamamlanmasından 
söz ettiği halde bir çivi bile çakılmadığı, önümüzdeki dönemde ekonominin daha da çöküntüye gireceği dikkate alınırsa, değişen bir şeyin 
olmayacağını söyleyebiliriz. 
Durum böyle ise, bu madde niçin yazılmıştır? Bu da aynen "Alfabe değişmeyecek" cinsinden, diğer yapılanların üstünü örtmeye yarıyor. 

19 AND OKUNMAYACAK: 

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 250 yeni okul inşa edilecek. İlk Öğretim Okulları’nda ‘Türküm Doğruyum, Çalışkanım’ dizeleri ile başlayan And’ın okutulmasından vazgeçilecek. 
Bu yasaklamayı kim istiyor? Tabii ki, PKK, AB, AKP. Böylece bebek katilinin bir şartı daha yerine getirilecek demektir. 
Bin yıldır kan ve can bedeliyle vatan yaparak, yüksek bir medeniyet kurduğumuz bu topraklarda, kendi çocuklarımıza milletimizin adını öğretemeyeceğiz; 
onlara doğruluk, çalışkanlık, dürüstlük gibi temel değerlerimizi öğretemeyeceğiz öyle mi? Haddini bilmezlik ve inkarcılık doğrusu bu kadar olur. 
Aslında "And"ın yasaklanması açılımcıları ele veren bir şifre gibidir. Suçüstü halidir. 
Şöyle ki; bunlar, Atatürk sözünde durmadı, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir diyerek, devleti Türk Milleti esasına göre kurdu. 
Böylece diğer etnik kesimleri inkar, asimilasyon ve ayrımcılık yaptı. Biz "ayrımcılıkla mücadele" ederek, bu yanlışı düzelteceğiz." diyorlar. 

Demek ki, Atatürk ve arkadaşları, devleti ırklar koalisyonuna göre değil de, bir millet gerçeğine göre kurmakla büyük suç işlemiş. Atatürk düşmanlığının da gerçek kaynağı bu olsa gerek. 

Sanki; milletle etnisite aynı şeymiş, dünyada etnik/ırk ortaklığı esasına göre kurulmuş bir devlet varmış, etnik kesimler milletin birer parçası ve çoğunluğa 
mensup değilmiş gibi. Bu durumda asıl, "ayrımcılık", "bölücülük", "asimilasyonculuk" ve "inkarcılık" Türk Milleti gerçeğinin reddi ve onun bir parçasını koparmaya kalkışmaktır. 

Evrensel hukuka bakıldığında milletler, çoğunluğa ve azınlığa mensup olmak üzere iki gruptan oluşmaktadır. Bu çerçevede düzen eşit vatandaş, bir millet ve 
milli devlet temelinde üçlü bir yapıya göre kurulmaktadır. Azınlığa mensup olanlar ise, kültürlerini ve inançlarını bireysel planda hür olarak yaşayan, ülkenin eşit vatandaşlarıdırlar. Ayrımcılık yapamazlar, grup kimliği talep edemezler. Komik talepler 

Etnik kesimlere gelince, bunlarla ilgili olarak evrensel hukukta herhengi bir düzenleme yoktur, çoğunluğa mensup ve eşit haklara sahip vatandaşdırlar. Bizde olduğu gibi "kimliğimizin tanınmasını istiyoruz" şeklinde komik taleplerde bulunamazlar. Çünkü, buradaki kimlik, siyasi olmayıp toplumsaldır. Başka bir ifade ile, bir aileye veya aşirete mensubiyet yahut bir şehirden olmak, birilerinin kabul veya reddine bağlı olmayan objektif bir realitedir. Sade bir ifade ile aşiretler topluluğu diyebileceğimiz etnisite de aynı durumdadır. Bunların üzerine siyaset ve egemenlik iddiası inşa edilemez. 
İyi niyetliler için bir daha anlatalım. Büyük bir kültürün ve medeniyetin inşasını gerçekleştiren Selçuklu ve Osmanlı Cihan Devleti gibi Türkiye Cumhuriyeti’ni 
de Türk Milleti kurmuştur. Sahibi Türk Milletidir. Bu topraklarda binlerce yıldır kökeni ne olursa olsun birlikte yaşayan herkes, Türk Milleti’nin asli unsurudur. 
Hoşunuza gitse de, gitmese de bu yaşanmış bir gerçektir. 

İşte bunun inkar edilemez bir delili: 

Sultan Abdülhamit döneminde yapılan 1876 Anayasasında, devletin ve kurucusu olan Türk Milletin’in kimliği şöyle tarif edilmiştir: "Devletin resmi dili 
Türkçedir, Türkçe okuma yazma bilmeyen mebus ve memur olamaz, devletin neresinden seçilmiş olursa olsun, herkese Osmanlı mebusu denir." Dikkat 
edilirse, Türkçe bilenlerin sayıca az ve devletimizin en zayıf olduğu dönemde bile, devlet kimliği böyle tarif edilmiştir. 
Cumhuriyet döneminde bu kimlik tarifi aynen korunmuştur. 1924 Anayasası ile 1876 Anayasası arasında hiçbir fark yoktur. Hatta bu güne kadar ki bütün 
anayasalarımız da aynıdır. İşinize gelince Osmanlı ile övünüyorsunuz, iyi de buyurun, Osmanlı’ya da, devleti Türk kimliğine göre kurduğu için, utanmadan 
inkarcı, ayırımcı, asimilasyoncu ve baskıcı iftirasını yapın. İki yüzlülüğün bu kadarına da pes doğrusu.

20 ALFABE DEĞİŞMEYECEK: 

Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dilinin Türkçe olduğu ve alfabesinin 29 harften oluştuğuna ilişkin Anayasal ve yasal düzenlemeler korunacak. 
Müsterih olabiliriz. Alfabemiz değişmeyecekmiş. Acaba bu başarıyı neye borçluyuz? Peki alfabe değişsin veya değişmesin diyen var mı? PKK taleplerinde 
buna rastlamadık. Belki AB’nin sözcüleri böyle şeyler söylemiş olabilirler. Ehh bu da dikkate alınmasa ne yazar, değil mi? Bir rest de biz çekelim olmaz mı? 
İyi de, "PKK açılımı" için yapılacaklar listesine, yapılmayacaklar ne maksatla yazılıyor, doğrusu anlayamadık. Herhalde propaganda amacıyla konmuştur. 
Yarın: KÜRTÇE YAYINA YENİ DÜZEN 

6 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

*****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder