28 Ekim 2016 Cuma

Ülkücüler Bu Söyleme Mi Evet Diyecekler?




Ülkücüler Bu Söyleme Mi Evet Diyecekler?



AHMET BİCAN ERCİLASUN
08.09.2010  

          AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 03 Eylül 2010 tarihinde Diyarbakır’da yaptığı referandum konuşmasında aynen şöyle söyledi:


          “Ape Musa’nın yani Musa Anter’in acısını bizler unutamayız. Orhan Miroğlu’nun acısını bizler unutamayız. Diyarbakır Cezaevi’nde yedi yıl işkence gören Abdürrahim Semavi’nin çilesini bizler unutamayız. Şivan Perver’in hasretini görmezden gelemeyiz. Ahmet Kaya’nın gurbette vefatını hatırımızdan Çıkaramayız.”
          Evet, AKP Genel Başkanı Erdoğan aynen böyle söyledi. Başbakanın unutamadığı iki isme bir bakalım. Önce Orhan Miroğlu’ndan başlayalım.
          Miroğlu, cezaevinden çıktıktan sonra, kapatılan HADEP ve DEHAP’ta genel başkan yardımcılığı yapmış bir isim. Demokratik Toplum Partisi’nde de yine genel başkan yardımcılığı yapmış. Şu anda Taraf gazetesinde “Yüzleşme” adlı bir köşesi var. Bakınız bu köşede 09 Haziran 2010 tarihinde yazdığı  “Kürtler, vicdan ve şehadete dair birkaç söz” başlıklı yazıda ne diyor:  “Bayrak, millet, milliyetçilik gibi şeylerden korkarım! Din ve bayrak arasında kurulan kutsal ittifaktan korkarım!” Evet, başbakanın acısını unutamadığı insanlardan biri bu. Ülkücüler bunu unutamadığını ifade eden Erdoğan’ın bu söylemine iştirak edebilirler mi? Bu söylemdeki bir yöneticinin “Kürt açılımı”nın nereye kadar varacağından emin olabilirler mi? Ülkücüler, bu söylemdeki bir insanın Mustafa Pehlivanoğlu ve genel olarak ülkücüler hakkındaki sözlerinin samimiyetine inanabilirler mi? Ülkücüler, referandumu bu söylemle savunan bir insanın ısrarla istediği evet oyunu verebilirler mi?
          Şimdi de başbakanın acısını unutamadığı diğer isme, Musa Anter’e bakalım. Erdoğan sözlerine  “Ape Musa” diye başlıyor. Ape, “amca” demektir ve Kürtçülerin sempatilerini göstermek için kullandıkları bir tabirdir. Demek ki Musa Anter’i çok seviyorlar. Merak ediyorum, başbakan konuşmasını yazıya dökse  “ape”  kelimesindeki e harfi üzerine Kürtçüler gibi bir şapka da konduracak mı? Peki kim bu Musa Anter?
          Daha çocukluğunda, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanıma sövmekten 45 gün göz altında tutulmuş. Öğrencilik yıllarında, yaz aylarında Suriye’ye gidiyor ve orada ne kadar kaçak Kürtçü varsa onlarla buluşuyor. Kâmuran Bedirhan, Osman Sabri gibi Kürtçülerle. “Kürdistan’ı Kurtarma Cemiyeti” ni kuruyorlar. Sarı güneşli, sözde Kürt bayrağı ve silah üzerine yemin ediyorlar. 1940’ların başında Musa Anter İstanbul’da. Önce felsefe, sonra hukuk okuyor. Dicle Talebe Yurdu’nda Remzi Bucak, Faik Bucak, Tarık Ziya Ekinci gibi Kürtçülerle gizli faaliyet yapıyorlar; Suriye’de çıkan Kürtçü dergileri kaçak olarak getirtip yurtta okuyorlar. Musa Anter’in bu yılları, David McDowall’ın  “ Modern Kürt Tarihi ”  adlı eserinde şöyle anlatılıyor: “Anter, seçilen en parlak gençlerden biri olarak İstanbul’a hukuk okumaya gönderildi ve burada Kürdistan’ın farklı bölgelerinden gelen elli civarında genç aydınla temas kurdu.”  (Bilal Şimşir, II, s. 430). Musa Anter 1960’tan sonra Türkiye İşçi Partisi’nden milletvekili adaylığına teşebbüs ediyor. 1970’lerde Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nın önde gelen isimlerinden biri oluyor. Abdullah Öcalan’ın  “Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine Doğru”  kitabındaki ifadesiyle “Musa Anter Devrimci Doğu Kültür Ocaklarının ruhu gibiydi.”  (Bilal Şimşir, Kürtçülük II, s. 593). İsveç’te kaçak olarak yaşayan Abdülkadir Aygan’ın iddiasına göre 1992’de Musa Anter, Jitem tarafından öldürülmüştür. Aynı Abdülkadir Aygan’ın bir yıl kadar önceki faili meçhul iddialarına uyarak asit kuyularını açan polislerin köpek kemikleri nden başka bir şeye rastlamadıklarını da hatırlatalım. İsveç’teki bu kaçağın, Hürriyet gazetesi tarafından kendisiyle yapılan Anter’in öldürülmesiyle ilgili röportajda “ Altı ülkücü öldürdüm ” dediğini de bir tarafa not edelim.
          Evet, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “acısını bizler unutamayız”  dediği kişilerden biri de bu. Hayatı boyunca, Türkiye’yi bölmek için çalışmış, Kürdistan’ı kurmak için örgütlenip silah üzerine yemin etmiş, Öcalan’ın “Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nın ruhu” diye övdüğü Musa Anter

Şimdi söyleyin bakalım, ülkücüler, Erdoğan’ın bu söylemine rağmen evet diyebilirler mi?
          Yeniçağ, 08 Eylül 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder