13 Ekim 2016 Perşembe

Son Haçlı Seferi PKK AÇILIMI BÖLÜM 2




Son Haçlı Seferi PKK AÇILIMI  BÖLÜM  2  



Türk milletini Parça Parça etmek projenin temel hedefi Milletimizin " Türk, Kürt, Arap, Laz.." gibi parçalara ayrıştırılıp, bunun " Demokratikleşme " ve " Özgürleşme " Adıyla takdim edilmesi kararlaştırılan plan adım adım uygulunmak ta 

Yıkım projesinin arkasındaki en büyük gücün AB ve Avrupa Konseyi olduğu ortadadır. 

3 İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ARTACAK: 

Türk Ceza Kanunu’nun 216. Maddesi değiştirilerek ifade özgürlüğünün sınırları genişletilirken, nefret suçlarına ilişkin boşluk oluşmaması için tedbir alınacak. 
Herşeyden önce bu muğlak ifade, Anayasa’nın 14’üncü maddesi "Temel Hak ve Hürriyetlerin Kötüye Kullanılmaması" hükmüne aykırıdır. 
Yürürlükteki TCK 216. Madde; "Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep ve bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini diğer kesimler aleyhine kin ve 
düşmanlığa alenen tahrik eden kimseyi..." cezalandırıyor. Bu madde kaldırılırken, "Nefret suçlarına ilişkin boşluk oluşmamasına.." dikkat edilecekmiş. Bu geçersiz bir ifadedir, hiçbir anlamı yoktur. Çünkü nefret, "Kin ve düşmanlık,"ın tabii sonucudur, önlenmesi de mümkün değildir. Kanun metninden "Kin ve düşmanlık" kavramları çıkarılırsa, nefret suçuyla mücadelenin, herhangi bir anlamı kalacak mıdır? 
Bu tehlikeli düzenleme, Cumhurbaşkanı Gül’ün TBMM açılışında üzerinde durduğu, "Demokratik çoğulculuk", yani çok dilli, dinli, kültürlü, etnikli yapıyı esas alan zihniyet; 

-AB ve Avrupa Konseyi’nin finanse ettiği proje gereğince adı, "Demokratik Vatandaşlık ve İnsan Hakları" olarak değiştirilen vatandaşlık dersleri, (Dersler 
11.11.2009’da başlamıştır.) ile, 
-Bağımsız olarak çalışacak "Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu" kurulmasına dair kanun tasarısı,  Birlikte ele alındığında, milletimizin " Türk, Kürt, Arap, Laz.." gibi parçalara nasıl ayrıştırılacağı, bunun adına da neden " Demokratikleşme " ve " Özgürleşme "  dendiği çok açık bir şekilde görülecektir. Peki bütün bunlara kimlerin ihtiyacı var ve kimler istiyor? Tabii ki, AB. Hem de kendi ülkelerinde böylesine  uygulamalara, asla müsaade edilmediği halde. 

İç Çatışmaya Zemin; 

Bizim yöneticilerin, bu gerçekleri milletimizden gizlemek için, " Bunları bize kimse dayatmıyor, kendimiz yapıyoruz " şeklindeki beyanları çok ilginçtir, sanki bir oyunun sahnelendiğini gösteriyor. Düzenlemenin zamanlaması da dikkat çekicidir. "PKK açılımı" ile hızlanan gerginliğin; şehirlerdeki taşlı, baltalı, molotoflu yakıp yıkmaların ve öldürmelerin tam ortasında, TCK 216’nın gündeme getirilmesi manidar değil mi? Bu madde kalkar, sosyal kesimler arasında kin ve 
düşmanlık alabildiğine kışkırtılırsa, iç çatışma ortamına tam manasıyla hazırlanmış olmayacak mı? 

4 VATANDAŞLIKTAN ÇIKMAYA DÜZEN: 

12 Eylül darbesinde Avrupa’ya kaçan ve Türk vatandaşlığından çıkmış kişilerin yeniden vatandaşlığa dönüşü sağlanacak. 

30 yıl önceye kadar uzanan bir zamanda vatandaşlığı düşenler, tekrar vatandaş yapılarak Türkiye’ye getirilecek. Bu kimin aklına gelmiş, kim istiyor, nasıl bir 
ihtiyacı karşılayacak? Hemen açıklayalım, bunu isteyen teröristbaşı Öcalan’dır. 

Bunun delili pek çoktur. Ama bir örnekle yetinelim. 

Abdullah Öcalan’ın, ’4. Avrupa Birliği, Türkiye ve Kürtler’ konulu konferansa gönderdiği 9 maddelik mesajdan; " Bir toplumsal barış ve demokratik katılım 
yasası çıkarılmalı, bu yasayla gerillanın, ceza evindekilerin, yurt dışındakilerin ve yurt dışına çıkmak zorunda kalmış tüm sürgünlerin hiçbir kayıt konmadan 
demokratik siyasal yaşama katılması sağlanmalıdır."(Özgür Gündem.org 6.12.2007) 
Terörle mücadele adına hazırlanan bu pakette yer alan hususlarla, terörist başının istekleri birbiriyle ne kadar da örtüşüyor değil mi?. Sanki bebek katili şart koşuyor, yöneticiler gereğini yapıyor. 

Böylece cezaevleri ve yurt dışında ne kadar bölücü ve terörist varsa, toplanıp meydanlara sürülebilecektir. Adeta teröristlere ve bölücülere takviye güç 
hazırlanıyor. Hatta oralarda özel eğitimden geçirilmiş militanlarla destekleneceği açık değil mi? 

5 YENİ VATANDAŞLIK HAKKI VERİLECEK:

Teröre bulaşmadığı ve silahlı eylemlere karışmadığı tespit edilen Kürt kökenli vatandaşlara İçişleri Bakanlığı’nın önerisiyle yeniden vatandaşlık hakkı verilecek.  
Böylece teröristbaşının bir talebi daha karşılanmış olacaktır. 
Teröre bulaşmayanlar denilmekle, terör örgütü mensupları kastediliyor olmalı. İçişleri Bakanlığı bunların isimlerini dahi bilemezken, teröre bulaşıp 
bulaşmadıklarını nasıl anlayacak? Bu çeşit boş ifadeler, sadece vatandaşın uyanmasını önlemeye yönelik olabilir. 
Kısaca bütün teröristler ülkemize gelip, elini kolunu sallayarak, Doğu ve Güneydoğu’da örgütlü çalışmalara katılabilecektir. Bölgede yığınağa devam ediliyor. 
Dışarıdan gelenlerin daha şimdiden devreye girerek, bölücü partinin eylemlerinde ve mitinglerinde konuşmalar yapması, olacaklar hakkında fikir vermeye yetmez mi? 

Mahmur Kamp' ını bölücü yuvası Kandil ve PKK’dan ayrı düşünmek büyük hatadır 


6 KAMPLAR BOŞALACAK:

Mahmur Kampı Birleşmiş Milletler ve Irak devletiyle yapılacak işbirliği içinde boşaltılacak. 6-7 bin mültecinin Türkiye’ye yerleşmesi sağlanacak. 
16 yıl önce teröristbaşının çağrısı üzerine, Hakkari’nin Eruh ve Şemdinli gibi sınır bölgelerinden Irak’a geçerek yerleşenlerin yaşadığı kamp. Bu güne kadar 
kimse bunlara gidin de, gelmeyin de demedi, ama örgüt emriyle orada kaldılar. 
Adeta küçük bir şehir büyüklüğündeki bu kampı, Kandil’den ayrı düşünmek mümkün değildir. Çünkü bu bir PKK kampıdır. Burada, çocuk, kadın, yaşlı 
demeden herkes; PKK bayrakları, bebek katilinin posterleri altında eğitim görmektedir. 11 bin civarındaki bu militan güç ülkemize getirilip, yerleştirilmekle, bölgede bölücü terör ciddi bir takviye almış olacaktır. 
Yeniçağ Gazetesi’nin haberine göre, (24.12.2009) Habur militanları Türkiye’ye gelmek için 10 şart koşmuşlar. Bunlar; kendilerine toplu yerleşim birimi 
kurulmalıymış, Kürt kimliği Anayasa’ya girecekmiş, bebek katilinin yol haritası açıklanacakmış ve tecriti kaldırılacakmış, askeri operasyonlar 
durdurulacakmış, Kürt sorununa siyasi çözüm bulunacakmış, örgütle diyalog kurulacakmış, Kürt tarihi, Kürtçe eğitim ve öğretimi yapılacakmış, koruculuk 
kaldırılacakmış.. 

Barzani de; "Mahmur’un boşaltılması için aktif bir çaba içine giremeyiz," dedikten sonra, alay edercesine; "Eğer bizi Mahmur bölgesinden sorumlu 
tutuyorsanız, Kerkük de sorunlu bir bölge, sorumluluğunu bize verin, Kürdistan sınırları içine alınsın." şeklinde konuşmuş. 
İşte, Bağdat anlaşmasına göre, Irak’ın kuzeyinde PKK’yı etkisizleştirme sözü veren Barzani ve içimize almak için can attığımız PKK üssü Mahmur’un 
durumu böyle. 

Bu düzenlemeyi kim istiyor, buna kimin ihtiyacı var? Açık değil mi, AB ve teröristbaşı istiyor, böyle bir yığınağa PKK’nın ihtiyacı çok. (Delili 4’üncü madde 
açıklamasında verilmiştir.) 

Yarın: DİYARBAKIR CEZAEVİ 
12/01/2010 - 20:43:59 

3 CÜ  BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder