Adana Protokolü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Adana Protokolü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Kasım 2019 Salı

TÜRKİYENİN İRAN, İSRAİL/FİLİSTİN VE SURİYE POLİTİKASI 2009, BÖLÜM 6

TÜRKİYENİN İRAN, İSRAİL/FİLİSTİN VE SURİYE POLİTİKASI 2009, BÖLÜM 6



Türkiye - Suriye Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi.,

Beşar Esad’ın 15-16 Eylül tarihlerindeki Türkiye ziyaretinde kurulması  kararlaştırılan Türkiye-Suriye Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin bakanlar düzeyindeki ilk toplantısı Türkiye’den 10 Suriye’den de 15 Bakan’ın katılımıyla 13 Ekim tarihinde Halep’te ve Gaziantep’te gerçekleştirildi. 
Bu toplantının amacı taraflar arasındaki işbirliği alanlarının tartışılması ve gerekirse işbirliği öngörülen alanlara dönük anlaşmalar, protokoller ve mutabakat zabıtlarının imzalanmasıydı. Yani iki ülkenin ekonomik ve kültürel anlamda tam entegrasyona doğru giden yolda çok önemli bir adım atmasının 
sağlanması hedeflenmekteydi. Halep ve Gaziantep’te düzenlenen toplantıların ardından taraflar arasında yaklaşık 40 protokol, proje, mutabakat zaptı ve anlaşma üzerinde çalışma kararı alınırken, bunların hayata geçirilmesi için ilgili bakanlıkların 10 gün içinde kendi eylem planlarını hazırlamaları öngörülmüş tür.144 

İlgili birimlerin hazırladıkları eylem planlarını aynı zamanda muhataplarıyla da paylaşmaları kararlaştırılmıştır. Ardından da Aralık 2009’da Başbakan Erdoğan’ın Şam ziyaretinde düzenlenecek olan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 1. Konsey Toplantısı’nda eylem planlarından uygulanabilir olanların hayata geçirilmesine karar verilmiştir.145 
Zirvenin bir önemli gündemi de iki ülke arasında vizeleri kaldıran anlaşmanın  imzalanmasıydı. Görüşmelerin ardından taraflar Kilis Öncüpınar 
Gümrük Kapısına geldiler ve Türkiye ile Suriye arasında vize muafiyeti içeren anlaşma Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim tarafından imzalanmasının ardından ilk vizesiz geçişler gerçekleştirildi.146

22-23 Aralık 2009 tarihlerinde Şam’da düzenlenen toplantı, bir anlamda 13 Ekim’de tarafların üzerinde mutabık kaldığı işbirliği alanlarının somut anlaşmalara dönüştürülmesini sağlayacağından her iki taraf açısından da oldukça önemli ve tarihi bir toplantı olarak görülmekteydi. Toplantıda, dışişleri bakanlıkları arasında işbirliği, turizm, eğitim, gençlik ve spor, müteahhitlik, toplu konut, sınır kapılarının ortak kullanımı, karşılıklı kültür merkezleri kurulması, yerel yönetim, denizcilik, sivil havacılık, demiryolları, bilgi ve iletişim 
teknolojileri, tarım, su kaynaklarının etkin kullanımı, hayvan sağlığı, Asi Nehri üzerinde ortak baraj inşası, yüksek öğretim ve radyo-televizyon alanlarına ilişkin 51 adet işbirliği anlaşması ve mutabakat zaptı imzalandı. Suriye’nin resmi haber aşansı SANA’da konuyla ilgili verilen haberde “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ilanı, iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihinde en önemli adım sayılmasıyla gelişen ikili ilişkileri taçlandırma niteliği taşıyor. Şüphesiz iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde sahip olunan ortak kültür ve derin tarihi bağların büyük bir katkısı oldu” ifadesi kullanılmıştır.147

Ekonomik İlişkiler.,

Suriye’yi Türkiye için değerli kılan faktörlerden biri, bu ülkenin Türkiye’nin Arap dünyasına girişi için bir kapı niteliği görmesidir. 
Bunun farkında olan Başbakan Erdoğan “Suriye bizim için sadece 20 milyonluk bir pazar değil, 320 milyonluk Arap dünyasına açılan kapıdır” demiştir. Suriye’de üretilen mallar Mısır, Irak, Ürdün, Kuveyt ve Libya gibi ülkelerin de aralarında bulunduğu 12 ülkeye gümrüksüz girebilmektedir. Bu yüzden Türk yatırımcılar Suriye’de üretim yaparak, ürettikleri malları gümrüksüz olarak bu ülkelere satabilecektir. 
İki ülke arasındaki ticaretin ve vizesiz seyahatin oluşturduğu gelişme trendini gerek Suriye’de gerekse Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde açıkça görmek mümkündür. Mesela Gaziantep şimdiden özellikle Arap dünyasına yönelik ihracatta yıllık üç milyar doları yakalamış 
durumdadır.148 

Türkiye ile Suriye arasında son yıllarda ticaret hacminde hızlı bir artış gözlemlenmektedir. Bunun bir göstergesi olarak 2002 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacminin 724 milyon dolarken, 2009’un sonuna gelindiğinde bu rakamın 2 milyar doları aştığını söylememiz yeterli olacaktır.149 Bu trend 2009 yılında da sürmüş, ayrıca iki ülke imzalanan anlaşmalarla birbirlerine yaptıkları ticaretin önündeki gümrük, kaçakçılık gibi sorunların önüne geçmeyi hedeflemiştir. 

Kaynak: TÜİK verilerinden derlenmiştir.

Tabloda da görüldüğü üzere, AK Parti’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana Türkiye’den Suriye’ye olan ihracat sürekli artmıştır. 
Dünya Ekonomik Krizi nedeniyle Türkiye’nin toplam ihracatında ciddi bir düşüşün yaşandığı 2009 yılında da bu yükseliş devam etmiş ve bir önceki yıla göre yaklaşık %30’luk bir artış gerçekleşmiştir. Buna karşılık Suriye’den gerçekleştirilen ithalat oranında önemli bir gerileme görülmektedir. Türkiye Suriye ekonomik ilişkilerinde son sekiz yıllık dönemde gerçekleşen iyileşme ve bu iyileşmenin getirdiği ticaret artışının sonucunda gelinen noktanın, yaklaşık 90 milyon nüfusu barındıran bu iki ülke açısından yeterli düzeyde olmadığının 
da altını çizmek gerekir. 2009 yılında 1.752 milyon dolara ulaşan ticaret hacminin böyle büyük bir nüfus potansiyeline sahip iki komşu ülke açısından yetersiz olduğunu, Avrupa’daki benzer ölçekteki ülkeler arasındaki ticaret hacminin 50 milyar dolardan az olmadığını da eklemek gerekir.

İki ülke arasında vizelerin kaldırılması ticaretin olması gereken seviyeye yükseltilmesi konusunda önemli katkılar yapacaktır Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Hatay gibi şehirlerde artık insanlar Halep’e günübirlik alışverişe gitmekte, Suriye’den de aynı amaçla vatandaşlar Türkiye’ye rahat bir şekilde gelebilmektedirler. Bu durum bölgedeki sanayici ve iş adamları birlikleri tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Gaziantep Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Ömer Küsbeoğlu, vizenin kaldırılmasıyla iki ülke arasında karşılıklı ticaret yapan esnafa büyük kolaylık sağlandığını söyleyerek bu kararın ticaret hacmini artıracağını belirtmiştir: “Son dönemde Halep ve Gaziantep esnaf odaları birlikleri arasında değişik alanlarda işbirlikleri yapmaya çalışıyoruz. Vizenin kalkması bu çalışmalarımızı hızlandıracak. 
Bugüne kadar vize ile uğraşmak istemeyen esnaf, sınır ticaretine çok yönelmiyordu. Ancak bundan sonraki süreçte her iki ülkeden de karşılıklı ticarette artış olacak. Bu ticareti artıracak ve ekonomiyi canlandıracak.”150

Sonuç

Türk dış politikasının son yıllarda en iyi ilişki içerisinde olduğu ülkelerin başında Suriye gelmektedir. Bu durum sadece Türkiye’nin değil, Suriye’nin de çıkarlarına hizmet etmektedir. Nitekim uzun yıllar Batı’nın sadık bir dostu olmuş ve halen de Batı ile en iyi ilişkileri olan Müslüman ülkelerden biri olan Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak Suriye’nin uluslararası platformlardaki prestijini artıracaktır. Babası 
Hafız Esad’ın tersine, Beşar Esad Suriye’yi dünya ile daha entegre bir devlet haline getirmeye çabalamakta ve bunun için de Türkiye ile ilişkilerini bir araç olarak kullanmaktadır. Yani deyim yerindeyse Türkiye-Suriye ilişkilerinin iyi olması tam bir ‘win-win situation’ı (iki tarafında kazançlı çıktığı durumu) beraberinde getirmektedir.

İki ülke arasındaki iyi ilişkiler gerçekleşen üst düzey ziyaretlerin sıklığına da yansımaktadır. Bakan düzeyinde Türk yetkililerin 2009 yılında en çok ziyaret gerçekleştirdikleri ülkelerin başında Suriye gelmektedir. Başta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu olmak üzere birçok bakan Suriye’deki meslektaşları ile görüşmüşler ve birçok konuda işbirliğini artırıcı önlemler almışlardır. Görüşmelerin mahiyeti iki ülke ilişkileri ile sınırlı da değildir. Suriye’nin Irak’la yaşadığı sorunda Türk Dışişleri yetkilileri taraflar arasında arabuluculuk görevi görmüşlerdir. Ayrıca Lübnan Başbakanı Saad Hariri’nin 20 Aralık’ta Şam’ı ziyaret etmesinde yine Ankara önemli bir rol oynamıştır.151 

Suriye bu görüşmelerde Türkiye’ye tam bir güven duymakta ve Türkiye’nin arabuluculuğunu kabul etmektedir. Bu da ilişkilerin geldiği düzeyi gösteren belirgin işaretlerden biridir. Uzun yıllar birbirlerine mesafeli duran iki komşu, artık “sınırları aşan” birbirlikteliğe ulaşmışlar ve bunu da sürdürecekleri konusunda tüm dünyaya mesaj vermektedirler.


Türkiye’nin İran, Filistin/İsrail ve Suriye Politikası 2009 Kronoloji 

3 Ocak 27 Aralık 2008’de İsrail Hava Kuvvetleri’nin Gazze’deki hedefleri vurmasıyla başlayan Dökme Kurşun Operasyonu’nun ikinci safhası olan kara operasyonu İsrail Kara Kuvvetleri’nin bölgeye Kuzey ve Güney’den girmesiyle başlamıştır.

5 Ocak Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim temaslarda bulunmak üzere Ankara’yı ziyaret etmiştir.

12 Ocak Ahmet Davutoğlu Şam’a giderek Devlet Başkanı Beşar Esad ve Dışişleri Bakanı Velid Muallim ile görüştü.

15 Ocak İsrail askerleri Gazze’den geride en az 1400 (siviller, kadın ve çocuk dahil) ölü bırakarak çekilmiştir.

19 Ocak Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Kuveyt’te yapılan Arap Birliği Zirvesi’nde yaptığı konuşmada İsrail’in “terörist devlet” olarak ilan edilmesi çağrısını yapmıştır.

27 Ocak Lübnan tarafından Şam’a atanan ilk büyükelçi olan Mişel Kuri’nin tayini Suriye yönetimi tarafından onaylandı. 

27-28 Ocak İran’a resmi bir ziyarette bulunan dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen İran Ticaret Bakanı Mesud Mir Kazımi ile görüşmesinde, Türkiye’nin İran’la karşılıklı ticaretin artırılmasına büyük önem verdiğini ve iki ülke arasında bir ekonomik ortak alan oluşturmak istediğini söyledi.

29 Ocak İsviçre’nin Davos kasabasında Dünya Ekonomik Forumu’ndaki bir panelde Başbakan Erdoğan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’le canlı yayında tartışmış, İsrail’in Filistin politikalarını sert bir dille eleştirmiş ve toplantıyı terk etmiştir. İran siyasi liderleri bu tutumundan dolayı Erdoğan’ı tebrik ve teşekkür mesajları yayımlandı.

30 Ocak İsrail Cumhurbaşkanı Perez Erdoğan’ı arayarak yaşananlardan dolayı üzüntüsünü ifade etmiştir.

5 Şubat ABD, PJAK’ı terörist bir örgüt olarak ilan ederek ona karşı birtakım yaptırımlara karar verdi. Türkiye bu kararı olumlu karşıladığını açıkladı.

10 Şubat İsrail’de parlamento seçimleri yapıldı. Tzipi Livni’nin Kadima Partisi 28 sandalye kazanırken, Benjamin Netanyahu’nun Likud partisi ise 27 sandalye kazanabildi. Ancak Cumhurbaşkanı Şimon Perez hükümeti kurma görevini Netanyahu’ya verdi. 


14 Şubat İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı Avi Mizrahi Türkiye’yi Ermenilere ve Kürtlere yönelik katliamlarda bulunmakla suçladı. Türkiye sert tepki gösterdi.

16 Şubat İsrail Genelkurmay Başkanı Gabi Ashkenazi İlker Başbuğ’u arayarak Avi Mizrahi’nin sözlerinden dolayı özür diledi ve açıklamaların kişisel olduğunu belirtti.

24 Mart Suriye Lübnan’a ilk büyükelçisini atadı. 

1 Nisan Netanyahu’nun kurduğu sağcı koalisyon hükümeti Knesset’te güvenoyu alarak göreve başladı. 

5 Mayıs İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Suriye ziyareti kapsamında Devlet Başkanı Beşar Esad ile bir araya geldi. 

12 Haziran İran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası yaşanan karışıklıklar üzerine Türkiye, İran’ın istikrarının Türkiye ve bölge için önemine vurgu yaparak seçim sonuçlarını tanıdığını açıkladı.

22 Temmuz Başbakan Erdoğan, Beşar Esad’ın daveti üzerine Suriye’ye gitti. 

19 Ağustos Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, İran’ın başkenti Tahran’daki resmi ziyareti kapsamında dini lider Ayetullah Ali Hamaney ile görüştü.

31 Ağustos Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Irak ile Suriye arasında patlak veren krize çözüm bulmak amacıyla Suriyeli meslektaşı Velid Muallim ile Şam’da görüştü.

12-13 Eylül Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Tahran’da Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Dışişleri Bakanı Manuçer Muttaki ve Nükleer Başmüzakereci Said Celili ile İran nükleer sorununun çözümüne ilişkingörüşmeler yaptı.

15 Eylül Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad Türkiye’ye geldi. 

16 Eylül Türkiye ile Suriye arasında vize uygulamasını kaldıran anlaşma imzalandı. 

12 Ekim Anadolu Kartalı Askeri tatbikatı İsrail’in çağırılmaması üzerine diğer katılımcı ülkeler olan Amerika, İtalya ve Hollanda’nın da katılmayacağını 
bildirmesi üzerine ulusal düzeyde gerçekleştirildi. 

13 Ekim Türkiye ile Suriye arasındaki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin bakanlar düzeyindeki ilk toplantısı 

Türkiye’den 10, Suriye’den 15 bakanın katılımıyla Halep ve Gaziantep’te gerçekleştirildi. 

 TRT’de yayınlanan ‘Ayrılık-Filistin’ dizisindeki bazı sahneler İsrail hükümetince sert bir dille eleştirilmiş ve iki ülke arasında yeni bir kriz doğurmuştur. 

27-28 Ekim Başbakan Erdoğan’ın İran ziyareti. Ziyaret sırasında ekonomik işbirliği ve İran nükleer sorunu görüşüldü.

7 Kasım UAEK Başkanı Muhammed el-Baradey, İran’ın düşük oranda zenginleştirmiş olduğu uranyumu Türkiye’de depolaması ve bunun karşılığında kendisine nükleer enerji santrali için ihtiyaç duyduğu miktarda yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum verilmesi önerisinde bulundu.

9 Kasım Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ian Kelly “UAEK’nın sunduğu şekliyle” teklifi desteklediklerini ifade etti.

19 Kasım İran’ın Tebriz kentinde Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ile görüşen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “5+1 Grubu”nun İran nükleer sorunuyla ilgili toplandığı günün öncesinde İran’ın kararını değiştirmeye çalıştı.

27 Kasım UAEK İran’ı kınayarak ülkesinde yeni kurduğu ve varlığı yeni ortaya çıkan nükleer tesisteki faaliyetlerini askıya almasını istedi. Türkiye çekimser oy kullanarak karara destek vermedi.

23 Aralık Başbakan Erdoğan beraberindeki 200’ü aşkın bürokrat ve işadamıyla 50’nin üzerinde anlaşma imzalamak üzere Şam’ı ziyaret etti. 

27 Aralık Dışişleri Bakanı Davutoğlu İran Dışişleri Bakanı Manuçer Muttaki ve ABD Başkanı Barack Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı General Jim Jones ile gerçekleştirdiği telefon görüşmelerinde, UAEK’nın önerileri çerçevesinde barışçı bir çözüme ulaşılabilmesi için tarafları gerekli adımları atma konusunda harekete geçirmeye çalışmıştır.


DİPNOTLAR;

1 Bu Makalenin bir kısmı “Ortadoğu Yıllığı 2009” isimli kitapta da yayınlanmıştır.
2 “Terör örgütü PJAK’tan itiraf”, Zaman, 11 Ocak 2009.
3 “ABD PJAK’ı terörist örgüt ilan etti”, Ntvmsnbc, 5 Şubat 2009.
4 “Genelkurmay: PJAK’ın terör listesine alınması olumlu”, Yeni Şafak, 6 Şubat 2009; “Türkiye Pejak’ın ABD terör listesine alınmasından memnun”, IRNA, 6 Şubat 2009.
5 “Terör örgütüne üçlü darbe”, Hürriyet, 6 Mayıs 2009.
6 “İran’dan 20 bin askerle Kandil Dağı’na operasyon”, Milliyet, 3 Mayıs 2009.
7 “Irak’tan İran’a kınama”, Zaman, 5 Mayıs 2009.
8 “Barzani yönetimi, Türkiye ve İran’ı BM’ye şikayet edecek”, Milliyet, 10 Ocak 2009.
9 “Iraklı Kürtlerin İddiası”, Hürriyet, 6 Ekim 2009.
10 “İran- Türkiye güvenlik heyeti Van’da biraya geldi”, IRNA, 22 Nisan 2009.
11 “İran- Türkiye sınır güvenlik toplantısı düzenlendi”, IRNA, 17 Haziran 2009.
12 Anthony H. Cordesman, “The Iran Attack Plan”, Wall Street Journal, 25 Eylül 2009.
13 .......................ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Temmuz ayı başında yaptığı “İran’ın nükleer tehdidinin ortadan kaldırılması için askeri müdahalenin 
gerekliliğine inanması halinde İsrail’in yoluna çıkmayız” şeklindeki açıklamasını buna örnek olarak verebiliriz. 
http://www.byegm.gov.tr/ayintarihidetay.aspx?Id=542&Yil=2009&Ay=7
14 “Davutoğlu, Celili ile görüştü”, Zaman, 13 Eylül 2009.
15 “Erdoğan: Batı İran’a olumlu yaklaşsın”, Radikal, 28 Ekim 2009.
16 “Erdoğan’dan İran’a: Komşularınla dost ol”, Yeni Şafak, 28 Ekim 2009.
17 Robert Tait, “‘Iran is our friend,’ says Turkish PM Recep Tayyip Erdogan”, Guardian, 26 Ekim 2009.
18 “The Turkish Temptation”, Wall Street Journal, 30 Ekim 2009.
19 “Erdogan verurteilt Sanktionen im Atomkonflikt mit Iran”, Der Spiegel, 1 Kasım 2009.
20 “Erdogan verteidigt Iran ‘Unfairer Westen’”, Süddeutsche Zeitung, 26 Ekim 2009.
21 “Iran hails Turkey’s nuclear support”, Al Jazeera English, 27 Ekim 2009.
22 “İran’la nükleer çözümde Türkiye sürprizi”, Hürriyet, 8 Kasım 2009.
23 “Washington: İran uranyumunun Türkiye’ye gönderilmesini destekliyoruz”, Zaman, 10 Kasım 2009.
24 http://www.byegm.gov.tr/ayintarihidetay.aspx?Id=546&Yil=2009&Ay=11
25 Zeynep Gürcanlı, “Davutoğlu’ndan yoğun telefon diplomasisi”, Hürriyet, 13 Kasım 2009.
26 “Ahmedinejad: Türkiye samimi bir rol oynamaya çalışıyor”, Hürriyet, 17 Kasım 2009.
27 “Crowley: Türkiye’nin İran’la güçlü ilişki kurması faydalı”, Sabah, 16 Kasım 2009.
28 “İran’ı uyardı: Çözüm için zaman tükeniyor”, Zaman, 16 Kasım 2009.
29 Meir Javedanfar, “Is Iran dropping Russia for Turkey?”, Guardian, 17 Kasım 2009.
30 “İran, yurtdışında uranyum depolama önerisini reddetti”, Zaman, 19 Kasım 2009.
31 “Davutoğlu: İran’ın nükleeri menfaatlere uygun çözülmeli”, Milliyet, 21 Kasım 2009.
32 “Uranyuma depo Küçükçekmece”, Hürriyet, 22 Kasım 2009.
33 “Tebriz’de ikna turu”, Yeni Şafak, 22 Kasım 2009.
34 http://www.byegm.gov.tr/ayintarihidetay.aspx?Id=546&Yil=2009&Ay=11
35 “Türkiye’den İran’a üstü kapalı jest”, Hürriyet, 27 Kasım 2009.
36 “Davutoğlu, İran konusunda telefon görüşmeleri yaptı”, Zaman, 26 Kasım 2009.
37 “Türkiye, İran’ı eleştiren karar tasarısına çekimser oy verdi”, Zaman, 28 Kasım 2009.
38 “İran, 10 yeni nükleer tesis inşa edecek”, Sabah, 29 Kasım 2009.
39 http://www.byegm.gov.tr/ayintarihidetay.aspx?Id=546&Yil=2009&Ay=11
40 “İran’dan BM’nin nükleer teklifine yeşil ışık”, Hürriyet, 13 Kasım 2009.
41 .........Bu çerçevede 5 Aralık’ta İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Nükleer Başmüzakerecisi Said Celili ile Ankara’da görüşen Başbakan Erdoğan, 7 Aralık’ta gittiği ABD’de gerek Başkan Obama ile yaptığı görüşmede ve gerekse bu ülkedeki medya kuruluşlarıyla röportajlarında İran konusunda Türkiye’nin bilinen pozisyonunun altını çizmiş ve sorunun diplomatik yollarla çözülmesi için tüm tarafları uzlaşı içerisinde hareket etmeye çağırmıştır. “Erdoğan: İran-Türkiye ilişkileri son 20 yılda çok daha ileri düzeye taşınmıştır”, 
IRNA, 9 Aralık 2009.
42 http://www.byegm.gov.tr/ayintarihidetay.aspx?Id=547&Yil=2009&Ay=12
43 “İran’dan Türkiye’ye övgü”, Hürriyet, 15 Aralık 2009.
44 “Obama: Türkiye, İran konusunda destek olacak”, BBC Türkçe, 7 Aralık 2009; “Crowley: Türkiye’nin İran’la güçlü ilişki kurması faydalı”, Sabah, 16 Kasım 2009.
45 “Tüzmen: İran ve Türkiye aralarındaki ilişkileri devam etmek amacındalar”, IRNA, 29 Ocak 2009.
46 “Tüzmen: İran’la bir ekonomik ortak alan oluşturmak istiyoruz”, Milliyet, 27 Ocak 2009.
47 “Türkiye- İran iş forumu Ankara’da düzenlendi”, IRNA, 28 Nisan 2009.
48 “İran’la ticareti ulusal parayla yapalım”, Hürriyet, 28 Nisan 2009; “Türkiye- İran iş forumu Ankara’da düzenlendi”, IRNA, 28 Nisan 2009.
49 http://www.byegm.gov.tr/ayintarihidetay.aspx?Id=539&Yil=2009&Ay=4
50 “Türkiye- İran arasında sınır ticareti protokolü imzalandı”, IRNA, 20 Temmuz 2009.
51 “Türkiye-İran sınırında serbest sanayi bölgesi”, Fars Haber Ajansı, 20 Ekim 2009; “Nihat Ergün: İran – Türkiye sınırında serbest sanayi bölgesi kurmayı amaçlıyoruz”, IRNA, 26 Eylül 2009; Erdal Sağlam, “İran’la sınırda ortak sanayi bölgesi gündemde”, Hürriyet, 20 Ekim 2009.
52 “İran’la ticaret TL ve riyal ile yapılacak”, Zaman, 28 Ekim 2009.
53 “İran-Türkiye ticari ilişkilerinde büyük gelişme”, Fars Haber Ajansı, 28 Ekim 2009.
54 “Rahimi: İran ve Türkiye ticaret hacmi 30 milyar dolara çıkacak”, IRNA, 28 Ekim 2009.
55 “İki ülkenin iradesi ciddi bir iradedir”, Yeni Şafak, 28 Ekim 2009.
56 “İmzalar atıldı, İran’la iki kapı daha açılıyor”, Zaman, 9 Aralık 2009; “İran ve Türkiye sınır illeri arasında iş birliği anlaşması imzalandı”, IRNA, 9 Aralık 2009.
57 “Gül: Konjonktür uyarsa Nabucco’ya İran da girebilir”, Milliyet, 9 Mayıs 2009.
58 Zeynep Gürcanlı, “ABD’den İran gazına yeşil ışık yok”, Hürriyet, 13 Temmuz 2009.
59 “Yıldırı’dan İran’a: ‘Nabucco’a hoş geldiniz’”, Hürriyet, 28 Eylül 2009.
60 “Erdoğan: Türkiye- İran arasında çok ciddi anlaşmalara imza atılmıştır”, IRNA, 4 Kasım 2009.
61 “İran doğalgazı için bir adım daha”, Zaman, 28 Ekim 2009.
62 “Bakan Yıldız: İran’da yeni bölgede doğalgaz arayacağız”, Zaman, 27 Ekim 2009.
63 “İsrail saldırısı Türkiye’yi İran’a yaklaştırdı”, Milliyet, 23 Ocak 2009.
64 “İran’dan Hamas teşekkürü”, Hürriyet, 21 Ocak 2009.
65 “Ahmedinejad’dan Erdoğan’a teşekkür”, Yeni Şafak, 31 Ocak 2009.
66 “İran’dan Erdoğan yorumu”, Hürriyet, 30 Ocak 2009.
67 “Nobel Barış Ödülü Erdoğan’a verilsin”, Zaman, 1 Şubat 2009; “İran: Erdoğan’a Nobel verilsin”, Milliyet, 2 Şubat 2009. 
68 “Başbakan Erdoğan Tahran’da ‘hemşeri’ oldu”, Radikal, 2 Şubat 2009.
69 “Erdoğan, Ahmedinejad’ı kutladı”, Zaman, 14 Haziran 2009; “Cumhurbaşkanı Gül, Ahmedinejad’ı kutladı”, Zaman, 14 Haziran 2009.
70 ....................“Davutoğlu: Türkiye ile İran arasındaki köklü ilişkilerin aynı şekilde sürdürülmesi hepimizin dileğidir”, IRNA, 16 Haziran 2009.
71 http://www.byegm.gov.tr/ayintarihidetay.aspx?Id=540&Yil=2009&Ay=6; “Davutoğlu, 
BAE Dışişleri Bakanı Nahayan ile görüştü”, Zaman, 22 Haziran 2009.
72 “Gül: İran’ın istikrar, güvenlik ve huzuru Türkiye için çok önemlidir”, IRNA, 25 Haziran 2009.
73 “Erdoğan’dan İran’da sıcak mesajlar”, Zaman, 28 Ekim 2009.
74 “Ahmedinejad’dan Erdoğan’a İsrail övgüsü”, Hürriyet, 27 Ekim 2009.
75 “Rahimi: Türkiye, İran’ın her zaman saygın, değerli ve önemli komşusudur”, Fars Haber Ajansı, 29 Ekim 2009.
76 Seymour M. Hersh, “A Strike in the Dark: What Did Israel Bomb in Syria?”, The New Yorker, 11 Şubat 2008. 
77 Alon Liel, “Israeli-Turkish Relations Under Strain”, Israel Journal of Foreign Affairs, 4,1, (2010), s: 23–26.
78 Anthony H. Cordesman, “The ‘Gaza War’: A strategic Analysis”, Centre for Strategic and International Studies, 2009, s. 30. 
    http://csis.org/files/media/csis/pubs/090202_gaza_war.pdf 
79 PCHR, “Weekly Report on Israeli Human Rights Violations in the Occupied Palestinian 
Territory”, No. 51/2008 (24–31 Aralık 2008), available at: http://www.pchrgaza.org/
files/W_report/English/2008/pdf/weekly%20report%2051.pdf 
80 Bu listeler Gazze’deki Adalet Bakanlığı’na bağlı İsrail Savaş Suçlularının Soruşturulması ve Kayıt Altına Alınması Merkezi Komisyonu 
    (TAWTHEQ - The Central Commission for Documentation and Pursuit of Israeli War Criminals) tarafından ortaya çıkarılmış 
    ve Goldstone Raporu’nun hazırlayan misyona sunulmuştur. http://www.tawtheeq.ps/en/index.php 
81 ..........................Bu listeye şu web adresinden ulaşılabilir: 
     http://www.pchrgaza.org/files/PressR/English/2008/list.pdf 
82 PCHR, “ İsrail saldırısı sonucunda kayıtlara geçen ölü sayısı 1,417’dir. Bu rakamın 926’sını siviller, 255’ini polis güçleri ve 236’sını 
     Hamas üyesi savaşçılar teşkil etmektedir.) Bu konudaki kayıtlara 12 Mart 2009’da yayınlanan rapordan ulaşılabilir: 
     http://www.pchrgaza.org/files/PressR/English/2008/36-2009.html 
83 Richard Goldstone, s. 281-292.
84 Roni Sofer, “Olmert in Ankara, Seeks Direct Talks With Syria”, Israel News Agency, 23 Aralık 2008, 
    http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-3642775,00.html. 
85 Nichole Sobecki, “Gaza Strains Vital Turkey-Israel Relations”, Global Post, 20 Ocak 2009.
86 Ron Synovitz, “Turkish PM Shows New Foreign-Policy Assertiveness At Davos”, Radio Free Europe, 30 Ocak 2009, 
     http://www.rferl.org/... 
87 “Erdogan: My Anger over Gaza Directed at Israeli Government, not Jews”, Haaretz, 30 Ocak 2009. 
88 Emrullah Uslu, “Yet Another Crisis in Turkey-Israel Relations, Jamestown Foundation, 30 Ocak 2009, 
     http://www.jamestown.org/... 
89 “Israeli President to Turkish PM Erdogan: I am Sorry”, The Journal of Turkish Weekly, 30 Ocak 2009, USAK, 
     http://www.turkishweekly.net/... 
90 “Çiçek: İsrail’le İlişkimizi Sürdürmek İstiyoruz“, NTVMSNBC, 3 Şubat 2009 
     http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/474169.asp 
91 Lenore G. Martin ve Dimitris Keridis, The Future of Turkish Foreign Policy, MIT Press,  2004; Nick Danforth, “How the West Lost Turkey”, Foreign Policy, 
     25 Kasım 2009, 
     http://www.foreignpolicy.com/...; Steven A. Cook, “Friends or Enemies: How Do You Say Frenemyin Turkish”, Foreign Policy, 1 Haziran 2010; 
     Ahmet Davutoglu, “Turkey’s Zero Problems Foreign Policy”, Foreign Policy, 20 Mayıs 2010; Mary Beth Sheriden, “Turkey’s  Foreign Policy Moves Raise 
     Concern in West and at Home”, Washington Post, 7 Haziran 2010; Ömer Taşpınar, “A New Era in Turkish Foreign Policy”, Today’s Zaman, 14 Haziran 2010. 
92 “Turkey Irked by IDF General’s Remarks”, Jarusalem Post, 14 Şubat 2009. 
93 “IDF: Officer’s Criticism of Turkey Does not Represent Official View“, Haaretz, 14 Şubat 2009.
94 “Israel Says ’Sorry’ for Top Officer’s Outburst”, Hürriyet, 
     http://www.hurriyet.com.tr/english/domestic/11051926.asp 
95 http://www.anadolukartali.tsk.tr/default.asp?loc=tr&p=tarihce 
96 “Anadolu Kartalı Eğitimi Bu Dönem İsrail’siz”, Sabah, 16 Haziran 2009.
97 “One Minute’un Ardından ‘Anadolu Kartalı’ Gerilimi“, Radikal, 12 Ekim 2009, 
98 “Anadolu Kartalı Tatbikatı Açıklaması”, Dışişleri Bakanlığı, 12 Ekim 2009, 
     http://www.roma.be.mfa.gov.tr/ShowAnnouncement.aspx?ID=1544 
99 “One Minute’un Ardından ‘Anadolu Kartalı‘ Gerilimi“, Radikal, 12 Ekim 2009.
100 Barbara Opall-Rome and Vago Muradian, “Israel-Turkey Rift Derails Defense Trade”, Defense News, 18 Ekim 2009, 
      http://www.defensenews.com/story.php?i=4330345
101 “İşte Kalem Kalem Gözden Geçirilecek Ekonomik İlişkiler“, HABERTURK, 2 Haziran 2010
102 Barbara Opall-Rome and Vago Muradian, “Israel-Turkey Rift Derails Defense Trade”, Defense News, 18 Ekim 2009, 
      http://www.defensenews.com/story.php?i=4330345 
103 “İsrail’le Bu Sefer Dizi Krizi”, Radikal, 15 Ekim 2009.
104 “İsrail’le “Ayrılık” Krizi”, Hürriyet, 16 Ekim 2009.
105 “İsrail “Ayrılık”a Dayanamadı”, Ntvmsnbc, 15 Ekim 2009, 
       http://www.ntvmsnbc.com/id/25010489/ 
106 “İsrail’de Ayrılık Travması”, Milliyet, 16 Ekim 2009.
107 “Ayrılık Travması”, Akşam, 16 Ekim 2009. 
108 “Ayrılık Travması”, Akşam, 16 Ekim 2009. 
109 Özlem Tür, “Türkiye-İsrail İlişkilerinde Kriz – Davos ve Sonrası, Orsam İnceleme, Kasım 2009, Cilt: 1, Sayı:11, s.39. 
110 Serhat Erkmen, “İsrail’deki Seçimin Sonuçları ve Türk-İsrail İlişkilerine Etkileri”, Ortadoğu Analiz, Mart 2009, Cilt 1, Sayı 3.
111 “Final Israeli Election Results Bring Political Uncertainty”, Voice of America, 13 Şubat 2009, 
       http://www1.voanews.com/english/news/a-13-2009-02-13-voa30-68672812.html 
112 “Netanyahu to Form Israel Cabinet”, BBC, 20 Şubat 2009.
113 Donald Macintyre, “Netanyahu Asked to Form New Israeli Government”, Intependent, 21 Şubat 2010.
114 “Peres Gives Netanyahu 14-day Extension to Form Government”, Haaretz, 20 Mart 2009.
115 “Netanyahu Sworn in as Israeli PM”, BBC, 1 April 2009, http://news.bbc.co.uk/2/hi/7973435.stm 
116 “Netanyahu Government / Who’s who in the new cabinet”, Haaretz, 1 Nisan 2009.
117 Selen Çakmak, “Ortadoğu Güncesi: 20 Kasım–20 Aralık 2010”, Ortadoğu Analiz, Ocak 2010, Cilt 2-Sayı 13.
118 “İsrail ile Ticari İlişkilerin Boyutu”, Sabah, 31 Mayıs 2010.
119 “İki Ülke Arasındaki Ticaret 2.5 Milyar Dolar”, Milliyet, 1 Haziran 2010.
120 “Türkiye’nin Ekonomisi Nasıl Etkilenir?, Ntvmsnbc, 31 Mayıs 2010, 
       http://www.ntvmsnbc.com/id/25101235/ 
121 “Türkiye-İsrail Arasında İthalat ve İhracat“, 1 Aralık 2009, 
       http://www.patronturk.com/turkiye-israil-arasinda-ithalat-ve-ihracat 
122 Noyan Doğan, “İsrail ile Ekonomik İlişkilerimizi Durdurursak Ne Kaybederiz”, Referans Gazetesi, 2 Haziran 2010.
123 “2009’da Antalya’ya Giden Ukraynalı Turist Sayısı Yüzde 24 Azaldı” , 3 Ocak 2010,  http://www.tuid.org.ua/... 
124 Selahattin İbas, “Türkiye-Suriye İlişkilerinin Tarihi”, Türel Yılmaz ve Mehmet Şahin (der.), 
Ortadoğu Siyasetinde Suriye, Ankara: Platin Yayınları, 2004, s.55.
125 “Suriye’ye Sabrımız Kalmadı”, Hürriyet, 17 Eylül 1998.
126 Ertuğrul Özkök, “Asker Emir Bekliyor”, Hürriyet, 3 Ekim 1998.
127 “İşte Tarihi Anlaşma”, Hürriyet, 21 Ekim 1998.
128 “Erdoğan: Gazze Saldırısı Bir An Önce Sona Bitsin”, Hürriyet, 31 Aralık 2008.
129 “Muallim ve Babacan’dan Olağanüstü Arap Zirvesi Çağrısı”, Milliyet, 5 Ocak 2009.
130 “Erdoğan’ın Başdanışması Şam’da”, Zaman, 12 Ocak 2009.
131 Songül Selvi, “Gazı Zor Bulan Suriye’den Nabucco’ya Destek!”, Radikal, 15 Temmuz 2009.
132 “Başbakan Erdoğan’a Suriye’de Sevgi Seli”, 22 Temmuz 2009, Haber 7, 
http://www.haber7.com/haber/20090722/Basbakan-Erdogana-Suriyede-sevgi-seli.php 
133 “Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye Devlet Başkanı Esad Tarafından Kabul Edildi”, Zaman, 31 Ağustos 2009.
134 Asım Güneş ve Serkan Akkoç, “Türkiye-Suriye Arasındaki Vize Kaldırıldı”, Milliyet, 16 Eylül 2009.
135 “Başbakan Erdoğan Suriye‘de”, Sabah, 23 Aralık 2009. 
136 Yeni İşlevselciliğin fikir babası olan Ernst Haas Avrupa Entegrasyonunu tanımlarken spill-over konseptini geliştirmiştir. 
Buna göre bir alandaki entegrasyon işlevsel ilişki içerisinde 
olduğu diğer alanlara da yayılarak birçok alana taşacaktır. Bu sayede işbirliği artacak ve entegrasyon derinlemesine bir şekilde gerçekleşecektir. Bknz: Haas, Ernst B, The Uniting of Europe, Stanford: Stanford Univ. Press, 1958.
137 “Lübnan ile Türkiye Vizeyi Kaldırdı”, Haber7, 11 Ocak 2010, http://www.haber7.com/... 
138 “Ürdün ile vize kaldırıldı”, Hürriyet, 1 Aralık 2009.
139 “Türkiye Suriye’den Sonra Libya ile de Vizeyi Kaldırdı”, Euractiv, 24 Kasım 2009, www.euractiv.com.tr
140 “Katar’a Vize Kalktı”, Takvim, 19 Ekim 2009.
141 “Türkiye’nin Yeni Cesur Vize Diplomasisi”, http://www.abhaber.com/ozelhaber.php?id=5583 
142 ................Deniz Devrim and Eduard Soler, “Turkey’s Bold New Visa Diplomacy“, Notes Internacionals, 12 March 2010, 
  http://www.cidob.org/es/publicaciones/notes_internacionals_cidob/n1_12/turkey_s_bold_new_visa_diplomacy
143 a.g.e.
144 “Meeting in 2 Nations, Turks and Syrians Signals Better Ties”, New York Times, 13 October 2009.
145 Aybike Karakuş, “El Kader El Müşterek, Ettarih El Müşterek, El Müstakbel El Müşterek”, Caspian Weekly, 9 March 2010.
146 ...................“Türkiye-Suriye Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi birinci Bakanlar Kurulu Toplantısı Yapıldı”, Resmi Gazete, 13 Ekim 1009, 
      http://www.resmi-gazete.org/gundem/duyurular/icisleri-bakanligi/turkiye-suriye-yuksek-duzeyli-stratejik-isbirligi-konseyi-birinc.html, 
147 Veysel Ayhan, “Türkiye-Suriye Stratejik İşbirliği Konseyi’nin Birinci Başbakanlar Düzeyi Toplantısı”, Orsam, 23 Aralık 2009.
148 M. Vedat Gürbüz, “Suriye, Türkiye ile Birlikte Değişiyor”, Zaman, 29 Aralık 2009.
149 Selen Tonkuş, “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı’nın Ardından Türkiye-Suriye İlişkileri”, Orsam, 25 Aralık 2009.
150 Serkan Canbaz, “Güneydoğulu Sanayiciler Türkiye-Suriye Ticaret Hacminin Artacağına İnanıyor”, Zaman, 20 Eylül 2009.
151 Selen Çakmak, “Ortadoğu Güncesi: 20 Kasım–20 Aralık 2010”, Ortadoğu Analiz, Ocak 2010, Cilt 2-Sayı 13.


***

18 Eylül 2019 Çarşamba

TÜRKİYE SURİYE İLİŞKİLERİ - ABDULLAH ÖCALAN, KRİZİ ÖRNEĞİ BÖLÜM 2

TÜRKİYE SURİYE İLİŞKİLERİ - ABDULLAH ÖCALAN, KRİZİ ÖRNEĞİ  BÖLÜM 2



2. 1998 SURİYE KRİZİ (ÖCALAN/PKK KRİZİ) 

1998 senesinde Suriye ile Türkiye Cumhuriyeti arasında yaşanmış olan dış politika krizinin altında yatan temel sebep, Suriye’nin PKK terör örgütüne vermiş olduğu destektir. PKK terör örgütü ve örgütün lideri Abdullah Öcalan, 1980’li yıllarından başından itibaren Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli iç güvenlik tehditlerinden birisi olmuştur. Suriye devleti ise özellikle 1939’da Hatay’ın Türk topraklarına katılmasından sonra Türkiye ile ilişkilerini zayıflatmış, yine iki ülke arasında yaşanan; Fırat ve Dicle nehirlerinin suyunun paylaşımına dair çıkan ihtilaf, iki ülke ilişkilerinin iyice zayıflamasına yol açmıştır. 
Tüm bu gelişmelerin ışığında Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tüm sorumlu makamlarıyla; PKK kadrolarının Suriye’de barındırılmaması ve desteğin kesilmesi, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın da ülke dışına çıkartılması ve Türkiye’ye teslim edilmesi istemiyle zorlayıcı diplomasi stratejisine başvurmuştur. Yukarıda Türkiye’nin Suriye ile yaşamış olduğu Hatay ve sınır aşan sular sorunları incelenirken, bu bölümde özel olarak Abdullah Öcalan’ın yakalanması konusuna yoğunlaşılacaktır. Öcalan’ın yakalanması sürecinde etkili olan gerekçeler maddeler halinde aktarılacaktır. 

2.1. Siyasi ve Askeri Liderlerin Tutumları 

1998 senesi Türkiye - Suriye ilişkileri açısından çok kritik bir senedir. Öncelikle Suriye Dış İşleri Bakanı’nın Öcalan ve PKK konusunda Ankara’da temaslarda bulunması bir sonuç getirmemiş ve Türk tarafı her fırsatta sabırsızlığını dile getirmeye başlamıştı. Bunun ilk büyük emaresi ise 16 Eylül 1998 tarihinde, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş’in Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde yaptığı konuşmadır. Bu bölgedeki Hudut Bölük Komutanlığını ziyaret eden Ateş, yaptığı konuşmasında PKK’ya açık destek veren Suriye’nin bu tutumunda vazgeçmesi 
gerektiğini belirterek, “sabrımızı taşırmasınlar” ifadesini kullanmıştır.18 Diplomatik dil kullanımı açısından sert kabul edilebilecek bu açıklama, Türkiye’nin tavrının ne kadar ciddi olduğunu göstermek açısından önemli rol oynamaktadır. 
Asıl büyük ve önemli gelişme ise 1 Ekim 1998 tarihinde yasama yılı açılışında, TBMM’de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in yaptığı konuşmadır. En yetkili ağızdan ve ülkenin mecliste temsil edilen tüm siyasi liderlerinin bulunduğu bir ortamda yapılan bu konuşma, Türkiye’nin bu konuda zorlayıcı diplomasi stratejisini uygulamaya başladığının kanıtı niteliktedir. Uzun süre konuşup iç ve dış politikada bir çok konuya dakikalarca değinen Demirel, Suriye-PKK krizine yalnızca birkaç cümleyle değinmesine rağmen, meclisten büyük bir alkış almış ve kamuoyunu belirlemiştir. Robert Olson da bu sözleri Suriye’ye karşı ‘ilan edilmemiş bir savaş’ olduğunu ifade etmektedir.19 Konuşmanın o bölümü şu şekildedir:20 
“Esasen, Suriye, Türkiye’ye karşı açık bir husumet politikası izlemektedir, PKK terör örgütüne aktif destek sağlamayı sürdürmektedir. Tüm uyanlarımıza ve barışçı açılımlarımıza rağmen hasmane tutumundan vazgeçmeyen Suriye’ye karşı mukabelede bulunma hakkımızı saklı tuttuğumuzu, sabrımızın taşmak üzere olduğunu bir kere daha dünyaya ilan ediyorum.” 
Bu çıkışın ardından diğer parti temsilcileri ve siyasiler de, ortak bir dil birliği ile bu konuda Cumhurbaşkanı Demirel’i desteklemişler ve krizi tırmandırmayı sürdürmüşlerdir. Hükümetteki ANAP, “Tahammül sınırımız zorlanırsa Türkiye gereken cevabı verir” derken, hükümet ortağı DSP “Türkiye her türlü hakkını kullanabilme aşamasına geldi” açıklamasını yapmıştır. Yine CHP ve DYP de Suriye’ye karşı alınacak her türlü tedbiri destekleyeceklerini açıklamışlardır.21 Farklı partilerden gelen bu destekleyici açıklamalar, TBMM ve ulusal desteğin güçlü olduğu konusunda bir kanıttır. 

2.2. Bölgedeki Ülke Liderlerinin Çabaları 

Bölge ülkeleri arasında konuyla en çok alakadar olan ülke Mısır ve devlet başkanı Hüsnü Mübarektir. Yukarıda bahsedilen Süleyman Demirel’in yapmış olduğu ve adeta savaş tehditlerini içeren konuşmanın ardından, Suudi Arabistan’da bulunan Mübarek hemen telefonla Demirel’e ulaşmaya çalışmıştır ancak Demirel Mübarek’in aramasını, Esad’ın isteğiyle yaptığını tahmin ettiğinden telefona çıkmamıştır.22  
Diğer önemli gelişme ise İran’ın devreye girmesidir. İran Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi Cumhurbaşkanı Demirel ile görüşerek, Şam yönetiminin Öcalan’ı ve PKK unsurlarını Suriye’den çıkartacağını bildirmiş, ancak Demirel ikna olmamıştır.23 Bu görüşmede Harrazi, gerekirse Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin Ankara’ya ziyarette bulunabileceğini belirtmiştir.24 Ayrıca Kuveyt Emiri El Cabir El Sabah da, Cumhurbaşkanı Demirel’i telefonla arayarak bölgede bir çatışmadan korktuğunu ve gerilimin azaltılmasının doğru olacağını ifade etmişti.25 
İran, Mısır ve Kuveyt haricinde İsrail’in de bu konuyla alakalı bir müdahelesinin olup olmadığı konusunda, Tuncay Özkan’ın dönemin Başbakan’ı Mesut Yılmaz ile yaptığı söyleşide önemli ifadeleri mevcut: “New York’taki görüşmemizde Netenyahu’ya İsrail üzerindeki baskımızı artıracağımızı söyledim ve kendisinden bize destek olmasını istedim. O da bana yardımcı olmayı vaat etti.”26 O dönem Arap kamuoyunda Türkiye İsrail’in dolduruşuna gelerek hareket ediyor söylemi yaygınlaşıyordu. Anlaşılacağı üzere İsrail de krizdeki tutumunu Türkiye’den yana belirlemiştir. Zaten Amerika’nın da devamlı surette Suriye ve Başkan Esad’a çağrılarda bulunması, İsrail’e başka yol bırakmamıştır. 
1998 Suriye – PKK krizinin dönüm noktalarından birisi 6 Ekim tarihinde Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in yanında Dışişleri Bakanı Amr Musa ve Mısır Gizli Servisi’nin başı Ömer Süleyman ile birlikte önce Şam’a ardından Ankara’ya giderek görüşmelere başlamasıdır.27 Görüşmelerde Demirel ve Yılmaz Mısır’ın arabuluculuk rolüne ihtiyacı olmadığını hissettirmiştir. Bu görüşmeler Esad’ı köşeye sıkıştırma yolunda önemli rol oynamıştır. 

2.3. Amerika’nın Müdahil Olması 

Amerika’nın bu konuya müdahelesinin en büyük göstergesi, Başkan Bill Clinton’un 6 Ekim 1998’deki Süleyman Demirel – Hüsnü Mübarek görüşmesi öncesi, Demirel ve Esad’a eş zamanlı mektup göndermesidir.28 ABD’nin Ankara Büyükelçisi Mark Parris aracılığıyla Demirel’e iletilen mektubun ulaştığı sırada, Şam Büyükelçiliği aracılığıyla da Esad’a mektup ulaştırılmıştı. İki mektupta da diğer lidere de mektup olduğu yazılmıştı. İki mektubun içeriği de benzer olmakla birlikte Clinton; Esad’a Öcalan’ı teslim etmesini ve bu şekilde diplomasinin yürütüleceğini belirtirken, Demirel’e de PKK konusunda Türkiye’ye verilen desteğin sonuna kadar devam edeceğini ancak Suriye’ye karşı bir silahlı müdahelede bulunulması halinde  Amerika’nın destek olmayacağını belirtmiştir.29 
Türkiye’nin ABD desteği olmasaydı Öcalan’ın Suriye’den çıkartılması konusunda başarılı olup olmayacağını şu anda bilmemizin imkanı yoktur. Gerçek şu ki, Hafız Esad Clinton’un mektubundan sonra meselenin ciddiyetini daha fazla hissetmiş ve adeta çıkış kapısı kalmamıştır. Esasen Mübarek’in, Demirel’le yaptığı görüşmede Clinton’dan gelen mektubun da etkisiyle arabuluculuk kartının işlemeyeceğini anlaması sonucunda gidip Esad’a; eğer Türkiye’yle bir savaşa girerse Arap Dünyası’nın lideri olarak kendisinin Suriye’ye bir desteği olmayacağını iletmiştir.30 
Görüldüğü üzere soğuk savaşın bitmesinin ardından ABD dünya siyasetindeki etkin karakterini bir kez daha sahnelemiştir. Soğuk savaş yılları boyunca doğu bloğunda yer alan ve Sovyetler ile iyi ilişkiler geliştiren Hafız Esad ve Suriye, bu meselede yardım isteyecek birisini bulamamıştır. Hali hazırda ordusunun büyük kısmı İsrail sınırında teyakkuzda olduğundan; olası bir Türkiye müdahelesinde vahim sonuçlarla karşılaşabileceğini bildiği için, Esad geri adım atma yoluna gitmiştir. 
ABD Türkiye’ye Öcalan’ı yakalamasında istihbari ve siyasi destek vererek, hem Kafkasya’daki enerji yatakları hem de Ortadoğu’daki petrol yatakları için en önemli müttefiki olan Türkiye’yi yanına çekmeyi de nihai amaç olarak düşünmektedir.31 
                                                          
2.4. Adana Protokolu 

Yaşanan gelişmelerin ardından yaklaşık bir haftalık süreç içerisinde siyasi liderler ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, Suriye’ye karşı tehditkar söylemlerini sürdürmüş, Hüsnü Mübarek ve Kemal Harrazi ise krizin çözümü adına barış görüşmeleri için çabalamışlardır. Sonuç olarak iki ülke temsilcileri 19 Ekim 1998 tarihinde Adana’da bir araya gelmiş ve iki gün süren toplantılar sonucunda ortak bir protokole imza atmışlardır.32 22 Ekim’de gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu’nun ardından Başbakan Mesut Yılmaz: 9 Ekim’de Öcalan’ın Suriye’den sınır dışı edildiğini ve Rusya’ya kaçtığını belirtmiştir. Adana Mutabakatı’nın içeriğine bakıldığında, Türkiye’nin isteklerinin karşılandığı görülmektedir. Protokole göre Suriye şu maddeleri kabul ve taahhüt etmiştir: 

1) Şuandan itibaren, Öcalan Suriye’de değildir ve Suriye’ye girmesine kesinlikle izin verilmeyecektir. 
2) Yurtdışındaki PKK unsurlarının Suriye’ye girmesine izin verilmeyecektir. 
3) PKK kampları şu andan itibaren faaliyette değildir ve faaliyete geçmelerine izin verilmeyecektir. 
4) Bir çok PKK üyesi tutuklanmış ve mahkeme karşısına çıkartılmıştır. Bunların listesi Suriye tarafından hazırlanmış ve Türkiye tarafıyla paylaşılmıştır. 
… 

Suriye tarafı, bu tutanakta sözü edilen hususların uygulanması ve somut sonuçların sağlanması için gerekli tedbirleri alacağını taahhüt etmiştir.”33 
Yukarıda yazılan maddeler haricinde, Türkiye ve Suriye yüksek merciileri arasında direkt bir telefon hattı kurulması, Suriye’nin PKK konusunda Türkiye’ye her daim yardımcı olacağı ve benzeri konularda da  maddeler bulunmaktadır. Adana Protokolu; Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Uğur Zilal ve Suriye Siyasi Güvenlik Müdürü Tümgeneral Adnan Badr Al-Hassan tarafından imzalanmıştır. 
   
DİPNOTLAR;

1 Timuçin Kodaman, Fırat Dicle Meselesi ve Türkiye-Suriye ilişkilerine Etkisi, Ankara: Asil Yayınları, 2007, s.59. 
2 Erdem Erciyes, Ortadoğu Denkleminde Türkiye-Suriye İlişkileri, İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2004, s.99-108. 
3 Yakup Şalvarcı, Pax Aqualis: Türkiye-Suriye-İsrail İlişkileri, Su Sorunu ve Ortadoğu, İstanbul: Zaman Kitap, 2003, s.153. 
4 Halep, Şam, Dürzi, Alevi, Lübnan ve İskenderun Sancağı. 
5 Erciyes, s.69.                               
6 Erciyes, s.71. 
7 Ömer Osman Umar, Türkiye-Suriye İlişkileri (1918-1940), Elazığ: Fırat Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Yayınları, 2003, s.212-2013. 
8 Kodaman, s.54. 
9 Erciyes, s.73. 
10 A.g.e., s.77. 
11 A.g.e., s.81. 
12 Müslüm Yücel, Amara’dan İmralı’ya Abdullah Öcalan, İstanbul: Alfa Yayıncılık, 2. Baskı, 2014, s.466. 
13 Şalvarcı, s. 101-102. 
14 Karşılıklı tezler, çok uzun olduğundan ve esas konuyu direkt ilgilendirmediği için burada yer verilmeyecektir. Tezlerin tamamı için bkz.: Konuralp Pamukçu, Su Politikası, İstanbul: Bağlam Yayıncılık, 2000, s.244-249. 
15 Pamukçu, s.249. 
16 Erciyes, s.85. 
17 Tuncay Özkan, Abdullah Öcalan Neden Verildi? Nasıl Yakalandı? Ne Olacak?, İstanbul: Alfa Yayınları, 2005, s.54. 
18 TC Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Ayın Tarihi. 16 Eylül 1998. http://ayintarihi.byegm.gov.tr/turkce/date/1998-09-16 [Erişim Tarihi: 12.04.2017] 
19 Robert Olson, Türkiye’nin Suriye, İsrail ve Rusya ile İlişkileri: 1979-2001, Ankara: Orient Yayınları, 2005, s.7. 
20 Türkiye Büyük Millet Meclisi, Yasama Yılı Açılışlarında Cumhurbaşkanları Konuşmaları-2 (1990-2011),  Ankara: TBMM Basımevi, 2011, s.128. 
21 “Meclisten Hükümete Büyük Destek”, Hürriyet, 3 Ekim 1998. http://www.hurriyet.com.tr/meclisten-hukumetebuyuk-destek-39041028 [Erişim Tarihi: 13.04.2017] 
22 Murat Yetkin, Kürt Kapanı: Şam’dan İmralı’ya Öcalan, İstanbul: Remzi Kitabevi, 2004, s.60. 
23 Yücel, s.466. 
24 Yetkin, s.61. 
25 A.g.e., s.69. 
26 Özkan, s.61-62. 
27 Furat Aksu, Türk Dış Politikasında Zorlayıcı Diplomasi, İstanbul: Bağlam Yayıncılık, 2008, s.255. 
28 Yetkin, s.65. 
29 A.g.e., s.66-67. 
30 A.g.e., s.75. 
31 Yücel, s.467. 
32 TC Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Ayın Tarihi. 20 Ekim 1998 http://ayintarihi.byegm.gov.tr/turkce/date/1998-10-20 [Erişim Tarihi: 21.04.2017] 
33 Protokolün tam İngilizce metni için bkz: http://www.mafhoum.com/press/50P2.htm [Erişim Tarihi: 21.04.2017]  


SONUÇ

 Türkiye Cumhuriyeti konumu itibariyle her daim krizlere gebe bir dış politika dinamiğine sahiptir. Komşulardan Yunanistan en uzun süreli husumet yaşanan ülke olsa da, belli zaman aralıklarıyla İran, Ermenistan ve Irak da belli bazı krizlerin yaşandığı komşulardır. Suriye ise; 1939 Hatay meselesinden beri hep ilişkilerin bozuk olduğu, bazen su sorunu bazense terör olayları nedeniyle sinirlerin sık sık gerildiği en uzun kara sınırımız olan komşumuzdur. 
 Bu çalışmada öncelikle Türkiye – Suriye ilişkilerinin tarihi, gelişimi ve dinamikleri aktarılmaya çalışılmıştır. Cumhuriyet tarihimizin ilk sorunlarından olan Hatay krizi anlatılarak, Suriye ile ilişkilerdeki ilk fikir ayrılığı olduğu belirtilmiştir. Ardından Fırat, Dicle ve Asi suları üzerinden yaşanan sınır aşan akarsular sorunu detaylandırılmaya çalışılmıştır. Türkiye - Suriye ilişkilerini uzun süre meşgul eden bu sorun, terör meselesinin de önemli sacayaklarından birisini oluşturmaktadır. 
 İkinci bölümde 1996 sonrasında artan PKK saldırıları ve bunun üzerine Türkiye’nin harekete geçmesiyle Öcalan krizinin oluşumunda etkisi olan olaylar ve gelişmeler aktarılmıştır. Krizin altyapısı veridlikten sonra ise krizin ne olduğu, nasıl geliştiği ve nasıl sonuçlandığı son bölümde anlatılmıştır. Burada Öcalan’ın yakalanmasında etkisi olan farklı parametreler, maddeler halinde incelenmiştir.

Suriye’nin Öcalan’ı sınır dışı etmesinde bir çok etken rol oynamış olabilir. 

Bunlardan ilki ABD Başkanı Bill Clinton’un ‘uyarısı’ olabilir. O yıllarda tek güç olarak görülen ABD’yi kimse karşısına almak istemez. İkinci etken de, Suriye’de gerçekten Türkiye’nin bir askeri harekatta bulunabileceğidir. Bu halde zaten Golan Tepeleri’nde olan İsrail de saldırarak Suriye’yi tamamen işgal edebilir veya çok güçsüz ve etkisiz bir devlet haline getirebilirlerdi. Bölgesel ortaklarından İran’ın da halihazırda Afganistan’daki Taliban’la mücadele halinde olması Suriye’ye destek vermesini çok zor hale getiriyordu. Nihayetinde Hafız Esad ve Suriye Abdullah Öcalan’ı sınır dışı edip, PKK unsurlarını da etkisiz hale getirerek, Türkiye’nin isteklerini büyük ölçüde yerine getirmiş oluyordu. 

  
KAYNAKÇA 

Aksu, Fuat. Türk Dış Politikasında Zorlayıcı Diplomasi, İstanbul: Bağlam Yayıncılık, 2008. 
Erciyes, Erdem. Ortadoğu Denkleminde Türkiye - Suriye İlişkileri, İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2004. 
Kodaman, Timuçin. Fırat Dicle Meselesi ve Türkiye – Suriye İlişkilerine Etkisi, Ankara: Asil Yayınları, 2007. 
Olson, Robert. Türkiye’nin Suriye, İsrail ve Rusya ile İlişkileri: 1979 – 2001, Ankara: Orient  Yayınları, 2005. 
Özkan, Tuncay. Abdullah Öcalan Neden Verildi? Nasıl Yakalandı? Ne Olacak?, İstanbul: Alfa Yayıncılık, 2005. 
Pamukçu, Konuralp. Su Politikası, İstanbul: Bağlam Yayıncılık, 2000. 
Şalvarcı, Yakup. Pax Aqualis: Türkiye – Suriye ve İsrail İlişkileri, Su Sorunu ve Ortadoğu, İstanbul: Zaman Kitap, 2003. 
Türkiye Büyük Millet Meclisi. Yasama Yılı Açılışlarında Cumhurbaşkanları Konuşmaları-2 (1990-2011),  Ankara: TBMM Basımevi, 2011. 
Umar, Ömer Osman. Türkiye – Suriye İlişkileri (1918 – 1940), Elazığ: Fırat Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Yayınları, 2003. 
Yetkin, Murat. Kürt Kapanı: Şam’dan İmralı’ya Öcalan, İstanbul: Remzi Kitabevi, 2004. 
Yücel, Müslüm. Amara’dan İmralı’ya Abdullah Öcalan, İstanbul: Alfa Yayıncılık, 2014. 


İNTERNET KAYNAKLARI ;

Hürriyet Gazetesi, “Meclisten Hükümete Büyük Destek”,  3 Ekim 1998. http://www.hurriyet.com.tr/meclisten-hukumete-buyuk-destek-39041028  

TC Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Ayın Tarihi.  http://ayintarihi.byegm.gov.tr  

“Türkiye ve Suriye Arasında İmzalanan Adana Mutabakatı” http://www.mafhoum.com/press/50P2.htm  


***