6 Aralık 2016 Salı

MHP'yi Baraj Altında Bırakan kim? Bahçeli...




MHP'yi Baraj Altında Bırakan kim? Bahçeli...




Özgür Erdem

Türk Solu Dergisi; 
Sayı ; 297


       MHP'nin tasfiye olmaya başlaması Türkiye'de milliyetçiliğin düşüşe geçmesinin bir ürünü değil. Aksine Türk milleti MHP'yi yeterince milliyetçi olmadığı için, 

" Milliyetçi " söylemlerinin gereklerini yapmadığı için cezalandırıyor. 

Bu durum, son derece hayırlıdır, çünkü Türkiye'nin en önemli sıkıntısı olan "gerçek" milliyetçi bir partinin oluşması için iyi bir siyasi ortam oluşmuştur. 
MHP'den umudunu kesen milyonlarca Türk insanının beklentilerine yanıt vermek de biz Atatürkçülere düşüyor. 
Bu nedenle, MHP'yi ABD tasfiye etmek istiyor, Fethullah ve AKP MHP'siz meclis istiyor deyip MHP'yi savunmak hiç doğru değil. Aksine bırakın MHP tasfiye olsun. 
Tasfiye olsun ki gerçekten milliyetçi bir parti Türk milletinin önüne seçenek olarak çıkabilsin. 

Ulusal Parti bu göreve taliptir. 

Atatürkçü çizgisiyle hem PKK'ya gerçekten karşı çıkabilecek cesarette bir örgütlenmedir. 

Hem de AKP gericiliğiyle asla uzlaşmayacak tek partidir.

Ağlama Bahçeli, ağlama!

Bahçeli son günlerde oldukça ilginç açıklamalar yapıyor. Türkiye'nin 2 partili sisteme götürülmek istendiğini, MHP'nin tasfiye edileceğini, partisinin baraj altında bırakılmak istendiğini söylüyor.

Referandum sonuçları ortada. Ortaya çıkan önemli sonuçlardan birisi İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesi'nde MHP'nin çok kan kaybettiği ve tabanını 
AKP'ye kaptırdığı...

MHP'den öyle büyük bir kaçış söz konusu ki, önümüzdeki seçimlerde baraj altında kalma korkusunu yaşıyorlar.

Ancak bunun nedeni Bahçeli'nin ifade ettiği gibi Türk siyasetinde oynanan oyunlar değil. Temel neden MHP'

nin kendi tabanını memnun etmeyen politikalar takip etmesi.

Öncelikle şunu ifade edelim. MHP, girdiği her seçimde barajı aşmış bir kitle partisi falan değildir. Bu yüzden Bahçeli, bizi barajın altına itmek istiyorlar derken insaflı olmalıdır.

Şöyle bir hatırlatma yapalım. MHP bugüne kadar girdiği seçimlerde ne kadar oy almış acaba?

1965 %2,2 (O zamanlar ismi CKMP'ydi)

1969 %3,0

1973 %3,4

1977 %6,4

1987 %2,9 (O zamanlar ismi MÇP'ydi)

1991 (Barajı geçmek için RP ile ittifak yaptı)

1995 %8,2

1999 %18,0

2002 %8,4

2007 %14,3

Görüldüğü üzere 45 yıldır toplam 10 seçime katılmışlar. Sadece 2'sinde barajı geçebilmişler.

Yani MHP'nin baraj altında kalması şaşırtıcı bir olay olmamalı MHP'liler açısından.

Tabloya bakınca ilginç bir nokta daha göze çarpıyor. 1999 seçimlerinden beri MHP'ninoy oranı çok dalgalanmış. 1999'da %18'le ikinci parti olmuş, Bir sonraki seçimler olan 2002'de ise baraj altında kalmış. 2007'de barajı aşabilmiş. Ama 2011'de yine baraj altında kalmaları bekleniyor.

Öyleyse en basitinden şu analizi yapabiliriz: Demek ki MHP belli dönemlerde seçmene umut vermiş, oyunu artırmış, ama bekleneni yapamamış ki bir sonraki seçimde hemen oyları düşmüş.

Öyleyse o dönemleri bir hatırlamakta fayda var...

MHP ne yaptı da Türk insanını kandırıp oyunu aldı...

Ve ne yapmadı da o oyları hemen bir sonraki seçimlerde kaybeti...

1999 seçimleri: Kürtçü partiler tasfiye oldu

90'lı yıllar Türkiye'de PKK bölücülüğünün arttığı, bu­na karşılık da Türk miletindeki milli hassasiyetlerin yükseldiği bir dönemdi. Özellikle 28 Şubat döneminde sınır ötesi operasyonlar sayesinde PKK'ya vurulan ağır darbelerle birlikte, bölücülük güç kaybederken, Türkiye'de milliyetçilik güçlendi.

Tam da böyle bir dönemde yapılan 1999 seçimlerinde DSP ve MHP çok yüksek oy alarak ilk iki sırayı paylaştı. Bu sonuç aslında 90'lı yıllar boyunca Türkiye'yi yöneten partilerin Türk milleti tarafından cezalandırıldığı anlamına geliyordu.

Kimdi bu partiler? Demirel ve Özal önderliğindeki merkez sağ. Yani DYP ve ANAP. 1983'ten beri Türkiye'yi yöneten merkez sağ zihniyetin ülkeyi PKK'ya teslim olma aşamasına getirdiği görüldü. Bu iki parti de 1999 seçimlerinde hüsrana uğradı.

Diğer hüsrana uğrayan parti ise Refah Partisi'ydi. Gerek 28 Şubat sürecinin yarattığı Şeriatçılık karşıtı hava, gerekse Refah Partisi'nin Kürtçü hareketle olumlu ilişkileri bu partinin de 1999 seçimlerinde güç kaybetmesine neden oldu.

CHP ise 90'lı yıllar boyunca Kürtçülükle arasına bir türlü mesafe koyamamasının bedelini ödedi. Üstelik Türk halkı, SHP'nin 91 seçimlerinde PKK'nın yasal partisi HEP'i meclise taşımasını da asla unutmadı. Bu yüzden SHP-CHP'nin oyları 90'lı yıllar boyunca eridi durdu. Sonuç olarak 1999 seçimlerinde onlar da baraj altında kaldı.

MHP 99 seçimlerinde barajı nasıl geçti?

MHP tarihi boyunca ulaşabildiği en yüksek oy oranına 1999 seçimlerinde ulaştı: %18.

Bunun en büyük nedeni Bahçeli'nin meydanlarda Apo'yu asacaklarını söylemesiydi. Apo henüz yeni yakalanmıştı ve hak ettiği cezayı bulup asılacağı umudu oluşmuştu. 
15 yıllık PKK terörünün artık biteceği ve binlerce şehidin hesabının sorulacağı sanılıyordu. DSP ve MHP'nin 99 seçimlerinde aldıkları yüksek oy da bu umudun bir sonucuydu. 

Milliyetçi sağ seçmenler MHP'ye, milliyetçi sol seçmenler ise DSP'ye yöneldi.

Ayrıca bir önceki seçimler olan 1995'te birinci parti olan Refah Partisi'nin izlediği rejim karşıtı politikalar da büyük tepki toplamıştı. 

1997'deki 28 Şubat da, Türk milletindeki Atatürkçü hassasiyetleri harekete geçirmişti. Böylece 1995'te Refah Partisi'ne kayan belli bir sağcı ta­ban da MHP'ye yöneldi. Çünkü MHP'nin Refah Partisi gibi Şeriatçı olmadığı düşünülüyordu.

MHP Apo'yu Asamayınca baraj altında kaldı

99 seçimlerinin ardından seçimin iki büyük galibi MHP ve DSP, güvenoyu için gerekli sayıya ulaşmak amacıyla ANAP'ı da yanlarına alarak koalisyon oluşturdular.

Türk milletinin bu koalisyondan iki beklentisi vardı. Birincisi, PKK'dan hesap sorulması ve Apo'nun yargılanıp asılması. İkincisi, Refah Partisi'nin başlattığı rejim karşıtı Şeriatçı yönelimin durdurulması.

Ancak koalisyon bu beklentileri karşılayamadı. Aksine Türkiye o dönemde ABD'ye, AB'ye ve IMF'ye teslim oldu. Milliyetçi Türk halkının oylarıyla iktidara gelen DSP ve MHP, Türkiye tarihinin en işbirlikçi dönemlerinden birini yaşattı.

AB ile Uyum Yasaları çıkarıldı, Kürtçülüğe büyük tavizler verildi.

İdam Cezası Kaldırıldı, Apo Kurtarıldı.

Ekonomi tamamen IMF güdümüne terk edildi. Türkiye'yi ekonomik krizden kurtarması için IMF'ci Kemal Derviş getirildi.

Böylelikle Türk milleti Türkiye tarihinin gördüğü en büyük tasfiyeyi 2002 seçimlerinde DSP ve MHP'ye yaşattı. İki parti de baraj altı kalıp meclis dışında kaldı.

AKP iktidarı Türkiye'ye MHP'nin hediyesi

Bugün Bahçeli, MHP'nin bir " Dış güçler operasyonu "yla meclis dışında bırakılacağını söylüyor. Halbuki, AKP'nin bir "dış güçler operasyonu"yla iktidara geldiği 2002 seçimlerinde, operasyonu başlatan bizzat kendisi olmuştu.

AB Uyum Yasalarının çıktığı, ekonomik krizin en yoğun haliyle yaşandığı, Türk milletinin Apo'yu asamadıkları için DSP ve MHP'ye büyük tepki gösterdiği bir dönemde, erken genel seçim çağrısı Bahçeli'den geldi. Sıradan bir kasaba politikacısı ya da herhangi bir köy muhtarı adayının bile tahmin edeceği üzere o seçimlerde MHP kesin kaybedecekti. Ama Bahçeli "bile bile lades" oldu.

Bu hata sadece siyasi körlük ya da strateji yanlışlığıyla açıklanamaz. Açık bir şekilde, bilinçli bir ihanettir.

2002 seçimleri aslında ABD'nin Türk siyasetine yön verdiği seçimler oldu.

O dönem Irak'a saldırıp Saddam'ı devirmek isteyen ABD, DSP'nin ve Ordu'nun direnişiyle karşılaşıyordu. Üstelik AB yasaları ve ekonomik kriz nedeniyle yıpranan DSP-MHP-ANAP hükümeti, ABD'nin istediği kamuoyu desteğini de sağlamaktan acizdi.

Yeni, yepyeni, yıpranmamış, Ordu'yu da hizaya sokabilecek, ABD'nin Irak işgalini koşulsuz destekleyecek bir hükümet gerekliydi. Ve bunu en iyi yapacak parti de 
Tayyip'in AKP'siydi.

Ancak ABD'nin acelesi vardı. 2003'te olması beklenen seçimler, Irak işgalinin bir yıl ertelenmesi demekti. Üstelik bu bir yılda, işgale direnecek Ecevit de ekonomik krizin yaralarını sarabilir, tekrar seçimlerde iddialı hale gelebilirdi.

Bahçeli'nin 2002'deki erken seçim çağrısını, büyük siyasi hata olarak değerlendirenler yanılıyor. Bahçeli'nin o erken seçim çağrısı siyasi körlüğünün değil, Amerikan işbirlikçiliğinin göstergesidir.

ABD'nin kurduğu, beslediği, büyüttüğü bir parti, bunun diyeti olarak bir seçimi kaybetmeyi de göze almalıydı.

Nitekim o diyet ödendi. Bahçeli, kendi partisinin baraj altında kalacağını bile bile, ABD'nin hatırına erken seçimi istedi. Bir yıl erkene alınan genel seçimler, 

ABD planlarının devamını sağlayacaktı.

Varsın MHP de baraj altında kalsındı.

Bahçeli AKP'ye hiç muhalefet yapmadı

Peki bugün niye MHP baraj altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya?

Bunun iki temel nedeni var.

Birincisi, MHP AKP'nin bir muhalifi asla olmadı.

İkincisi, MHP AKP'nin Kürtçülüğüne ve gelişen PKK terörüne karşı mücadele etmedi.

Bu iki maddeyi de biraz açalım.

MHP, AKP iktidarının en büyük koltuk değneği oldu. AKP'nin son olarak referanduma verilen Anayasa değişikliği dışındaki bütün anayasa değişikliklerine onay verdi. 

Özellikle türban ile ilgili Anayasa Mahkemesinin de sonradan iptal ettiği değişiklik MHP desteğiyle meclisten geçmişti.

Sadece bu değil, 22 Temmuz seçimleri sonrasında meclise giren MHP'nin yaptığı ilk iş, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP için boykot etmeyip aday göstererek 
Abdullah Gül'ün seçilmesini sağlamak olmuştu.

Dolayısıyla 2002'de ülkeyi erken seçime götürerek iktidarı hediye ettiği AKP'ye bu şekilde ikinci büyük kıyağını yapıyordu Bahçeli... 

Ve Çankaya'yı da Gül'e hediye ediyordu...

Üstelik 2007'den beri MHP, AKP'ye muhalefet etmedi. AKP'nin her tür gerici uygulamasıyla uzlaştı, hatta bu durumdan memnun oldu. Ve sonuç olarak bugün yine baraj altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.

Bu son derece normal.

AKP'ye muhalif olması gereken bir parti, muhalefet yapmazsa nasıl oy alsın ki? Nitekim, MHP AKP'nin dümen suyuna girmenin bedelini tabanını AKP'ye kaptırarak ödüyor. 

AKP'nin gerici politikalarıyla uzlaşarak AKP tabanından bir şeyler kopartırım hesapları tutmadı Bahçeli'nin.

Ava giden avlandı ve tabanını yitiren Bahçeli oldu.

AKP gericiliğiyle işbirliği yapan Bahçeli, MHP tabanını toptan gericileşmesini sağlamış oldu. Ve o gerici olmuş taban da gericiliğin esas oğlanına vardı doğal olarak...

PKK'ya karşı çıkmayan MHP tasfiye oluyor

Ancak MHP'deki kan kaybının esas nedeni PKK'yla mücadele eden bir parti olmamasıdır.

Özellikle son 3-4 yıldır PKK saldırılarında verdiğimiz şehitler çığ gibi arttı. Ve Türk milleti, şehit cenazelerinde hem bu durumun baş sorumlusu AKP'yi protesto etti, hem de PKK terörüne karşı mücadele azmini gösterdi.

Ama Türk milletinin " Kahrolsun PKK " diye sokağa döküldüğü bu dönemde MHP'nin tavrı " Evinize Dönün " demek oldu. Bahçeli sürekli "itidal" çağrıları yaptı.

Bu, bir hata değil, aynen 2002'de yaptıkları gibi, ağababaları ABD'nin verdiği direktifin sonucuydu.

ABD Türk milletinin PKK'ya karşı ayağa kalkmasından çekiniyor, milliyetçi yükselişi bir şekilde durdurmak istiyordu. Türk milletinin %90'lar oranında nefret ettiği ABD bir "itidal" çağrısı yapsa, tabii ki dinleyen olmayacaktı. Bunu en iyi "milliyetçi" bilinen bir parti yapabilirdi.

Bahçeli, işte bu görevi de üstlendi. Sokaklara çıkan Türk milletin sürekli evine dönmeye çağırdı. Bu çağrı sokakları PKK'ya teslim edin demekti.

Allahtan Türk milleti MHP liderini takmadı da, sokaklar PKK'ya teslim olmadı. Bütün "  İtidal " çağrılarına karşın Türk insanı meydanı boş bırakmayacağını defalarca gösterdi. 

O kadar ki, Bahçeli bu konuda kendi parti örgütüne bile hakim olamadı.

Bahçeli bununla da yetinmedi. Türkiye çapında " Kardeşlik " mitingleri düzenledi. Kürtler Batı Anadolu'da Türk mahallelerine saldırır, Türkler kendi malını, canını, 
namusunu korumaya çalışırken Bahçeli il il gezip "Bin Yıllık Kardeşlik" mitingleri düzenlemeye, Türklerle Kürtlerin bin yıldır kardeş olduğunu anlatmaya koyuldu.

Bu da Affedilir bir politika değildi. 

Zaten MHP 2007 seçimlerinden sonra meclise girer girmez, PKK'lı Ahmet Türk'ün ve Apo'nun Avukatı Hasip Kaplan'ın ellerini sıkarak aslında hiç de PKK karşıtı 
olmadığını göstermişti. Türk milletinin Kürt istilasına karşı bu derece bilinçlendiği bir dönemde, " Türk - Kürt kardeşliği " nden  bahsetmesi de asla unutulmadı...



http://www.turksolu.com.tr/320/foto/bahceli-hasip-kaplan.jpg

Dolayısıyla MHP, aynen 2002 seçimlerinde yediği tokadın bir benzerini yemek üzere...



http://2.bp.blogspot.com/-a5jih7cPLJg/Vlc1M-0KM2I/AAAAAAAAJ-Y/XOcLKn5IwkA/s1600/RES%25C4%25B0M%2BKOY%2B%2BTOKALA%25C5%259EMA%2BVE%2B%2B%25C3%2596NERGE..jpg


2002'de Apo'yu asmadığı ve Avrupacılık, IMF'cilik yaptığı için baraj altı kalmıştı.

Şimdi de PKK'ya karşı mücadele etmek isteyen Türk milletini durdurmaya çalıştığı, PKK'lıların elini sıktığı ve bölücü terörün artmasına neden olan AKP iktidarıyla hep uzlaştığı için aynı tokada hazır olmalı...

MHP'nin tasfiyesi Atatürkçüler için hayırlıdır

Aslında bu gelişme son derece hayırlı. MHP'nin tasfiye olmaya başlaması Türkiye'de milliyetçiliğin düşüşe geçmesinin bir ürünü değil. 
Aksine Türk milleti MHP'yi yeterince milliyetçi olmadığı için, "milliyetçi" söylemlerinin gereklerini yapmadığı için cezalandırıyor.

Bu durum, son derece hayırlıdır, çünkü Türkiye'nin en önemli sıkıntısı olan "gerçek" milliyetçi bir partinin oluşması için iyi bir siyasi ortam oluşmuştur.

MHP'den umudunu kesen milyonlarca Türk insanının beklentilerine yanıt vermek de biz Atatürkçülere düşüyor.

Bu nedenle, MHP'yi ABD tasfiye etmek istiyor, Fethullah ve AKP MHP'siz meclis istiyor deyip MHP'yi savunmak hiç doğru değil. Aksine bırakın MHP tasfiye olsun. Tasfiye olsun ki gerçekten milliyetçi bir parti Türk milletinin önüne seçenek olarak çıkabilsin.

Ulusal Parti bu Göreve taliptir.

Atatürkçü çizgisiyle hem PKK'ya gerçekten karşı çıkabilecek cesarette bir örgütlenmedir. Hem de AKP gericiliğiyle asla uzlaşmayacak tek partidir.

Bu da zaten Türk milletinin beklentisi değil mi?

PKK'yla ve AKP'yle uzlaşayacak gerçekten milliyetçi bir parti...

MHP'nin tarihi boyunca olamadığı, asla da olamayacağı kimlikte bir parti...

Böyle bir partiyi seçenek olarak Türk milletinin önüne getirmek görevi biz Ulusal Partililere düşüyor.


http://www.turksolu.com.tr/299/erdem299.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder