18 Ekim 2015 Pazar

Başbuğ Çok Haklı, AB Bir Araçtır

Başbuğ Çok Haklı, AB Bir Araçtır,


20 Eylül 2008 Cumartesi
EROL MANİSALI
AB bizim için bir amaç değil araçtır. Bakışımız budur. Ancak AB ile ilişkilerimizde koşullarımız var; ulus devlet ve üniter devlet konularında talepte bulunamazlar, ödün vermeyiz. Türkiye’yi diğer AB üyelerinden ve adaylarından “farklı değerlendirmelerini kabul edemeyiz”.

İlker Başbuğ’un TSK adına AB ile ilgili değerlendirmesi özetle bu. Bu değerlendirme doğru, tutarlı ve Türkiye ile AB arasında ilişkilerin “normalleştirilmesini” isteyen bir politikanın savunulmasıdır.
İlker Başbuğ’un AB ile ilgili değerlendirmesini biraz açalım:
1) “AB amaç değil araçtır” ifadesi çok önemli bir tespittir. Atatürk ilke ve devrimleriyle, Cumhuriyet’in felsefesiyle bütünleşen bir yaklaşımdır.
“AB amaç değil araçtır” yaklaşımı şu anlama gelir;
- Bizim için, “Her ne pahasına olursa olsun, AB’nin bir parçası olmamız gerekir” diyemeyiz, bu yanlıştır.
- Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinden, Atatürk devrim ve ilkelerinden; Türkiye’nin stratejik çıkarlarından “saptırma yönündeki ilişki düzeni” bizim için kabul edilemez.
- AB bizim için bir “aidiyet meselesi” değildir. Sadece çağdaş ve uygar değerlere ulaşmak için bir araçtır.
2) “Biz AB’ye karşı değiliz”; AB ile “normal ilişkiler kurulmasını isteriz”.
- AB’nin Türkiye’den “ulus devlet kimliğimiz ve üniter yapımızla uyuşmayan taleplerine karşı çıkarız.”
- Türkiye’yi “AB’nin diğer üyelerinden ayıran, bize farklı gözle bakan politikalarını kabul edemeyiz”.
İlker Başbuğ’un TSK adına ortaya koyduğu görüşler özetle bunlardır.
AB kimler için amaç?
AB, Polonya için, Yunanistan ya da Bulgaristan için hem amaç hem de araçtır. AB’nin amaç olabilmesi için;
- Onun, her ne pahasına, stratejik bir amaç olması gerekir.
- ‘Hedef’te bir aidiyet, bütünün parçası olmak gibi öğeler vardır.
- ‘Hedef’ olabilmesi için Hıristiyan dünyasının içinde bulunmak gerekir. Sadece çağdaş uygarlık değerlerinde değil, “din gibi, onun dışındaki öğelerde de” aidiyet zorunluluğu vardır.
Daha 1994 Essen Doruğu’nda bu nedenle AB yayımladığı deklarasyonda, “henüz demokrasinin uğramadığı Slovakya gibi ülkeleri bile” 26 ülke adı arasında saymıştı. Slovakya, aidiyet olarak, kabullenilmişti, Hıristiyan dünyasının parçasıydı.
Ayni şekilde, Slovakya için AB içinde olmak bir ‘hedef’ti, sadece bir araç değildi.
İlker Başbuğ’un öngördüğü koşullar bugün Türkiye-AB ilişkilerinde geçerli değildir.
- AB Türkiye’de, ulus devlet kimliğinden hoşlanmıyor. Üniter yapımızı bozacak taleplerde bulunuyor, Avrupa Parlamentosu’ndan kararlar çıkartıyor:
- 2004 ve 2005 yıllarında AKP’ye imzalattığı çerçeve anlaşmaları ile Türkiye’yi “normal üyelik yerine, apayrı bir özel statüye götürüyor”.
- AB, ABD ile birlikte, Türkiye’de ılımlı İslam devletini, Türkiye Cumhuriyeti’nin yerine koymaya çalışıyor.
İlker Başbuğ yaptığı açıklama ile TSK’nin bunlara karşı olduğunu, haklı olarak ortaya koyuyor.
AKP için ‘asimetrik araç’...
AB, AKP için de bir amaç değil, araçtır. Ancak İlker Başbuğ’un yaklaşımından çok farklı bir özellik gösterir. Bu köşede defalarca yazdım AKP ile AB arasında bir alışveriş söz konusudur.
- AKP, “AB’nin taleplerini yerine getirir”.
- Bunun karşılığında Brüksel, AKP’nin arkasında durur. AKP, Türkiye içindeki “İslamcı yeniden yapılandırmasını”, bu sayede sürdürür.
İlker Başbuğ’un söylediği, bunun 180 derece zıttıdır. Avrupa’nın çağdaş uygarlıkla ilgili “nesnel uygulamalarını kullanmak”, Cumhuriyet’in değerleri ve Atatürk devrimleriyle çatışmaz.
- Buna karşılık dinci yapılanma için AB’yi bir araç olarak kullananlar, çağdaş uygarlık değerleri ve Cumhuriyet’in kuruluş felsefesi ile çatışırlar.
Başbuğ, Türkiye-AB ilişkileriyle ilgili olarak doğru bir değerlendirme yapmıştır. TSK duruşunu net bir biçimde ortaya koymuştur.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/10988/Basbug_Cok_Hakli__AB_Bir_Aractir_.html

..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder