TÜRKMEN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TÜRKMEN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Kasım 2019 Salı

Bölücülüğün Taşları Nasıl Döşendi., Türkler Nasıl Uyutuldu!

Bölücülüğün Taşları Nasıl Döşendi., Türkler Nasıl Uyutuldu! 



Yazar: Mümtaz Sarıçiçek 
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü 

Yıl 1992. Ahmet Türk ile şehit Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis bir televizyon programında, Nazlı Ilıcak ve Taha Akyol’un konukları. Program boyunca yöneticilerin ısrarla Ahmet Türk’ün ağzından almaya çalıştıkları bir ifade var:
 “PKK bir terör örgütüdür!” Ancak Ahmet Türk kem küm ediyor; ıkına sıkına PKK’nın faaliyetlerini onaylamadığı manasına gelecek sözleri söylemek zorunda 
kalıyor. 

Aradan yirmi yıl geçti… 

Oral Çalışlar 3 Ağustos 2013 tarihli Taraf’taki yazısına şehvetli bir başlık koymuş: “Kürdistan Konferansından Büyük Kürdistan’a”. Çalışlar, on altı yıl önce kendisine sorulduğunda cevap vermekte zorlandığını iddia ettiği bir soruyla başlıyor: “Nüfusu 20 milyondan fazla olan, bir ortak toprak parçası üzerinde yaşayıp devleti olmayan Kürtlerden başka halk var mıdır?” Çalışlar cevabı vermiyor; ama yazının devamından “yok” kabul ettiği ve bugünlerde artık o yolun açıldığını düşündüğü anlaşılıyor. Aslında dünya coğrafyasını ve demografik yapısını çok iyi bildiğini zannettiğimiz Çalışlar’ın bu soruyu cevaplandırmaması tipik bir “şark kurnazlığı.” Çünkü cevap verse ve “yok” dese, herkesin bildiği bir gerçeği inkar etmiş olacak; “var” dese, yazısında empoze etmek istediği düşünceye aykırı davranmış olacak. Esasında, Çalışlar’ın bu sorusu Türk milleti üzerinde yıllardır yapılan psikolojik operasyonun tipik uygulamalarından biridir. Soruyu tekrar edelim: 

“Nüfusu 20 milyondan fazla olan, bir ortak toprak parçası üzerinde yaşayıp devleti olmayan Kürtlerden başka halk var mıdır?” 

Önce dil psikolojisi açsından soruyu irdeleyelim: Türkçe “soru cümlesi”nde vurgu “soru kelimesi” üzerindedir; diğer öğeler yükleme yakınlığı ölçüsünde vurgu alır. Bilhassa birleşik bir cümle söz konusuysa yan cümlecikler, öznenin sıfatları ve tümleçler ikinci planda kalır ve içerikleri okuyucunun/dinleyicinin bilgi, kültür, o andaki psikolojik durumuna bağlı olarak bilinçaltına yerleştirilir. 

Bunu basit bir örnekle açıklayalım: Günlük hayatın telaşı içinde, televizyon kültürüyle yetinen geniş kitlelere “Buradan sık sık geçen sarı saçlı, yeşil gözlü zenciyi gördünüz mü?” biçiminde bir soru yöneltilse muhatapların büyük bir kısmı “görmedim” diye cevaplandıracak; “hangi sıklıkla geçermiş”, “öyle zenci mi olurmuş”, sorusu akıllarına gelmeyecektir. Fakat çoğunluğun bilinçaltına “buradan sık sık bir zenci geçiyormuş” olgusu ve “sarı saçlı, yeşil gözlü zenci” imgesi yerleşecek, bu tekrar edildikçe pekişecektir. 

Şimdi Çalışlar’ın cümlesine dönebiliriz. Cümlenin yüklemi, “var mıdır”; öznesi “Kürtler’den başka devleti olmayan halk” söz grubu olan bir cümle. Asıl cümle, “Kürtlerden başka devleti olmayan halk var mıdır?” biçiminde olsa da amaç bu soruyu sormak değildir. Eğer asıl soru bu olsaydı Çalışlar soruyu cevaplandırırdı. O halde soru neden soruluyor? 
Bahsettiğimiz psikolojik operasyonun sırrı burada! 

Okuyucunun dikkati yukarıda açıkladığımız üzere “soru kelimesi” “var mıdır” üzerinde ama asıl maksat cevabı bilinen bu asıl cümle ile ilişkili değil; birleşik cümlenin iki yan cümleciğinin içeriğini okuyucunun bilinçaltına yerleştirmek: 

1. Kürtlerin nüfusu 20 milyondan fazladır. 
2. Bütün Kürtlerin ortak bir coğrafyası vardır. 

   Bunlar cümlenin vurgu taşıyan öğeleri olmadığı için tartışmaya kapalı bir ön kabul biçiminde sunuluyor. Şimdi bu iki içeriğin etik ve bilimsel yönden doğruluğunu tartışabiliriz: 

1. Kürtlerin nüfusu yirmi milyondan fazladır: 

Her şeyden önce bu cümlenin bir algı yanılsaması yaratmayı amaçladığı bellidir. Çünkü zikredilen sayının “hangi Kürtler”le ilişkili olduğu kasıtlı olarak söylenmiyor. 
Okuyucunun ilk algısı Türkiye Kürtleri olacaktır; çünkü cümlenin muhatabı olan insanlar Türkiye’de yaşamakta ve yıllardır bu konu onun canını yakmaktadır. Keza, bu, Kürtçüler tarafından da sıkça dile getirilen bir iddiadır. Örneğin “ılımlı Kürt aydını” denilen Kemal Burkay birkaç ay önce bir televizyon programında Türkiye’deki Kürtlerin nüfusu en az Türkler kadar; bu bakımdan Kürtlerin federatif temsili meşrudur ama diğer halkların sayısı az olduğu için bu hakları yoktur demişti. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ama gereksizdir. Lakin akla şu soru geliyor: Madem Kürtçüler bunu aleni ve sürekli söylüyorlar, Çalışlar’ın sorusu neden bir operasyon kabul ediliyor? Cevabı çok basit: Kürtçüler bunu kendi tabanlarına söylerken, Çalışlar gibi liberal/sol kökenli yazarların hedef kitlesi PKK’ya mesafeli duran; onu marjinal bulan İslamcı, liberal, sol, apolitik her kesimden Türkler. Kaldı ki, gargara yapılan bu cümlelerde kendisine çıkış yolu bırakan bu tür yazarlar sıkıştırıldığında bütün Kürtlerin nüfusunu kastediyoruz diyerek kendilerini ahlaken de kurtarmış oluyorlar! 

Oysa bilinen gerçek şudur: Türkiye’de yaşayan Kürtlerin nüfusunu en yüksek gösteren araştırmalarda bile sayı 13,5 milyondur ve üstelik Kürt olmadıkları bilimsel verilerle ispatlanmış olan Zazalar da her ne hikmetse ısrarla bu rakama dâhil edilmektedir. Netice itibariyle bu yan cümlecik bir yalanı bir algı yanılsaması yaratarak bir olguymuş sunmayı, okuyucunun bilinçaltına yapılan bir operasyonun göstergesi haline geliyor. 

2. Kürtler ortak bir toprak parçasında yaşıyor: 

Bu ikinci yan cümlecik okuyucunun bilinçaltına bir “Kürt toprağı” olgusu yerleştirmeyi amaçlıyor. “Ortak toprak parçası” ile diğer milletlerden arınmış, sadece Kürtlerin toprağı olan yani yazının başlığına şehvetle yerleştirilmiş “Kürdistan” kastediliyor. Bugünlerde sık sık duyduğumuz bu şehvetengiz ifade Türkiye, Irak, Suriye ve İran’da Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgeleri tarihi gerçekliğe aykırı biçimde bir Kürt vatanına dönüştürme çabasının ürünüdür. Oysa “vatan” üzerinde siyasi egemenliğin tesis edildiği, kanla, terle, ilimle, irfanla, kültürle, mimariyle yoğrulan bir coğrafyanın adıdır. Türkiye’nin doğusu ve güney doğusu Artuklu, Tolunoğlu, Selçuklu, Akkoyunlu, Karakoyunlu, Osmanlı ve Cumhuriyet Türklerinin kanı, emeği, ilmi, irfanı, kültürü, mimarisi ile yoğrulmuş bir coğrafyadır. Kuzey Irak ve Kuzey Suriye de Kürt, Türk/ Türkmen/ Azeri, Arap, Süryani, Ermeni kültürlerinin harmanlandığı tarihî ve aktüel bakımdan Kürt vatanı sayılmasına imkân olmayan coğrafyalardır. Mardin, Diyarbakır, Van, Bingöl, Şanlı Urfa, Adıyaman, Musul, Kerkük, Erbil, Tuzhurmatu ve benzeri birçok şehir/bölge tarihin hiçbir döneminde Kürt kimliği taşıyan beldeler olmamıştır. Hangi mezar taşında, hangi cami kitabesinde, hangi kale kapısında, hangi medresede, hangi çeşmede Kürtçe bir satır yazı vardır. 

Son elli yılda Kürtçü terör ve asimilasyonlarla gayrı Kürt unsurlardan arındırılma  çalışmalarına son on yılda siyasi iradenin verdiği destekle sanal bir Kürdistan oluşturulmakta, psikolojik operasyonlarla da millet buna razı edilmeye çalışılmaktadır. 

Gelelim Çalışlar’ın cevabını bildiği halde sorduğu; “Dünya üzerinde bu sayıda olup kendi devleti olmayan Kürtlerden başka halk bulunup bulunmadığı” sorusuna. Bu iddiayı çürütecek örneklerden bir kaçı şunlardır: Doğu Türkistan Türklerinin sayısı 35 milyonun üzerindedir ve ülke Çin işgali altındadır. Güney Azerbaycan Türklerinin sayısı 35 milyonun üzerindedir ve ülke İran işgalindedir. ABD nüfusunun yaklaşık 40 milyonunu Almanlar, 30 milyonunu İrlandalılar, 25 milyonunu Afrikalılar, 20 milyona yakınını İtalyanlar ve bir o kadarını da Meksikalılar oluşturmaktadır. Örnekleri çoğalmak mümkündür; tek bir örnek bile bu iddianın geçerliliğini ortadan kaldırmaya yeter. Kürtçü bölücülüğe meşruiyet kazandırmak için ortaya atılan bu iddialar hem bilimsel hem de “ahlaki” zaaf içerir. Çünkü dünyadaki devlet sayısı bilinen anadili (her anadili bir halk olduğuna ve yaklaşık 2000 civarında anadili ve 200 civarında da devlet bulunduğuna göre) sayısının onda biri kadardır. Eğer “devlet” salt hümanist çerçevede algılanacak bir olgu ise bir tek kişinin dahi kendi devletini kurma hakkını yok saymak ahlaka aykırıdır. Türkiye’deki Kürt ayrılıkçılığını destekleyenlerin Doğu Türkistan, Güney Azerbaycan, Çeçenistan, Keşmir gibi coğrafyalardaki Türk ve Müslümanların gasp edilen haklarına ilişkin tek satır yazmamaları da ahlaki zaafın bir göstergesidir. 

Yazının başında bahsettiğimiz televizyon programında Ahmet Türk’ün ağzından PKK terörünün kınanmasını duymak isteyen program yöneticileri yirmi yıl önceki Türk kamuoyunun ruh halini temsil ediyorlardı. O gün Türk milletinin büyük bir ekseriyeti, medyası ve siyaseti Amerika’da veya dünyanın herhangi bir ülkesinde Kürdistan ifadesi kullanıldığında resmi ve gayrı resmi yollardan tepki gösteriyor, 
çeşitli haritalar yayımlandığında kıyameti koparıyorlardı. Ancak, aradan geçen bunca yılda Türk milleti üzerine yapılan psikolojik operasyonla yalan ve sanal bir tarih algısı yerleştirildi; Türkiye Cumhuriyeti’nin

Başbakanının dilinden bu tarihi yalan seslendirildi: “Osmanlı’da Kürdistan eyaleti vardı.” Bugün de Oral Çalışlar şehvetle “Büyük Kürdistan” başlığı atıyor… 

http://www.21yyte.org/ 
adresinden 
06.08.2013 12:53 tarihinde indirilmiştir..

http://www.21yyte.org/arastirma/terorizm-ve-terorizmle-mucadele/2013/08/05/7146/boluculugun-taslari-nasil-dosendi-turkler-nasil-uyutuldu


..

28 Kasım 2017 Salı

15 GÜNLÜK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ ( MART 2017 ) BÖLÜM 2


 15 GÜNLÜK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ ( MART 2017 )  BÖLÜM 2





TÜRKMENLER NEVRUZ BAYRAMINI KUTLADI 

23 Mart 2017 


Türkmen Kardeşlik Ocağı Irak’ın başkenti Bağdat’ta Nevruz Bayramı münasebetiyle etkinlik düzenledi. Düzenlenen kutlamalara Bağdat'ta yaşayan Türkmen aileler ve Türkmen şahsiyetler katıldı. 
Kutlamaya Türkiye'nin Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız ve Azerbaycan’nın Bağdat Büyükelçisi Ramiz Gafarov katıldı. Düzenlenen kutlamalar kapsamında, 
yöresel gösteriler yapılarak Türkmen halk oyunları oynandı. Etkinliğe katılan Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız yaptığı açıklamada, Nevruz Bayramının Türk dünyası ve bunun parçası olan Türkmenler için özel bir gün olduğunu vurgulayarak, "Bu, benim Irak’ta ilk Nevruz kutlamam ve bunu Irak Türkmenleri kardeşlerimizle kutluyoruz." dedi. 
Azerbaycan’ın Bağdat Büyükelçisi Ramiz Gafarov Türkmeneli Televizyonu objektiflerine konuşarak Nevruz Bayramı dolaysıyla Türkmenleri kutladı. 
Türkmen Kardeşlik Ocağı Başkanı Necdet Beyatlı, eski Türkmen Milletvekili Fevzi Ekrem Terzioğlu ve eski Türkmen Milletvekili Feyha Zeynelabidin Nevruz Bayramı dolaysıyla tüm Türkmenleri ve Iraklıları kutladılar. (Türkmeneli TV) 


****


ÇANAKKALE ZAFERİ'NİN 102. YILDÖNÜMÜ ERBİL'DE KUTLANDI 

23 Mart 2017 


http://www.hatayinstari.org/resimler/2015/02/18-mart-%C3%A7anakkale-kompozisyon.jpg

Çanakkale Zaferi'nin 102. yıldönümü münasebetiyle Erbil'de kutlama düzenlendi. Türkmeneli Öğrenci ve Gençler Birliği Erbil Bürosu ve Irak Türkmen Cephesi işbirliğiyle düzenlenen kutlamada, yetkililer ve vatandaşlar hazır bulundu. Kutlamada ayrıca Irak Türkmen Cephesi Yürütme Kurulu Üyesi ve Kürt Bölgesel Yönetimi Parlamento Üyesi Aydın Maruf da yer aldı. Kutlamada yapılan konuşmalarda, Türk Ordusu'nun Çanakkale Zaferi'ndeki kahramanlıklarından övgüyle söz edildi. Irak Türkmen Cephesi Yürütme Kurulu Üyesi ve Kürt Bölgesel Yönetimi Parlamento Üyesi Aydın Maruf yaptığı konuşmada, düzenlenen kutlamanın ayrıntılarını anlattı. 
Türkmeneli Öğrenci ve Gençler Birliği Erbil Büro Sorumlusu, tüm şehitlerin mekanlarının cennet olmasını temenni etti. (Türkmeneli TV) 


http://www.bizturkmeniz.com/foto/big/100996_1.jpg
Arşiv


**********

TÜRKMENLER İSVEÇ’TE IRAK’IN GELECEĞİ KONULU BİR ÇALIŞTAYA KATILDI 

24 Mart 2017 


Irak-İsveç Dostluk Cemiyeti’nin daveti üzerine Irak Türkmenlerinin Avrupa’daki Birliğinin basın sözcüsü Ahmet Hürmüzlü Musul’un kurtarılmasından sonra Irak’ın geleceği konusunda düzenlenen bir çalıştaya katıldı. Hürmüzlü çalıştayda Türkmenlerin Irak’taki durumlarını, hem merkezi hükümet hem de Kürt Bölgesel Yönetimi tarafından uzaklaştırılmış olmalarını ve bölgelerinde yaşanan demografik değişimleri dile getirerek çalıştaya katılan araştırmacılara bu konuda İsveç diline çevrilmiş birçok rapor sundu. Irak konularında uzman İsveçli Gazeteci Urban tarafından yönetilen çalıştaya Irak konuları ile ilgilenen araştırmacı, gazeteci ve çok sayıda dinleyici katıldı. (www.bizturkmeniz.com) 


******

IŞİD TÜRKMEN KÖYÜNÜ BASTI 

24 Mart 2017 

Terör örgütü IŞİD, Selahaddin’in Tuzhurmatu ilçesine bağlı Türkmen Çardaklı köyüne saldırdı. Yağmurlu havayı fırsat bilen IŞİD teröristleri, gece yarısından 
sonra köyün kuzeyinde yer alan Aksu çayından yaya olarak köye girdi. Teröristler ilk önce içinde 5 kişinin bulunduğu bir Türkmen evini bastı. Baskında 
evde bulunan 3'ü kadın olmak üzere 5 kişi kurşuna dizilerek infaz edildi. Teröristler olay 

Türkmen Adalet Partisi ile ilgili görsel sonucuDışişleri Bakanlığı yerine gelen güvenlik güçleriyle çatıştı. Çatışmada 2 güvenlik mensubu şehit oldu. Yaşanan 
çatışmalarda 6 kişi de yaralandı. Teröristler evi de yakarak köyden kaçtı. (Türkmeneli TV) 



****

TÜRKİYE DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI, 7 TÜRKMEN'İN HAYATINI KAYBETTİĞİ SALDIRIYI KINADI 

25 Mart 2017 

Dışişleri Bakanlığı, Selahaddin vilayetine bağlı Tuzhurmatu ilçesinde 7 Türkmen soydaşın hayatını kaybettiği ve dördü çocuk 6 kişinin yaralandığı IŞİD mensubu teröristlerce düzenlenen saldırıyı kınadı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Irak'ın Selahaddin vilayetine bağlı Tuzhurmatu ilçesindeki Çardaklı köyüne 23 Mart gecesi IŞİD mensubu teröristlerce düzenlenen saldırı sonucunda ilk belirlemelere göre 7 Türkmen soydaşımızın hayatını kaybettiği ve dördü çocuk 6 kişinin yaralandığı üzüntüyle öğrenilmiştir" denildi. Açıklamada, "Bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Türkmen soydaşlarımızın acısını paylaşıyor ve tüm Irak halkına başsağlığı, yaralılara acil şifa dileklerimizi iletiyoruz" ifadesi kullanıldı. (Türkmeneli TV) 


************

TÜRKMEN ADALET PARTİSİNİN KURULUŞUNUN 14.YILI KUTLANDI 

25 Mart 2017 

Kuruluşunun 14. yıldönümü münasebeti ile Türkmen Adalet Partisi Kerkük'ün Musalla semtindeki Musalla Spor Kulübü salonunda tören düzenledi. 
Törene siyasi parti başkanları, Türkmen Polis Subayları, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar katıldı. 

http://www.bizturkmeniz.com/foto/big/101007_1.jpg 


Törene katılanlar Türkmen Adalet Partisi Başkanı Enver Bayraktar ve parti çalışanlarına partilerinin kuruluş yıldönümü münasebeti ile tebriklerini ileterek Türkmen mücadelesindeki onurlu duruşlarından övgüyle bahsettiler. Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi törende yaptığı konuşmasında Türkmen Adalet Partisinin yetimlere ve dullara olan yardımlarından övgü ile bahsetti. Türkmeneli Partisi Başkanı Riyaz Sarıkahya konuşmasında Türkmen Adalet Partisinin Türkmen mücadelesindeki rolüne değinerek Türkmen Milletine sadece Kerkük'te değil Diyala, Musul ve diğer Türkmeneli bölgelerindeki yardıma muhtaçlara el uzattığını belirtti. Türkmen Adalet Partisi Başkanı Enver Bayraktar yaptığı konuşmada Kerkük'teki bayrak krizine değindi. Bayraktar Türkmen Milletine her zaman destek olduklarını ve Kerkük'teki emrivaki siyasetini kabul etmediklerini belirtti. 
(Türkmeneli TV) 


*********

VALİLİĞİN ALDIĞI KARAR BOYKOT EDİLİYOR 

26 Mart 2017 


Türkmen Partileri Kerkük Valisi Necmettin Kerim’in Kerkük’te devlet dairelerine Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağının asılması kararını bir kez daha reddetti ve boykot etme kararı aldı. Türkmen partileri tüm Türkmen öğrencileri 26 Mart 2017 Pazar günü Irak’taki üniversite ve enstitüleri boykot etmeye çağırdı. (www.bizturkmeniz.com) 


http://www.bizturkmeniz.com/foto/big/101002_1.jpg


************


KERKÜK’TEKİ BAYRAK KRİZİ 

26 Mart 2017 

Türkmeneli Dernekler Federasyonu Genel Başkanı 
Dr. Aydın BEYATLI 

24 Mart 2017 tarihinde Türkmeneli Dernekler Federasyonundan bir heyet Irak'ın Ankara Büyükelçiliğine giderek Kerkük’teki bayrak krizi nedeniyle yurt dışında yaşayan Iraklı Türkmenlerin görüş ve hassasiyetlerini, Irak Cumhurbaşkanı Fuat Masum, Irak Başbakanı Haydar el-Abadi ve Irak Meclis Başkanı Selim El-Cuburi’ye iletilmek üzere elçilik yetkililerine mektup takdim etmişlerdir. Yazılan mektup şu şekildedir: 

Saygıdeğer Basın Mensupları, 

Son günlerde Kerkük Valisi Necmettin Kerim'in Kerkük Vilayet Meclisi'ne yaptığı başvuruda, Kerkük’te kamu dairelerinde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağı asılması talebinde bulunması biz Türkmenleri derinden etkilemiştir. 

Tarihi Türk şehri Kerkük, aynı zamanda bir kardeşlik şehri olup, burada birlik beraberlik atmosferinde toplumların yaşaması ve refah seviyesini arttırmak için çaba harcamak yerine, etnik gerginlik yaratmak, ancak Kerkük halkı dışından olan düşman mihrakların bir oyunu olarak açıklanabilir. Kerkük’ün başta sağlık, işsizlik, çevre ve en önemlisi güvenlik konuları gibi vatandaşın temel meselelerini çözmek yerine, en üst makam olan Valiliğin farklı bir gündem yaratma çabası düşündürücüdür. Kerkük Valisi ve bağlı olduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) başta Türkmenlerin ve diğer etnik grupların hassasiyetlerini gözetmeyen bu girişimi, Kerkük'ün iç meseleleri ile alakasız, farklı bir ajandanın göstergesi dir. 

Oysaki Türkmenler uzun yıllar boyunca dikta rejimlerin zulmüyle karşı karşıya kalmış, çok sayıda şehitler vermiş, 2003'ten sonra baskı ve despot düzenin sona erdiğini düşünürken ne yazık ki farklı adda, ancak aynı zihniyettekilerin Kerkük’te görev başında olmasıyla yeniden hayal kırıklığı yaşamıştır. Irak Hükümeti'nin bu konudaki suskunluğu ise Türkmenleri olduğu gibi tüm Iraklıları şaşırtmaya devam etmektedir. Irak Anayasası gereği ihtilaflı bölgelerden biri olan Kerkük'te, kamu kuruluşlarında Irak bayrağı dışında bayrağın çekilmesi yasalara aykırıdır. 

Birleşmiş Milletler Irak'a Yardım Misyonu (UNAMI)’de yayınladığı bildiride, bu tehlikeli sürece işaret ederek, bu tür açıklamaların kentteki gerginliği arttıracağını ve IŞİD'e karşı mücadele sürecinde ortaya çıkan birlik ruhuna zarar vereceğini açıkladı. Bu sebeplerle Irak Hükümetini ve Parlamentosunu ülke bütünlüğüne sahip çıkmaya ve haddini bilmeyenlere hadlerini bildirmeye davet ediyoruz. Kerkük'te yaratılmak istenen bu tehlikeli durum uygulanırsa Irak’ın ana unsurlarından olan Türkmenlerin hassasiyetlerini çiğneyeceği gibi, 
güçlükle sağlanmaya çalışılan barış ortamını da yerle bir edecektir. Unutulmamalıdır ki, Türkmenler bu oldubittiye izin vermeyecek ve mücadelesine dün olduğu gibi bugün de devam edecektir. 

http://www.bizturkmeniz.com/foto/big/101014_3.jpg

 ************

KOPENHAG’TAKİ TÜRKMEN OCAĞI DERNEĞİ ALTUNKÖPRÜ KATLİAMININ YILDÖNÜMÜNDE ANMA TÖRENİ DÜZENLEDİ 

27 Mart 2017 

Türkmen Ocağı Cemiyeti 26 Mart tarihinde Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da Altunköprü katliamının yıldönümü münasebetiyle bir anma töreni düzenledi. 
Anma töreninin başlangıcında Yurtan Kervancı yapmış olduğu konuşmasında; “Devrik Baas rejiminin Türkmen Altunköprü şehrinde işlemiş olduğu katliam sonucunda vermiş olduğumuz 102 şehidi burada saygıyla anıyoruz. Türkmen bayrağının tüm Türkmeneli bölgelerinde dalgalanması için canı gönülden çalışmayı addediyoruz” şeklinde ifadelerde bulundu. Katliama şahit olan Oğuz Köprülü de Baas Partisi yetkililerinin ramazan gününde oruç oldukları halde gençleri anne ve babalarının gözleri önünde alıp vahşice katlederek onları toplu mezarlara gömdüklerini dile getirdi. Anma töreninin sonunda Danimarka’daki Türkmen Dernekleri başkanları duygu ve düşüncelerini dile getiren konuşmalar yaptılar. (www.bizturkmeniz.com) 


https://i1.wp.com/afkarhura.com/wp-content/uploads/2017/03/001.png?w=594


****


IRAK TÜRKMEN CEPHESİ “IRAK: GENÇLİK VE BİRLİKTE YAŞAMA” SEMPOZYUMUNA KATILDI 

27 Mart 2017 


Irak Emel Derneği tarafından Bakuba şehrinde düzenlenen “Irak: Gençlik ve Birlikte Yaşama” sempozyumu Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Irak Temsilcisinin Yardımcısı George Boston’ın katılımıyla düzenlendi. Sempozyuma katılan ITC Heyeti Birleşmiş Milletler heyetine IŞİD terör örgütü yüzünden zarar gören Türkmen bölgelerinin imarı, bakanlıklarda Türkmenlere de yer verilmesi ve parlamentoda Türkmen hakları yasası kanununun yasallaşması konularındaki taleplerini ilettiler. George Boston Türkmenlerin sunmuş olduğu taleplere uygun çözümler bulunabilmesi ve Irak’taki tüm halklar gibi Türkmenlerin de meşru haklarını elde etmeleri için bu talepleri BM’deki ilgili makamlara ileteceğini vurguladı. (Efkar Hurra) 


*****

MİMAROĞLU’DAN KERKÜK’TE YAŞANAN OLAYLARA TEPKİ 


Efkar Hurra
27 Mart 2017 


Türkmen Milletvekili Niyazi Mimaroğlu, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının çekilmesi konusunu şiddetle kınadı ve anayasaya aykırıdır dedi. Mimaroğlu, “Türkmenlerin duygularını ve hassasiyetlerini hiçe sayarak, Kerkük üzerinde hakimiyet sürdürülmeye çalışılmaktadır. Vali Irak Anayasasını ve yasalarını göz ardı etmektedir. Kerkük Irak Merkezi Hükümetine bağlı bir vilayettir. Tüm Türkmeneli bölgelerinde Türkmenlere yönelik işlenen cinayetlerin ve kaçırma olaylarının aydınlatılması konusundaki başarısızlıklarını örtbas etmek 
için, bugün de bu tarz yanlış eylemler yapılmakta ve kararlar alınmaktadır. Bu tür davranışların barışı ve kesimler arasında güveni ve kardeşliği zedeleyeceğini düşünmekteyiz. 
Yaşadığımız bu hassas durumda akliselim bir şekilde davranılması gerekirken, krizler yaratılmasına izin vermemeliyiz. Herkes bilmelidir ki diktatör eski rejim devri bitmiştir. 
Türkmenler, katliamlarla, göç ettirme ve kimlikleri yok sayılma gibi olaylarla karşı karşıya kalsalar bile her zaman şehitleriyle çoğalacaklardır. Türkmenler, 100 yıldan beri her türlü zorluklara göğüs geldiler. Bugünde aynı kararlıkla ve ısrarla haklarına sahip çıkacaklardır” şeklinde açıklamalarda bulundu. Türkmen Milletvekili Mimaroğlu Tuzhurmatu’da her yere Türkmen Bayrağı asılması emrini verdi. (Efkar Hurra) Niyazi Mimaroğlu ile ilgili görsel sonucu


 *********


TÜRKMEN GÖÇMENLER İÇİN PANEL DÜZENLENDİ 

27 Mart 2017 


Irak Türkmen Cephesi Babil İl Başkanlığı, Musul'a bağlı Türkmen bölgelerinden göç edip Babil'de ikamet eden Türkmen göçmenler için panel düzenledi. 
Panelde Yukarı Şerihan, Aşağı Şerihan, Reşidiye, El-Kadiye ve Musul'a bağlı diğer Türkmen bölgelerinden göçmen Türkmenler hazır bulundu. 
Daha sonra Irak Türkmen Cephesi Babil İl Başkanı Hazım Aydınoğlu yaptığı konuşmada, Türkmenler'in devrik rejimden bugüne kadar mazlum olduklarını söyledi. 
Aydınoğlu, Türkmenler'in tüm meşru haklarını elde etmeleri için çalışılması gerektiğini kaydetti. Türkmen göçmenler ise, bölgelerinin kurtarılmasında acele edilmesi ve kendilerine tazminat ödenmesi gerekliliğine vurgu yaptılar. 

http://www.bizturkmeniz.com/foto/big/101026_1.jpg

Öte yandan panelde hazır bulunanlar, Kerkük Valisi'nin şehirdeki devlet dairelerine Kürt Bölgesel Yönetimi Bayrağı asılması kararını kınadılar ve bu adımın Irak'ın birliğini ve Kerkük'teki barışçıl ortamı tehdit eden bir gelişme olduğunu söylediler. (Türkmeneli TV) 


**********


TÜRKİYE'DEN KERKÜK'TE IKBY BAYRAĞI ASILMASINA SERT TEPKİ 

28 Mart 2017 


Irak'ta Kerkük Şehir Konseyi kamu binalarında Irak'a bağlı Kürt Bölgesel Yönetimi'nin bayrağının kullanılmasını oy çokluğuyla kabul etmişti. Dışişleri Bakanlığı'ndan konuyla ilgili son dakika açıklaması geldi. Bakanlık, Kerkük'te Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının, hükümet binalarına asılmasının endişeyle karşıladığını bildirdi. 

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Kerkük Vilayet Meclisindeki oylamada, IKBY bayrağının vilayetteki tüm resmi dairelerde Irak bayrağıyla asılmasına ilişkin kararın kabul edilmesinin doğru bulunmadığı ve endişeyle karşılandığı belirtildi. Açıklamada, şunlara ifadelere yer verildi: 

"Vilayet Meclisinin Türkmen ve Arap üyelerinin boykot ettikleri oylamada alınan kararı doğrudan Kerkük'ün ihtilaflı statüsüyle ilgili ve Irak anayasasına aykırı tek taraflı bir tasarruf olarak değerlendiriyoruz. Farklı kimliklere mensup Irak vatandaşlarının ortak varlığı olan Kerkük'ün statüsüyle ilgili tek taraflı adımlarda ısrarcı olunması uzlaşı, diyalog ve anayasal süreçlere bağlılık kavramlarına zarar verecektir. Bu tür yaklaşımlar, ülkede kalıcı güvenlik ve istikrar çabalarını da olumsuz etkileyecektir. Irak'ın geçmekte olduğu kritik süreçte ilgili tüm 
tarafların sağduyu, sorumluluk ve itidal içinde hareket etmesi gerekmektedir." 

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, ayakta duran insanlar, kalabalık, düğün ve açık hava
http://afkarhura.com/tr/wp-content/uploads/2017/03/01-20-300x169.jpg
http://afkarhura.com/tr/wp-content/uploads/2017/03/02-11.jpg


*********


ALTUNKÖPRÜ ŞEHİTLERİ BURSA’DA ANILDI 

28 Mart 2017 


28 Mart Altunköprü katliamının 26’cı yıldönümü münasebetiyle, Türkmen şehitler Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Bursa Temsilciliği tarafından tertip edilen U.Ü İlahiyat Camiinde Mevlid-i Şerif ile anıldı. Anma programına BBP Bursa Başkanı Mustafa Aydın, U.Ü öğretim üyeleri, öğrenciler, vatandaşlar ve Bursa’da yaşayan Türkmenler katıldı. 

 ********

KERKÜK ÜNİVERSİTESİ'NDE TÜRKMEN ŞEHİTLER ANILDI 

29 Mart 2017 


26 yıl önce Altunköprü nahiyesinde Baas Rejim Ordusu tarafından katliama maruz kalan Türkmenlerin şehit edilişleri Türkmen öğrenciler ve gençleri tarafından Kerkük Üniversitesinde, Kerkük Üniversitesi rektörü ve fakülte dekanlarının katılımı ile düzenlenen anma töreninde anıldı. Tören, Kerkük Üniversitesi, Türkmeneli Öğrenci ve Gençler Birliği, Türkmen Öğrenci ve Gençler Derneği ve Fatihin Torunları Türkmen Öğrenci ve Gençler Derneği ile ortaklaşa düzenlendi. 

Törende ayrıca katliam hakkında şiirler de okundu.(Türkmeneli TV) 


http://i.hurimg.com/i/hurriyet/75/590x332/58da3eceeb10bb2d504800e9.jpg


************


KERKÜK İL MECLİSİ, VALİ'NİN BAYRAK ÖNERİSİNİ KABUL ETTİ 

29 Mart 2017 

Kerkük Valisi'nin şehirdeki devlet dairelerine Kürt Bölgesel Yönetimi Bayrağı asılması önerisine olan tüm tepkilere ve önerinin Anayasa ile yasalara aykırı olduğunun vurgulanmasına rağmen, Kerkük İl Meclisi, sadece Kürt Kitlesi'nin hazır bulunduğu oturumda öneriyi oylayarak kabul etti. Türkmen ve Arap Kitleleri oturumu boykot etti. Türkmen Kitlesi, bu konuda alınacak kararın tehlikeleri konusunda da uyardı. Türkmen ve Arap Kitlelerinin katılmadığı sadece Kürt Kitlesi'nin hazır bulunduğu Kerkük İl Meclisi oturumunda onaylanan önerinin meşruiyeti sorgulanıyor. Merkezi Hükümet, Birleşmiş Milletler ve siyasi kitleler bu yönde atılacak adımı reddettiklerini ve bunun Anayasa ve yasalara aykırı olduğunu bildirdi. (Türkmeneli TV) 

BASIN BİLDİRİSİ 

29 Mart 2017 

Türkmeneli Stratejik Araştırma ve Düşünce Merkezi’nin Kerkük’te yaşanan son olaylarla ilgili yayımlamış olduğu basın bildirisi şu şekildedir: 

Türkmen diyarı Kerkük’ün Kürt Valisi’nin, yayınladığı Kürtçe bir genelge ile tarihi gerçekleri ve Irak Anayasası’nı göz göre göre hiçe sayarak Kerkük’te bulunan kamu kurumlarında “Kürt bayrağının” asılmasını ve bundan sonra aynı kurumlarda Kürtçenin “zorunlu dil” olarak kullanılmasını istemesi, Türkmen toplumu başta olmak üzere Irak’ın genelinde gerginliğe ve infiale yol açmıştır. Amaç, Türkmen direncini kırmak ve şehrin sahip olduğu Türkmen kimliğini ortadan kaldırmaktır. Gelinen bu noktada bölgede Kerkük içindeki otoritesizliği 
fırsat bilen Kürt valisinin bir oldubitti ile böyle bir uygulamaya geçmesi bölgede kargaşaya sebep olacağı gibi etnik gruplar arasında istenmeyen çatışmalara da yol açabilecektir. 

Bağdat ve Ankara yönetimi tarafından yayınlanan mesajlarda, Kerkük’ün Kürt bölgesine bağlı olmadığı ve Kürt bayrağı asılmasının da anayasaya aykırı olduğunun belirtilmesinin ardından BM Irak İnsani Yardım Misyonu UNAMI’nin de benzer bir kınama mesajı yayınlamasına sebep olmuştur. 

Merkez olarak bu uygulamayı kınıyor ve Kerkük valisinin Kerkük’te etnik gruplar arasında istikrar ve barışın sağlanması için bu konuda geri adım atmasını talep ediyoruz. (Türkmeneli Stratejik Araştırma ve Düşünce Merkezi

http://www.ilkbizdenduy.com/images/haberler/1490711424-1323165665.jpg
http://d.aydin24haber.com/other/cumhurbaskani-basdanismani-yalcin-topcu-kerkuk-valisinin-kamu-binalarina-irak-kurt-bolgesel-yonetimi-ikby-bayraginin-asilmasi-ta-IHA-20170328AW024138-1-t.jpg


***********


ANKARA'DA ALTUNKÖPRÜ ŞEHİTLERİ ANILDI 


30 Mart 2017 


Irak Türkleri ve Yardımlaşma Derneği üyeleri, Altunköprü katliamını anmak ve Kerkük'teki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağına tepki göstermek amacıyla Ankara’daki "Irak Türkleri Şehitleri Anıtı"na çelenk bıraktı. Anma törenine Irak Türkleri ve Yardımlaşma Derneği Ankara Şube Başkanı Abbas Türkmen, dernek üyeleri ve Ankara’da yaşayan 
Türkmenler katıldı. (Türkmeneli TV) 

**********


ATA TERZİBAŞI VEFATININ BİRİNCİ YILINDA ANILDI 

30 Mart 2017 


Ata Terzibaşı vefatının birinci yıl dönümünde Ankara’da bir panelle anıldı. Düzenlenen panelde katılımcılara Ata Terzibaşı’nın hayatı, eserleri ve Türk 
Dünyası’na sunduğu katkı anlatıldı. Panele Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Türkmeneli Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Muzaffer Arslan ve Terzibaşı’nı sevenler katıldı. Panelde konuşma yapan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu: “Türk ve İslam dünyasının ulu bir çınarı, 
muhteşem bir düşünür, yazar, çizer ve düşünce adamıydı dedi.” 

Düşünür, yazar, araştırmacı ve hukukçu, üstat Ata Terzibaşı Türkmen Edebiyat tarihine ve Türkmen müziğine verdiği eserleriyle Türk Dünyası’nda parmakla gösterilen bir üstattır. 
Üstat Terzibaşı’nın, Türk dünyası için bıraktığı eserler dünya üniversitelerinde kaynak olarak kullanılmaya devam etmektedir. (Türkmeneli TV) 


http://www.bizturkmeniz.com/foto/normal/24369_1.jpg
http://image.yenisafak.com/resim/imagecrop/2015/01/27/resized_a90d1-1f09nuceyfi.jpg


**********

TUZHURMATU'DA ANMA TÖRENİ DÜZENLENDİ 

30 Mart 2017 



28 Mart 1991 yılında Baas rejim askerlerinin Altunköprü ve Tazehurmatu'daki Türkmenlere yönelik yaptığı katliamlarda şehit edilenler anılmaya devam ediliyor. 
Bu kapsamda Irak’ın Selahaddin iline bağlı Tuzhurmatu ilçesindeki El- İntisar erkek okulunda katliamın 26. Yılı münasebeti ile anma töreni yapıldı. 
El-İntisar erkek okulu öğretmeni Nihat Kuşçu yaptığı konuşmada katliamda şehit düşenlere Allah’tan rahmet ailelerine sabır diledi. (Türkmeneli TV) 


NUCEYFİ'DEN BAYRAK TEPKİSİ 

30 Mart 2017 


Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Usame El-Nuceyfi, Irak’ın başkenti Bağdat'ta yaptığı basın toplantısında, Kerkük il meclisinin tek taraflı kararıyla resmi kurum 
ve kuruluşlara Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağının asılması ile ilgili açıklamalarda bulundu. 

http://img1.aksam.com.tr/imgsdisk/2017/03/29/290320171705314130754_2.jpg


Nuceyfi, Kerkük il meclisi kararının anayasaya aykırı olduğunu vurguladı. Buarada Iraklı Güçler Birliği Koalisyonunda yayımlanan bildiride, Kerkük il Meclisinin Türkmen ve Arap gruplarının meclis oturumunu boykot etmesine rağmen aldığı bu kararın Kerkük'teki diğer milletlerin haklarını gasp etmek anlamına geldiğini açıkladı. 

“Bu, kabul edilemez, kentin bileşenleri arasındaki ulusal birliğe aykırıdır ve bunlar arasındaki ayrışmayı güçlendirir. Bu, aynı zamanda tek taraflı dar partizan tasarruftur” diyen Nuceyfi," Bu adım, Irak yasalarına uymuyor ve ülke çıkarına da hizmet etmez. Ayrıca kentteki Arap ve Türkmenleri provoke ediyor. 

Kürt Bölgesel Yönetimi'nden Irak anayasasına saygı ve Kerkük'te sadece ülke bayrağının asılması kararı çıkmalı. Kaba kuvvet ancak kaba kuvvet doğurur. 
Yasal ve hukuki yollarla konu çözülebilir. Kaba kuvvet daha önceleri denendi ancak hiçbir sonuca ulaşılmadı."dedi. Söz konusu kararın Kerkük'te fitne yaratacağını ifade eden Iraklı Güçler Birliği Koalisyonu, bu süreçte herkesin IŞİD’le mücadeleye odaklanması gerektiğini dile getirdi. (Türkmeneli TV) 

 ***********

KERKÜK'TEKİ BAYRAK KRİZİ MAHKEMEYE TAŞINACAK 

30 Mart 2017 


Kerkük’te Türkmen Sivil Toplum Örgütlerinin Kerkük İl Meclisi’nin kararına tepki olarak düzenlediği protesto gösterisinin ardından Irak Türkmen Cephesi başkanlığı binasında Türkmen Parti başkanları ortak basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağının tek taraflı onayla kentteki kamu binalarına asılması meselesine değinildi. 
Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi, Kerkük'te düzenlediği basın toplantısında,’’Tüm Türkmen parti temsilcileri ve Sivil Toplum Örgütleri olarak tek bir sesle Kerkük’te Türkmen bayrağının dalgalanmasını istiyoruz. Kerkük’te bazı partilerin fitne yaratmasını istemiyoruz. Biz yasal yollara başvuracağız” dedi. Salihi, Kerkük Valisinin kararının Irak hükümeti, Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Milletler ve siyasi partiler tarafından reddedildiğini dile getirdi. Erşat Salihi konuşmasının devamında, Irak 
Parlamentosu ve federal mahkemenin alınan kararı reddetme hakkına sahip olduğunu ifade etti. Salihi, Türkmen Sivil Toplum Örgütlerinin Kerkük’te barışçıl gösteri yaptığını ve bu konuda Kerkük Valisinin sorumluluğunu taşıması gerektiğini söyledi. (Türkmeneli TV) 


http://682350.static.karar.com/img/682x350/17-03/29/kerkukkkk.jpg
http://www.bizturkmeniz.com/foto/big/101034_1.jpg


**********


TÜRKMENLER AYAKTA 

30 Mart 2017 


Yüzlerce Türkmen ve Arap kitlelerinin boykotuna rağmen Kerkük İl Meclisi'nin şehirdeki devlet dairelerine Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağı asılmasını kabul etmesini Türkmenler protesto etti. Türkmen sivil toplum örgütleri tarafından organize edilen gösteride Kerkük Valisi'nin tek taraflı kararları protesto edildi. Göstericiler, taleplerinin yer aldığı resmi yazıyı Kerkük Valisi ve Kerkük İl Meclisi'ne sundu. Göstericiler Türkmen bayrakları taşıyarak sloganlar atarak Kerkük Yerel Yönetimi'nin haklarını ellerinden almasını kınadılar. 

Göstericiler, ''ya Kerkük İl Meclisi kararı iptal etsin, ya da Türkmen Bayrağı da asılsın'' talebinde bulundu. Kerkük Valilik Binası önünde gerçekleşen gösteriye Türkmen kadınlar da katıldı. Göstericiler, Altunköprü ve Tazehurmatu katliamlarının yıldönümünde bu tür bir karar çıkmasının üzüntü verici olduğunu belirttiler. 


http://i3.paraanaliz.com/wp-content/uploads/2017/03/%C3%A7avu%C5%9Fo%C4%9Flu-1.jpg


Gösteriye Kerkük'e bağlı Tavuk ilçesinden Türkmen vatandaşlar da katıldı. Göstericiler, valinin talimatları nedeniyle Kerkük'e girmekte zorluk yaşadıklarını bildirdiler. 
Türkmenler'in Kürt Bayrağı'na saygı duyduklarını vurgulayan göstericiler, ancak Kerkük Valisi ve Kerkük İl Meclisi'nin kararının barışçıl yaşama zarar verdiğini belirttiler. 
Kürt Bölgesel Yönetimi Bayrağı'nın devlet dairelerinde asılması kararının anayasa ve yasalara aykırı olduğunu ifade eden göstericiler, kararın iptal edilmesini ya da uygulanmasında acele edilmemesini istediler. (Türkmeneli TV) 


 **********


ÇAVUŞOĞLU: "BÖYLE YANLIŞ ADIMLARI DESTEKLEMİYORUZ" 

30 Mart 2017 


Kerkük İl Meclisinin tek taraflı kararıyla resmi kurum ve kuruluşlara Irak bayrağının yanında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağının asılmasına ilişkin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'ndan sert tepki geldi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kerkük’te Irak bayrağının yanına Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağının asılmasına ilişkin "Bu atılan adımı desteklemiyoruz. Doğru bulmuyoruz. Böyle yanlış adımları, bizim desteklememiz veya doğru bulmamız mümkün değil" dedi. Çavuşoğlu, Kerkük'ün birçok etnik grubun yaşadığı bir şehir olduğunu belirterek, bölgede yaşanan süreci yakından takip ettiklerini söyledi. 

Atılan adımı doğru bulmadıklarını vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, "Biz, burada bölgesel yönetimin yaptığı oylamayı doğru bulmuyoruz. 
Oylamadan önce de Neçirvan Barzani'ye Müsteşarımız Ümit Bey, telefon açarak, bu konudaki düşüncelerimizi paylaştı. Kendisinin söylediği, 'Artık oylama olur ama oylamadan 'evet' çıksa da biz bu bayrağı asmayı düşünmüyoruz'. 
O bölgenin etnik yapısını değiştirmek doğru olmaz. 'Oldubitti’ye getirmek de hiç doğru olmaz. Tek taraflı adımların da bir faydası olmaz. Böylesine bir adımın Irak’ın geleceğine, istikrarına, güvenine de faydası olmaz. Bu atılan adımı desteklemiyoruz. Doğru bulmuyoruz. Herkesin sorumluluk içinde davranmasını istiyoruz. 
Yapılan bir yanlış olduğu zaman bizim bunu kabullenmemiz mümkün değil” diye konuştu. (Türkmeneli TV) 


 ****

15 GÜNLÜK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ ( MART 2017 ) BÖLÜM 1


15 GÜNLÜK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ ( MART 2017 )  BÖLÜM 1





Hazırlayanlar: Habib Hürmüzlü, ORSAM Danışmanı 
Firuze Yağmur Gökler, ORSAM Araştırma Asistanı 
16-31 Mart 2017 
Sayı:99 





TÜRKMEN HEYETİ IRAK CUMHURBAŞKANIYLA GÖRÜŞTÜ 
16 Mart 2017 


Türkmenlerden oluşan bir heyet 15 Mart Tarihinde Irak Cumhurbaşkanı Fuad Masum ile görüşerek kendisine Türkmenlerin sıkıntılarını, öneri ve taleplerini ilettiler. 

Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi, Türkmen Milletvekili Niyazi Mimaroğlu, Irak Türkmen Cephesi Başkan Yardımcısı ve 
Kerkük Milletvekili Hasan Turan, Muhammed Casim Cafer ve Abdulemir Beyatlı’dan oluşan heyet, görüşme sırasında Cumhurbaşkanına şu öneri ve talepleri sundular: 




- Cumhurbaşkanının Türkmen oluşumunun Kerkük’te seçim için özel bir yasanın çıkarılması konusundaki önerisini desteklemesi, 
- Türkmenlerin ellerinden alınan arazilerin geri almak amacıyla mülkiyet anlaşmazlığı kanununun değiştirilmesi konusundaki önerilerini desteklemesi, 
- Tuzhurmatu krizinin çözülmesi, 
- Telafer ve Tuzhurmatu ilçelerinin birer vilayete çevrilmesi, 
- Kerkük şehrinde Türkmenlere karşı saldırı ve tehditlere çözüm bulunması. 


Son Dakika:Ünlü Türkmen Berber’e Kerkük’te Silahlı Saldırı Flag of Iraq Turkmen Front.svg
Irak Cumhurbaşkanı Fuad Masum, Türkmenlerin sıkıntılarını anlayışla karşıladığını, sunulan tüm taleplerle şahsen ilgileneceğini dile getirerek, anılan konulara çözüm bulmak üzere Türkmen milletvekillerinden, Kürt siyasetçilerden ve cumhurbaşkanlığı danışmanlarından oluşan bir komisyonun kurulması direktifini verdiği öğrenildi. (Efkar Hurra) 

 ****

TÜRKMEN HEYETİNİN TEMASLARI 
16 Mart 2017 


 Türkmen heyeti Ulusal İttifak Başkanı Ammar El-Hekim ile bir araya geldi. Yapılan görüşmede Türkmenleri ilgilendiren konular masaya yatırıldı. Türkmen milletvekillerinden oluşan heyet, terör örgütü IŞİD sonrası hükümetten Türkmen bölgelerinin imarını ve göçmenlerin evlerine geri dönmelerini beklediklerini bildirdi. Ulusal İttifak Başkanı Ammar El-Hekim, özellikle terör örgütü IŞİD’le mücadelede ve Irak topraklarının kurtarılmasında Türkmenler'in sunduğu hizmetlere vurgu yaptı. Türkmenler'in asil bir millet olduğunu ve Irak'ta siyasi arenada ortak olduklarını ifade eden El-Hekim, yeni demokratik Irak'ta tüm haklarını destekleyeceklerini de kaydetti. (Türkmeneli TV) 

 ****

RİYAZ BERBER ŞEHİT OLDU 

17 Mart 2017 
15 Mart günü Kerkük'te Valilik Caddesi'nde yer alan Royal Mall'da bulunan işyerinde kimliği belirsiz kişiler tarafından uğradığı silahlı saldırı sonucu ağır 
yaralanan Türkmen vatandaş Riyaz Berber hayatını kaybetti. 

http://afkarhura.com/tr/wp-content/uploads/2017/03/01-16-660x330.jpg

Kerkük'ün El Ulema bölgesindeki evinden son yolculuğuna uğurlanan şehit Riyaz Berber Musalla Mezarlığı'nda toprağa verildi. Şehit Riyaz Berber, uğradığı silahlı 
saldırının ardından Kerkük Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı, ancak doktorların tüm müdahalelerine rağmen yaşam savaşını kaybetti. Eşref ve Visam adlarında iki çocuk babası olan Şehit Riyaz Berber, geçtiğimiz 7 Mart tarihinde de silahlı saldırıya uğramış, ancak saldırıdan yara almadan kurtulmuştu. (Türkmeneli TV) 

 ****

TÜRKMEN VEKİLLERDEN BASIN TOPLANTISI 

17 Mart 2017 

Türkmen milletvekilleri, Kerkük Valisi'nin Kürt Bölgesel Yönetimi Bayrağı'nın Kerkük'te devlet dairelerinde asılması yönündeki kararını sert bir dille eleştirdi. 
Irak’ın başkenti Bağdat'ta parlamento binasında basın toplantısı düzenleyen Türkmen milletvekilleri, bu anayasa ihlaline karşı Başbakan Haydar El- Abadi'yi 
göreve çağırdı. 

Basın toplantısında açıklama yapan Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi, 140'ıncı madde uyarınca Kerkük'ün anlaşmazlıklı bölge 
olduğunu ifade etti. 
Kerkük'ün Kürt Bölgesel Yönetimi'ne değil merkezi hükümete bağlı olduğunu kaydeden Salihi, 23'üncü maddeye göre seçimler yapılana kadar Kerkük'te 
durumun olduğu gibi kalmasının öngörüldüğünü ifade etti. Irak Anayasası'nın Kürt Bölgesel Yönetimi'ne bağlı illeri açıkça belirttiğini kaydeden Salihi, 
Merkezi Hükümet'in Kerkük'teki petrol, ekonomi ve güvenlikten uzaklaşmasının ardından oldubitti politikasının uygulandığını belirtti. (Türkmeneli TV) 

 ****

ANTALYA KERKÜK’E SES VERDİ 

17 Mart 2017 

Türkmen diyarı Kerkük’ün Kürt Valisi Necmeddin Kerim, önceki gün yayınladığı Kürtçe bir genelge ile, kentteki kamu kurumlarında Kürtçeyi “zorunlu dil” yaptı. Vali ayrıca, kentteki tüm kamu kurum binalarına “Kürt bayrağı çekilmesini” de istedi. 

Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği üyeleri, Avrasya Sanat Kültür Edebiyat ve Bilim Federasyonu (ASKEF) Başkanı Savaş Ünal ve Kazım Kerküklü’nün katılımı ile Kerkük Valisinin yayınladığı genelgeyi yapılan basın açıklamasıyla protesto ettiler. Antalya’da 




http://www.bizturkmeniz.com/foto/big/100965_1.jpg

Kerkük–Türkmen Kültür Parkında bir araya gelen Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği, Avrasya Sanat Kültür Edebiyat ve Bilim Federasyonu (ASKEF) ve 
Türkmen İzcilik Federasyonu’ndan bir grup, ellerinde bayraklarla “Kerkük Türk’tür, Türk kalacak” “Ne Mutlu Türküm Diyene” sloganları attı. Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği adına Dr. Kürşat Çavuşoğlu, yaptığı açıklamada, “Kerkük Valisi, Türkmenlerin göz bebeği ve Türk şehri olan Kerkük’e Kürt bayrağını diktirerek ateşle oynuyor ve kentte kardeş kavgası çıkarmak istiyor” dedi. 

Gelinen noktada, bölge içindeki otoritesizliği fırsat bilen Kürt grupları, Türkmen kenti Kerkük’te varlığını göstermek için yeni kararlar alan ve Kerkük‘te bir oldu bittiyle Kürt bayrağını resmi hale getirmek isteyen Kerkük Valisi’nin, kentte kardeş kavgası çıkarmak istediğini belirten Çavuşoğlu, “Kerkük, asırlardan beri Irak Türkmenlerinin bu coğrafyada şekillenmiş Türk kültürünün merkezidir. Kerkük resmi olarak Bağdat yönetimine bağlı bir kenttir. Kerkük Valisi, Türkmenlerin göz bebeği ve Türk şehri olan Kerkük’e Kürt bayrağını diktirerek ateşle oynuyor. Yayınladığı bu talimat anayasaya ve hukuka aykırıdır. Irak Türkleri bu kararı asla kabul etmeyecek ve tanımayacaktır. Türkmenlerin kendi öz yurduna kayıtsız kalması kabul edilemez.” dedi. (Efkar Hurra) 

IRAK TÜRKMEN CEPHESİ BAŞKANI SALİHİ: KERKÜK VALİSİ ATEŞLE OYNUYOR 

18 Mart 2017 

Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi, Kerkük Valisi Necmeddin Kerim'in kamu binalarına Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) 
bayrağının asılması talimatına tepki göstererek, "valinin ateşle oynadığını" söyledi. 



http://www.bizturkmeniz.com/foto/big/100970_1.jpg

Salihi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Vali Kerim'in 21 Mart Nevruz kutlamaları dolayısıyla kentteki tüm kamu binalarına IKBY bayrağının asılması talimatı verdiğini 

belirterek, "Kerkük Valisi, Türkmenlerin göz bebeği ve Türk şehri olan Kerkük'e Kürdistan bayrağını diktirerek ateşle oynuyor ve kentte kardeş kavgası çıkarmak istiyor." değerlendirmesinde bulundu. Kerkük'ün tartışmalı bölgeler arasında yer aldığının altını çizen Salihi, bu talimatın anayasaya ve hukuka aykırı olduğunu ifade etti. 

Bölgedeki Kürt partiler arasındaki sorunlara da değinen Salihi, Irak merkezi yönetimin ve siyasi grupların valinin talimatına sessiz kalmalarını eleştirdi. 

ITC Başkanı Salihi, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Hem içerideki siyasi taraflar hem de komşu ülkeler bizi bu mücadelede tek başına bırakmasın. Bir taraftan askeri güçle Kerkük petrollerine el koymak, diğer taraftan Kürdistan bayrağını Kerkük binalarına zorla astırmak ve PKK terörünü bölgeye getirmek, büyük bir olaydır ve bundan barış sağlanmaz. Kerkük ve Türkmen bölgelerini kan gölüne çevirmek isteyen taraflar var." diye konuştu. 

Aynı zamanda Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) üyesi de olan Vali Kerim, Kerkük İl Meclisi'ne bugün bir yazı göndererek, Nevruz kutlamaları dolayısıyla Kerkük'teki tüm kamu kurum ve kuruluş binalarına Irak bayrağının yanı sıra IKBY bayrağının asılması talimatı vermişti.(Anadolu Ajansı) 

 ****

SARIKAHYA KERKÜK VALİSİNİN KARARLARINI ŞİDDETLE KINADI 

18 Mart 2017 


Türkmeneli Partisi Genel Başkanı Riyaz Sarıkahya verdiği özel demeçte, Kerkük 'te meydana gelen güvenlik ihlalleri konusunda uyarılarda bulundu. 
Sarıkahya Kerkük İl Meclisini hizmet ve güvenlik alanlarında vazifesini yapmaya davet etti. 

http://www.turkmensani.net/trtr/images/resized/images/stories/haber/0216098_250_143.jpg

Kerkük Valisinin Kerkük'te tüm kamu binalarında Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin bayrağının asılması yönündeki kararlarıyla ilgili de konuşan Sarıkahya, Kerkük Valisinin kararları anayasadaki 140. Maddeye aykırı olduğunu ve Kerkük'te siyasi ve idari sorunlara yol açacağını ifade etti. Sarıkahya Kerkük Valisinin kararını ''büyük hata'' olarak nitelendirdi. (www.bizturkmeniz.com) 

 ***

KERKÜK’TE ‘KÜRTÇE’ ZORUNLULUĞU 

18 Mart 2017 


Irak’ın Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’in, tartışmalı bölgeler arasında yer alan kentte resmi yazışmalar için Arapçanın yanı sıra Kürtçenin de 
kullanılmasının zorunlu olduğu yönünde karar aldığı belirtildi. 

Valilik tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Kentteki tüm resmi yazışmaların bundan sonra Arapça ve Kürtçe olarak yapılması kararı aldık. Bu karar Irak anayasasına göre alınmıştır” ifadeleri kullanıldı. Açıklamada, karara uymayan tüm kurumlar hakkında soruşturma açılacağı da eklendi. 

Öte yandan, Nevruz Bayramı vesilesiyle Kerkük’te hükümet binalarına Irak bayrağının yanında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının da çekilmesi için valilik tarafından il meclisine teklif sunulduğu da aktarıldı. 

Tartışmalı bölge: Kerkük 

Irak’ın kuzeyinde yer alan Kerkük, Irak merkezi hükümeti ve IKBY arasında 140’ıncı madde kapsamında tartışmalı bölge sayılıyor. Kerkük İl Meclisi’nin kararıyla kentte Arapça, Kürtçe, Türkmence ve Süryanice resmi dil kabul ediliyor. 

IŞİD’in Haziran 2014’te ülkenin 2’nci büyük kentti Musul ve diğer bölgeleri ele geçirmesinden sonra, IKBY’ye bağlı Peşmerge güçleri Kerkük başta olmak üzere tartışmalı bölgelerin büyük çoğunluğunu kendi hâkimiyetine aldı. 

Kerkük kenti aynı zamanda Duhok kentinden sonra en çok iç göçmen barındıran 2’nci kent konumunda. Vali Kerim, eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Politbüro üyesi. (Anadolu Ajansı) 

 ****

KASIM KAZANCI'DAN BİLDİRİ 


18 Mart 2017 


Kasım Kazancı'dan Bildiri ile ilgili görsel sonucu Irak Türkmen Cephesi Kerkük İl Başkanı Kasım Kazancı, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 102. yıldönümü ve şehitleri anma günü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Kazancı, Çanakkale Şehitlerinin Türk ulusunun bağımsızlığı uğruna hayatlarını feda ederek, şehitlerin en yüksek mertebeye eriştiğini belirterek, şehitleri rahmet, şükran ve minnetle andıklarını söyledi. 

Kazancı, ‘’Türk milleti, tarih boyunca hür yaşamayı bir hayat felsefesi olarak benimsemiştir. Bu nedenle hiç bir güç Türk milletini esaret altına alamamıştır.
” Kazancı mesajının devamında şu sözlere yer verdi. “Çanakkale, Ulusal Kurtuluş Savaşı kutsal destan savaşlarına bir örnektir. Çanakkale Zaferi, tarihe sığmayan, hepimize büyük gurur veren bir destandır. Türk milleti Çanakkale’de kanıyla, canıyla ve şerefiyle tarihin akışını değiştirmişti. Çanakkale Zaferi’nin 102. yıldönümünde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, tüm şehitlerimizi ve Türkmen şehitlerimizi saygı ve rahmetle yad ediyoruz’’. (Türkmeneli TV) 


****

KERKÜK VALİSİ’NİN KARARINA TEPKİLER BÜYÜYOR 

18 Mart 2017 

Kerkük Valisi’nin Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağının Kerkük’teki kamu dairelerinde asılması kararı parlamento’daki büyük siyasi kitlelerin tepki göstermesine neden oldu. Irakiye Güçler Birliği Sözcüsü Zafir El-Ani Kerkük Valisi’nin bayrak kararını eleştirdi. Kerkük Valisi’nin kararı düşünülmeden alındığını bildiren El-Ani, kararın doğru zamanda alınmadığını ve ırkçı, 
mezhepçi ve dini boyutlar taşıdığını ifade etti. Irak’ın içinde bulunduğu süreçte yeni krizler yaratacak böyle bir kararın uygun olmadığını dile getiren El-Ani, anayasanın Kerkük meselesini hale çözmüş olmadığını söyledi. Irakiye Güçler Birliği sözcüsü Zafir El Ani, ‘’Kerkük’te Araplar, Türkmenler, Kürtler ve Hıristiyanlar yaşıyor ve bu yüzden Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağının devlet dairelerinde asılmasını reddediyoruz’’ dedi. Öte yandan Ulusal İttifakı da Kerkük Valisi’nin kararına karşı olduğunu duyurdu. 

Ulusal İttifak Üyesi Sadık El-Lebban basına yaptığı açıklamada, anayasadaki 140. maddenin Kerkük’ün anlaşmazlıklı bölgeler içinde bıraktığını ve şimdiye kadar Kerkük’ün bağlılığının belli olmadığını ifade etti. Kürt Bölgesel Yönetimi’nin gayri meşru yöntemlerle Kerkük’ü istila etmek istediğini ifade eden El-Lebbban bu adımın ulusal uzlaşıyı zedeleyeceğini söyledi. Türkmeneli ile ilgili görsel sonucu(Türkmeneli TV) 

http://www.bizturkmeniz.com/foto/big/100979_1.jpg


*********

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞINDAN IKBY BAYRAĞI UYARISI 

19 Mart 2017 


Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Hüseyin Müftüoğlu, Irak'ın Kerkük kentinde kamu binalarına resmi günlerde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının Irak bayrağıyla birlikte göndere çekilmesi için yapılan başvuruya ilişkin, "Süreç işletilmeden Kerkük’ün statüsüyle ilgili olarak yapılacak tek taraflı tasarrufların Irak’taki uzlaşı ve istikrar çabalarına zarar vermesi tehlikesi bulunmaktadır. Bu tür girişimlerin Irak’ın sosyal, kültürel ve ekonomik zenginliğinin vücut bulduğu Kerkük’ün çok kültürlü kimliğini de aşındırma riski bulunmaktadır." dedi. 

Irak anayasasının Irak’taki tartışmalı iç idari sınırlarla ilgili olarak izlenmesi gereken süreci tespit ettiğini vurgulayan Müftüoğlu, "Bu süreç işletilmeden Kerkük’ün statüsüyle ilgili olarak yapılacak tek taraflı tasarrufların Irak’taki uzlaşı ve istikrar çabalarına zarar vermesi tehlikesi bulunmaktadır. Bu tür girişimlerin Irak’ın sosyal, kültürel ve ekonomik zenginliğinin vücut bulduğu Kerkük’ün çok kültürlü kimliğini de aşındırma riski bulunmaktadır." ifadelerini kullandı. (www.bizturkmeniz.com) 


****

ANKARA’DA TÜRKMEN DAYANIŞMA TOPLANTISI YAPILDI 

19 Mart 2017 

Ankara’da “Türkmen Dayanışma Toplantısı”nda Türkmenlerin sorunları masaya yatırıldı. Irak Türkmen Cephesi’nde yapılan toplantıya, Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Dr. Hicran Kazancı, Türkmeneli Kültür Vakfı Başkanı Fatih Türkcan, Irak Türkmenleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Ankara Şubesi Başkanı Abbas Türkmen ve Ankara’da yaşayan Türkmen aydınlar katıldı. Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Dr. Hicran Kazancı’nın öncülüğünde yapılan toplantıda 


Irak Türkmen Cephesi Başkanı Salihi: Kerkük Valisi ateşle oynuyor

http://www.bizturkmeniz.com/foto/big/100974_1.jpg

Türkmenlere yapılan haksızlıklar karşısında neler yapılması gerektiği, Irak’ta yaşayan Türkmenlerin karşılaştığı sorunlar tartışıldı. (Türkmeneli TV) 

 ****

SALİHİ'DEN HÜKÜMETE SERT ELEŞTİRİ 

19 Mart 2017 

Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi, Kerkük Valisi Necmettin Kerim'in Kerkük'te devlet dairelerine Kürt Bölgesel Yönetimi 
bayrağının asılması kararını bir kez daha reddetti. Valinin bağlı olduğu partideki iç sorunları nakletmek için Kerkük'te bayrak krizini bilerek büyütmek istediğini belirten Salihi, Kerkük'teki krizlerle ilgili herhangi bir tutum sergilemeyen Bağdat'taki merkezi hükümeti de sert bir şekilde eleştirdi. Salihi Kerkük Valisi'nin şehirdeki devlet dairelerine Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağının asılması kararıyla ilgili hiçbir ses çıkarmayan bazı Türkmen yetkilileri de eleştirdi. Milletvekili Erşet Salihi, Kerkük valisinin devlet dairelerinde KürtBölgesel Yönetimi bayrağının asılması kararının hayata geçmesi durumunda, tüm Türkmenleri evlerine Türkmen bayrakları asmaya çağırdı. 

(Türkmeneli TV) 

********

TÜRKMENELİ ÖĞRENCİ VE GENÇLER BİRLİĞİ MUSUL VE TELAFER ÜNİVERSİTELERİNE BAĞLI FAKÜLTELERİN SORUMLULARIYLA BİR TOPLANTI DÜZENLEDİ 

20 Mart 2017 



Türkmeneli Öğrenci ve Gençler Birliği Genel Merkezi’inde öğrencilerin ihtiyaçlarını belirlemek, öğrencilerin problemlerini dinlemek ve öğrencilerin bilimsel ve kültürel seviyelerini yükseltmek amacıyla Musul ve Telafer Üniversitelerine bağlı fakültelerin sorumlularıyla bir toplantı düzenlendi. Birliğin genel merkezinde düzenlenen toplantıya Türkmeneli Öğrenci ve Gençler Birliği Genel Sekreteri Ali Berberoğlu, Musul Şubesi Sorumlusu Taha Mahmut ve Telafer Şubesi Sorumlusu Abdülkadir İlyas da katıldı. Toplantıda birliğin Musul ve Telafer Üniversiteleri içindeki faaliyetleri gözden geçirildi. 

http://www.bizturkmeniz.com/foto/big/100985_1.jpg

Yılın ikinci yarısında uygulanması planlanan faaliyetler ele alındı ve bu faaliyetleri yürütmek üzere komisyonlar kuruldu. 
(Türkmeneli Öğrenci ve Gençler Birliği Enformasyon Bürosu) 


****

UNAMI KÜRT BAYRAĞININ KERKÜK’TE ASILMASINI KINADI 

21 Mart 2017 


Birleşmiş Milletlerin Irak’a Yardım Misyonu (UNAMI) Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının Kerkük’te asılması olayına ilişkin yayınladığı açıklamada Irak 
hükümetinin anayasasına göre Kerkük’ün merkezi hükümete bağlı olduğu açıklamasına değinerek, Kerkük’te yaşayan etnik ve dini oluşumların içinde bulunduğu uyum ve barışça yaşamayı tehlikeye sokabilecek tek taraflı bir adım şeklinde değerlendirdi. (Efkar Hurra) 


****


IRAK HÜKÜMETİNİN BAYRAK KRİZİ KONUSUNDAKİ AÇIKLAMASI 

21 Mart 2017 



Irak Başbakanı Haydar El-Abadi’nin Sözcüsü, Kerkük’te Kürt bayrağının asılması konusunda bir açıklamada bulunarak; “Irak Anayasası, bir bölgeye bağlı olmayan vilayetlerdeki yerel hükümetlerin yetkilerini ve aynı zamanda federal hükümetin de yetkilerini belirlemiştir. Kerkük vilayeti bu tür vilayetlerden biridir. Bu bölgeler hala Irak hükümetinin yetkisi içindedir. 
Dolayısıyla Kürt Bölgesel Yönetimi sınırları dışında kalan bölgelere Irak bayrağından başka diğer bayrakların asılması doğru değildir. Ayrıca 
devlet dairelerinin üzerinde de başka bir bayrağın asılması yanlıştır. Kerkük de diğer vilayetler gibi merkezi hükümetin yetkisi altındadır ve orada 
sadece Irak bayrağının asılması gerekir” şeklinde açıklamada bulundu. (El-Mevkif El-Iraki Haber Sitesi) 


****

KERKÜK'TEKİ SON DURUM ELE ALINDI 

21 Mart 2017 

Türkmen siyasi parti başkan ve temsilcileri, bazı Türkmen milletvekilleri ve Kerkük İl Meclisi'ndeki Türkmen üyeler Kerkük'te Türkmen Karar Partisi Genel 
Merkez Binasında toplandı. Toplantıda, 

http://www.bizturkmeniz.com/foto/big/100989_1.jpg

Kerkük'teki son durum ve Kerkük Valisi'nin Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağının devlet dairelerinde asılması kararı ele alındı. Türkmeneli Partisi Genel Başkanı 
Riyaz Sarıkahya verdiği demeçte, Kerkük Valisi'nin bayrak önerisinin fitne çıkaracağı uyarısında bulundu. Kerkük'teki bayrak kriziyle ilgili Dışişleri Bakanlığının açıklamalarından dolayı memnuniyet duyduklarını söyleyen Sarıkahya, Irak Hükümeti'ni de krizle ilgili tutumunu ortaya koyan açıklama yapmaya çağırdı. (www.bizturkmeniz.com) 


HASAN TURAN NÜRNBERG ÇALIŞMAYA KATILDI 

22 Mart 2017 


Irak Türkmen Cephesi Başkan Yardımcısı ve Kerkük Milletvekili Hasan Turan Almanya’daki Friedrich Ebert kuruluşunun daveti üzerine Almanya’nın Nürnberg şehrinde “Barış ve Adalet- Alman Deneyiminden Dersler” isimli çalıştaya katıldı. Hasan Turan Irak Parlamentosu Barış Komisyonu Başkanı Hişam El-Süheyl ile birlikte “Irak’ın Çetin Barış Yolu” başlıklı bir konferans düzenledi. Hasan Turan konferansta Irak’ta barış aşamaları ve bunun önünde olan engelleri anlatarak, bunun toplum barışı ve IŞİD sonrası güvenin pekiştirilmesini gerçekleştirmek için tek yol olduğunu söyledi. Turan konferansta ayrıca Irak’taki Türkmen oluşumunun çektiği sıkıntıları, IŞİD’in Türkmen bölgelerini işgal etmesi sonucu oradaki halkın diğer vilayetlere göç etmeye zorlanması konularını dile getirerek bu bölgelerin biran önce kurtarılması ve oradaki Türkmen halkın kendi bölgelerine geri dönmesinin gerekliliğine değindi. (www.bizturkmeniz.com) 

http://www.turkmenelicephesi.com/wp-content/uploads/2017/03/IMG_4388.jpg


2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


 ****

26 Kasım 2017 Pazar

Irak-Şam İslam Devleti’nin geleceği, Petrol Güvenliği ve Kürt açılımı,


Irak-Şam İslam Devleti’nin geleceği, Petrol Güvenliği ve Kürt açılımı,


Prof. Dr. Şener Üşümezsoy
19 Ekim 2014

Sömürgecilikten, küreselleşmeye ve “ Haydut Devletler ” tezine…




Küreselleşmeci teorisyenler kolonyal dönemden sonra emperyalist döneminin daha sonra ise küreselleşme döneminin geldiğini söylerler. Ve bu dönemin askerî, politik ve stratejik durumlarına bakarak emperyalizmi askercil bir olguya indirgerler. Kapitalist sömürünün hem yerel hem de küresel eşitsiz sömürüsünün üzerini örterler.

Paul Sweezy ve Paul Baran emperyalizmin gelişme döneminde emperyalist merkezin sömürüsüne girmiş bir alanın yeniden kendi çizgisinde büyüyebilmesinin mümkün olmadığını söylerler. Bu tezden hareketle Marks’ın İngiltere’nin Hindistan’ı sömürgeleştirdiği dönemdeki tezi geçersiz kılınmaktadır.

“Hindistan’ın gelecekteki gelişme düzeyi İngiltere’nin bugünkü durumudur” diyen Marks’ın ilerlemeci bakış açısıyla ürettiği tez 19. yüzyılın bir ürünüdür. Burada kapitalizmin geliştirici özelliği esas alınmış, emperyalist-sömürgeci özelliği ikinci plana atılmıştı. İngiltere’nin Hindistan’a girmesinden sonra artık doğal gelişimin olamayacağı görülmemiştir.

Paul Baran, Lenin’in eşitsiz gelişme yasasına bir katkı yaparak sisteme entegre olmuş bir alanın sistemin sömürüsü altına gireceğini savunmuştur. Bu tezi Andre Gunder Frank, Latin Amerika’daki geri üretim tarzı olan latifundialar gibi köle emeğine dayanan sistemlere uygulayarak bunların kapitalist gelişimin müdahalesi sonucu ortaya çıktığını söylemiştir. Böylece Marks’ın ilk tezinin ilericiliğinin kalmadığını ortaya koymuşlardır.

Bu durumun net görülebilmesi için Sweezy ve Baran’ın içinde yetiştiği Vietnam Savaşı’nın yaşanması gerekmiştir. Savaştaki ABD bombardımanı ABD savaş sanayini tetiklerken Vietnam Halk Savaşı da bağımlı halkların savaşarak bağımsızlığa ve sosyalizme geçişine neden olmuştur. Sweezy ve Baran bu yıllarda durumu açıkça görebildiler.

Takip eden dönemde SSCB’nin bürokratikleşmesi, krize girmesi ve çökmesi, buna karşılık dünya sisteminin büyüme dönemine girmiş olması artık emperyalizmin bittiği küreselleşme döneminin başladığı tezinin oluşmasına neden olmuştur. “Küreselleşme” ve “bilgi çağı” cilasıyla sunulan bu tezle antiemperyalizm ve mücadele döneminin devrinin de kapandığı iddia edilmişti.

ABD’li stratejist Thomas Barnett’in analizleri bu noktada siyasî açıklamalara yön verici olabilir. Barnett, Pentagon’a yol haritası çizmek için yaptığı yorumda, küreselleşmeci ABD ile ona entegre olan Almanya ve Japonya’nın oluşturduğu yapı “head to head” üçlü bir mücadelenin sürecini ele alır. Bu 80’li ve 90’lı yılların esasını oluşturmuştur. Bu süreçte diğerlerini geride bırakan ABD olmuştur. Bu da esas olarak Körfez Savaşı’yla olmuştur. ABD bombaları Irak’a düşerken, ileri sürülen tez “küreselleşmeye katılmayan devletlerin haydutlaşması ve bunların sistem tarafından cezalandırılması” oldu. Barnett’in ilk küreselleşmecilerine ek olarak ikinci küreselleşmeciler Rusya, Brezilya ve Çin oldu. Meksika ve Hindistan’da yerlerini alıp dünya sistemiyle bütünleştiler. Ama dışarıda kalan devletlerin sistem tarafından cezalandırılması gerektiği ileri sürüldü.

Kaddafi Libya’sı, İran, Venezüella ve Saddam’ın Irak’ı esas “haydut devletler” olarak görüldü. Bunlardan Saddam Irak’ı B-2 bombardımanlarıyla yok edildi. Kaddafi de benzer şekilde ortadan kaldırıldı.

Solda süreci algılama zaafı

Bugün kendine sol diyen ve antiemperyalist politikayı ortodoksça savunan anlayışlar dahi ABD’nin saldırısı için yağmur duasına çıkar gibi bombardıman duasına çıktılar. Oysa Leninist formüle göre esas mesele ilerleme değil sistemi yöneten emperyalizmin yıkılmasıydı. Sol teorisyenler bunu inkâr etse de Thomas Barnett’in, Brzezinski’nin tezleri karşımıza çıkar: İmparatorluk çağında da emperyalist gerçek değişmemiştir. Emperyalizm; Ömer Güven’in 1970’li yıllarda söylediği gibi Amerikan doları ve postalıyla temsil edilirken, günümüzde teknoloji geliştiği için Amerikan bombaları ve füzeleriyle temsil edilmektedir.

Leninist devrimci-ulusçu model emperyalizme karşı duruşu esas almaktadır. 1920’lerde Afganistan’da gerici gözükse de Emanullah Han’ın İngiliz sömürgeciliğine karşı mücadelesi bu nedenle desteklenmişti. Lenin, sosyalist İşçi Partisi’nin iktidarda olduğu İngiltere’nin Hindistan’ı ve Afganistan’ı sömürgeleştirmesine karşı feodal Emanullah Han’ın yanında yer almıştı. Aynı şekilde İngiltere’nin Mısır’da Sudan’a doğru yaptığı sömürgeci yayılmaya karşı feoadalitenin de gerisinde bir toplumsal formasyona sahip olan Mehdi hareketi de desteklenmiştir. Mısır’daki ticaret burjuvazisinin sözcüsü konumundaki İslamcı Mehdi hareketi, İşçi Partisi’nin iktidarda olduğu emperyalist İngiltere’ye karşı savunuldu.

Günümüzde Saddam’ın bombalanmasına solun birçok kesimi tarafından karşı çıkılmadı. Kaddafi’ye saldırılması da benzer şekilde değerlendirildi. Afganistan’a yapılan saldırıda ise El Kaide’nin ABD tarafından yaratıldığı söylenerek sol tarafından desteklendi.

Çakal Carlos, Fransa’da yazdığı Devrimci İslam adlı kitabında devrimci ve sistem karşıtı tavrı İslamcı hareketlerde gördüğünü söylüyordu. İlerlemeci tez yerine Batı karşıtı, bazen Hıristiyan karşıtı ama esas olarak sistem karşıtı mücadele veren bu grupları destekledi. Bu ilerlemeci açıdan bakıldığında belki kabul edilemeyebilir. Fakat sistem karşıtlığı açısından başka bir gerçekliğin olmadığı da görülür. Bu El Kaide ya da Taliban’ın zamanında ABD tarafından örgütlenmesiyle örtülemez.

SSCB’nin yıkılması ve seküler sol örgütlerin zayıflaması sonucu bu alana cihatçı örgütler hâkim oldu. Bu hareketlere karşı sistemin ideolojik mücadelesi Ilımlı İslam kavramıyla oldu. Cihatçılığın Doğu toplumlarındaki köklerine ulaşmasının engellenmesi için reformist, Batıcı bir anlayış desteklendi. Fakat özellikle Arap Baharı ile cihatçılığın Batı karşıtı bir tepkiye dönüşmesi engellenemedi.

Cihatçılık Batı karşıtlığına evrildi

Cihatçı hareket, İslam toplumunun en primitif dönemine dayandı ve Peygamber devri öncesi Arap toplumunun tepkisel tavırlarını Selefîlikle bünyesine aldı. Cahiliye döneminin ve sonraki Haricîlerin, İbni Haldun anlattığı Arap kabilelerinin tavırlarını günümüze taşıdılar. Bunlar Batı tarafından reddedilse de Doğu için cazip olabildi. Klasik Arap milliyetçiliği, Baas temelli politikaların yerine bu cihatçılık geçmeye başladı.

El Kaide’nin de Batı tarafında reklamı yapılmış liderliğinin de etkisi oldu. ABD neo-con ekibinin istemediği sonuç ortaya çıktı. Batı toplumundaki İslamcı gençler, Troçkist ve devrimci temelleri İslamcı temellerle birleştirdiler. Radikal Selefî ideoloji böylece Doğuya doğru akmaya başladı. CIA, başlangıçta bunu Baas tipi, Nâsır, Kaddafi, Esad’a karşı kullandı. Bunları, Müslüman olmamakla suçlayan İhvancılık ile yıkmaya çalıştılar. Fakat bu tersine dönerek Batı karşısına geçti. Seyyid Kutub, Hasan el Benna tarzı giderek sol tarafından tanımlandığı anlamında sistem karşıtı, antiemperyalist bir kanala girdiler.

Bu çok fazla telaffuz edilmese de Sultangaliyev’in tasvir ettiği bir kanaldır. Emperyalizme hatta Batı proletaryasına karşı Doğu’nun İbni Halduncu anlayışta tarif edilen komünal yapılarına dayanan bir devrimcilik söz konusuydu. Sınıf mücadelesi gerçekleşemeyince sistem karşıtı bir tepki ileri sürülmüştür. Bu da proleter uluslar kavramıyla milliyetçi temelde gelişen ve dinsel formasyonlara da sahip bir antiemperyalizm gelişti.

Sovyet Devriminde Çarlığa karşı mücadele eden Sultangaliyev’in Kızıl Tatar ordusunun yanında Nakşî Vahidov’ların varlığı söz konusuydu. Lenin de sistem karşıtlığında Marks’ın kapitalizmin geliştirilmesini savunan ilerlemeci tezini eleştirmişti. Bu tezi Menşeviklere bıraktı.

Meselenin tarihsel boyutları

1970’lerde Deniz’lerin, Mahir’lerin kurduğu yapıların devamı olduğunu söyleyen yapılar bugün Amerikan bombardımanı talep ediyorlar. Burada bir çelişki ortaya çıkar. IŞİD’in Selefî ve Haricî yöntemlerle kafa kesme pratiklerinin yarattığı tepki bir yandadır. Ama bu tepki aslında Osmanlı toplumunda palalarla kelle uçurmanın İslamî bir infaz olduğu gerçeğiyle de yan yana durmaktadır. Bu yöntem aşırı bir şekilde kullanıldığı için toplumda objektif bir tespit yapma olanağı da kalmadı. IŞİD’in Şii Hilali karşısında bir Sünni Hilali anlamında gelişen bir hareket olduğu, tarihsel alan olarak da Emevi ve Mervani hanedanlarının egemen olduğu Bağdat’ın kuzeyi Musul, Halep ve Şam’a yerleşen bir yol izlediği anlaşılmadı. Bu Arap iktidarının pekiştirilmesi anlamına gelir.

Emevi bölgesi ve Mezopotamya’da yer alan bu bölge Arapların Sünni kanadının mekânıdır. Abbasilerin ve Şiilerin alanı ise Bağdat ve güneyindedir. Bu çatışma Abbasîlerin Sünni olmasına karşılık, Sünnilerle Şiilerin tarihsel hesaplaşması anlamına geliyor. Abbasiler, Emevileri devirirken Şiiler adına harekete geçmişti. Şiilerle beraber iktidar olmuşlardı. Şam’ın iktidarını yıkmışlardı. Bu alan daha sonra Zengi Devletine kaldı.

Petrol yatakları üzerindeki egemenlik için geçmişteki Baasçı-Arap milliyetçisi iktidar yerine aynı sosyolojik tabanla Selefî bir yaklaşımla mücadele başladı.

Şii Hilalinde ise geçmişte Marksist-Leninist örgütlenmelerin temelini oluşturan Şii unsurlar dinsel bir militanlık içindeler. Mehdi Ordusu gibi militan Şii gruplar köklerini Hz. Ali’nin mücadelesine dayandırıyorlar. İki grup da gerçekte petrol yataklarının paylaşım mücadelesini veriyorlar.

IŞİD, Arap ve Kürt alanları

Saddam’ın bombalanması ve uçuşa yasak bölge ile engellenmesiyle bir Kürt özerk bölgesi ABD tarafından oluşturulmuştu. ABD’nin eğittiği peşmergeler bu alanı kontrol ediyorlar. Sünni Araplarla Kürtler arasındaki çatışmanın yeni versiyonu da bu son olaylarla ortaya çıktı.

Esad ise Türkiye’ye karşı bir tampon bölge olarak Suriye’nin kuzeyini Kürtlere bıraktı. PKK da burada Batı Kürdistan adıyla kantonlar oluşturdu. Şii Araplarla Sünni Arapların çatışmasından faydalanılarak Suriye ve Irak’ın kuzey kesimlerinde Kürt bölgeleri ortaya çıktı. Bu tarihsel ve diyalektik bir sürecin sonucu değildi. Küresel, konjonktürel olgular bunu yarattı.

Sünni Arap temelli aşiretlerin Selefîleşmesi ve militanlaşması ile IŞİD ortaya çıktı. Şiilere karşı Bağdat’a ilerlerken kuzeye ve doğuya Kürtlere karşı harekete geçti. Mezopotamya’nın ele geçirilmesi Kürtleri Zağros Dağları’na itecek bir hareket anlamına gelebilir. Türkiye’de ise Mardin – Urfa alanı da Halep’in devamı olarak Sünni Arap alanlarıyla beraber yeniden yapılandırılabilirdi. Türkiye’nin güçlü yapısı IŞİD’i bu bölgeleri talep etmekten uzak tuttu.

Bu Arap alanlarında Kürtleşmenin gelişmesi ile Suriye’de ve Irak’taki Kürtleşmeyle beraber IŞİD’e tepki yoğun oldu. Temmuz ayındaki “IŞİD Gerçeği” başlıklı yazımda bugün olacakları tahmin etmiştim. Atık bu bölgede IŞİD kendi alanını ele geçirerek petrole dayanacak bir görünüm sergilemektedir.

Amerika’ya “bomba yağdırma” duası

IŞİD’i tüm politik çevreler kendi çizgisine göre tanımlıyor. İP çevresi ABD’nin ve İsrail’in kurduğu yolunda değerlendirmeler yapıyor. AKP ise Esad’ın ve Batı’nın ürünü olduğunu söylüyor. PKK ise Tayyip Erdoğan’ın oluşturduğunu savunuyor. Bu üç körün bir fili farklı tarif etmelerine benzer.

70’li yıllarda Mihri Belli’nin yoldaşı Şevki Akşit bir konferansta “Ortam çok karışıksa ve ‘biz doğru yolda mıyız’ sorusunu cevaplayamıyorsak ‘düşmanlarımız bize ne diyor’ ona bakmalıyız. Eğer sırtımızı sıvazlıyorlarsa yanlış, bize saldırıp küfür ediyorlarsa bilin ki doğru yoldayız” demişti. Bu ölçüyle IŞİD’e ABD, Almanya ve tüm batı saldırırken sol görünümü altındaki hareketler ABD bombardımanı altındaki IŞİD’e karşı ABD’nin safına katıldılar. Pentagon’un açtığı silah kampanyasına imza attılar.

Burada ikili bir konum ortaya çıkıyor. Hem sol olmak hem de emperyalist sistemin politikalarına dâhil olmak, izinde yürümek…

Bu aslında ilerlemeci tezin gerici olarak tanımladığı dinsel yapılanmalara karşı Amerikan sisteminin yanında yer alma teorik saplanmasından kaynaklanıyor. Bu da devrimci bir yaklaşım değildir. IŞİD’in Erbil, Musul ve Mahmur’a saldırılarının önünü yoğun bombardımanla ABD kesebildi. ABD ile onun inisiyatifinde ortaya çıkmış olan Irak Kürt özerk bölgesi yine doğal olarak ABD tarafından korundu. Eğer IŞİD Amerikancı olsaydı, ABD’nin onu bu kadar yoğun bombardımana tabi tutması düşünülemezdi. IŞİD’in Amerikancılıkla eleştirilmesi bir çelişkidir. IŞİD, “Rojava”ya Temmuzdan önce de saldırmıştı. Kandil ve Türkiye’deki PKK güçlerine, Apo; “100 bin kişi Suriye’ye geçsin” demişti. Cizre ve “Rojava”ya bunun üzerine önemli bir yığılma oldu. Burayı Esad’ın boşaltmasıyla PKK geçici bir güçlülük hissetmiş olmalılar ki Irak Kürt bölgesi ile aralarında büyük hendekler açmışlardı. Bu hendeklerin amacı peşmergenin girişini engellemekti. Buradaki Barzani yanlısı unsurlar da tasfiye edilmişti. Temmuzda Kandil’in “Rojava”ya tüm gücünü yığmasına rağmen IŞİD’in saldırısı yine ancak ABD bombardımanı ile engellenebiliyor.

ABD bombardımanını talep etmek ise Türkiye’deki “sol” gruplara düşüyor! Bu da tarihsel bir “yaman çelişki”dir.

Bölgedeki Türkmen Faktörü

IŞİD ise Afrin, Cizre ve Kamışlı’ya doğru yayılmaya çalışıyor. Afrin, Antep’in hemen güneyindedir ve burada güçlü bir otantik Kürt yerleşimi yoktur. Kamışlı ise esasa olarak meşhur Arap aşiretleri bölgesidir. Türkiye’de de Urfa ve Mardin’de Arap aşiretleri yine yoğundur. IŞİD’in bu Arap aşiretlerine karşı bütünleşmesi hem Şii Hilaline karşı hem de Kürtlere karşı bir tepki olarak ortaya çıktı. Türkiye’nin tarihsel doğal uzantıları ise Halep ve Musul bölgeleridir. Bu alan Türk alanıdır. Ama Türkmenlerin Kürtleşmesi olgusu da önemlidir.

Aksungur Porsukî, oğlu İmadeddin Zengi ve torunu Nureddin Zengi Şam ve Halep atabeyleri olarak bu bölgeyi yönetmişlerdi. Artuklular Mardin ve Amed’de, Urfa’da Bozanoğulları Selçuklu’yla beraber buraya gelmiş Türkmenlerin iktidarını oluşturmuşlardı. Türbe dolayısıyla çok gündeme gelen Süleyman Şah ise sanıldığı gibi Osmanlı’nın atası değil Selçuklulardandır. Suriye Selçuklularından Tutuş’la yaptığı savaşta yenilince orada gömülmüştür. Tutuş onun cesedini Selçuklu ailesinde yaygın olan ayak yapısından tanımıştı. Ve cesedin başında ağlamıştı! Tutuş ise daha sonra yine Selçuklu olan Berkyaruk ile çatışmasında öldürüldü. Porsukî, Zengiler, Artuklular, Sökmenler, Bozanlar Türkmendir. Giderek Araplaşmışlardır. Bir kısmı ise Şafiilikle Kürtleşmişti.

Sonraki dönemde İlhanlılar ile gelen Oyrat, Sulduz ve Celayirler de egemen olmuştu. Bunlardan da sonra Akkoyunlu ve Karakoyunlular buraya yerleşti. Bunların Şah İsmail Safevi devrinde Şiileşmesi ise bugünkü Şii Türkmen olgusunun kökenini oluşturdu. Bunların dışında Akkoyunlulardan kalan Hanefi Türkmenler de vardır. Bunlar 16. yüzyılda gelmişlerdi.

Bu bölge ya Rum Selçukluları ve Osmanlıların ya da İran Selçukluları ve Safeviler tarafından yönetildi. Bu güçlerin mücadele sahası oldu. İlhanlılar tüm bölgeye egemenken halefleri burada iktidarlarını sürdürmüşlerdi.

Devlet olmak, halkı koruyabilmekten geçer

Çaldıran’dan sonra egemenlik tamamen Osmanlılara geçti. Bundan sonra da bir Pax Otomana – Osmanlı Barışı dönemi yaşanmıştı.

Devlet olmak o bölgenin halkının güvenliğini sağlamaktan da geçer. İran’a ve Araplara karşı Osmanlı ve ondan önce de Selçuklu bu güvenliği sağlayabilmişti. İlhanlı döneminde de bu başarılabilinmişti. Tarihte Mısır, Osmanlı ve İran’ın yanında bir de Bağdat’ta devlet vardı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bu güçlerin dengelerine göre farklı egemenler tarafından yönetildi. Akkoyunlu ve Karakoyunlular geçici döneminin dışında burada bir devlet merkezi olmamıştı.

Öcalan’ın ulusal devlete karşı çıkan ve Kandil’le tartışmaya giren Habermas tarzı yaklaşımı dikkatle incelenmeli. Etnisite ve ulusal dilin devlet kavramında yer almayacağını söyleyerek, çözüm sürecinde önünü açmak istemişti. Bu komünler ya da kantonlar yapılanmasına dayanan bir tezdi. Bu ise ne Suriye’nin, ne Irak’ın ne de Türkiye’nin toprak bütünlüğüne dokunulmayacağını iddia ediyordu. Ulusal devlet oluşturulamayacak Halep, Kamışlı, Cezire gibi alanlarda var olan tüm etnik yapıların içinde yer alacağı demokratik yapı tezi ileri sürüldü. Paris Komünü gibi ilerici bir görüntüye bürünmeye çalışıldı. AB’de ulus devletlerin kalmadığından hareket eden Apo, bu komünlerin Akdeniz’den Basra Körfezi’ne kadar genişleyebileceğini savundu. Bu sorunu çözer gibi gözüken kolaycı bir yaklaşımdır. Hatta böylece Türkiye’nin içinde daha küçük Kürt kantonlarının da kurulabileceğini iddia etmiştir. Bunu çok önce belirtmiştik.

Sol açısındansa şöyle bir yaklaşım gelişti: “Doğuda bir Kürt partisi olabilir ama Batıda bir Türk partisi olamaz! Parti çok etnilidir.” Bu noktada da adından “Türkiye” ibaresini bile çıkaran örgütler oldu. Demokratik ulus kavramı kantonsal bir yapılanma için savunuldu.

ABD desteğiyle Barzani’nin oluşturmaya çalıştığı devletçik veya Esad’ın çekilmesiyle oluşturulan kantonlar bir dış saldırı karşısında kendini koruyamadılar. Bu devletçikler ve kantonlar birbirini suçlarken IŞİD’in Sünni Arap tabanlı saldırısı göğüslenemedi. Buradaki halkın Türkiye’nin desteği olmadan Yezidilerin konumuna düşeceği de açıktır.

Devlet olabilmenin kendini savunabilme zorunluluğu ortaya çıktı. ABD bombalaması olmasaydı Musul’un bir günde terk edilmesi gibi “Rojava” da birkaç günde terk edilecekti. Tüm PKK güçlerinin burada konumlanmasına karşın durum budur. Halk da buradan Türkiye’ye göçmek zorunda kalmıştır. Yoksa bombardıman da yapılamayacaktı.

Kamışlı da düşerse demokratik ulus ve kantonsal yapılanmanın Ortadoğu için geçerli olmayan Avrupa için geçerli bir düşünce olduğu iyice ortaya çıkacak. Türkiye’deki açılım süreci de Kamışlı kantonunun Mardin kantonu ile birleşmesi, Kobani’nin Suruç ve Urfa’yla birleşmesi, Afrin’in Antep’le birleşmesi gibi bir taleple yapıldı. Fakat IŞİD saldırıları bunun yapılamayacağını ortaya çıkardığı gibi Kürt halkına da böyle bir yönetimin olamayacağını gösterdi.

Kürtler petrol güvenliğini de sağlayamadı, IŞİD sağlarsa ABD’yle uzlaşabilir

Barzani ile İran’ı çatışmalarına karşı Barzani bölgesini İran milisleri korudu. Mahmur’u ise PKK değil Amerika IŞİD’den kurtardı. ABD stratejistleri açısından da buradaki Kürtlerin askeri bir varlık gösteremeyeceği de yine bu saldırılar dolayısıyla ortaya çıktı. ABD’nin 25 yıldan beri üzerinde çalıştığı proje çöktü. Petrol bölgeleri üzerinde güvenlik sağlayabilecek iktidar Kürtler tarafından sağlanamıyor. Bu ortaya çıkınca ABD burada Kürtlere dayanan projesi rafa kalkacaktır.

IŞİD burada bir düzen kurup, şekilsel sivriliklerini tasfiye ettikten sonra bir İslam devleti olarak petrol bölgesinde güvenliği sağlaması koşuluyla ABD ile uzlaşabilir. Bu ihtimal de söz konusudur. ABD için esas olan petrol şirketlerinin petrol çıkarması ve sisteme aktarmasıdır. ABD bu nedenle Venezüella’ya dokunamadı. Kürtler ise bu güveni veremedi. Orta gelecekte diğer ihtimaller belirebilir.

Kaddafi’nin düşürülmesi sonrası da Libya petrollerinin güvenliği sağlanamadı. Yerel iktidarlar kabileler arasında çatışarak bu otoritenin kurulmasını sağlayamadı. Bu tip bir savaş içindeki Ortadoğu petrol şirketleri için ideal değildir. Amerikan silah şirketleri bunu istese bile petrol akışının durması ABD açısından istenir bir olgu olamaz.

ABD bombardımanın hedefindeki IŞİD alanı gerçekte petrol alanıdır. ABD de “bizim için önemli olan bu alanın güvenliğidir” demektedir. IŞİD’den başka burada bir statüko ve denge sağlayabilecek güç de görünmüyor. Bu nedenle IŞİD’in bombardıman edilmesi, onun ABD ile uzlaşmaya yönlendirilmesi anlamına da geliyor. “Büyük Kürdistan” kurulması ve alternatif bir gücün oluşması ihtimali de ortadan kalkmış görünüyor. Türkiye ise PKK’nın Kürt halkında yarattığı ABD yardımına rağmen ayakta kalamama ezikliğini değerlendirebilir. Ayaklanma denemeleri de bu başarısızlığı gizleyemiyor. Bu da “açılım PKK’yla değil Kürt halkının kendisiyle yapılmalı” tezini AKP’de güçlendirebilir. Tayyip Erdoğan’ın son konuşmaları da bu izlenimi yaratıyor.

IŞİD’in bu bölgedeki egemenliği tarihsel olarak Arapların Kürtlere tepkisinin dışavurumu olarak değerlendirilmeli. Ama stratejik anlamda da temel mesele petrol bölgesinde egemenlik kurulmasıdır. Türkiye açısındansa konu “Kuzey Kürdistan” için model olarak sunulan “Batı Kürdistan” modelinin çökmesidir. Artık PKK bile açılımda ne talep edeceğini bilemiyor. Kürt halkının PKK’ya güveninin sarsılması açılımın bir süre dondurularak daha sağlam bir muhatapla sürdürülmesine neden olabilir. PKK tüm güçlerini yığdığı bölgede yenilerek bir savaşın tarafı olamayacağını gösterdi. PKK’nın Türkiye ile bir savaşı da yeniden göze alma ihtimali kalmadı. Kürt halkının da desteğini kaybettiği bir noktada devletin kendisine karşı başlatacağı bir topyekûn savaş PKK’nın zayıf karnıdır.

Buna rağmen Türkiye açılımda Kürt halkının temsilcileriyle görüşme noktasındadır. PKK’nın Hüda Par’la keskinleşmiş mücadelesinin altında da geleceğe dönük bu projeksiyon var. IŞİD’in devletleşmesinin de sistem tarafından kabul edilebileceği de gözüküyor…

http://www.turksolu.com.tr/irak-sam-islam-devletinin-gelecegi-petrol-guvenligi-ve-kurt-acilimi/