9 Haziran 2019 Pazar

OPERASYON BÖLÜM 17

OPERASYON BÖLÜM 17



Büyükelçi Yok diyin 

“Yunanistan Dışişleri Bakanlığı bürosuyla irtibat kurmaya çalıştım. Bakan, uçakla bir Balkan ülkesinden Atina’ya doğru yol alıyormuş. Saat 21.30 civarında henüz Atina’ya inmiş olan ve evine doğru gitmekte bulunan Papaiannou’yla görüştüm. Bizi, kısa sürede bilgilendireceğini söyledi. 

Bu arada pazar günü öğle saatlerinden itibaren, çarşamba günü akşam saatlerine kadar, büyükelçiliğin Papaiannou’yla veya konuyla ilgili Dışişleri Bakanlığı’ndan başka bir yetkiliyle görüşmesi olmadı. 

Geç saatlerde Öcalan’ın iki refakatçisi büyükelçiliğe geldiler. Konu hakkında kendilerine bilgi verildi. Gelenler (Avrupa’dan beklenen PKK militanları) hemen Öcalan’ı görmek istediler. 

Panos, Kalenderidis ve Öcalan’ın iki refakatçisi ikametgâha hareket ettik. Orada bir toplantı yaptık. Panos, Öcalan’ı Şeyseller’e götürme konusunda kendisine ikna edici bilgiler verdi. 

  Şeysel’in devrimci geçmişi ve bugünkü cumhurbaşkanının ABD’yle olan gergin ilişkilerini anlattı. Adalar’ın ikamet etmek için güvenli bir yer olduğunu 
vurguladı. Öcalan, ikna olmuş gibi gözüktü ve hatta ‘Eğer oraları dediğiniz gibiyse, gidip yatırım yapalım’ dedi. 

Perşembe, 11 şubat 1999. Saat 11.00 civarında yabancı bir kişi büyükelçiliği telefonla arayarak, kendisinin UPİ Ajansı (United Press İnternational) muhabiri olduğunu belirtip, büyükelçiden, Öcalan’ın Kenya’da bulunup bulunmadığını doğrulamasını istiyordu. Bu telefona idarî ataşe cevap verdi. ‘Büyükelçi burada yok, konuyla ilgili hiçbir şey bilmiyorum’ dedi. 

Saat 12.00 civarında Aristidou, bize Atina’dan ön ödeme için para bulmanın mümkün olmadığını, söz konusu parayı PKK aracılığıyla temin etmek için Avrupa’ya hareket ettiğini belirtti. Bu bilgileri Papaiannou’ya bildirdim. Kendisi, 
Öcalan’ın ‘millî topraklar’dan ivedilikle uzaklaştırılması gerektiğini tekrarladı. 
Kalenderidis’le birlikte hemen ikametgâha giderek, Öcalan’ı bilgilendirdik ve bir kez daha başka bir ülkeye götürülmesi amacıyla konuttan ayrılmasını talep ettik. Bize, gerekli garantiler verildiği takdirde binayı terk edeceğini, aksi halde çok tehlikeli olduğunu tekrarladı. 
Kalenderidis’le birlikte büyükelçiliğe döndük. Son durumu Papaiannou ve EİP başkanına bildirdik. Papaiannou, ‘Büyük Şarkıcı (Yunanistan Dışişleri Bakanı Pangalos), oradakilerin ivedilikle konuttan uzaklaştırılmasını istiyor’ dedi. 
Konuttakilerin Ortodoks Metropolitliği’ne taşınmalarını söyledi.” 

Öcalan Direniyor 

“Saat 20.00 civarında büyükelçilikte Panos ve Diakofotakis’in katılımıyla bir toplantı düzenlendi. Benim ve Diakofotakis’in kullanacağı iki araçla, karayoluyla Tanzanya’ya gitme olasılığını inceledik. Ertesi sabah saat 04.00’te hareket etmeyi Kenya sınırından da 06.00 gibi çıkmayı planladık. 

Önerimizi Papaiannou’ya aktardık. Bunu, ‘Büyük Şarkıcı’ya iletmeyi ve daha sonra bize, duruma göre ‘şarkı söyleme’yi vaat etti. Biraz sonra bizi arayarak, otomobiller ve bizlerin bu seyahate katılmamızla ilgili ayrıntılı bilgi istedi. Kendisine, başka ulaşım yolu olmadığını söyledik. Bunları bakana aktarmış. 

Sonuç olarak bazı sıkıntıları bulunmasına rağmen, önerimiz kabul edilmiş.

Kalenderidis’le birlikte tekrar ikametgâha geçtik. Ancak Öcalan, kararında taviz vermez görünüyordu. Saat gecenin 01.00’i olmuştu.” 

Kenyalıların sorgusu 

“Diakofotakis’e şunlar sorulmuş: 

Soru: Gelenler nereli? 
Cevap: Üçünü bilmiyorum, birisi gitti, birisi burada ve pasaportu da bu. 

Soru: Uçağın tipi neydi? 
Cevap: Uçaklardan anlamıyorum. (Adı bilinmeyen üçüncü görüşmeci, bunun Falcon olduğunda ısrar ediyor.) 

Soru: Uçuş ve iniş iznini kim verdi? 
Cevap: İzin notayla talep edildi. Daha sonra yetkili makamlar açısından (kontrol kulesi vs...) bilmiyorum. Protokol müdürü, iznin yazılı olarak verilmesi gerektiği ni söylemiş. Bize yazılı iznin verilip verilmediğini sormuş, meslektaşımın cevabı ise olumsuz olmuş. 

Soru: Yolcular havaalanından nasıl çıktı? 
Cevap: Diğer yolcular gibi. Protokol müdürü bu olasılığı reddederek, yolcuların havaalanından gizlice çıktığını, büyük bir ihtimalle sadece bakanların kabulünde açılan VİP salonundan çıktıklarını belirtmiş. Diakofotakis, giriş kaşesi bulunan Kalenderidis’in pasaportunu göstermiş, Kathourima, pasaportu 24 saat tutma izni istemiş. Diakofotakis, bunun için büyükelçiyle görüşmesi gerektiğini belirtmiş, Kathourima ise ısrar etmemiş, bu arada kendisiyle tanıştırılmayan bir 
şahsa pasaportun fotokopisini almasını söylemiş. 

Soru: Gelen şahıslar ne iş yapıyorlar? 
Cevap: Bilmiyorum. Zannedersem işadamları. 

Soru: Bu şahıslar, Yunan hükûmetinin emriyle büyükelçilik binalarını teftişe mi geldiler, büyükelçiliğe mi geldiler? 
Cevap: Hayır. Bu adamların Yunan hükûmetiyle hiçbir ilgileri yok. Şu anda itirazda bulunduğumuz, Nairobi Havaalanı’nda sebepsiz yere tutulan Kalenderidis haricindekiler, büyükelçiliğe herhangi bir iş nedeniyle gelmiş değiller. 

Protokol müdürü, bu pasaportun sahte olup olmadığını sormuş, meslektaşım da buna ‘hayır’ diye cevap vermiş. Müdür, Kenya içerisinde aynı numarada ve aynı kimlik bilgilerini taşıyan bir başka Yunan pasaportunun bulunduğunu belirtmiş. 
Diakofotakis ise, Kalenderidis’in pasaportunun sahte olmadığını, aynı sayılı sahte başka bir pasaportun bulunmasını anlayamadığını belirtmiş. Protokol müdürü de görüşünde ısrar ederek, sahte pasaportla ilgili araştırmaların devam ettiğini söylemiş. 

Soru: Uçağın yolcularını kim karşıladı? 
Cevap: Ben. 

Soru: Büyükelçi havaalanında mıydı? 
Cevap: Evet, ancak karşılamada yoktu. Ayrıca, makam otomobilim nedeniyle, havaalanındaki varlığımın tespit edilmiş olduğunu burada vurgulamak istiyorum. Meslektaşım, yolcuların nereye götürüldükleri hakkında ve diğer üç kişiyle ilgili soru sorulmamasını ise garipsemiş.’ 

Bu bilgiler Kalenderidis tarafından, EİP başkanına aktarıldı. Başkan, ‘dost’un gelişini beklemesi gerektiğini söylemiş. 
Bakanın bürosu aracılığıyla, Papaiannou’yla irtibat kurmaya çalıştık, ancak bu mümkün olmadı. 
Cuma, 12 şubat 1999. Sabah saat 09.30 civarında Kathourima’dan (Kenya Dışişleri Bakanlığı genel sekreteri) bir telefon aldım. Kathourima, beni görüşmeye çağırıyordu. Ancak hasta olduğumu bahane ederek, bu görüşmeyi 
gelecek haftaya erteledim.” 

Ona Aptal olduğunu söyleyin 

“Saat 10.00 civarında Kalenderidis (Öcalan’la birlikte Kenya’ya giden Yunan gizli servis elemanı), başkanıyla (Yunanistan gizli servis başkanı) görüşme yaptı. Başkan, sığınma hakkı talebi (Apo, Yunanistan’dan sığınma hakkı istemişti) konusunu öğrenir öğrenmez çok asabî bir şekilde şunları söyledi: 
‘Ona, aptal olduğunu söyle. Sefilce davranıyor. Bu yaptığı iş değil, geçerli de değil. Ona söyle, hemen defolup istediği yere gitsin. Biz, kendisine hiçbir şey vaat etmedik. Savvas (Kalenderidis’in ilk adı), o adamı dışarı at, iş bitsin. Rica ediyorum oğlum.’ 

Saat 10.30 civarında Kalenderidis, Bay Aristidou’nun (Apo’yla birlikte Kenya’ya giden, Yunan gizli servisi elemanı) Seyşeller’e vardığını öğrenmiş. Ardından da başkanından Aristidou’nun telefon numarasını alıp, kendisiyle görüşmüş. Kalenderidis’in bize naklettiği bilgiye göre, Aristidou, Öcalan’ın kimlik bilgilerini Seyşel Adaları yöneticilerine vermiş. Onları, Öcalan’ı kabul etmeleri için iknaya çalışıyormuş. Öcalan, Ada’ya yabancı bir pasaportla geldiği takdirde, kendisini kabul edeceklerini, ardından da diplomatik pasaport vermeye çalışacaklarını belirtmişler. 

Kalenderidis, Aristidou’ya şunları söylemiş: ‘Öcalan’a, Seyşel Adaları’na ulaştığı gün pasaport çıkartılması şart. 

Çünkü Öcalan, büyükelçilik konutundan ayrılıp, Seyşeller’e gitmek için bunu ön şart olarak belirtiyor.’ 

Aristidou, Öcalan’ın bu şartını öğrendikten sonra, ertesi gün (13 şubat 1999 cumartesi) saat 07.30 sıralarında güvendiği bir kişiyle, bize pasaportu göndermesinin muhtemel olduğunu söylemiş. Bütün bu gelişmeler üzerine 
Papaioannu (Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Büro müdürü) ve EİP başkanı (Yunanistan gizli servisi başkanı) emreder bir şekilde, Öcalan’ın hemen Nairobi’deki Ortodoks Kilisesi’ne nakledilmesini istediler. 
EİP Başkanı,   Kalenderidis’e, ‘Öcalan’ı eğer iknâ edemezsen, sen orayı derhal terk et’ demiş. EİP başkanı, Kalenderidis’in Nairobi’den en kısa sürede ayrılması talimatını vermiş.” 


18. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

***

OPERASYON BÖLÜM 16

OPERASYON BÖLÜM 16


Öcalan Zorda 

“Daha sonra Kalenderidis’le birlikte konuta geçerek Öcalan’dan, sert bir şekilde binadan uzaklaşmasını talep ettik. 

Öcalan, ikna olmadı. Aynı anda, kurnazca ve kararlı bir şekilde tehlikeyi fark etti. Oturduğu yerden kalkarak bana bir asker selamı verdi, ardından da Yunanistan ’dan siyasî sığınma hakkı istediğini belirtti. Bu arada Yunan hükûmetine 
hitaben Türkçe olarak kaleme alınmış bir dilekçeyi de bana verdi. 

Yunan hükûmetinin, çok ciddi nedenlerle kendisine siyasi sığınma hakkı vermeme kararı aldığını Öcalan’a bildirdim. Kenya’ya gelme kararında da kendisinin onayı olduğunu hatırlattım. 

Öcalan, bunun üzerine bana şunları söyledi: 

‘Evet, Atina’da iken, Nairobi Büyükelçiliği konutuna getirilmeyi kabul ettim. Ancak bugün herhangi bir ülkenin resmî teminatı olmadan bu mekândan dışarı atacağım adımın, beni yok etmekle aynı anlama geldiğinden eminim. 

Yunanistan’dan ve yerel makamlardan (Kenya’dan) koruma isteyin. Siyasî sığınma talebimimizin reddi, resmî olarak Yunan makamları tarafından bildirilsin. Ayrıca, Yunanistan’dan güvenliğimle ilgili gerekli önlemleri almasını istiyorum. Siz de, yerel makamlardan konut çevresinde güvenliğin sağlanmasını talep edin.’ 


Türkçe’yi çok iyi bilen Kalenderidis, siyasî sığınma talebiyle ilgili dilekçenin tercümesini yaptı, daha sonra benimle birlikte büyükelçiliğe geldi. Durum Papaiounnou’ya ve EİP başkanına bildirildi. Biraz sonra EİP başkanı Kalenderidis’e telefon ederek şunları söylemiş: ‘Eğer istersen, bunu başarırsın.’ Kalenderidis ise, bu telefon konuşması sırasında başkanına, Öcalan’ın kararlılığını vurguluyordu. 

Meslektaşım (büyükelçilik başkâtibi) ve Kalenderidis’le birlikte tekrar konuyu değerlendirdik. Siyasî sığınma talebini içeren dilekçenin, Bakan Pangalos’un bürosuna ‘kişiye özel’ ve ‘ivedi diplomatik posta’ ile gönderilmesine karar verdik. (Bkz: 5 şubat 1999 tarih ve 1841/28/AS 119 sayılı yazımız.) 

‘İvedi Posta’, Nairobi’ye UNEP çalışmalarını izlemeye gelen Dışişleri Bakanlığı uzmanı Kampitsis vasıtasıyla gönderildi. Kampitsis, Cenevre’ye hareket ettiğinden, diplomatik kuryenin Cenevre’de açılmadan doğrudan bakan 
bürosunda Papaiounnou’ya teslim edilmesini talep ettik. 

Yukarıdaki bilgiler Papaiounnou’ya aktarılmış ve bakana iletileceği bildirilmiş.” 
Öcalan’ı derhal kovun “Bunun üzerine verilen tâlimatta, Öcalan’ın ‘millî topraklar’ı hemen terk etmesi gerektiği belirtildi. Öcalan’la görüşmenin doğrudan Kalenderidis tarafından gerçekleştirilmesi, benim bu görüşmede bulunmamam istendi. 

Bütün bunlar Öcalan’a aktarılmış, ancak kendisi talimatlarımıza uymayı reddetti. İki refakatçisi, “başkan”larına (Öcalan’a) daha fazla baskı yapılmamasını talep ettiler. Aksi takdirde ikametgâhın bahçesinde kendilerini yakacakları 
tehditinde bulundular. 

Bu arada Diakofotakis (büyükelçilik başkâtibi) ‘diplomatik kurye’ olarak Atina’ya gidecekti. Bu görevin, Öcalan’ın gelişiyle bir ilgisi yoktu. Ancak bu planlama iptal edildi. Diakofotakis, ailesini Atina’ya gönderdi, kendisi de duruma yardımcı olmak için kaldı. Eşinin ise konuyla ilgili hiçbir bilgisi yoktu. 

Cumartesi, 6 şubat 1999. Gerek tarafımdan, gerekse Kalenderidis tarafından Öcalan nezdinde yapılan yeni girişimler başarısız kaldı. Durum Papaiannou ve EİP başkanına aktarıldı. EİP başkanı, Kalenderidis’ten, mümkün olan en kısa zaman içerisinde Kenya’dan ayrılmasını istedi. 

Papaiannou bir gün sonra yurtdışına çıkacağını ve kendisiyle irtibat kurmamızın zor olacağını söyledi. 
Tekrar Öcalan’ın ‘milli topraklardan ivedilikle uzaklaştırılması’ talep edildi. 
Papaiannou’ya bu arada bir yeni öneride bulundum. Şeysel Adaları ekonomik sıkıntı içindeydi. İkili ilişkilerimiz ise, iyi ortamdaydı. Bu ülkeyle, bundan sonra adı ‘Panos’ olarak geçecek Yunanlı işadamı vasıtasıyla girişimde bulunulmasını önerdim. Bu önerim hemen kabul edilmedi. Ancak, daha sonra saat 16.00 civarında Papaiannou beni arayarak onayın verildiğini söyledi, bu arada söz konusu kişiyle nasıl irtibat kurulacağını sordu. Seyşeller’e gider mi? 
“Şeysel Adaları’ndan, Öcalan’ın gerçek adı ve soyadıyla diplomatik bir pasaport verilmesi isteniyordu. Yani, Şeyseller vatandaşı olarak gerçek bir kimlikle donatılması ve belirli bir süre bu ülkede kalabilmesinin sağlanması arzu 
ediliyordu. 

Panos’la irtibatı EİP üstlendi. Bu arada bazı EİP yetkilileri, Panos’a, üzerinde Öcalan’ın fotoğrafı olan gerçek bir Portekiz pasaportu göstermişler. Panos’tan, Şeysel Adaları’na vize alması konusunda yardım istemişler. Ancak Panos, 
Portekiz pasaportlarının Şeysel Adaları’na giriş için vizeye ihtiyacı olmadığını belirtmiş. Bu durum sıkıntı yaratmış. 

Saat 18.00 civarında Aristidou’dan, büyükelçiliğe bir telefon gelmiş. O sırada büyükelçilikte sadece Diakofotakis bulunuyordu. Aristidou, bir Avrupa ülkesinde olduğunu, pazartesi veya salı günü Nairobi’ye geleceğini belirtmiş. 

Misafirlerin sağlık durumlarını sormuş, konunun güvenli ve ivedi bir şekilde çözümlenmesi için gerekli çabaların gösterildiğini belirtmiş. 

Gece geç saatlerde Öcalan’ın buradaki refakatçisi, Avrupa’dan iki arkadaşlarının Nairobi’ye doğru yolculuk ettiğini ve onların havaalanından alınması için ilgilenmemiz gerektiğini belirtti. 

Pazar, 7 şubat 1999. Sakin bir gün. Öcalan, konuttan ayrılması teklifimizi yine reddediyor. Bu arada EİP başkanı, Kalenderidis’le görüşerek, kendisine birisinin geleceğini ve birşey getireceğini belirtiyor. 

Kalenderidis, Öcalan’a refakat etmek için gelecek kişileri havaalanında arıyor, ancak onları bulamıyor. Daha sonra bu kişilerin Yunan göçmen pasaportu sahibi olduklarını, bu nedenle Kenya’ya girişlerine izin verilmediğini öğrendik.” 

Öcalan’ı Çıkartın., 

“Papaiannou, benimle irtibat kurarak ‘Matmazel (Kalenderidis) işini mümkün olduğu kadar kısa süre içinde yapsın’ 

dedi. Yani, Kalenderidis’in Öcalan’ı, konuttan çıkması konusunda ikna etmesini istiyordu. Bize, yurtdışına yapacağı ziyaretten dolayı iletişim sorunu olacağını, mesajlarımızın bakan bürosu vasıtasıyla iletilmesini söyledim. 
Bu arada tamamen tesadüfî bir şekilde Bakan Pangalos’un aynı gün bir Balkan gezisine çıktığını, Atina’ya önümüzdeki çarşamba akşamı dönmesinin öngörüldüğünü öğrendik. 

Pazartesi, 8 şubat 1999. Talimatım üzerine Diakofotakis saat 15.00 civarında Kenya Dışişleri Bakanlığı’na, Genel Sekreter Kathourima’nın bürosuna, Kalenderidis’in (Yunanistan gizli servis elemanı) pasaportunu göstermeye gitti. 
Genel sekreterin bürosundaki görüşmede protokol bölümünün başı ile meslektaşıma tanıştırılmayan bir başka şahıs daha bulunuyormuş. Diakofotakis, (Yunanistan Büyükelçiliği başkâtibi) bu şahsın, emniyetin bir yetkilisi veya başkanın çevresinden birisi olduğunu tahmin ediyor. 

Salı, 9 şubat 1999. Bugün sorunsuz devam ediyor. Papaiannou’yla (Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Büro müdürü) irtibat kuramıyoruz. 

Öcalan konutta bulunmaya devam ediyor. Her gün Kalenderidis’in İnternet’ten aldığı Türk basınını okuyor. 

Kalenderidis bize, bir İstanbul gazetesinin makalesinde, önümüzdeki günlerde Öcalan’ın yakalanacağından bahsedildiğini söyledi. 

Bu arada 2 şubattan bu yana Öcalan’ın refakatçisi Melsa Deniz, telefon etmek ve Avrupa’daki üst düzey PKK yetkililerine Öcalan’ın iyi ve güvenli olduğunu bildirmek amacıyla her iki günde bir, büyükelçiliğe geliyordu. Bu görüşmeler, Kalenderidis’in yakın takibinde ve Yunanca olarak yapılıyordu. Çarşamba, 10 şubat 1999. Saat 11.00 gibi büyükelçiliğe Panos (Öcalan’ı Şeysel Adaları’na götürecek işadamı) gelmiş. Ben ve Kalenderidis konutta bulunduğumuz bir sırada Diakofotakis tarafından uyarıldık. Hemen büyükelçiliğe gittik. 

Panos, Atina’da EİP’yle yaptığı görüşmelerden bahsetti. EİP’nin talimatları doğrultusunda Şeysel Adaları yöneticileriyle temas sağlamış ve olumlu cevap almış. Şeyseller yetkilileri, Öcalan’ın, ülkelerinde konuk edilmesi ve kendisine pasaport verilmesinin mümkün olduğunu söylemişler. Kimlik bilgilerini istemişler. Panos, bu iş için Şeyseller yetkililerinin 15 milyon dolar istediklerini açıkladı. Aristidou (Öcalan’la Kenya’ya gelen esrarengiz kişi) ön ödeme için 
bir miktar para temin etmeye çalışıyormuş. Panos’un verdiği bilgiye göre, Aristidou daha sonra Şeysel Adaları’na hareket edecekmiş. 

Panos’un elinde EİP başkanı tarafından verilen ‘Panafon a la carte’ vardı. Yunan özel cep telefon şirketinin bu cihazını, Dışişleri Bakanlığımızla yaptığımız açık telefon görüşmelerindeki sorunları ortadan kaldırmak amacıyla kullanacaktık. Ancak Kenya cep telefon sistemi, Yunan cep telefon sistemiyle uyumlu olmadığından, bu telefon büyükelçiliğin işine yaramadı. 

Cenevre Büyükelçimiz Karaitidis’ten bir telefon aldım. Bana ‘diplomatik zarfı (içinde Öcalan’ın siyasî iltica dilekçesinin bulunduğu zarf) neden açamıyacağını soruyordu. Kendisinden, zarfı ivedilikle Atina’ya, Dışişleri Bakanı Pangalos’un bürosuna göndermesini rica ettim.

Konuyla ilgili olarak toplantı yaptık. Öcalan’ın, Şeysel Adaları’na güvenli bir şekilde hareket etmesinin senaryolarını değerlendirdik. Bu arada kendisinin herhangi bir çiftliğe götürülmesini ve Kenya’da çok sayıda olan toprak pistlerden (air strips) birinden hareket edecek olan çift motorlu küçük bir uçakla, Somali veya Tanzanya’ya götürülmesini düşündük. Bu düşünce, Dışişleri Bakanlığı’yla iletişim kuramamamızdan ve konuyla ilgili olarak Atina’daki gelişmeleri bilemediğimizden herhangi bir sonuca ulaşamadı. 

Saat 17.30 civarında meçhul bir kişiden, meslektaşımın (Büyükelçilik Başkâtibi Diakofotakis), Panos ve Kalenderidis’in de tanık olduğu bir telefon aldım. Bu meçhul kişi, To Vima gazetesinden Nikos Marakis olduğunu, Öcalan’ın Kenya’da bulunduğuna dair bir bilgi aldığını, bunun doğru olup olmadığını sordu. Diakofotakis, telefondaki kişinin yabancı şiveli olduğunu, bunun Nikos Marakis olamayacağını söyledi. Telefondaki şahsa, ben de Öcalan’la ilgili bilgilerin yalan olduğunu ifade ettim. 

Kalenderidis, başkanıyla (Yunan gizli servis başkanı) görüşerek bu konuyu ve Panos’un Nairobi’de bulunduğunu kendisine söyledi. Bu arada ben de Papaiannou’yla konuşup, aynı bilgileri kendisine aktardım. 

Bu arada Aristidou, Kalenderidis’i arayarak, Öcalan’a refakat etmek üzere iki kişinin Nairobi’ye doğru uçmakta olduklarını bildirmiş. Bu seyahat de EİP’nin bilgisi dahilinde gerçekleşiyormuş.” 

17. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


***

OPERASYON BÖLÜM 15

OPERASYON BÖLÜM 15



Öcalan ve Güney Afrika seçeneği, 

“Büyükelçilik olarak, Bay Kalenderidis’in en kısa süre içerisinde Güney Afrika’ya gitmesi ve oradaki makamlarla, Öcalan’a siyasî sığınma ve normal pasaport verilmesi konusunda görüşme yapması talimatını aldığını öğrendik. Ayrıca, 
Bay Aristidou’nun, ‘Kenya’ya geri dönme olasalığı açık olmak üzere görevi bitmiştir’ talimatını da öğrendik. 

Aristidou’nun da Kenya’dan en kısa sürede ayrılması gerekiyormuş. Son olarak, Öcalan’ın güvenliğinin sağlanması amacıyla çalışma arkadaşlarının Kenya’ya geleceklerini de haber aldım. 

Bu arada, Bay Kalenderidis’in sürekli Kurumunun başkanıyla iletişim halinde olduğunu vurgulamak isterim. 

Öğleden sonra, buradaki (Kenya’daki) Dışişleri Bakanlığı’nın Genel Sekreteri Kathourima, büyükelçiyle görüşmek istedi.

Perşembe, 4 şubat 1999. The Nation adlı Kenya gazetesi, uluslararası haberler sütunlarında Öcalan’la ilgili bir makaleye ve fotoğrafına yer veriyor. Büyükelçilik, söz konusu yayını bakanlığa (A4 Müdürlüğü’ne) 4 şubat 1999 tarih ve 1841/29/AS 120 sayılı yazıyla göndermiştir. 

Saat 08.45’te Amerikan Büyükelçiliği kâtibi, Diakofotakis’i arayarak, kendisiyle görüşmek istediğini belirtiyor. 

Sabah bu kadar erken saatte aranan Diakofotakis, kendisine herhangi birşey olup olmadığını soruyor. Amerikalı, herhangi bir şey olmadığını belirtiyor. Bir gün sonra ailece buluşmaya karar veriyorlar. 

Saat 10.00 gibi Dışişleri Bakanlığı’na gittim. Bay Aristidou ve Bay Kalenderidis (Öcalan’ı Kenya’ya getiren Yunanistan gizli servis elemanları) büyükelçiliğe gelerek, havaalanına gitmeden önce benim dönüşümü beklemişler. 

Bay Kathourima, bana uçak ve yolcular hakkında ne bildiğimi sordu. Ben de, çok az şey bildiğimi, çünkü onlarla büyükelçilik kâtibinin ilgilendiğini söyledim. 

Bay Kathourima, bana The Nation gazetesinin yayınını göstererek, ‘Bu adam, Yunanistan’ı güç duruma sokuyor. 

Yunanistan, bunun farkında mı?’ diye sordu. Ben, bilmediğimi söyleyerek, miyop gözlüklerimin eksikliğinden, metni okuma zorluğu çektiğimi belirttim.” 

Kenya’dan çıkış yok 

“Görüşmemden sonra meslektaşımın (büyükelçilik başkâtibi), havaalanına giden Kalenderidis ve Aristidou’ya eşlik etmekte olduğunu telsizle öğrendim. Ben de havaalanına hareket ettim ve orada onlarla buluştum. 

Kalenderidis, saat 12.00’de Güney Afrika’ya hareket eden Kenya Airways’ten bilet bulmaya çalışıyordu. Bay Aristidou ise saat 12.30’da Zürich’e hareket edecek olan Swissair’de son işlemleri tamamlamaya uğraşıyordu. 
Ben ve meslektaşım, yolcularla vedalaşarak büyükelçiliğe döndük. O arada, Amerikalı meslektaşım tekrar büyükelçiliği aradığını ve şehir merkezinde şahsî bir işi olduğundan Diakofotakis’le görüşme talebinde bulunduğunu öğrendim. Onun, havaalanında olduğunu öğrenen Amerikalı, görüşmekte ısrar etmemiş ve belirlemiş oldukları randevularının geçerli olduğunu söylemiş. 

Hem Kathourima’yla konuşma, hem de Amerikalının garip telefonu ve iki 
ziyaretçinin (Yunanistan gizli servis elemanları) ayrılışları hemen Bay Papaioannou’ya bildirildi. Kendisi, bu bilgileri ‘Büyük Şarkıcı’ya, yani sayın bakana ileteceğini belirterek, bize, ‘Büyük Şarkıcı’nın şarkısını dinledikten sonra bize şarkı söyleyeceğini’ ifade etti. 

Saat 14.00 civarında Bay Kalenderidis, büyükelçiliğe telefon ederek, uçuşunda bir sorun olduğunu, tahminen 1,5 saat gibi havaalanı güvenlik makamları tarafından nazik bir şekilde tutuklandığını ve uçuşu kaçırdığını belirtmiş. Ayrıca 
kendisine, havaalanı güvenlik makamları, pasaportunda ülkeden çıkış mührü bulunduğu ve kullanılmamış bir iniş kartı olduğu söylenmiş. 

Diakofotakis, Kalenderidis’i almak için tekrar havaalanına hareket etti. Havaalanı içerisinde, yolculara benzemeyen ve kendisinin hareketlerini izleyen birçok ‘beyaz’ın (zenci olmayan) varlığını fark etmiş. Kalenderidis’i aramış, ancak 
bulamamış ve tekrar büyükelçiliğe dönmüş. Kalenderidis de, Diakofotakis’le buluşamadığı için büyükelçiliğe taksiyle gelmiş. 

Gelişmeler, tarafımdan, Papaioannou’ya ve Kalenderidis tarafından EİP başkanına aktarıldı. Kalenderidis, EİP başkanından mümkün olan en kısa süre içerisinde Kenya’dan, Güney Afrika’ya geçme talimatını almış. Kalenderidis, 

Güney Afrika’ya başka bir şahsın gönderilmesinin araştırılmasını başkanından talep etmiş. Çünkü, havaalanında daha önce meydana gelen olaydan dolayı kendisinin hareketinin kesin olmadığını belirtmiş.” 
Durmadan ıslık çal 

“Papaioannou, benimle irtibat kurarak, Kenya makamlarına karşı Öcalan’la her türlü irtibatı reddetmemi, bakanın talimatı olarak belirtti. 

Cuma, 5 şubat 1999. Sabah saatlerinde Kenya Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Kathourima, benimle irtibat kurarak, uçak yolcularının akıbetini sordu. Ben, kendisine, bunlardan üçünün nerede olduğunu bilmediğimi, bildiğim 
birisinin ülkeden ayrıldığını, bir diğerinin de sebepsiz yere havaalanı makamları tarafından tutuklandığını, halen Nairobi’de olduğunu belirttim. 

Kathourima, Nairobi’de bulunan Kalenderidis’in (Yunan gizli servis elemanı) pasaportunu görmek istediğini söyledi. Ben, sağlık sorunlarım nedeniyle Dışişleri Bakanlığı’na gelemeyeceğimi belirttim. Bunun üzerine Kathourima, pazartesi günü büyükelçilik kâtibinin pasaportu, bürosuna getirmesini istedi. Bu gelişmeler Bay Papaiounnou’ya aktarıldı. Kendisi de büyükelçiliğe, ‘Büyük Şarkıcı’nın talimatlarını aktarıp, benim ‘Çobanı oynamam ve konuyla ilgili olarak durmadan ıslık çalmam’ gerektiğini belirtmiş. 

Kalenderidis, olayları EİP Başkanı Stavrakakis’e aktarmış, ardından da Kenya’dan acele hareket etme talimatı almış. 

Ancak, Kalenderidis’in pasaportunu Kathourima’ya gösterme sözü verildiğinden, kendisinin hemen ayrılması mümkün olmadı. 

Bu gelişmeler Papaiannou’ya (Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Büro müdürü) aktarıldı ve Sayın Bakan Pangalos’a iletildi. Ardından da EİP başkanı tarafından Kalenderidis’e, Nairobi’de kalma talimatı verildi. Kalenderidis, 
EİP başkanına Kurum’dan üçüncü bir şahsın Güney Afrika’ya gönderilmesi önerisini tekrarlamış. 

Saat 14.00 civarında Papaiannou büyükelçiliği arayarak bana şunları söyledi: ‘Matmazel Katehaki’ye (Kalenderidis) söyleyin. Öcalan’la görüşsün. Düşman topraklarından hemen hareket etmesi gerektiğini bildirsin.’ 

Papaiounnou’ya, ‘Nereye gitsin?’ diye sordum. Bana şunları söyledi: 
‘Büyük Şarkıcı (Yunanistan Dışişleri Bakanı Pangalos) sinirlendi. Kendilerine bir hizmet sunduk, bunu burnumuzdan getirmesinler. Safariye gitsin. İstediği yere gitsin. Millî topraklarımızdan uzağa gitsin.’ 

Papaiounnou’ya, Öcalan’ın Ortodoks Kilisesi mekânlarına götürülmesini teklif ettim, olumsuz cevap verdi. Kalenderidis ve Diakofotakis’le birlikte büyükelçilikte konuyla ilgili olarak bir değerlendirme yaptık. Bu değerlendirmede şu karara vardık: ‘Öcalan, büyükelçilik tarafından Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı Topfer’in huzuruna, BM binasına götürülsün, oraya teslim edilsin, BM’den koruma ve siyasî sığınma talep etmesi önerilsin.’ 

Bu önerimizde Papaiannou’ya aktarıldı. Ancak reddedildi. Büyükelçiliğin bu işi daha fazla uzatmadan Öcalan’ı hemen ‘millî topraklar’dan (Yunanistan Büyükelçiliği binasından) uzaklaştırılması istendi.” 

16. CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


***

OPERASYON BÖLÜM 14

OPERASYON BÖLÜM 14


Yunanlı ajan zor kurtuldu 

“Bir telefon konuşması sırasında, Atina’daki Amerikan Büyükelçiliği’nden, Nairobi’den hareketimiz için müdahalesinin istendiğini öğrendim. Bay Burns, benim için garanti vermiş, ancak Öcalan’ın refakatçileri üç bayan için 
garanti veremiyeceğini söylemiş. 

Bu arada, Nairobi’deki Amerikan Büyükelçiliği’yle temasa geçmemiz gündeme geldi. 

Amerikalılardan, Kenya’dan tahliyemizle ilgili yardım istenecekti. Ancak, bunu sakıncalı gördüm. Yunan Dışişleri Bakanlığı’na, Amerikalıların benimle ilgili herhangi bir müdahalesini reddettiğimi bildirdim. Bu arada, büyükelçiye de 
yegâne müdahalenin, vatandaşı olduğum Avrupa Birliği’nden yapılması önerisinde bulundum. 

Sonuçta, Nairobi’ye Büyükelçi Apostolidis geldi. Benim bilmediğim görüşmelerden sonra, havayoluyla güvenli bir şekilde Atina’ya döndük. Bu aşamada şunları ilâve etmek istiyorum: 

Pazartesi günü (15 şubat 1999) öğleden sonra, büyükelçi, Kenya Dışişleri Bakanlığı memuruyla konuşurken, ondan, Öcalan’ı nakledecek olan uçağın çağrı numarasını istedi. Atina da bu bilgiyi büyükelçiden bekliyordu. 

Ancak Kenyalı yetkili, uçağın çağrı numarasını vermeyi reddetti. 

Bunun yanı sıra cuma günü büyükelçilik konutunun Öcalan tarafından boşaltılması istenmişti. Süre olarak da pazartesi sabahı vurgulanmıştı. Şahsen bu sürenin nasıl saptandığını ve buna neden olan konuları bilmiyorum. 

Nihayet bütün hareketlerimi, aldığım ve bana iletilen talimatlara göre yaptığımı vurgulamak istiyorum. Talimatların yerine getirilmesine imkân olmadığı durumlarda bu talimatların uygulanmama gerekçelerini Atina’ya belirttim. Söz 
konusu nedenler benimsenmişti. Yani bana bu emirleri verenler tarafından kabul edilmişti. İlave edeceğim başka birşey yoktur.” 

Öcalan Kenya’ya “Mavros Lazaros” adına düzenlenen Kıbrıs Rum kesiminin diplomatik pasaportuyla giriş yapmıştır. 

Yunan Kriptosu 

Öcalan ve beraberindekiler Yunanistan’ın Nairobi büyükelçisine ait Muthaiga Sokağı 12 numaralı resmî ikametgâhta koruma altında tutuluyordu. Bu serüven 14 gün sürdü. Yunanistan’ın Nairobi Büyükelçisi Yorgo Kostorlas tarafından Öcalan’ın bu 14 günü Yunanistan’a saat saat bildirildi. Kostorlas, Atina’ya 21 şubat 1999 günü saat 17.54’te geçtiği ve Yunan gazetelerine de yansıyan 34 sayfalık kriptosunda Öcalan’ın gelişini ve yakalanışını bir bir anlattı: 

“Dosya: 00000162.NAİ NAİ Nairobi PRV 
Baskı: Pazartesi, 22 şubat 1999 
Saat: 17:54:13 
Sayfa: 1+34 
Nairobi Kripto 
21 şubat 1999 
Sayı: 1847B/5/AS 162 
Kimden: Nairobi Büyükelçiliği 
Kime: Yardımcı Bakan Bürosu’na (Sayın Yardımcı Bakan’a) 
Dağıtım: Bakan Özel Bürosu’na (Sayın Genel Sekreter’e) 
wwww Z01, Z02, Z05 

Çok Gizli - Kişiye Özel- İvedi Konu: Öcalan Konusu 
İlgi: 20.2.1999 tarih ve AP EH AS sayılı telgrafları. 
A. Büyükelçilik, talimatlarınız doğrultusunda Öcalan konusuyla ilgili olarak bildiklerini aşağıdaki şekliyle sıralamaktadır. 

Pazartesi, 1 şubat 1999. Saat 13.00 civarında Bakan Diplomatik Büro Müdürü Vasilis Papaioannou büyükelçiliği telefonla arayarak benimle görüşmek istediğini bildirmiş. UNEP toplantıları (Not: 1 şubattan 5 şubata kadar Nairobi’de UNEP İcra Komitesi toplanmıştır. Nairobi UNEP ve HABİTAT’ın merkezi olup, bunların başında Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı Klaus Topfer  bulunmakta dır) nedeniyle büyükelçilikte bulunmadığımdan, Sayın Papaioannou, meslektaşım Büyükelçilik Başkâtibi Diakofotaki’yle konuşmuş ve kendisine ‘Söyleyeceklerim tamamen kişiye özeldir. Dikkat et. Söylediğim her şeyi not al. Bir uçak gelecek. Karşılanmasıyla ilgilenin. Varış saatini bilmiyoruz, hemen büyükelçiye haber ver’ demiş.” 

Gafil Avlanan Büyükelçi 

“Meslektaşım, gelenlerin kim olduğunu sormuş, kendisine şu cevap verilmiş: ‘İtalya ile ilgili ne olduğunu biliyorsanız, anlayacaksınız.’ Sayın Papaioannou ayrıca daha sonra yeni bir şey olduğunda kendisinin doğrudan büyükelçiliği arayacağını belirtmiş. 

Meslektaşım, telsizle hemen benimle irtibat kurdu. Böylece, UNEP çalışmalarını bırakarak, saat 14.00 civarında büyükelçiliğe döndüm. Meslektaşımla birlikte, gelecek olan uçağın, sorunları olan bir Sırp veya Bosnalı bir Sırp’ı getirebileceğini değerlendirdik. Bu arada, o günlerde uluslararası basına göre NATO tarafından Kosova’nın bombalanmasının gündemde olduğunu belirtmek istiyorum. 

Sayın Papioannou saat 16.00 civarında tekrar büyükelçiliği arayıp, bana şunları söyledi: ‘Uçağın Nairobi’ye gece saat 00.00 veya 2 şubat saat 01.00’da gelmesi beklenmektedir. Uçağın tipi Falcon 900, call sign 9 M BAB’dır. Kalenderidis’in orada (Nairobi’de) inmesi öngörülmemekte olup, hemen Yunanistan’a dönecek tir. Büyükelçilik kâtibi seviyesinde karşılayıp, bir hafta boyunca ağırlayarak, safari için gereken ilgiyi gösterin. Onlara, aslanlar ve kaplanlar ayarlayın. Harcamalarınız gönderilecek.’ 

Sayın Papaioannou’ya bu bilgilerin Kenya Dışişleri Bakanlığı’na nota yazılması için yeterli olup olmadığını sordum. 

Kendisi, bana tekrar büyükelçiliği arayacağını, büyükelçiliğin ivedilikle uçuş izni, iniş izni için hareket etmesi gerektiğini bildirdi. 

Sayın Papaioannou’yla birlikte yaptığımız değerlendirmede, saatin ilerlemiş olması ve buradaki iş koşullarından notanın mümkün olan en kısa süre içerisinde gönderilmesine karar verdik. Daha fazla bilgiyi, sonra vereceğini belirtti. 

Büyükelçilik olarak, yukarıdaki bilgiler ışığında, turizm amaçlı bir seyahat için uçuş izni, iniş izni alınması için buradaki Dışişleri Bakanlığı’na 1 şubat 1999 tarih ve 1069/1/AS 103 sayılı bir nota gönderdik.” 

Talimat Pangalos’tan 

“Ben ve meslektaşım (Büyükelçilik Başkâtibi Diakofotakis) havaalanına iki araçla gitmek amacıyla, saat 23.00’te buluşmak üzere anlaştık. Saat 22.00 civarında konutuma Papaioannou’dan gelen yeni bir telefon sonucunda, uçağın sabah saat 06.00 gibi geleceğini öğrendim. Bunun üzerine meslektaşımla tekrar bir başka saat için anlaştık. 

Saat 03.00 gibi Yunanistan Dışişleri Bakanı Pangalos’tan tarafıma yeni bir telefon geldi. Bu telefonda, ‘ziyaretçileriniz gecikecek’ deniliyordu. Daha sonra Sayın Papaioannou’nun bir başka telefonuyla uçağın varış saati tekrar değişti ve 2 şubat saat 09.00 -10.00 arası oldu. 

Salı, 2 şubat 1999. Meslektaşımla (Büyükelçilik Başkâtibi Diakofotakis) birlikte saat 09.30 civarında havaalanına gittik. Havaalanının transit bölümüne geçen Diakofotakis, telsizle sürekli olarak benimle irtibat halindeydi. Saat 10.45’e kadar uçak gözükmemişti. Bu arada büyükelçiliğe telefon edip, yeni bilgi aldım. Sayın Papaioannou aramış, uçağın 11.30’da Kenya hava sahasına gireceğini bildirmiş. 

Bu arada büyükelçilik, kontrol kulesiyle irtibat kurmuş. Tamamen şans eseri olarak tahminen saat 11.00’de uçağın henüz indiğini öğrendik. Diakofotakis gelenlerin ağırlanması, gümrük işlemlerinin tamamlanması, bagajlarının alınması işlemlerini mümkün olan en kısa sürede bitirdi. 

Bu arada, tüm yolcuların kurallara uygun şekilde pasaportlarına giriş damgası vurulduğunu, giriş kartı doldurduklarını ve bu şekilde Kenya’ya girdiklerini belirtmek istiyorum. Uçak yolcularından Sayın Kalenderidis de öteki yolcularla birlikte giriş yaptı. Daha önce geri döneceği belirtilen Sayın Kalenderidis’le ilgili talimat geçen süre içinde değişmişti. 

Ayrıca, şunu vurgulamak istiyoruz: 

a) Öcalan, Kenya’ya “Lazaros Mavros” adında sahte bir Kıbrıs (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) pasaportuyla geldi. 

b) ‘Bay Berivan Güngör’ olarak belirtilen, Bayan Melsa Deniz olup, Kenya’ya başka bir şahsa ait olan Alman kimliğiyle gelmiştir. Pasaportu olmadığı için, evrakında giriş kaşesi bulunmayan uçaktaki tek yolcudur. 

Yolcuları aldıktan sonra hemen konuta (büyükelçilik resmî konutu) hareket ettik. Otomobillerimiz, gelenleri almaya yeterli olmadığından, Kenyalı şoförümüzü havaalanında bıraktım. O ana kadar büyükelçiliğimizden hiç kimse, gelenlerin kimliğini bilmiyordu. Ben, hemen Öcalan’ı tanıdım. Biraz sonra meslektaşım da (Büyükelçilik Başkatibi Diakofotakis) tanımış.” 

Öcalan Büyükelçinin Evinde 

“Tüm yolcularla birlikte konuta geldik. Hemen Papaioannou’ya yolcuların güvenli bir şekilde geldiğini ve teslim aldığımızı bildirdik. Bu arada SayınPapaioannou’ya, büyükelçiliğimiz memuru vasıtasıyla, ‘Sayın Büyükelçi, gönderdiğiniz ilaçlar için içtenlikle teşekkür eder’ şeklinde mesaj gönderdik. Sayın Papaioannou’dan bize şu cevap geldi: ‘İlaçları teslim aldığı için ben, kendisine teşekkür ederim.’ 

Yolcuların tümü yorgun ve bitkindi. Öğle yemeğinden sonra Kalenderidis’in haricindekiler uyumaya daldılar. 

Öğleden sonra Kalenderidis, Diakofotakis’le birlikte konuttan, büyükelçiliğe geçtiler. Bay Kalenderidis, Kurumuna (Yunanistan gizli servisi) mesaj göndermek istediğini belirtti. 

Bu arada Bay Aristidou’nun eşine iyi olduğu mesajını da geçmiş. 

Bay Papaioannou, Diakofotakis’le yaptığı telefon görüşmesinde, konuyla ilgili olarak bakanın özel bürosuna iki adet ‘kişiye özel’ telgraf göndermelerini ve bunlardan birinin doğrudan bakana yollanmasını söylemiş. Gereğini yaptık. 
Kripto (şifreli haberleşme) haberleşmesinde ortaya çıkan zorluk üzerine Diakofotakis, bakanın özel bürosunda nöbetçi olan Ateşe Bayan Veve’yle görüşmüş ve aynı mesajı iki kez göndermiş. 

Çarşamba, 3 şubat 1999. Diakofotakis, Bay Papaioannou’yla görüşmüş, kendisine bakan talimatı olarak, bakanın bürosuyla yapılacak her türlü görüşmenin telefonla yapılması bildirilmiş.” 

15. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


****

OPERASYON BÖLÜM 13

OPERASYON BÖLÜM 13


Öcalan’ın Korkusu 


“12 şubat 1999 cuma gecesi bize, metropolitliğe taşınma emri verildi. Bu, Öcalan tarafından kabul edilmedi. Öte yandan, metropolitlikte, sivil giyimli şüpheli şahıslar dolaştığı için, bu emrin gerçekleştirilmesi mümkün görülmedi. 
Aynı gece, Öcalan’ın bir turistik tesise yerleştirilmesi gündeme geldi. Oradan da Seyşel’e gizlice gönderilmesi amaçlanıyordu. Bu konuyla ilgili olarak da, Kenya’da faaliyet gösteren bir işadamıyla görüşüldü. 

Öcalan, konuttan çıkarıldıktan sonra büyükelçilik araçlarıyla Tanzanya’ya götürülecek, oradan gizlice Şeyseller’e gönderilecekti. Her iki plan da, eski tutumundan geri adım atan Öcalan tarafından kabul edildi. Ama, Seyşeller’den 
gelecek pasaportu yine ön şart olarak ileri sürüyordu. 

Seyşeller’de bulunan Aristidou’yla görüştüm. Kendisi bana durumun kritik olduğunu söyledi. Ondan, tüm imkânlarını kullanmasını istedim. Kendisi bana, ümitli olduğunu, pasaportu alması halinde cumartesi sabahı uygun bir şahısla Nairobi’ye göndereceğini ifade etti. Ama pasaportlar hiçbir zaman gelmedi, böylelikle her iki proje de suya düştü. 

13 şubat 1999 cumartesi günü Nairobi’ye (Kenya’nın başkenti) Avukat F.Kranidiotis (Apo’nun Yunanlı avukatı) gelip, büyükelçilikten (Yunanistan Büyükelçiliği) müvekkiliyle görüşme talebinde bulundu. Müvekkiline götürülen 
avukat, kendisiyle belirli bir süre görüştü. Daha sonra Kranidiotis bize, müvekkiline yapılan baskılardan söz edip, büyükelçiliği terketmesi halinde tehlikelerle karşılaşacağını söyledi. En kısa süre içinde kendisinin oradan ayrılıp, 
konuyu dışişleri bakanıyla görüşeceğini ifade etti.” 

Öcalan’ı Kovun baskısı 

“Bu arada, cumartesi günü Öcalan’ın uzaklaştırılması amacıyla Atina’dan yapılan baskılar dayanılmaz hâle geldi. 

EİP başkanı tarafından, Öcalan’ı desteklemek, kendisine akıl vermek, normalde orada bulunmamam gerektiği halde, bulunmakla suçlandım. 13 şubat saat 23.30’da Avukat Kranidioitis’in ayrılacağı uçakta, Nairobi’den ayrılmak amacıyla 
yer ayarladım. EİP başkanı, büyükelçilik ikâmetgâhının Öcalan ve grubundan temizlenmesi amacıyla dört kişi gönderdiklerini söyledi. Bu olayla ilgili olarak Öcalan’ın avukatı ve refakatindeki üyeler (Apo’nun PKK’lı korumaları) bilgi sahibi oldular. Ben kendilerine, gelenlerin Öcalan’ın talep ettiği korumalar olduğunu bildirdim. 

Doğal olarak ortaya çıkmış bulunan durum sonucunda, İkametgâh’ı terk etmek için gördükleri inanılmaz baskılar sebebiyle benim söylediklerim onlara inandırıcı gelmedi. Bu arada Papaioannou (Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Büro müdürü), cumartesi günü, Öcalan’ın Büyükelçilik İkâmetgâhı’ndan zorla çıkarılması için Nairobi’den paralı yerel ‘fedai’ler bulunmasını istedi. Tam olarak ‘fedai’ sözünü duyup duymadığımı hatırlamıyorum, ancak konu bu idi. 

Büyükelçi (Yunanistan’ın Kenya Büyükelçisi Kostorlas), Papaioannou’ya bu isteğinin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını belirtti. Aynı günün akşam saatlerinde eşyalarımızla birlikte İkâmetgâh’a gidip, Öcalan’la vedalaştık. 

Bizimle birlikte Kranidiotis, Dilan ve Nurcan (Öcalan’ın kadın korumalarından Şemse Dilan Kılıç ve Nurcan Derya) bulunuyordu. Dilan ile, Nurcan işlerini halletmek için şehre gittiler. Krandiotis ve büyükelçiyle birlikte önce büyük elçiliğe gidip, saat 22.00’de havaalanına hareket ettik. Dilan ve Nurcan işlerini bitirdikten sonra büyükelçiliğe geldiler. Oradan EIP Başkanı’na telefon edip, biraz sonra Yunanistan’a hareket edeceğimi bildirdim. Telefonda, gergin bir ortam içerisinde benim, Öcalan’ı desteklediğimi söyledi. On dakika içerisinde gidip, onu büyükelçilikten dışarı çıkarmamı istedi.

Bu konuşma sırasında başkana söz konusu talimatı pratik olarak uygulamanın imkânsız bulunduğunu, çünkü Öcalan’ın, benden 40 kilo daha ağır olduğunu, bu arada kendisine dört kişinin refakat ettiğini bildirdim. EİP başkanı telefonu kapattı, biraz sonra Polis Müdürü Tzovaras (Atina emniyet müdürü) telefon etti. Bana, üç bakanın yanında bulunduğunu, Öcalan ile grubuna karşı ahlâksızca ifadeler kullanıp, küfür ederek, onları dışarı atmamı istediklerini belirtti. Yunanistan’a döndüğüm anda beni görevden atmakla tehdit etti. Bu aşamada, aramızda bir söz düellosu başladı. 

Sesler üzerine, koridorda bulunan Avukat Kranidiotis, kapıyı açarak içeri girdi ve konuşulanlara tanık oldu.” 

Öcalan’ın Kadın koruması intihar edecek., 

“Daha sonra Atina’ya döneceğimi bildirdim. Büyükelçinin, Papaioannou’yla yaptığı görüşmedeki baskı ve gelişmelerin farkına varan Dilan, çantasından bir tabanca çıkararak, çenesinin altına koydu ve intihar etme tehdidinde bulundu. Bu olay üzerine Atina’dan 14 şubat günü gelecek olan dört meslektaşın varışına kadar her türlü görüşmenin durdurulması talimatı geldi. 

Kranidiotis’le birlikte oradan ayrıldık. Ancak Bay Papaioannou bana, büyükelçilik ikâmetgâhında kalıp, duruma hâkim olmam gerektiği görüşünü ifade etti. Biraz sonra da başkandan telefon geldi. Dışişleri Bakanlığı’nın talebi üzerine, orada kalmam gerektiğini söyledi. Ertesi gün servisten (Yunan gizli servisi) dört kişi gelip, otele yerleşti. Bay Papaioannou, bu arada Diakofotakis’e (Yunanistan’ın Kenya Büyükelçilik başkâtibi) telefon etti. Büyükelçinin, Atina’dan gelen EİP memurlarına şu talimatı iletmesini söyledi: eğer iyi hatırlıyorsam, ‘Öcalan ve refakatçıları çarşaf veya battaniye ile büyükelçilik binasından, daha önce odaların ayırtılmış olduğu otele nakledilsinler. Onlara biraz para verilsin, kendileriyle her türlü temas kesilsin.’ 

Bu talimat, grup başkanına nakledildi. Kendisi daha sonra EİP başkanıyla temas etti. Grup başkanı (Öcalan’ı sefaretten atmak için Atina’dan gelen gizli servis elemanı Bobos İoannis), operasyonu gerçekleştirmenin mümkün olmadığını söyledi. Bobos, Niovis Caddesi fiyaskosunu hatırlattı. (Yunanlı polislerin, Niovis Caddesi’nde bir Romen uyuşturucu müptelasını yakalamada gösterdikleri başarısızlık.) Daha sonra polisler, 15 şubat pazartesi günü Atina’ya harekete kararlı olarak otele gittiler.” 

Kenyalı Görevli Öcalan’la tanıştı 

“Pazartesi sabahı Bay Kathourima (Kenya Dışişleri Bakanlığı genel sekreteri), büyükelçiyi makamına davet etti. 

Bunun üzerine Dışişleri Bakanlığımız, büyükelçiye hastalık bahane edip, gitmemesini; gittiği takdirde hiçbir durumda Öcalan’la ilişkiyi kabul etmemesini söyledi. Bu gelişme üzerine Kenya Dışişleri Bakanlığı, büyükelçinin gelmemesi 
halinde kendisini almak üzere birisinin gönderileceğini bildirdi. Ardından da büyükelçiliğe, Dışişleri Bakanlığı (Kenya) protokol müdürü gelip, büyükelçiyi alarak götürdü. 

Büyükelçi saat 16.00 civarında büyükelçiliğe döndü. Büyükelçinin verdiği bilgiye göre Kenyalılar daha ilk günden itibaren her şeyi bildiklerini söylemişler. 
Bu sorundan kendilerinin de kurtulması için, Öcalan’ın başka bir ülkeye 
gönderilmesini bekliyorlarmış. Bu konu hakkında hiçbir yabancı servise bilgi aktarmadıkları teminatını da vermişler. 

Kenyalılar, hiçbir tartışmaya girmeden ikâmetgâhın saat 17.00’de boşaltılmasını büyükelçiden istediler. Yani ültimatom verdiler. Hatta, uçak getirtilmemesini, zira uçağı Kenya hükûmetinin tahsis edeceğini açıkladılar. Saat 16.20’de 
ikametgâha gittik. Öcalan uyuyordu. Kendisini uyandırdık. Kısaca durumu izah ettik. Kendisi kararsız göründü. Biraz sonra büyükelçiliğe bir kişi girdi. Büyükelçiye göre bu kişi, Kenya Dışişleri Bakanlığı’nın memuruydu. 

Saat takriben 17.20’de Kenyalı görevli, Abdullah Öcalan’la tanışıp, kendisine hayranlığını ifade etti. Öcalan, bir ara Seyşeller’den garanti gelmediği için, büyükelçilik ikametgâhından ayrılmayı kabul etmediğini bildirdi. Kendisine 
anlaşmayı, daha doğrusu öneriyi kabul etmek zorunda olmadığı söylendi. Daha sonra, Kenya Dışişleri Bakanlığı memurunun baskı ve örtülü tehditlerini hissederek, teklifi kabul ettiğini, çünkü dostlarına başkaca sorunlar yaratmak 
istemediğini ifade etti. Yani, bunun üzerine Seyşeller’e gitme teklifini kabul etti. Bavulları büyükelçilik otomobiline yüklediğimiz sırada Öcalan, uçağın Seyşeller yerine bir Avrupa ülkesine yönelip yönelemeyeceğini sordu. Bu arada Finlandiya, Hollanda ve hatta Almanya’dan söz etti. 

Kenya Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin bize söylediğine göre, yakıt ikmali için uçağımız Mısır’a inecekmiş; daha sonra da Avrupa ülkesine yönelecekmiş. 
Bu durumu, Öcalan’a da bildirdik. Ayrıca, koşullarda meydana gelen değişiklik hemen Atina’ya da arz edildi.” 

Hollanda Senaryosu oluşuyor 

“Benim anladığıma göre Atina, tavsiye mahiyetinde Seyşeller yerine bir Avrupa ülkesini önermiş ve sonuçta da Hollanda üzerinde karar kılınmış. Ancak, bana verilen talimat, Öcalan’a, Seyşeller’e gidişinde eşlik etmek şeklindeydi. 
Fakat, Hollanda’ya gitmek için karar değişikliği yapıldığından, benim bu Avrupa ülkesine gitmemem bildirildi. 
Ülkemizin bu olaya bulaşmak istememesi, söz konusu karara neden oldu. Öcalan’ın ikâmetgâhta bize bildirdiğine göre, kendisi önce Hollanda’ya gidecek, bu ülkeye girmeyi başaramama durumunda, Seyşeller’e dönecekti. 
Biz, hareketten önce büyükelçinin arabasına girmeye çalıştık. Eğer yanlış hatırlamıyorsam; bu otomobile iki kişi binmişti. Bu arada, Kenyalı Dışişleri memuru, Yunanistan büyükelçisine, otomobilini kullanmaması için uyarıda 
bulundu. Herkesin, Kenya konvoyuna binmesi talep edildi. Bu arada büyükelçinin, Kenyalı yetkiliyle tartıştığını gördüm. Hatta Kenyalının, büyükelçiye tehditte bulunduğunu fark ettim. O sırada araçlara gün ışığında binmemiz 
uyarısı yapılıyordu. Büyükelçilik ikâmetgâhının dış kapısını açtığımızda, dışarıda Kenyalılara ait beş otomobilin beklemekte olduğunu gördük. 

Durumu kontrol ettiğimde, her araçta iki veya üç zencinin bulunduğunu, aralarında hiçbir beyazın olmadığını gördüm. Öcalan ikâmetgâhtan çıktı, bu anda Kenyalılar ortada duran otomobilin kapısını açtılar. Büyükelçi, Öcalan’ın yanına oturmaya çalıştı. Kenyalılar, güvenliği bahane edip, büyükelçinin o araca binmesini engellediler. 

Bu defa ben, Öcalan’ın yanına oturmaya çalıştım. Kenyalılar bana, güvenlik nedeniyle Öcalan’ın otomobilde tek başına gideceğini söylediler. Bunun ardından Nuzyan (Nurcan) ve Dilan, Öcalan’ın yanına oturmaya gittiler. Dilan, otomobile binmek için herkesten fazla ısrar etti. 

Sonuçta, Öcalan’ın işaretiyle konvoy hareket etti. 

Öcalan Sona doğru yol alırken 

“Büyükelçiyle birlikte bulunduğumuz otomobil, Öcalan’ı taşıyan otomobille teması kaybetti. Havaalanına Öcalan ile Nurcan ve Dilan’ı taşıyan otomobillerden bir dakika sonra vardık. Kızlar, endişeli olarak bize, başkanın (Öcalan) 
bindiği otomobilin havaalanına ‘Police Station’ yazan bir kapıdan girdiğini söylediler. Kızlar, ondan sonra Öcalan’ın arabasıyla teması kaybetmişler. 

Havaalanına kadar bize eşlik eden Kenyalı şahıslar da yanımızdan yavaş yavaş uzaklaşmaya başladılar. Büyükelçi ve Öcalan’a refakat eden dört kişiyle birlikte ortada kalmıştık. Büyükelçi, havaalanında bir yetkiliyle temasa çalıştı, fakat sonuç alamadı. Saat takriben 19.40’tı. 

Büyükelçi, bu arada büyükelçilik binasında bulunan Diakofotakis’i arayıp, kendisine bilgi verdi ve Kathourima’yla temas etmesini istedi. Diakofotakis, genel sekreteri bulamamış. Kenya Dışişleri Bakanlığı’nın bir başka yetkilisiyle konuşmuş, ancak o kişi konuyla ilgili teması reddetmiş. Diakofotakis, olaylardan Papaioannou’yu da bilgilendirmiş. Papaioannou, kendisine şu talimatı vermiş: 
‘Havaalanındaki arkadaşlarımıza söyle, Öcalan’ın refakatçilerini orada terk edip, hızla bölgeden uzaklaşsınlar.’ 

Bu talimat bize geldiği sırada, Öcalan’ın refakatçileri, büyükelçinin etrafını sarmışlardı. Büyükelçi, oradan Papaioannou’yu arayıp, mevcut koşullar altında talimatı uygulamasının mümkün olmadığını açıkça belirtti. Papaioannou’ya, hep birlikte büyükelçiliğe gideceğimizi bildirdi. 
Daha sonra, havaalanında alıkonulan dört polisi aramaya başladık. Sonuçta, onların havaalanında alıkonulduklarını bir gün sonra saat 02.00’de (16 şubat 1999) resmî ağızlardan öğrendik. Sabah tahminen saat 10.30’da dört polis, 
büyükelçiliğe geldi. Bu sırada Yunanistan, benim, dört polisle birlikte ülkeye dönmem için talimat verdi. Ancak, servis başkanına bunun riskli olduğunu, zira Kenyalılar tarafından tutuklanma ihtimalim bulunduğu gibi, hayatımın da 
tehlikede olduğunu belirttim. 

Servis bana, diplomatik pasaport sağlamak için gerekeni yaptı. Ancak bunun hiçbir değeri yoktu. Çünkü, diplomatik hüviyet ve diplomatik dokunulmazlık, bu ülkede sadece akredite olan kişiler için geçerliydi. Pasaportu bana, bir posta 
seyahat şirketiyle gönderdiklerini söylediler. Gerçekten pasaportu 22 şubat 1999 pazartesi günü aldım. 

20 şubat cumartesi, yahutta 21 şubat pazar günü EİP Başkan Yardımcısı Loukopoulos, sayın büyükelçi ve benimle yaptığı telefon konuşmasında, büyükelçiliğimizden bir kişinin havaalanına gidişim sırasında bana refakat etmesini istedi. 

Ancak bu sırada herkesin bildiği gibi, büyükelçi, Kenya’nın talebi üzerine zaten geri çekilmişti. Bu nedenle büyükelçiliğin, Kenya devletiyle teması sorunluydu. 

Sayın büyükelçiye, Öcalan operasyonu nedeniyle burada kalan bütün şahısların tayini için harekete geçmesi gereğini vurguladım. Eğer yanlış hatırlamıyorsam, o zaman Atina’ya, ilk kripto bu konuda yazıldı. Telgrafta, büyükelçilikte mahsur kalmış olan kişilere değinildi. Bu arada, Dışişleri Bakan Yardımcısı Bay Kranidiotis’in, Kenya’dan ayrılışımızla ilgili çalıştığını öğrendim.” 

14. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

***