10 Eylül 2015 Perşembe

11 EYLÜL SONRASI ABD-IRAN ILISKILERİ VE SIYASİ BOYUTTA TÜRKIYE’YE ETKILERİ BÖLÜM 3





11 EYLÜL SONRASI ABD-IRAN ILISKILERİ VE SIYASİ BOYUTTA TÜRKIYE’YE ETKILERİ  
BÖLÜM 3


4.3. Türkiye’nin Iran’la Olan Iliskilerinin Gelecegi


1990’lı yılların sonundan itibaren Türkiye-Iran arasındaki ticaret hacminde hissedilir bir artıs göze çarpmaktadır. Bunda, Türkiye ile Iran arasındaki karsılıklı gerilimlerin Cumhurbaskanı Hatemi döneminde bir nebze de olsa azaltılmasının büyük etkisi oldugu görülür. Türkiye Dıs Ticaret Müstesarlıgı 2005 yılı verilerine göre Iran, ithalatta ilk 15 ülke arasında yer almakta, ihracatta ise biraz daha gerilerdedir67. Özellikle Türkiye’nin ticaret hacminde Iran’dan dogalgaz ithalatı önemli kalemlerinden birini olusturmaktadır68. Iran’ın Türkiye için karsılıklı
ticaret kadar önemli bir diger özelligi de, Orta Asya ülkelerine olan ticaretin Iran üzerinden gerçeklestiriyor olmasıdır.

Türkiye-Iran iliskilerinin son zamanlarda ekonomik ve siyasi anlamda bir ivme kazandıgı gözlemlense de, bunun sürdürülebilir olup olmadıgı daha çok Türkiye’nin iradesine baglı görünmektedir. Dünyadan sıkısmıs bir Iran’ın mevcut durum itibari ile Türkiye-Iran iliskilerini yönlendirme sansı pek fazla degildir. Kısaca Iran’ın politikası Türkiye’ye daha çok bagımlıdır. Bu durumda politika belirlemede aktif ülke olan Türkiye’nin verecegi karar ayrı önem kazanmaktadır. Burada su soru akla gelebilir: 
ABD bu ikili iliskiyi sınırlayabilir mi? 
Cevap muhtemelen ‘sınırlar’ olacaktır.

Dünyadan soyutlanmıs ve giderek ABD’nin kendisine yönelik muhtemel operasyonuna zemin hazırlayan Iran’a karsı Türkiye’nin, “Basın Açıklaması”, Milli istihbarat Teskilatı, 05 Ocak 2007, (Çevrimiçi),
http://www.mit.gov.tr/basin32.html, 13 Ocak 2007.

67 “T.C. Basbakanlık Dıs Ticaret Müstesarlıgı”, (Çevrimiçi),
http://www.dtm.gov.tr/ead/istatistik.htm, 25 Subat 2007.
68 “T.C. Basbakanlık Dıs Ticaret Müstesarlıgı”, (Çevrimiçi),
http://www.dtm.gov.tr/pazaragiris/ulkeler/ira/ira-tur-tic.htm, 25 Subat 2007

Iran’la yakın iliskilerini sürdürmesi çok daha zor olacaktır. ABD’nin AB, Çin, Rusya ve Japonya gibi önemli uluslararası aktörlerin destegini saglaması durumunda Türkiye’nin buna karsı bir politika gelistirmesi daha da zor görünmektedir. Zaten ABD’nin BM Güvenlik Konseyinden Iran ile ilgili çıkartmayı basardıgı 1696 ve 1737 sayılı kararlar da bunun bir göstergesi niteligindedir69. Bu kararlar, Çin ve Rusya gibi Iran’la yakın isbirligi içinde olan ülkelerin degisen durumunu göstermesi açısından Türkiye için de önemli bir göstergedir.
Muhtemelen Iran’ın bugünlerde Türkiye’ye karsı olan yakın ve samimi davranısı, son zamanlarda sıkıstıgını hissettigi dünya konjonktüründeki yeri ile ilgilidir. Olson’un “…. Erdogan ve Rıza Arif’in Gürbulak’ta el ele yürürken gösteren resimlerde, Rıza Arif’in Erdogan’ın elini daha sıkı bir sekilde tutuyor olması, Türkiye’nin Iran’ın varlıgını destekleyen son komsu olmasındandı.”70 tespiti de bunu dogrular niteliktedir. Iran’ın pragmatik dıs politikası ve gerektiginde kendi rejimine ters ülkelerle bile isbirligine gittigi bilindigine göre71,

ABD ile olan çatısmasının bitmesi durumunda Iran’ın politikasının nasıl olacagını kestirmek güç görünmektedir. Iran’ın degisen politikalarına örnek olarak: Azerbaycan-Ermenistan çatısmasında ülkesinde önemli oranda Sii Azerileri bulundurmasına ragmen Hıristiyan Ermenistan’ı desteklemesi, Müslüman Çeçenlerin Ruslarla olan mücadelesinde Moskova yönetimi ile isbirligine gitmesi, Tacikistan iç savasında Islami direnise karsı laik yönetimi desteklemesi gösterilebilir. 

Bütün bunlar Iran’ın kendi güvenligi açısından ideolojik kimliginin dayattıgı politikaları terk edebileceginin birer kanıtı gibidir72. 
Yine de mevcut rejimiyle Iran’ın, gelecekte ABD ile ortak politika gelistirmesi zor görünmektedir.

69 Bu iki BM Güvenlik Konseyi kararı da Iran’ın nükleer çalısmaları dolayısıyla alınmıstır. 1696 sayılı karar 31 Temmuz 2006 tarihinde alınmıs  olup  Iran’ın nükleer çalısmalarını durdurmasını istemekte ve 31 Agustos 2006 tarihine kadar da süre tanımıstır. 1737 sayılı karar ise 23 Aralık 2006 tarihinde onaylanmıs olup Iran’ın nükleer çalısmalarına uluslar arası destegi önlemeye yönelik yaptırımları içermektedir. 

Ayrıca Iran’a 60 gün içinde Güvenlik Konseyi kararlarına uyması ve meclisinde onyalaması için 60 gün süre vermektedir. Bkz.:” Non-proliferation:Resolution 1696”, 31 Temmuz 2006, (Çevrimiçi), 
http://daccessdds.un.org/doc/UNDOC/GEN/N06/450/22/PDF/N0645022.pdf?
OpenElement, 25 Subat 2007. ve “Non-proliferation:Resolution 1737”, 27 Aralık2006, (Çevrimiçi), 
http://daccessdds.un.org/doc/UNDOC/GEN/N06/681/42/PDF/N0668142.pdf?
OpenElement, 25 Subat 2007.
70 Olson, 2005, s. 236.
71 Giray Saynur Bozkurt, “11 Eylül sonrası Amerikan–Iran Iliskileri”, Jeopolitik, 26, Mart 2006, s. 56.
72 a.e., s. 56.


Yukarıda da bahsedildigi gibi Iran’ın duruma göre politika belirlemede gösterdigi hızlı tepkiler, belki Türkiye için degisik bir bakıs açısı sunabilir. Zaten uluslararası iliskilerde ideolojik dostluk ve düsmanlıktan çok, çıkarların ön plana çıktıgı düsünüldügünde Iran’ın takip ettigi politika günün gerçeklerine uygundur. Benzer bir yaklasımı benimseyecek Türkiye’nin, farklılıklar bir yana Iran’la birçok ortak yönü düşünüldügün de, kendi ulusal çıkarı için duygusal politikalardan çok, daha pragmatik politika benimsemesi normal olacaktır.

5. Sonuç:

ABD’nin 11 Eylül sonrası terörizmle mücadele çerçevesinde benimsedigi yeni güvenlik politikasına göre, uluslararası destek saglayamasa da yapmakta kararlı oldugu askeri operasyonlar, Afganistan ve Irak’ın isgali ile uygulamaya geçmistir. 

ABD’nin yıllardır çıkarlarına dogrudan tehdit olarak gördügü ve 11 Eylül ile iliskilendirmeye çalıstıgı Iran ise, bugün tüm dünya kamuoyunda merak
ve korkuyla izlenen bir ülke haline geldi. Özellikle bu korkunun bölge ülkeleri için çok daha büyük oldugu düsünüldügünde, Türkiye de bu ülkelerin içinde degerlendirilebilir. Bölgenin birçok yönden güçlü iki ülkesi olan Türkiye ve Iran’ın aralarında yıllardır sürdügü söylenen güç mücadelesinde, Iran’ın ABD kontrolünde saf dısı bırakılmasının önemli bir sonuç doguracagı kuvvetle muhtemeldir. Buna göre, Iran’ın saf dısı kalması Irak’ta oldugu gibi yeni bir ‘Pandora’nın Kutusu’nu açarak Türkiye’de bir takım ciddi sorunlara mı yol açacak, yoksa Türkiye’nin Hegemon bir devlet olarak ortaya çıkmasını hızlandıracak bir etki mi yapacak? Bu iki sık, Iran’ın saf dısı kalması sonrası olusacak yeni düzende muhtemel senaryolar gibi görünmektedir.

ABD’nin mutlak güç üstünlügü düsünüldügünde ve Iran’ın isgaline karar verildiginde, Türkiye gibi bölgesel güçlü devletlerin bunu önlemeye yönelik diplomatik veya benzer çabalarının sonuçsuz kalacagına hiç süphe yoktur. Irak’ta bunun son örnegi yasanmıstır.

Sonuçta Iran’ın eger karar verildiginde ABD tarafından isgali kesin olduguna göre, Türkiye’nin politikasının muhtemel savası engellemenin ötesinde Iran sonrası yeni düzenin nasıl olacagı konusunda kendisini hazırlanmasının daha gerçekçi olacagı degerlendirilmektedir.
Bugün Iran için söylenen ABD tarafından etrafının çevrildigi gerçegi, Iran’ın da saf dısı kalması durumunda bu defa Türkiye için geçerli olacaktır. Yani, Dogu ve Güneydogu’sunda ABD’ye komsu bir Türkiye gerçegi. Aslında bundan daha da önemli bir baska husus ortaya çıkacaktadır. Buna göre bugün hâlen Irak’ın istikrara kavusamadıgı düsünüldügünde, Iran’da da benzer ABD isgali ile istikrar
saglanamaması muhtemel görünmektedir. Çünkü, Iran’ın etnik yapısı da Irak gibi heterojen bir yapıya sahiptir. Bu açıdan bakıldıgında, Türkiye’nin yeni komsularının kim olacagından çok, ortamın sakin olup olamayacagı ayrı bir önem kazanmaktadır.
Türkiye’nin son zamanlarda ABD’den bagımsız bir politika takip etme gayretlerinin, ABD’li yetkililerin Irak’taki son gelismeler nedeniyle yapılan açıklamalarında da rahatsızlık ve endise belirtisi olarak görmek mümkündür. ABD’nin bu açıklamaları, Türkiye’yi bölgede tek bölgesel güç ve muhtemel rakip olarak görmeye hazır olup olmadıgının bir göstergesi olarak degerlendirilebilir. Görünüse bakılırsa, Soguk Savas yıllarından beri ABD’ye bagımlı bir politika takip eden Türkiye’nin farklılasan bu yeni yaklasımına ABD kendisini hazır hissetmemekte dir.
Zaten Türk dıs politikasının uzun yıllardır takip ettigi ‘' Bekle-Gör '’ yaklasımının son zamanlarda ve özellikle Orta Dogu’daki gelismelerle birlikte degismeye basladıgının isaretleri artmıstır. Muhtemelen bu degisimde, Iran’dan sonra bölgesel tek güç olarak kalacagı degerlendirilen Türkiye’nin, bu boslugu tam anlamıyla doldurmaya duydugu ihtiyaç yatmaktadır.

Mevcut durum içinde Türkiye’nin bölgesel güç üstünlügünün ortaya çıktıgı bir gerçektir. Yıllardır denge politikası olarak Israil ile özellikle askeri alanda olmak üzere birçok yönden iyi iliskiler gelistiren Türkiye’nin, son zamanlarda bu yaklasımının degistigi görülmektedir.
Özellikle Israil’in Filistinlilere karsı yaptıgı eylemlerde Türkiye’nin Israil’e karsı ses tonunu daha yüksek seviyeye çıkartarak elestirmesi ve iliskilerde eski sıcaklıgın kalmaması önemli bir göstergedir. Bu aynı zamanda, Türkiye’nin bölge ülkelerine sıcak mesaj gönderme çabalarının bir sonucu olarak yorumlanabilecegi gibi, Türkiye’nin çevresindeki tehditlerden (Iran, Irak, Suriye) de sıyrılmasının bir sonucu seklinde de degerlendirilebilir.
ABD’nin bugün Irak’ta düzeni saglayabilmek için Iran’a ihtiyacının oldugu bir gerçektir. Çünkü Sii Iran, Siilerin çogunlukta oldugu Irak’ta bir çözüm kapısı olabilir. Ancak tüm bunlara ragmen mevcut rejimiyle Iran, ABD’de hâlen daha kabul görmeyen bir yapıya da sahiptir. Yani, Iran’da rejim degismeden ABD’nin Iran’la çözüm için masaya oturması gibi bir durum söz konusu olamaz. Bu durumda söyle bir soru akıllara gelebilir: Iran bugün için mevcut rejiminden kurtulmus olsa, ABD ile iliskilerini yeniden kurup bölgede iki önemli ortak olarak
yasayabilirler mi? Cevap muhtemelen evet olacaktır. Çünkü Iran’da olusacak yeni rejim muhtemelen ABD politikalarını benimseyen bir karaktere sahip olacaktır. Türkiye açısından ise durum muhtemelen; ABD için stratejik önemini yitirmis ve Orta Dogu’da oldugu gibi Orta Asya’da da çok önemli zemin kaybetmis olacaktır. Dikkat edilirse, Orta Asya enerji kaynaklarının uluslararası piyasalara açılmasında cografi açıdan en uygun ülke aslında Iran’dır. Bu senaryoda Iran’ın ABD ile ortaklıgında enerji koridoru bir ülke konumuna gelmesi de mümkün olacaktır. Bu durum herhalde Türkiye’nin olumsuz etkilenmesi için epey yeterli olacaktır. Yukarıdaki senaryonun gerçeklesmemesi, Iran’ın
mevcut iç dinamiklerinin degismemesinin bir sonucu ve Türkiye’nin önemli bir sansıdır. Sonuçta Iran, yeni Ahmedinejad yönetimi ve katı rejimiyle ABD’den ve dolayısıyla dünyadan uzaklasıp yalnızlastıkça, Türkiye de bölgesel güç olma yolunda emin adımlarla ilerleyecektedir.

Sonuç olarak Türkiye mevcut yapı içinde bölgesel güç olarak öne çıkıyor olsa da, Türkiye için asıl fırsatların Iran sonrası olusacak yeni düzenden sonra çıkacagı daha açıktır. Bu yeni düzende Türkiye için en önemli husus, bölgedeki dinamikleri etkileyen ABD ile ortak bir nokta bulması olacaktır. ABD’nin bölgede ön plana çıkmaya çalısan güçlü devletlere karsı pek sıcak bakmadıgı bilinmektedir. 
Bu durumda Türkiye’nin ön plana çıkmasına ise, ABD’nin verecegi tepkinin olumlu veya olumsuz olmasına, Türkiye’nin ABD ile yapacagı karsılıklı
görüsmeler önemli bir rol oynayacaktır. Bu görüsmeler, önceden yapıldıgı gibi ‘at pazarlıgı’ seklinde adlandırılan tarzdan ziyade; ABD’nin 90’ların basında Türkiye’ye uygun gördügü ‘stratejik ortaklık’ perspektifinde ve olusacak kosulların saglayacagı önemli avantajların Türkiye’nin kendisinin bilincinde olarak yapılmalıdır. Nihayetinde, ABD’nin bir model ülke olarak Orta Dogu’da ve etnik-kültürel yakınlık açısından Orta Asya ve Kafkaslarda Türkiye’ye ihtiyacı oldugu düsünüldügünde, Türkiye’nin geçmise kıyasla bugün önemli bir pazarlık sansının oldugu ortadadır.



KAYNAKÇA:

1. “ABD Özbekistan’daki üssünü kaybetti”, CNNTurk.com, 27 Agustos 2005, 
<http://www.cnnturk.com/DUNYA/ haber_detay.asp? PID=319&HID=1&haberID=120970>.
2. Arı, Tayyar. Irak Iran ve ABD: Önleyici Savas, Petrol ve Hegemonya,Istanbul, Alfa Kitabevi, 2004.
3. Armaoglu, Fahir. 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi (15. Baskı), Istanbul, Alkım Yayınevi, 2005.
4. Aydugan, Fatih. “Iran’ın Nükleer Güç Olma Politikası ve Türkiye’ye Etkileri”, Istanbul, SAREN, Mayıs 2006.
5. “BM Iran’a Yaptırım Kararı Aldı.”, BBCTurkish.com, 23 Aralık 2006,
     www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2006/12/061223_iran_un.shtml.
6. Bozkurt, Giray Saynur. “11 Eylül sonrası Amerikan–Iran Iliskileri”, Jeopolitik, 26 Mart 2006, 47-59.
7. Bowen, Wyn Q. ve Joanna KIDD. “The Iranian Nukleer Challange”, International Affairs, LXXX, 2, 2004, 257-276.
8. “Country Analysis Briefs”, Energy Infornation Administration, Eylül 2004, 
    http://www.eia.doe.gov/emeu/cabs/pgulf.html.
9. Cowell, Alan. “A Nation at War:Ankara;Turkey, Spared a War, Stil Pays a Heavy Price”, The New York Times, 19 Nisan 2003,
    http://select.nytimes.com/gst/abstract.html?res=F00D10FC3E5E0C7A8DDDAD0894DB404482.
10. “Cristiane Amanpour:Bush’s ‘Axis of evil’ warning”, CNN.com, 31 Ocak 2002, 
    http://archives.cnn.com/2002/US/01/30/ amanpour. bush.otsc/index.html?related.
11. Çagaptay, Soner. “Where Goes the U.S.-Turkish Relationship?”, Middle East Quarterly, Sohbahar 2004, 43-52.
12. Erickson, Edward J. “Turkey as Regional Hegemon -2014: Strategic Implications for The United States”, Turkish Studies, 
     V:3, Sonbahar 2004, 25-45.
13. Fuller, Graham E. “Turkey’s Strategic Model: Myths and Realities”, The Washington Quarterly, Vol.27, No.:3, Yaz 2004, 51-64.
14. Gunter, Micheal M. “Kurdish Future in a Post-Saddam Iraq”, Journal of Muslim Minority Affairs, XXIII, 21, Nisan 2003, 9-22.
15. Güney, Aylin. “An Anotomy of the Transformation of the USTurkish Allience from “Cold War” to “War on Iraq”, Turkish Studies, VI,
     3, Eylül 2005, 341-359.
16. Hobson, Christopher. “A Forward Strategy of Freedom in the Middle East: US Democrasy Promotion and the ‘War on Terrorism’”,
     Australian Journal of International Affairs, LIX, 1, Mart 2005, 39-53.
17. “International Petroleum (Oil) Imports and Exports”, Energy Information Administration, 
     http://www.eia.doe.gov/emeu/international/oiltrade.html.
18. ”Iran”, Energy Infornation Administration, Agustos 2006,
     http://www.eia.doe.gov/emeu/cabs/Iran/Background.html.
19. Kanlı, Yusuf. “Where is the Tunnel?”, Turkish Daily News, 13 Ocak 2007, 
     http://www.turkishdailynews.com.tr/article.php?enewsid=63906.
20. Katzman, Kenneth. “Iran: US Concerns and Policy Responces”, Congressional Research Service, 1 Kasım 2006.
21. Le Billion, Philippe ve Khatib, Fouad El. “From Free Oil to ‘Freedom oil’? Terrorism, War and US Geopolitics in the Persian Gulf”, Temmuz 2003, 
     http//www.epnet.com/ehost.
22. Meshabi, Mohiaddin. “Iran and Central Asia: Paradigm and Policy”, Central Asian Survey, XXIII, 2, Haziran 2004, 109-139.
23. ”Non-proliferation: Resolution 1696”, 31 Temmuz 2006,
     http://daccessdds.un.org/doc/UNDOC/GEN/N06/450/22/PDF/N0645022.pdf?   OpenElement.
24. “Non-proliferation: Resolution 1737”, 27 Aralık 2006,
     http://daccessdds.un.org/doc/UNDOC/GEN/N06/681/42/PDF/N0668142.pdf?   OpenElement.
25. Olson, Robert. “Turkey-Iran Relations, 2000-2001: The Caspian, Azerbaycan and The Kurds”, Middle East Policy, IX, 2, Haziran 2002, 111-
129.
26. Olson, Robert. Türkiye-Iran Iliskileri 1979-2004: Devrim, Ideoloji, Savas, Darbeler ve Jeopolitik, (Çev. Kezban Acar), Ankara, Babil Yayıncılık, 2005.
27. Park, Bill. “Iraq’s Kurds and Turkey: Challange for US Policy”, Parameters, Sonbahar 2004, 18-30.
28. Taner, Emre. “Basın Açıklaması”, Milli Istihbarat Teskilatı, 05 Ocak 2007, 
     http://www.mit.gov.tr/basin32.html.
29. T.C. Basbakanlık Tıs Ticaret Müstesarlıgı, http://www.dtm.gov.tr/ead/istatistik.htm.
30. T.C. Basbakanlık Tıs Ticaret Müstesarlıgı, http://www.dtm.gov.tr/pazaragiris/ulkeler/ira/ira-tur-tic.htm.
31. ”The National Security Stategy of the United States of America”, The White House, Eylül 2002, http://www.whitehouse.gov/nsc/nss.pdf.
32. “U.S. Arrest of Iranians Reportedly Upsets Iraqi President“, CNN.com, 25 Aralık 2006, 
      http://www.cnn.com/2006/WORLD/meast/12/25/iraq.main/index.html.




Özel  Not :  Bu Güzel çalışmasından Dolayı,
SAYIN  Ersin ÇELIKKANAT* ' E  < 11 EYLÜL SONRASI ABD-IRAN ILISKILERİ VE SIYASİ BOYUTTA TÜRKIYE’YE ETKILERİ > Yazısı için Teşekkürler ederim..
DUATEPE POLATLI




***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder