HEPAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
HEPAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Kasım 2014 Cumartesi

HEPAR BUGÜN MECLİS’TE OLSAYDI, TÜRKİYE’NİN GÜCÜ BAŞKA OLURDU!…

HEPAR BUGÜN MECLİS’TE OLSAYDI, TÜRKİYE’NİN GÜCÜ BAŞKA OLURDU!…

ÖKKEŞ AĞAOĞLU YAZDI…

agaoglu_yazdi
HEPAR BUGÜN MECLİS’TE OLSAYDI, TÜRKİYE’NİN GÜCÜ BAŞKA OLURDU!…
SON günlerde HEPAR’ın farkı yavaş yavaş gündeme oturmaya başladı. Yavaş yavaş diyoruz çünkü, Genel Başkan Osman Pamukoğlu’nun acelecilikten yana olmadığını görüyor ve izliyoruz. Daha doğrusu attığı adımlarda mantık ve kavram karmaşası yaşamamak için, halka olan yaklaşımlarında samimiyetini görüyoruz. Daha dürüst ve daha samimi ortamları partiye kazandırmak için siyasi alanda oldukça ilerlemeler kaydeden Sayın Pamukoğlu’nun, her konuda oldukça başarılı gözüktüğünü görebiliyoruz.
HEPAR’ı CHP’den farklı kılan nedenlerden en önemli olanı ise, Kılıçdaroğlu’nun yaptığı hataya düşmemesi olmuştur. O hata da, CHP’nin her vesileyle sürekli Atatürk’ü iktidarın karşısına oturtarak güç kazanma yoluna gitmesi olmuştur. Ama HEPAR bunu yapmayarak, daha çok partisinin düşüncelerinin ve siyaset yapmasının inceliklerini ön plana çıkarması bu farkı gözler önüne sermiştir.
Çünkü Atatürk, sadece bir parti olarak anılmaya başlarsa, o zaman Gazi’nin siyasi partilerde ne resmi kalır, ne de izleri. Örneğin, herhangi bir partinin yapacağı kurultay salonunda genel başkanın resminin yanında mutlaka Atatürk de konmaktadır. Ama eğer Kılıçdaroğlu sürekli Atatürk’ü siyasi alanda mütemadiyen zikrederse, işte o zaman, kurultay salonundaki genel başkanın asılı resminin yanına Atatürk resmini dahi koymayabilirler.
Eeeee, bu da suç değil elbette. Ama o resmin oradan kaldırılmasına neden olan siyasi parti ve onun lideri, Atatürk üzerinden yaptığı politikalardan dolayı suçlu olmalıdır.
İşte tam da burada HEPAR Genel Başkanı Pamukoğlu’nun bu konuda siyasi duruşunu incelemekte yarar var. Elbette Pamukoğlu askerdi ama şimdi sivil hayatta siyasete atılmış değerli bir insan. Şu anda siyasi duruşunu her yerde sergilemekte ve farkını göstermekte. Çünkü vatana hizmeti en üstün bir şekilde bitirmiş ve sivil siyasete adımını atmıştır. Hatırlarsanız askerliğe, yeri gelince (peygamberlik mesleği) deriz, ama siyasi arenada askere olan sevgiyi herhangi bir parti liderinin sahiplenmesini kabullenemeyiz.
Nedense Türk siyasetinde böylesine tuhaf bir ilişki yumağı vardır.
İşte bu düşünceyi aşmamızın en güzel yolu, cumhuriyete ve laik parlamenter sisteme sahip çıkmakla olur. Bunun aksi olarak siyasi arenada sürekli Atatürk’ü ön plana çıkararak politika yapmayı değil… Bilakis Atatürk’ün kaldığı yerden devam ederek, O’nun siyasi ve kıvrak zekasını daha da zenginleştirerek politikada halkımıza hizmeti götürmeliyiz…
Tam da burada HEPAR’ın uyguladığı politikanın laik ve cumhuriyetçi yapısıyla öne çıkması olmuştur. Aynı zamanda da Atatürk’ü hiçbir zaman diğer partilerin karşısına çıkarmadan, politikasını yürütmekten yana olduğunu göstermektedir. Bu da HEPAR’ı CHP’den ayıran en önemli özelliklerinden biri olmaktadır.
PAMUKOĞLU, EN BÜYÜK İLGİYİ TERÖRE KARŞI TEDBİRLERDE GÖRECEK. TABİİ DİĞERLERİYLE DE…
Sayın Pamukoğlu, siyaset alanına girerek partisinin izlediği ve görev aldığında da izleyeceği yolları tek tek açıklamaktadır. Örneğin ekonomiyle ilgili yaptığı açıklamalar oldukça detaylıdır. Bakın, bu konuda yapılan bir röportajında bir soruya nasıl cevap vermiştir:
SORU: “Hepar olarak kimlerden oy alıyorsunuz?..”
CEVAP: “Bizim CHP ve DSP’den aldığımız oy sayısı MHP’den aldığımız oylardan fazla. Parti büyüyecek, her geçen gün olaylar ve koşullar bizim partinin lehine… Bölgede savaş davulları çalıyor, savaş baltaları çıktı. Hükümetin yanlış politikaları sonucu durum bu. Ekonomi iyiye gitmez. Bankaların, madenlerin sende değil, boyalı suratla geziyorlar. Yağmur yağarsa birisi suratına su dökerse boyaları dökülecek… Avrupa Birliği çökecek. Bu Napolyon’un projesiydi, O bile yürütemedi. Kaldı ki Avrupa onun avcunun içindeydi. Ülkelerde ulusçuluk olduğu sürece bu olmaz.”
Haksız da değil hani. Bugünkü Avrupa Birliği’nin durumunu hepimiz görmekteyiz. Hemen hemen bütün Avrupalı ülkeler iflas bayrağını çekmek için sıraya girmiş durumda. Tıpkı bugünkü “Arap Baharı”nı yaşayan Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi… Avrupa’da da, iflas etmek için adeta “Batı Baharı” yaşanmakta. Batı’nın bütün getirisi, birlik adına aralarında imzalanan kontratvari ekonomik anlaşmalar olmuştu. Ama bugün görüyoruz ki bu kontrat, birliğe üye olmak isteyen diğer ülkeleri de ürkütmeye başladı.
Bugün Avrupalı bu durumdayken Türkiye hem Kıbrıs için, hem sözde Ermeni meselesi için ve hem de terör için adımlarını atmalı… Terörün finans kaynaklarını kesmenin politikalarını derhal gündeme almalıdır. Yok eğer bugün bu yapıl(a)mazsa, yarın çok geç olabilir. Tabii bunun adına da “Kaçan fırsat” denir.
Avrupa nezdinde bu siyasi fırsatı kaçırmak istemeyenler arasında HEPAR’ı görmekteyiz. Çünkü HEPAR bu atılımları yapmak için sürekli projeler üretmekte ve acil önlemleri de tek tek açıklamaktadır. Zaten bir açıklamasında bu konuya açıklık getiren Pamukoğlu, bakın ne demişti:
“Avrupa Birliği sanal bir örgüttür. Geleceği yoktur. Sebebi ise ulusal çıkarlarla çelişir. Napolyon istemiş, bütün Avrupa yumruğunun altında olmasına rağmen, söylediğim nedenle gerçekleşmeyeceğini hemen anlayıp vazgeçmiştir.
Avrupa demek; Almanya, Fransa ve İngiltere’dir. Diğerleri siyasi, ekonomik ve askeri güç olarak sadece görüntüdür. Bugün İngiltere de tam olarak ve başlı başına Avrupa siyasetine yön veremez.
Kuzey Atlantik Savunma İşbirliği Antlaşması (NATO) askeri olarak anlam taşımamaktadır. Afganistan’a kadar uzanan kollarıyla, sadece bir ticari örgüttür. Çünkü NATO’nun kuruluş amacının bugün muhatabı yoktur.
Avrupa Birliği hiçbir zaman bizi birliğe almayacak. Bazı ülkelerin anayasalarına bile maddeler koydu. Hal böyleyken Türkiye’ye siyasi direktifler yağdırıyor müstemlekeymişiz gibi, heyetler gönderip denetlemeler yaptırıyor.
Örnekleri uzatmayacağım. Ve işte Avrupa Birliği’nin acıklı hali. İşte egemenliğimden taviz vermem diyen İngiltere ve her şeyin hakimi ve patronu Almanya. Onun sağlam rüzgarının altına giren Fransa. Diğerleri mi? ‘Biz ettik, sen etme’ derdine düşenler…”
Ve terör konusunda da oldukça hazırlıklı ve bir o kadar da çıkış yolunu açıklayan düşüncesi şöyle olmuştur:
SORU: “25 yıldan beri bitirilemeyen bir terör söz konusu. Siz 365 günde bitireceğinizi halka taahhüt ediyorsunuz. Nasıl olacak bu?..”
CEVAP: “25 yıldan bu yana bitirilememesinin sebepleri belli. İlk olarak gerçek anlamda bir politik irade hiçbir zaman söz konusu olmadı. Biz yüzde 100 bir irade ortaya koyacağız. İşin ikinci kısmı, teknik kısmıdır. İyi bir istihbaratınız olacak. Ne zaman gelecekler, nasıl gelecekler, bunu önceden haber verecek bir istihbarat sistemini kuracağız. Bu çok önemli. Birde bunların dış uzantıları var tabi ki. Onlara müttefik olmanın şartlarını hatırlatacağız ,tam ve baskın bir diplomasi uygulayacağız. Bu mücadele, klasik orduların yapabileceği bir mücadele tarzı değil…”
Şu açıkça görülmüştür ki HEPAR, Meclis’te olsaydı çok ses getirirdi. Çünkü açıkladığı olaylar ve düşünceler, fikirler üzerine kurulu gerçeklerden oluşmaktadır. Örneğin Avrupa’nın hali… Arap Baharı’nın çaresizliği ve bugünkü Türkiye’nin durumu…
Ortadoğu’nun çıkmaz batağı… Amerika’nın Suriye’ye müdahale etmeden kendini sınırın dışında tutmaya çalışması… Birleşmiş Milletler’in pasif duruma düşmesi… İsrail ile İran’ın düşmanlığı… Bir yerde sınır güvenliğini korumaya çalışan ve bir yerde de Suriye’den kaçan halka yaşam alanı açan Türkiye’nin terör belasıyla karşı karşıya kalması… Bunların hepsi Türkiye sınırlarında hareketlilik tehlikesi arzetmekte…
Bu konular ele alındığında çıkış yolu üreten HEPAR’ın CHP’ye oranla farkı elbette ki var. Sosyal demokrat ve laik cumhuriyeti yaşatma konusunda fikir birliği görülen partilerimizin kendine özgü farklı izlenimleri de var. Ancak terör konusunda bugünkü Türkiye’nin ekonomik derdi de var. Yapılan zamların teröre gitmesindeki en büyük neden, piyasaların halâ canlanamaması… Üretimin azalması… Tarımın dirilemeyişi…
HEPAR’ın hem siyasi ve hem de ekonomi alanda yaptığı söylemler Türkiye’nin görünmeyen… Ama bir o kadar da önemli siyasi detaylarını gözler önüne sermektedir. Dileriz, siyasi ve ekonomik alanda yapılmak istenen çıkış yolları mutlu sonla bitsin. Dileriz HEPAR da bu çıkışı halka çok iyi yansıttığı için Meclis’e girsin.
ÖKKEŞ AĞAOĞLU..


18 Kasım 2014 Salı

MEMLEKET KAPANIN ELİNDE KALDI GERİ ALACAĞIZ...



MEMLEKET KAPANIN ELİNDE KALDI GERİ ALACAĞIZ...






AMACIMIZ,bir uyanışa davet etmek,Yüzyılın meydan okuması bu! Cumhuriyet ve demokrasi kazanacak
Siz,''elimiz kırılsaydıda...''deyip''...bu defa son''deyip oy veren Yurtdaşlar,yada iktidarıyla muhalefetiyle bu düzenin aslında ''zengine çalıştığını''kavramaya başlayan kardeşlerimiz . 
SÖZÜMÜZ SİZE,Türkiye bir yangın yeri ve bu ateşten işten bu düzen partilerinin hepsi birden sorumlu.... Bu düzen partileri:Meclis'te,maaşlarına,emekliliklerine koalisyon !
Yetmedi ! Yetmezdi ! Son dönemde herşeyi sattılar,Toprakları yabancılara açtılar! İşsizlik dizboyu,borç dağlarca !
Evet artık ''yüzyılın meydan okuması '' bu : Cumhuriyet ve demokrasi Halkın eliyle , Halkın oyuyla , eninde sonunda 
kazanacak . Peki siz daha ne kadar bekleyeceksiniz ? Artık gün yitirmeden'' Başı Dik Devlet Onurlu Millet '' diyen HEPAR'ı tanımanın , onun ''Devlet Adamı '' lideri Osman Pamukoğlu'nu anlamanın zamanı değilmii ?
bizler Hak ve Eşitlik Partisine üye olduk,Destek olmaya,oy vermeye karar verdik.Çağrımız size...Davetimiz size...
SİZE SESLENİYORUZ ! SİZE AYNA TUTUYORUZ :
pişmanlıkla sonuçlanan tercihleri bir ömür boyu tekrar edip, oyunuzu bu düzen partilerine verip,ne eliniz nede onurunuz kırılsın istiyoruz .Bizler HEPAR'da''ÖNCE VATAN HERKES BİRİNCİ SINIF İNSAN'' diye birleştik,sizede gerçek yerinize, YUVANIZA,YURDUNUZA ÇAĞIRIYORUZ .
gelin Hak ve Eşitlik'te birleşelim,
HALK'ÇI,MİLLİYET'Çİ,SOSYAL ADALET'Çİ ilkelerimizle, tertemiz inancımızla ,hepbirlikte güzel geleceğimizi inşa edelim .BU KARA DÜZENDEN KURTULALIM,
TÜRKİYE'Yİ UÇURUMDAN KURTARALIM .
YEPYENİ,GÜÇLÜ,MÜREFFEH TÜRKİYE'Yİ 
BERABER'CE KURALIM !
SİZE,İÇ SESİNİZE,SAĞDUYUNUZA,VİCDANINIZA SESLENİYORUZ...
SEVGİ,SAYGI VE MUHABBET DUYGULARIMIZLA. 
AZİZ VATANDAŞLARIMIZ DEĞERLİ HEŞERİLERİMİZ...

R.Bülent Kırmacı
HEPAR parti sözcüsü
2 /Aralık/ 2013/Ankara

BİZE KATILIN BİR ŞEY KAYBETMEZSİNİZ :

ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'E VE SAYIN OSMAN PAMUKOĞLU PAŞAMIZA DEĞER VERİP ONLARIN BAŞI DİK DEVLET ONURLU MİLLET ÜLKÜSÜ İLE TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE MÜCADELESİNE ORTAK OLMAK İSTEYEN MİLLİYETÇİ, SOSYALİST , VATANSEVER KARDEŞLERİM LÜTFEN DAVAMIZA MÜCADELEMİZE DESTEK VERİNİZ

HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ RESMİ VEB SİTESİ
http://www.hepar.org.tr/

Biz Anadolu Kartalları;

Genç, dinamik, Ülkesini, Bayrağını, Atasını ve Kültürünü seven, bu değerlerini korumaya yemin etmiş Türk Gençliğiyiz. Biz Mustafa Kemal ATATÜRK’ü ve silah arkadaşlarının Aziz Vatan için verdikleri mücadeleyi, dünyanın dört bir yanında yaşamını sürdüren bütün Türk kardeşlerimizi ve onların kültürlerini benimsemiş çağdaş, kararlı ve gözü kara bireyleriz. Siyasal arenada Osman PAMUKOĞLU’nun kurucusu ve Genel Başkanı olduğu Hak ve Eşitlik Partisi’ni destekleriz. Türkiye Cumhuriyetinin geçmişine dair tereddüt ve geleceğe dair korku nedir bilmeyiz. Fikir ve beyanlarımız Son derece açık ve nettir.
“Her zaman sizinleyiz…!”

Yaşasın Vatan, Yaşasın Türk Milleti!
Ne Mutlu Türk’üm Diyene!

HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ "HEPAR"IN ;
FİNANSIDA MEDYASIDA BİZİZ. BU NEDENLE BAŞTA RESMİ FACEBOOK SAYFAMIZ OLMAK ÜZERE, GENEL BAŞKANIMIZIN VE GENEL MERKEZİMİZİN RESMİ TWİTTER VE FACEBOOK PROFİLLERİNDE PAYLAŞILAN TÜM BİLDİRİLERİ LÜTFEN KENDİ PROFİL VE BAĞLI OLDUĞUNUZ GRUP/SAYFALARDA DA PAYLAŞARAK DAHA GENİŞ KİTLELERE ULAŞMAMIZA YARDIMCI OLUNUZ.BU HER PARTİLİ'NİN YERİNE GETİRMESİ GEREKEN VAZİFESİDİR.
BAŞI DİK DEVLET ONURLU MİLLET !!!!

ANADOLU VE TRAKYA’DA YAŞAYAN TÜRK HALKI BU ÇAĞRI SİZE!
Artık sızlanma, şikâyet etme, ağlama zamanı geçti. Her yerde çöküntü, gayesizlik ve yanılgı havası hâkim. Bu gidiş nereye diye sormaya kalkışmak ise aymazlıktır. Artık yolun ötesi görünmüştür. Siyaset, ekonomi ve güvenlik meseleleri diz boyu olup bunları ortadan kaldırmak için cesur ve erdemli bir siyasi mücadele şarttır.
İnsanların yeryüzünde görüldüğü ilk zamanlardan bu güne dek, kavgaları, çekişmeleri, ayrışmaları, savaşları, akla gelebilecek her türlü çatışma, mücadele, doktrin ve rejimlerin iki ana sebebi vardır, bunlar;” Hak ve Eşitlik ” tir.Kuruluş sürecinde olan ve kısa bir süre sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin siyasi sahasına çıkacak olan “HAK VE EŞİTLİK” Partisinin değişmez ilkeleri, gerçekleştireceği hizmetler aşağıda sunulmuştur:
Milletvekili, üst bürokrat ve memur dokunulmazlığı kaldırılacak, herkes adalet önünde hesap verecektir.
Ülkenin baş düşmanları olan fakirlik ve cehalete, bütün kaynaklar seferber edilerek savaş açılacaktır.
Siyasi partiler ve seçim yasaları tam bir demokratik düzene sokulacaktır.
Yargıya bütün dünyada olabildiğinden de daha üst bir bağımsızlık sistemi getirilecektir.
Halkın aç gezdiği bu memlekette halkın parası olan hazineden, partilere yardım yapmak akıl dışıdır, kaldırılacaktır.
Bölücüler ve teokratik devlet peşinde koşanların önü tamamen kesilecek, Güneydoğu’daki halk teröristlerden soyutlanarak dağlar silahlı eşkıyalardan temizlenecektir. Bu milletin, evlatlarının canı bu kadar ucuz değildir. 25 yıldır süre gelen kanın akışı daha fazla devam edemez.
Yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet denilen rezilliğe hiç kimsenin tevessül edemeyeceği yasal düzenlemeler yapılacak ve tam tatbik edilecektir.
Vergi sisteminde adil ve dürüst şekilde uygulanacak düzenlemeler yapılacaktır. Emek ve alın teri her şeydir.
Ulusal kaynakların kullanımında öncelik sosyal güvenlik sistemi, eğitim ve sağlıkta olacaktır. Sosyal güvenlik sistemine dâhil edilmeyen tek kişi kalmayacaktır.
Bütün keyfi harcamalara, saltanatlıklara, ayrıcalıklara, lüks yaşama, kamu ve mahalli yönetimlerde son verilecektir. Yağma sofrası ortadan kaldırılacaktır.
Dış siyasette tek ilke olacaktır; “Başı dik devlet, onurlu millet”. Her tavır, her görüşme, her protokol, her tutanak, her antlaşmada esas budur.
1960′dan başlayarak, gerçekleşmiş veya yarım kalmış teşebbüsler halinde Ordunun siyasi sürece müdahaleleri vardır. Ordu, direkt veya dolaylı hayatı boyunca fiilen siyaset dışı kalacaktır.
Tam bağımsızlık (Tam İstiklal) ve ulusal egemenlik (Kayıtsız Şartsız Milli Hâkimiyet) bütün faaliyet ve çalışmaların temel fikridir.
Bu gün dünyada dolaşan paranın %50’si yiyecek alanında bulunmaktadır. Petrol için geri kalan paradan sadece 1/3 kullanılmaktadır. Dünyanın geleceği kıymetli tarım alanları ve suya bağlıdır. Topraklarımıza, sularımıza, ormanlarımıza sahip çıkmak çocuklarımıza yapılacak en büyük hizmet olacaktır.
Din bir vicdan işi olduğundan parti, dini dünya ve devlet işleri ile siyasetten ayrı tutmayı, milletimizin çağdaş medeniyet yolunda ilerlemesi için başlıca şartlardan bir sayacaktır. Bu ülkenin çocukları dinci, dinsiz, şu mezhepten bu mezhepten diye asla ayrılamaz, bölünme sebebi ve taraf tutmak kabul edilemez. Birbirlerine rastladıklarında: “Selamün Aleyküm” diyen de, “Merhaba” diyen de bu toprağın ve bu kültürün çocuklarıdır.
Söze, yazıya, fikre ve düşünceye hiçbir sebep ve gerekçeyle gem vurulamaz, sansür uygulanamaz.
Devletin sahibi ve efendisi millettir ve devlet millete hizmet için vardır. Devletin asli işi de, adaleti ve güvenliği sağlamaktır. Bu işini de en hızlı, en sağlam, en güven verici şekilde yapacak tarzda gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Ülkedeki tüm eğitim ve öğretimin, müfredat konu ve kapsamları akılcı, çağdaş sistemlere uygun olacak şekilde değiştirilecektir.
Milletin kendi haklarını savunması lazımdır. Yarı bağımlı bir ülkede yaşayan bir insan, yürüyen ıztırapdır. Bir millet bağımsızlığını kaybedince, O millette herkes hiç olur.
Özgürlük her şeydir. Özgür olmayan insan cesur olamaz. Özgür olmadığından cesarette gösteremeyen insanın, başka yetenekleri olsa bile onların hakkını veremez. Demokrasi de ancak özgür birey ve toplumlar sayesinde gerçek niteliklerini ortaya koyabilir. Halkın hükümetleri denetleyemediği yerde demokrasiden bahsedilemez.

“HAK VE EŞİTLİK” HAREKETİNDE YER ALACAKLARIN DOĞASI VE FELSEFELERİ:
Türkiye çürük bir düzene doğru yol almaktadır. Aşırı derecede dayanıklı ve iddialı vatanperver insanlara ihtiyaç vardır.
Bu dönemde az çok okuyan, düşünen, dinamik bir insanın politika dışında kalması imkânsızdır.
Cumhuriyet ve demokrasi gözü pek muhafızlara ihtiyaç duymaktadır.
Kadın ve erkekler bu yolda müşterek mücadele etmek zorundadır. Şahsi karar ve teşebbüsün tam ve kesin damgasının vurulması gerekir. Böyle bir siyasi hareket, mizaç, ruh yapısı, mücadele metot ve alışkanlıkları bakımından farklı bir insan ister.
Her faaliyet halka dayalı, halkın içinde, halkın kültür ve ihtiyaçlarına dönük olarak ve mutlaka onu huzurlu kılmak, mutlu etmek için yapılacaktır. Millete bahane anlatılmaz!
Kitleler ateşlenmeli, coşturulmalı, fakat bu; halk kitlelerinden alınacak ateşle yapılmalı, ruhları tutuşturulmalıdır. Bunun için açık fikirli konuşmalarla hayata ait konular işlenmelidir.
Hasım kazanmanız kaçınılmazdır. Savaşçı bir karaktere sahip olmalısınız ve haklı olduğunuzu bildiğiniz zaman, asla uzlaşmaya gitmemelisiniz. Hak verilmez.
Sabırsızlık ve cesaret kaybı insanı daha kolay bir yola sapması için ayartır. Bu kestirme yollar asla işe yaramaz. Onu seçtiğiniz için de duyacağınız pişmanlık, umutsuzluk duygularınızı daha da artırır.
Halkımızın dertleri kendi derdimizdir. Duygu, düşünce ve hayallerinizi ustalıkla kaynaştırırsanız, dağlar bile eğilir.
Halk, toplumsal ve ulusal meselelere meraklı hale getirilmelidir. İnsanlarımız şahsi sorumluluklarının farkına varmadığı sürece ülkenin yenilenmesi ve gelişmesi olmayacaktır. Halkın kendi gücünün ve olanaklarının farkına varması sağlanmalıdır.
Gençliğin yakıcı ateşini söndürmek, bir millete yapılabilecek en büyük kötülüktür. Yolları açılacak.
Bir milletin kendisini unutması en büyük kusurdur. Kendi benliğini kanıtlamayan toplumlara dünya saygı duymaz.
Daha fazla geç kalınırsa görülen o dur ki, geçmişteki birkaç neslin ortak zaaflarını gelecekteki bir nesil ödeyecektir.
Halkın bir bölümü dert küpü, bir bölümü de kan uykudadır. Aldatılmaya ve avutulmaya son verilecektir.
Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN Cumhuriyetin kuruluşunda öngördüğü: “İmtiyazsız, sınıfsız, bir kitleyiz” hedefi üzerine yorulmadan, bıkmadan yürümek esastır.
Yüreği ve ruhu özgür insanlar kendi türlerinin en kıymetli örnekleridir. Titreyen ve korkan zaten yaşayamaz. Ölümün avcılık yaptığı bu dünya da özgürlük dışında hiçbir şeyin önemi yoktur.
Dünya üzerinde yamyamlık devam ediyor, sadece insanları yeni usullerle yiyorlar. Dünya siyasi tarihinden çıkan sonuç, toplumlar “Ya emir alıyorlar ya da emir veriyorlar”. Yani ya efendi ya da hizmetli durumdalar. Böyle giderse, bizim de geleceğimiz kusursuz hizmetli görünümündedir.
Halkın aklı, halkın iradesi, halkın enerjisi ile halkın fikrinin ve vicdanının uyandırılması lazımdır. Moral çöküntüsünün sonu buhrandır.
Hatıralar da dal ister, kuşlar gibi konacak!
İşte size tarihsel ve toplumsal bir dal teklif ediliyor. Ve bir milletin göğsü nefes almak için rüzgâr bekliyor. Hüküm sizin, karar sizin, vicdan sizindir ve her insan kendi hayatının mimarıdır.
Bir insanın en kıymetli en son sarılacağı şeyi onurudur. Onu kaybettikten sonra geriye ne kalır ki?
Yaşasın Vatan Yaşasın Türk Milleti!
Osman Pamukoğlu
“Hak ve Eşitlik” kuruluşu adına
28 Temmuz 2008

KAÇARAK ÖZGÜR OLUNMAZ !

Devletin gücü siyasi, mali ve askeri unsurlardan oluşur.Düzen rüşvet, talan ve yağma düzeni olursa, devletin ekonomisi büyük ölçüde yabancıların eline geçmişse, ticaret ve ekonomik faaliyetlerin serbestliği bahane edilerek milli servet soyuluyorsa, eğitilmemiş insanlar her şeye alkış tutar hale gelmişse, hür insanların uyanma vakti gelmiş de geçiyor demektir.

Devletin bir canlı organizmadan hiçbir farkı yoktur.Karakteristik ve kalıtımla geçiş konularına, bilimsel yaklaşımla, biyolojik ve antropolojik olarak bakıldığında “var olmak için savaş” ve “en uygunun yaşaması” devlet yaşamı için de geçerlidir. Devletler teori ile yönetilmez. Oturulan yerin şerefi oturan iledir ve ortalığa dökülmüş çerden çöpten adamlarla devlet olunmaz.

Rejim demokrasi ise her vatandaşın devletin dış politikasından haberi olması gerekir. Ulusun yaşamsal çıkarları, kamuoyunun haberli kılınmasını, karar vermenin her aşamasında görüş ve düşüncelerin oluşturulması lazımdır. Ulusal çıkarların bir grup seçilmişin yerine, kamuoyuyla korunması daha güvenli olacaktır. “açık diplomasi” en sağlam yoldur. Halktan gerçekleri saklamayı idare sanatı sayan tufeyliler ve devletin kahyası cinslerin ne devlete ne de devletin sahibi millete yarardan çok, sadece zararı olacaktır.

Temsili demokrasilerde seçilen meclisle halk özgür olduğuna inanmaktadır. Bu vahim bir hatadır. Halk sadece parlamento üyelerini seçerken özgürdür (bu da şüphelidir), üyeler seçilir seçilmez halk onların köleleri haline gelir ve bir hiç olur.Egemenlik halktan kaynaklanır ve halkta kalmalıdır. Ancak bu hak lafta olmaz,şartlanmış ve baskının olduğu yerde, bireysel yurttaşlık bilincinin gelişmediği toplumlarda demokrasi muayyen zamanlarda oy kullanmaya gitmenin ötesinde sıradan bir sitemdir.Hak aranıp hesap sorulmayan ülkelerde demokrasi sadece fantezidir.

Siyasi birliğin bozulması devleti yok eder, bu da hükümetin zayıflığından kaynaklanır. Devlet özgür adamların birliğidir. Özgür insanlardan oluşanbir nüfus ve iyi gelir düzeni kurulmadan devlet sağlıklı sayılmaz, adalet olmadan da yönetilmez.Adalet ulusal yaşamı korur.

Devlette yüksek yürütücü sınıfın hem siyasette hem de bürokraside konuşlanma ve ocak tutmasının önünün kesilmesi lazımdır.Buna mani olacak tek husus ise, özgür bireylerin örgütlenerek hak aramasıyla ve hesap sormasıyla mümkündür. “Bir millet ne zaman durur?” sorusunun cevabı, “Bireyselliğini kaybettiği zaman” dır.Ulusun serveti, gücünün bir parçasıdır. Servet eşitliği, hırsızlığı sona erdirmez ama meydanında kendilerine bırakılmayacağını bilmeleri gerekir. Kendi işini başkalarından beklemeye alışmış insanlardan oluşan millet ile kendi işini kendi görmeye alışmış insanlardan oluşan millet arasındaki fark, özgürlüktür.Bireyselliği çökerten, ezen her şey istibdattır.Özgürlük bireysel gelişmeyi sağladığı gibi, bireysel mutluluğu da sağlayan temel güçtür.Toplumsal mutluluk bireyin mutluluğuna bağlıdır.

Görünüşte demokratik olan birçok şeyin yapılması, demokrasinin yıkılmasına yol açabilir.Demokrasi çok gevşeklik ve başıbozukluk yarattıysa bunun sonu tiranlık olur ve köleliğe gider.Bir devlette yozlaşma baş tacı olunca, doğruluğun ve doğru insanların şerefi azalır. Saygısızlık nezaket olur, kargaşalık özgürlük, israf cömertlik ve yüzsüzlük de yiğitlik haline gelir.Paraya ve rüşvete düşkün olanlarla, her dolaba aklı erenler devlet idaresinin kapısına bile yanaştırılmamalıdır.

Basın, dernek ve parti özgürlüklerine sahip olmayan demokrasi,kısıtlı ve yarım bir demokrasi değil, zararlı bir demokrasidir.Basın özgürlüğü,yozlaşmış ve zorba hükümetlere karşı bir teminattır. Hukukun amacı bireyin özgürlüğünün önündeki tüm engelleri kaldırmak olmalıdır.

Yozlaşmış demokrasi çenebazların, demagogların, şaklabanların çokluğu ve bürokrasinin keyfiliği ile anlaşılır.Bürokraside toplumun bir ferdine karşı yapılan haksızlık, her yerde ve herkese karşı bir tehdittir. Mahkemeleri siyasi otoriteden bağımsız çalışmayan ve güvenlik tesis edilmeyen yerde devletin varlığı kaygı vericidir. Bir devlette her vatandaş devletin başına gelen her şeyden sorumludur.Yozlaşmış demokrasi, ciddiyetsiz, boş insanların sayısını arttırır.

J.J.Roussau’nun dediği gibi, “Terimin tam anlamıyla gerçek bir demokrasi hiçbir zaman olmamıştır. Ve bundan sonra da olmayacaktır.”

Gerçek yürür ve onu hiçbir şey durduramaz.

Akıllı Ol – 2012

Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkani

Şambabası, partiler mi; yoksa onların kuyruklarına takılarak bir yere tembelce varacağını sanan insanlar mı? Her ikisi de; biri kurnaz, diğeri ise yapıştığı şeyi bırakırsa düşeceğinden korkan ve bireyselliği olmayanlardır..

İktidardakiler sattı, savdı, soydu; yanaşması, beslemesi, yedi sülalesi zenginleşti.. Ortadoğu coğrafyası için tasarlanmıştı, suyu ısındığı için getirenler tarafından götürülecek. Debelenmesi, çırpınması, paniği; hepsi boş, ağızlarıyla kuş tutsalar geri dönüşleri yok artık.. Ahali, kalabalıklar, parti pırtı, sandık, sepet, hiçbir şey bunları kaçınılmaz sondan kurtaramayacaktır..

Büyük muhalefet! 2010 yılında bir darbeyle, 72 saatte Genel Başkan’ın biri gitti biri geldi. Ortadoğu jeopolitiği için yeni tasarımdı. İstanbul’da bir ilçe belediye başkanına da yeni bir parti kurdurmak üzereyken: “Sen şimdilik kenara çekil” dediler. Zaman için de partide üç grup oluştu. Yönetime yakın olarak getirilenler AKP’den daha ileri “çözüm süreci” taraftarları. Diyarbakır’ daki “Kürdistan kutlamalarının” kenarından yarım ağızla geçtiler. ABD ziyaretleri, cemaat görüşmeleri birbirini izledi. Yetmedi, ellerinde bir çok düzgün insan varken, yolsuzluk ve rüşvetten partiden ihraç ettikleri birini bu kez, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı gösterdiler. Tamamen farklı ideolojiden bir partiliyi de sanki partinin köküne kıran gelmiş gibi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı yaptılar. Ortadoğu coğrafyasının mühendis ve mimarlarının yeni tasarımı buydu ve buna razı olacak insanları Türkiye’de bulmak hiç de zor değildi!. Bir siyasi parti doktrin ve ideolojisiyle vardır. Bundan vazgeçerseniz, artık o parti eski parti değildir; kuruluş felsefesinden vazgeçen ve sapan parti, deniz anasından farksız hale gelmiştir..

Küçük muhalefet, sancak iskele yaparak, olup biteni tekneden izleyerek, bazen de kürekleri sallapati suya vurup gürültü çıkararak güya yol almaya çalışıyor. Ama, AKP gemisine sağdan soldan büyük bir torpil saldırısı yapılırsa, filikasıyla geminin gövdesi ve torpilin arasına girerek savunmaya katkı sağlamayı da hiç ihmal etmiyor. Gezi meselesi ise AKP’ye en son yaptıkları kıyaklardan biridir!.

Gene jeopolitik tasarımın bir parçası olan PKK’nın bir buçuk partisi ise terörist başının serbest kalması, Kürdistan’ın bir an önce kurulması için, kandil kadrosuyla birlikte büyük bir hırs ve azimle, siyasi amaçları uğruna var güçleriyle asılıyorlar..

“Alternatif yok”, “Denize düşen yılana sarılır”, “Oylar bölünmesin” ve “Oylar boşa gitmesin” gibi klişe laflara sarılarak kimse; aczini, beceriksizliğini, zihinsel tembelliğini, korkaklığını örtmeye kalkışmasın. Bir de, çıkarı ve menfaatlerini korumak için buna benzer teslimiyetlere sığınmasın..

Bu kafayla gidilirse başımıza ne gelecek, çok mu merak ediyorsunuz? Aşağıdaki fıkra belki anlatır:

Eski dönemde İstanbul’da sokak aralarında bağırarak meyve, sebze satışı yasaklanmıştı. Yasağa uymayan bir hıyar satıcısını zaptiyeler yakalar ve falakaya yatırarak basarlar sopayı. Fakat hiç umulmadık bir şey olur, sopayı yedikçe hıyarcı kahkahalarla gülmektedir. Zaptiye çavuşu: “Ulan nedir ve halin, niye gülüyorsun” der. Hıyarcının cevabı: “Arkadan karpuzcu geliyor da ona gülüyorum.”

Ağlanacak hallerine gülen insan topluluklarının sonlarının ne olduğunu, ilkokul tarihini okuyanlar bile hatırlayabilir!

Her koyun kendi bacağından asılacaktır…

Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı

12 Haziran bir tarihti ve görüldü ki, insanların çıkar ve gücün ötesinde ülkenin ne rejimi, ne güvenliği, ne de soyulması yönünde bir dertleri yok. Ben ve sizler olabildiğince elinizden geleni yapmaya çalıştınız. Hak ve Eşitlik Partisi, halka sunulan bir şans ve imkandı ama bunu anlayamadılar. Sonuçta ortada.

Gelecek, oy sahiplerinin yazgısıdır ve kararlarının karşılığını da yüz yüze bulacakları koşullar ve olaylarla da yaşayarak göreceklerdir.

Hepinizin gözlerinizden öperim.

OSMAN PAMUKOĞLU
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel başkanı 

Hz. İbrahim’i yakmak için Nemrut’un yaktığı ateşi söndürmeye giden ağzında bir su damlası taşıyan karıncaya diğerleri gülerler ve derler ki "o koca ateşi bir su damlasıyla söndüremezsin nereye gidiyorsun?" Karınca der ki "safımı belli etmeye." Şimdi safını belli etme sırası sende! UNUTMA: Sen yoksan bir eksiğiz demektir.

Haydi TÜRKİYEM ! SAFINI BELLİ ET ! SAFLARI SIKLAŞTIRIN !
YAŞASIN VATAN, YAŞASIN TÜRK MİLLETİ !

Düzen Partilerinin kuyruğuna takılarak okyanusu geçeceğini sananlar, sizi bu yolda daha çok katil balina ve köpek balıkları iştahla bekliyor. Atı alanlar Üsküdar’ı değil, Torosları da geçtiler.

Acı insanın aklını başına getirir, demek ki bu olup bitenler henüz yetmedi..

Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkani

Entrika ve yasakları Stalin Rusya’sından farksız, kendisini saran fesat zincirine esir düşmüş bir halk, toprakları küresel sermayenin yağma alanı, kendi hırsızını kendisini soyması için seçen bir toplum, hukuk yerine gugukla idare edenler, küfür ve nefretin tavana vurduğu bir yer, nankör ve ihanetçiler cenneti, züppe ve gösteriş budalalarının mekanı, yağmur nereye yağarsa, tarlayı oraya taşıyan dalkavuklar diyarı, suyuna tirit insanlar harmanı, “Bize, iyilik de kötülük de ne lazımsa dışarıdan gelir.” aymazlar korosu, topraklarının bir bölümü gitti gidecek bir ülke!…

Bildik, ödülümüzü verin demeye kalkışmayın.. Öyle yağma yok!.ödül bilemeyenlere…

Bir şeyi görebilmek başka, bir bulldog gibi gördüğü şeye yapışabilme gücünü göstermek başka şeydir. Bugün, lazım olan bu’dur…

Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel BAŞKANI 

YA YENİDEN BİR İKİNCİ MİLLİ UYANIŞ YADA ESARET ALTINDA ADI MAHKUMİYET KARAR SİZLERİN HEPAR HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ 

SİZLERE ESARET KÖLELİK DEGİL YENİDEN KURTULUŞU DOGUŞU ÖNERİYORUZ 

YARINLARINLARINIZ YOK SİZLER UYURKEN BİRER BİRER EMPARYALİSTLERİN KALELERİ KÜRESEL GÜÇLER PATRONLAR AKP VE CHP MHP SAYESİNDE SİZLERİN GELECEGİNİ İSTİKBALİNİZİ SATIN ALDILAR .
.
İLK ÖNCE MİLLİ VARLIKLARINIZ ÖZ KAYNAKLARINIZ SATILDI YOLUNUZ KÖPRÜLERİNİZ ENERJİNİZ TELEKOMUNUZ SATILDI BİR TEK SİZLER İÇİN ÜRETMEK İÇİN FABRİKA YAPMADILAR SATILAN HER MİLLİ VARLIKLARIN BEDELİ FATURASI HAKSIZ KAZANÇ VE YÜKSEK FATURALARLA SİZE DÖNMEYE BAŞLADI CANINIZ YANIYOR .. ŞİMDİ DE SİZLERİN ÖZGÜRLÜGÜ SATILDI UYANDIGINIZDA BUNUN BEDELİNİ IRAK LİBYA SURİYE MISIR GİBİ SUDAN GİBİ ÇOLUK ÇOCUGUNUZLA ÖDİYECEKSİNİZ......

TEK KURTULUŞ VAR HEPAR. HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ .BAŞKA KURTULUŞUNUZ YOK BAKIN 30- 40 -50 YILLIK PARTİLERE SİZLERİ NERELERE GETİRMİŞLER NELER VERMİŞLER KENDİLERİ NELER ALMIŞLAR.. SİZLERİ YILLARCA.AVUTTULAR .UYUTTULAR . SOYDULAR..

TÜRK HALKI OLARAK YA ESARET KÖLELİK .. YA İSTİKLALL TAM BAGIMSIZ TURKİYE

TEK YOL HEPAR YAŞASIN VATAN YAŞASIN TÜRK MİLLETİ
NE SAĞDAYIZ NE SOLDA ATAMIZIN YOLUNDA ANADOLU KARTALLARIYIZ , HALKÇIYIZ MİLLİYETÇİYİZ SOSYAL ADALETÇİYİZ .
GÖKLER FIRTINA BULUTLARIYLA DOLU YIKILMAK,SENDELEMEK, DİZ ÇÖKMEK , YORULMAK VE ZAYIF DÜŞMEK YOK . 
KABINA SIĞMAZ İNSANLAR OLUN ,
KAZANMAKTAN BAŞKA BİRŞEY DÜŞÜNMEYİN , 
KESİN KARARLI VE İNANÇLI İNSANLAR OLARAK YÜRÜYÜN ,
BÜTÜN YÜKSEKLİKLERİN EĞİLDİĞİNİ GÖRECEKSİNİZ ,
MÜCADELE DEMEK YOLLARDA OLMAK DEMEKTİR ,
YAŞASIN VATAN ,YAŞASIN TÜRK MİLLETİ 
BİZ SİYASETİ VATAN AŞKI OLARAK BİLİRİZ 
VATAN İÇİN BAYRAK İÇİN HEP AR İÇİN
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE DİYENLERİN PARTİSİDİR 

Dünyada, zenginler ve yoksullar arasındaki gelir eşitsizliğinde uçurum olan ülkeler arasındayız. Çarpık ve adaletsiz gelir dağılımını düzelteceğiz. Ülkenin onuru üzerine yemin ederim ki bunu yapmaya kararlıyım!

DEMOKRASİ BİR HALK REJİMİDİR.DEMOKRASİYİ HALK İSTER HALK YAPAR.
HALK DEMOKRASİ OYUNUNA SEYİRCİ KALAMAZ.
HAKKINI ARAYIP HESAP SORMALIDIR.
HALKIMIZ DOĞRULUK VE DÜRÜSTLÜĞE HASRET VE SAHİPSİZDİR.
BİZ MİLLETİMİZ İÇİN HAK VE EŞİTLİK MÜCADELESİ YAPACAĞIZ.
BİZE SAĞDAMISINIZ,SOLDAMISINIZ ? DİYE SORANLAR VAR;
''BİZ YUKARDAYIZ.'' SİYASETİ KURU BİR KAVGA HALİNE SOKAN,
AĞZI KALABALIK,BASMA KALIP,
SİYASET MEDDAHLARININ CİLA VE RİYALARI BİZİM İŞİMİZ DEĞİL.
BİZ SİYASETİ VATAN AŞKI OLARAK BİLİRİZ !
ZAYIF VE KORKAK OLANLAR SİLİNECEKTİR.
TEK YOL TEK UMUT HEPAR
GENÇLİĞİN YAKICI ATEŞİNİ SÖNDÜRMEK MİLLETE YAPILACAK EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR. 

Ne teslim aldık.?
Neyi teslim ettik bir sonraki kuşağa ?
Bu soruyu herkes kendine mutlaka sormalıdır.!

Şimdi değilse ne zaman ? 
TAM VAKTİDİR TÜRKİYE !

OSMAN PAMUKOĞLU
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı 

VATAN AŞKI +OSMAN PAMUKOĞLU = HAK VE EŞİTLİKTİR .

HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ (HEPAR) SİYASAL VE TOPLUMSAL İLKELERİMİZ (KIRMIZI KİTAP)
DÜNYA TARİHİNDE CESUR İNSANLARIN EYLEMLERİNE İLİŞKİN BİLGİNİN DIŞINDA DEĞERLİ HİÇBİRŞEY YOKTUR
OSMAN PAMUKOĞLU 

BU ÜLKEDE ENÇOK YENEN VE ÇİĞNENEN ŞEY 'HAK' HİÇ OLMAYAN ŞEY DE EŞİTLİK OLDUĞU İÇİN...

YURTDAŞLARIMIZIN BİR LOKMA YİYECEK UĞRUNA YAŞAMLARINI TÜKETMEDEN,İNSAN ONURUNA YAKIŞIR BİR ŞEKİLDE YAŞAMALARI İÇİN...

ÜLKENİN BÜTÜNLÜĞÜNÜ,ULUSAL BİRLİĞİNİ,GÜVENLİĞİNİ KORUMAK VE GÜÇLENDİRMEK İÇİN...

YEPYENİ ADİL VE SAĞLAM BİR DEVLET YÖNETİMİ OLUŞTURARAK,KÖHNEMİŞ SİYASİ DÜZENİ TASFİYE ETMEK İÇİN...

DEMOKRATİK BİR TOLUM OLUŞTURARAK,HALKIN KENDİ GÜCÜNÜN VE OLANAKLARININ FARKINA VARMASI İÇİN..

BAĞIMSIZLIK VE ULUSAL EGEMENLİĞİ TÜM FALİYETLERİN ESASI YAPMAK İÇİN...

İTİBARLI,GÜÇLÜ ,BAĞIMSIZ TÜRKİYENİN HERŞEYDEN DAHA KIYMETLİ OLDUĞUNU KANITLAMAK İÇİN...

ÜLKENİN ULUSAL BANKALARI,İLETİŞİM KURUMLARI SATILDIĞI,TOPRAKLARIMIZ YABANCI İPOTEĞİ ALTINA GİRDİĞİ İÇİN...

HALK AŞIRI ZENGİN VE AŞIRI FAKİR OLARAK HIZLAİKİ SINIFA BÖLÜNMEYE BAŞLADIĞI,KISA SÜRE SONRADA ORTA SINIF YOK EDİLEREK BÜYÜK KISMI DİLENCİ DURUMUNA DÜŞÜRÜLECEĞİ İÇİN...

YURT İÇİ VE YURT DIŞINDA HERZAMAN VE HERYERDE 'HAK VE EŞİTLİĞİ' SAĞLAMAK İÇİN...

GÜÇLÜ OLANLARIN DEĞİL HALKIN İKTİDARINI GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN...

PAROLAMIZ:
'SİYASET VE EKONOMİDE TAM BAĞIMSIZLIKTIR'

HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ HALK ATEŞİDİR .
MİLLET KENDİSİNİ BUNALTAN HERŞEYDEN KURTULACAKTIR.

'BİR ÜLKEDEKİ KÖTÜ GİDİŞİN BEDELİ ÖDENİR,
GÜÇLÜLERDE ,ZAYIFLARDA,AKILLILARDA,ALIKLARDA ÖDER 
FARK:ZAYIFLAR VE ALIKLAR BİRAZ DAHA ÖNCE ,ERKEN ÖDER ,DİĞERLERİ BİRAZ DAHA GEÇ'

..

HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ (HEPAR) PARTİ REHBERİ




HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ (HEPAR) PARTİ REHBERİ


resim gösterilmiyor


HALKÇIYIZ ,MİLLİYETÇİYİZ ,SOSYAL ADALETÇİYİZ

“Gökler fırtına bulutlarıyla dolu. Sendelemek, diz çökmek,
yorulmak ve zayıf düşmek yok. Kabına sığmaz insanlar olun;
kazanmaktan başka bir şey düşünmeyin. Kesin kararlı ve inançlı olarak yürüyün,
bütün yüksekliklerin eğildiğini göreceksiniz. Mücadele demek, yollarda olmak demektir.”
“Kartalın kanatlarının ağırlaşmasına, pençesinin sertliğini kaybetmesine asla müsade etmeyin.”

"Büyük işler, güçlü bir yürek, güçlü bir kafa gerektirir.
Mazeret yok!.. Hayat ya cesur bir tecrübedir, ya da hiç birşey değildir.”


SİYASİ KAVRAMLAR

Doktrin (Fransýzca): Öðreti.
Bir anlayýþa, düþünceye dayalý olan ilke veya ilkeler dizisi.

Ýdeoloji (Fransýzca): Öðreti.
Bir partinin davranýþlarýna yön veren politik, hukuki, felsefi, dini ve moral düþüncelerinin bütünü.
Hak ve Eþitlik Partisi bu iki yabancý sözcüðün tam Türkçe karþýlýðýný kullanýyor:

“SİYASAL VE TOPLUMSAL İLKELERİMİZ”
diyerek halkın karşısına çıkıyor. “Siyasal ve Toplumsal ilkelerimiz” için,
doktrinimiz demek de ideolojimiz demek de doğru ve yerinde bir ifadedir. 
Ancak Türk'çesini kullanmak elbette ki en doğrusudur.

"Hak ve Eşitlik demek fırtına kuşları demektir. En ağır rüzgarlarda bile, rüzgara karşı uçacağız.”

1. BÖLÜM  Siyaset Nedir, Niçin Yapılır ?

Hayat mücadelesinde üstünlük kazanmak için sağlam kafa lazımdır. insanlar da koçlar gibi kafa kafaya dövüşürler.”

Siyaset, üstün bir ideal uğruna rahatından ve güvenliğinden ödün vererek bir davaya katılma arzusudur.

Siyaset, idealist bir harekettir. Bizim dimağ ve ruhumuzda kuvvetle yer tutmuş fikir ve duygu, halka dayanma ihtiyacımızdır.

Siyaset, insanların yaşam mücadelesini dünyada var olabilmek için sürdürme sanatıdır. 

Tüm mücadele temelde nüfusu besleyecek yeterli toprağa sahip olmak ve elde tutmak için yapılır. 

Halkın gücü silah stoklarından çok daha üstündür. Esas güç halkın kararlılığı, azmi ve inancıdır.

Siyaset, bir devletin politik, ekonomik, sosyal, kültürel ve güvenlik konularında politikalar üreterek halkın refah ve
mutluluğu için yürütülen tüm faaliyetlerdir. 

Siyaset, halk içindeki çelişmelerin halk yararına düzenlenmesi sanatıdır. Bu nedenle siyaset erdemli ve onurlu bir mana taşımaktadır. 
Ama ne var ki, idealistten demogoga kadar her türlü insanın at oynatabileceği yer de siyaset meydanıdır.

Halkın mevcut düzenden ve siyaseten kirlenmiş partilerden umudu kalmamıştır. 

Halk sahipsiz, doğruluk ve dürüstlüğe hasrettir. Kaynayan kazan kapak tutmaz.

Siyaset ülkenin geleceğine sahip çıkmak için yapılır. 

Siyaset, ulusal yapısı ikiye bölünmeye doğru giden ve milli ekonomisi yok edilmiş bir ülkeden geriye bir şey kalmadığı için yapılır.

Siyaset, ülkenin başına gelen her şeyden yurttaş olan herkes, birebir sorumlu olduğu ve kimsenin olup biteni ürkerek, çekinerek, 
korkarak kenardan seyretme hakkı olmadığından yapılır. Çünkü ülkenin yazgısı kişilerin de yazgısı olacaktır.

Siyasette insan inandığına denktir, yapabileceği ise düşündüğü kadardır. 

insanlar yetenek ve enerji açısından fakirleşirse, örgütün de yeteneksiz ve değersizlere kalma tehlikesi vardır.

Siyaset zor, çok zor bir iştir. Siyaset düşmanı bol olmak demektir. 

Cesur, atılgan, vatanını ve milletini çok seven ve bu yolda her şeyi göze alabilen insanlar ister.

Yokuşlar insanı susatır. Yokuşlarda susayacağını bileceksin. içine vatan kaygısı çökmeyen insan siyaset yapamaz.
Gönülden bir vatan ve halk adamı olmak şarttır.

"Ülken için bir mücadeleye girmediysen, sen öldüğünde de hiç yaşamamış olacaksın.”


2. BÖLÜM  Partili Niteliği ve Sorumluluğu

"Partiye kendini adama, sınır tanımayan bir dürtüyle hareket etmektir.”

Büyük işlerde o işe kalkışmak bile cesarettir. Politika da, tıpkı yaşam gibidir, güçlü ve akıllı olanı başarıya ulaştırır. Ciddiyet, çalışkanlık ve disiplin ister.

iktidar olmak ve kesinlikle kazanmak, yüksek bir amacı hedefe koymaktır. Böyle olunca, onur duygusu, sorumluluk ve cesaret ileri ölçülerde gelişir. 
Yeter ki kişi istesin ve azmetsin.

Siyaset uzun süreye yayılmış sabır ve yoğun bir faaliyetler dizisidir. Bu nedenle partililer kendini halka adamış özverili insanlar olmalıdır.

Sabırsızlık, cesaret kaybı ve umutsuzluk… Yol uzadıkça usanırsınız;  sabırsızlık ve cesaret kaybı insaný daha kolay bir yola sapması için ayartır. 

Kestirme yollar asla işe yaramaz. Onu seçtiğiniz için de duyacağınız pişmanlık duygusu, umutsuzluğunuzu daha da arttıracaktır.

Her partili halk adamı olmalı ve halkın içinde konuşmalıdır. Bir heyecan, bir mantık, bir eylem adamı olmalıdır. 

Bir hareket, bir direniş ruhu yaratmalıdır. Her üye ve kadroda görev alan herkes, partinin yavuz adamlarından biri olmaya çalışıp gayret göstermelidir.

Yavuz bir partili, atılgandır, karşılaşacağı direnişlerde kesinlikle geri çekilme niyeti taşımaz.

Siyasette ilkeli olanların, dik duranların, halkın dertlerine çare arayanların başarılı olmaması için hiçbir sebep yoktur.

Parti ruhu şarttır. Bu coşku, heyecan, vazgeçilmezlik, inanç, azim ve hırstır. Yıkılmazlıktır, dayanıklılıktır.

Güçlü zihin, güçlü ruh ve bedendir. Her rüzgarda eğilen, suyun üstünde ağaç kabukları gibi akıntıyla oraya buraya savrulan, 
sudan sebeplerle particilik yapmaya kalkışanların bu sert mücadelede gelecekleri olmayacaktır.

Kitlenin cesareti sıradan insanların cesaretinin çok üstündedir. Mutlaka kitle (kalabalık) oluşturun. Zayıf görünmeyin.  Yapamıyorsanız hiç çıkmayın.

Rüzgar gülü gibi her yöne dönenler ve gölgelerinden korkanlarla particilik yapılmaz. Evcilik oynar gibi de particilik olmaz. 

Siyasette gevşek insana tahammül yoktur. Aslanın sırtına binen çabuk iner. 
Egosuna köle olmuş ve bencillik kavgasına düşmüş küçük ruhlu insanların bu mücadelede yeri yoktur.  
Parti kadrolarında yer almalarına müsaade edilemez.

Bir insan her gün kavga eden, şikayet eden, her şeye bahane üreten, aklının işleyişi şaşmış, ileri yaştaki insanlar gibi konuşuyor ve davranıyorsa, 
bundan partili olmaz.

Parti milletin gönlünde yer etmeli, her şey hayata dair olmalı, partinin hedeflerini kökleştirmek partililerin temel amaçlarından biri olmalıdır. 

Yavuz bir partili kurumuş ağaca bile çiçek açtırmayı bilendir. 

İyi bir il, ilçe ve belde örgütü mensupları gerekirse at, katır, eşek sırtında da dolaşarak parti propagandası yaparak oy toplamayı bilmelidir.

Üyelerden başlayarak tüm partililer, olanca güçleriyle her kesimi ikna etmek, 
onları parti saflarına kazandırmak için ellerinden gelen her gayreti göstermelidir.

Dolaysız konuşun, yüzlerine söyleyin. Zihninizi açık ve esnek tutun, kaleminiz işlek, eliniz çabuk olmalıdır. Dürüst olacak ve gerçekleri söyleyeceğiz. 

Hak ve Eşitlik Partisi, 
aynı siyasal ve toplumsal ilkelere (Doktrin-ideoloji) inanan ve bu ilkeleri “ideal” olarak özümseyen kadın ve erkek topluluğundan meydana gelir.
Herkes partinin hedeflerini kökleştirmek için doktrine hakim olmalıdır.

Her partili doktrin ve partinin felsefesine hakim olarak siyasi dili ve konuşmayı öðrenmelidir.
Yeni bir siyasi parti hareketinin en başında, parti doktrininin halka götürülüşü, toplumun en uç noktalarına kadar yayılışı gelir.  Bu iş, halka yöneliştir. 

Temsilciler halkın karşısına gönderilecek, seçmen ve halk kendi tarafımýza çekilmeye çalışılacaktır. 
Halkın ayağına gidilecek, halka ulaşılacak ve halka mal edilecektir.

Biz kitlelere dayanan bir partiyiz, hiçbir sosyal sınıf ve gruba ait değiliz.
Partilerin şeref payeleri vardır. Bu payeler meclis içinde ve dışında iken üst unvanlara sahip olmak ve o yetki ve sorumlulukları taşıyabilmektir. 

Hak ve Eşitlik Partisi yeni kurulduğu için başlangıçta, zorunlu olarak, unvanlar atama ile verilmektedir. 
insanlığı bugün olduğu seviyelere getiren rekabet ve yeteneklerdir. 

Partinin geleceği gerçek partililerin elinde ve yönetiminde olacaktır. Emek, alın teri ve özveri esastır. Hak edene hakkı teslim edilecektir.

Eski nesil bürokratlar, heves karlar ve acemilerle parti işleri yürümez. Örgütün her seviyesinde liderlik; eylemdir, söylem değil. 

Kaptanların kaptanlığı fırtınalı havalarda anlaşılır, süt liman sularda değil… Bu da irade gücüne, dayanıklı ve cesaret dolu bir kalbe ihtiyaç duyar.

Araştırmalarda Türkiye'de parti isimlerinin tek başlarına insanı cezbedecek, peşinden sürükleyecek bir büyüsünün olmadığı tespit edilmiştir.
  
Buna karşılık Batı'da parti liderlerinin halk üzerindeki etkisi %45-50 iken, Türkiye'de %70 olduğu ortaya çıkmıştır. 
Bizde liderin halk nezdinde ki prestijinin çok büyük olması, mevcut siyasal ve sosyal kültürümüzde şarttır.

Dünyanın iki tarihi vardır: siyasi ve harp tarihi. Bilinen ve görünen odur ki, 
“Lider yoksa, mücadele de yoktur.”
şayet liderini bulamamışsa herhangi bir mücadele, tüm gayretlere rağmen sonuca ulaşamadan erimiş, dağılmış ve boşa çıkmıştır.

Tüm rakip, hasım ve düşmanlar bilir ki, bu baş (lider) olmazsa, iş kolaylaşacak ve sonuç da olmayacaktır. 
O nedenle, bütün şimşekler, yıldırımlar, tüm manevralar, önde giden, başı çeken, ilerde yürüyenin üzerine toplanacaktır. 

Lider aslında, tüm bu sorumluluğu, tehlikeyi, riskleri ve her şeyi göze alarak öne çıkan kimsedir. 
Hal böyle olunca yürüyüş kolunda bulunan herkesin lidere olan sadakat ve güveninin tam, kesin, kusursuz, tereddütsüz olması şarttır.
Bunun başka ne bir yolu, ne de yöntemi yoktur. 

Liderin sadakat istemesi de çok doğaldır. Çünkü onun da arkasından gelenlerden hiçbir şüphesi olmamalıdır. 
Çok daha pratikte ise lidere sadakat, onun seçtiği hedefe olan inançtır. 
Normal bir insan için karar vermek o kadar kolaydır ki; lidere sadakatin yok, seçilen hedefe inanmıyorsan bu yürüyüş kolunda ne işin var senin?... Tereddüt etme karar ver, kendi yolunu bul. Tereddütü huy edinenin ömrü zehirdir…Direnme ve sebat iyi bir particinin vazgeçilmez nitelikleridir

3.  BÖLÜM Örgütsel Sorumluluk

"Cesaretli ol! Hayatına geri baktığın zaman yaptıkların için değil, yapamadıkların için üzüleceksin.”

Parti, bir sıkılmış yumruktan ibarettir.Beceriksiz ve haris insanlara partinin kadrolarında yer verilmeyecektir.

Partilere Sýzma:
Rakip partiler tarafından ele geçirme, parçalama için yapılır. Yalnız sızanın sızılandan çok kuvvetli bir örgütebağlı olmasıyla, 
sızılanların gaflet ve dalaletine bağlıdır. Aksi halde toprak çanakla, demir kasenin çarpışmasında sonucun ne olacağı baştan bellidir.

Parti içinde hiyerarşik disiplin şarttır. Bu yetki ve sorumluluk derecesi demektir. 
Belde, ilçe, il, Genel Merkez kademeleri içerisinde sorunun çözümü esastır.
Bir konunun Genel Başkan'a uzamış olması demek, tüm bu hiyerarşik kademeler meseleye çare bulmayı becerememişler demektir.

Örgütün herhangi bir yerinde bir çatlak baş gösterdiğinde,
merkez illere, iller ilçelere, ilçeler beldelere, çok enerjik ve etkin bir müdahalede bulunarak partinin disiplin gücünü sağlamalıdır.

Parti örgütü kurmak ve sağlam bir partili olmak çıplak elle ev inşa etmek gibidir. 
iç kavga ve çekişmeler örgütü zayıf düşürür ve bundan rakipler yararlanır. 

Beceriksiz ve haris insanlar parti yönetiminde bulundurulmamalıdır. 
Gerçek partililer kendilerini halka adamış, direnme ve sebat gücü yüksek, özverili insanlardır.

Partiyi ve partilileri halka karşı iki şey bağlar: Birincisi partinin programı (doktrini), ikincisi ise Genel Başkanın kamuya açık söylemleri. 
Genel Başkanın yurt gezilerinde söyledikleri, açıklamaları, şayet parti kadrosunda bulunup sorumluluk üstlenmişler tarafından küçük notlar halinde
yazılmazsa; sonradan kime, nasıl açıklanacak? Hafıza nankördür, not tutmak esastır.

İl ve ilçe başkanlarının tam hedefi, il ve ilçelerinde partinin örgütünün olmadığı tek bir yerleşim birimi bırakmamaktır. 
Herkes bölgesine bir mahalle muhtarı kadar hakim olmak zorundadır.

İl, ilçe ve belde başkanlıklarının mutlaka, mahalle ve sokak temsilcileri, sorumluları olmalı, onlardan on beş günlük, otuz günlük raporlar alınarak -
bir değerlendirme yapılmalıdır.

Parti kademelerinde kadın ve gençlik kollarını (özellikle de il ve ilçe katlarında) kurup harekete geçiremeyen yerlerde parti çalışması, 
propaganda ve tanıtım eksik, kusurlu ve yarım kalacaktır. Bu konu hayatidir.

İl, ilçe, belde başkanları ile yardımcılarının telefonları yirmi dört saat açık bulunmak zorundadır. Siyasette neyin,ne zaman olacağını kestirmek güçtür.

İllerde “İl Disiplin Kurulları” mutlaka teşkil edilmeli ve görev yapacak bilgilerle donatılmış bulunmalıdır.

Parti örgütünün katmanlarına devamsızlık ve aidatların düzenli bir şekilde ödenmemesi enerji kaybıdır. Zekice, esnekçe ve mutlaka bir yol bularak çare bulmak, kadroların sorumluluğundadır.

Partinin bütün büroları hafta sonları mutlaka açık olmalı ve gelenler kabul edilmelidir. Parti merkezlerine gelen insanların sıcak ve esnek -
bir yaklaşımla karşılanmaları ve uğurlanmaları bir sosyal ve kültürel meseledir ki, mutlaka uygun yürütülmelidir.

Özellikle küçük yerlerdeki parti büroları tam gün açılamıyor ise, kapılarına hangi saatler arası açık olacağı yazılmalı ve telefon numaraları bırakılmalıdır.

Fikir kulüpleri, dernekler, meslek örgütleri, sendikalar, sosyal dayanışma kurumlarıyla sıkı temas sürdürülmelidir.

Tüm partililer ve bilhassa il, ilçe örgütlerinde görev alan yöneticiler her gün asgari bir kere parti resmi web sitesini ziyaret ederek gelişmelerden ve Genel Başkanın programından haberdar olmalıdır.

Artık internet başında ulusalcılık, milliyetçilik ve halkçılık oynamak zamanı değildir. 

Hayat eylemdir. Halk sokaklarda, mahallelerde ve köylerde beklemektedir, yakalandığı tuzak ve zehirli hastalıklardan kurtarılmayı.

İnternet başından ilaç tarif etme alışkanlığı bırakılacak, ilaç halka bizzat götürülecektir. En zararlı şeydir kolaycılık. Hareket her şeyi yerinden oynatır.


4.   BÖLÜM Propaganda ve Tanıtım

"Umduğunuzdan daha zor bir işle karşılaştığınızda, sandığınızdan daha iyi olduğunuzu görürsünüz.”

Propaganda; duygu, düşünce, tutum ve davranışları etkileme tekniğidir. Görsel ve işitsel tüm araçlardan istifade edilerek, belirlenen amaç ve hedeflere ulaşmak için yapılır.

Siyasi propaganda insanların; zihin, ruh ve duygularına yönelik olduğundan tek bir merkezden planlanır ama çok elden tüm alanda uygulanır. 
Tamamen uzmanlık ve ustalık istediğinden ve çok ince teknikleri gerektirdiğinden asla yerel üretimlerin kendi kendilerine icat edeceği bir konu
değildir. 

İl ve ilçelerin bu konudaki yaratıcı çalışmaları varsa, bunlar Genel Merkeze sunulur, onaylanırsa tüm örgüte yayımlanarak yürürlüğe sokulur.

Siyasi propaganda da hedef; dost, tarafsız ve rakiplerdir. 
Mitingler, demeçler, doktrin metinleri, broşürler, parti bayrak ve sembolleri, partinin slogan ve müzikleri, dergi, gazete ve web sayfalarý ile yapılır ve yürütülür.

Genel propaganda da korkutucu ve kışkırtcı yöntemler de olmasına karşın, siyasi mücadele ve propaganda da metot, “ikna edici teknik” kullanmaktır.

Propagandanın ikna edici tekniğinden fayda sağlayabilmek ve netice elde etmek için şunlara ihtiyaç vardır:

Propagandayı yapanın söylediği şeylere önce kendinin inanıp konuları içselleştirmesi lazımdır.

Sözler net, pratik, gerçekçi ve anlamlı olmalıdır.Anlatılan konu ve fikirlerin basitleştirilmiş olması gerekir. yer, zaman ve şahsı işin içine almak demektir.

Amaçlı seçim şarttır. Yani kime ve kimlere propaganda yapılacaksa, eğitim, yaş, sosyal statüleri dikkate alınarak hazırlıklı gidilmelidir.

Belli aralıklarla aynı kişi ve gruplara propaganda yapmaya devam edilmelidir. Ta ki size inandıklarına kanaat getirinceye kadar.

Propagandayı uzmanlık dışında sıradan bir örnekle anlatmak gerekirse, 
diyelim üzerinden atlamak istediğiniz bir duvar var ve sizin amacınız duvarın ötesine geçmek. 
Üzerinden atlamanız ise imkansız. Üstelik siz aranızda hiçbir duvar olmasın istiyorsunuz,  yani duvarı delmeli ve yıkmalısınız. 
Herkes eline çeşitli boyutlarda taş alarak veya çeşitli yerlerde üretilmiş kimisi zayıf kimisi uydurma oklar alıp bunları duvarın orasına burasına atarak- duvarı yıkabilir misiniz? Fazla fizik ve matematik bilmenize gerek yok. Cevap hayırdır. Neden? Çünkü güçlü bir silahınız yok, odak bilmiyorsunuz, organize değilsiniz ve size esas nokta ve kesim gösterilmemiş. Sonuç herkes, bilek gücünü en iyi taş veya okla tek elden gösterilen bir tek noktaya karşı kullanacak. O zaman en sağlam duvarların bile, önce yavaş yavaş gücünün gevşediğini, sonra ince çatlamaların oluştuğunu, en sonunda da- gücün toplandığı kesimden delinip, yarılıp, parçalandığını göreceksiniz. 

İşte propaganda uygulaması budur. Artık duvar sizin için engel olmaktan çıkmıştır. Aslında bu yöntem tüm insan gayretleri ve amaçları için de geçerlidir.
Yeter ki insanlar bu ilkeyi uygulayabilecek yetenekte olsunlar. Örneklerde, emsal ve tanık gösterme yapılmalıdır. 

Propaganda da ne yapacağınızı söyleyin. 
Gereksiz ve etkisiz sataşmalardan kaçının. 
Yaşlılara huzur ve güven vaat edin. 
Çalma ve çırpmanın önleneceğini söyleyin.
Gençleri etkileyin, aileye çocukla girilir. 
İnançlara sakın ters düşmeyin. 
Yağmacı ve bedavacı zihniyetin sonunu getireceğimizi söyleyin. 
Doktrine hakim olmadan siyasetçi olamaz ve siyasi söylemde bulunamazsınız.
Propaganda ve tanıtımda kum sayılmamalı, her şey yerli yerinde, net ve açık söylenmelidir.
Seçim propagandası ve tanıtım çok yoğun, hiçbir şeyi ihmal etmeden, aşırı bir yüklenmeyle, tüm alanlara hakim olarak yürütülmelidir.
Halk, kendilerine net sonuçlar gösterilmedikçe, en çekici genel fikirlere karşı bile ilgisini çabuk yitirir. 
Halka doktrin, tek tek anlatılmalı, umut ışığı, bir inanç ateşi yakılabilmeli, bilinci uyandırılmalıdır.
Partinin “Siyasi ve Toplumsal İlkeleri” (Doktrini ideolojisi) kitleleri davet niteliğindedir. 
İlkeler hiçbir tereddüte yer vermeyecek açıklıkta anlatılmalıdır.
Grup yalnız düşünmede değil, eyleme geçmede de bireyleri cesaretlendirir, güdüler. Bu nedenle, sahada
yürüteceğiniz her faaliyet olabildiğince çok insan ve araçla yapılmalıdır. (Basın bildirileri, konvoy teşkilleri ve mitingler gibi)
Halkta merak ve hayranlýk uyandırmalısınız.

Bugüne kadar siyasi gücü elinden alınan halkı siyaset alanına çıkarmak için tüm gayretinizi sergileyin.

Halkın ayakkabılarını giyip onunla gezerseniz, elinizde şehir planı, bölge haritaları, semt ve mahallelerin
krokileri, ilçe ilçe, belde belde dolaþırsanız, halk sizi hiçbir zaman düş kırıklığına uğratmaz.

Her seviyedeki partili halkı örgütleyip ondan güç almak için inanılmaz bir çaba göstermelidir. Halkı uyandırmak
ve yönlendirmek ilk yapılacak işlerdir.

Halk ve insan, beni aç bırakmasınlar, güven içinde olayım, kimseye sömürtmesinler, insanca yaşayacağım bir ortamda olayım ister. 
Sürekli bunun sağlanacağını anlatın.

Belde ve ilçelerde düğünlerde, ölümlerde, asker uğurlamalarında mahalle mahalle halkın ve ailelerin yanında bulunulmalıdır.

Sürekli pazar yeri, esnaf, taksi durakları, berberler ziyaret edilerek tanıtım yapılmalıdır.

İl ve ilçelerde propaganda ve tanıtım timleri kurun. 
Bunlar yönetim kurulları, kadın ve gençlik kolları, üyeler veya gönüllülerden oluşturulmalıdır. 

Timlerde görev alan her üyeden istenecekler:

500 kişiye ulaşması

Genel Başkan ve partiyi tanıtması,

Seçimler için ikna etmesi, söz alması

İkna ettiği kişilerin ismini, telefonunu ve oy kullanacağı yeri kaydetmesi,

500 kişilik listelere ulaşan partililerin ismi, il başkanlarýnca Genel Merkeze, Genel Başkan tarafından ödüllendirilmek üzere bildirilecektir. 
Bu uygulamayla il ve ilçelerin nasıl bir potansiyele kavuştuğunun görülmesi sağlanacaktır. 
Bu çalışma neticesinde canı gönülden çalışanlar da, kendini partisine adayanlar da tespit edilmiş olacaktır. 

İlerde parti içinde görev dağılımı yapılırken de söz konusu partililerin hak ettikleri yere getirilmesi sağlanmış olacaktır.

İl, ilçe ve belde başkanları kendi sorumluluk sahalarındaki yerleşim alanlarında son on yılda neresi, hangi partiye, ne kadar oy vermiş ? 
Deðişkenlik sebepleri ne? Genelde ve özelde nelerden, ne kadar etkileniyorlar? Bunların arşivini çıkartıp çalışmalarını ona göre yürütmelidir. 
Bu olmadan çalışma ve faaliyetler karakuşi olur. Konuşmalarında Türkiye'nin genel meselelerinden ziyade, yaşadığınız
bölge ve yörenin ihtiyaçlarının nasl karışanacağını anlatmalısınız. 

İnsan, pratik ve güncel hayattan etkilenir.Filozofluk partilinin işi değildir.

Üç çeşit oy vardır.

a.Tesadüf Oyları :


Bunlar particilik ve siyaset yapmaz. Zayıf ve hercai tiplerdir. Kendilerinden başka dünyaları yoktur. Toplum yok, sadece kendileri vardır. 
Üzerlerinde çok fazla çalışmak gerekir.

b. Davet Oyları :
Partililerdir. Heyecanlarının kaybedilmemesine özen gösterilmelidir.

c. Koşullu Oylar:
Kesin partileri yoktur. Hassastırlar. Üzerlerinde biraz çalışılırsa, hemen etkilenirler.

Reklam, propaganda ve tanıtım için tüm imkan ve araçlar kullanılmalıdır. Yaratıcılık ve hayal gücünün sonu yoktur.
Reklamda herkesin ulaşması gereken araç billboardlarla partiyi tanıtabilme gücüne sahip olarak çalışmayı yapabilmektir.

Partinin Büyükşehir Belediye Başkanlıkları'nın bulunduğu yerlerde il başkanlarının hedefi ikinci elden
alacakları birkaç minibüsü giydirip sokak sokak dolaştırmaları olmalıdır. 
Normal illerde ise bir araç bu işe yeterlidir. Planlı bir şekilde onları ilçelere göndermeleri maksadı sağlayacaktır.

Partinin tabela, bayrak, flama, basılı evrak gibi tanıtım -propaganda araç ve materyalleri “Parti Kurumsal Kimlik”
albümünde gösterilen şekil, ölçü, renk ve tasarımına uygun olarak yapılmış olmalıdır.

Partinin bayrağı, marşı, sloganları tek odaktır. Hem gözler, hem de kulaklar Türkiye'nin her yerinde aynı şeyi görmeli ve sesi duymalıdır. 
Bu hedef üzerine toplanma demektir.

Kadın veya erkek tüm partililerin giysileri ne olursa olsun, yakalarında kartal rozetleri mutlaka bulunmalı.
araçlarında parti çıkartmaları yapıştırılmış olmalıdır. 

İl ve ilçe başkanları konvoyların teşkiline ve hareket güzergahına tam hakim olmalı, dalgalanma ve plan değişikliklerine meydan vermemelidir. 
Bunun önceden çalışma ve keşifleri yapılmazsa, başı bozukluk olacaktır.

Genel Başkan konvoyda olduğunda, Genel Başkan aracı konvoyun tam ortasında bulunmalı, anons aracı ise konvoydaki ilk araçlardan beşinci sırada yer almalıdır.

Konvoylar hiçbir şekilde 25-30 araçtan daha az sayıda olmamalıdır. Hepsi Türk ve parti bayrakları ile donatılmalı, anonslar partinin seçilmiş sloganlarıyla yapılmalı, partinin marş ve türküleri dışında başka bir müzik ve beste olmamalıdır. (Partinin marşı – Anadolu
Kartalları ve Plevne) Bu üçünün dışında sadece o mahalin türküleri çalınmalıdır.

İl başkanları Genel Merkeze, ilçe başkanları il başkanlarına bilgi vermek suretiyle yerel TV programlarına çıkabilir, basın kuruluşlarına beyanat
verebilirler. 
Medya meselesi çok hassas bir konu olduğundan önceden hazırlıklı olunmalı ve doktrin kitabının dışında birtakım şeyleri konuşmamaya dikkat
edilmelidir. 
Yapılan iş açık propagandadır. Bir çuval incir berbat edilebilir. En garantili yol yazılı bir metin üzerinden konuşmak ve açıklama yapmaktır.
Basın bildirisine çok sık başvurulmamalıdır. Yapınca tam olmalıdır. Yeri göğü inletmelidir. Eğer böyle olmayacaksa hiç yapmayın. 
Partili sayısı da yüksek olmalıdır. Basın bildirileri en az üç gün önceden Genel Merkez Medya, Tanıtım ve Propaganda Başkanlığına gönderilecektir.
Bir basın açıklaması en azından iki unsuru içermelidir. Yeterli ağırlıkta olmalı ve biraz da bir sürpriz olarak ortaya çıkmalıdır.

İl ve ilçe başkanları miting ve konferanslar sırasında alan ve salonlarda gençlik kolları ile düzen ve disiplini sağlamaktan sorumludurlar. 
Abartılı, halka itici gelen, göstermelik hareket ve tavırlardan kaçınılmalı, bu faaliyette görev alacaklar taşıyacakları parti sembolleri
dahil, bütün bir eğitimden geçirilmelidir.
Genel Başkanın ziyaretlerinde ve mitinglerde İlbaşkanları işi bilenlerden seçilecek partililer yada profesyoneller aracılığıyla fotoðraf ve kamera ile
çekimler yaparak en kısa zamanda bunları arşivlenmek üzere Genel Merkeze göndereceklerdir. 
Genel Başkanın basın toplantısı, miting, partililere hitabı dışında günlük konuşma ve sohbetleri, yemek vs. gibi sosyal durumlarda,
hiçbir anlamı olmayan çekimler kesinlikle yapılmayacaktır.

"Sorumluluk, insanda olması gereken en önemli niteliklerin başında gelir. Eksikliği ya da yokluğu, kişinin hem kendisine, hem de etrafına zarar verir.”

5. BÖLÜM Hukuki ve idari Konular

“İşleriniz kötü gidiyorsa, aynaya bakın! Gönülsüze herşey zor gelir.”

Parti örgütü kanun ve tüzüklerde belirtilen hukuki ve idari tüm kayıt ve belgeleri tutmak, zamanında işlemlerini yapmak, karar altına alınacak tutanakları tanzim etmek, evrak giriş ve çıkışlarını kayda geçirmek, Genel Merkezden gelen talimat ve bildirileri üye ve kurullarına
zamanında tebliğ etmek ve tebellüğ belgelerini dosyalamaktan sorumludur. Bu sorumluluk belde, ilçe ve il başkanlıkları ile yönetim kurullarına aittir. 
İl Başkanları bütün bu sayılan işlerin kendi ilinde doğru ve zamanında yapılıp yürütülmesi konularında Genel Başkana karşı
sorumludurlar. Sayılan işlemlerde neyin, nasıl yapýıacağına ilişkin herhangi bir tereddütte kalındığında veya bilgi noksanlığı hissedildiğinde, 
Genel Merkez Teftiş Kurulu Başkanı ile görüşülmeli ve eksik olan iş bir an önce bitirilmelidir.
Parti üyelerinden başlayarak, kadrolarda görev alan personelin tamamı, Siyasi Partiler Kanunu ve partinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca onaylanarak yürürlüğe giren, “Parti Tüzüğü”ne uygun hareket etmemeleri ve parti suçu işlemeleri halinde, yetkilerine göre İl ve Genel Merkez Disiplin Kurullarınca yargılanırlar. Suçu kesinleşip karara bağlanan partili hakkındaki hüküm Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilir. Bu kişi artık siyaseten sabıkalı hale düşmüştür. Siyaset zayýflığı ve ciddiyetsizlği kaldırmaz. Genel Merkez tarafından onaylanıp, kabul görmeden ve parti resmi kayıtlarında yer almadan yapılan bütün üyelik müracaatları “Aday Üye” statüsündedir. Partinin tüm örgüt yapısı ile koşullara bağlı olarak
kadrolarda görev yapan personel partiyle ilgili idari, mali ve hukuki işlemlerinden doğan sebeplerden ötürü, 
Genel Başkanın özel talimatıyla Genel Merkez Teftiş Kurulunca yerinde denetlenir.

"İnsanın zihin, hayal ve duygu derinliğinin sınırı olmamalıdır.”

6. BÖLÜM Partinin Propaganda Söylem ve Araçları

"Kararlılık insan iradesini uyandırma zilidir ve cesaretin temelidir. Sizi heyecanlandırır ve eyleme geçirir. İnsan neyi hayal ettiyse odur, ötesine geçemez.”

YAŞASIN VATAN, YAŞASIN TÜRK MİLLETİ

BİZ SİYASETİ VATAN AŞKI OLARAK BİLİRİZ.

HER ZAMAN, HER YERDE, HAK VE EŞİTLİK.

UYUTMAYA, AVUTMAYA, SOYMAYA SON VERECEĞİZ.

KAÇARAK ÖZGÜR OLUNMAZ.

TÜRK MİLLETİ SÖZÜMÜZ, SÖZ.

ŞİMDİ DEĞİLSE NE ZAMAN? TAM VAKTİDİR TÜRKİYE!

DEVLET CİHAN KAVGASIDIR, KAZANACAĞIZ.

BİZ RÜŞVET VERMEDEN DEVLET KURMUŞ TEK MİLLETİZ.

KENDİNİ SOYDURAN TOPLUM, MİLLET OLAMAZ.

HALKIN VE HAKLININ DOSDOĞRU YANINDAYIZ.

HALKÇIYIZ, MİLLİYETÇİYİZ, SOSYAL ADALETÇİYİZ.

YURTSEVERLER GÖREV BAŞINA .GELECEĞE OTURANLARI KALDIRACAĞIZ.

PİRELER VE SİVRİSİNEKLER KANIMIZIN PEŞİNDE

ÇALANIN, ÇIRPANIN HAKKINDAN GELECEĞİZ.

AÇLIĞI VE UMUTSUZLUĞU YOK EDECEĞİZ.

KAPİTALİZM İNSANLARI KOYUN YAPAR.

HEPAR, HALK ATEŞİDİR.

HEPAR, SİYASETTE YALANI OLMAYAN PARTİ.

HEPAR, DÜRÜSTLÜK VE HAKSEVERLİKTİR.

DAĞLARA KARTALLAR HÜKMEDER.

YOLUNU UNUTAN, YÜRÜMEYİ DE UNUTUR.

MEMLEKET KAPANIN ELİNDE KALDI. GERİ ALACAĞIZ.

KİM BİZE NASILSA, BİZ DE ONA ÖYLEYİZ.

YETER ARTIK! MİLLETİ MİLLET OLMAKTAN ÇIKARTTINIZ.

TÜM ZİNCİRLERİ KIRIP ATACAĞIZ.

BASKICI, ŞANTAJCI, İNKARCI ZİHNİYETİN SONUNU GETİRECEĞİZ.
TÜRK MİLLETÝİ EŞKIYASIZ DAĞ, MAFYASIZ ŞEHİR ÖZLEMİNİ GİDERECEĞİZ.

HALKA VE TÜRK GENÇLİĞİNE GÜVENİMİZ TAMDIR.

ÖNCE HAYSİYET, SONRA BAĞIMSIZLIK KAYBEDİLİR.

BİZ NE ALDANIR, NE ALDATIRIZ.

TÜRK MİLLETİ! BU SON KOZUN, ARTIK OYUNU BOZUN.

NE SAĞDAYIZ, NE SOLDAYIZ. BİZ YUKARDAYIZ.

ANADOLU KARTALI KURTARACAK VATANI.

VATAN İÇİN BİRLEŞTİK, HAK VE EŞİTLİK.

DEVLETLER DE EFELER GİBİDİR, EFE GİBİ DURAMAZSAN EFELİĞİN BEŞ PARA ETMEZ.

YALAN SÖYLEYEN, DEVLET YÖNETEMEZ.

TÜRK MİLLETİ UYAN! YOKSA, ARDI HİCRAN…

HÜR OLMAK DEMEK SEÇMEK VE DENETLEMEKTİR.

AÇLIĞI VE UMUTSUZLUĞU ORTADAN KALDIRACAĞIZ.

ŞEREFTEN BAŞKA HER ŞEY MAHVOLDU.

YOLSUZLUK, KARGAŞANIN VE SUÇLARIN ANASIDIR.

DEVLETLER YA ÇEKİÇ YA ÖRSTÜR.

YALAN YOK, SAHTE VAAD YOK.

TÜM ÇETELERİN KÖKÜNÜ KURUTACAĞIZ.

ŞEHİT BABASINI VE GAZİYİ MAHKEMEYE VEREN KAFA, MİLLETE HESAP VERECEK

"Örgüt veya partili, nişanları, sembolleri, rozetleriyle dikkat çekmelidir. Unutmayınız! Dikkat çekmeyen hiçbir şeyin değeri yoktur.”

MÜZİKLER
Parti Marşı (Sürekli)
Anadolu Kartalları Ezgisi (Zaman zaman)
Plevne Marşı (Zaman zaman)
Gidilen bölgenin yerel ezgileri (Zaman zaman)

SEMBOLLER

Türk bayrağı ve Parti bayrakları
Genel Merkezce onaylanan rozet
ve diğer objeler
Kurumsal kimlikte yer alan tasarımlar

Sloganlar bölümünde yer alan özlü sözler, sadece meydan pankartları ve topluca haykırmak için değil, aynı zamanda,
tüm konuşma ve tanıtımlarda da cümlelerin arasında kullanılmalıdır.

"Bir hata olursa cesurca kabul edin ve cüretkarca düzeltin. İnsanlar cesarete hayrandır.”

"Mücadele; faaliyet, hareket ve yol katetme demektir. 
Ancak küçük ruhlar işlerin ağırlığı altında ezilir, onlardan ayrılmayı,  bir yerde durup yeniden başlamayı bilemezler.”

Kartallar güneşe komşu, Kara komşu, Sert rüzgarlara komşu yaşarlar. Konuşulanlar dağılır gider, bulut gibi. 
Sadece eylemdir, her şeyi saran… Biz siyaseti Türkiye sevdası için yaparız.

YAŞASIN VATAN, YAŞASIN TÜRK MİLLETİ

OSMAN PAMUKOĞLU

HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ (HEPAR)
GENEL BAŞKANI
23 Nisan 2010

HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ (HEPAR)  PARTİ REHBERİ   http://hepar.org.tr/parti-rehberi