Ahmet Aydın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ahmet Aydın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Temmuz 2017 Pazartesi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ DARBELERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU RAPORU BÖLÜM 3



TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ DARBELERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU RAPORU BÖLÜM 3


12 Eylül 1980 darbesini "bizim çocuklar"' diyerek algılayan dış çevrelerin uluslararası güç dengesi içinde Türkiye'yi içindeki güçlerle kontrol etme amaçlarının araştırmaya konu süreçlerden arındırmak mümkün değildir. Şüphesiz böylesine bir etkinin zaman içinde hangi aktörler tarafından üstlenildiği de önemlidir. Zamanın ruhu dikkate alındığında uluslararası güç odaklarının Türkiye dengesi üzerinde etkin olma yöntemlerinin mahiyet ve mecra 
değiştirdiği ifade edilebilir. 

Demokrasiye müdahalelerle ilgili olarak ele alınması gereken hususlardan biri de son dönemlerde dava konusu da yapılan çeşitli planların varlığı hususudur. Yargı süreci devam etmekle beraber söz konusu darbe planlarının da araştırma konusu yapılması kaçınılmazdır. 
Demokrasiye müdahale etmek amacıyla yapıldığı iddia edilen planların ortaya çıkışı Türk siyasetini de etkilemiştir. Sivil siyasete müdahaleye yönelik söz konusu planların ortaya çıkmasının demokratik tercihleri asker-sivil fay hattına yönelttiği ve siyasi bir malzeme olarak kullanıldığı açıktır. Varlığı iddia edilen bu planların hazırlanma süreci ile varlığının ortaya çıkarılma süreci ele alınmalıdır. Demokrasi tarihimizde müdahale ve muhtıraların oluşmasına etkin olan unsurlar ile bunların sonucu ve etkisi somut olarak görünürken, son dönemde söz 
konusu olan, varsa, ele geçen müdahale planlarını sonuçsuz bırakan sürecin ve buna etken olan hususların tesbiti, demokrasiye müdahalenin olduğu kadar, müdahale girişimlerinin önlenmesini sağlayan sebeplerin ortaya çıkarılmasına yardımcı olacaktır. 
Milli egemenliğin ve millet iradesinin demokrasi içinde tecelli etme sürecine müdahaleler konusunda ele alınması gereken hususlardan biri de devletin diğer kurumlarının hukuk düzeninin ve millet iradesini koruma hususunda Anayasa ve kanunlardan kaynaklanan görevlerin ifası hususundaki tavırlarıdır. 

Sivil siyaset ve yönetime darbe, muhtıra ve diğer benzeri müdahaleler Türk Silahlı Kuvvetlerini siyasetin içine ve siyasi tartışmaların odağına koyduğu açıktır. Şüphesiz hem ordunun siyasete müdahalesi hem de ordu üzerinden siyaset yapmak TSK'nın milletimiz nezdinde güvenilirliğini zedelemektedir. TSK'nın iç siyasi tartışmaların dışında tutularak ülkemizin güvenliğini sağlama konusunda milletimizin nezdindeki güveni koruması da hayati derecede bir öneme sahip olduğu açıktır. Esasen TSK'nın da bütün bu süreçten gerekli dersi 
çıkararak, milli egemenlik ve demokrasiye müdahale ile siyasete müdahil olmanın doğurduğu zararlar konusunda bir içsel sonuç çıkardığı da görülmektedir. 

Türk devlet felsefesi, milli bütünleşme ve milli demokrasi ülküsüne dayanır. Demokrasi milletin, siyasi, kültürel ve iktisadi yönetime katılması, siyasi, kültürel ve iktisadi hâkimiyetin millete ait olmasıdır. Demokrasinin kökleşmesi ve gerçek anlamıyla milli egemenliğin tesisi ancak ve ancak böylesine bir yapı içinde mümkün olabilir. 

Demokrasiye müdahale süreç ve sonuçlarının sağlıklı sorgulanması sonucunda demokratik hukuk devletinin tesisi için şu hususlara dayalı bir siyaset hâkim kılmalıdır: 

1. Gerçek hukuk Devleti ve demokratikleşme yönünde siyasî süreç tamamlanamadığı için, siyasî bürokratlar devlet memurları oldukları hâlde, devleti ideolojik ve siyasî egemenlik aracı olarak kullanacak bir statü elde etmişlerdir. 

Egemen blok, batıcı hayat tarzını ve batıcı kültür ürünlerini, batının stratejik amaç ve hedeflerini ve projelerini devletin ideolojik araçlarına dayanarak yaygınlaştıracak politikalara dönüştürmüştür. Bu dönüştürme kimi zaman yönetime müdahale ile kimi zamanda yönetime gelenlerin gönüllülük esasına dayalı olarak topluma empoze edilmiştir. Böylece siyasî bürokrasi, ideolojik olarak batılı hayat tarzını benimseyen bir söyleme sahip olmakla beraber, 
batının temellerini oluşturan dinamiklere karşı, hatta onların oluşumuna fırsat vermeyen bir rol oynamaktadır. 

Her şeyden önce millete rağmen Türkiye'ye hükmeden eski-yeni egemen blokun 
oluşturduğu anti-demokratik ve gerçek anlamıyla cumhuriyetimizin dayandığı milli egemenlik ve bağımsızlık vasıflarını dejenere eden yapının tasfiye edilmesini sağlayacak ve etkin bir hukuk devletini inşa edecek köklü bir demokratikleşme programı birinci derecede önemlidir. Bireyin tercihlerini ve düşüncelerini savunacak mekanizmaların ve örgütlenme modellerinin oluşması demokratikleşmeyi içselleştirecektir. 

2. Türkiye'nin yüzyıldır bocaladığı kalkınma meselesini çözecek, toplumsal enerjisi ile ekonomik potansiyelini harekete geçirecek, böylelikle büyük kalkınma hareketini başaracak yeni bir kalkınma programı uygulamak gerekmektedir. Bu kalkınma programının sahip olduğu kaynaklara, geleneklerine, ekonomik gelişme derecesine, sosyal uzlaşma sistemi içinde değer sistemine, üretime, bilim ve teknolojik gelişmelere ve beşeri zenginliğin niteliğine dayalı olarak uluslararası rekabete yönelmesi gerekmektedir. 

3. Türkiye'nin batı karşısında güdümlü-bağımlı ilişkilerini yeniden, temelden ele alarak, batıyla karşılıklılık ve hakkaniyet esasında onurlu bir dışı ilişkiler konsept ini inşa etmek gerekmektedir. Bunun yanı sıra Türkiye'nin Avrasya perspektifi etrafında kendi 'tarihsel coğrafyasında' yeni bir dışı siyasete açılımını gerçekleştirmek mecburiyeti vardır. Bugüne kadar yaşanan darbeler, muhtıralar, demokrasi dışı müdahaleler ülkemize ve milletimize büyük acılar yaşatmış, toplumun her kesiminden insanlar bu müdahalelerin mağduru olmuşlardır. Türkiye'nin bir daha darbelerle karşı karşıya kalmaması için, bu darbelerin toplum ve devlet hayatımız üzerinde meydana getirdiği tahribat ve travmayı ortaya koymak, maddi ve manevi zararların ve hak ihlallerinin bütüncül bir şekilde araştırılması ve gerekli tedbirlerin alınması, müdahalelerin ekonomik, siyasi, ideolojik amaç ve sonuçlarının tesbiti için Meclis Araştırma Komisyonu kurulması amacıyla bu önergenin verilmesi uygun görülmüştür. 

4- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Ankara 
Milletvekili Emine Ülker Tarhan, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 
Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin 
sınırlandırılmasına yönelik tüm eylem ve işlemler ile sivil ve askerî darbelerin 
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/239) 

Ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına yönelik tüm eylem ve 
işlemler ile demokrasiyi kesintiye uğratan tamamlanmış ve girişim niteliğindeki sivil ve askeri darbeler ile sonrası uygulamaların, demokrasi dışı toplumu terörize eden tüm vesayet sistemlerinin ve bunları önceleyen olay ve olguların araştırılması ve sorumlularının tespiti amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz. 

1) Emine Ülker Tarhan CHP Grup Başkan Vekili Ankara Milletvekili 
2) Mehmet Akif Hamzaçebi CHP Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili 
3) Muharrem İnce CHP Grup Başkan Vekili Yalova Milletvekili 

Gerekçe: Türkiye’de yaşanmış tüm askeri ve sivil darbeler ile bunlara zemin hazırlayan girişimlerin ve bu girişimlerde bulunanların tespiti bir daha aynı olayların yaşanmaması için son derece önem taşımaktadır. Askeri ve sivil darbeleri önceleyen olayların yanı sıra darbeler sonrasında Türkiye'nin sürüklendiği mecranın ve bu sürecin aktörlerinin de belirlenmesi gerçeklerin ortaya çıkarılması noktasında önem taşımaktadır. Araştırma önergesi ile tüm bu gerçeklerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. 

Dönem: 24 Yasama Yılı: 3 
TBMM (S. Sayısı: 376) 

Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve 23 Milletvekilinin (10/236) 

Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, 
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, 
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, 
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve 
120 Milletvekilinin (10/237); 

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın (10/238); 

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Adına Grup Başkan Vekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin (10/239); 

Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri ve (10/236, 237, 238, 239) 
Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu 

Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu (10 / 236, 237, 238, 239) 

Sayı : A.01.1.GEÇ.0.00.00.00-10/236-95281 28.11.2012 
Konu : Komisyon Raporu 

Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla; Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince kurulan Meclis Araştırma Komisyonu çalışmalarını tamamlamış bulunmaktadır. 

02/05/2012 tarihinde göreve başlayan Meclis Araştırması Komisyonumuzun yaptığı çalışma sonucunda düzenlediği rapor ilişikte sunulmuştur. 
Gereğini arz ederim. 
Saygılarımla. 
Nimet BAŞ 
İstanbul Milletvekili 
Komisyon Başkanı 
Ek : Rapor 

28 ŞUBAT TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU RAPORU KASIM 2012

KAYNAK PDF FORMATLI

https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss376_Cilt1.pdf


****

5 Aralık 2014 Cuma

Bakan Bozdağ'ın itirafıyla Ak Saray'ın kaçak olduğu tescillendi,




Bakan Bozdağ'ın itirafıyla Ak Saray'ın kaçak olduğu tescillendi,


'Bir bilginin sehven yanlış aktarılması nedeniyle ben size onu doğru bilgi olarak takdim ettim, düzeltiyorum'







Meclis’teki yeni yargı paketi görüşmelerinde, kamuoyunun, bin odalı Cumhurbaşkanlığı Sarayı konusunda yanıltıldığı ortaya çıktı. Resmî rakamlara göre 1 milyar 370 milyon TL harcanan sarayın kaçak olduğu iddialarına karşı hükümet, inşaatı durduran mahkeme kararının üst mahkeme tarafından kaldırıldığını söylüyordu. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, dün Meclis’te aynı bilgiyi tekrarladı. CHP Grup Başkan Vekili Levent Gök, kararı görmek istedi ancak Bozdağ herhangi bir karar gösteremedi.
TBMM Genel Kurulu’nda ele alınan yeni yargı paketi görüşmelerinde kamuoyunun şu ana kadar 1 milyar 370 milyon lira harcanan yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı konusunda yanıltıldığı ortaya çıktı. Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun, inşaat alanını 1. dereceden 3. derece sit alanına çeviren kararı hakkında Ankara 5. Bölge İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Saray, mahkemenin söz konusu kararına rağmen inşa edildi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Adalet Bakanlığı’nın bütçesi görüşülürken mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararının bir üst mahkeme tarafından kaldırıldığını söyledi. Ancak bilginin doğru olmadığı ortaya çıktı. Üstelik bu konudaki itiraf, bizzat Adalet Bakanı Bozdağ’dan geldi. Önceki gün Genel Kurul’da yargı paketi görüşülürken muhalefet milletvekilleri Saray’ın kaçak olduğunu dile getirdi.  AKP Grup Başkan Vekili Ahmet Aydın, ısrarla sarayın kaçak olmadığını savundu. Bütün koruma kurullarından gerekli izinlerin alındığını ileri sürdü. Bunun üzerine MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, sarayın kaçaklığının yapı ruhsatından ve yapı kullanma izninden kaynaklanmadığını, 1’inci derecede sit alanını, 3’üncü dereceye dönüştüren kurul kararının mahkeme tarafından yürütmesinin durdurulmasından kaynaklandığını hatırlattı.
CHP Grup Başkan Vekili Levent Gök de Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararının ortada olduğunu ifade etti. Bunun üzerine Bekir Bozdağ, “Ankara 5. İdare Mahkemesi (2011/1879) esas numaralı dosyasında yürütmeyi durdurma kararı vermiştir ama diğer mahkeme de bu kararın yürütmesini kaldırmıştır. Şu andaki durum bu. Dolayısıyla, mahkeme kararıyla engellenmiş bir şey yok.” dedi. Levent Gök, 5. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararının ne zaman kaldırıldığını sorunca, Adalet Bakanı, kararı kendisine verebileceğini söyledi. Levent Gök de kararı göstermesini istedi. Bu sırada, Bozdağ’ın arkasında oturan bakanlık bürokratları panik halinde kararı aramaya başladı. Mahkeme kararının olmadığı anlaşılınca, Bozdağ, Levent Gök’ten özür diledi. Gök, özrün kürsüden dilenmesini istedi. Oturuma ara verildi ve başkanlık divanının arkasında, Bakan Bozdağ ile grup başkan vekilleri kısa bir toplantı yaptı.
Oturum tekrar açıldığında Adalet Bakanı Bozdağ, Genel Kurul’a hitap etti: “Biraz önce Sayın Gök’ün bahsettiği 5. İdare Mahkemesi kararıyla ilgili bilgi verirken orada bürokrat arkadaşların bana naklettiği şekilde konuştum. 5. İdare Mahkemesi’nin verdiği kararın akıbetini sorduğumda, ‘Bölge İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi’  şeklinde beni bilgilendirdiler. Ben de onun üzerine, size yürütmeyi durdurma kararı olduğunu ifade ettim. Kusura bakmayın. Bir bilginin sehven yanlış aktarılması nedeniyle ben size onu doğru bilgi olarak takdim ettim, düzeltiyorum. 5. İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararına karşı yapılan itiraz, bölge idare tarafından reddedilmiştir.”

‘Ruhsat veren Ankara Büyükşehir Belediyesi suç işledi’

Bu açıklamanın ardından kürsüye gelen CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, “Mahkeme kararları, yasama, yürütme, yargıyı bağlar. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına rağmen yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni vermesi sahte evrak düzenleme suçudur. Burada ben cumhuriyet başsavcılıklarının hepsini görevlerini yapmaya davet ediyorum.” diyerek, sorumlular hakkında TCK’nın 278’inci maddesine göre işlem yapılmasını istedi. CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek de, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın bu açıklamasıyla, cumhurbaşkanının oturmaya başladığı sarayın kaçak olduğunu itiraf ettiğini söyledi.