Tuğçe Varol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tuğçe Varol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Kasım 2017 Çarşamba

ABD Gerçekten Türkiye’nin Müttefiki mi?


ABD Gerçekten Türkiye’nin Müttefiki mi? 

13 Kasım 2015 Cuma  
Enerji ve Enerji Güvenliği Araştırmaları Merkezi|
05 Aralık 2012 Çarşamba
ABD Gerçekten Türkiye’nin Müttefiki mi?
Tuğçe Varol 
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü   












1952 yılında başlayan Türkiye'nin NATO üyeliği ile birlikte resmi olarak ABD ile Türkiye'nin müttefikliğinin başladığı kabul edilmektedir. Bu güne kadar yollar 
pek çok kez yolları ayrılan ve bu sene 60'ıncı yılı dolan Türkiye ve ABD müttefikliği son olarak Suriye meselesinde birbirine yakın politikalar 
izlemesine rağmen İran konusu da bir o kadar kırılmaların yaşandığı bir meseledir.

2008 yılında Afganistan'dan ve Irak'tan ABD askerlerini çekme vaadi ile seçilen Başkan Obama, İsrail lobisinin de etkisi ile İran'a karşı olan yaptırımları ve 
ekonomik ambargoları arttırma kararı almıştır. Böylelikle ABD, İran'ın enerji sektörünü hedef alan yaptırım kararları alma yoluna gitmiştir. Washington'a göre İran devleti petrol ve doğal gaz gelirlerini üç amaç doğrultusunda kullanmaktadır: Şii İslam rejimini yaymak için güçlü bir ordu kurmak, nükleer 
silah yapımı için kullanmak ve Hamas ve Hizbullah gibi terör örgütlerine para sağlamak. Bu bağlamda geçtiğimiz yıl, İran'a yapılması planlanan ABD-İsrail 
askeri operasyonunun söylentileri esnasında ABD çok daha ciddi yaptırım kararları aldığını dünyaya açıklamıştır. Alınan karara göre yabancı Merkez 
Bankaları, eğer 30 Haziran 2012 tarihine kadar İran ile olan mali ilişkilerini kesmez ya da gözle görülür şekilde azaltmazsa, ABD'de bundan böyle hesap sahibi olamayacaklardı. 

Hemen ardından ise diğer bir "müttefik" AB, 1 Temmuz 2012 tarihine kadar mevcut kontratlara izin vermekle birlikte İran'ın petrol ve petrokimya ürünlerine toplu ambargo uygulaması kararı almıştır. Daha sonra ise hem ABD hem AB, bazı batılı ülkelere 6 ay süre ile Türkiye'nin içinde bulunmadığı bir muafiyet listesi açıklamışlardır. Ardından ise petrol ithalatının %50'sini ve doğal gaz ithalatının yaklaşık %20'sini İran'dan sağlayan Türkiye, ABD Ankara Büyükelçisi tarafından 29 Mart 2012 tarihinde İran'dan petrol alımını azaltması gerektiği konusunda uyarılmıştır. Bunun üzerine de TÜPRAŞ, İran'dan aldığı petrolü %20 oranında azaltma kararı aldığını borsaya bildirmiştir.

Türkiye'nin İran ile ilgili petrol konusunda ABD tarafından uyarılmasının ardından gözler şimdi Türkiye ile İran arasındaki doğal gaz ticaretine dönmüş 
durumdadır. Çünkü Türkiye, İran'dan büyük miktarda gaz almaya devam etmekte ama İran'ın içinde bulunduğu finansal kısıtlamalar nedeniyle kendi bulduğu yöntemlerle ödemeler yapmaya devam etmektedir. Başbakan Yardımcısı Babacan'ın geçen hafta meclisteki komisyonda yaptığı açıklama ile Türkiye'nin İran'dan aldığı doğal gaz ödemesini nasıl yaptığı ortaya çıkmıştır. Babacan'ın açıklamasına göre Türkiye, İran'ın Türkiye içerisinde bir bankada bulunan hesabına TL olarak ödeme yapmakta, İran da TL ile Türkiye içinde altın alarak ülkesine götürmektedir. Babacan sorulan soru üzerine kendilerinin ödemeyi yaptıklarını ve İran'ın altın aldığını bildiklerini ama İran'ın altını nasıl ülkesine taşıdığını bilmediğini belirtmiştir. Böylece son bir yıl içerisinde İran'a gerçekleştirilen altın ihracatındaki aşırı artışının (2011 54 milyon dolar – 2012 Ocak Haziran 4.394 milyon dolar) nedeni bulunmuştur.

Başbakan Yardımcısı Babacan'ın açıklamasının hemen ardından ise ABD'de hem Senato'dan hem de basından hızla yorumlar gelmeye başlamıştır. Son olarak da 4 Aralık günü ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, ABD'nin İran yaptırımlarının kapsamı konusunda Türkiye ile de görüşmelere devam ettiklerini 
ve yaptırıma tabi olacak işlemler hakkında her türlü delili takip ettiklerini belirtmiştir. Bu durum karşısında ise Enerji Bakanı Yıldız "ABD'nin doğalgaz ile 
ilgili yaptırımlar uygulamaya başlaması halinde bu yaptırımın sadece İran'a değil, Türkiye'ye de uygulanmış olacağını" belirtmiştir. Oysaki ABD Senatosu 
İran'ın doğalgaz karşılığında altın almasını önlemek için İran'ın enerji ve taşımacılık sektörlerini hedef alan bir tasarıyı çoktan kabul etmiş durumdadır. 
Fakat tasarı henüz yasalaşmamıştır.

Görüldüğü üzere ABD, Türkiye'nin İran'a karşı olan doğal gaz bağımlılığını Türkiye ile olan "müttefiklik" ilişkilerinde artık imtiyazlı bir durum olarak 
düşünmemektedir. Özellikle Türkiye'nin bu kış için mevcut kontratlarla dahi gaz ihtiyacını tam olarak karşılayamama senaryosuna hazırlandığı düşünülecek olursa, İran'dan gazın kesintiye uğramasının Ankara'nın tahammül edemeyeceği bir durum olacağı aşikârdır. Bu durum da Suriye konusunda Türkiye'ye tam destek sağlayan ve müttefikinin güvenliği için topraklarına Patriotlar yerleştirmesine destek veren ABD, İran konusunda Türkiye'yi neden bu kadar zorlamaktadır? Ankara kadar, Washington yönetimi de Türkiye'nin enerji sıkıntısı ihtimali ile karşı karşıya olduğunu bilmektedir. En azından Beyaz Saray, son olarak BOTAŞ'ın elinde bu sene yeterli gazı olmamasından dolayı Türkiye'de ki Ford tesislerine gaz veremeyeceğini bildirdiğinden haberdar olduğu düşünülebilir.     

Sonuç olarak ABD ile Türkiye arasındaki müttefiklik sınavı Suriye ile değil, İran ile sınanmaktadır.


Uzman Hakkında
Tuğçe Varol
Enerji ve Enerji Güvenliği Araştırmaları Merkezi

tugcevarol@hotmail.com


Uzmanın Diğer Yazıları

  Putin Enerji Hatları Kontrolü İçin Suriye’de 
  Erdoğan Saray, Putin Devlet Yönetiyor 
  Türk Akım’ı Donduruldu ve Rus Ordusu Suriye’ye Girdi: Tesadüf Mü? 
  Feridun Sinirlioğlu Dışişleri Bakanı: İsrail Çok Memnun 
  İsrail-Türkiye Boru Hattı 2020’ye Hazır Olacak mı? 
  Türkiye’nin SOCAR’a Ortak Olmasının Zamanı Geldi 
  IŞİD’den Sonra: Kürt Koridoru 
  Rosneft ve ExxonMobil Kuzey Kutbunda El Ele 
  Türkiye Artık Kerkük Petrolünü İsrail’e Gönderecek 
  İSRAİL GAZZE’NİN GAZI İÇİN SALDIRIYOR 
  IŞİD’e Devlet Mi Kurdurtuluyor? 
  IŞİD, Kürdistan’ı Kuruyor 
  Ukrayna’nın Yönetemediği Enerji Politikası Ve Bugünkü Sonuçları 
  O “Özerklik” BİRAZ ZOR 
  Türkiye’nin Boru Hatları ve Sözde Özerk Bölge  
  SOCAR, İsrail Ve Kuzey Irak Gazını Görüyor, Türkmen Gazını Göremiyor? 
  Uyarı: Irak Politikası İflas Edebilir; Kerkük, Humus Olabilir 
  Kuzey Irak Enerji Anlaşmalarının Gerçekleri 
  Türkiye, Barzani Gazının Bekçisi Yapılacak 
  İsrail’in Enerji Kaynakları Ya Taşınacak Ya Taşınacak 
  Rusya’nın Türkiye’ye Gürcü Elektriğini Satmasının Perde Arkası Ülkesi: 
  Ermenistan 
  Bedava Doğalgaz Oyunu ve Siyah Kalem'in Kuzey Irak Görevi 
  Ruslardan Samsun-Ceyhan Projesini Ortadan Kaldıracak Teklif 
  Rusya ve Azerbaycan Arasında Rekabetten İşbirliğine Doğru Gelişen Enerji 
  Diplomasisi 
  Doğu Akdeniz’deki Dengeyi Türkiye Değil, Azerbaycan Değiştirdi 
  İran-Irak-Suriye Doğalgaz Boru Hattı Dengeleri Değiştirir mi? 
  Türkiye'nin Petrol Güvenliği, İran'a Sadakatle Bağlı Maliki'nin Eline mi 
  Bırakılıyor? 
  Şah Deniz Neden Trans-Adriyatik Boru Hattını Seçti? 
  Yeni Türk Petrol Kanunun İçerdiği Tehlikeler 
  Kerkük’ü Barzani’ye Vermek Ve Irak’ı Bölmek 
  ABD’nin Acil Moskova Çıkartması 
  Türkiye Erbil’in Petrolünü Taşımak Zorunda mı! 
  Her Yol Kerkük’e Çıkar 
  Türkiye ve KKTC için Tarihi Fırsat: Win+Win+Win 
  Türkiye Doğu Akdeniz’de Yalnızlaşıyor 
  “BARZANİ KERKÜK’Ü KURTARACAK”, TÜRKİYE DE TEŞEKKÜR EDECEK 
  ABD Gerçekten Türkiye’nin Müttefiki mi? 
  Bu Kış Zor Geçebilir 
  Türk Zenginleri Kulubü: Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Azerbaycan 
  Türkiye İle Bağdat Yönetimi Arasında Gerginlik Artıyor 


21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü. Tüm Hakları Saklıdır.

Sitemizde bulunan yazıların sorumlulukları yazarlarına aittir. Kurumumuz tarafından çıkarılan dergi, özel rapor ve kitapların içeriklerinde bulunan 
yazılarda aynı kapsam dahilinde yazarına aittir.

  ***

5 Aralık 2015 Cumartesi

ABD Gerçekten Türkiye’nin Müttefiki mi?



 ABD Gerçekten Türkiye’nin Müttefiki mi? 




21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü        
Enerji ve Enerji Güvenliği Araştırmaları Merkezi
05 Aralık 2012 Çarşamba
ABD Gerçekten Türkiye’nin Müttefiki mi?
Tuğçe Varol tarafından yazıldı.

1952 yılında başlayan Türkiye'nin NATO üyeliği ile birlikte resmi olarak ABD ile Türkiye'nin müttefikliğinin başladığı kabul edilmektedir. Bu güne kadar yollar 
pek çok kez yolları ayrılan ve bu sene 60'ıncı yılı dolan Türkiye ve ABD müttefikliği son olarak Suriye meselesinde birbirine yakın politikalar 
izlemesine rağmen İran konusu da bir o kadar kırılmaların yaşandığı bir meseledir.

2008 yılında Afganistan'dan ve Irak'tan ABD askerlerini çekme vaadi ile seçilen Başkan Obama, İsrail lobisinin de etkisi ile İran'a karşı olan yaptırımları ve 
ekonomik ambargoları arttırma kararı almıştır. Böylelikle ABD, İran'ın enerji sektörünü hedef alan yaptırım kararları alma yoluna gitmiştir. Washington'a göre İran devleti petrol ve doğal gaz gelirlerini üç amaç doğrultusunda kullanmaktadır: Şii İslam rejimini yaymak için güçlü bir ordu kurmak, nükleer 
silah yapımı için kullanmak ve Hamas ve Hizbullah gibi terör örgütlerine para sağlamak. Bu bağlamda geçtiğimiz yıl, İran'a yapılması planlanan ABD-İsrail 
askeri operasyonunun söylentileri esnasında ABD çok daha ciddi yaptırım kararları aldığını dünyaya açıklamıştır. Alınan karara göre yabancı Merkez 
Bankaları, eğer 30 Haziran 2012 tarihine kadar İran ile olan mali ilişkilerini kesmez ya da gözle görülür şekilde azaltmazsa, ABD'de bundan böyle hesap sahibi olamayacaklardı. 

Hemen ardından ise diğer bir "müttefik" AB, 1 Temmuz 2012 tarihine kadar mevcut kontratlara izin vermekle birlikte İran'ın petrol ve petrokimya ürünlerine toplu ambargo uygulaması kararı almıştır. Daha sonra ise hem ABD hem AB, bazı batılı ülkelere 6 ay süre ile Türkiye'nin içinde bulunmadığı bir muafiyet listesi açıklamışlardır. Ardından ise petrol ithalatının %50'sini ve doğal gaz ithalatının yaklaşık %20'sini İran'dan sağlayan Türkiye, ABD Ankara Büyükelçisi tarafından 29 Mart 2012 tarihinde İran'dan petrol alımını azaltması gerektiği konusunda uyarılmıştır. Bunun üzerine de TÜPRAŞ, İran'dan aldığı petrolü %20 oranında azaltma kararı aldığını borsaya bildirmiştir.



Türkiye'nin İran ile ilgili petrol konusunda ABD tarafından uyarılmasının ardından gözler şimdi Türkiye ile İran arasındaki doğal gaz ticaretine dönmüş durumdadır . Çünkü Türkiye, İran'dan büyük miktarda gaz almaya devam etmekte ama İran'ın içinde bulunduğu finansal kısıtlamalar nedeniyle kendi bulduğu yöntemlerle ödemeler yapmaya devam etmektedir. Başbakan Yardımcısı Babacan'ın geçen hafta meclisteki komisyonda yaptığı açıklama ile Türkiye'nin İran'dan aldığı doğal gaz ödemesini nasıl yaptığı ortaya çıkmıştır. Babacan'ın açıklamasına göre Türkiye, İran'ın Türkiye içerisinde bir bankada bulunan hesabına TL olarak ödeme yapmakta, İran da TL ile Türkiye içinde altın alarak ülkesine götürmektedir. Babacan sorulan soru üzerine kendilerinin ödemeyi yaptıklarını ve İran'ın altın aldığını bildiklerini ama İran'ın altını nasıl ülkesine taşıdığını bilmediğini belirtmiştir. Böylece son bir yıl içerisinde  İran'a gerçekleştirilen altın ihracatındaki aşırı artışının (2011 54 milyon dolar – 2012 Ocak Haziran 4.394 milyon dolar) nedeni bulunmuştur.



Başbakan Yardımcısı Babacan'ın açıklamasının hemen ardından ise ABD'de hem Senato'dan hem de basından hızla yorumlar gelmeye başlamıştır. Son olarak da 4 Aralık günü ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, ABD'nin İran yaptırımlarının kapsamı konusunda Türkiye ile de görüşmelere devam ettiklerini 
ve yaptırıma tabi olacak işlemler hakkında her türlü delili takip ettiklerini belirtmiştir. Bu durum karşısında ise Enerji Bakanı Yıldız "ABD'nin doğalgaz ile 
ilgili yaptırımlar uygulamaya başlaması halinde bu yaptırımın sadece İran'a değil, Türkiye'ye de uygulanmış olacağını" belirtmiştir. Oysaki ABD Senatosu 
İran'ın doğalgaz karşılığında altın almasını önlemek için İran'ın enerji ve taşımacılık sektörlerini hedef alan bir tasarıyı çoktan kabul etmiş durumdadır. 
Fakat tasarı henüz yasalaşmamıştır.



Görüldüğü üzere ABD, Türkiye'nin İran'a karşı olan doğal gaz bağımlılığını Türkiye ile olan "müttefiklik" ilişkilerinde artık imtiyazlı bir durum olarak 
düşünmemektedir. Özellikle Türkiye'nin bu kış için mevcut kontratlarla dahi gaz ihtiyacını tam olarak karşılayamama senaryosuna hazırlandığı düşünülecek olursa, İran'dan gazın kesintiye uğramasının Ankara'nın tahammül edemeyeceği bir durum olacağı aşikârdır. Bu durum da Suriye konusunda Türkiye'ye tam destek sağlayan ve müttefikinin güvenliği için topraklarına Patriotlar yerleştirmesine destek veren ABD, İran konusunda Türkiye'yi neden bu kadar zorlamaktadır? Ankara kadar, Washington yönetimi de Türkiye'nin enerji sıkıntısı ihtimali ile karşı karşıya olduğunu bilmektedir. En azından Beyaz Saray, son olarak BOTAŞ'ın elinde bu sene yeterli gazı olmamasından dolayı Türkiye'de ki Ford tesislerine gaz veremeyeceğini bildirdiğinden haberdar olduğu düşünülebilir.  Sonuç olarak ABD ile Türkiye arasındaki müttefiklik sınavı Suriye ile değil, İran ile sınanmaktadır.


Uzman Hakkında
Tuğçe Varol
Enerji ve Enerji Güvenliği Araştırmaları Merkezi
tugcevarol@hotmail.com


Uzmanın Diğer Yazıları

  Putin Enerji Hatları Kontrolü İçin Suriye’de 
  Erdoğan Saray, Putin Devlet Yönetiyor 
  Türk Akım’ı Donduruldu ve Rus Ordusu Suriye’ye Girdi: Tesadüf Mü? 
  Feridun Sinirlioğlu Dışişleri Bakanı: İsrail Çok Memnun 
  İsrail-Türkiye Boru Hattı 2020’ye Hazır Olacak mı? 
  Türkiye’nin SOCAR’a Ortak Olmasının Zamanı Geldi 
  IŞİD’den Sonra: Kürt Koridoru 
  Rosneft ve ExxonMobil Kuzey Kutbunda El Ele 
  Türkiye Artık Kerkük Petrolünü İsrail’e Gönderecek 
  İSRAİL GAZZE’NİN GAZI İÇİN SALDIRIYOR 
  IŞİD’e Devlet Mi Kurdurtuluyor? 
  IŞİD, Kürdistan’ı Kuruyor 
  Ukrayna’nın Yönetemediği Enerji Politikası Ve Bugünkü Sonuçları 
  O “Özerklik” BİRAZ ZOR 
  Türkiye’nin Boru Hatları ve Sözde Özerk Bölge  
  SOCAR, İsrail Ve Kuzey Irak Gazını Görüyor, Türkmen Gazını Göremiyor? 
  Uyarı: Irak Politikası İflas Edebilir; Kerkük, Humus Olabilir 
  Kuzey Irak Enerji Anlaşmalarının Gerçekleri 
  Türkiye, Barzani Gazının Bekçisi Yapılacak 
  İsrail’in Enerji Kaynakları Ya Taşınacak Ya Taşınacak 
  Rusya’nın Türkiye’ye Gürcü Elektriğini Satmasının Perde Arkası Ülkesi: 
  Ermenistan 
  Bedava Doğalgaz Oyunu ve Siyah Kalem'in Kuzey Irak Görevi 
  Ruslardan Samsun-Ceyhan Projesini Ortadan Kaldıracak Teklif 
  Rusya ve Azerbaycan Arasında Rekabetten İşbirliğine Doğru Gelişen Enerji 
  Diplomasisi 
  Doğu Akdeniz’deki Dengeyi Türkiye Değil, Azerbaycan Değiştirdi 
  İran-Irak-Suriye Doğalgaz Boru Hattı Dengeleri Değiştirir mi? 
  Türkiye'nin Petrol Güvenliği, İran'a Sadakatle Bağlı Maliki'nin Eline mi 
  Bırakılıyor? 
  Şah Deniz Neden Trans-Adriyatik Boru Hattını Seçti? 
  Yeni Türk Petrol Kanunun İçerdiği Tehlikeler 
  Kerkük’ü Barzani’ye Vermek Ve Irak’ı Bölmek 
  ABD’nin Acil Moskova Çıkartması 
  Türkiye Erbil’in Petrolünü Taşımak Zorunda mı! 
  Her Yol Kerkük’e Çıkar 
  Türkiye ve KKTC için Tarihi Fırsat: Win+Win+Win 
  Türkiye Doğu Akdeniz’de Yalnızlaşıyor 
  “BARZANİ KERKÜK’Ü KURTARACAK”, TÜRKİYE DE TEŞEKKÜR EDECEK 
  ABD Gerçekten Türkiye’nin Müttefiki mi? 
  Bu Kış Zor Geçebilir 
  Türk Zenginleri Kulubü: Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Azerbaycan 
  Türkiye İle Bağdat Yönetimi Arasında Gerginlik Artıyor 


21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü. Tüm Hakları Saklıdır.

Sitemizde bulunan yazıların sorumlulukları yazarlarına aittir. Kurumumuz tarafından çıkarılan dergi, özel rapor ve kitapların içeriklerinde bulunan 
yazılarda aynı kapsam dahilinde yazarına aittir.

  ..

“ BARZANİ KERKÜK’Ü KURTARACAK ”, TÜRKİYE DE TEŞEKKÜR EDECEK




 “ BARZANİ KERKÜK’Ü KURTARACAK ”, TÜRKİYE DE TEŞEKKÜR EDECEK



21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü                          
Milli Güvenlik ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi
02 Ocak 2013 Çarşamba

“BARZANİ KERKÜK’Ü KURTARACAK”, TÜRKİYE DE TEŞEKKÜR EDECEK

Tuğçe Varol tarafından yazıldı.

Amerikan ordusunun ikinci Irak harekatında Türkiye'nin çok önemli bir kırmızı 
çizgisi olan Kerkük'ün tarihsel bir gerçeklik nedeniyle Kürdistan Özerk 
Bölgesine (KÖB) dahil edilmesi meselesi 2012 yılında başlayan Ankara – Erbil 
arasındaki yeni gelişmeler nedeniyle bambaşka bir boyuta gelmiş durumdadır.

Türk dış politikası açısından geçen yılın en önemli gündem maddesini oluşturan 
Suriye meselesi sırasında iki önemli gelişme yaşanmıştır. Birincisi Erbil 
yönetimi ile Türkiye arasında ikili enerji ilişkisi ve KÖB'nin Kerkük-Ceyhan 
boru hattı haricinde Türkiye'ye bağlanacak boru hattı inşaatının başlaması ve 
ikincisi de Suriye'nin kuzeyinde oluşan boşluk sırasında Barzani yönetimindeki 
peşmergelerin bölgeye giriş yapmaya başlamalarıdır. Özellikle peşmergelerin 
televizyon ekranlarında Suriye'nin kuzeyine yürüyüşleri gösterilirken, halkın 
tepkisinin artması üzerine Dışişleri Bakanı Davutoğlu Kerkük'e ani bir ziyaret 
gerçekleştirmiş fakat Bağdat Yönetimi tarafından tepki ile karşılanmıştır. Çünkü 
Merkezi Irak Yönetimi Başbakanı Maliki, Irak'ın toprak bütünlüğünü delmek 
anlamına gelen Ankara ve Erbil arasındaki enerji ilişkisinden rahatsız olduğunu 
dile getirmiştir. Aralık ayı içerisinde Enerji Bakanı Yıldız'ın uçağının Irak 
hava sahasına girmesinin ve Erbil'e inmesinin engellenmesi ise iki ülke 
arasındaki diplomatik krizin geldiği son noktayı göstermektedir. 

Geçtiğimiz yıla kadar Türkiye'nin kırmızı çizgilerinden birisi olan Kerkük, 
bugün önemini yitirmiş, onun yerini Erbil ile olan ticari ilişkiler almış, 
Türkiye'nin Kerkük konusundaki muhalefet şerhinin ortadan kalktığını anlayan 
Barzani yönetimi de Kerkük ile ilgili tehlikeli bir politika izlemeye 
başlamıştır. Kerkük'ün etrafına peşmerge güçlerini yerleştiren Barzani hükümeti 
ile Kerkük'ün kontrolünü kaybetmek istemeyen Maliki hükümeti arasında çatışmalar ufak ufak canlanmaktadır. Hemen hemen hergün Kerkük'ten bombalama haberleri gelirken, AKP'nin son kurultayında konuşmacı olarak davet edilen Barzani, Kerkük'ün kontrolünü bırakmayacağını yüksek sesle belirtmektedir. Barzani, Kerkük'ün de dahil olduğu tartışmalı bölgelerin Kürt toprağı olduğunu iddia etmekle ve Maliki'den Irak askerlerini geri çekmesini istemektedir. Bir devlet içerisinde iki ayrı ordu olamayacağına göre KÖB devletleşme yolundaki son amacı olan Kerkük meselesini de halletmek üzeredir. 

Sorulması gereken soru Barzani ve Maliki'nin aralarında çekişmesi konusunda 
Türkiye nasıl bir politika izlemektedir? Esasen Barzani için de Maliki için de 
Kerkük meselesi etnik ve kültürel bir anlam taşımaktan çok kaynak anlamını 
taşımaktadır. Kerkük petrolleri şu anda Irak enerji bakanlığının kendi şirketi 
tarafından çıkarılmaktadır. Türkiye'de ki kaya gazına aniden ilgi gösteren Shell 
ve BP şirketlerinin de bölgeye ilgisinin olduğunu bilinmektedir. BP raporlarında 
göre 143 milyar varil petrol rezervi bulunan Irak'ın yaklaşık 10 milyar petrol 
rezervinin tek başına Kerkük'te olduğunu tahmin edilmektedir. Dolayısıyla 
Kerkük'ün hamisi durumuna gelen Maliki, bölgeyi Barzani ve dolayısıyla KÖB 
kontrolüne bırakmamaya çalışmaktadır. Türkiye ise Erbil ile geliştirdiği ikili 
resmi ilişkileri nedeniyle Barzani'nin Kerkük konusunda son politikalarına karşı 
sessiz kalmaktadır.

Hemen hemen pek çok batıdan gelen raporlarda Irak içerisinde KÖB'nin kontrol 
ettiği bölgenin diğer bölgelere kıyasla ne kadar güvenli ve iş yapmaya elverişli 
olduğunun altı çizilmektedir. Bu bağlamda uzun zamandır "Erbil iyi, Bağdat kötü" imajı yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Kerkük nedeniyle Maliki ve Barzani 
arasında gerginliğin daha da sertleşmesi durumunda, Kerkük'te bir Kürt binasına veya yerleşimine Maliki tarafından yapıldığı iddia edilecek bir saldırı, 
bölgedeki son fitile de ateşleyebilecektir. Bu durumda Türkiye'yi nasıl bir 
sonuç beklemektedir?

Kerkük'ün ve kuzeyde ki diğer sorunlu bölgelerin kontrolünü sağlayabilmek için 
"Dicle Operasyon Gücü" adıyla bir güvenlik birliği kurduran Maliki'nin Kerkük'ün 
işgalcisi, Barzani'nin ise "Kerkük'ün kurtarıcısı" şeklinde gözükme ihtimali 
bulunmaktadır. Böyle bir gelişme neticesinde ise Türkiye, Kerkük'te ki 
Türkmenlerin güvenliğini sağladığı için Barzani'ye teşekkür edecek ve KÖB'nin 
devletleşmesi hususundaki son engeli de aşmasına yardımcı olmuş olacaktır. 


Uzman Hakkında


Tuğçe Varol
Enerji ve Enerji Güvenliği Araştırmaları Merkezi
tugcevarol@hotmail.com


Uzmanın Diğer Yazıları

  Putin Enerji Hatları Kontrolü İçin Suriye’de 
  Erdoğan Saray, Putin Devlet Yönetiyor 
  Türk Akım’ı Donduruldu ve Rus Ordusu Suriye’ye Girdi: Tesadüf Mü? 
  Feridun Sinirlioğlu Dışişleri Bakanı: İsrail Çok Memnun 
  İsrail-Türkiye Boru Hattı 2020’ye Hazır Olacak mı? 
  Türkiye’nin SOCAR’a Ortak Olmasının Zamanı Geldi 
  IŞİD’den Sonra: Kürt Koridoru 
  Rosneft ve ExxonMobil Kuzey Kutbunda El Ele 
  Türkiye Artık Kerkük Petrolünü İsrail’e Gönderecek 
  İSRAİL GAZZE’NİN GAZI İÇİN SALDIRIYOR 
  IŞİD’e Devlet Mi Kurdurtuluyor? 
  IŞİD, Kürdistan’ı Kuruyor 
  Ukrayna’nın Yönetemediği Enerji Politikası Ve Bugünkü Sonuçları 
  O “Özerklik” BİRAZ ZOR 
  Türkiye’nin Boru Hatları ve Sözde Özerk Bölge  
  SOCAR, İsrail Ve Kuzey Irak Gazını Görüyor, Türkmen Gazını Göremiyor? 
  Uyarı: Irak Politikası İflas Edebilir; Kerkük, Humus Olabilir 
  Kuzey Irak Enerji Anlaşmalarının Gerçekleri 
  Türkiye, Barzani Gazının Bekçisi Yapılacak 
  İsrail’in Enerji Kaynakları Ya Taşınacak Ya Taşınacak 
  Rusya’nın Türkiye’ye Gürcü Elektriğini Satmasının Perde Arkası Ülkesi: 
  Ermenistan 
  Bedava Doğalgaz Oyunu ve Siyah Kalem'in Kuzey Irak Görevi 
  Ruslardan Samsun-Ceyhan Projesini Ortadan Kaldıracak Teklif 
  Rusya ve Azerbaycan Arasında Rekabetten İşbirliğine Doğru Gelişen Enerji 
  Diplomasisi 
  Doğu Akdeniz’deki Dengeyi Türkiye Değil, Azerbaycan Değiştirdi 
  İran-Irak-Suriye Doğalgaz Boru Hattı Dengeleri Değiştirir mi? 
  Türkiye'nin Petrol Güvenliği, İran'a Sadakatle Bağlı Maliki'nin Eline mi 
  Bırakılıyor? 
  Şah Deniz Neden Trans-Adriyatik Boru Hattını Seçti? 
  Yeni Türk Petrol Kanunun İçerdiği Tehlikeler 
  Kerkük’ü Barzani’ye Vermek Ve Irak’ı Bölmek 
  ABD’nin Acil Moskova Çıkartması 
  Türkiye Erbil’in Petrolünü Taşımak Zorunda mı! 
  Her Yol Kerkük’e Çıkar 
  Türkiye ve KKTC için Tarihi Fırsat: Win+Win+Win 
  Türkiye Doğu Akdeniz’de Yalnızlaşıyor 
  “BARZANİ KERKÜK’Ü KURTARACAK”, TÜRKİYE DE TEŞEKKÜR EDECEK 
  ABD Gerçekten Türkiye’nin Müttefiki mi? 
  Bu Kış Zor Geçebilir 
  Türk Zenginleri Kulubü: Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Azerbaycan 
  Türkiye İle Bağdat Yönetimi Arasında Gerginlik Artıyor 



21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü. Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemizde bulunan yazıların sorumlulukları yazarlarına aittir. Kurumumuz 
tarafından çıkarılan dergi, özel rapor ve kitapların içeriklerinde bulunan 
yazılarda aynı kapsam dahilinde yazarına aittir.

  
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü.
Ahlatlıbel Mah. 1825 Sokak No: 60 İncek/Çankaya/Ankara 
Tel: +90 312 489 18 01 | Belgegeçer: +90 312 489 18 02 | Elektronik Posta: 
bilgi@21yyte.org 

http://www.21yyte.org/tr/arastirma/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi/2013/01/02/6850/barzani-kerkuku-kurtaracak-turkiye-de-tesekkur-edecek


..