Gözde Kılıç Yaşın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gözde Kılıç Yaşın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Temmuz 2019 Perşembe

Çiprasın Türkiye Ziyaretindeki Hedefleri.,

Çiprasın Türkiye Ziyaretindeki Hedefleri.,



Çipras'ın Türkiye Ziyaretindeki Hedefleri.,

Gözde Kılıç Yaşın  
04 Şubat 2019  

Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın 5-6 Şubat tarihlerinde Türkiye'ye gerçekleştireceği ziyareti, 

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Başkanı Gözde Kılıç Yaşın, Sputnik’e değerlendirdi.

       Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın 5-6 Şubat tarihlerinde Türkiye'ye gerçekleştireceği ziyareti, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Balkanlar ve 
Araştırmaları Merkezi Başkanı Gözde Kılıç Yaşın, Sputnik’e değerlendirdi.
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın, 5-6 Şubat tarihlerinde Türkiye'ye iki günlük bir ziyaret gerçekleştireceği bildirildi. Yunanistan Hükümet Dimitris Canakopoulos, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daveti üzerine, Türkiye'yi ziyaret edeceğini söyledi. Erdoğan ve Çipras son olarak Birleşmiş Milletler (BM) 73. Genel Kurulu görüşmelerine katılmak üzere bulundukları ABD'nin New York kentinde, 25 Eylül'de bir araya gelmişlerdi. 
5 Şubat Salı günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Çipras, görüşmenin ardından ortak basın toplantısı ve akşam yemeği gerçekleştirecek. 

Çipras, Çarşamba günü ise Fener Rum Patriği Bartholomeos'u ve Heybeliada'daki Ruhban Okulu'nu ziyaret edecek. Böylece Çipras, Ruhban Okulu'nu ziyaret eden ilk Yunan Başbakanı olacak.

‘ÇİPRAS'IN PATRİKHANE ZİYARETİ ABD'NİN HOŞ TUTULMASI AÇISINDAN ÖNEMLİ'

Çipras'ın Salı ve Çarşamba günleri gerçekleştireceği Türkiye ziyaretini, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Başkanı Gözde Kılıç Yaşın, Sputnik'e değerlendirdi. Yaşın'a göre, Çipras, Türkiye'ye ‘siyasi hayatının en zorlayıcı günlerini atlatmanın rahatlığıyla' geliyor:

"Çipras, Makedonya isim anlaşmasını meclise getirme ve parlamento oylamasında da sonuca ulaşmada büyük kararlılık göstermişti. 

Anlaşmanın meclise gelmesinden önce bozulan koalisyon nedeniyle yeniden güven oylamasına giderken, güvenoyu alamasa bile görevine devam edeceğini, 
Avrupa'da böyle 12 hükümet olduğunu, söz verdiği kritik girişimleri gerçekleştirene kadar da seçime gitmeyeceğini söylemişti. Bunların bir kısmının Türkiye'yi de ilgilendiren hususlar olma ihtimalini dikkate almalıyız. Yunanistan Anayasası'nda din ve devlet işlerini tam ve kesin biçimde birbirinden ayıran önemli değişikliklere giriştiğini, değişimi Yunan Kilisesi'nin onayladığını ve desteklediğini biliyoruz. Yunanistan Anayasası'nın 3. maddesi, Fener Rum Patrikhanesi'ne bağlılığa işaret eder ve değişiklik bu maddeyi de kapsıyor. Fener Rum Patriği Bartholomeos kendisinin görüşü alınmadan, haber bile verilmeden hazırlanan taslağa sert tepki vermişti. Ziyaretin ikinci gününde Çipras Rum Patriği ile görüşecek, gelişinin bir nedeninin Fener Rum Patrikhanesi'nin Yunanistan'daki mal varlığı ve Yunan kilisesi üzerindeki hükümranlığı konusunda güvence vermek olduğunu düşünebiliriz. Patrikhanenin Yunan kamuoyunu anayasa değişikliği hakkında etkileyebileceğini düşünmüyorum, Yunan Kilisesi daha etkili. Ama hem duyulan saygı, tarihi köklere verilen önem hem de Fener'in hamiliğini üstlenen ABD'nin hoş tutulması açısından bu ziyaret önemli. Çipras'ın ateist olduğunu defaatle açıkladığına göre ziyaret de siyasi bir ziyaret olacaktır" 
değerlendirmesinde bulundu.

‘PATRİKHANE MESELESİ TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASINI DA ETKİLİYOR, GÖRÜŞMEDE GÜNDEME GELEBİLİR'

Yaşın "Patrikhane meselesi, Makedonya Ortodoks Kilisesi'nin durumunu da kapsıyor. Zira Makedonya Ortodoks Kilisesi, Sırp Ortodoks Kilisesi'ne bağlıydı 
ama sonra bağımsızlığını ilan etti ama kendi bağlı bulunduğu kilise bu bağımsızlığı tanımadığı için statüsü 60 yıldır —doğru tabir bu olmasa da- belirsiz/boşta kaldı. Şimdilerdeyse, Ukrayna Kilisesi'ni kendine bağlamakla Rus Patrikhanesi ve ona bağlı tüm diğer kiliselerle köprüleri atan Fener Rum Patriği'nin Makedonya Kilisesi'ni de kendine bağlayarak Makedonya'nın yeni kimlik serüvenine ‘katkı' sağlaması bekleniyor. Nitekim Patrik Bartholomeos, 
Sırp kilisesinden önce zaten Fener'e bağlı olduğu yönünde bir açıklama yaparak konuya bakışını göstermişti. Ama Lozan Antlaşması hükümleri uyarınca 
Türkiye, Patrikhane'nin Türkiye'de yaşayan Rumların dini inançlarını yerine getirmesini sağlayacak bir kurum olarak ülkesinde kalmasına izin vermiş, 
herhangi bir kiliseden farklı olmadığı vurgulanmış ve siyasi tüm yetkilerinden arındırılması hususunda da güvence alınmıştır. Başka ülkelerdeki kiliseleri 
tanımanın bu çerçevenin dışına çıktığı, Türkiye'nin dış politikasındaki önceliklerini etkilediği açık. Ukrayna, kilisesini bağımsız olacak sanırken Türkiye'den 
sürece sessiz kalmasını rica ettiğini Ukrayna Cumhurbaşkanı'nın açıklamasından anlıyoruz. —Gerçi şimdi o da kilise mensupları da bağımsız olmadıklarını 
Fener'e bağlandıklarını anladılar.- Çipras'ın Erdoğan'la yapacağı görüşmede bu hususun da yer alma ihtimalini dikkate alabiliriz. Pekâlâ, Yunanistan açısından 
da Makedonya'daki bu kilise konusunda bazı hassasiyetler de olabilir. Örneğin Yunanistan'ın varlığı reddedilen Makedon azınlığı, kimliklerini ifade hakkı gibi 
kendi kiliselerinde ibadet hakkından da mahrumlar ve Makedonya'daki kilisenin Fener'e bağlanması söz konusu olacaksa Çipras, Fener Rum Patriği'nden 
Makedon kimliğinin tanımı konusunda Yunan devletinin çıkarları, Prespa Anlaşması'ndan beklentileri ile örtüşen bir takım koşulların getirilmesi rica edilebilir" diye konuştu.

‘ÇİPRAS-ERDOĞAN GÖRÜŞMESİ, YUNANİSTAN'IN KIBRIS KONUSUNDAKİ POZİSYONUNA İLİŞKİN BİLGİ VERECEK'

"Patrikhane ile ilgili bu iki husus dışında görüşmede Kıbrıs, Ege'deki gerilim, Doğu Akdeniz krizi de gelebilir" diyen Yaşın şöyle konuştu:

"Türk Akımı'na bağlanma istekliliğini bildiğimiz Çipras'ın bu konuya değineceğini de düşünüyorum. 

Kıbrıs konusunda son müzakere sürecinde Anastasiadis'in iki devletli çözümü gündeme getirdiğini, Kıbrıs Türklerinin ve KKTC meclisindeki ezici çoğunluğun tercihi de bu yönde olmasına rağmen bu kez KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın, federasyonu gündemde tutmaya çalıştığı, bu tutumunun da KKTC kamuoyunda onun ABD ile bağı olduğu varsayımıyla açıklanmaya çalışıldığını görüyoruz. Türkiye'nin tutumu da Sayın Çavuşoğlu'nun açıklamaları çerçevesinde iki devletli formül ya da konfederasyon seçeneğinin denenmesi yönündeydi. Bu görüşme Yunanistan'ın pozisyonu hakkında fikir verecektir. Konunun Doğu Akdeniz kriziyle zorunlu bağlantılandırıldığı dönemin artık geçtiğini düşünüyorum. Rum tarafı da makul bir anlaşmayla iki devletli formül noktasına yaklaştıysa doğalgaz konusu Kıbrıs konusunun dışında şekillenebilir. 

Kaldı ki bugün de zaten aslında olan bu. Kıbrıs sorunu çözümünün aciliyet gerekçesiyle zorlanacağı zemin, Doğu Akdeniz'deki oldu bittilerle aşılmış oldu. Burada Türkiye, Lübnan ve Suriye'nin dahil olmadığı —Doğu Akdeniz doğalgazının Avrupa'ya ulaştırılması konusunda- bir forum oluşturuldu 
ama sonraki katılımlara da kapı açık bırakıldı. 

Görüşmede gündeme gelebileceğini düşünebiliriz ama Türkiye'nin bu konudaki tüm kıyıdaş ülkelerin uzlaşısı sağlanarak deniz yetki alanları paylaşımı yapılabileceği, kendi kıta sahanlığı üzerindeki hak ve yetkilerini çiğnetmeme tutumundan geri adım atma ihtimali olmadığını belirtelim. Bahsekonu, EastMed hattının da Türkiye'nin kıta sahanlığı üzerinden geçirilmek istendiği, Türkiye'nin tüm bu oldu bittilere kendi kıta sahanlığı ve KKTC'nin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na (TPAO) tanıdığı arama ve sondaj izinleri çerçevesinde KKTC'ye ait bölgelerde sondaja başladığı, Şubat Ayı itibariyle Türkiye karasularını aşarak daha geniş alanda sondaja başlayacağı biliniyor. Görüşmede tarafların kendi pozisyonunu koruyacağını ama iletişim kanalının açık tutulması bakımından da görüşmenin önemli olduğunu söyleyebiliriz. Ege adalarının iskan ve işgali konusunda da taraflar geri adım atmayacaktır, konunun kendileri açısından önemi vurgulanacaktır."

‘LİDERLER, SEÇİM ÖNCESİ GERÇEKLEŞECEK GÖRÜŞMEDE KARŞI TARAFI ZOR DURUMA DÜŞÜRMEMEYE DİKKAT EDECEKTİR'

"FETÖ'cü askerler konusunun artık daha fazla gündem maddesi olacağını düşünmüyorum. Yunanistan bu konuda sonuna kadar diretti… Türkiye aleyhine 
çalışan teröristler için hala daha Yunanistan sığınmak için ilk akla gelen yer. Trump'ın Doğu Akdeniz'de ABD çıkarları için Yunanistan'ın çok önemli görevler 
üstlendiği söyleminin tam ne anlama geldiği, Yunan hava savunma sistemlerinin hangi düşmana karşı ABD tarafından güçlendirildiği de herhalde bu görüşmenin konusu olmayacaktır. Seçim zamanlarında taraflar karşı tarafı güç duruma düşürmeyecek tutum sergilemeye dikkat ederler. Türkiye'deki yerel seçimler devletler arası görüşmelerin konusu/gerekçesi olur mu bilmiyorum ama Çipras'ın da Mayıs ayında erken seçime gitme ihtimali var, gerginlik daha radikal milliyetçi partilerin şu an, —Makedonya isim anlaşması nedeniyle - artmakta olan kamuoyu desteğini biraz daha körükleyebilir. İki liderin samimiyeti ölçüsünde bu konuda destek imasında bulunulabileceğini düşünebiliriz. 

Bu, Türkiye'yi hedef alan söylemler anlamına gelir. Çünkü Yunanistan'da Türkiye'ye kafa tutan güçlü görünür ve bu oy getirir" diye ekledi.

https://21yyte.org/tr/merkezler/bolgesel-arastirma-merkezleri/balkanlar-ve-kibris-arastirmalari-merkezi/cipras-in-turkiye-ziyaretindeki-hedefleri

***

7 Kasım 2017 Salı

Kosova'da Türkçe Eğitim


Kosova'da Türkçe Eğitim 


21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü                        
Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi
13 Ekim 2015 Salı

Kosova'da Türkçe Eğitim
Gözde Kılıç Yaşın 
gkyasin@gmail.com

   Kosova'da 2011'den bu yana faaliyet gösteren Paradigma Araştırma Merkezi, Kosova'da Türkçe eğitimin durumu hakkında Kosova'da çalışan öğretmenlerin 
görüşlerini de yansıtan bir rapor yayınladı. Raporda, Kosova'da Türkçe eğitim tarihsel olarak da ele alınmış, Türkçe eğitimdeki son gelişmelere yer verilmiştir. Yapılan kamuoyu araştırması ise sorun alanlarının tepitini sağlamıştır. 

Araştırmanın sonuçlarına göre Kosova’daki Türkçe eğitimin karşılaştığı sorunların diğer dillerdeki eğitimlerle paralellik arz ettiği, okullardaki fiziki koşullar ve araç gereç eksikliğinin devam ettiği, ana ve yardımcı kitapların bir sorun olarak var olduğu, müfredatla ilgili sıkıntıların yaşandığı tespit edildi.

Raporda yapılan tespitleri şöyle özetleyebiliriz:

•       Okulların fiziki koşullarının yetersiz olduğu görüşü bulunmaktadır ve yetersizlik görüşü  ilkokullardan liselere doğru artmaktadır.
•       Türkçe eğitim yapılan sınıflarda ders kitaplarının mevcut olup olmadığına ilişkin soruda ise kitapların bir kısmının olmasına rağmen yetersiz veya yardımcı kitaplarla yeterli olduğuna ilişkin algı devam etmekte ve kitap sorunu Türkçe eğitim için başat sorunlardan birini teşkil etmeye devam etmektedir. İlkokullarda kitaplarımız yoktur diyenin olmamasına rağmen, %64’lük bir kısım ders kitaplarının bir kısmının mevcut ancak yetersiz olduğunu düşünmektedir.
•       Türkçe sınıflarda kullanılan ders kitaplarının içerik açısından ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığına ilişkin öğretmen görüşleri ilkokullarda 
kısmen veya yardımcı kitaplarla birlikte karşılandığı yönündedir.
•       Eğitim için kitap dışında gerekli olan araç ve gereç, laboratuvar, bilgisayar atölyesi gibi koşullara ilişkin soruya ilkokul öğretmenlerinin % 64’ü, ortaokul öğretmenlerinin %70’i lise öğretmenlerinin ise % 47’si yetersiz görüşünü sunmaktadır.
•       Müfredat, ders kitabı ve öğrencinin kavrama düzeyi arasındaki uyumluluğa ilişkin değerlendirmede, ilkokul seviyelerinde bir uyumsuzluk söz konusu 
değilken, ortaokulda uyumsuz olduğunu düşünen öğretmenlerin oranı % 3, liselerde bu oran % 16’ya çıkmaktadır. Genel değerlendirme ise mevcut kitaplar veya yardımcı kitaplarla birlikte bir uyumun sağlandığı yönünde.
•       İlginçtir ki bir önceki soruda müfredat – ders kitabı – öğrenci kavramadüzeyi arasında genel eğilim olarak bir uyumluluk görüşünün hâkim olmasına rağmen, müfredatın yenilenmesi ve yenilenme gerekçeleri konusunda birbiriyle çelişen görüşler mevcuttur. Örneğin müfredat – ders kitabı – öğrenci kavrama düzeyi arasında uyumsuzluk bulmayan ilkokul öğretmenlerinin %35’i çağdaş eğitim sisteminin gereklerini karşılamadığı için müfredatın yenilenmesi gerektiğini dile getirmektedir. İlkokul seviyesindeki öğretmenlerin sadece % 8’i, ortaokul öğretmenlerinin sadece %11’i, lise öğretmenlerinin ise sadece % 9’u hem müfredat hem de kitapların uyumlu olduğunu ve değiştirilmesi gerekmediğini söylemektedir.

•       Türkçe eğitimin, Kosova’da diğer dillerde yapılan eğitimle kıyaslamalarına ilişkin sorudan çıkan sonuçlar, birbirinden farklı olmadığı yönünde. Araç gereç, kitap veya kadro farklılıklarının olmasına rağmen, Türkçe eğitimin diğer dillerdeki eğitimden bir farkı olmadığını düşünen ilkokul öğretmenlerinin oranı toplamda % 64, ortaokul öğretmenlerinin oranı % 70, lise öğretmenlerinin oranı ise %54 seviyelerinde yer alıyor.

•       Türkçe eğitiminin karşılaştığı en büyük sorunun ne olduğuna ilişkin soruda da ilginç bir biçimde kitap konusu ön plana çıkmaktadır. Üstelik kitapların en yaygın olarak basıldığı ilkokul seviyesinde kitap sorunu oranının en yüksek oluşu dikkat çekicidir. İlkokullardaki öğretmenlerin % 37’si eğitimin en büyük sorunu olarak kitap eksikliğini görmektedir. Gene en büyük sorun olarak kalmakla birlikte bu oran ortaokullarda %25, liselerde ise %27 olarak seyretmektedir. Türkçe eğitimin karşılaştığı diğer sorunlar ise, okuldaki şartlar, ayrımcılıkla veya yönetimle ilgili sorunlar olarak kendini göstermektedir.


Paradigma tarafından hazırlanan raporun tamamına şuradan 
http://paradigmarc.org/wp/wp-content/uploads/2015/10/Paradigma_Egitim.pdf      ulaşabilirsiniz... 


Uzman Hakkında



Gözde Kılıç Yaşın
Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Balkanlar ve Kıbrıs


Uzmanın Diğer Yazıları

  Kosova'da Türkçe Eğitim 
  Yunanistan Yeniden Seçime Gidiyor 
  Birleşik Kıbrıs Federasyonu 
  Kıbrıs Barış Harekatı’nın 41. Yılı: Sen Gelmezsen Şafak Sökmez 
  Türklerin Azınlık Hakları Artık Avrupa’nın Sorunudur  
  Makedonya’da Kumanova Baskını Nedir, Ne Değildir? 
  Türkiye-Yunanistan İlişkilerinde SYRIZA-ANEL Dönemi 
  29 Ocak Milli Direniş Günü Unutulmadı... 
  SYRIZA Dönemi ve Senaryolar 
  Bir Futbol Maçı ve Artan Bölge Nabzı 
  Kıbrıs Rum Tarafı Masadan Kalktı 
  Bulgaristan Seçimleri ve Yeni Kriz Dönemi 
  Karaciç Davası’nda Sona Yaklaşıldı 
  Soykırımın 19. Yılı: “ÖLÜM YOLU”NDA BARIŞ YÜRÜYÜŞÜ 
  Müslüman Kadınları Kim Koruyacak?  
  AİHM Kararına İtiraz 
  AİHM’den Darbe Gibi Karar 
  Ermeni İddialarını Kabul Eden Ülkeler 
  Gözde Kılıç Yaşın  
  Gözde Kılıç Yaşın Gazi Üniversitesi'nde  
  Bosna Hersek Protestoları: Bosna Baharı mı Dayton Revizyonu Girişimi mi?  
  29 OCAK Milli Direniş Günü 
  Son Milli Kahraman: Rauf Denktaş  
  KKTC: Bağımsızlığının 30. Yılını Kutlarken Rumlarla Birleşmeyi Konuşmak 
  Kıbrıs’a “Yeni Plan”: Ban Ki Moon ya da Revize Annan Planı 
  Sırbistan’ın Arap Yatırımcıları 
  Sonbahar Protestoları Oreşarski Hükümetini Düşerebilir 
  KKTC Seçimlerinde Türkiye'nin Parmağı mı Var ? 
  Preşova Vadisi’nde Anıt Krizi 
  7 Aralık 2012'de Trakya Üniversitesi'nde Panel 
  Balkanlarda Pekiştirilen Türkiye Karşıtlığı 
  Bosna Seçimleri ve Srebrenitsa Anneleri 
  Kıbrıs'ta Neler Oluyor? -2- 
  Kıbrıs'ta Neler Oluyor? 
  Teröristlere Devlet Madalyası 
  Balkan Benelüksü ve Büyük Arnavutluk Tartışmaları 
  Sırbistan’da Yeni Dönem: Post Tadic 
  Yunanistan Yeniden Sandığa: Kaos Oylanacak 
  Yunanistan Seçimleri ve Türkler 
  Sancak'ı Belgrad'da Temsil Edeceğiz 

***